Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Siyasal Bilgiler / Hukuk

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
itaatsizlik, sivil

Sivil İtaatsizlik

Eski 06-04-2009   #1
yesimciwciw

Sivil İtaatsizlik



I Giriş
Sivil itaatsizlik (Civil Disobedience) gibi hukuk devletinde sınır problemi oluşturan bir konudan bahsedebilmek için, öncelikle Hukuk’un tanımını yapmamız gerekmektedir
Genel olarak kabul gören tanımına göre;
“Hukuk, adalete yönelmiş, toplumsal bir yaşama düzenidir
Bu tanımdan hukukun, benzer toplumsal kurallardan ayırt edici fonksiyonlarını çıkartabiliriz

Hukukun fonksiyonları;

“Adalet”, “Toplumsal İhtiyaçların Karşılanması” ve “Düzen” dir
Hukuku ancak, bu fonksiyonları bir arada ele alarak tanımlayabildiğimiz halde, her üç fonksiyon aralarında çelişik (antinomik, çatışık) bir ilişkiyi de taşımaktadırlar Uygulayıcı, bu üç fonksiyon arasında belirli bir denge kurmak zorundadır
Toplumsal ihtiyaçların karşılanmasına yönelik her yaklaşım, adaletli ve düzene uygun olmadığı gibi, hukukun, normatif yanını gösteren düzen fonksiyonu da her zaman toplumsal yarara uygun ve adaletli sonuca ulaşmak için yeterli olmayacaktır
Hukukun fonksiyonları arasındaki bu çelişik ilişki, bizi özellikle düzen fonksiyonu ile adalet ilişkisi açısından ilgilendirmektedir
Çünkü, sivil itaatsizlik bu noktada ortaya çıkmaktadır

II Sivil İtaatsizliğin Tanımı

“Sivil itaatsizlik ya da dörtköşe bir delikte yuvarlak bir çivi olma serbestisi
Sivil itaatsizlik, kavram olarak ilk kez 19 yüzyılda Henry Davit Thoreau tarafından kullanılmıştır

Bir tanıma göre sivil itaatsizlik;
“Yönetim siyasetinin ya da yasaların değişmesini isteyen, aleni, şiddetsiz, vicdani, fakat aynı zamanda siyasi olan, yasa dışı bir eylemdir

Diğer bir tanımda ise;
“Hukuk devleti idesinin içerdiği üstün değerler uğruna, kamuya açık ve yasaya aykırı olarak gerçekleştirilen, bu sırada üçüncü kişilerin daha üstün bir hakkını çiğnemeyen, barışçıl bir protesto eylemidir
şeklinde ifade edilmektedir

Bu tanımlardan da anlaşılacağı gibi sivil itaatsizlik kavramı, yasanın özüne itaat çerçevesinde, yasaya itaatsizlik şeklinde bir paradoksu içermektedir

Sivil itaatsizlik her şeyden önce bir “Siyasi İfade” biçimidir Kişi, bireysel ya da kitlesel bir davranışla, kural dışı protesto yürüyüşü, açlık grevi yapabilir, işgal eylemine karışabilir, bir parktaki ağaçların kesilmesine karşı çıkabilir, ya da gecekondu yıkımına gelen dozerlerin önüne çıkarak pasif direniş gösterebilir

Demokratik Hukuk Devletinde, siyasi ifadeler ya sistemle bütünleşir, korunur, kurumsallaşır, ya da sistem dışında bırakılır, yasaklanır
Bu kritik çizgiyi belirleyen faktör, her şeyden önce siyasi ifadeye yüklenen “şiddet” unsurudur Sivil itaatsizlik, şiddet unsurunu taşımayan bir muhalefet tipi, ya da siyasi ifade biçimi olduğu ölçüde sistemin içinde kalan, ama yeni hukuk devleti anlayışında birey olmanın bir ifadesi olarak düşünülmektedir

III Sivil İtaatsizliğin Unsurları
Yukarıdaki tanıma bağlı olarak “Sivil İtaatsizlik” kavramının unsurlarını şu şekilde sayabiliriz;
  • Yasaya aykırılık,
  • Şiddet içermeme,
  • Kamuya açık oluş,
  • Hukuk devleti düşüncesine dayalı bir siyasi-ahlâki yönelim,
  • Çiğnenen hukuk normunun yaptırımına katılma ve katlanma tutumudur
Bu unsurları kısaca ele alacak olursak;
1 Yasaya aykırılık; Yasaya aykırılık ile, bir pozitif hukuk normuna karşı oluş anlaşılmaktadır Buna göre sivil itaatsizlik, bazı yasaklayıcı kurallara karşı gelmekle (ceza kurallarının, disiplin kurallarının çiğnenmesi gibi) ya da, hukuken buyurulan bir edimi yerine getirmemekle (vergi ödemekten kaçınma gibi) gerçekleşebilir
Sivil itaatsizlik, doğrudan veya dolaylı olarak ortaya konabilir
Doğrudan sivil itaatsizlikte, söz konusu pozitif hukuk normuna, bu kuralın getirdiği düzenlemeyi çiğneyerek yapılan bir protesto eylemi ile karşı çıkış sözkonusudur Bu duruma örnek olarak, ülkemizde frekans ve yayın yapmaya ilişkin yasal düzenleme yapılmadan önceki özel radyo ve televizyon yayınlarını gösterebiliriz
Dolaylı sivil itaatsizlikte ise, karşı çıkılan hukuk kuralı ile protesto eylemi aynı değildir İlgili pozitif hukuk metnine aykırı davranılmaksızın bir protesto eylemi sözkonusudur Örneğin, uluslararası bir askeri anlaşma gereği yerleştirilen uzun menzilli füzelerin kaldırılması için girişilen bir protesto eyleminde, bu anlaşma metninin çiğnenmesi mümkün olmadığından, konuya kamuoyunun dikkatini çekecek, başka bir protesto yapılabilir
Gandhi’nin pasif direniş tutumu da dolaylı protestonun tipik örneklerinden biridir


2 Şiddetsizlik; Şiddet kullanımı diğer protesto biçimlerini sivil itaatsizlikten ayıran en temel özelliklerden birisidir Sivil itaatsizlik şiddet içermemelidir Ancak, eylemin yapısı gereği, az da olsa ortaya bir hareketlilik çıkıyorsa; burada temel ölçüt,üçüncü kişilerin daha üstün bir hakkının ve özgürlüğünün çiğnenmemesidirÖrneğin, basın özgürlüğünü savunmak için yapılan yolu kapatma veya oturma eyleminde, hastaneye giden yegâne yol kapatılıyorsa; bu artık bir sivil itaatsizlik olarak değerlendirilemez Ya da öğrenim harçlarının artırılmasını kınamak için öğrencilerin yaptıkları oturma eylemi, bu boyutta kaldığı sürece bir sivil itaatsizliktir Ancak, kışkırtmaya kapılarak, çevreye zarar verme biçimine dönüştüğü an sivil itaatsizlikten çıkar

3 Kamuya açıklık; Sivil itaatsizlik kavramının tartışmalı bir diğer unsuru da kamuya açıklıktırSivil itaatsizlik vicdanlarda yatan bir adalet, bir hakkâniyet duygusuna çağrı niteliğinde olduğundan, kamuya açıklık vasfı aranmaktadır

Sadece olaydan mağdur olanın değil, “her insanın böyle bir olguya karşı tepki duyması gerektiği” öngörüsünden hareket etmektedir

Kişisel çıkar arayışlarının ötesinde, aynı durumdaki herkes için adalete yönelik bir çözüm arayışı olan sivil itaatsizlik, bu yönüyle kamusallığını da ortaya koymaktadır

4 Hukuk devleti düşüncesine dayalı bir siyasi-ahlâki yönelim; Sivil itaatsizlik, “hukuk sisteminin içinde aksayan bir kurala karşı çıkıştır” Ancak, sistemin bütününe yönelik genel bir kabul sözkonusudur Hatta bu o kadar açıktır ki, eylemde bulunan, bu aksayan kural için öngörülen yaptırımı bile kabul etmektedirSivil itaatsizlik, toplumsal-siyasal durum karşısında, yasaya aykırı davranışa zorunlu kılacak, vicdani bir duygu-düşünce sürecidir Bu vicdani süreç sivil itaatsizliğe götüren süreçtir Ancak, diğer unsurları taşıyan herhangi bir davranışın sivil itaatsizlik eylemi sayılabilmesi için, hukuk normunun uygulanmasının, ağır bir haksızlığa yol açması koşulu aranmaktadır

5 Çiğnenen pozitif hukuk normunun yaptırımına katılma ve katlanma tutumu; Şiddet içermeme unsurunda olduğu gibi, bu katlanma tutumu da sivil itaatsizliği, diğer protesto çeşitlerinden ayırmaktadırHukuka bağlılık ana kural olmakla birlikte, sivil itaatsizlik sistem içinde yer alan özgün bir düzenlemeye karşı çıkış şeklinde kendini göstermektedir“Aslında sivil itaatsizlik, sistemin değerlerine yönelik bir çağrıdır Protesto konusu olan somut uygulama, adaletli olmadığı ya da uygun olmadığı için öncelikle sisteme şikayet edilmektedir

Sokrates’in, kendisine verilen ölüm cezasına, kendini kurtarma olanaklarını redddetmek bahasına katlanması, bu unsura örnek olarak verilebilir
O, ölüm cezasının haksız oluşunu değil, düşünce özgürlüğünün, sistemin (Atina Sitesi’nin) daha temelli bir unsuru olduğunu vurgulamayı ödevi sayıyordu

IV Sivil İtaatsizlik Örnekleri
Sivil itaatsizlik ilk olarak Eski Yunan uygarlığında Socrates ve Antigone olayıyla karşımıza çıkmaktadır Çağımızda ise, Thoreau, Gandhi ve King sivil itaatsizliğin öncüleri sayılmaktadırlar:

1 Socrates olayı

Sokrates olayı, bir felsefe hocasıyla o günkü Atina yönetiminin özgürlük anlayışları arasındaki çatışmadan doğan bir sivil itaatsizlik eylemidir
Sokrates’in yargılamasında ortaya çıkan yasaya aykırılık, gençleri baştan çıkarma suçudur Atina Sitesi’nde esas olan düşünce, sitenin korunması olduğu için gençlerle ilgili düzenlemelere ağır cezalar verilmekteydi Sokrates’e de bu suçla birlikte ölüm cezası öngörülmüştür Sokrates savunmasında, kendisine yöneltilen suçun sözkonusu olmadığı gibi, asıl amacının düşünce özgürlüğünün önemini vurgulamak olduğunu söylüyordu Hatta bunun üstünde o kadar hassasiyetle durmaktaydı ki, sitenin de varlığını koruyabilmesi için en temel ilke olarak, özgür düşünceyi esas alması gerektiğini savunuyordu
Bu suça bağlı olarak başlangıcından itibaren Sokrates, hiçbir itirazda bulunmaksızın yargılanmaya razı olmuştur Hatta, ilk aşamada lehine gelişmiş olan durumu tamamen gözardı ederek, savunmasını düşünce özgürlüğüne ilişkin bir söyleve dönüştürmüştür Yönetim tarafından böyle bir suçun varlığı kabul edilecekse, kendisine verilen ölüm cezasını da hiç itirazsız benimseyeceğini söyleyerek sisteme olan bağlılığını da göstermiştir
Sokrates’i bu yargılamaya götüren başlangıç aslında Delphoi’li bir kâhinin kendisi için söylediği bir sözden kaynaklanıyordu Kâhin, Sokrates’in Atina’nın en bilgili insanı olduğunu söylüyordu Sokrates de başka insanların neyi bilip, neyi bilmediklerini öğrenerek, kendisi için söylenmiş olan bu sözün doğruluğunu araştırıyordu Bu gerekçe ile başladığı sorgulama ve diyaloglar, onu sözkonusu yargılama sürecine kadar getirmiş ve bir çok düşman sahibi olmasına yol açmıştır

Sokrates aslında, kimsenin bir şey bilmediğini, oysa kendisinin “bir şey bilmediğini bildiğini”, bu nedenle de farklı bir konumda olduğunu mantıken ispatlıyordu
Yerleşik değerleri sorgulamak anlamına gelen bu tutum, Site’de söz sahibi olanları fazlasıyla rahatsız etmiştir Bu aynı zamanda mevcut sisteme karşı yöneltilmiş ahlâki ve siyasi nitelikte bir eleştiridir
Sokrates, kendisine verilmiş olan ölüm cezasının haksızlığını tartışmamaktadır Gençleri baştan çıkarma suçunun, aslında düşünce özgürlüğüne yönelik bir eylem olduğunu ve Site’nin de olayı bu şekilde değerlendirmesi gerektiğini savunmasına esas yapmıştır
Sivil itaatsizlik olarak değerlendirilen, sözkonusu suçun işlenmemiş olması ya da cezanın haksız oluşu değil, düşünce özgürlüğü karşısında Sokrates’in takındığı tavırla, Site’nin değerlendirmesi arasındaki farktan kaynaklanmaktadır

2 Antigone olayı
Tehebai kralı Kreon, Antigone’nin dayısıdır Antigone’nin erkek kardeşi Polyneikes, dayısına karşı savaşır Savaşı kaybeden Polyneikes öldürülür Kreon, kendisine karşı savaşan Polyneikes’in cesedinin gömülmesini yasaklar ve bu yasağa karşı gelenin de ölüm cezasına çarptırılacağını ilân eder Fakat Antigone bu emri dinlemez İnsan onuruna aykırı bulduğu bu durumu ortadan kaldırmak için kardeşinin cesedini gömer Kralın karşısında da bu davranışıyla öğünür Vicdanının yazılı olmayan sarsılmaz kanunlarını, devletin yüksek menfaatine ve siyasi kanunlarına karşı savunur Kreon, Antigone’yi ölüme mahkum eder ve Antiogone bu karar infaz edilmeden önce intihar ederek hayatına son verir

Bu olaydaki sivil itaatsizlik, yönetimin vermiş olduğu karardan çok, insan onuru kavramına Antigone’nin verdiği anlama ilişkin olarak ortaya çıkmaktadır
Antigone, Kreon’un kardeşine ölüm cezası vermesine ve bunu yerine getirmesine karşı çıkmaksızın, sadece ölünün ortada bırakılmasının insan onuruna aykırı olduğunu savunmaktadır Suçlu bile olsa ölünün insan onuruna aykırı bir şekilde sergilenmesine razı olmamıştır


Antigone’nin eyleminde, hiçbir şiddet unsuru bulunmadığı gibi, davranışı nedeniyle verilen cezayı da göze almaktadırAntigone’nin bu davranışındaki temel yaklaşım, iki farklı açıdan değerlendirilebilir:
1 Bireyci veya anarşist nitelikte basit bir başkaldırma,
2 Evrensel bir ahlâk yasasının açık ve etkin bir yansıması olan ahlâk bilincinin, vicdanın bir ifadesi

Devletin, dinin veya partinin kendi ülkülerine bağlı olup olmadıklarını, ancak onlara bağlı olan bu bilinç denetleyebilir Eğer site, din veya parti kendi ülküsünden ayrılırsa, bilinçli insanın ödevi onlardan ayrılmak; hatta baskı yaparlarsa onlarla savaşmaktır Antigone’nin tavrındaki bu yapıcı eleştiri haklı bir başkaldırıyı simgelemektedir

3 Henry David THOREAU (1817 - 1862)
Sivil itaatsizlik kavramını teorik çalışmalarıyla ilk kez ortaya koymuştur Thoreau’nun, Gandhi ve King’in fikirlerinin oluşmasında büyük etkisi olmuştur
Thoreau’nun sivil itaatsizlik hakkındaki fikirlerini şu sözleriyle özetleyebiliriz;
“İyi ve kötü üzerinde, çoğunluğun değil, yalnız vicdanların karar verdiği bir hükümet olamaz mı ? Bir yurttaş, vicdanını bir an için dahi olsa yasa koyucunun eline bırakmalı mıdır ? Bırakmalıysa, neden bir vicdanı var Bana kalırsa önce insan olmalıyız; sonra uyruk Doğruya olan saygımız ölçüsünde, yasaya saygı beslemeye özenmeliyizHer zaman, ‘halk çoğunluğu yeterince eğitilmiş değildir’ denir Azınlık, çoğunluktan ne daha akıllıdır, ne de daha iyidir Çoğunluğun sizin kadar iyi olması pek o kadar önemli de değildir Binlerce insan, kafaca savaşa ve diğer bütün kötülüklere karşıdırlar Ancak, bu karşı oluşlarını bir şekilde gösteremezler Ya da vatandaş olarak sadece oy verir, bu yolda savaşanlara sadece yolun açık olsun derler; o kadar Siyasi iktidarın belirlenmesi için oy verme işi, bir çeşit kumardır Sadece doğruya oy vermek bile, doğru uğrunda bir şey yapmak değildir Akıllı bir insan doğruyu rastlantıya bırakamaz
Haksız bir takım yasalar vardır Onlara boyun eğmekle yetinelim mi ? Yoksa onları değiştirmeye mi çalışalım ? İnsanlar böyle bir durum karşısında genel olarak şöyle düşünürler: Yasaların değiştirilmesi fikrine çoğunluğun katılmasına kadar bekleyelim Yasaya karşı gelirsek, ortaya çıkan sonuç, düşünülen yarardan daha tehlikeli olabilir
O halde, yarardan çok zarar meydana gelecekse, Yasa Koyucu, neden akıllı azınlığını dinlemiyor ? Niçin hep İsa’yı çarmığa geriyor ? Copernicus’u, Luther’i afaroz ediyor ?
Ben şunu bilir, şunu söylerim; bir tek namuslu insan, Massachussets Eyaletinde köle kullanmaktan vazgeçse ve bu nedenle hapse atılsaydı; Amerika’da köleliğin köküne çoktan kibrit suyu dökülmüş olurdu Atılan adım ne denli küçük olursa olsun, bir kere bir iş iyi yapıldı mı, dünya durdukça yapılmış demektir


__________________





Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Sivil İtaatsizlik

Eski 06-04-2009   #2
yesimciwciw

Cevap : Sivil İtaatsizlik



4 Mahatma GANDHİ (1869 - 1948)
Gandhi, Thoreau’nun görüşlerini eski Hint düşüncesi ahimsa (şiddetsizlik, tüm sevgi) ile bağdaştırmıştır Kabagüçsüz direnme biçimindeki siyasi eylem kuramı, bu temel üzerinde yükselir Ülkesinin dinsel felsefesi onun düşünsel omurgasıdır
Gandi’nin uyguladığı yöntem, pasif direniş yoluyla eylem yapmaktır Eylemlerine 1920 yılında, bütün Hindistan halkına, İngilizlere karşı işbirliği yapmama konusundaki çağrıları ile başladı İki taktik uygulamaktaydı İlki, vergi ödememe, mahkemelere karşı grev, okul, sivil ve askeri düzenlemeleri reddetmek; ikincisi, milli bağımsızlık isteğini her fırsatta dile getirmek Her iki yöntem de son derece başarılı olmuştur

Hermann Hesse, Gandhi için şu sözleri söylemiştir; “Sonsuz gibi görünen kimi gerçekleri bulduğu pek o kadar önemli değil Bunlara her köşede, bucakta rastlanır Asıl dikkate değer olan, O’nun bu gerçekleri hemen ve tavizsiz gerçekleştirmeye girişmesidir Ancak, başkalarına karşı bir takım talepler olarak değil, tersine kendi benliğinden ve arzularından vazgeçmek bahasına, bizzat kendisine karşı talepler olarak

Gandhi, determinist bir tarih anlayışını reddeder O’na göre; ‘insan özgür bir iradeye sahiptir Hiçbir şey onu istemediği bir şeyi yapmaya yazgılı kılamaz’ Gandhi, insanları bütünsel bir devrime çağırır Ancak, bir toplum üyelerinden daha iyi olamayacağından, işe bireyden başlamak gerekir O, dünyanın her yerinde uygulanabilir bir siyasal yöntem arıyordu Karşıtlarıyla ve kendilerine karşı savaşım verdikleriyle diyalog arıyor ve bunu hiç kesmemeye çalışıyordu Gandhi’nin en büyük başarısı, emperyalist egemenlik tutkusu içinde olan İngilizler’in bu arzularını yavaş yavaş zayıflatarak sıfır noktasına indirmek, onlara doğru yolu buldurmak olmuştur

Ülkesinde süregelen İngiliz sömürgeciliğini yıkmayı başaran Gandhi, insanlık tarihi için “şiddetsiz siyasal istemin” bir anıtı olmuştur
Gandhi’nin başarılarını şu şekilde özetleyebiliriz;
1 Kolonileşmiş toplumların kurtuluşunun acilen ve kabagüç kullanmaksızın gerçekleşebileceğini göstermiş olması;
2 Sivil itaatsizliğin, direnmenin yalnızca etkili bir aracı olmayıp, tersine toplumun iyileşmesinde felsefi temeli oluşturduğunu ortaya koymuş olması;
3 Bireyin diğerleriyle birlikte, hatta tek başına da, dünyanın toplumsal ve siyasi yapısının değişmesine yol açabilecek moral güçler geliştirebileceğini kanıtlamış olması Gandhi’nin varsa bir tek doğmasından sözedilebilir; “Şiddetsizliği Uygulamak” Şiddetsizliği uygulamanın yolunu da; “Yaşamı öylesine yalınlaştırmalı ki, kaba güç gereksiz olsun” şeklinde ifade etmektedir
Gandhi’nin şu sözleri onun ilkelerini özetlemektedir;
“…Satyagrahi toplum yasalarına aklını kullanarak, kendi özgür istemiyle boyun eğer Çünkü bunu kutsal bir görev bilir Ancak, toplum yasalarına bu şekilde titizlikle uyduktan sonradır ki insan, hangi kuralın iyi ve adaletli, hangisinin haksız ve adaletsiz olduğuna karar verebilir Ancak o zaman insan, çok iyi belirlenmiş durumlarda, bazı yasalara karşı boyun eğmezliğe başvurmak hakkını kazanabilir … Şuna inandım ki, bir halk yasalara uymamak yoluna başvurmak yeterliliğini kazanmadan önce, onun bütün gereklerini tümüyle öğrenmelidir … Hiç kimse öyle bulduğu için, mutlak biçimde haklı olduğunu ya da bir şeyin kesinlikle doğru olduğunu ileri süremez Özgür kararıyla yanlış bulabildiği sürece bu, ancak onun için yanlıştır Buna göre haksız olduğunu bildiği bir şeyi yapmaması ve her ne olursa olsun bunun sonuçlarına katlanması gerektiği ortadadır İşte bu, ruhsal gücün kullanılabilmesi için yegâne anahtardır
Vicdani konularda çoğunluğun yasası yetkili değildirBu sözleri hükmedilecek cezayı hafifletmek için söylemiyorum Amacım, bana yapılan uyarıya, yasaya olan saygısızlığımdan değil, varlığımızın o yüce yasasına, yani vicdanımızın sesine uyduğum için boyun eğmediğimi göstermektir


Gandhi’ye göre şiddetsizlik, hem onu kullananı hem de kendisine karşı kullanılanı kutsar “Günahtan nefret et, günahkardan değil” sözü, onun felsefesini ve ne derece engin görüşlü olduğunu açıkça göstermektedir
5 Martin Luther KİNG (1929 - 1968)
Amerika Birleşik Devletleri’nde ırk ve inanç ayrımına karşı büyük bir hareketin başlamasının öncüsü olan King, insanların içinde küllenmiş olan kardeşlik ve eşitlik ateşini yeniden yakmıştır Ölümünden sonra dahi, yaptığı mücadelenin etkileri sürmüş ve ırkçılığa karşı mücadelede önemli katkıları olmuştur Bu nedenle, 1964 Nobel Barış Ödülü’ne layık görülmüştür
King’in 1963 yılında Washington’da yaptığı “I have a dream”(bir hayalim var) adlı söylevi, mevcut düzende değişiklik yapabilmek için, yasal çerçeve içinde sürekli çalışmak gerektiğini belirten, sözlü bir denemedir Bu söylevin bir bölümünü buraya aktarmak istiyorum

“Bir düş kurarım ben hep Bu düşte Georgia’nın kırmızı renkli tepelerinde, eski esirlerin oğulları ile, eski esir sahiplerinin oğulları kardeşlik sofrasında bir arada otururlar

Amerika’da siyah ve beyazların birbirini yediği, toplumsal hareketlerin tam ortasında söylenen bu sözler, sivil itaatsizliğin övgüsü niteliğindedir
Baptist rahibi olan King, vaazlarında ve yazılarında şunları söylemektedir
“Tüm insanlar, içinden kurtulmaları mümkün olmayan bir ortaklık ağına yakalanmış durumdadırlar; bir tek kader giysisiyle birbirlerine bağlıdırlar Birini doğrudan etkileyen ne varsa öbürünü de dolaylı etkiler Siz olmanız gerektiği gibi olmadıkça ben de, asla olmam gerektiği gibi olamam; ben olmam gerektiği gibi olmadıkça, siz olmanız gerektiği gibi olamazsınızSivil itaatsizlik, yaratmayı amaçladığı bunalım ve gerilim yoluyla, ısrarla müzakere masasına oturmaya yanaşmayan toplumu, sorunla yüzyüze gelmeye zorlar Sorunu daha fazla göz ardı edilemiyecek biçimde dramatik duruma sokarDünyanın en üstesinden gelinmez kötülükleri … yoksulluk, ırkçılık ve savaş üçlüsü bile, ancak şiddetsizlik yöntemleriyle ortadan kaldırılabilir Böylesine yerleşmiş ekonomik, siyasal ve sosyal kötülüklerin bile yok edilmesinde, kaçınılmaz ahlâki gerek, ancak sevgidir … Ben sevgiden söz ettiğim zaman, duygusal ya da zayıf bir cevaptan söz etmiyorum Ben tüm büyük dinlerin hayatta en yüksek birleştirici ilke olarak gördüğü o güçten söz ediyorum Her nasılsa sevgi, nihai gerçeğin kapısını açan anahtar olabilmektedir Hindu, Müslüman, Hıristiyan, Yahudi ve Budist inançların nihai gerçekle ilgili bu ortak inancı, Hazreti Yahya’nın şu sözleri ile özetlenmektedir; ‘Birbirimizi sevelim, çünkü sevgi Tanrı’dır Seven herkes Tanrı’dan doğmadır ve Tanrı’yı bilmektedir’ Şiddetsizliğin tam merkezinde sevgi ilkesi bulunmaktadır Şiddetsiz Militan, insan onuru uğruna verilen mücadelede, dünyanın baskı altındaki insanlarının asla hınçlanıp, nefret kampanyalarına kalkışmaması gerektiğine inanır Bir olaya aynıyla cevap vermek, evrende nefretin varlığını daha da yoğunlaştırmaktan başka işe yaramaz Hayat yolunda, nefret zincirini koparmaya birilerinin aklı ve ahlâkı yetmek zorundadır Bu da ancak sevgiyi hayatlarımızın merkezi haline getirmekle yapılabilir Sevgi, gerçek ve bir de gerekeni yapabilme cesareti; ömür boyu sürecek bu yolculukta bize yol gösteren temel rehberler olmak zorundadır"

V Çağdaş Gelişmeler

Dünya tarihi içinde savaşlarla geçen dönemler, ne yazık ki birer özgürlük arayışından çok, gündelik yaşamı sürdürebilme ve hatta yaşıyabilme mücadelesi ile geçen kayıp yıllar olmuştur İkinci dünya savaşının bitmesiyle birlikte dünyada yeniden özgürlük rüzgarları esmeye başlamıştır Daha çok genç insanların topluma karşı çıkma ve daha özgür yaşama istemleri ile ortaya çıkan bu akım, yaşamın her alanında giyimden müziğe, eğitimden aile yaşantısına kadar etkili olmuştur
Ortaya çıkan bu eğilim edebiyat, müzik ve sinema yoluyla coğrafi yakınlık çizgisinden başlıyarak dalga dalga tüm dünya ülkelerinde etkisini göstermiştir Batıda özgürlük sevinci ile başlıyan bu hareket ne yazık ki uyuşturucu batağında kendini bitirmiştir Ancak, düşünce özgürlüğü üzerinde olumlu etkileri olmuştur

Zenginleşmenin ve sanayileşmenin insanların mutluluğu için yeterli olacağı yönündeki inançlar, çevre kirliliği, yabancılaşma ve yalnızlaşma şeklinde yeni sorunlar olarak insanların karşısına çıkmıştır İnsanlık bir yerde ciddi bir hata yapmıştı İşte yirminci yüzyıl bu hatayı onarma yolundaki çabaların bir tarihi olarak kendisini ortaya koymuştur Çevre bilinci; var olan dünyanın şu an için elimizdeki biricik varlığımız olduğu; aslında sevgi ve paylaşmanın sınırlı insan ömrünün tek tesellisi olduğu artık anlaşılmıştı Bu manevi atılım ve istek ne yazık ki çoğu din tüccarı siyasiler tarafından kendi kısır emelleri için alet edilmekte, manevi açılım için yakalanmış olan bu fırsat dini doğmalarla boğulmaya çalışılmaktadır

Çevre bilinci insanlarda o kadar etkili bir hal almıştır ki, bu amaç için oluşturulan teşkilatlar siyasi partiler olarak yönetime katılabilmişler, güç kullanabilen derneklere dönüşmüşler, neredeyse birebir uluslararası alanda devletlerle mücadele edebilecek güce kavuşmuşlardır Bunun örneği olarak Green Peace ve Fransız devletinin nükleer denemeleri ile ilgili gelişmeleri örnek verebiliriz Fransa’nın Güney Pasifik adalarında yaptığı nükleer denemelerin, sadece o bölgeye değil, tüm dünyaya zarar verdiği herkes tarafından bilinmekte ve eleştirilmektedir Bu denemelerin durdurulması için “Onu en zayıf yerinden vur”, “Fransız Şarabı İçme” kampanyalarını örnek gösterebiliriz Green Peace kendi maddi olanaklarıyla bir reklam kampanyası başlatarak Fransa’nın en önemli ihraç ürünü olan şarabın satın alınmaması konusunda etkili bir uygulama başlatmıştır

Balinaların, fokların ve diğer soyu tükenmekte olan hayvanların avlanması konusunda da etkili sivil itaatsizlik girişimleri vardır Avcı derneklerine karşı da aynı çevre bilinci içinde yaklaşıldığını görmekteyiz Avcılığın bir spor olarak değerlendirilmesine şiddetle karşı çıkanlar aynı eleştirici tutumlarını kürk giyen şık hanımlara karşı da göstermektedirler Avrupa ve Amerika’da özellikle kendine bunu iş edinmiş guruplar, tiyatro, opera ya da şık restorant önlerinde hanımların kürklerine çıkmaz boya ile saldırıda bulunmaktadırlar Korkarım yakın bir gelecekte çevrecilerin vejeteryan kanatları kasap dükkanlarına saldırarak bu vahşi sergilenmenin ve katliamın durdurulmasını da isteyeceklerdir

Kaynak:hukukgentr

__________________





Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.