|
|
Konu Araçları |
erozyonu, için, neler, nelerdir, yapılmalıdır, yolları, önlemek, önlemenin |
Erozyonu Önlemek İçin Neler Yapılmalıdır? Erozyonu Önlemenin Yolları Nelerdir? |
09-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Erozyonu Önlemek İçin Neler Yapılmalıdır? Erozyonu Önlemenin Yolları Nelerdir?Erozyonu Önlemek İçin Neler Yapılmalıdır? Erozyonu Önlemenin Yolları Nelerdir? Erozyonu Önlemek İçin Neler Yapılmalıdır? Erozyonu Önlemenin Yolları Nelerdir? Not: Erozyonun önlenmesi için ağaç dikmek yeterli değildir Bir ağacın yetişmesi 15 yılı bulur bu süre içinde ağacın kökleri güçsüz ve kısadır Büyük ve yaşlı ağaçların çok olması gerekir Erozyonu yavaşlatıcı önlemler Erozyonun miktarını azaltıp kabul edilebilir sınırlara çekebilmek, alınacak önlemlere bağlı olarak gerçekleştirilebilir Bunun için erozyonun cinsine göre önlemler alınmalıdır Su erozyonunu yavaşlatıcı önlemler
|
Erozyonu Önlemek İçin Neler Yapılmalıdır? Erozyonu Önlemenin Yolları Nelerdir? |
09-11-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Erozyonu Önlemek İçin Neler Yapılmalıdır? Erozyonu Önlemenin Yolları Nelerdir?Not: Erozyonun önlenmesi için ağaç dikmek yeterli değildir Bir ağacın yetişmesi 15 yılı bulur bu süre içinde ağacın kökleri güçsüz ve kısadır Büyük ve yaşlı ağaçların çok olması gerekir Erozyonu yavaşlatıcı önlemler Erozyonun miktarını azaltıp kabul edilebilir sınırlara çekebilmek, alınacak önlemlere bağlı olarak gerçekleştirilebilir Bunun için erozyonun cinsine göre önlemler alınmalıdır Su erozyonunu yavaşlatıcı önlemler
|
Erozyonu Önlemek İçin Neler Yapılmalıdır? Erozyonu Önlemenin Yolları Nelerdir? |
09-11-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Erozyonu Önlemek İçin Neler Yapılmalıdır? Erozyonu Önlemenin Yolları Nelerdir?Erozyondan Korunma Yolları Toprak Erozyonu : Toprak Erozyonun oluşturan etmenler; Toprağın Sular tarafından aşındırılması Rüzgarlar Bitki örtüsü Buzullar Sel Yangın Korunma yolları : Ağaç landırma, Bitki örtüsü, Baraj Gölleri yapma, Tarlalar eğime yatay sürülmeli Ağaç kesimlerine karşı tedbirler DÜNYADA EROZYON Dünyamızın yüzeyine yerkabuğu denmesi bir rastalantı değildir Gezegenin üzerindeki bütünhayat, kıtaları kaplayan incecik ve hassas toprak kabuğuna bağlıdır Bu kabuk olmasa, yaşam Okyanuslardan karalara atlayamazdı Bitkilerekinler, ormanlar, hayvanlar ve tabii ki insanlar olmayacaktı Gezegenimizin eti olan bu değerli kabuk son derece yavaş meydana gelmesine karşılık son derece süratle ortadan kalkabilir Bir parmak derinliğinde bir toprak tabakasının oluşması için, asırlar geçmesine gerekmektedir Olumsuz şartlar bir iki mevsimde bu tabakayı yok edip okyanuslara taşıyabilir Topraktan oluşmuş yerkabuğu, kendisini oluşturan bu tabakayı süratle kaybetmektedir Worldwatch Institute, her sene toprağın üst tabakasının 24 milyar tonunun kaybedildiğini ileri sürmektedir Son yirmi sene içerisinde ABDdeki bütün ekili alanı kaplayacak kadar toprak kaybolup gitmiştir Olay gittikçe vahimleşmektedir Bu kriz, özellikle dünya üzerindeki kararların üçte birinden fazlasını kaplayan kurak alanlarda ortaya çıkmaktadır Çölleşme, toprak tabakasının son derece hassas, bitki tabakasının son derece ince ve iklimin son derece sert olduğu bu bölgelerde kendini hissettirmektedir Toprak her yerde bozulabilir ama kuru iklideki bozulmaya çölleşme adı verilmektedir Dünya üzerindeki 5200000000 hektarlık tarımda kullanılan kurak alanların %70i özelliklerini yitirmiştir Dolayısıyla çölleşme, toplam kara alanının %30una zarar vermektedir Afrikada kurak alanların %73ünü kapsayan bir milyon hektarın üzerinde arazi, orta derecede veya ciddi bir çölleşme tehlikesi ile karşı karşıyadır Asyada 14 milyon hektar aynı şeklide etkilenmektedir Fakat, bu problem sadece kalkınmakta olan ülkelere mahsus değildir Ciddi bir şekilde veya orta derecede çölleşmiş kurak alanların en fazla bulunduğu kıta- %74 ile Kuzey Amerikadır Avrupa Birliğindeki ülkelerin beş tanesinde çölleşme sorunları mevcuttur Asyada en fazla etkilenen bölgeler eski Sovyetler Birliğinde yer almaktadır Genel olarak bakılırsa, çölleşme tehlikesi ile karşı karşıya olan kurak alana sahip 110 ülke olduğu görülür Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), çölleşmenin genel maliyetinin senede 42 milyar dolar olduğunu hesaplamıştır Sadece Afrikanın yıllık kaybı 9 milyar dolardır Manevi kayıplar ise, daha ağır olmuştur Dünya nüfusunun beşte biri demek olan bir milyardan fazla insanın yaşamı tehlikededir 135 milyon kişi-Fransa, İtalya, İsviçre ve Hollandada yaşayanların toplamı kadar- doğup büyüdükleri yerleri terk etmek mecburiyetinde kalabilirler Toz haline dönüşmekte olan yerleri bugüne kadar kaç kişinin terk edip gittiği bilinmemekle beraber mutlaka milyonları bulmaktadır Mali ve Burkina Fasoda yaşamakta olanların altıda biri, kendi yörelerini terk etmek zorunda kalmışlar ve bunun bir sonucu olarak da, şehirlerin çevrelerindeki gecekondular fazlalaşmıştır 1965 ile 1988 seneleri arasında Mauritanianın başşehri Nouakchottda yaşamakta olanların toplam nüfusa oranı %99dan %41e yükselmiş ve göçebelerin oranı ise %73ten %7ye düşmüştür Topraklarını yitirmiş olanlar, rüzgârın kendilerini ***ürdüğü yerlerde tekrar kök salmaya çalışmaktalarsa da uzaktaki ülkeler, bu göçten etkilenmektedir Meksikalı göçmenleri, ABDne iten unsurlardan bir tanesi de çölleşmedir Senegal Vadisinin yüksek ve orta bölgelerinde yaşayanların beşte ikisi şimdiden göç etmiştir Fransadaki Bakel bölgesindeki nüfusu, köylerini geride bırakıp buraya göç etmiş insanların çoğunluğu oluşturmaktadır Ama bir imkan bulunabilseydi, bu insanlar kendi memleketlerinde kalmayı tercih ederdi Yağış almayan bölgelerde halen sürmekte olan on silahlı çatışmanın başlamasının sebepleri arasında çölleşme de bulunmaktadır Çölleşme, Somali gibi yerlerde siyasi dengesizlik, açlık ve toplumun parçalanmasına sebep olduğu gibi, insani yardım ve felaketleri önleme çabası şeklinde büyük miktarda harcamalara yol açmaktadır Aynı zamanda küresel ısınma ve biyolojik çeşitliliğin kaybolması gibi, çevre koruma sorunlarını da ağırlaştırmaktadır EROZYONUN ÇÖZÜMÜ İÇİN YAPILACAK İŞLER Yurdumuzda, aşırı erozyonun nedenlerinden en önemlileri orman ve meraların tahribatıyla ortaya çıkmaktadır Karşımızda insan bulunmaktadır; bu nedenle, ErozyonSu Bu olumlu tecrübeden hareketle orman rejimine dahil olan veya orman rejimine alınmak üzere tahsis edilen alanlarda erozyon kontrolu tedbirlerini havzada bulunan orman köylerinin kalkındırılması amacıyla köylünün katılımını esas alan bir anlayışla alınmasını öngören 6831 sayılı Orman Kanununun 58 Maddesini değiştiren kanun teklifi yasalaşmalıdır 6831 Sayılı Orman Kanununun 61 Maddesi, sadece orman dışı alanlarda yapılacak ağaçlandırmaları hükme bağlamıştır Bu alanlarda yapılacak çalışmalar kapsamına erozyon kontrolu çalışmalarının dahil edilmesini, ayrıca yapılmış ve yapılacak barajların su toplama havzalarında ağaçlandırma ve erozyon kontrolu çalışmalarının Orman Bakanlığınca yapılabilmesi ve bununla ilgili finansmanın da Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce sağlanmasını öngören 6831 Sayılı Kanunun 61 Maddesini değiştiren kanun teklifı yasalaşmalıdır Katılımcı havza yönetimine gidilmelidir: Sürdürülebilir havza yönetiminde yöre halkının katılımını da sağlayacak projeler üzerinde durulmalı ve proğram uygulamalarının ana ilkesi olmalıdır Proje çalışmalarında yöre halkının desteği ve önerileri dikkate alınarak uygulamalar yapılmalı, projenin hazırlanmasından uygulanmasına kadar tüm kararlar halkın katılımı ile gerçekleştirilmeli ve böylece köylümüzün projeye sahiplenmesi sağlanmalıdır Ülkemizdeki erozyonun boyutları karşısında bu felaketle mücadele için ayrılan kaynakların son derece kısıtlı olduğu göz önüne alınarak, ülkede yaşayan tüm fertlerin bu konuya duyarlı olması gerekmektedir Bu nedenle, erozyon kontrolu tedbirlerinin alınmasında toprak ve arazi değerlendirme etüdlerinin çok iyi yapılması ve havzada yaşayan halkın çoğunluğunun benimseyeceği metotların uygulanmasına dönük gelir artırıcı faaliyetlerle desteklenen projelere ağırlık verilmelidir Parçalanmış ve üretimde etkinliğini yitirmiş arazilerin toplulaştırılmasına hız veren ve bu amaçla hazırlanan Arazi Toplulaştırma Yasası yürürlüğe konulmalıdır Önemli Sel havzalarında Havza Islahı Grup Müdürlükleri kurulmalıdır Toprak erozyonu ve doğurduğu zararlar konusunda halk bilinçli değildir Erozyonun zararlarının halka anlatılması için her türlü basın organından yararlanılmalı, erozyon konusunda gelecekte bilinçli bir toplum yetiştirilmesi için ilkokuldan itibaren gerekli eğitim verilmelidir Sivil toplum örgütlerinin eğitim çabaları desteklenmelidir Gerçekten son yıllarda , sivil toplıun örgütlerinin sayısında bir artış olmuş ve bu konuda halkın bilgilendirilmesinde ve bilinçlendirilmesinde daha fazla gayret sarfedilmiştir Yapılan çalışmalarda amaçlanan sonucun alınabilmesi ve alınan ödeneklerin doğru hedeflere kanalize edilebilmesi için faaliyet gösterilecek sahaların yasal statüsünün bilinmesi ile saha seçimindeki önceliklere uyulmalıdır TÜRKİYEDE VE DÜNYADA EROZYONUN BOYUTU 31-Türkiyede Erozyonun Boyutu Yurdumuzun 3/4ünde aktif erozyon (orta veya şiddetli erozyon) hüküm sürmektedir Birim zamanda, yeni oluşan toprak miktarı kadar, toprak taşınması varsa bunun için normal erozyon veya sıfır şiddetteki erozyon ifadesi kullanılır Erozyonun sıfır ve hafif olduğu alanların Türkiye yüzölçümüne oranı % 13,86dır Ülkemiz topraklarının % 7943 oranında orta, şiddetli ve çok şiddetli erozyon görülmektedir Erozyonun Derecesi Kapladığı Alan Ha % 0 Yok 5166627 664 1 Hafıf 5611892 722 2 Orta 15592750 2004 3 Şiddetli 28334933 3642 4 Çok Şiddetli 17366463 2232 ÇK Çıplak Kayalık 2930933 377 R Rüzgar Aşındırması 506309 065 TOPLAM 75509907 100 32-Türkiye Akarsularında Taşınan Sediment Miktarı Türkiyede erozyon en fazla sırasıyla Fırat, Dicle ve Yeşilırmak Havzalarında görülmektedir Toplam taşınan sediment/toprak miktarı 345939032 ton/yıldır Ancak , ölçümlerde yer almayan ve yatak yükü olarak ifade edilen kum çakıl gibi materyaller ile yamaçlardan akarak inen ve akarsulara ulaşmayan Topraklarda dikkate alındığında Türkiyedeki erozyonun gerçekten 500 milyon tona hatta bazı yazarların değerlendirmelerine göre de 1 milyar tona ulaştığı ifade edilmektedir Aynı şekilde bu değerlendirmelere göre yapılmış olan hesaplar da Türkiyedeki erozyonun normal Erozyondan 18-20 misli fazla olduğu belirtilmektedir Erozyon sonucunda barajlarımızda biriken katı materyaller, kullanılabilir baraj rezervuar hacminde gözle görülür kayıplara neden olmakta, büyük yatırımlarla gerçekleşen barajlarımızın ömrünü kısaltmaktadır Özellikle, Keban, Karakaya ve Atatürkzamandan önce ekonomik ömrünü tamamlayacaktır TÜRKİYEDE EROZYON Dünyada olduğu gibi Türkiyede de toprak kaybı sürecinin en önemli etkeni erozyondur Arazi eğimi, iklim, bitki örtüsü ve toprak özelliklerinin etkileşimi sonucu oluşan doğal erozyonun yanısıra, insanın doğaya müdahalesi temeline dayanan bir dizi yapay etgen, erozyonu bir afet niteliğine dönüştürmektedir Türkiye kara yüzeyinin %90’ında çeşitli şiddetlerde erozyon cereyan etmektedir Arazinin %63ü çok şiddetli ve şiddetli, %20si ise orta şiddetli erzyonla karşı karşıyadır Ülke genelinde yaklaşık 67 milyon hektarlık bir arazide toprak giderek yok olmaktadır Erozyon büyük ölçüde tarım alanlarında yaşanmaktadır İşlenen tarım alanların %75inde (yaklaşık 20 milyon Ha) yoğun erozyon görülmektedir Diğer bir anlatımla Türkiye tarım alanlarının ancak 50 milyon hektarlık bölümünde erozyon yoktur Su ve rüzgar erozyonu tüm ülke topraklarının %865inde cereyan etmekte, rüzgar erozyonu 506 bin hektarlık bir yayılımla daha çok kural iklime sahip olan Konya ve dolaylarında görülmektedir Türkiyede akarsularla birlikte alandan taşınan Toprak, ABDnin 7, Avrupanın 17 ve Afrikanın 22 katı daha fazla düzeydedir Fırat Nehri, yılda 108 milyon ton, Yeşilırmak 55 milyon ton toprak taşımaktadır Her yıl Keban barajına 32 milyon, Karakaya Barajına 31 milyon ton toprak birikmektedir Erozyonla yılda 90 milyon ton bitki besin maddesi toprak birlikte yitirilmektedir Her yıl tarım alanlarından 500 milyon ton, tüm ülke yüzeyinden 1,4 milyar ton verimli üst toprak, erozyonla kaybedilmektedir Kaybedilen bu topraklar, 25 cm kalınlığında, yaklaşık 400 bin hektar genişliğinde bir araziye eşdeğerdir Yanlış toprak kullanımı, yanlış tarım uygulamaları, kent, sanayi, ulaşım ve benzeri yatırımların yanlış konumlanması süreci ise erozyonun hızını arttırdı Afet nitelikli erozyon yetmezmiş gibi, tarım arazileri, özellikle de verimli tarım arazileri, tarım dışı kullanımlarla açık bir saldırı ve talanla karşı karşıya 1978-1996 yıllarında amaç dışı tarım toprağı %33 artmış ve betonlaşarak elden çıkan verimli tarım toprağı 600 bin hektara, yani verimli alanların yaklaşık onda birine yaklaşmıştır Dogu ve Güneydogu Anadoluda Erozyon -Firat Nehri tek basina; Gediz, Buyukmenderes, Kucukmenderes, Sakarya, Yesilirmak ve Seyhan nehirlerinin tasidigi ince materyali (Topragi) tasimaktadir- Bir ulkeyi vatan yapan, ne o ulkenin cografik konumu ve genisligi ne de denizleri, golleri, akarsulari ve daglaridir Onu yurt yapan dogal kaynaklari ve onun basinda da uretiome elverisli topraklaridir Bitkisel ve hayvansal uretim ile Su, enerji ve endustri uretimi herseyden once toprak varligina ve topraklarin kulturune baglidir Politik bagimsizligin temelinde ekonomik bagimsizlik,ekonomik bagimsizligin temelinde de yetistirilen urunler ve ulke halkinin ulastigi refah yatar Savaslar, genelde toprak kazanma amacini tasir Eger bu Topraklar nehir, ova, maden, petrol, orman gibi dogal kaynaklari da iceriyorsa bir anlam tasir Nitekim, bu topraklarda savaslarla kan dokerek alinmis ve yine kan dokerek savunulmustur Ulkeler baska ulkelere karsi her turlu ozveriye katlanarak topraklarini savunmaktadirlar Oysa, erozyon canavari bu topraklari sessiz sedasiz alip goturebilmektedir Erozyon doganin yanlis kullanilmasi sonucu ortaya cikan bir olgudur Yanlis kullanim sonucu dogal denge bozulmakta, boyle olunca da dogal dengenin vazgecilmez ogelerinden olan su ve ruzgar, arazi egimini ve dereleri kullanarak yikici bir guc konumuna gelmektedir Bu kez savas, varligina her zaman gereksinme duyulan dogal olaylara karsi verilmektedir Erozyonla karsilasmayan onu tanimayan ulke yoktur Ancak erozyonla savasarak sorunu cozmus ulkelerin yaninda, cozmeye calismis ulkeler de vardir Bir de erozyon sorununu cozmeye calistigi halde sorunu giderek buyuyen ulkeler vardir ki yurdumuz bunlardan biridir Dogu ve Guneydogu, ulkemizin en cok Erozyona ugrayan bolgeleridir Bu demektir ki, doga en kotu bicimde bu bolgelerde kullanilmistir Gercekten de sayilar bunu gostermektedir Bolge su potansiyeli acisindan yurdumuzun 1/3unu tasimaktadir Yurdumuzun buyuk nehirlerinden ikisi Dicle ve Firat ve bunlarin kollari bolgeyi ag gibi kaplamaktadir Dogal bitki ortusunden arindirilmis ormanlik yerlerde ise, yaprak ve dal faydalanmasi nedeniyle humus tabakasi olmayan topraklar uzerinde erozyon son derece siddetli seyretmektedir Bolge alaninin, birinci sinif ile ikinci sinif tarim alanlarinin bir bolumunun disinda kalan tum arazide cesitli derecelerde erozyon surmektedir Ornegin islemeli tarima uygun olmadigi halde tarim yapilan 3,5 milyon ha alanda sidetli, 3,1 milyon ha alanda ise cok siddetli erozyon surmektedir Buna yaklasik 1,5 milyon bozuk ormanda eklendiginde 8,1 milyon ha alanda siddetli ve cok siddetli erozyon oldugu gorulur 2 milyon ha alanda ise orta derecede erozyon vardir Tum alani 12,2 milyon ha olan bu bolgenin toplam 10,1 milyon ha da da erozyon vardir ki bu da genel toplamin %83 u dur 1960 li yillarda Tarman in yaptigi bir arastirmaya gore, Firat, yilda 55862000 m3, Dicle ise 10592000 m3 ince toprak tasimaktadir (Avcioglu 1983) Firat Nehri tek basina; Gediz, buyukmenderes, Kucukmenderes, Sakarya, Yesilirmak ve Seyhan nehirlerinin tasidigi ince materyali (Topragi) tasimaktadir Bu rakamlarin 20 0yil oncesine iliskin oldugu ve doganin en cok son 20-30 yilda yikima ugratildigi dusunulurse, rakamin daha da urpertici boyutlara ulastigini soylemek yaniltici olmaz EROZYON VE YURDUMUZ 231,1 mm Konya-Karapınar ilçesinde 278,0 mm) kolay ayrışabilen ana kayası ile dünyanın erozyona karşı en hassas bölgeleri içerisinde yer almaktadır Nitekim, bugüne kadar süregelen yanlış arazi kullanımı, aşırı ve bilinçsiz hayvan otlatması ve ormanların insafsızca tahrip edilmesi sonucu binlerce yıldır çeşitli uygarlıkları barındırmış olan Anadolumuzun %72leri aşan kısmı erozyon etkisi altındadır Bunun neticesinde yurdumuzun en verimli topraklarından denizlere, Yurdumuzun %459u 1000-2000 m yükseklikte kısaca dağlık, %625u, %15 meyilden daha meyilli, engebeli bir yapıya sahip olması, çok değişik iklim farklılıkları göstermesi, (yıllık yağış ortalaması Rizede 2269,6 mm Kars-Aralık ilçesindeGöl ve barajlarımıza yılda 450-500 milyon ton toprak taşınmaktadır Bir başka ifade ile iki yılda 1 mm toprak aşınıp taşınmaktadır 1 cm toprak tabiat olayları-iklim ve ana kaya oluşumuna göre yaklaşık 1000 yılda meydana gelmektedir Ülkemiz Cumhuriyetin ilanından bu yana Misak-i Milli hudutlarından bir şey kaybetmedi ama 70 yıl içinde uğuruna kanımızı canimizi verdiğimiz toplam 35 milyar ton bereketli vatan toprağımızı erozyon sayesinde kaybettik Türkiye’de erozyonun boyutu Erozyon Derecesi Kapladığı Alan (ha) % 0 Yok 1 Hafif 2 Orta 3 Şiddetli 4Çok şiddetli Çıplak kayalık Rüzgar aşındırması 5166627 5611892 15592750 28334933 17366463 2930933 506309 664 722 2004 3642 2232 377 065 Birim alandan taşınan toprak miktarımız ise Afrikadan 22kat, Avrupadan 17 kat, Kuzey Amerikadan 6 kat fazladır Kızılırmakın bir yılda Karadenize ve barajlarımıza taşıdığı toprak miktarı 65 milyon ton, Fırat nehrinin taşıdığı toprak miktarı ise 108 milyon tondur EROZYON DEMEK TOPRAKLARIMIZIN KAYBI DEMEKTİR, ÇORAKLAŞMA DEMEKTİR, AÇLIK DEMEKTİR EROZYON TEHLİKESİ YOĞUNLAŞAN BÖLGELER Türkiye`de erozyon en fazla sırasıyla Fırat, Dicle ve Yeşilırmak Havzalarında görülüyor Erozyon nedeniyle yılda toplam 346 ton sediment/toprak taşınıyor Ancak, ölçümlerde yer almayan ve yatak yükü olarak ifade edilen kum çakıl gibi materyaller ile yamaçlardan akarak inen ve akarsulara ulaşmayan topraklarda dikkate alındığında Türkiye`nin kaybettiği toprak miktarı 500 milyon tona, hatta bazı kesimlerin ifadesine göre 1 milyar tonu aşıyor Türkiye`deki akarsuların taşıdığı yüzer haldeki malzeme miktarı, dünyada taşınan katı maddenin 50`de 1`i kadar Türkiye`de 1 kilometrekarelik alandan aşınarak akarsulara karışan ince malzeme miktarı, yılda ortalama yaklaşık 60ton Bu miktar dünyada ortalama 142 ton Türkiye`de erozyonla birim alandan taşınan katı materyal; Afrika`dan 22, Avrupa`dan 17 ve Kuzey Amerika`dan 6 kat daha fazla gerçekleşiyor BARAJLAR ERKEN DOLUYOR Erozyon sonucunda barajlarda biriken katı materyaller, kullanılabilir baraj rezervuar hacminde gözle görülür kayıplara neden oluyor Erozyon, büyük kaynaklar harcanarak gerçekleştirilen ve ekonomik ömrü ortalama 100 yıl olarak öngörülen barajların ömrünü kısaltıyor Türkiye`de yaşanan şiddetli erozyonun sonucu olarak, Altınapa Barajı 19, Bayındır Barajı 28, Demirköprü Barajı 41, Hirfanlı Barajı 33, Karamanlı Barajı 13, Kartalkaya Barajı 19, Kemer Barajı 22, Selevir Barajı 27, Sürgü Barajı 35, Yalvaç Barajı 27 yılda ekonomik ömrünü tamamladı Erozyondan etkilenmeye devam eden Buldan Barajı`nın 72, Çaygören Barajı`nın 77, Çubuk-1 Barajı`nın 75, Kesikköprü Barajı`nın 66, SeyhanBarajı`nın ise 70 yılda ekonomik ömrünü doldurması bekleniyor EROZYONUN ULKE EKONOMISINE VERDIGI ZARARLAR * Erozyonun sebep olduğu en büyük zarar, oluşması için binlerce yıl geçmesi gereken Canlı üst toprağın elden çıkmasıdır * Tarımsal verimi arttırmak için 14 trilyon lirası destek olmak üzere bu yıl 45 trilyon liralık suni gübrenin kullanılması planlanmıştır Ancak erozyonla her yıl en az bu değerde doğal gübreden kaybeden tarım arazilerinin, ne derece verimsiz hale geldiği dikkatlerden kaçmaktadır * Meraların kaybı, hayvancılıkla temin edilecek büyük istihdam ve gelirden mahrumiyet demektir 1982-1992 yılları arasında hayvansal ürünlerde ihracatımız 3 kat azalırken, ithalatımız 250 kat artmıştır * Erken dolarak barajlarımızın ekonomik ömürlerinin kısalması, bir diğer önemi zarardır * Erozyon, ülkede yer yer çekilen su sıkıntısının basta gelen nedenidir * Kaybettiğimiz yağış suları, önüne kattığı değerli topraklarla birlikte Sel, taşkın, Heyelan ve ayrıca çiğ felaketlerine neden olmakta; bunun sonucunda da büyük can ve mal kayıpları ile karşılaşılmaktadır * Tarım alanları ve meraların verimsizleşmesi, ormansızlaşma büyük sosyo-ekonomik sıkıntılar yaratan, kentlere gocun baslıca sebebidir * Jeolojik dengelerin, iklimin bozulması ve doğal varlıkların kaybı gozardi edilemez EROZYON: Toprağın bulunduğu yerden; yağışlar, sel suları, rüzgar, çığ vb etkenlerle taşınması olayıdır Erozyon, topraklarımızın yok olmasına sebep olan etkenlerin başında gelmektedir Ülkemizdeki erozyon Avrupa'dan 12, Afrika'dan 17 kat daha fazladır Ülkemiz topraklarının %14'ünde hafif, %20'sinde orta ve %63'ünde şiddetli ve çok şiddetli derecede erozyon tehlikesi mevcuttur Sadece %3'lük kayalık alan ise erozyona maruz bulunmamaktadır Erozyon sebebi ile toprağın verimi azalmakta, besin maddeleri yok olmakta, sular kirlenmekte, ürünlerde verim ve kalite düşmektedir Ülkemizde erozyon sonucu her yıl 500 milyon ton verimli toprağımız kaybolmaktadır Erozyon, nedenlerine göre şöyle sınıflandırılır: 1 Su Erozyonu: Su erozyonu, diğer erozyon çeşitleri içerisinde en yaygın ve en etkilisidir Eğimli arazilerde, vejetasyonun (bitki örtüsünün) zayıfladığı veya tamamen yok olduğu bölgelerde; yere düşen yağmur damlaları darbe etkisi ile bir kısım toprak parçasını yerinden kopararak parçalar Böylece yüzeysel akışa geçen yağmur suları, bu toprak parçalarını sürükleyerek aşağılara taşır Yüzeysel akış halindeki sular aşağılara indikçe, diğer yüzeysel akış suları ile birleşerek güçlenir ve giderek taşıma gücü de artar Böylece akış sularının beraberinde taşıdığı toprak ve iri materyal miktarı çoğalarak, taşkın şeklinde akan ve büyük zararlara sebep olan Seller meydana gelir Su erozyonunun ileri boyutlarında büyük derelerin ve yarıkların oluşumu görülmektedir Bu olayın diğer bir sonucu da, taban sularının yeteri kadar beslenememesi ve kuraklığa sebep olmasıdır Yüzey toprağı besin maddeleri yönünden çok zengindir Su erozyonu sonucu yüzey toprağının kaybolması, toprağı fakirleştirmekte ve toprağın verimini düşürmektedir Bu erozyon çeşidi bütün ülkelerde görülmekte olup, erozyonla kaybolan toprak verimliliğinin yeniden kazanılması mümkün değildir Rüzgar erozyonu ile mücadelede başarı sağlanmasına rağmen, su erozyonu ile mücadele çalışmalarında henüz yeterli mesafe alınamamıştır 2 Rüzgar Erozyonu: Kurak ve yarı kurak iklime sahip bölgelerde yaygın olan rüzgar erozyonu; yeterli bitki örtüsü bulunmayan oldukça düz ve geniş arazilerde, gevşek yapıdaki kuru ve ince bünyeli toprağın şiddetli rüzgarların etkisi ile parçacıklar halinde yerinden oynatılarak, toz bulutları şeklinde yer değiştirmesi olayıdır Rüzgar erozyonu ile Toprakta yer yer çukurlar oluşur Bu çukurlardan çıkan toprak, başka yerlerde toplanarak kum tepeleri meydana getirir Rüzgar erozyonu; yolları, binaları ve su yollarını etkileyebilir, ayrıca tarımsal alanlarda hasara sebep olabilir 3 Çığ Erozyonu: Çığ; yamaç üzerinde toplanan Kar kütlesinin, yeni yağan karlarla aşırı yüklenmesi veya yamaçla bağlantısının zayıflaması halinde, herhangi bir etki ile dengesini kaybederek dağ yamacından aşağıya doğru kayması ve yuvarlanması olayıdır Çığlar önlerine gelen engelleri tahrip eder, beraberinde toprak, taş ve Ağaçları söker ***ürür Bu şekilde meydana gelen aşınma ve taşınma olayına çığ erozyonu denir 4 Yerçekimi Erozyonu (Kitle Hareketleri): Kitle hareketleri, genellikle ayrışma ürünü olan ve sağlam kaya üzerine oturmuş bulunan örtünün, esas itibariyle yerçekimi etkisi ile küçük veya büyük kitleler halinde yamacın aşağısına doğru yer değiştirmesi olayıdır 5 Buzul Erozyonu: Yüksek dağlık arazilerdeki derelerde, çeşitli zamanlarda oluşmuş buzulların parça parça aşağılara doğru kayması sırasında, beraberinde moren (buzultaş) denilen çeşitli büyüklükteki materyal kitlelerini sürüklemesi ile meydana gelen aşınma ve taşınma olayına buzul erozyonu denir so |
|