Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
efsaneleri, hangileridir, istanbul, nelerdir

İstanbul Efsaneleri - İstanbul Efsaneleri Nelerdir? İstanbul Efsaneleri Hangileridir?

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İstanbul Efsaneleri - İstanbul Efsaneleri Nelerdir? İstanbul Efsaneleri Hangileridir?



İstanbul Efsaneleri - İstanbul Efsaneleri Nelerdir? İstanbul Efsaneleri Hangileridir?
İstanbul Efsaneleri - İstanbul Efsaneleri Nelerdir? İstanbul Efsaneleri Hangileridir?
Körler ülkesinin karşısına kurulan kent İstanbul
Kentin kuruluşu üzerine rivayet muhtelif En ünlüsü ve bilineni Megaralı göçmenlerinin yolculuğu Bir de Evliya Çelebi'nin anlattığı var ki, tadına doyum olmuyor
Efsaneye göre, Koressa'nın oğlu, Yunanistan'ın Megara kentinden genç Byzas, yandaşlarıyla birlikte, bölgedeki baskılardan kurtulmak, yeni bir kent kurmak ve özgürlüğünü ilan etmek için yola çıktı Her şey iyiydi de, kent nerede kurulacaktı? O çağda, bilinmeyenleri bilinir kılan birisine, Delfoi kentindeki kâhine danıştı genç adam Delfoi kâhini gideceği yeri tarif etti;
"Kentini kuracağın yer, körler ülkesinin tam karşısında olacak" Byzas yola çıktı, aradı taradı, körler ülkesi diye bir yer yoktu Sonunda, mola verdikleri bir deniz kıyısında, karşı sahile baktı ve bağırdı: "Bu insanlar kör mü, burası varken orada oturulur mu?" Delfoi kâhinini hatırladı
genç adam; "Körler ülkesinin karşısında kuracaksın kentini" Körler ülkesi, günümüzün Kadıköy'üdür! İstanbul'dan çok yıllar önce kurulmuştur "Khalkedonia", yani Kadıköy Byzas; ordusuyla gelip
soluklanmak için durduğu şimdiki Sarayburnu'nda, manzaranın muhteşem görüntüsünden adeta büyülenmişti Khalkedonia'nın neden "Körler Ülkesi" tanımlamasını hak ettiğini anlamıştı artık Çünkü, böyle cennet benzeri bir yer dururken, tam karşıda ve korumasız bir yerde kent kuranlar, ancak kör olabilirlerdi! Ol hikâye böyle Temelleri Sarayburnu sırtlarında atılan kente, kurucusunun adı olan Byzas'tan dolayı, "Byzas'ın kenti" anlamında "Byzantion" dendi

Ayasofya Efsaneleri
Bizanslıların ve Türklerin en büyük mabedi olmuş Ayasofya hakkında inşa yıllarından başlayarak birçok efsaneler söylenmiştir
Akşemseddin'in ilk tefsir dersini verdiği pencere, soğuk pencere ismiyle anılmaktadır Bu pencereden esen serin rüzgarın ilahiyet tahsil edecek talebeye zihin açıklığı verdiği inancı beslenirdi
Ayasofya'nın güney tarafındaki delhizlerde bulunan oyuk bir taş Hz İsa'nın beşiği olarak gösterilmekte idi Kadınlar yeni doğmuş rahatsız çocuklarını bu beşiğe koysalar sıhhat bulacaklarına inanılmıştı
Müslamanların inanışlarına göre Hızır, Ayasofya'da top kandilin altında namaz kılardı 40 sabah aynı yende namaz kılanların Hızır'a rastlamaları mümkündü
Hızır genelllikle bir derviş kılığında görünürdü Eğer o anda tanınır ve eline sarılırsa dilenilen şey olurdu Ayasofya'nın kubbesindeki 4 melek tasviri de birer tılsım sayılırdı
Bunlardan biri de Cebrail sureti kanat takıp sayha vurursa (bağırsa) doğu semti ganimet olur derlerdi İsrafil sureti sayha vursa batıda kıtlığa dalalet eylerdi
Mikail seslense kuzey tarafında bir asi ortaya çıkardı Azrail seslense cemi alemde taun (veba) başgösterirdi diye itikad edilmişti
Caminin 361 kapısı vardır Ama yüzü büyük kapıdır ve cümlesi tılsımlıdır Defalarca saysak bir kapı daha meydana çıkar, ona dahi nişan koysak görmediğimiz bir kapı zahir olur '(görünür) tuhaf hikmettir
Orta cümle kapısı üzerinde sarı piniç tabuta benzer bir uzun sanduka vardır İçinde Kraliçe Sofya'nın naaşı mumya olarak defnolunmuştur
Nice kimseler bu sandukaya dokunmaya cür'et ettiklerinde caminin içinde büyük bir deprem ve velvele peyda olduğundan vazgeçmeye mecbur kalmışlardır
Bunun üstünde "amud-u sagirmlerin (küçük direklerin) takı üzere bir mermer kitabe içinde Kud-sü Şerif'in eski kıblesi tavsvir olunmuştur İçi türlü cevherlerle süslenmiştir Bu dahi tılsımdır Kimse dokunmaya cesaret edemez
Ayasofya mevcut 11 kuyudan biri bileziğinden ötürü Hz İsa'ya izale edilmektedir Yukarı mahfilin doğu tarafında mermere döşeme üzerinde yazılı bir taş vardır
Taşın üstünde 1205 Haziran'ın 1'inde ölen Ehlisalib reisi Hanri Dandalo ismi yazılıdır Dandalo buraya gömülmüştü
Lahid içinde bulunan zırhı ve arması Fatih tarafından ressam Bellini'ye hediye olunmuştur
Evliya Çelebi unutkanlık hastalığına tutunanların Ayasofya kubbesi ortasındaki altın top altında yedi kere sabah namazı kılıp dua etmeleri ve her vakitte yedişer siyah üzüm yemeleriyle dertlerinin iyileşeceğini yazmaktadır
Ayasofya'nın geride cümle kapılarının batı tarafı nihayetindeki dreklerden biri Terler Direk ismiyle anılmaktadır
Bu rutubetli sütun önünden asırlarca, binlerce insan geçmiş ve türlü dertlere şifa ümidiyle uzattıkları parmaklarıyla sütunda derin bir çukurr bırakmışlardır
Kıble kapısının kanatları Nuh Peyamber'in gemisinin tahtasından yapılmıştır diye efsane vardır
Tacirlerin, kaptanların o kapının önünde namaz kılıp ellerini kapının tahtasına sürmeleri ve Nuh peygamber ruhuna bir fatiha okuyup sefere çıkmaları uğurlu sayılırdı
Yürek oynamasına ve nefes darlığına uğrayanların Ayasofya içindeki kuyunun suyundan sabah erkenden aç karnına üç kere içerlerse iyileşeceklerine inanılırdı

Kız kulesi, aşk kulesi
Kızkulesi ile ilgili anlatılan ilk hikaye; Ovidius`un kaydettiği bir aşk hikayesidir Hero ile Leandros adlı iki gencin hüzünlü aşkını anlatan bu hikaye, Hero`nun kuleden ayrılmasıyla başlar Hero Afrodit`in rahibelerindendir ve aşka yasaklıdır
Yıllar sonra Afrodit`in tapınağında yapılan bir törene katılmak için kuleden ayrılır ve orada Leandros ile karşılaşır Birbirine aşık olan iki genç, Leandros`un gece kuleye gelmesi ile aşklarını kutsarlar Kızkulesi her gece iki gencin gizli aşkına ve yasak sevişmelerine tanıklık eder Leandros`un yüzerek kuleye geldigi fırtınalı bir günde Hero`nun yaktığı sevda ateşinin feneri söner Karanlıkta yolunu kaybeden Leandros boğazın sularına gömülür Sevgilisinin öldüğünü gören Hero da kendini Kızkulesi`nden boğazın sularına bırakır Kavuşamayan aşıklara atfen anlatılan bu hikayeden başka bir de; Kleopatra`nın sonuna benzer bir sonun anlatıldığı yılan hikayesi vardır Kehanete göre kralın birine, çok sevdiği kızı onsekiz yaşına geldiğinde bir yılan tarafından sokularak ölecegi söylenir Bunun üzerine kral denizin ortasındaki bu kuleyi onararak kızını buraya yerleştirir Kaderin kaçınılmazlığını kanıtlarcasına, kuleye gönderilen üzüm sepetinden çıkan bir yılan, prensesin tenine süzülerek zehrini boşaltır Kral, kızına demirden bir tabut yaptırarak Ayasofya`nın giriş kapısının üstüne yerleştirir Bugün bu tabutun üstünde iki delik vardır Yılanın, ölümünden sonra da onu rahat bırakmadığına dair hikayeler anlatılır En son anlatılan hikaye ise Osmanlı Dönemi ile ilgilidir Battal Gazi`nin askerleri ile Kızkulesi`ne baskın yaparak kuleye saklanan hazinelerin ve Üsküdar Tekfuru`nun kızını kaçırdığı ile ilgili hikayedir Battal Gazi tekfurun kızı ve hazinelerini aldıktan sonra Üsküdar`dan atına atlayıp oradan uzaklaşmıştır Çokça bilinen "Atı alan Üsküdar`ı geçti" lafı bu hikayeden gelir Bu hikayeden günümüze gelen bir diğer şey de küçük kulemizin ismi ile ilgilidir Diğer efsanelerdeki prenseslere de atfen Türkler buraya Kız-Kulesi ismini vermişlerdir Antikçağ`da Arkla (küçük kale) ve Damialis (dana yavrusu) adları ile anılan kule, bir ara da Tour Leandros ismi ile ün yapmıştırŞimdi ise "Kızkulesi" ismi ile bütünleşmiş ve bu ismi ile anılmaktadır

Süleymaniye Camii Harcı Efsanesi
Birkaç yıl önce Süleymaniye Camii'sinin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı anlaşılmış Eğer çözüm bulunamazsa koca cami kısa bir zaman içinde yıkılacakmış Caminin tüm taşıyıcı yükü kemerlerindeymiş Bu kemerlerin ortalarında bulunan kilit taşları zamanla aşınmış Ama elde yazılı bir proje olmadığı için nasıl değiştirileceği bilinmiyormuş
Hemen Türkiye'nin en yetkin mühendis ve mimarlarından oluşan bir heyet oluşturulmuş Ortaya bir sürü fikir atılmış Her kafadan bir ses çıkmış ama sonuç alınamamış Tartışmalar sürerken caminin içinde büyük bir karmaşa sürüyormuş Ülkenin çeşitli bilim kuruluşlarından bir sürü mimar mühendis kemerleri inceliyormuş Bu adamlardan biri ortalarda dolanırken kazara gizli bir bölme bulmuş Bölmede üzerinde eski yazı olan bir not varmış Uzmanlara inceletilen kağıdın orijinal olduğu belgelenmiş
Bu kağıt parçası bizzat Mimar Sinan'ın imzasını taşıyan bir mektupmuş Mektupta yazılanlar tercüme ettirilince ortaya şöyle bir metin çıkmış "Bu notu bulduğunuza göre kemerlerden birinin kilit taşı aşındı ve nasıl değiştirileceğini bilmiyorsunuz" Koca Sinan kademe kademe kilit taşının nasıl değiştirileceğini anlatıyormuş Heyet Sinan'ın söylediklerini aynen yapmış Süleymaniye camisi böylelikle kurtarılmış Bu mektup şu an Topkapı Sarayı'nda saklanıyormuş

Tahta Kılıç Efsanesi : Fatih
İstanbul'un fethine ilişkin efsaneleri hem Türkler hem de Bizanslı Rumlar da anlatır Efsanelere göre, İstanbul gibi bir şehrin fethi, mucizelerle olabilirdi ancak
Bu mucizelerden birini anlatan Tahta kılıç efsanesi de şöyledir:
II Sultan Mehmet'in saldırı üzerine saldırı tazelediği, Türk toplarının cehennemi bir ateşle surlarını dövdüğü kuşatma günlerinden bir gün, Tanrı bir meleğini Agapios adındaki bir keşişe gönderir Melek, getirdiği tahta kılıcı Agapios'a verir ve bunu Bizans imparatoru Konstantinos Paleologos'a vermesini söyler Bu kılıç sayesinde Türkler şehri alamayacaklardır
Keşiş Agapios, kendisine verilen ilahi görevi yerine getirmek üzere hemen Bizans sarayına gider ve imparatorun huzuruna çıkarak;
"Yüce Tanrımız bu kılıcı size gönderdi efendimiz Bu kılıcı alın ve onunla düşmanınız Türkleri yok edin!"
Konstantinos Paleologos kılıcı alır, ama tahtadan yapılmış olduğunu görünce müthiş öfkelenerek keşişe bağırır:
"Benim elimde şanlı Davud'un her savuruşta dört mızrak boyu uzayan olağanüstü kılıcı var Bu tahta kılıç ne işime yarar ki!"
Saraydan kovulan ve kalbi kırılan keşiş, o üzüntü ve kızgınlıkla doğruca genç Türk padişahının huzuruna çıkar, hikâyesini anlatarak tahta kılıcı ona sunar Genç padişah kutsal armağanı büyük bir sevinçle kabul eder Kısa bir süre sonra Bizans düşer, genç Türk padişahı böylece "Fatih" olur


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.