Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bilinen, dinletileri, hikmet, hikmetin, nazım, şiiri, şiirleri

Nazım Hikmet'in En Bilinen Şiirleri - Nazım Hikmet Dinletileri - Nazım Hikmet Şiiri

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nazım Hikmet'in En Bilinen Şiirleri - Nazım Hikmet Dinletileri - Nazım Hikmet Şiiri



Nazım Hikmet'in En Bilinen Şiirleri - Nazım Hikmet Dinletileri - Nazım Hikmet Şiiri
Nazım Hikmet'in En Bilinen Şiirleri - Nazım Hikmet Dinletileri - Nazım Hikmet Şiiri



BEN SENDEN ÖNCE ÖLMEK İSTERİM

Ben
senden önce ölmek isterim
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu
İyisi mi, beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin
Fedakârlığımı anlıyorsun :
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin
Ve orda beraber yaşarız
külümün içinde külün,
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek
Toprağa beraber dalacağız
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben
Ben
daha ölümü düşünmüyorum
Ben daha bir çocuk doğuracağım
Hayat taşıyor içimden
Kaynıyor kanım
Yaşayacağım, ama çok, pek çok,
ama sen de beraber
Ama ölüm de korkutmuyor beni
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini
Ben ölünceye kadar da
bu düzelir herhalde
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde?
İçimden bir şey :
belki diyor

18 Şubat 1945

Nazım Hikmet Ran


Alıntı Yaparak Cevapla

Nazım Hikmet'in En Bilinen Şiirleri - Nazım Hikmet Dinletileri - Nazım Hikmet Şiiri

Eski 09-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nazım Hikmet'in En Bilinen Şiirleri - Nazım Hikmet Dinletileri - Nazım Hikmet Şiiri



BENCE SEN DE ŞİMDİ HERKES GİBİSİN

Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
Onlardan kalbime sevda geçmiyor
Ben yordum ruhumu biraz da sen yor
Çünkü bence şimdi herkes gibisin
Yolunu beklerken daha dün gece
Kaçıyorum bugün senden gizlice
Kalbime baktım da işte iyice
Anladım ki sen de herkes gibisin
Büsbütün unuttum seni eminim
Maziye karıştı şimdi yeminim
Kalbimde senin için yok bile kinim
Bence sen de şimdi herkes gibisin

334 (1918) - Yaz - Kadıköy
Nazım Hikmet Ran

Alıntı Yaparak Cevapla

Nazım Hikmet'in En Bilinen Şiirleri - Nazım Hikmet Dinletileri - Nazım Hikmet Şiiri

Eski 09-11-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nazım Hikmet'in En Bilinen Şiirleri - Nazım Hikmet Dinletileri - Nazım Hikmet Şiiri



BİR AYRILIŞ HİKAYESİ

Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya
çıldırasıya
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beş yüz,
yüzde hudutsuz kere yüz
Kadın erkeğe dedi ki:
-Baktım
dudağımla, yüreğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yüreğine, kafana
Şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana
Ve ben artık
biliyorum:
Toprağın -
yüzü güneşli bir ana gibi -
en son en güzel çocuğunu emzirdiğini
Fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olan parmaklarına
başımı kurtarmam kabil
değil!
Sen
yürümelisin,
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak
Sen
yürümelisin,
beni bırakarak
Kadın sustu
SARILDILAR
Bir kitap düştü yere
Kapandı bir pencere
AYRILDILAR

Nazım Hikmet Ran

Alıntı Yaparak Cevapla

Nazım Hikmet'in En Bilinen Şiirleri - Nazım Hikmet Dinletileri - Nazım Hikmet Şiiri

Eski 09-11-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nazım Hikmet'in En Bilinen Şiirleri - Nazım Hikmet Dinletileri - Nazım Hikmet Şiiri



BİR CEZAEVİNDE, TECRİTTEKİ ADAMIN MEKTUPLARI

1
Senin adını
kol saatımın kayışına tırnağımla kazıdım
Malum ya, bulunduğum yerde
ne sapı sedefli bir çakı var,
(bizlere âlâtı-katıa verilmez),
ne de başı bulutlarda bir çınar
Belki avluda bir ağaç bulunur ama
gökyüzünü başımın üstünde görmek
bana yasak
Burası benden başka kaç insanın evidir?
Bilmiyorum
Ben bir başıma onlardan uzağım,
hep birlikte onlar benden uzak
Bana kendimden başkasıyla konuşmak
yasak
Ben de kendi kendimle konuşuyorum
Fakat çok can sıkıcı bulduğumdan sohbetimi
şarkı söylüyorum karıcığım
Hem, ne dersin,
o berbat, ayarsız sesim
öyle bir dokunuyor ki içime
yüreğim parçalanıyor
Ve tıpkı o eski
acıklı hikâyelerdeki
yalnayak, karlı yollara düşmüş, yetim bir çocuk gibi bu yürek,
mavi gözleri ıslak
kırmızı, küçücük burnunu çekerek
senin bağrına sokulmak istiyor
Yüzümü kızartmıyor benim
onun bu an
böyle zayıf
böyle hodbin
böyle sadece insan
oluşu
Belki bu hâlin
fizyolojik, psikolojik filân izahı vardır
Belki de sebep buna
bana aylardır
kendi sesimden başka insan sesi duyurmayan
bu demirli pencere
bu toprak testi
bu dört duvardır
Saat beş, karıcığım
Dışarda susuzluğu
acayip fısıltısı
toprak damı
ve sonsuzluğun ortasında kımıldanmadan duran
bir sakat ve sıska atıyla,
yani, kederden çıldırtmak için içerdeki adamı
dışarda bütün ustalığı, bütün takım taklavatıyla
ağaçsız boşluğa kıpkızıl inmekte bir bozkır akşamı
Bugün de apansız gece olacaktır
Bir ışık dolaşacak yanında sakat, sıska atın
Ve şimdi karşımda haşin bir erkek ölüsü gibi yatan
bu ümitsiz tabiatın
ağaçsız boşluğuna bir anda yıldızlar dolacaktır
Yine o malum sonuna erdik demektir işin,
yani bugün de mükellef bir daüssıla için
yine her şey yerli yerinde işte, her şey tamam
Ben,
ben içerdeki adam
yine mutad hünerimi göstereceğim
ve çocukluk günlerimin ince sazıyla
suzinâk makamından bir şarkı ağzıyla
yine billâhi kahredecek dil-i nâşâdımı
seni böyle uzak,
seni dumanlı, eğri bir aynadan seyreder gibi
kafamın içinde duymak

2
Dışarda bahar geldi karıcığım, bahar
Dışarda, bozkırın üstünde birdenbire
taze toprak kokusu, kuş sesleri ve saire
Dışarda bahar geldi karıcığım, bahar,
dışarda bozkırın üstünde pırıltılar
Ve içerde artık böcekleriyle canlanan kerevet,
suyu donmayan testi
ve sabahları çimentonun üstünde güneş
Güneş,
artık o her gün öğle vaktine kadar,
bana yakın, benden uzak,
sönerek, ışıldayarak
yürür
Ve gün ikindiye döner, gölgeler düşer duvarlara,
başlar tutuşmaya demirli pencerenin camı :
dışarda akşam olur,
bulutsuz bir bahar akşamı
İşte içerde baharın en kötü saatı budur asıl
Velhasıl
o pul pul ışıltılı derisi, ateşten gözleriyle
bilhassa baharda ram eder kendine içerdeki adamı
hürriyet denen ifrit
Bu bittecrübe sabit, karıcığım,
bittecrübe sabit
3
Bugün pazar
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldanmadan durdum
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara
Bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım
Toprak, güneş ve ben
Bahtiyarım
1938

Nazım Hikmet Ran

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.