Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
anadolunun, kurtuluş, savaşındaki, yeri, önemi

İç Anadolu'nun Kurtuluş Savaşı'ndaki Yeri Ve Önemi Nedir?

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İç Anadolu'nun Kurtuluş Savaşı'ndaki Yeri Ve Önemi Nedir?



İç Anadolu'nun Kurtuluş Savaşı'ndaki Yeri Ve Önemi Nedir?
İç Anadolu'nun Kurtuluş Savaşı'ndaki Yeri Ve Önemi Nedir?

İç Anadolu Ulusal Kurtuluş Savaşında da oldukça önemli bir misyon yüklenmiştir Kurtuluş Savaşında tayin edici bir rolü olan Sivas Kongresi, Ankarada ilk Büyük Millet Meclisinin toplanması, bu bölgede gerçekleşen tarihsel öneme sahip olaylardır
İç Anadolu'nun Kurtuluş Savaşı'ndaki yeri ve önemi nedir? İç Anadoluda bir kaç il dışındaki şehirlerde açık işgal yaşanmamasına rağmen, bölgede canlı bir direniş ruhu hakim olmuş, Ankara, Kayseri, Çorum, Niğde, Konya gibi iller Kurtuluş Savaşının önemli lojistik merkezlerinden olmuşlardırCumhuriyetle birlikte İç Anadolu siyasi merkez haline de gelir Başta Ankara olmak üzere bölgede belli bir gelişme görülür, ama yine de taşralığı, yoksulluğu pek değişmez Resmi verilere göre gelir dağılımı bozukluğu açısından Kürdistandan sonra ikinci sıradadır Ankara ve Kayseri gibi şehirlerde gecekondular yoksulluk içindedir, ya da bu şehirlerin yanıbaşındaki kasaba ve köylerde onyıllar öncesinin tablosu pek değişmemiştir Geçim sıkıntısı kırsal kesimde yaşayan halk için çekilmez boyutlardadır Bölge düzeyinde kırsaldan kent merkezlerine ve bölge dışına yoğun bir şekilde göç yaşanmaktadır Bölge içinde en fazla göç Ankarayadır Ankara bunun da bir sonucu olarak gecekondu mahalleleriyle çevrilmiştir İşsizlik bölge düzeyinde çok fazla olup, resmi devlet verilerinde bu oran % 28dir Sanayileşme cılız, tarım kaderine terkedilmiş olunca, işsizliğin bu oranla olması da doğaldır Halk değerlerinin, halk kültürünün en canlı yaşadığı bölgelerimizin başında gelir İç Anadolu Anadolulu olmanın çeşitli özelliklerinin en belirgin olduğu bölgedir diyebiliriz Sanki biraz ortalarda, muhkem yerde olmak, dış etkilere karşı daha korunaklı hale getirmiştir İç Anadoluyu Burjuva kültür, buralara ulaşmakta epey zorlanmış, halk değerleri çeşitli yörelerde oldukça canlı kalmıştır İç Anadoluda bölgecilik değil, daha çok hemşehricilik vardır Örneğin bir Karadenizlilik olgusu gibi İç Anadoluluk yoktur İç Anadolu insanı için daha çok Sıvaslı, Konyalı, Çorumlu olmak ön plandadır Ama Anadolu insanıyız kavramı en çok bu bölgede kullanılır Onu kendi kimliklerinin tanımı olarak görürler
OLİGARŞİNİN İÇ ANADOLUSU
Devletin başkenti bu bölgededir Oligarşinin beynidir Ankara Devlet kurumlarının merkezi, devleti yönetenler buradadır Bu yüzden kente ve çevresine pek çok askeri birlik yerleştirilmiştir Bu yüzden her türlü gerici, faşist örgütlenmenin İç Anadolu genelinde güçlendirilmesine hep özel bir önem verilmiştir Kontrgerillanın sivil savunma gibi çeşitli adlar altındaki teritoryal örgütlenmelerinin en yaygın olduğu bölgelerden biri de İç Anadoludur Halkın devletle, mevcut ekonomik düzenle çelişkilerinin derin oluşu ve yaşanılan yoksulluk, onu sürekli olarak düzen dışı arayışlara itmiştir Bölgede bu durum düzen partileri tarafından da kullanılmakta, özellikle FP yalan ve demagojileriyle var olan bu çelişkiyi oy kaynağı olarak değerlendirebilmektedir Gerici, faşist örgütlenmeler özellikle Konya, Kayseri gibi şehirlerde yaygınlaştırılmıştır Sivil faşistler dahi halkın yaşadığı yoksulluk ve çelişkiler nedeniyle kendilerini demagojik olarak yer yer kapitalizme veya devlete karşıymış gibi göstermektedir İç Anadolu, oligarşinin halkları birbirlerine düşürmeye yönelik provokasyonlarının en yoğun uygulandığı bölgelerimizin başında gelir Bunlar, İç Anadolu tarihinin kara lekeleridir adeta Elbette bu kara leke halkın değil, oligarşik devletin eseridir İç Anadolu bölgesinde Türkmenler, Aleviler oldukça çok ve yaygındırlar Tarih onların isyanlarıyla doludur Devlete muhaliftirler Devlet halkın bu siyasal özelliğinden hareketle mezhep çatışmalarını yaratmış, körüklemiş ve halkı bölerek, ezip sindirerek yönetmek istemiştir Oligarşi, geçmişten bu yana bölgede sünni halkı kendisine yedekleme politikası izlemiş, düzenin geleceğini de bundan görmüştür Bu nedenle hemen her şehirde bu politikayı hayata geçirmek için zemin yaratmaktadır 80 öncesi Divriğide, Sivasta yaşananlar, 93te Sivasta gerçekleştirilen katliam bu politikanın sonuçlarıdır
İÇ ANADOLU BOZKIRLARINDA, DAĞLARINDA, ŞEHİRLERİNDE PARTİ-CEPHENİN YOK EDİLEMEYEN, BÜYÜYEN SAVAŞI VARDIR
Oligarşinin tüm bu önlemlerine rağmen, İç Anadolu, başta da Ankara, devrimci hareketin doğuşunda, gelişiminde önemli bir rol oynamıştır 65ler sonrası Mahirler, Ulaşlar, Cevahirler, Denizler, Ankarada öğrencidirler Ankara Fakülteleri pek çok devrimci gelişmeye ev sahipliği yapan bir okuldur THKP-Cnin bu kentte şekillendiğini söylemek yanlış olmayacaktır Ankaradan, Kayseriye, Eskişehire uzanır Parti-Cephe Parti-Cephenin o dönemki önderleri katledilir Ama Cephe bitmez Anadolu unutmaz Mahirleri 72 sonrasında da Cephelilerin önderliğindeki mücadele, ülkenin her yanında olduğu gibi İç Anadoluda da yankısını bulur Mahirlerin, THKP-Cnin mirasını omuzlayıp savaşı sürdüren Devrimci Sol, devletin başkentinde de önemli darbeler vurur oligarşiye Devrimci Sol Ankarada beyninden vurur faşizmi Ankara, Gün Sazak, Hulusi Sayın, İsmail Selen gibi faşist şeflerin, kontrgerillanın kurmaylarının cezalandırılışına tanıklık eder Anadolunun isyanı, Anadolunun kurtuluş savaşı sürmekte, zulmedenler cezalandırılmaktadır Hiç kuşku yok ki, Ankara zulmedenlerin en çok olduğu bir karşı-devrimci karargahtır Bu nedenle, bu tür eylemlerin Ankarada olmasından daha doğal bir şey yoktur THKP-C Ankarada doğmuştur Cepheliler, yıllarca, 72de örgütsel yapısı dağıtılan partiyi yeniden örgütlemek hedefiyle mücadele ettiler Partileşme düşünü gerçekleştirdiklerinde, DHKP-Cnin kuruluşunu yine Ankarada ilan ettiler Eski bir Adalet Bakanının, Mehmet Topaçın cezalandırılması, DHKP-Cnin de kuruluşunun ilanı olur Parti-Cephe tarihinde Ankara yine önemli bir ana tanıklık etmiştir Tabii yalnız Ankara değildir bu savaşın tanığı Dağları vardır İç Anadolunun Dağlarında Parti-Cephenin gerillaları, şahanları vardır Konyadan Eskişehire Anadolunun bozkırlarında da Parti-Cephelilerin önderlik ettiği mücadeleler vardır Kısacası, İç Anadolu, Anadolunun halk kurtuluş savaşında, doğal ve kaçınılmaz olarak kilit bölgelerden biridir Ankara MGKsıyla, Meclisiyle, hükümetiyle, Cumhurbaşkanıyla halklarımızı açlığa ve sefalete boğan, zulmeden, kan döken, oligarşinin savaş karargahıdır Burası halka karşı alınan her türlü kararın merkezidir Emperyalizm ve oligarşi faşist devletin beynini korumak için herşeyi yapacaklar, ama sonuçta halkın karşısında direnemeyeceklerdir İç Anadolu ve Ankara, savaşın zaferinin ilan edileceği yer olacaktır belki Susurluk Devletinin Meclisi yerle bir edildiğinde, Ankara kalesinde bağımsız, demokratik Türkiyenin bayrağı dalgalanmaya başladığında, halk kurtuluş savaşımız da zaferini ilan etmiş olacaktır


Alıntı Yaparak Cevapla

İç Anadolu'nun Kurtuluş Savaşı'ndaki Yeri Ve Önemi Nedir?

Eski 09-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İç Anadolu'nun Kurtuluş Savaşı'ndaki Yeri Ve Önemi Nedir?



Þehrin Adý

Bugünkü Eskiþehir ili, Eski ve Orta çaðlarda Yunanca Dorylaion, Latince Dorylaeum ismi ile tanýnan bir kentti Arap kaynaklarýnda ise þehrin adý Darauliya, Adruliya ve Drusilya olarak verilmiþtir Dorylaion, antik kaynaklarda önemli yollarýn kavþak noktasýnda kaplýcalarý ile ünlü, ticaret ile zenginliðe kavuþmuþ bir Frigya (Phrygia) þehri olarak geçer ve þehrin kurucusu olarak Eretrialý Doryleos gösterilir

Özellikle Bizans çaðýnda önem kazanan kentte imparator Justinianos'un yazlýk sarayýnýn varlýðýndan söz edilir 19 yüzyýlda birçok gezgin ve bilim adamý, bölgeye yaptýklan gezilerin ve araþtýrmalarýn sonucunda Eskiþehir'in 3 km kuzeydoðusunda, Porsuk Çayý'nýn kuzeyinde yer alan bugünkü adýyla Þarhöyük ören yerinin antik Dorylaion þehri olduðunu saptamýþlardýr Burasý 17 m yüksekliðinde, 450 m çapýnda Orta Anadolu'nun orta büyüklükteki höyüklerinden biridir Burada 1989 yýlýnda itibaren Kültür Bakanlýðý ve Anadolu Üniversitesi adýna Prof, Dr A Muhibbe Darga baþkanlýðýnda bir ekip tarafýndan arkeolojik kazýlara baþlanmýþtýr Halen devam etmekte olan kazýlarda, höyükte þimdilik Osmanlý Döneminden ilk Tunç Çaðý'na kadar geri giden sürekli bir yerleþmenin olduðu saptanmýþtýr

Dorylaion - Þarhöyük, Bizans'ýn Selçuklulara karþý korunmasýnda büyük rol oynamýþ ancak 1176'da Selçuklu Sultaný II Kýlýçaslan'nýn Bizans Ýmparatoru Manuel Komnenos'u maðlup etmesinden sonra kent, Selçuklularýn egemenliði altýna girmiþtir Bundan sonra uzun bir zaman yýkýk ve terkedilmiþ olan Dorylaion-Þarhöyük'ün yakýnýnda, harabenin güneyinde yeni bir yerleþme kurulmuþtur W M Ramsay'in bildirdiðine göre, büyük olasýlýkla Dorylaion harabelerine Eskiþehir adý verilmiþ ve bu ad o zamandan günümüze uzanmýþtýr

Kurtuluþ Savaþý Dönemine Kadar Eskiþehir

Ýlimiz çok eski bir yerleþme merkezidir Bölgenin ilk yerleþme noktasý þimdiki yerin 6 km kuzeyindeki Dorylaion’ dur Tarihinin çok eski olmasýndan dolayý da Eskiþehir adý verilmiþtir

Yapýlan arkeolojik çalýþmalar sonucu çýkan eserlerin verdiði bilgilerden, Eskiþehir ve yöresinin, MÖ 3000 yýllarýna kadar varan, eski bir yerleþim yeri olduðu anlaþýlmaktadýr

Anadolu’ da MÖ 2000 yýlýnda hüküm süren Hititler devrinde de Eskiþehir ‘in önemi ve yeri dolayýsýyla Eti ‘lik (Beylik) olduðu görülmektedir

MÖ 1200 yýlýndan sonra Frigler Anadolu’ya girmiþ ve Eskiþehir bir Frig þehri olarak Dorylaion adý ile kurulmuþtur

Friglerden sonra þehir Lidyalýlarýn, MÖ 546 yýlýnda da Perslerin hakimiyetine girmiþtir

MÖ 334 yýlýnda Ýskender’in eline geçen Eskiþehir, Ýskender’ in ölüm tarihi olan MÖ 323 yýlýna kadar Hellenizm dönemini yaþamýþtýr Greklerin, Anadolu’ ya bu devirde, kitleler halinde gelip yerleþtikleri, tarihi belgelerden anlaþýlmýþtýr

MÖ 190 yýlýnda Romalýlarýn eline geçen Eskiþehir, Roma’ nýn MS 395’ de ikiye bölünmesine kadar Roma Ýmparatorluðu ’nun, sonra da Bizanslýlarýn idaresinde kalmýþtýr

Büyük Selçuklu Ýmparatorluðu zamanýnda doðudan gelen bir çok Türk Boylarý, Bizanslýlarýn zayýflýðýndan da istifade ederek Doðu Anadolu’ ya yerleþmeye baþladýlar Selçuklu Hükümdarý Alparslan’ ýn 1071 ‘de Malazgirt Savaþýný kazanmasýndan sonra Türklere bütün Anadolu kapýlarý açýldý Süratle ilerleyen Türk ordularý 1074 ‘de Eskiþehir’i aldýlar Bundan sonra Eskiþehir, doðudan devamlý gelen boylar için bir yerleþme noktasý oldu

Eskiþehir, Anadolu Selçuklularla Haçlýlar arasýnda yapýlan kanlý savaþlara sahne olmuþtur

Eskiþehir Anadolu Selçuklularýnýn kuruluþundan yýkýlýþýna kadar bir Selçuklu þehri olarak kaldýðý halde, bu savaþlar nedeniyle fazla Selçuklu eseri yapýlamamýþtýr

Anadolu Selçuklularýnýn tarihi eserleri, o devirde uzun süre uç beyliðin merkezi olan Sivrihisar’ da görülür

Osmanlý Devletinin Kurucusu Osman Bey, 1284 yýlýnda Anadolu Selçuklu Sultaný Mesut tarafýndan gönderilen fermanla aþiret reisliðinden çýkarak uç beyi olmuþtur Osman Bey, uç beyi olduktan sonra, gün geçtikce kuvvetlenmiþ ve 1289 yýlýnda hakimiyet sahasýna Eskiþehir ve Ýnönü’ yü de katmýþtýr

Osmanlýlarýn ilk zamanlarýnda, devletin kuruluþ merkezlerinden birisi olmasý sebebiyle Eskiþehir’e yakýn ilgi gösterilmiþse de Duraklama ve Gerileme devirlerinde pek ilgi gösterilememiþtir Bu nedenle Eskiþehir, yakýn zamana kadar geliþememiþtir

Þehir, ancak 1877-1878 Osmanlý - Rus harbinden sonra muhacirlerle beraber kalabalýklaþmaya baþlamýþ ve geliþmiþtir Eskiþehir’ in asýl geliþmesi demiryolunun iþletmeye açýlmasýndan sonra olmuþtur

Bugün Türkiye’nin sayýlý merkezlerinden olan Eskiþehir, Fatih’in ilk zamanlarýna kadar Ankara Beyliðine baðlý olarak kalmýþtýr 1451 yýlýndan sonra Kütahya’ nýn Beylerbeylik haline gelmesi üzerine Anadolu Ýdari Teþkilatýnda deðiþiklik olmuþ; bu arada Ankara’ ya baðlý bulunan Eskiþehir, Kütahya Beylerbeyliðine baðlanmýþtýr

1841 yýlýndan sonra deðiþen idari taksimatta Eskiþehir, merkezi Bursa olan Hüdavendigar eyaletine baðlanmýþ ve 1925 yýlýna kadar Kaymakamlýkla idare edilmiþtir

Alıntı Yaparak Cevapla

İç Anadolu'nun Kurtuluş Savaşı'ndaki Yeri Ve Önemi Nedir?

Eski 09-11-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İç Anadolu'nun Kurtuluş Savaşı'ndaki Yeri Ve Önemi Nedir?



Kurtuluþ Savaþýnda Eskiþehir

Eskiþehir, tarihin her döneminde, önemli bir ticari, ekonomik ve stratejik noktada olmuþtur Geniþ ve verimli ovalarý, Anadolu'yu batý doðu ve kuzey güney doðrultularýnda kesen doðal yollarýn Eskiþehir'de buluþmasý, bu yollarýn askeri ve ticari önemi, bölgenin hep göç almasýnýn ve savaþlarýn sahnesi olmasýnýn temel nedenleri arasýndadýr

Osmanlý Ýmparatorluðu'nun, Birinci Dünya Savaþýndan müttefikleriyle birlikte yenik çýkmasý, askeri vesiyasi açýlardan zayýflamasý ve 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi ile bu yenilginin uluslararasý platformda tescil edilmesi, büyük bir devletin sonunu ve genç, Türkiye Cumhuriyeti'nin de baþlangýcýný haber veriyordu

20 yüzyýlýn baþlarýnda Eskiþehir, baðýmsýz bir mutasarrýflýktý ve çevresiyle birlikte kalabalýk bir nüfusa sahipti Bugün olduðu gibi o günlerde de tarým, Eskiþehir'in yaþamýnda önemli bir yer tutuyordu 1890'lý yýllarda Eskiþehir'e gelen demiryolu da geliþerek, doðal ticaret yollarýný takip etmiþ, Eskiþehir,batýdan gelip doðu ve güneye giden demiryollarýnýn bir kesiþim noktasý haline gelmiþti 1892 yýlýnda kurulan Cer Atölyesi, demiryolunun ve demiryolu araçlarýnýn bakým ve onarýmýný yapan önemli bir kuruluþ olma özelliðini de taþýyordu Demiryolu Eskiþehir'in ticaretini canlandýrmýþ, burayý ticaretin yaný sýra askeri açýdan da önemli bir stratejik nokta konumuna getirmiþti

Mondros Müterekesi'nin maddelerinden biri de; Ýtilaf Devletleri'nin Osmanlý Ýmparatorluðu sýnýrlarý içindeki önemli noktalarý güvenlik gerekçesiyle iþgal edebilecekleri hükmünü taþýyordu Bu maddeye dayanarak 13 Kasým 1918 tarihinde herhangi bir karþý direniþle karþýlaþmadan Ýstanbul'a çýkan Ýngiliz kuvvetleri, Ýstanbul Baðdat demiryolu hattý boyunca kendilerince önemli gördükleri yerleri iþgal etmeye baþladýlar, bu iþgalden 1919 yýlýnýn Ocak ayý sonlarýnda Eskiþehir'de nasibini aldý 520 mevcutlu bir Ýngiliz birliði Eskiþehir Ýstasyonu çevresinde karargahlarýný kurdu

Mondros Müterekesi'nin maddelerinden biri de; Ýtilaf Devletleri'nin Osmanlý Ýmparatorluðu sýnýrlarý içindeki önemli noktalarý güvenlik gerekçesiyle iþgal edebilecekleri hükmünü taþýyordu Bu maddeye dayanarak 13 Kasým 1918 tarihinde herhangi bir karþý direniþle karþýlaþmadan Ýstanbul'a çýkan Ýngiliz kuvvetleri, Ýstanbul Baðdat demiryolu hattý boyunca kendilerince önemli gördükleri yerleri iþgal etmeye baþladýlar, bu iþgalden 1919 yýlýnýn Ocak ayý sonlarýnda Eskiþehir'de nasibini aldý 520 mevcutlu bir Ýngiliz birliði Eskiþehir Ýstasyonu çevresinde karargahlarýný kurdu Ýngilizlerin Eskiþehir istasyonu ve çevresini iþgal ettikleri dönemde Eskiþehir mutasarrýfý Hilmi Bey'di ve bu kiþi Damat Ferit Paþa tarafýndan kurulan ve iþgalcilere sempati duyan Hürriyet ve Ýtilaf Hükümeti 'nin adamýydý Ýþgal Eskiþehir halký tarafýndan nefretle karþýlandý ve gösteriler düzenlenmeye baþladý Hilmi Bey iþgale karþý yapýlan baþkaldýrý ve gösterileri "huzur bozucu ayaklanmalar" olarak niteliyordu Eskiþehir'de 17 Mayýs 1919'da Yunanlýlarýn Ýzmir'i iþgalini kýnayan bir miting düzenlendi Bu miting sonrasýnda iþgalcilere karþý olan direniþ, giderek daha örgütlü hale geldi ve güçlendi; direniþi baþlatanlar Eskiþehir'li aydýnlardý Bu tarihlerde 20 Kolordu Komutaný olan Ali Fuat Paþa ve Çerkez Ethem'in de Kuvayý Milliye örgütlenmesine ve Eskiþehir'li direniþçi aydýnlara destekleri oluyordu Ayrýca Ali Fuat Paþa, süvari yarbayý Atýf Bey'i de Eskiþehir Mýntýka Komutanlýðý'na atamýþtý Atýf Bey, mutasarrýf Hilmi Bey'e karþý olan görüþleriyle de tanýnýyordu Atýf Bey, demiryolu dolayýsýyla Eskiþehir'in ne denli önemli bir stratejik noktada olduðunun farkýndaydý 4 Eylül 1919'da gerçekleþtirilen Sivas Kongresi, bir baþkaldýrýnýn, bir direniþin örgütlü olarak baþlamasýnýn da göstergesiydi Bu kongreye Eskiþehir'den üç delege katýldý Bunlar; Bayraktarzade Hüseyin Bey (Akbaþlý) Hüsrev Sami ( Kýzýldoðan ) Siyahizade Halil Ýbrahim Bey'di Kongrenin tutanaklarýnýn bastýrýlmasý için gerekli maddi kaynak yo ktu ve baský için Eskiþehir delegesi Bayraktarzade Hüseyin Bey 200 Osmanlý Altýný baðýþta bulundu ve tutanaklar böylelikle basýlabildi ve bu onur Eskiþehir'in ve Eskiþehir'lilerin oldu

Sivas Kongresi ve kongre sonucunda tüm Anadolu insanýnýn tek bir vücut olarak kilitlenmesi gerek Ýstanbul Hükümetinin, gerekse Ýtilaf devletlerinin hoþnutsuzluðuna neden oldu Bu arada Anadolu'da bulunan neredeyse tüm kuvvet komutanlarý, Ýstanbul'a karþý bayrak açmýþtý

Bu arada Ýngilizler Kuvayý Milliye güçlerine karþý saldýrýlar düzenlemek üzere Eskiþehir'e yýðýnak yapmaya baþladýlar Ali Fuat Paþa 13 Eylül 1919'da Ankara'dan Sivrihisar'a intikal etti, 20 Eylül'de ise Batý Anadolu Kuvayý Milliye Komutaný sýfatýyla bir bildiri yayýnlayarak , Eskiþehir'de bulunan yerel yöneticilerin Ýstanbul Hükümeti'nin emirlerini dinlememesini istedi Bu arada Ýngiliz kuvvetlerine de bir çaðrýda bulunanarak, Ýstanbul Hükümeti'ne karþý baþlatýlan bu harekatta taraf olmamalarýný istedi Bu tarihlerde Kütahya'da da bir Ýngiliz iþgal kuvveti bulunuyordu Ýsmail Hakký Bey komutasýndaki bir müfreze Kütahya'ya giderek Ýngiliz kuvvetlerinin Eskiþehir'e doðru çekilmelerini saðladý Kütahya'da bulunan Ýngiliz kuvvetlerinin Eskiþehir'e çekilmelerinden sonra Türk birlikleri Eskiþehir — Kütahya Demiryolu üzerinde bulunan Alayunt köprüsünü yýkarak Ýngilizlerin tekrar Kütahya'ya gelmesini engelledi Bu Eskiþehir'de bulunan Hürriyet ve Ýtilaf H ükümeti yanlýlarýný rahatsýz etti ve Mutasarrýf Hilmi Bey, Ýngilizlerden yardým istedi, ancak Ýngilizler bu çatýþmalarýn Osmanlý împaratorluðu'nun iç sorunu olduðunu belirterek, Mutasarrýf Hilmi'ye destek vermediler

1 Ekim 1919'da Damat Ferit hükümeti istifa etti Yeni bir hükümet kuruldu, hükümetin baþý Ali Rýza Bey'di, Kuvay-ý Milliye yeni hükümetten bir çok istekte bulundu ve bu isteklerini de kabul ettirdi Bu arada Eskiþehir'de mutasarrýflýðýna Hilmi Bey yerine Kuvay-ý Milliye yanlýsý Çolakoðlu Sabri Bey getirildi Ýbre bir anda tersine dönmüþtü Kuvay-ý Milliye karþýttan tutuklandý, kaçanlar da Ýngilizlere sýðýndýIarMutasarrýf Hilmi 4 Ekim 1919'da uðradýðý bir saldýrý sonucunda öldürüldü

16 Mart 1920'de Meclis-i Mebusan daðýtýldý, 11 Nisan'da ise resmen kapatýldý ve Osmanlý Devleti hükümetsiz kaldý

Ankara'yý ve Ankara'daki çalýþmalarý güvence altýna almanýn bir yolu Ýngiliz iþgal ve denetiminde olan demiryolunu tekrar ele geçirmekti, Ali Fuat Paþa 17 Mart

1920'de, 143 Alay'la yola çýkarak Ankara - Eskiþehir arasýndaki demiryolunu tekrar ele geçirdi ve denetimi saðladý Direnen Ýngiliz asker ve subaylarý da tutuklandý

20 Mart 1920'de Milli Alay'a komuta etmekte olan 20 Kolordu komutan vekili Mahmut Bey, Eskiþehir'deki iþgal kuvvetleine bir uyarý yaptý ve Eskiþehir'i bir saat içinde terketmelerini istedi Ayný gün, sürenin uzatýlmasý istekleri reddedilen Ýngiliz kuvvetleri çok sayýda araç gereç ve mühimmat býrakarak Eskiþehir'i terk ettiler

Eskiþehir'in Yunanlýlar Tarafýndan Ýþgal Edilmesi ve Geliþen Olaylar

Uþak ve Bursa üzerinden Kütahya ve Eskiþehir üstüne saldýrýya geçen Yunan kuvvetleri, 20 Temmuz 1921'de Eskiþehir'i iþgal ettiler Türk Batý Cephesi güçleri Çifteler'e dek geri çekildi Durum Türk kuvvetlerinin tümüyle aleyhine dönmüþtü Ýþgal kuvvetlerinin Ankara yakýnlarýna kadar gelmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde rahatsýzlýklara neden olmuþtu Milli Savunma Bakaný Fevzi Paþa Ankara'nýn terk edilerek meclis çalýþmalarýnýn Kayseri'ye taþýnmasýný istiyordu Ancak TBMM'de kesinlikle Ankara'nýn terk edilmemesini yönünde karar aldý ve 5 Aðustos 1921 tarihinde Mustafa Kemal meclis yetkileriyle donatýlarak Baþkomutan oldu

Yunanlýlann Eskiþehir'i iþgalini ve yaþananlarý Suzan Albek kitabýnda þöyle aktarýr: "Türk ordusu Eskiþehir'i boþalttýktan sonra, Yunan elini kolunu sallayarak girdi buraya Aylardan temmuz, Eskiþehir'de zerdali vaktiydi Yunan ordusu daðýnýk, periþandý Ýlk günler Aþaðý Mahalledeki çarþýnýn dükkanlanný yaðmaladýlar Kurþunlu ca-miinin Menzilhanesini erzak deposu, Aþhaneyi mutfak yaptýlar Semahane Yunan askerleriyle doldu Kumandanlar Fransýz mektebine, Doðaloðlu haný ve diðer büyük binalara yerleþtiler Odunpazanndaki Turan Numune mektebi hastane oldu Ýþgalden iki gün önce Ankara yönüne göçmüþ zenginlerin evlerine yerleþtiler Bütün evlere beyaz bayrak asýn dediler, astýk Gece dokuzdan sonra sokaða çýkmayýn dediler, çýkmadýk Bahçe duvarlanna delik açtýk, sokaða çýkmadan birbirimize gidip geldik" (Albek, 1991, s 193)

Bu arada Yunanlýlarýn Eskiþehir'i iþgallerinden iki gün sonra 22 Temmuz 1921 'de Yunan kralý Konstantin Eskiþehir'e geldi, yanýnda Yunan ordusunun üst rütbeli subaylarý bulunmaktaydý Eskiþehir'de yapýlan toplantýda kral Konstantin Yunan Ordularý Baþkomutaný oldu, bundan beþ gün sonra Kütahya'da yapýlan bir baþka toplantýda ise Ankara'ya saldýrý kararý alýndý Yunan Ordusu yaptýðý büyük hazýrlýklardan sonra, üç koldan 13 Aðustosla Türk mevzilerine karþý hücuma geçti Bundan sonraki bölümü kronolojik olarak gün gün ele alabiliriz:

Alıntı Yaparak Cevapla

İç Anadolu'nun Kurtuluş Savaşı'ndaki Yeri Ve Önemi Nedir?

Eski 09-11-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İç Anadolu'nun Kurtuluş Savaşı'ndaki Yeri Ve Önemi Nedir?



1 Ağustos 1921: Sivrihisar, 16 Ağustos t a Mihallıçık işgal edildi

21 Ağustos 1921: Yunan Ordusu Sakarya Nehri'nin Güneyine geçti, 23 Ağustos'a dek ciddi bir direnişle karşılaşmayan işgal ordusu komutanı Papulas, Batı Cephesi mevzilerine saldınlması ve ve cephenin iki yerden yarılmasını istediMangal Dağı'nı tutan Türk birlikleri Mangal Dağı'nda bir alaylık güç bırakarak geri çekildiler

24 Ağustos 1921: Yunanlılar Mangal Dağı'nı ele geçirdiler, ancak Türklerin burayı çok çabuk terketmelerinden de kuşku duydular İki gün beklemeyi tercih ettiler Bu beklemeden ya rarlanan Başkomutanlık, mevzilerin arkasına güç yığdı

25 Ağustos 1921: Yunanlıların saldırısı püskürtüldü Ancak Yunan kuvvetleri çok geniş bir alana yayılmıştı

30 Ağustos 1921: Yunan birlikleri yeni bir saldırı başlattılar, beş gün boyunca süren çatışmalarda büyük kayıplar verdiler ve Çal Dağı'nı zorlukla ele geçirebildiler

4 Eylül 1921: Yunan Komutanı Papulas Savaş bakanına yazdığı bir raporda Ankara'ya kadar ilerlemenin olanaksız olduğunu belirtti

6 Eylül 1921: Mustafa Kemal, Fevzi Paşa (Çakmak) ve İsmet Paşa yaptıkları toplantıda Yunan kuvvetlerinin iyicegüç kaybettiği konusunda fikir birliğine vardılar

7 Eylül 1921: Keşif saldırıları yapıldı ve iyi sonuçlar elde edildi

10 Eylül 1921:Türk Kuvvetleri " Genel Karşı Saldın" karan aldı ve Dua Tepe ele geçirildi Yunanlılar Beylikköprü sırtlarına dek gerilediler

12 Eylül 1921: Kartaltepe ve Beştepe ele geçirildi

13 Eylül 1921: Yunan birlikleri tümüyle Sakarya'nın batısına geçtiler

14 Eylül 1921: Yunanlıları izleyen Mürettep Süvari Tümeni Sivrihisar'a girdi

17 Eylül 1921: Türk Kolorduları Yunanlıları güneyden sarmaya başladı, Papulas Eskişehir'e çekilmeyi planladı Aynı gün öncü birlikler Mihallıççık'a girdiler

20 Eylül 1921: Cephane yetersizliği dolayısıyla oldukça yavaş hareket edebilen Türk birlikleri, Sakarya'nın batısına geçtiler

23 Eylül 1921: Yunan birlikleri Eskişehir'e dek geriledi, burada yeni güçler ve cephanelerle desteklendi 1921 yılının Eylül ayı sonlarında bitebilecek olan Yunan işgali, malzeme ve cephane yetersizliği dolayısıyla bir yıl kadar uzadı Bu arada Yunanlıların Avrupa'da siyasi destek arayışları devam ediyordu, ancak İngiltere ve Fransa gibi güçlü devletler, savaşın sonunu görmüşlerdi, dönemin Fransa Başbakanı Briand, Yunanlıların Türklerle bir an önce barış yapmalarını önerdi, İngiliz Başbakanı Lloyd George ise bir an önce Serv ruhunun terk edilmesi gerektiğini söylemeye başlamıştı 1922 yılının bahar ayları boyunca hem Türk birlikleri, hem de Yunan birlikleri karşılıklı saldırı için hazırlıklarını yaptılar Yunan Ordusu'nun başına Hacı Anesti getirilmişti

22 Ağustos 1922: Mustafa Kemal tüm hazırlıkların 15 gün içinde tamamlanması buyruğunu verdi

24 Temmuz 1922: Yunanlılar İstanbul'u işgal için bir harekata girişti, bu harekat Türk saldırısının hızlanmasını sağlamaktan başka hiç bir işe yaramadı

26 Ağustos 1922: Büyük Taarruz başladı

30 Ağustos 1922: Büyük Taarruz bitti

1 Eylül 1922: Seyitgazi düşman işgalinden kurtuldu

26 Ağustos 1922 de Türk Ordusunun başlayan taarruzu sonucu, 2 Eylül 1922 de Eskişehir düşman işgalinden kurtuldu Ancak işgalciler geri çekilirken yakıp, yıkmış kenti harabe haline getirmişlerdi

Hakimiyeti Milliye Gazetesi'nin muhabirine göre; Yunanlılar geri çekilirken 250 kişiyi öldürmüş, kent merkezinde 2 bin hane, 22 otel ve han, 2 bin mağaza ve dükkan, 5 hamam, 4 fabrika, 2 cami, 3 mescit ve 10 mektep yakmışlardı Köylerde ise 13 bin hane ve 2 bin davar ağılı ateşe vermişlerdi 150 bin dönüm ormanlık alan da kül haline getirilmiştiO günkü kaynaklara göre kent ve çevresinde 150 milyon lira zarar meydana gelmişti

Görüldüğü gibi işgalin bilançosu ağır olmuş ve son elli yıldır sosyal, ekonomik ve kültürel açıdan canlanmaya başlayan kenti yok olma aşamasına getirmiştir Savaşın yarattığı dehşeti tarihe kaydetmek üzere alanları dolaşan Anadolu'da Yeni Gün Gazetesi muhabirinin ilk izlenimleri ise şöyledir:" Eskişehir'e girdiğimiz zaman ( 2 Eylül akşamı) otomobilimiz yamadan görülmez bir hale gelmiş, tam manasıyla eski Osmanlı imparatorluğu'nu andırıyordu Birçok harabelerden geçtikten sonra yine o harabeler arasında durduk, pek iyi bildiğim Eskişehir'i hiç tanıyamayacak bir halde buldum Düşman kasabayı hemen baştan aşağı yakmış Otomobilimiz Köprübaşı denilen mevkide durmuştu Etrafımız yanan dükkan, mağaza ve evlerin siyah ve korkunç enkazıyla sarılı idi”

TBMM Hükümeti, korkunç manzaraya rağmen idari mekanizmayı kurmakta gecikmedi Eskişehir'in işgalinden sonra memurlarıyla birlikte Sivrihisar'a taşınmış olan Mutasarrıf İbrahim Bey, geri dönerek yönetimi ele aldı

Kurtuluştan sonra yapılan ilk icraat, Eskişehir'i istanbul ve Ankara'ya bağlayan tren raylarının ve köprülerinin onarımına başlanması oldu Zira bu icraata öncelik verilmesinin temel nedeni, stratejik olmasının yanısıra, sosyal ve ekonomik yaşamla da yakından ilgili olmasıdır İki ay içinde tren hattı onarılarak işletmeye açıldı

Bunun yanında adliye örgütü, kentte eğitim ve öğretime başlanması için eğitim kurumları ve yangından zarar gören kentin su ve elektrik tesisatı yeniden yapılandırıldı

Kentin imarı ve canlandırılması sürecinde yaşanan ilginç olaylardan biri de TBMM'nin Eskişehir'e nakledilmesi konusudur 11 Ekim 1922 de kentin ileri gelen kişilerinden oluşturulan bir heyet, TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa ile görüşerek Meclisin daimi olarak Eskişehir'de toplanmasını istediler Ancak bu teklif uygun bulunmadı

Mustafa Kemal Paşa' nın 15 Ocak 1923'te Eskişehir'e yaptığı gezi de gerek Türkiye'nin geleceği açısından gerek Eskişehir'in imarı konusunda, bir dönüm noktası oldu Mutasarrıflık Dairesi'nde (Hükümet Konağı) yaptığı konuşmada, Ulusal Kurtuluş Savaşında büyük acılar çeken Eskişehir halkının gösterdiği özveriyi takdirle karşıladığını açıkladı Ayrıca, Mustafa Kemal Paşa Mutasarrıflık Dairesi'nde, üst düzey memurlardan kentin imarı konusunda bilgi aldı ve ihtiyaçlarının neler olduğunu öğrendi Mustafa Kemal Paşa ilgililerden acilen hayvanların ıslahı ve hastalıklardan korunması, tohumluk dağıtımı, yolların yapılması, yeni okul binalarının inşası, mevcut ormanların haritasının çıkarılması gibi konulara eğilmeleri gerektiği direktifini verdi Mustafa Kemal Paşa'nın bu direktifleri ve Eskişehir'in kalkındırılmasına yönelik hassasiyeti Belediye Başkanı Hasan Basri Bey'i harekete geçirdi

Özetle Kurtuluş Savaşının 5 önemli meydan muharebesinin üçü Eskişehir'de geçmiştir MKemal Atatürk'ün önderliğindeki TBMM mazlum halklara örnek olacak galibiyetlerin ilkini Iİnönü Savaşı ile Eskişehir topraklarında kazanmıştır Eskişehir, Ulusal Kurtuluş Savaşının kilit noktalarından birini oluşturduğundan, savaşta maddimanevi olarak çok yıpranmıştır Kurtuluştan sonra geriye yanmış, yıkılmış bir kent kalmış, ancak yöneticilerin ve halkın kenti yeniden canlandırma azmi yok olmamıştır Mustafa Kemal Atatürk, 15 Ocak 1923'te Hükümet Konağında yaptığı konuşmada vurguladığı gibi Eskişehir, zaferin kazanılmasında büyük katkı yapmıştır Mustafa Kemal Paşa, bu nedenle kentin imarıyla yakından ilgilenmiştir Cumhuriyet döneminde yapılan yatırımlarla kısa zamanda modern bir kent yaratılmaya çalışılmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

İç Anadolu'nun Kurtuluş Savaşı'ndaki Yeri Ve Önemi Nedir?

Eski 09-11-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İç Anadolu'nun Kurtuluş Savaşı'ndaki Yeri Ve Önemi Nedir?



Cumhuriyet Döneminde Eskişehir

Cumhuriyetin ilanından sonra, Sancak ve mutasarrıflıkların il yapılmaları üzerine, Eskişehir'de 1925 yılında il olmuştur

1926 yılında Eskişehir'in, Sivrihisar, Mihallıçcık ve Seyitgazi olmak esi bulunuyordu 28061954 tarihinde 6321 sayılı kanunla Çifteler, Mahmudiye, 27061957 tarihinde 7033 sayılı kanunla Sarıcakaya ilçe haline getirildi ve Eskişehir'in ilçe adedi 6'ya çıkmış oldu

Daha sonra, 19061987 tarihinde 3392 sayılı kanunla Alpu, Beylikova, İnönü; 9051990 tarih ve 3544 sayılı kanunla Günyüzü, Han ve Mihalgazi ilçe haline getirilmiştir Böylece ilçe sayısı 12'ye çıkmıştır

Coğrafi Yapı

Eskişehir İli, İç Anadolu Bölgesinin Kuzeybatı bölgesinde yer alır Kuzeyden Karadeniz, Kuzeybatıdan Marmara, Batı ve Güneybatıdan da Ege coğrafi bölgeleri ile komşudur

Eskişehir, Güneyden Afyon, Güneydoğudan Konya, Doğudan ve Kuzeyden Ankara, Kuzeybatıdan Bolu, Batıdan Bilecik ve Kütahya illeri tarafından çevrelenmiştir İlimizin yüzölçümü 13652 km² dir

İlin Kuzeyini, Batı - Doğu yönünde Bozdağ, Sündiken dağları kaplar; İlin Güneydoğu köşesinde, Sakarya dirseği içinde başlayan Sivrihisar dağları Güneydoğuda -Kuzeybatı yönünde İl’ii ortadan katederler Türkmen dağının doğu etekleri İl’in Batı ve Güneybatı köşesinde yer alır ve yukarı Sakarya ovasına kadar dayanır

İlimiz içindeki başlıca ovalar, Porsuk Ovası, Yukarı Sakarya Ovası, Sarısu Ovası ve Seyitgazi Ovasıdır Porsuk Ovasının yüzölçümü ise 1500 km² dir

Türkiye’ nin en önemli akarsularından olan Sakarya, aynı zamanda ilinde başlıca akarsuyudur Çok sayıda kola sahiptir En önemli kolu Porsuk çayıdır Bundan başka Sakarya’nın ilimizdeki kolları ise Sarısu, Seydisuyu, Bardakçı suyudur

Porsuk çayınında il içinde ayrı kolları vardır Bunlar Kargın deresi, Ilıcasu’yu, Mollaoğlu Deresi, Sarısu, Keskin Suyu ve Pürtek Çayıdır Sakarya’ nın toplam uzunluğu 627 km, İl içindeki uzunluğu ise 400 km dir Porsuk Çayının toplam uzunluğu 255 km, İl içindeki uzunluğu 225 km dir

İlimiz içinde 6 adet baraj bulunmaktadır Bunlar Porsuk Barajı, Gökçekaya Barajı, Musaözü Barajı, Kunduzlar Barajı, Çatören Barajı, ve Kaymaz Barajıdır Porsuk Barajı sulama, taşkın koruma, içme ve kullanma suyu temin etme amaçlıdır

Eskişehir iklim yönünden İç Anadolu’nun tüm karakterini bünyesinde toplamıştır Yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlı geçmektedir Yıllık yağışın % 70‘i Ekim - Mart arası soğuk dönemde olmaktadır Ortalama yıllık yağış miktarı 379-553 mm arasındadır İl’ de gerçekleşen en yüksek ve düşük sıcaklık değerleri 391 C ve -263 C dir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.