Prof. Dr. Sinsi
|
Tevfik Fikret Ve Yahya Kemal'in İstanbul Hakkındaki Eserleri Nelerdir?
Tevfik Fikret
Tevfik Fikret
Tevfik Fikret (24 Aralık1867 - 19 Ağustos1915) Osmanlı dönemi büyük Türk şairi
24 Aralık1867 'de İstanbul'da Aksaray'ın Kadırga semtinde doğdu Baba tarafı Çankırılı, annesi ise müslüman olmuş Sakızlı bir Rumun kızıydı 12 yaşında annesini kaybetti Fikret, 1888'de Galatasaray Lisesi'ni birincilikle bitirdi Hocaları arasında Muallim Naci, Recaizade Ekrem gibi günün seçkin öğretmenleri vardı Şiire lise yıllarında başlamış ve ilk şiirini 1883'te yayımlamıştır
Liseden mezun olduktan sonra önce Hariciye Nezareti (Dışişleri Bakanlığı), daha sonra da Maarif Mektubi Kalemi'nde çalışmaya başladı Bir akrabasının yardımıyla Sadaret Mektubi Kalemi'nde düşük bir ücretle kısa bir süre çalıştı 1889 Ağustos'una gelindiğinde dördüncü işine istişare odası'nda muavin olarak başladı Ayrıca Yüksek Ticaret Okulu'nda Fransızca ve Türkçe dersleri veriyordu Ertesi yıl, 22 yaşında, kuzeni, kız öğretmen okulu öğrencisi, 14 yaşındaki Nazıme hanımla evlendi
Bu sırada, çeşitli şiir yarışmalarında birincilikler kazandı 1894'te, Malumat gazetesinin kurucuları arasında yer aldı Aynı yıl işinden ayrılıp, Galatasaray Lisesi'nde (Mekteb-i Sultani) Türkçe öğretmenliğine başladı Ancak, bütçe kısıntısından ötürü maaşlar kesintiye uğrayınca 1895'te ayrıldı Aynı yıl oğlu Haluk doğdu Bir yıl sonra Robert Kolej'de Türkçe öğretmenliğine atandı Bu sıralarda yazdığı şiirlerde aşk, ev, doğa temalarını işlemiştir
1896 'ta, hocası Recaizade Ekrem onu Servet-i Funun dergisinin sahibi Ahmet İhsan ile tanıştırdı Fikret, derginin tahrir ve tashih işlerine bakmaya başladı Sanatta hem içerik hem de biçimde bir atılım yapıp batılılaşmayı ilke edinen Servet-i Funun topluluğunun hareketine Edebiyat-i Cedide adı verilmiştir Bu ekolde, Fikret'in yanısıra Halit Ziya, Cenap Şahabettin, İsmail Safa, Mehmet Rauf, Samipaşazade Sezai, Hüseyin Cahit, Ahmet Şuayip, Hüseyin Siyret gibi isimler bulunuyordu Ondokuzuncu yüzyılın son dört yılında, Fikret'in şiirlerinde toplumsal boyutun arttığı, karamsarlığın üste çıktığı gözlenir 1897 Osmanlı-Yunan savaşı sırasında yurt ve ulus sevgisini dile getiren şiirler yazdı Aynı zamanda, Abdülhamit'in baskısı ile sansür ve jurnalcilik arttı Özgürlük ve adalet özlemi ile ilgili şiirler yazarken 1898'de birkaç gün için göz altına alındı ve bundan sonra sürekli izlendi
Aşiyan'da Tevfik Fikret'in bugün müze olan evi
1900 yılında, ilk kitabı Rubab-ı Şikeste (Kırık Saz) yayımlandı Ertesi yıl Ahmet İhsan ile araları bozuldu ve dergiden ayrıldı Bir süre sonra, bir çevirisi yüzünden Servet-i Funun kapatıldı 1902'de kız kardeşini, 1905'te babasını yitirdi Aynı yıl, babasının Aksaray'daki konağını satarak Rumelihisar'ında, planlarını kendi yaptığı ve ölünceye dek oturacağı, bugün Tevfik Fikret Müzesi olan, Aşiyan'a (Kuş yuvası) yerleşti Bu dönemde çok az insanla görüşüyor, toplumcu bir tavırla kavga şiirleri yazıyor, bunlar İstanbul'da elden ele dolaşıyordu "Sis", "Sabah Olursa", "Bir Lahza-i Taahhur" bu dönemin ürünleridir Bu arada, evinin Abdülhamit'in haber alma örgütünce sürekli gözetlenmesi onu büyük ölçüde etkiledi Bu döneminde, özgürlük getireceğine inandığı İttihat ve Terakki'yi destekliyordu
24 Temmuz1908 'de Meşrutiyet'in ilan edilmesini coşkuyla karşıladı, 'Rücu' ile 'Doğan Güneşe' adlı şiirlerini yazdı Aynı yıl, arkadaşlarıyla Tanin gazetesini çıkardı ve eski Servet-i Fünuncularla beraber çalışmaya başladı Gazetenin, programından sapıp, vaadettikleri hak ve özgürlükleri kısmaya yönelen İttihat ve Terakki Fırkası'nin organı durumuna gelmesi üzerine Fikret düş kırıklığına uğradı ve kendisine Maarif Nazırlığı (Milli Eğitim Bakanlığı) önerilmesine rağmen gazeteden ayrıldı Maarif nazırı görevine getirilen Abdurrahman Şeref'in çağrısıyla, Galatasaray Lisesi'nin müdürü oldu ve bir süre önce yanmış olan okulun onarımını üstlendi Bu arada, toplantı salonunu mescitin üstüne yaptırdığı gerekçesiyle tutucu basının ağır eleştirilerine uğradı O günlerde 31 Mart Olayı patlak verdi Fikret, olayı protesto amacıyla önce kendini okulun kapısına zincirle bağlattı, ertesi gün de istifa etti Ancak öğrencilerin ve Maarif Nazırı Nail Bey'in ısrarlarıyla tam yetkili olarak göreve döndü Ama sekiz ay sonra, yeni Maarif Nazırı Emrullah Efendi'yle anlaşamayarak bir daha dönmemek üzere Galatasaray'dan ayrıldı Darülmuallimin ve Darülfünun'daki görevlerinden de istifa etti ve yeniden Aşiyan'a çekildi Artık, İttihad ve Terakki iktidarına da muhalif olmuştu 1912'de meclisin kapatılması üzerine, bu olayı meclisin 1878'de (Hicri tarihle 1295'te) kapatılmasına benzeterek "Doksan Beşe Doğru" şiirini yazdı Bunu "Han-ı Yağma", "Sancak-ı Şerif Huzurunda" gibi şiirler izledi Mehmet Akif, 1912'de Süleymaniye Kürsüsü adlı şiirinde Fikret'i protestanlara zangoçluk etmekle suçladı Bu bir bakıma, Fikret'in iki ay kadar önce yazdığı Han-ı Yağma adlı hicvine karşılıktı Bu şiir için değil, Tarih-i kadim için tepki göstermiştir
Bir süre öğretmen okulu'nda da edebiyat okuttuktan sonra sadece Robert Kolej'de çalışmaya başladı 1911'de, gençlere seslendiği Haluk'un Defteri yayımlandı Bu sıralarda şiirlerinde insancıllığa yönelmiştir Ağır bir şeker hastalığına yakalandığı 1914'te sağlığı bozuldu Balkan ve Trablusgarp savaşlarından yorgun çıkan Osmanlıların Almanların yanında savaşa girmesi hoşuna gitmedi İttihatçılar ile arası yıllar geçtikçe iyice açıldı Bu arada, 1914'te çocuklara seslendiği Şermin adlı kitabı yayımlandı
19 Ağustos1915 'te öldü ve Eyüp'te aile mezarlığına gömüldü Vasiyetine uyulup Aşiyan'a taşınması için 1961'deki doğum yıldönümünü beklemek gerekecektir
Yukarıda bahsedilen kitaplarına girmemiş şiirleri (Rubabın cevabı, Tarih-i Kadim, Doksan Beşe Doğru ve diğerleri) Cevdet Kudret tarafından derlenip 1952'de yayımlandı Kaynak: Ahmet Özdemir, Tevfik Fikret Hayatı Sanatı Eserleri, Bogaziçi Yayınları, Şairler ve yazırları Dizisi, İstanbul 1997
|