Prof. Dr. Sinsi
|
Beydeba Fabl Ornekleri - La Fontaine Fabl Ornekleri - Ezop, Beydeba Ve La Fontaine
Beydeba fabl ornekleri - la fontaine fabl ornekleri - Ezop, Beydeba ve La Fontaine
Beydeba fabl ornekleri - la fontaine fabl ornekleri - Ezop, Beydeba ve La Fontaine
Ezop'un masallarını gerçekten yazdığı yolunda hiçbir kanıt yoktur Ona mal edilmiş masalların bilinen en eski derlemesi, İ Ö IV yy'da Phaleros'lu Demetrios tarafından hazırlanmış, bu derleme daha sonra, İ S I yy'da Latince olarak Phaedrus, Yunanca olarak Babrios tarafından yeniden kaleme alınmıştır "Ezop Masalları" daha sonra XVII yy Fransız yazarı Jean de la Fontaine'in fabıllarına esin kaynağı olmuştur Ezop fabl denen öyküleriyle ünlüdür Anlattığı öyküler yaşama ilişkin bir öğüt ya da ders verir Kahramanları ise hayvanlardır Ezop'un öykülerinde hayvanlar konuşur ve tıpkı insanlar gibi davranır Öyküden çıkarılacak ders, sonunda okura öğüt biçiminde verilir Ezop'un yaşamına ilişkin çok az şey bilinir İÖ 620'de doğduğu ve Fabl insanlar arasında geçmekte olan ibret verici olayların, hayvanlar arasında geçen olaylar haline dönüştürülerek anlatılmasıdır Fabl, hem didaktik, hem de dramatik bir türdür Latince Fabula kelimesinden gelir; masal, hikaye demektir Eski Yunan'da zengin bir adamın kölesi olduğu sanılmaktadır Adının Eski Yunan terimi, Yunanca "Helias"tan dolayı "Helenler" de denen, Yunanistan Yarımadasında yaşayan kavimler ve onların kurduğu eski devlet ve uygarlıkları anlatmak için kullanılır
Çiftçi bir halk olan Helenler ya da Eski Yunanlılar, tarihlerinin başlangıcında çok sade bir yaşam sürerler, sırtlarına kendilerinin dokuduğu yünden bir gömlek, ayaklarına sığır derisinden çarık giyerlerdi Köylüler tek bir odadan ibaret olan kulübelerde oturur, evcil hayvanlarla birarada yatarlardı Yunanca biçimi Aisopos'tur Öykülerini insanlara hoşça vakit geçirtmek için anlattığı söylenir Ezop'un öyküleri İÖ 300 dolayında derlenerek yazıya geçirilmiştir Tilki ile Üzümler ve "Çoban ile Kurt" bunların en ünlüleri arasındadır Yunan dili 3000 yıllık bir geçmişi olan Hint-Avrupa dil ailesine ait bir dildir Antik Yunanca Klasik Yunan uygarlığının dili olarak kullanılmıştır Modern Yunanca Antik Yunancadan oldukça farklı olmakla beraber köken olarak ona dayanır Yunanca, Yunan alfabesi kullanılarak yazılır Modern Yunanca dünyada, çoğu Yunanistan'da yaşayan yaklaşık 12 milyon kişinin anadilidir
BEYDABA 
Kelile Ve Dimne Günlerin birinde iki arkadaş yaşarmış Bu arkadaşların biri çok dürüst,çok aklıllı ve de çok çalışkanmış Diğer arkadaşı ise yalancı,tembel ve çok kurnaz biriymiş Dürüst olanın ismi Kelile,diğerinin ismi se Dimne’ymiş
Bir gün bu iki arkadaşın yaşadığı ülkenin padişahı,ülkede hiç vezir bulamamış Dimne ile Kelile arasında bir seçim yapacakmış O da Dimne’yi seçmiş Çünkü o çok kurnaz biriymiş Ülkenin kralı onu vezir yapmış Ona çok güveniyormuş
Günün birinde kral odada yalnı başına otururken,bir ses gelmiş Çok derin bir sesmiş Bu sesin kaynağını öğrenmek için araştırmalar yapmış Ama hiçkimseye de söyliyemiyormuş derdini Çünkü koskoca bir kral,bir sesten korkarmıymış hiç!Her nese Dimne,kralın birşeylerden korktuğunu biliyormuş
Bir gün,Dimne yine kraln yanındayken yine o ses gelmiş Ses bir inek sesiymiş Ama kral bunu çözememiş Kral korkuyla orada dururken Dimne neden korktuğunu anlamış Sesin kaynağına doğru yol almış İşte o zaman kral sesin bir inekten geldiğini sezinlemiş (Nihayet!)Kral,bu ineği çok severmiş Her gün onunla oynamaya başlamış Dimne bu olayı kıskanmaya başlamış Ve bir iftşra uydurmuş Krala şöyle demiş”Sayın kralım,bu inek sizin tahtınıza göz koyuyor Bunun böyle sürüp gitmesine göz yumamazsınız sanıyorum”demiş Kral da düşünmeye başlamış
O düşüne dursun,Dimne,ineğin yanına gidip şöyle demiş”Bak inek kardeş,ben kralın yanından geliyorum Kral ykında seni kesip kendine yemek olarak pişirecek Sen buradan kaçamazsn da Benden söylemesi ”demiş Ama inek bunu pek kafasına takmamış kral kadar Fakat içinde hâlâ İiçinde bir şüphe varmış doğrusu
Yine günlerden bir gün kral onun yanına gitmiş Bunu gören inek,hemen ona saldırmaya başlamış Kral bunu görünce Dimne’nin sözlerini doğrulamaya başlamış Hemen ineği öldütmüş
***
Aradan 2 yıl geçmiş (Aradan uzun bir süre geçmiş diyordu Fakat ben 2 yıl dedim)Kral yaptığıdan pişmanmış Ama bir şey de yapamamış Dimne’ye Çünkü onu suçsuz olarak görüyormuş
Annesi o anda içeri girmiş:
-Bak evladım,demiş Sen,Dimne’nin suçsuz olduğuna inanmaya devam et Ama şunu da bil ki,bugün ineğini öldüren,yarın seni öldürür Eğer canını seviyorsan öldür onu…
Kral bu sözlerden etkilenmiş Ve Dimne’yi öldürmüş
***
Kelile ise,bu durumdan etkilenip,hastalanmış Ve sonunda ÖLMÜŞ…
Bu iki arkadaşın sonu böyle bitmiş Eğer Dimne bunları söylememiş olsaydı,şu and yaşayabilirdi Hem de vezir olarak…
beydaba
Ateş Sıcağında Dürüstlük Sınavı Bir zamanlar Basrada ormanla kuşatılmış bir ada vardı Ada değil sanki bir cenneti burası Yemyeşil ağaçlar  Berrak sular  Kuşlar  Çiçekler  Birbirinden güzel canlılar yaşardı, ormanda İçlerinde birisi vardı ki, oldukça değişikti Keskin dişleri vardı Güçlü pençesi 
Çok çevikti
Kaplandı bu
Gücü sayesinde ormanın kralı olmuştu Suçluları hemen cezalandırırdı
Haksızlığı önlerdi Yoksullara yardım ederdi
Hayvanlar onu hem seviyorlar hem de korkuyorlardı Kaplanın miniminnacık bir de yavrusu vardı Gözü gibi koruyordu onu Ormanın yönetimini ölünce ona bırakacaktı
Yönetime ilişkin bilgilerle donatmıştı onu
Haklı ile haksızı nasıl ayırdedeceğini öğretmişti Suçlunun nasıl belirleneceğini  Nasıl cezalandırılacağını  Haklıya hakkının ne şekilde verileceğini  Toplum yararın çalışanın hangi biçimde ödüllendirileceğini 
Her ölümlü gibi Kaplan da göçüp gitti bu dünyadan
Yavru henüz büyümemişti Babası sağlığında onu ormanın yönetimine getirmemişti
Bu durum, ormanda karışıklığa yol açtı Vahşi hayvanlar birbirlerine girdiler Herkes liderlik peşindeydi
Büyük kavgalar oldu Birçok hayvan birbirini hırpaladı Bazıları öldü
Sonuçta galip çıkan aslan oldu
Dev pençeleriyle herkese korku verdi Hiçkimse karşısına çıkamadı
Yavru Kaplan çaresizdi Bir süre ortalıkta görünmedi
Kimsenin olmadığı ıssız yerlerde gezindi
Epeyi bir zaman başıboş, serseri gibi dolaştı Sonunda pençesi kuvvetlenmişti Oldukça güçlenmiş, dişleri de keskinleşmişti
Gitti, yaşlı kaplanlara danıştı Arslana karşı bir harekete girişmek istiyordu Yaşlılar deneyimlerini anlattılar  Onu yüreklendirdiler  Fakat herhangi bir eyleme giriştiğinde onu destekleyemeyeceklerini söylediler
Yavru Kaplan, Arslan a bizzat kendisi gitti
Arslan, iyi kalpli biriydi
Kaplanı sarayına aldı Yakınında bir görev verdi Her defasında ona güvendiğini belirtiyordu
Günler böyle geçip giderken 
İlginç bir olay oldu
Hava sıcak mı sıcaktı Bunalmıştı herkes Uzak bir yerde görülmesi gereken bir iş çıktı
Arslan sarayda düşünceli düşünceli geziyordu
"Bu görevi kime verebilirim? Kim bunun üstesinden gelebilir?" diye koşuşturuyordu
Kaplan içeri girdi
- Sizi bu düşünceye düşüren nedir? diye sordu
Arslan,
- Hava çok sıcak olduğu için kimse görev istemiyor, dedi
Kaplan,
- Havanın sıcak olması göreve koşmaya engel değildir, dedi; izniniz olursa bu işe ben gitmek istiyorum
Arslan çok şaşırdı
"Nasıl olur" diye düşündü Kimse gitmek istemezken  Gerçi kaplana güveniyordu Onun bu işi başaracağına da inanıyordu
- Beni çok sevindirdin , dedi
Kaplan hemen davrandı Yanına birkaç asker de alarak yola çıktı
Havada ateş sıcaklığı vardı Güneş yeryüzünü ateş yalımı gibi yakıyordu
Epeyi yol aldılar
Artık yürümek imkansızlaşmıştı
Kaplanın yanındakiler daha fazla dayanamayacaklarını söylediler
Biri atıldı,
- Şurada, serin bir yerde dinlensek dönüp gitsek arslanın ne haberi olacak? diyecek oldu
Kaplan kestirip attı:
- Sizler dayanamıyorsanız geri dönün Ben tek başıma devam ederim Padişahımızın bize güvendiğini biliyoruz Bu güvene layık olmalıyım
Kaplanın bu sözleri Arslanın kulağına gitti Sevincine diyecek yoktu Kaplana o olaydan sonra önemli görevler verdi En yakınına aldı Hayatı boyunca çok güvendi
La fontaine hikayeleri)
Karga İle Tilki
Bir dala konmuştu karga cenapları;
Ağzında bir parça peynir vardı
Sayın tilki kokuyu almış olmalı,
Ona nağme yapmaya başladı:
“-Ooo! Karga cenapları,merhaba!
Ne kadar güzelsiniz,ne kadar şirinsiniz!
Gözüm kör olsun yalanım varsa
Tüyleriniz gibiyse sesiniz,
Sultanı sayılırsınız bütün bu ormanın ”
Keyfinden aklı başından gitti bay karganın
Göstermek için güzel sesini
Açınca ağzını,düşürdü nevalesini
Tilki kapıp onu dedi ki: “Efendiciğim,
Size güzel bir ders vereceğim:
Her dalkavuk bir alığın sırtından geçinir,
Bu derse de fazla olmasa gerek bir peynir ”
Karga şaşkın,mahcup,biraz da geç ama,
Yemin etti gayrı faka basmayacağına
La fonten Hikayeleri
--------------------------------------------
Agustosböceği İle Karınca
Ağustosböceği bütün yaz
Saz çalmış, türkü söylemiş
Karakış birden bastırınca
Şafak atmış zavallıda;
Bir şey bulamaz olmuş yiyecek:
Koca ormanda ne bir kurtçuk, ne bir sinek
Gitmiş komşusu karıncaya:
— Aman kardeş, demiş, hâlim fena; Bir şeycikler ver de kışı geçireyim Yaz gelince öderim,
Hem de faizi maiziyle; Ağustosu geçirmem bile Ödemezsem böcek demeyin bana Karınca iyidir hoştur ama Eli sıkıdır: Can verir, mal vermez
— Sormak ayıp olmasın ama, demiş; Bütün yaz ne yaptınız?
— Ne mi yaptım? demiş ağustosböceği; Gece gündüz türkü söyledim;
Fena mı ettim sizce?
— Yoo, demiş karınca, ne mutlu size; Ama hep türkü söylemek olmaz; Kışın da oynayın biraz
29
KARGA İLE TİLKİ
Bay karga konmuş bir dala Koca bir peynir ağzında Tilki kokuyu almış gelmiş:
— Günaydın, Sayın Karga, demiş; Bu ne güzellik böyle: Bakmaya doyamıyorum size
Şu tüylere bakın, pırıl pırıl;
Sesiniz bilmiyorum nasıl;
O da renginiz kadar güzelse
Ne yalan söyleyeyim
Bu ormanda güzel yoktur üstünüze
Karga bu sözlere bitmiş:
— Şuna bir gak diyeyim de ses görsün, demiş; Gak der demez peynir düşmüş, tilki yutmuş
— Kara bayım, demiş kargaya; Şu sözümü hiç unutma, Kaptırdığın peynire değer: Her dalkavuk çıkarı için över, Yüzüne güler, peynirini yer Karganın aklı gelmiş başına
İş işten geçtikten sonra
Lafonten Hikayeleri La Fonten Hikayeleri Fabl Hikayeleri
Jean de La Fontaine
-------------------------------------------------------------------------------------------------
Kurt İle Köpek
Bir köpek ormanda gezerken kurtla karşılaşmış Hasta ve çok zayıflamış olan kurt, ayakta zor durabiliyormuş Köpek kurdun bu haline çok üzülmüş "Ne kadar kötü görünüyorsun böyle kurt kardeş?" demiş "Herkes bizi düşman bilse de, biz uzaktan akrabayız Doğrusu sana yardım etmek isterim "
"Hiç sorma " demiş kurt "Ağır bir hastalığa yakalandığım için uzun süre avlanamadım Şimdi iyileştim ama bir av yakalayacak kadar gücüm kalmadı artık Ben de böyle aç susuz dolaşıyorum artık "
"Sen hiç üzülme " demiş köpek "Ben sana yardım edeceğim Bu akşam sahibimin düğünü var Akşam olunca köyün dışındaki çalılıklara gel Ben sana düğün yemeklerinin artıklarını taşırım "
Birkaç gün boyunca köpek tarafından beslenen kurt, sonunda kendini toparlayıp eski kuvvetine kavuşmuş Teşekkür edip vedalaştıktan sonra da ormana gitmiş
Aradan yıllar geçmiş Köpek iyice yaşlanınca sahibi onu dışarı atmış Ormanda aylak aylak gezen köpek, eski dostu kurtla karşılaşmış "Hayrola?" demiş kurt "Çok perişan görünüyorsun "
Köpek içini çekip; "Yaşlandım artık!" demiş "Sahibimin işine yaramadığım için beni kovdu "
Kurt; "biz eski dost değil miyiz?" demiş "Şimdi yardım etme sırası bende Hatırlasana, benim hayatımı nasıl kurtarmıştın? Hemen bir plan yapmalıyız Tamam buldum! Senin sahibinin küçük bir çocuğu vardı değil mi? Şimdi ben gidip onu kaçıracağım, sen de geri götüreceksin Böylece sahibin seni el üstünde tutacak "
Bu sözleri söyleyen kurt, kaşla göz arasında gidip, çocuğu ormana getirmiş Köydeki herkes silahlanıp ormana koşmuş ancak daha ormana girmeden, yaşlı ve işe yaramaz diye evden kovdukları köpeğin çocuğu geri getirdiğini görmüşler
Bu olaydan sonra yaşlı köpeğin itibarı öyle artmış ki, insanlar onun kahramanlığını yüzlerce yıl çocuklarına anlatmışlar
Kurtla köpek arasındaki bu danışıklı dövüşü hiç kimse anlayamamış
Lafonten Hikayeleri La Fonten Hikayeleri Fabl Hikayeleri
Jean de La Fontaine
|