Gothic - Gothic Tanım - Gothic Ne Demek? - Gothic Anlamı - Gothic Motifleri Resimleri |
09-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Gothic - Gothic Tanım - Gothic Ne Demek? - Gothic Anlamı - Gothic Motifleri ResimleriGothic - Gothic Tanım - Gothic Ne demek? - Gothic Anlamı - Gothic Motifleri Resimleri Gothic - Gothic Tanım - Gothic Ne demek? - Gothic Anlamı - Gothic Motifleri Resimleri Gotik sözcüğü, herkeste genellikle güzel çağrışımlar uyandırır: katedraller, kiliseler, sivri kuleler, eski tarz bir dekorasyonOysa, bu sözcüğü ilk kez kullanan Rönesans dönemi İtalyan sanatçıları için Gotik terimi oldukça değişik bir anlam taşımış ve klâsik biçimlere karşı çıkan Kuzeyli barbarların, özellikle Cermen kökenli halkların kültürünü simgeleyen bir sözcük olarak geçerlik bulmuştur Gotik sözcüğü ilk önceleri Rönesans olgusunun dışında kalan tüm barbar kültürü ifade etmek için kullanılmıştı Ancak sonradan, bu kültür daha iyi anlaşılıp, takdir edilmeye başlanınca daha dar bir anlamda, yalnızca mimari bir biçimi belirtmek amacıyla kullanılır oldu Daha yakın dönemlerde ise, halk dilindeki anlamıyla, tümüyle dinsel yapılarla, özellikle katedraller ile bağdaştırılan bir terim haline geldi "New English Dictionary" (Yeni İngilizce Sözlük) Gotik sözcüğü için şu tanımı vermektedir: "Batı Avrupa’da XII yüz yıldan XVI yüz yıla kadar yaygın olan mimari stil için kullanılan terim Stilin temel özelliği sivri kemerlerdir Aynı zamanda mimari ayrıntılarda ve süslemede de uygulanmıştır" Aslında bu tanım yeterince kesin değildir Mimarlık tarihi uzmanlarından bir çoğu, Gotik stilin temel özelliğinin sivri kemerler olduğunu kabul etmeyip, farklı kuramlar ileri sürebilirler Ayrıca, Gotik stili yalnızca mimarlığa özgü olarak kullanmak da pek doğru değildir Zira Gotik yalnız yapılar için değil; mobilyalar, giysiler, süslemeler, hatta mutfak aletleri ve davranış biçimleri için bile geçerli bir kavramdı Ne var ki, günümüzde kilise yapılarının dışında Gotik stilden geriye hemen hiç bir şey kalmamıştır Gotik ortaya çıkana dek Batı Avrupa’daki tüm yapı biçimlerinin temelini oluşturan "Romanesk" mimarlık oldukça basit bir ilkeye bağlıydı ve özünü eski bazilika inşaatlarından almıştı Bu ilke, dört duvar üzerine oturtulan düz bir çatıdan ibaretti Eğer çatı kubbeli ya da çıkıntılı olursa, yan ağırlıkları taşımaları için duvarların kalınlaştırılması gerekliydi Bu nedenle, geniş iç mekânlar gerektiren büyük yapılarda duvarlar fazlasıyla kalın yapılıyordu Duvarların yeterince sağlam olması için ise pencerelerin pek küçük olmaları gerekiyordu Sonuç olarak, Romanesk yapılar bodur ve hantal görünümlü, iç mekânları karanlık ve hüzünlü yapılardı Gotik mimarlar, iç mekânlarda yeterli genişliği sağlayan sivri ve yüksek kemerler kullanarak, Romanesk yapıların uygunsuz koşullarından kurtulma çaresini bulmuşlardı Üstelik kemerli payandalar kullanarak yan ağırlıkları desteklemesini de biliyorlardı Bu sayede, duvarların üzerindeki büyük yük azaltılmış oluyordu Açılan büyük pencereler ve kullanılan renkli camlar iç mekânların tatsız karanlığını ve hüznünü yok ediyordu Zamanla, yapıyı oluşturan çeşitli öğeler; kemerler, payandalar, sütunlar ve duvarlar, tıpkı bir makinenin gerekli parçaları gibi, bütün halinde uyumlu bir sistem biçimine dönüştü Yapının çeşitli öğelerini uyumlu bir biçimde örgütleyen bu bütüncül sistem Gotik stilin özünü ve Romanesk stilden ayrılmasını sağlayan ana niteliğini oluşturdu Kemerler, payandalar, sütunlar gibi teknik özellikler stili belirlemede ikinci plana düştü Violet-le-Duc’ün ünlü Gotik tanımına göre; "tümüyle Romanesk stilden ayrı evrimleşmiş olan Gotik stilin ayırt edici özelliği, yapının tüm karakter ve görkeminin titizlikle örgütlenmiş ve içtenlikle uygulanmış bir sisteme bağlı olmasındadır" Moore’un tanımlamasına göre; "Gotik mimari kısaca, payandalar ve ayaklar tarafından taşınan bağımsız bir kemerler ağı ile bunların üzerine oturtulmuş bir çatının oluşturduğu bir yapı sistemidir Yapının tüm dengesi, ağırlık ve karşı-ağırlıklar sayesinde sağlanmıştır Tüm sistem, mimari koşullara ve sanatsal formlara uygun, konularını doğadan alan yontularla bezenmittir Gotik, dinsel inanç ile esinlenmiş, ulusal ya da yöresel tutkularla uyarılmış laik zanaatkârların ürünü olan yaygın bir kilise mimarisidir" Moore, Gotik’in anahtarını payandalarda bulur Diğer uzmanlar farklı kuramlar sunarlar Porter’a göre temel nitelik kemerli çatıdır Phillips sivri kemerlerin tüm sistemin özü olduğunu ileri sürer Gould için, en üstün değer taş çatılardadır Oysa Lethaby, Gotik stilin özünü bu tür teknik özelliklerden çok, yapının genel Orta Çağ karakterinde bulmaktadır Gotik Stili Kim Buldu ? Gotik’in nerede ve ne zaman başladığı konusunda mimarlık tarihçileri arasında büyük görüş farklılıkları vardır Gotik stili yaratma onurunu kendi ülkelerine mal etmeyi arzulayan İngiliz yazarlar, ilk örneğin Durham’da 1100 yılları civarında ortaya çıktığını ileri sürmektedirler Oysa ayrıcasız olarak tüm Fransız yazarlar, Gotik’in başlangıcının Paris ve çevresinde gerçekleştiğini savunmakta ve ilk Gotik anıtın, yapımına 1140 yılında başlanan Saint Denis Manastır Kilisesi olduğunu söylemektedirler Çağdaş yazarların büyük çoğunluğu Fransız kuramını kabul etme eğilimindedirler Porter, yeni stilin 1063 yılında Paris’te başladığını ve doruk noktasına 1120 yılında Amiens nefi (orta sahını) ile ulaştığını belirtir "Roman and Medieval Art" (Roma ve Orta Çağ Sanatı) adlı kitabında Goodyear, Gotik stilin başlangıcı ve gelişmesi hakkında şunları dile getirir: "Gotik’in "erken", "orta" ve "geç" dönemleri olduğu belirtilir Oysa, bu dönemler arasında kesin sınırların bulunmadığı bilinmelidir Genel olarak XII yüz yılda Gotik Fransa’da başlamıştır ve diğer ülkelerde XIII yüz yıl öncesinde bu stile rastlanmaz XIII ve XIV yüz yıllar Gotik stilin yetkinliğe ulaştığı dönemlerdir XV yüz yılda ise göreli olarak gerileme görülür Hem Almanya ve hem de İngiltere’de Gotik XIII yüz yılda ortaya çıkmıştır Halbuki İtalya, Gotik’i asla tümüyle kabullenmemiştir İngiltere, Gotik stilde en yoğun yerel ve ulusal uygulamaların yapıldığı ülkedir ve bu nedenle İngiltere’de Gotik’in ikinci el olarak, bir taklit biçiminde uygulandığı aşikârdır Biçimsel güzellik ve genel çekicilik açısından İngiliz katedralleri diğer tüm ülkeler ile yarışabilirler; ancak Gotik’in ortaya çıkıp gelişmesi açısından öncelik Fransızlara ait olmuştur" Acaba Gotik mimarlar bu yeni sanatın gizlerini nereden türetmişler? Bu konuda da, çok sayıda farklı kuramlar mevcuttur ve pek aklı başında savların yanı sıra oldukça saçma olanlara da rastlanabilir Lascelles, mimarların sivri kemerleri Nuh’un Gemisinden öğrendiklerini ileri sürmüştür Stukeley, yeni yapı ilkelerinin Druid’lerin mağaralarını taklit etmeye çabalarken keşfedildiğini savunur Ranking’e göre Gotik stil, temelde Gnostik bir karakter taşımaktadır Christopher Wren, Gotik’in Araplardan alındığını söylemiştir Findel’e göre, Gotik sanatı bulma onuru Cermen kökenli halklara aittir Scott bu kurama katılmakta, ancak Fransa ve İngiltere’ye yayılmasını "Comacine Ustaları"na bağlamaktadır Lewis, bu denli açık ve kesin ilkelerin ancak tek bir kişi tarafından oluşturulabileceğini düşünür ve Gotik sanatın keşfi onurunu Fransa kralı Şişman Louis’nin başbakanı Suger’e verir Pownall, Gotik’in ağaç oymacılığından türediğini belirtir Günümüz sanat tarihçilerinin genelde birleştikleri kuram, Gotik’in zamanla ve ustadan çırağa sözlü eğitim ile evrimleştiği, kaçınılmaz olarak dönemin mimari ve toplumsal koşullarından etkilendiği biçimindedir Bu kurama Gould da şu sözlerle katılır: "Gotik, bir taklit ya da çalıntı değil, özgün bir stildir Avrupa’nın çeşitli yörelerinde hemen hemen eşzamanlı olarak belirmiş ve zamanla gelişmiştir" ayrıca; Gotik, kendine has özelliği olan bir sanat anlayışı ve yazı şekli Gotik yazılar ilk baskı denemelerinde denenmiş çoğunlukla Almanlar tarafından kullanılan bir yazı stilidir Gotik sanatı 12 yüzyılın ikinci yarısında Romanik sanatının değişmesiyle, Latin sanatına bir tepki olarak ortaya çıkmıştır Mimaride ilk çıkış yeri Fransa diyenler varsa da Avrupa'nın çok yerinde aynı zamanda rastlanmış ve bütün Hıristiyan batı dünyasına yayılmıştır Her ülke Gotik sanatında zevkine uygun değişiklikler yapmıştır Avrupa'nın sanat merkezi kabul edilen İtalya'da ise pek tesiri görülmemiştir İngiltere'de sütunları çoğaltan ve kubbenin altında onları yelpaze gibi açan bir dikey üslüba bağlıdır İspanya'da Gotik sanatının Arap motifleriyle birleşmesinden meydana gelen müdeccer (mudejar) üslubu doğmuştur Gotik sanatı Avrupa'nın kuzeyinde 16 yüzyılın başlangıcına kadar sürmüştür Gotik sanatının mimarları, ağırlığın itme kuvvetini ve yönünü tesbit ederek, baskıyı kemerlere ve fil ayaklarına aktardılar Böylece yapının tamamı dengeye faydalı olan elemanlara bağlandı Ağırlığa tamamiyle hakim olan Gotik mimarisinde yapılar, sanki yükselerek uçuyormuş gibi bir his verir Gotik tarzının önemli özelliği sivriliktir Roma mimarisindeki yaygın kubbeler yerine, dilimli kubbeler, yuvarlak kemerler yerine, sivri ve birbirini kesen kemerler kullanılmıştır Dini yapılarda aranan diğer bir husus ise büyüklük ve yücelik hissinin uyandırılmasıdır Pencerelerin bol olması, pencere camlarının renkli olması, çatılardaki okumsu kuleler dikkati çeken diğer özelliklerdir Gotik tarzı, yalnız mimarlıkta tesirli olmayıp; süs ve gündelik eşya resim ve yazıda heykelcilikte de etkili olmuştur Gotik mimarlık ise daha ziyade katedral, kilise, manastır gibi dini yapılarda tesirini göstermiştir Gotik mimarisinin başlıca eseri katedraldir 13 yüzyılda toplum adeta bütün heyecanını ve zenginliğini katedral yapmaya ve süslemeye harcamıştır Paris'te Notre Dame ve Amiens bunlardandır |
|