Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hastalığının, sığır, tanımı, tedavisi, vebası

Sığır Vebası - Sığır Vebası Hastalığının Tanımı - Sığır Vebası Tedavisi

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sığır Vebası - Sığır Vebası Hastalığının Tanımı - Sığır Vebası Tedavisi



Sığır Vebası - Sığır Vebası Hastalığının Tanımı - Sığır Vebası Tedavisi
Sığır Vebası - Sığır Vebası Hastalığının Tanımı - Sığır Vebası Tedavisi
Sığır vebası tipik olarak ani ateş yükselmesi, oküler ve nazal akıntı, eroziv stomatit, gastroenterit, dehidrasyon ve ölümle karakterize yabani ve evcil sığır ve domuzların akut bulaşıcı bir hastalığıdır Tüm duyarlı sığır populasyonunda morbidite ve mortalite oranları %100’e yaklaşabilir

Önceleri Avrupa, Asya ve Afrika boyunca yayılmış olan sığır vebası şimdi Güney Afrika, Yakın Doğu ve Doğu Afrika’da oldukça iyi tanımlanan hastalık merkezleriyle sınırlıdır Doğu Afrika’da bugün, hastalık daha çok yabani hayata ve yerleşik sığır populasyonlarına hastalığı yayan, yarı kurak arazilerdeki evcil sürülerde görülmektedir

Etiyoloji

Sığır vebası Virusu, Morbillivirus Virusları genusundaki bir paramixovirus olarak sınıflandırılmıştır İnsanlarda kızamık, köpeklerde distemper, Koyun-keçilerde koyun-keçi vebası (PPR) ve geçen on yıllık sürede kuzey yarımküredeki deniz memelilerinde (fok balıkları ve diğer memeli deniz hayvanları) veba yapan hastalığın etkenleri ile aynı genusda yer almaktadır

Sığır vebası virusunun sadece bir serotipi vardır ama türler patojeniteleri bakımından farklılık gösterirler

Duyarlı Türler

Her ne kadar tüm çift tırnaklı hayvanlar enfeksiyona büyük olasılıkla duyarlıysa da, açıkca görülen hastalık daha çok sığırlarda, evcilleştirilmiş mandalarda ve Cape mandası, Afrika antilobu, küçük koodoo, zürafa, Afrika yaban domuzu ve çalı domuzunun en duyarlı grubunu oluşturduğu bazı vahşi türlerde ortaya çıkmaktadır

Hindistan’dan birçok, koyun ve keçide sığır vebası vakası rapor edilmiş fakat her ne kadar seyrek vakalar şüphesiz görülmüşse de şimdi bu vakaların muhtemelen PPR (küçük ruminant vebası) olduğu düşünülmektedir Afrika’da sığır vebasının sürmesinde vaya bulaşmasında küçük ruminantların rolünün olduğuna dair bir kanıt yoktur
Develer belirsiz bir şekilde enfekte olurlar ve sığır vebasının bulaşması ve sürmesinde bir rol oynamazlar

Sığır vebası, Afrika çöllerindeki duyarlı vahşi türlere çevredeki sığır populasyonlarından bulaştığında yüksek morbidite ve mortaliteye sebep olur Vahşi yaşam populasyonlarının, sığırlarla eşzamanlı hastalık olmadığında hastalığı süresiz olarak taşıdığını (sürdürdüğünü) gösteren bir kanıt yoktur

Sığır ırkları sığır vebası virusuna gösterdikleri klinik tepki açısından değişirler Bazı ırklar hastalıkla uzun süre temaslarından dolayı seleksiyon sonucu yüksek bir genetik (doğal) direnç geliştirdiler Bu Afrika’da Asya’dan daha az belirlendi ama hala bir belirtidir Zebu sığırı genellikle taurus sığırı ve melezlerden daha dirençlidir

Sığır vebası insanları enfekte etmez

Bulaşma

Sığır vebası hemen hemen sürekli olarak enfekte hayvanların hareketleriyle sürüler arasında ve yeni alanlara yayılır Enfekte sığır virusu 3 haftayı aşmayacak şekilde barındırır ve bilinen taşıyıcı hali yoktur Enfekte sığır virusu saçar ve klinik belirtilerin ortaya çıkmasından 1 - 2 gün öncesinden diğer sığırlar için enfeksiyözdür Bundan dolayı sığırlar virusu pazarlar aracılığıyla yayabilirler ve hastalığın klinik belirtileri gözlenmeden önce uzak mesafeye taşıyabilirler Enfeksiyon genellikle başta inhalasyon olmak üzere enfekte hayvanların sekresyon ve ekskresyonlarıyla bulaştırılır Virus nefesin verildiği havada, nazal sekresyonlarda, nazal ve oküler akıntılarda, salyada, dışkıda, sütte, spermada ve idrarda bulunur Bulaşma kısa mesafelerde başlıca aerosolledir fakat 100 m veya daha uzak mesafelere bulaşma geceleri çok yüksek veya çok düşük rutubet koşullarında mümkündür Böceklerin önemli bir vektör olduğuna inanılmamaktadır

Virus solar radyasyon ve kurutmayla çevre ısısında hızla inaktive olur Çayırlar maksimum 24 saat enfektiftir, kontamine açık çitler sığırlar için 48 saatten sonra enfektif değillerdir ve binalar da maksimum 96 saat için enfektiftir

Sığır vebası virusu otoliz ve putrifikasyonla hızla inaktive olur yani hastalıktan ölen bir hayvanın karkasında 24 saatten fazla yaşayamaz Buna rağmen +4 °C’de depolanan enfekte et, en az 7 gün enfektif kalabilir

Virusun uzak mesafelere cansız vektörlerle nakledilmesi, giysi veya kontamine ekipmanla indirek bulaşmanın ortaya çıkması virusun çevre şartlarındaki zayıflığı nedeniyle muhtemel değildir

Klinik belirtiler

Sığır vebasının birçok açıklaması, 1960’lar ve 1980’lerdeki Arfika pandemisi gibi bakir (yeni keşfedilmiş, hiç ekilmemiş) alanlardaki salgınlar sırasında yapılmış gözlemlere dayandırıldığından dramatik şekilde yanlış yönlendiriyorlardı Bununla beraber sığır vebası belirli durumlarda, her ne kadar endemik alanlarda ve sürü bağışıklığının, bulaşmayı ve morbidite oranlarını düşüren aktif aşılamadan veya nekahat dönemi bağışıklığı veya pasif meternal bağışıktan dolayı kısmen immun populasyonlarda daha düşük bir profil çizmeye meyilli olsa da, sığır sürülerini mahvedebilir

Hafif olanları tanımlanmıştır fakat bu tanımlama bu, sabit bir özelliği olmadığından ve sığırlarda sadece çok hafif hastalığa sebep olan türleri, Doğu Afrika’daki vahşi yaşamda şiddetli seyreden hastalık formuyla sıklıkla ilişkili olmakla birlikte, sığırlarda bulaşmadan sonra bir süre için tam virülense sahip olduğu geçmişte görüldüğünden yanlış bir yönlendirme olur

Nadir perakut sığır vebası tepkilerinde ani bir ateş yükselmesi, iştahsızlık; depresyon, yüksek ateş ve görünen mukoz membranların konjesyonu oral erozyonların gelişmesinden önceki 2 veya 3 gün içinde ölümle sonuçlanır

Akut sığır vebasında tipik olarak enfekte sığırlar hastalığın ortaya çıkışından 15 gün içinde hastalığın klinik belirtilerini gösterirler ve hastalık 4 farklı ama aynı zamana rastlayan fazda ilerler: ön ateşlenme dönmi, mukozal erozyon dönemi, diyare dönemi ve yaşayan hayvanlarda nekahat dönemi Ön ateşlenme, süt verimi düşen laktasyondaki inekler dışında çoğunlukla diğer klinik belirtiler minimum olduğundan gözden kaçar Bariz hastalık 1 ile 2 gün sonrasında hayvanda huzursuzluk başladığında ve sürüden ayrı ve deprese durduğunda açıkca görülür Respirasyonlar yüzeysel ve hızlıdır, göz ve burunda seröz akıntı artmıştır İştah azalmıştır ve konstipasyon mevcuttur Mukozal erozyon fazının ilk belirtileri ateşin başlamasından sonraki 2 ile 5 günde, bukkal (yanak) mukoz membranlarda nekrotik epitelyumun küçük yığın alanlarının görülmesiyle ortaya çıkar Bu sığır vebasını akla getiren ilk belirtidir Lezyonlar genişler ve birleşir ve nekrotik epitelyum sıyrıldığında bazal hücrelerden oluşan kırmızı bir katmandan yüzeysel erozyonlar meydana çıkar Salivasyon uyarılır ve çok artar; nefes pis kokar Eroziv lezyonlar tüm oral kavite, burun ve vulvanın mukoz membranlarında bulunabilir Nekrotik hücrelerin kalın sarı parçaları aşınmış epitelyumu çoğunlukla örterler Nazal ve oküler akıntılar mukopurulent karakter kazanır Aşırı susama görülür Dışkı yumuşar ve hayvan ateşi düşünce diyare dönemini geçer Dışkı sulu kıvamda ve koyu kahverenkli,mukus epitelyal döküntüler ve kan pıhtısı lekeleri içerir Sulu kıvamdaki dışkı kan kaybından dolayı kırmızı bile olabilir Etkilenmiş hayvanlar sıklıkla kanlanmış ve aşınmış rektal mukozalarını çıkararak sırtlarını kamburlaştırırlar ve gerilirler Solunum sıkıntılı ve ağrılıdır ve ekspirasyonda duyulabilen bir hırıltı olabilir Ölümcül vakalarda diyare, hızlı dehidrasyona ve görünür kilo kaybına neden olarak kötüleşmeye devam eder Bunu sternal yatış takip eder ve ateşin ortaya çıkışından 6 ile 12 gün sonra ölüm meydana gelir Eğer hayvanlar yaşarsa, erozyonlar iyileşir, diyare durur ve uzun bir nekahat dönemini epey zaman alan tam sağlığa doğru iyileşme izler Gebe inekler çoğunlukla nekahat döneminde yavru atarlar

Sığır vebasının gelişimi ve seyri klasik sendromunkine benzerdir fakat daha az belirgindir, bir veya daha çok başlıca belirti çoğunlukla görülmez Bu özellikle, gözden kaçacak kadar zayıf ve sadece çabuk geçen şekillerde bulunabilen oral erozyonlardadır Çoğu etkilenen sığır iyileşir ve nekahat dönemi kısadır Subakut enfeksiyonların sık rastlanan bir neticesi ön ateş fazının başından 4 ile 6 gün sonrasında çıkan latent patojenlerin özellikle protozoonların aktivasyonudur Aktive olmuş enfeksiyonun belirtileri sığır vebasının görünümünü maskeleyebilir ve üstün gelebilir

Afrika yaban tırnaklı hayvanlar, sığır vebası enfeksiyonunun görünümünde belirgin değişiklik gösterirler Afrika mandaları aslında sığırlardakine benzer bir klinik sendromla tepki verirken Küçük Koodolar dehidrasyon ve açlıktan ölüme dek varan aşırı gözyaşı iltihabi akıntısı ve korneal opasite sergilerler Yaban, tırnaklı hayvanlarda herhangi bir açıklanmamış morbidite ve mortalite insidensi (oranı) şüphe ile araştırılmalı ve sığır vebası açısından dikkatlice incelenmelidir Genellikle, sığırlarda düşük bir profil gösteren sığır vebası türleri bile duyarlı vahşi yaşam türlerinde şiddetli hastalığa neden olabilirler Bu nedenle bu hayvanlar, sığırlarda böyle türlerin varlığının hassas göstergeleridir

Patolojisi

Tipik akut sığır vebasında karkas dehidre, çok zayıf, kirli ve pis kokuludur Klasik olarak yaygın erozyonlar çoğunlukla oral ve nazal kavitelerde mevcuttur ve farinks ve özefagusun içine yayılırlar fakat ön midelerdeki lezyonlar seyrektir Abomasal kıvrımlar konjestedir ve sınırları erozyonların çizgileriyle ödematözdür Abomasumun pylorik kısmı hemorajik ülserasyonlar gösterebilir İnce barsaklarda konjesyon ve ödem daha az yoğundur fakat Peyer plakları şişmiş ve rengi koyu kırmızıdan siyaha değişen bir çıkıntı yapmıştır Sekumun mukozal yüzeyi ülserlidir ve çoğunlukla “zebra çizgileri” denen ve taze karkaslarda kırmızı eski karkaslarda siyah çizgilenme lekeleri görünür Zebra çizgileri kolon boyunca yayılır ve rektuma kadar uzanır Ek olarak kolonun mukozal yüzeyi ülserlidir ve epitelyal döküntü ve hemoraji mevcut olabilir Üst trakea longitudinal hemorajilerle conjeste haldedir Erken ölümlerde akciğerler normaldir fakat geç ölümlerde ve kontrol için öldürülmüş eski karkaslarda, kuşkusuz karkasta görülen en dikkat çekici lezyonlar olan belirgin interlobuler ve alveoler amfizem bulunur Erken ölümlerde lenf nodülleri şişkin ve ödematöztür fakat geç şekillenen ölümlerde kortekslerinde radial tarzda çizgilerle gri ve büzüşmüşlerdir Dalak genellikle normaldir fakat bazen kenarı boyunca subserozal hemorajiler görülür

Ayrıcı Tanı (Diferansiyel Diagnoz)

Sığır vebasının klinik ve patolojik belirtileri gayet açıktır ve aksi ıspatlanana kadar da riski fazla olan alanlar sığır vebası olarak ele alınmalıdır Bununla birlikte, bovin viral diyare hastalığı kompleksinin öldürücü mukozal sendromundan ayrıt edilememesi ve malignant kataral feverın bazı formlarına çok benzer olmasıyla patognomonik değildir Bu hastalıkları birbirinden ayırt etmede epidemiyolojik özellikleri ve laboratuvar tanıları önemlidir

Birçok ateşli hastalık, sığır vebasının klinik belirtilerinin bazılarını gösterir Şap hastalığı, bovin viral diyare/mukozal hastalık, enfeksiyöz bovin rhinotracheitis, kontagiyöz bovin pleurapnömoni ve East Coast Fever (ECF-Theileria parva’nın sebep olduğu bir hastalık) hastalıklarının hepsi sığır vebası ile karışıtırılabilmektedir Özellikle bovin viral diyarenin, her ne kadar laboratuvar testleriyle kolayca ayırt edilse de, genç buzağılarda sığır vebasının lifli bir profil çizen türlerinden ayırt edilmesi çok zordur

Sığır vebası şüpheli olgularda kesin ve doğru teşhise varabilmek için üç yoldan inceleme yapılması gereklidir

1-EPİDEMİYOLOJİK İNCELEME

Epidemiyolojik incelemeyi yapan veteriner hekim hastalığın görüldüğü sürü ile ilgilenen kişi/kişilerle ayrı ayrı görüşmeli hastalığın çıkışı ile ilgili bilgileri bütün detayları ile almaya çalışmalıdır Bu incelemede aşağıdaki 8 soruya cevap aranmalıdır

a- Belirtileri nelerdir?

b- İlk defa hastalık belirtilerini ne zaman gözlediniz?

c- Sığırlardan başka hayvanlarda aynı hastalık belirtileri var mı?

d- Sürüye yeni sığır katıldı mı? veya diğer sürülerle yakın bir zamanda temas ettirildi mi? Ettiyse nerede ve nasıl oldu?

e- Hayvana veya hayvanlara yakın tarihte hangi aşılar yapıldı?

f- Aynı yaş grubundan kaç hayvan hastalandı? (Hasta hayvanların ırk, cinsiyet ve yaşları ayrı gruplar halinde 0-12 aylık, 1 -2 yaşında, 2 yaştan büyük gibi) kayıt edilmelidir

g- Mahalle ve köydeki diğer hayvanlarda da hastalık var mı?

2- KLİNİK MUAYENE SONUÇLARINA GÖRE AYRICI TEŞHİS

Doğru teşhis için mümkün olduğu kadar fazla sayıda hayvan muayene edilmelidir

Sığır Vebasının Klinik Teşhisinde Göz Önünde Bulundurulması Gerekli Diğer Hastalıklar

Sığır vebası salgınlarında görülen klinik bulgular diğer bazı sığır hastalıklarında da gözlenebilir Laboratuvar incelemeleri zaman aldığı için çabuk müdahalenin yapılması ve itlaf kararının verilmesi gerekli olduğundan hastalığın tefriki, teşhisi titizlikle yapılmalıdır Klinik bulgular yönünden aşağıdaki hastalıklar sığır vebası ile karıştırılabilir

a- Şap: Bütün yaştaki sığırlar hassastır Aşılı veya hastalığı geçirmiş ergin hayvanlar bağışıklık gösterirler Erginlerde mortalite düşük, buzağılarda yüksektir Hızlı yayılma gösterir, indirekt temasla da bulaşabilir Topallık, süt veriminde azalma, yüksek oranda buzağı ölümleri şap için karakteristiktir

b- Bovine papüller stomatitis: Kuluçka süresi çok kısadır, (1 -2 gün) buzağılar arasında çok çabuk yayılır

c- Bovine viral diyare (BVD)/Mukozal disease: Bu hastalık sığır vebası ile çok karıştırılır Ayrıcı teşhis klinik bulgulara göre zordur BVD'ye özgü en belirgin özellik hastalığın çoğunlukla danalarda görülmesidir Bakım beslenme şartlarının iyi olduğu işletmelerde ölüm oranı düşüktür Mukoza hastalığı; BVD virüsünün 12-18 aylık sığırlarda meydana getirdiği enfeksiyondur Morbidite oranı düşük Mortalite oranı yüksektir

d- Infectious bovine rhinotracheitis (IBR): Etkeni Bovine herpesvirus 1 dir Her yaştaki sığır hastalığa yakalanır Sürüdeki morbidite oranı % 10'nu geçmez Mortalite oranı % 50'ye kadar çıkabilir Gebe hayvanlarda yavru atma görülür

e- Paratüberkulozis (Johne's disease): Hastalık etkeni Mycobacterium paratüberculosis'tir Kronik, belirli aralıklarla gözüken ishal ve zayıflama hastalık için karakteristiktir

f- Sığır Pastörellozu: Sığırlarda akut, subakut karakterde seyreden bir hastalıktır Her yaştaki sığır hastalığa duyarlıdır Yüksek ateş, baş, boyun ve göğüs bölgesinde yaygın ödemler, pnömoni, ishal, akut konjuktivitis, burun akıntısı ve yutkunmaktan dolayı ağızdan salya akın*tısı hastalığın belli başlı semptomlarıdır Hastalık danalarda genel septisemi şeklinde seyreder Sığır pastörellozu genellikle ilk ve sonbahar aylarında bilhassa yüksek rutubet ve gündüz ile gece arasındaki ısı farkının çok fazla olduğu bölgelerde görülür Pastörelloz'lu hayvanlara sığır vebası aşısı uygulanırsa, aşı sonrası komplikasyonlara çok sık rastlanır

g- Nematodiasis: Danalarda görülür Mortalite bakım ve beslenme şartlarının iyi olmadığı işletmelerde yüksek olabilir Çoğunlukla yağmurlu mevsimlerde görülür

BELİRTİLER
SV
ŞAP
BVD/MD
IBR

Sürüde hasta hayvan oranı
0-100
20-100
10
10
Ölen hayvan oranı
0-100
1-20
0-50
1-10
Kuluçka Süresi (gün)
3-11
3-5
2-7
15
Klinik seyir süresi (gün)
3-15
2-10
2-25
2-25

Ateş
+
+
++
++
Lenf Yumrularında şişme
-
-
-
-
Göz Akıntısı
+ -
-
-
+ -

Burun akıntısı
+
++
++
+

Ağızda erozyonlar
+
-
+
+
Ağızda ve ayaklarda ;
Vesikül ve ülserler
-
+
-
-
Salya akıntısı
+
+
+ -
++

Öksürük
+ -
-
++
++

İshal
+
+ -
+
+ -

Topallık
-
+
-
-
Yavru atma
+ -
+
++
+

(-)
Görülmez

(+ -)
Ara sıra görülür

(+)
Görülür

(++)
Çoklukla görülür

3- Post Mortem Muayene

Post mortem muayeneler mümkünse ölümden hemen sonra yapılmalıdırÇünkü ölümle otopsi arasında zaman süreci uzadıkça sığır vebası için karakteristik olan bazı bulgular kaybolur Perakut veya hastalığın ileri durumlarında da tipik semptomlar görülmeyeceği için otopsi için ideal zaman yüksek ateşin görüldüğü andan 5-7 gün sonraki periyottur Sığır vebası için karakteristik olan klinik bulguların hepsini bir hayvanda görmek her zaman mümkün olmadığı için birden fazla hayvana otopsi yapılması yararlıdır Sığır vebasının kesin teşhisi muhakkak suretle laboratuvar analizlerine (serolojik, virolojik) dayandırılmalıdır,

Sığır vebasından Ölen hayvanların Postmortem muayenelerinde aşağıdaki özellikler dikkatlice incelenmelidir

1 Karkas
Dehidre durumda, aşırı kilo kaybı

2 Ağız
Dudaklarda, damakta, diş etlerinde, farenkste erozyonlar

3Rumen-Abamasum
Konjestiyon, nekrozis ve perferasyon

4 İnce Barsak
Payer plakları şişmiş, koyu renkte ve kolayca ezilebilir yapıda

5 Kalın Barsak
Zebra derisi şeklinde çizgiler, taze karkaslarda kırmızı,ölüm üzerinden uzun bir sürenin geçtiği karkaslarda yeşil-siyah kan birikimi

6 Burun Boşluğu
Konjestiyon, doku erozyonu, muko-purulent eksudatla kaplı

7 Nefes Borusu
konjestiyon

8 Akciğer
Amfizem ve konjestion

9 Lenfoid Doku
Bütün lenf yumruları ve bilhassa mesenterik ve barsak dokusunda yer alanlar büyümüş, yumuşak, ödemli İleri hallerde büzüşmüş ve gri renkte

Tanı kriterleri

Ne zaman oküler ve nazal akıntı, diyare ve ölümle ilişkili olağandışı bir morbidite görülürse sığır vebasından şüphelenilmelidir Yüksek ateş ve oral erozyonlarla seyreden kontagiyöz bir hastalık çoğunlukla akla sığır vebasını getirmektedir Epidemilerde çok duyarlı sığır populasyonlarında, her yaştan hayvanın hastalanıp öldüğü hayvandan hayvana ve sürüden sürüye çok hızlı bir bulaşma olabilir Bu özelliklerin herhangi birini veya hepsini gösteren herhangi bir hastalık patlak verdiğinde sığır vebası akla gelmeli ve aksi ispatlanana kadar bu şekilde muamele edilmelidir Sığır vebasının “hafif” veya “düşük profilli” formu en çok zorluk yaratandır çünkü gözlenen sendromlardan 5 karakteristik özellikten bir veya daha fazlası görülmeyebilir Etkilenen buzağıların küçük bir kısmında oral lezyonlarla sınırlı sadece kısa süreli bir görünümle birlikte bir oküler akıntıyla sınırlı olabilir lezyonlar Sadece genç yaş grupları etkilenebilir, onlarda bile morbidite oranı düşük olabilir ve bu yaş gruplarında beklenen mortaliteden ayırt edilemeyecek şekilde mortalite oranları da çok düşük olabilir Düşük profil türleri sürülerde göreceli olarak daha yavaş yayılırlar ve geniş bir şekilde idare edilen populasyonlara girip yayılmaları uzun bir süre alabilir özellikle de semi-immun (yarı bağışık) populasyonlarda Bununla beraber, bu uzun bir süre için gözden kaçırılmaması gereken karakteristik bir sendromdur, özellikle de duyarlı bir populasyonda Virülente dönebilme yeteneğiyle, tam patlayan klasik sığır vebası kadar ciddi muamele edilmelidir

Immunoloji

Sığır vebasının sadece bir immunojenik tipi var ve bir türle temas diğer bilinen tüm türlere karşı bir bağışıklık oluşturur Böylelikle, bir aşı tüm saha türlerine karşı korur Canlı bir aşıyla aşılamadan bir hafta sonra çoğu sığır yeterli bir immunite geliştirir

Buzağılar immun analarından kolostrumu alarak pasif bağışıklık sağlarlar ve antikorlar, aşı virusunun bir bağışıklık oluşturmasını önleyerek, dokuz ay kadar bağışıklık sağlarlar Bu endemik bölgelerde ve kısmi bağışıklığın söz konusu olduğu alanlarda hastalığın epidemiyolojisini anlamak bakımından göz önüne alınması gereken önemli bir faktördür

Klasik sığır vebası türlerinde, serum antikorları enfeksiyonun ilk haftası içinde ilk kez belirlenebilirdirler Bununla birlikte, düşük profilli türlerle enfekte ve Sığır Vebası Doku Kültürü Aşısı (TCRV) ile aşılanmış hayvanların serumundaki değişim 10 gün veya daha fazla sürebilir Serum antikorları enfeksiyona karşı aktif bağışıklığın önemli bir komponentidir ve iyileşmede önemli bir rol oynarlar

Sığır Vebasının Laboratuvar Tanısı

Sığır vebasının laboratuvar tesleriyle teyit edilmesinde üç ana yaklaşım mevcuttur Bunlar:

Virusun hücre kültürlerinde izolasyonu: çok değerli, pahalı bir prosedür ama sadece uzmanlaşmış laboratuvarlar için uygundur

Viral antijenlerin gösterilmesi: Yaygın olarak iki yöntem kullanılır, çok spesifik, ekonomik ve hızlı ama daha az hassas olan agar jel immunodifüzyon testi; çok hassas, spesifik ve hızlı ama uzmanlık ve ekipman gerektiren ELISA Sahada kullanılması için de bir kalem-uçlu test geliştirilmektedir

Ters kopyalamalı polimeraz zincir reaksiyonu (RT-PCR) ve nukleotid sıralanması yoluyla viral ribonükleik asitin (RNA) belirlenmesi ve moleküler karakterizasyonu: Bu çok hassas ve spesifiktir fakat uzmanlık ve ekipman gerektirir

Sığır vebası enfeksiyonundan sonra üretilen serum antikorlarının belirlenmesi: Monoklonal antikora dayalı rekabetçi ELISA çoğunlukla virus nötralizasyon tahlillerinin kullanımının yerine geçmiştir Tek serum numuneleri sığır vebasının sero-biyolojik izlenmesinde, sığır vebası aşılamasının sero-monitörlenmesinde ve sığır vebası aşısı uygulanmayan sığır vebasından ari ülkelerde tanıda çok değerlidirler Bununla birlikte, TCRV’ye cevap olarak üretilen antikorlar saha enfeksiyonundan sonra üretilenlerden ayırt edilemezler Bu nedenle, süren aşılamalarda serolojik izleme sonuçlarının değerlendirilmesi çok zor olabilir ve diyagnostik teyit, eşleştirilmiş numuneler paralel olarak test edilmediği müddetçe sorunludur


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.