Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
alanları, basıncın, kullanım, nelerdir, teknolojide

Basıncın Kullanım Alanları Nelerdir? Teknolojide Basıncın Kullanım Alanları Nelerdir?

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Basıncın Kullanım Alanları Nelerdir? Teknolojide Basıncın Kullanım Alanları Nelerdir?



Basıncın Kullanım Alanları Nelerdir? Teknolojide Basıncın Kullanım Alanları Nelerdir?
Basıncın Kullanım Alanları Nelerdir? Teknolojide Basıncın Kullanım Alanları Nelerdir?
Jeotermal Enerjİ,kaynaklari Ve Kullanim Alanlari(santraller)

Jeotermal enerji, yer kabuğunun işletilebilir derinliklerinde birikmiş olan ısının meydana getirdiği bir enerji türüdür Yeraltına sızan sular burada gözenekli ve geçirimli özellikleri bulunan hazne kayalarda toplanır Hazne kayalar üstünde geçirimsiz örtü kayalar vardır Isı,, yerkabuğundaki kırık veya çatlaklarda dolaşan sular vasıtasıyla yeryüzüne aktarılır Eğer yerkabuğunda doğal su dolaşımını sağlayacak yeterli kırık yoksa ve ısı birikimi tespit edilirse, oluşturulacak yapay kırıklardan dolaştırılacak akışkanlardan enerji elde edilmesi mümkündür Jeotermal enerji alanları, etkin depremlerin olduğu tektonik bakımdan aktif olan genç volkanların bulunduğu kuşaklardır Yeryüzüne ulaşan buhar ve sıcak suyun içerdiği enerjiden ya doğrudan ya da başka enerji türlerine dönüştürülerek yaralanılmaktadır

Jeotermal enerji kullanımındaki en büyük problem bu enerji kaynağının oldukça yayılmış bir karaktere sahip olmasıdır Dünyadan uzaya yılda yaklaşık 4x1017 KJ jeotermal enerji yayılmaktadır Eğer biz bu enerjiyi kullanabilseydik dünyanın tüm enerji ihtiyacını 20 kez karşılayabilirdik Yalnız bu miktar tüm dünya yüzeyine yayıldığından metrekare başına sadece 0063 W enerji düşer ki bu güneşten gelen enerjiden çok daha azdır Eğer jeotermal enerji tüm yer kabuğuna eşit olarak dağılmış olsaydı, belki de faydalı enerji olarak kullanılma olasılığı olmayacaktı

Jeotermal enerji kaynakları

Genellikle tektonik levha sınırları diye bilinen ve depremlerin sık ve şiddetli olmasıyla veya volkanik faaliyetlerle de tanımlanan bölgelerde, yer kabuğunda kırıklar oluştuğundan bu bölgeler genellikle jeotermal enerji açısından zengin bölgelerdir Jeotermal enerji kaynakları şu şekilde sınıflandırılabilir:

(a) Normal ısı gradyanlı sahalar: Jeotermal olarak yüksek ısı akısı gösteren alanların dışındaki alanlardır Bu alanlarda yaklaşık her 100 metrede sıcaklık 25 °C artar Eğer 150°C’lik bir sıcaklık elde etmek istiyorsak yaklaşık 5000m derinliğinde kuyu kazılması gerekir Bu uygulama şu anda ekonomik değildir

(b) Radyojenik sahalar: Bu tür bölgeler kayaların içerisindeki radyoaktf elementlerin bozulmasıyla ortaya çıkan ısıyla, sıcaklıkları normal ısı gradyanının üzerine çıkmış bölgelerdir Genellikle granit gibi kaya tabakalarında toplanan bu enerji, granit tabakalarının su geçirgenliği az olduğundan doğal olarak suya aktarılma olasılığı pek yüksek değildir

(c) Yüksek ısı akışlı bölgeler: Yeraltından yeryüzüne ısı transferi iletim mekanizmasıyla olur Dünyanın bazı bölgelerinde yerkabuğunun ısıl geçirgenlik katsayısı çok düşük olabilir Eğer bu yüksek ısı akışı ile bir arada bulunuyorsa sıcaklıklar normal gradyanın üzerine çıkabilir Örneğin Macaristan'da sıcaklık değişimi 40-75 °C/km civarındadır Bu değer normal gradyanın yaklaşık üç misli civarındadır Bu tür yüksek ısı akışlarının oluşmasının sebebi bu bölgelerde yer kabuğunun göreceli olarak ince olması veya kabuğun içine sıkışmış yüzeye yakın bir magma tabakasının olması olabilir

(d) Basınç altındaki jeotermal sahalar: Bazı sedimenter kaya oluşumlarının arasında sıkışmış fosil su kaynakları bulunabilir Bu tür su kaynakları basınç olarak normal basınç gradyanının üzerinde değerlere sahip olabilir Eğer basınç gradyanı metre başına 105 kPa değerinin üzerindeyse bu tür alanlara basınç altında jeotermal alanlar adı verilir Bu tür alanların çekici tarafı genelde basınç, sıcaklık ve metan kaynakları olarak üç enerji kaynağının kullanılmasını sağlayacak bir ortam oluşturmasıdır

(e) Nokta ısı kaynakları: Bu tür ısı kaynakları en kolay kullanılabilen jeotermal enerji kaynaklarıdır Termal kaynak, ya yerin içinde oldukça yüksekte bulunan bir magma bölgesi veya çatlaklar boyunca yükselmiş bir magma (ergimiş bazalt) tabakasıdır Genelde yerin 7-15 km altında bulunur Bu magmadan direk olarak enerji sağlanması için çalışmalar varsa da eğer çatlaklardan kaynaklanan su sızıntıları magmaya yakın bir bölgede gözenekli kayaçlar içerisinde bir su reservuarı oluşturabiliyorsa, su buhar enerji elde edilebilmesi için daha elverişli bir kaynak oluşturur Şekil 51 bu tür bir kaynağın yapısını göstermektedir

Kaynak kapasitelerinin incelenmesi için bir çok yöntem mevcuttur Bunlar jeolojik etütler, hidroloji, jeokimya ve jeofizik etütleridir Başlıca Jeofizik etütler; ısı akış ölçümleri, elektrik direnç, elektromanyetik, gravity ve pasif sismik ölçümler olarak sıralanabilir Fakat her zaman ancak kuyu açımlarından sonra kaynağın gerçek kapasitesini anlayabiliriz Genel olarak kuyudan çıkan buhar ve su yüzdesine göre jeotermal kaynaklar kuru buhar, buhar çoğunluklu karışım ve su çoğunluklu karışım olmak üzere üç temel kısma ayrılabilir

Hidrotermal kuyulardan çıkan sıvı aslında sadece sudan ibaret değildir Kimyasal olarak çok kompleks bir yapı içerir İçinde çok miktarda ergimiş mineraller ve gazlar vardır Bu mineral ve gaz miktarlarına göre bu sıvıları alkali klorik, asit sulfat, asit sülfat-klorat ve bikarbonat gibi gruplara ayırabiliriz Jeotermal sıvıların kapsadıkları başlıca gazlar ise karbondioksit, hidrojensülfit, metan, hidrojen, azot, oksijen, amonyak, argon, neon, kripton, zenon olarak sıralanabilir Bu kimyasal maddeler jeotermal enerjinin kullanımındaki en önemli zorluğu oluştururlar Bilhassa suda bulunan silikat ve kalsitler boruların tıkanmasına sebep olur Genellikle jeotermal kaynaklar 10 000 – 25000 ppm civarında katı ergimiş madde içerirler Bu miktarın bazı özel bölgelerde 300000 ppm bulduğu da gözlenmiştir

Jeotermal enerji kullanım alanları

Jeotermal akışkanın sıcaklığına bağlı olarak kullanım alanları Tablo 51‘de verilmektedir Yeryüzüne çıkan jeotermal akışkandan İtalya, Amerika, Japonya, Filipinler ve Meksika borikasit, amonyum bikarbonat, ağır su (döteryum oksit), amonyum sülfat, potasyum klorür gibi kimyasal maddeler elde etmektedirler Jeotermal akışkan sıcaklığına bağlı olarak jeotermal enerjinin kullanım alanları sıralanırsa;(Rinehart,1980)

Jeotermal akışkanın kimyasal özelliklerinden dolayı korozif maddelerin, kalıntı bırakan veya yoğunlaşmayan bileşenlerin doğrudan sisteme gönderilmesi çeşitli problemlere neden olmaktadır Bu nedenle kullanılan akışkanın kimyasal özelliklerine uygun inhibitörlerin seçimi ve uygun ekipman, sistem dizaynı ile jeotermal akışkanın kabuklaşma ve korrozyon sorunu çözülerek verimli olarak kullanmak mümkündür

Jeotermal enerjiden elektrik üretimi

Jeotermal enerjiden elektrik enerjisi üretiminde çeşitli santral tipleri kullanılmaktadır Şu anda kullanılmakta olan jeotermal santral tiplerini şu şekilde sınıflandırmamız mümkündür:

(a) Kuru Buharlı Jeotermal Santraller: Tüm jeotermal santral türleri arasında en basit olanı kuru buhar santralleridir Bu tür santraller temel olarak doymuş veya kızgın jeotermal buhar bulunan bölgelerde kullanılabilir Dünyadaki doymuş veya kızgın jeotermal sıvı bulunan jeotermal alanlar oldukça sınırlıdır Başlıcaları; Kalifornia Geyser (USA), Lorderello ve Monte Amita (İtalya) ve Matsukawa (Japonya)

(b) Buhar Ayırmalı (Tek faz dönüşümlü) Santraller: Yeryüzüne pompalanmadan direkt olarak çıkartılan jeotermal sıvıların pek çoğu iki fazlı (buhar ve sıvı) olarak yer yüzüne ulaşır Bu iki fazdaki buhar miktarı kaynak özelliklerine ve kuyu başı basıncına göre değişiklikler gösterebilir Genellikle jeotermal akışkan kaynakta sıvı fazdadır Fakat kuyu çıkışında bir basınç düşümünden dolayı buharlaşır Bundan dolayı bu tür kaynağın kullanıldığı santrallere tek faz dönüşümlü santraller adı verilir Şekil 52’de tek faz dönüşümlü bir jeotermal santralın basitleştirilmiş akış diyagramı görülmektedir Kuyu çıkışındaki iki fazlı jeotermal sıvı ayırıcıda fazlarına ayrıldıktan sonra buhar fazı buhar türbinini döndürme amacıyla kullanılır Sıvı fazındaki jeotermal akışkan re-enjeksiyonla kuyulara tekrar geri basılır Bu tür bir santralın kullanım verimi kuru buharlı bir santralın kullanım verimiyle kıyaslandığında çok düşüktür Bu tür santrallere örnek olarak Türkiye'deki Kızıldere jeotermal santralı verilebilir Yalnız bu santralde jeotermal sıvı kaynağa geri basılmamaktadır Jeotermal sıvının kaynağa geri basılması jeotermal kaynağın ömrünü uzatması bakımından önemlidir Ayrıca Cerro Prietto (Meksika); Otake , Onuma, Onikobe, Kakkonda (Japonya); Ahuchapan (El Salvador), Pauzhetka (Rusya) 'da bulunan santraller bu türün örnekleri arasında sıralanabilir

(c) Buhar Ayırma ve Su Buharlaştırmalı (Çift Faz Dönüşümlü) Santraller: Bu santralın buhar ayırmalı santralden temel farkı separatörden çıkan jeotermal sıvının basınç düşürücü (faz dönüştürücü) ikinci bir seperatörden geçirilerek ilave düşük basınçlı buhar elde edilmesi ve bu ilave buharın ikinci kademe bir türbinde işe dönüştürülmesidir Bu yüzden bu çevrim çift faz dönüşümlü (birinci faz dönüşümü kuyu içerisinde olmaktadır) santraller olarak da anılırlar Bu tür santrallere örnek olarak Hatchobaru (Japonya), Krafla (İzlanda) santralleri verilebilir Toplam kullanım verimi tek faz dönüşümlü sistemlere göre biraz daha yüksektir

(d) Buhar Ayırma ve Çok Kademeli Su Buharlaştırmalı (Çok faz dönüşümlü) Santraller: Bu tür santrallerde üç veya daha fazla basınç düşümü ve faz ayrımı oluşturulur Faz dönüşüm sayısı arttıkça kullanım veriminde artış gözlenmekle birlikte hem sistem daha kompleks hale geldiğinden hem de maliyetler arttığından toplam faz dönüştürme sayısının ekonomik analizle belirlenmesi gerekir Bu tür santraller şu anda ekonomik olarak pek cazip görünmemektedir Türünün tek örneği olan Wrakei (Yeni Zellanda) santralının bu tür için seçilmiş olmasının temel nedeni bir kimya tesisi için jeotermal sıvıdan kimyasal madde elde edilmesidir

(e) Kuyudan Pompayla Jeotermal sıvı çekilen sıvı buharlaştırmalı (tek faz dönüşümlü) santraller: Eğer kuyunun içine pompa yerleştirilmemiş ve jeotermal akışkan direkt basınçlı sıvı olarak kuyudan çekiliyorsa, yer altında ilk basınç düşümü gerçekleşemeyecektir Bu yüzden pompa çıkışında faz dönüşüm işlemi basınç düşürücü bir seperatörle gerçekleştirilir Oluşan buhar aynı seperatörde ayrıldıktan sonra türbine gönderilir Bu tür sistemlere örnek olarak East Mesa Republic (USA) jeotermal santralı verilebilir

(f) İkinci Bir Termodinamik Çevrim Sıvısı Kullanan (Bınarı Tipi) Santraller: Bu tür santrallerde jeotermal akışkanın enerjisi ikincil bir sıvıya aktarılır İkincil sıvı olarak freonlar veya hidrokarbonlar kullanılabilir Bu çevrimin kritik parametresi jeotermal sıvıdan ikincil sıvıya ısı aktarımı yapan ısı değiştirgecidir Burada ısı eşanjörü çalışma şartlarının çok iyi denetlenmesi, ikincil bir yedek ısı eşanjörü imali gibi tedbirler uygulanmalıdır Diğer bir uygulama da direk temaslı ısı değiştirgeçlerinin kullanılmasıdır Direk temaslı eşanjörlerde jeotermal sıvı ve jeotermal sıvıyla direk olarak karışmayan

ikincil çevrim sıvısı ters akışlı olarak aynı reaktöre gönderilir Buharlaşan ikincil sıvı rektörün üst bölgesinden toplanarak ikincil (binari) sıvıyla çalışan türbine gönderilir İkincil sıvı termodinamik çevrimi temel olarak kapalı bir çevrimdir Bu yüzden normal gövde boru tipi kondenser düşük basınç değerleriyle rahatlıkla kullanılabilir Binari santrallerinin kullanılabilirlilik verimi faz dönüşümü santrallerine göre oldukça yüksektir Genellikle ikincil sıvılar sistemde yüksek basınçlar altında bulunduğundan türbinler, su buhar ı türbinlerine göre daha küçüktür İlave ısı eşanjörü maliyeti sistemi pahalı kılan başlıca unsur olarak görülebilir Binari (ikincil sıvı) santrallerinin faz dönüşüm santrallerine göre avantaj ve dezavantaj lar ını şöyle sıralayabiliriz :

Avantajlar ı :

- Düşük sıcakl ıkl ı jeotermal kaynaklar ın kullanılmasına daha elverişli olmaları

- Türbin boyutunun küçüklüğü ve daha ucuz olması

- Yüksek basınçta çalışma

- Hava sızması gibi problemlerin yaşanmaması

- Çalışma sıvısının korozif olmaması

- Isantropik türbin verimlerinin daha yüksek olması

- Türbin genleşmesinin tamamen kuru bölgede gerçekleşmesi, böylece toplam türbin ömrünün uzatılması

- Daha düşük kondenser basıncı, daha yüksek sistem verimleri

Dezavantajlar ı :

■ İkincil sıvı maliyetlerinin yüksekliği

- Kaçaklara müsaade edilemeyişi

- Isı değiştirgeçlerin pahalı oluşu

- Toplam jeotermal akışkan akış oranlarının yüksek olma gereksinimi

■ İkincil sıvı olarak hidrokarbon kullanılırsa, hidrokarbonun yanıcı olma riski taşıması

■ İkincil sıvı olarak freonlar kullanıldığında ozon tabakasına zarar vermeyecek sıvılar seçme zorunluğu olması

Rusya Freon 12 ile çalışan bir binari tipi jeotermal santralı Kamçatka yar ımadasındaki Patunka'da başar ıyla denemiştir 1967 yılında kurulan bu santral birkaç yıl çalıştıktan sonra sökülmüştür Japonlar Otake ve Mori’de bu tür santraller çalıştırmaktadır ABD East Mesa'da izobütan, propan kullanan bir santral çalışmaktadır

Çalışan ilk jeotermal santral jeotermal sıvının enerjisini bir ısı eşanjörü ile saf suya aktaran bir jeotermal sıvı/saf su binari sitemi idi Bu santral İtalya'da çalıştırmıştır Daha sonra modern türbinlerin geliştirilmesiyle bu uygulamaya son verilmiş ve jeotermal buhar direk olarak kullanılmaya başlanmıştır

(g) Hibrid Fosil /Jeotermal Santraller: Jeotermal enerji santrallerinin en büyük problemi jeotermal sıvıların sıcaklıklarının düşük olması nedeniyle sistem verimlerinin düşük olması ve santrallerden alınan toplam gücün sınırlı kalmasıdır Bu yüzden birim enerji olarak yatırım maliyetleri de yüksek olmaktadır Jeotermal kaynakların elektrik enerjisi elde edilmesinde daha etkili kullanılmasının yollarından birisi, klasik fosil enerji santralleriyle hibrit olarak kullanılmalarıdır Böyle bir santralın en büyük dezavantajı fosil santral yakıtının ve jeotermal enerjinin aynı bölgede bulunma olasılıklarının düşüklüğüdür Şu anda ülkemizde yap işlet devret modeliyle kurulan doğal gaz santrallerinin çoğalması ve doğal gazın dağıtımının ülke boyutunda dağıtılması hibrit jeotermal santrallerin ülkemiz için geçerli bir alternatif olmasını getirebilir

Doğal gaz tek başına pahalı bir santral yakıtıdır Özel şirketler tarafından ucuz ilk yatırım maliyeti ve küçük boyutta ısı - elektrik santralleri olarak kurulan bu üniteler eğer jeotermal kaynaklarla birleştirilebilire ham daha ekonomik olarak kullanılabilecekler, hem de jeotermal enerji kaynaklarının kullanımlarını fizibil hale getirebileceklerdir

Türkiye'nin ve dünyanın jeotermal enerji potansiyeli

Türkiye jeotermal zenginlik açısından dünyanın yedinci ülkesidir Jeotermal enerji aramaları, 1962 yılında MTA Genel Müdürlüğü ’nün termal sulara yönelik envanter çalışması ile başlamış, ilk kuyu 1963 yılında İzmir Balçova’da açılmış ve 40 m derinlikte 124 °C akışkan (sıcak su + buhar) bulunmuştur Ülkemizde yüzey sıcaklığı 40°C’nin üzerinde 140 adet jeotermal saha vardır Bu sahaların 136 tanesi merkezi ısıtmaya, sera ısıtmasına, endüstriyel proses ısı kullanımına ve kaplıca kullanımına uygundur Diğer 4 sahanın teknik ve ekonomik olarak elektrik üretimine uygun olduğu saptanmıştır Jeotermal enerjiden ilk ve tek elektrik üretim santrali Kızıldere’de 1984 yılında kurulmuştur 204 MW kurulu gücü ile dünyadaki jeotermal santraller arasında 14 sırayı almasına karşın 12 MW kapasite ile çalıştırılmaktadır 200°C’de üretilen su elektrik enerjisi üretiminde kullanıldıktan sonra sera ısıtması ve kuru buz üretiminde kullanılmaktadır Ayrıca santralde buhardan ayrıştırılan karbondioksit gazı atmosfere verilmeyip santrale entegre olan Karboğaz Şirketi tarafından 40000 ton sıvı CO2 ve kuru buza dönüştürülmektedir Bu üretim ile Türkiye’ nin karbondioksit ihtiyacının %50 si bu santral vasıtasıyla karşılanmaktadır Elektrik üretimine aday bir diğer sahalar Aydın-Germencik (200-232°C), Çanakkale-Tuzla (173°C) ve Aydın-Salavatlı (171°C) sahasıdır

Bugüne kadar jeotermal enerjinin başlıca tüketim alanı ısıtmacılık (konut, sera), elektrik üretimi ve sağlık turizmi olmuştur Türkiye’deki jeotermal enerji tüketiminin %87’si ısıtma amaçlı kullanılmaktadır Türkiye'nin görülebilir mevcut toplam jeotermal ısı kapasitesi 2264 MW civarındadır Halen Türkiye’de 50000 konut eşdeğeri jeotermal ısıtma, 20000 m2 sera ısıtması gerçekleştirilmektedir Türkiye’de jeotermal enerji ile bazı büyük çaplı merkezi ısıtma uygulamaları aşağıda verilmektedir

- Gönen’de 1500 konut, 56 adet tabakhane, 200 m2 sera, 600 yataklı otel ısıtması ve tabakhanelerin
sıcak su proses suyu ihtiyacını karşılayan sistemin kapasitesi 162 MW’dır

■ İzmir’de Tıp Fakültesi (30000 m2), Balçova Jeotermal Sahasından üretilen akışkanla 1983’den beri ısıtılmaktadır İlave 110000 m2 ‘lik ısıtma sistemi ile sıcak su kullanımı durumunda sistemin toplam kapasitesi 178 MW olmaktadır

-Türkiye’de ilk kuyu içi eşanjör uygulaması 1981 yılında Balçova Termal Tesislerinde gerçekleştirilmiştir Bu tesis hotel, açık ve kapalı yüzme havuzu ve kür merkezini içermektedir

- Simav’da 3500 konut, toplam 730 yataklı termal kompleks ve 80000 m2 alana sahip bir seranın
toplam kapasitesi 66 MW’dır

■Kırşehir’de 1800 konut ve 530 yatak kapasiteli 5 adet oteli ısıtan merkezi ısıtma sisteminin kapasitesi 183 MW’dır

Jeotermal enerjinin elektrik üretiminde kullanılması, ekonomik açıdan en önemli olan kullanım şeklidir Elektrik enerjisi elde edebilmek için gerekli ön araştırmaların ve tesis masraflarının çok yüksek olmasına karşın kurulduktan sonra çok düşük maliyetle işletilmesi de en büyük avantajlardandır Tablo 51'de ülkelerin kurulu jeotermal elektrik üretim kapasiteleri verilmektedir 1996 yılı itibariyle dünyada toplam 8600 MW gücünde jeotermal santral kurulu gücü vardır Dünyada jeotermal enerjinin elektrik santralleri dışında kullanımı,

1996 yılı itibariyle toplam 11300 MW güce ulaşmıştır Amerika Birleşik Devletlerinde 1874 MW, Japonya’da 3321 MW, Çin’de 1915 MW, Macaristan 340 MW, İzlanda’da 1443 MW, Fransa’da 599 MW, İtalya’da 307 MW ve Türkiye’de 635 MW düzeyindedir


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.