Şengül Şirin
|
Ermeniler
Ermeniler
Հայեր Hayer
Soldan sağa
Büyük Tigranes • Mesrob Mashtots • Vartan Mamikonyan • Levon V Lusignan
İvan Ayvazovski • Aram Haçaturyan • William Saroyan • Tigran Petrosyan Toplam Nüfus 6,3 - 10 milyon[1][2]
Önemli Bölgeler Ermenistan 3 229 900 [3] Rusya 1 131 000 [4] ABD 1 000 000 [5] Fransa 500 000 [6] İran 400 000 [7] Gürcistan 248 900 [8] Suriye 190 000 [9] Lübnan 140 000 [10] Dağlık Karabağ 130 000 - 153 000 [11][12] Arjantin 134 000 [13] Polonya 110 000 [14] Ukrayna 100 000 [15] Türkiye 40 000-76 000 [16][17] Ürdün 70 000 [18] Irak 60 000 [19] Özbekistan 33 000 [20] Almanya 42 000 [21] Kanada 34 000 [5] Brezilya 40 000 [22] Yunanistan 35 000 [23] Avustralya 37 000 [24] Türkmenistan 30 000 [25] Macaristan 30 000 [26] Belarus 24 000 [27] Kazakistan 15 000 [28] Uruguay 19 000 [29] Birleşik Krallık 18 000 [30] Bulgaristan 10 832 [31] Mısır 10 000 [32] Çek Cumhuriyeti 10 000 [kaynak belirtilmeli] Diğer ülkeler 100 000 [6] Dil(ler) Ermenice Din(ler) Çoğunluğu Apostolik ve Katolik, Evangelik ve çeşitli Protestanlar özellikle diaspora'daki Ermeniler İlgili Etnik Gruplar Hemşinliler
Ermeni,
Ermenistan'da ve dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan bir ulus veya etnik grupa verilen addır
Yeryüzünde çeşitli ülkelere dağılmış 7 000 000 civarında Ermeni bulunmaktadır Ermenistan'daki Ermeni nüfusu resmi rakamlara göre 3 milyon civarındadır
19 yüzyıla dek büyük çoğunluğu Osmanlı ve İran imparatorlukları sınırları içinde yaşayan Ermeniler, bu tarihten itibaren çeşitli nedenlerle dünyanın birçok ülkesine dağılmışlardır Bu dağılma olayına ve dağılma sonucu çeşitli ülkelerde yaşayan Ermeni topluluklarına topluca Ermeni diasporası adı verilir Diasporada Ermeni nüfusunun en yoğun olduğu ülkeler Rusya, ABD ve Fransa'dır İran ve
Türkiye[kaynak belirtilmeli] Ermenileri kendilerini diaspora kapsamında değerlendirmemektedirler
Ermeni Dili
Ermenice Hint-Avrupa Dilleri ailesi içinde bağımsız bir dal oluşturan bir dildir Yukarı Fırat ve Aras havzasında MÖ 5 yüzyıldan itibaren varlığı kaydedilmiş ve 405 yılından itibaren Ermeni alfabesi ile yazılmaya başlanmıştır [33]Din adamı Mesrob Maşdots (y 361-441) tarafından geliştirilerek günümüze dek kullanılan Ermeni alfabesi 38 harften oluşur
Modern Ermenice yazı lehçeleri, İstanbul merkezli olarak gelişen Batı ErmenicesiDoğu Ermenicesidir[kaynak belirtilmeli] Ermenistan Cumhuriyetinin resmi dili Doğu Ermenicesidir[kaynak belirtilmeli] Batı ülkelerindeki Ermeni diasporası bünyesinde Batı Ermenicesi daha yaygın olmakla birlikte, son yıllarda Ermenistan Cumhuriyetinin kültürel etkisinin artmasıyla birlikte Doğu Ermenicesi giderek ön plana çıkmıştır [kaynak belirtilmeli] ile, İsfahan merkezli olarak yayılan
Dinî Kimlik
Ermeni toplumu, geleneksel tarih anlatımına göre MS 301 yılında "Aydınlatıcı" (Lusavoriç) lakabıyla anılan Aziz Grigor / Krikor'un öncülüğünde Hıristiyan dinini kabul etmiştir Yaygın bir kanıya göre yeryüzünde Hıristiyan dinini benimseyen ilk ulusal topluluk Ermenilerdir[34] Ancak İstanbul merkezli Bizans kilisesi ile Ermeni kiliseleri arasında doğan doktrin farkları ve siyasi çekişmeler nedeniyle Ermeni kilisesi 451 yılında Ortodoks/Katolik dünyasıyla yolunu ayırarak ayrı bir ulusal
mezhep olarak örgütlenmiştir [kaynak belirtilmeli] Ermeni Apostolik Kilisesi adını alan ulusal kilise, Batılı kaynaklarda (Ermeni kilisesinin kurucusu olan Aziz Grigor'a atfen) Gregoryen adıyla da anılır [kaynak belirtilmeli]
Yeryüzündeki Ermenilerin ezici çoğunluğu Ermeni Apostolik Kilisesine mensuptur[kaynak belirtilmeli] Bunun yanısıra 17 yüzyılda ortaya çıkan küçük bir Katolik Ermeni cemaati ve önemsiz sayıda Protestan Ermeniler de mevcuttur
5 yüzyılda (428-ci yıl) eski Ermeni Krallığının yıkılması ile birlikte Ermeni Apostolik Kilisesine mensup olmak Ermeniliğin başlıca tanımlayıcı unsuru olarak değerlendirilmeye başlanmıştır [kaynak belirtilmeli] Böylece, ulusal mezhebi terkederek mesela Ortodoks kilisesine bağlanan Ermeniler Ermeni değil RumMalazgirt Savaşından önce ve sonra Müslümanlığı kabul eden çok büyük sayıda Ermeni de Ermeniliği terkedip Arap veya Türk ulusal kimliklerini benimsemişlerdir
olarak kabul edilmişler, yine aynı şekilde
Osmanlı Devleti'nde de Ermeniliğin etnik değil dini bir topluluk tanımı olduğu vurgulanmalıdır[kaynak belirtilmeli] Geleneksel Osmanlı düzeninde "Ermeni kilisesine mensup olmayan Ermeni" deyimi anlamsız bir ifadedir [kaynak belirtilmeli] Ancak 18 yüzyılda Katolik Ermeni toplumu etrafında gelişen reform düşüncesi ve 19 yüzyılda Batı kaynaklı laik düşüncenin etkisiyle, din ve mezhepten bağımsız bir Ermeni ulusal kimliği oluşturma gayretleri modern Ermeni siyasi düşüncesinin önemli bir sorunu olarak baş göstermiştir [kaynak belirtilmeli]
Tarih
Başlangıçlar
Ermeniler kendilerine Hay ve ülkelerine Hayastan veya Hayk adını verirler Yabancı ulusların Ermeni ülkesi için kullandıkları bir terim olan Armina veya Arminiya ilk kez y MÖ 510 tarihli Eski Farsça (Persçe) Bisutun yazıtında kaydedilmiştir
Eski Fars İmparatorluğunun Arminiya eyaleti (satraplığı) Van Gölü havzası merkez olmak üzere Ağrı Dağı yöresi ve Aras ve Arpaçay vadileri ile en Batıda Elazığ ve Erzincan yöresini içerecek şekilde Yukarı Fırat havzasını kapsamaktaydı[kaynak belirtilmeli] Aynı bölge Antik Çağ boyunca Eski Yunan ve Latin kaynaklarında Armenia, İslamiyet dönemine ait Arap kaynaklarında ise Armaniyya/ErmeniyyeErmeniyye terimine 15 yüzyıl başlarına dek rastlanır[kaynak belirtilmeli] olarak adlandırılır Erken dönem Türkçe metinlerde coğrafi bölge adı olarak
Bölgede MÖ 1 binyılın ilk yarısında Urartu Krallığı hüküm sürmüştür [kaynak belirtilmeli] Urartu uygarlığının MÖ 7 yüzyıldan itibaren zayıflayıp çökmesiyle, aynı bölgede birbirinden bağımsız hareket eden çeşitli Ermeni beylerinin ve Urartu diliyle doğrudan bir bağlantısı olmayan Ermenicenin egemen olduğu görülmektedir[kaynak belirtilmeli] Ermeni unsurunun bölgede öteden beri Urartu egemenliği altında varolan bir unsur mu yoksa Urartu düzeninin zayıfladığı dönemde bölgeye dışarıdan gelen istilacılar mı olduğu konusunda tarihçiler arasında fikir birliği yoktur
Eski Ermeni Krallığı
Eski Fars (Pers) İmparatorluğunun son döneminde Arminiya eyaletinin siyasi öneminin arttığı ve bölgenin imparatorluk bünyesindeki iktidar mücadelelerinde ön planda rol oynadığı görülür Fars İmparatorluğunun Büyük İskender tarafından yıkılmasından (MÖ 331) bir süre sonra bölgede, biri Aras Vadisinde, diğeri Sophene (Elazığ) havalisinde odaklanan iki ayrı krallık ortaya çıkmıştır[kaynak belirtilmeli] Her iki devletin hükümdar sülaleleri İran yönetici sınıfı kökenli olduklarını iddia etmekle birlikte, Suriye ve Anadolu'da egemen olan Helenistik devletlerle yakın ilişkiler kurmuşlardır
MÖ 1 yüzyıl başında Suriye'de Selevkoslar Krallığının çöküşü üzerine Ermenistan Kralı II Tigran (MÖ 95-55) Yukarı Mezopotamya ve Suriye'ye doğru yayılma siyaseti izleyerek egemenliğini bugünkü Lübnan'ın güneyine dek genişletmeyi başarmıştır [kaynak belirtilmeli] Tigran, başkentini de Diyarbakır (Amida) yakınlarında kurduğu Tigranakert (Tigranocerta) kentine taşımıştır[kaynak belirtilmeli] Ancak Doğu Akdeniz'de güçler dengesinin bozulmasından rahatsız olan Roma İmparatorluğunun müdahalesi üzerine Tigran, Caius Gnaeus Pompeius[kaynak belirtilmeli] komutasındaki Roma kuvvetlerine yenilmiş ve fethettiği toprakları terke mecbur bırakılmıştır
MÖ 1 yüzyıldan MS 4 yüzyıla dek Ermeni krallığının, bir yandan Roma, diğer yandan İran'da kurulan Part ve daha sonra Sasani imparatorlukları arasında bir tür "tampon bölge" görevi üstlendiği görülür [kaynak belirtilmeli] Krallar sık sık dış güçlerin müdahaleleriyle değişmiş, hatta kraliyet hanedanı dışından yabancı asıllı kişiler zaman zaman Roma veya İran baskısıyla kral atanmışlardır [kaynak belirtilmeli]nakharar 'lar) güçlenmiş ve çok sayıda beylikler ortaya çıkmıştır En önemli nakhararMuş'ta Mamigonyan'lar, Kars'ta Gamsaragan'lar, İspir'de, daha sonra Kars, Ardanuç ve Muş'ta Bagratuni'ler, Başkale ve Van'da Ardzruni'ler, Gevaş'ta Rştuni'ler, Tekman'da Vahevuni'ler, Erciş'te Abahuni'ler, Malazgirt'te Knuni'lerdir [kaynak belirtilmeli] Kraliyet makamının zayıfladığı bu dönemde yerel bey hanedanları ( hanedanları
387 yılında Ermenistan Roma (Bizans) imparatorluğu ile Sasani imparatorluğu arasında ikiye bölünmüştür[kaynak belirtilmeli] Bu tarihte çizilen ve Erzurum-Silvan-Nusaybin hattından geçen sınır, yaklaşık 300 yıl boyunca Bizans-İran sınırını oluşturmuştur [kaynak belirtilmeli] Batı Ermenistan bu tarihten itibaren Bizans tarafından atanan (fakat çoğunlukla yerel nakharar ailelerinden gelen) askeri valilerce yönetilirken, Doğu Ermenistan'da kraliyet hanedanı 421 yılına kadar hüküm sürmüş, bu tarihten sonra doğuda da İran tarafından atanan valiler (vostikan 'lar) dönemi başlamıştır[kaynak belirtilmeli]
451 yılında Ermeni beylerinin temsilcisi (sparabed) Vartan Mamigonyan[kaynak belirtilmeli] önderliğinde İran'a karşı başlatılan fakat yenilgi ile sonuçlanan isyan hareketi, Ermeni ulusal tarihinin önemli olaylarından biri olarak kabul edilir
Ortaçağ
Ermeni ülkesi 640-653 yılları arasında gerçekleştirilen seferler sonucunda Arap egemenliğine girmiştir[kaynak belirtilmeli] Ancak Halifelik yönetimi bölgede doğrudan bir İslamlaştırma veya Araplaştırma politikası uygulamayarak, yerel nakharar[
] sülalelerine geniş özerklik tanıyan bir düzen kurmuştur
9 yüzyıl sonunda Abbasi Halifeliğinin zayıflaması üzerine, Bizans'ın Ermeni beylerini kazanmaya yönelik politikalar geliştirdiği, buna karşılık Bağdat yönetiminin de Arap yanlısı olarak tanınan Bagratlılar ve Ardzruniler gibi nakharar[kaynak belirtilmeli] 806'da Halife Harunürreşid Bagratlılar´dan "Et Yiyen" lakabıyla anılan Aşot'u "Ermenistan Emiri" ilan etmiştir[kaynak belirtilmeli] Bunun torunu olan bir başka Aşot Bagratuni 886'da "Şehinşah-ı Armen" sıfatıyla Ermenistan tacını giymiştir Kars ve Ani kentlerinde hüküm süren Bagratuni'lere karşılık, Gevaş ve Akdamar Adası'nda yerleşik olan Ardzruni hanedanı onlara rakip bir Ermenistan Krallığı iddiasına girişmişlerdir
Her iki krallık iç kavgalar ve hanedan mücadeleleriyle bölündüğü halde, 10 yüzyılda ve 11 yüzyılın ilk yıllarında, bugüne kadar kalıntıları görülen çarpıcı bayındırlık ve sanat eserleri ortaya koyarlar[kaynak belirtilmeli] Akdamar Adası'ndaki Surp Haç Kilisesi ve Kars, Ani ve Artvin yöresindeki birçok anıtsal yapı bu dönemin eseridir [kaynak belirtilmeli] ailelerini destekleme yoluna gittiği görülür
11 yüzyıl başında tamamen parçalanan Arap imparatorluğunun bıraktığı boşlukta Bizans imparatorluğu atağa geçerek bölgedeki Ermeni devletlerini teker teker egemenliği altına almıştır [kaynak belirtilmeli] Malazgirt 993'te, Ardanuç ve Yusufeli 1000'de, Ardzruni Krallığı 1020'de, Ani 1045'te, Kars 1064'te Bizans'a boyun eğer [kaynak belirtilmeli] Yenilgiye uğrayan Ermeni beyleri Bizans Devleti tarafından Fırat'ın batısındaki eski Rum topraklarına göç ettirilerek, maiyetleri ile birlikte Sivas, Kayseri, Maraş, Antep ve Kilikya bölgelerine iskân edilirler
Malazgirt Savaşı'ndan sonra Anadolu'da Bizans egemenliğinin iflası üzerine, Bizans toprakları içindeki Ermeni askeri şeflerinin bazıları İç-doğu Anadolu'da bağımsız veya yarı-bağımsız beylikler kurmuştur [kaynak belirtilmeli] Bu beyliklerin çoğu 1080'den sonra Türkler tarafından tasfiye edilir veya Müslümanlığı kabul ederek Türkleşirken, Kilikya (Çukurova) bölgesinde Sis (Kozan) ve Anavarza[kaynak belirtilmeli] kalelerinde yerleşik olan Rupenyan beyliği yaklaşık 300 yıl boyunca bağımsız kimliğini korumayı başarmıştır
Türk ve İran Egemenliği
Ermeni ülkesi 11 yüzyıldan itibaren çeşitli Türk ve İran devletlerinin egemenliği altında yaşamıştır [kaynak belirtilmeli] Eski Ermeni yerleşim merkezleri 13 yüzyıldaki Moğol istilası ve özellikle 16 yüzyıldaki Osmanlı-İran savaşları sonucu büyük tahribata uğrarken, bölgeden Türk ve İran devletlerinin siyasi ve ekonomik merkezlerine doğru önemli bir Ermeni göçü vuku bulmuştu
15 yüzyılda Akkoyunlu Devleti, Ermeni kilisesine yönelik aktif bir himaye politikası izlemiş[kaynak belirtilmeli], Ermeni Kilisesi'nin ruhani başkanlığı olan GatoğigoslukEçmiazin'de (bugünkü Ermenistan Cumhuriyeti içinde, antik Vağarşapat kenti yakınında) 1441'de yeniden tesisine önayak olmuştur [kaynak belirtilmeli] Fatih Sultan Mehmet'in 1476'da İstanbul'da Ermeni Patrikhanesini kurdurmasında, Akkoyunlu Devletiyle Osmanlı Devleti arasındaki güç mücadelesinin etkisi görüebilir[kaynak belirtilmeli] makamının
1606'da Safevi Şahı I Abbas İsfahan yakınında Yeni Culfa kentini kurarak Nahçıvan ve Kars'tan getirdiği 150 000 Ermeniyi buraya iskân ettirmiştir[kaynak belirtilmeli] Bu tarihten itibaren Yeni Culfa, İstanbul ile birlikte, Ermeni kültürünün başlıca iki merkezinden biri olarak öne çıkar[kaynak belirtilmeli]
Ermeni Reform Hareketi ve milliyetçiliğin doğuşu
Osmanlı Ermenileri arasında Batılılaşma ve reform hareketlerinin başlangıcı 18 yüzyılın ilk yıllarına dayanır[kaynak belirtilmeli] 1701 yılında Sivas'lı Mkhitar Vartabed[kaynak belirtilmeli] Zaman zaman sert mücadelelere sahne olan reform hareketi, 1860'ta Padişah Abdülmecid tarafından ihsan edilen Ermeni Milleti Nizamnamesi ile zafere ulaşacaktır [kaynak belirtilmeli] Bu Nizamname ile kurulan Ermeni Millet Meclisi Osmanlı Devletindeki ilk temsili parlamenter organ niteliğinde olup, 1876 Kanun-u Esasi'si ile kurulan Osmanlı Mebusan Meclisi'ne de örnek teşkil etmiştir[kaynak belirtilmeli] öncülüğünde İstanbul'da başlayan reform hareketi, kız ve erkek çocuklar için modern okullar açılması, eski kilise Ermenicesi yerine İstanbul halk diline dayalı yeni yazı dilinin geliştirilmesi, Batı dillerinden kitaplar çevrilmesi, ve reformlara direnen Kilise yönetimine karşı sivil siyasi örgütlenmelerin kurulmasını hedeflemiştir
İstanbul Ermeni entelijensiyası özellikle 1826-1876 yılları arasında, II Mahmut ve Tanzimat'ın reform politikalarıyla özdeşleşerek, Osmanlı siyasi ve kültürel yaşamında daha önce sahip olmadığı aktif bir rol oynamaya başlamıştır [kaynak belirtilmeli] Ermenice basın 1860'tan itibaren hızla gelişerek Türkçe basınla rekabet edebilecek bir toplam tiraja ulaşmıştır[kaynak belirtilmeli] 1856 Islahat Fermanı'ndan sonra Ermeniler Osmanlı tarihinde ilk kez çeşitli devlet kademelerinde görev alarak, askeri ve sivil vezaret (paşalık) rütbesine ve nazırlık görevine kadar yükselmişlerdir[kaynak belirtilmeli]
Ermeni toplumu içinde devrimci ve milliyetçi akımlar 1870'lerin sonunda özellikle Avrupa'da eğitim gören üniversite gençliği arasında boy göstermiştir[kaynak belirtilmeli] 1876 Berlin Antlaşmasının öngördüğü demokratik reformların II Abdülhamid döneminde savsaklandığı düşüncesi, devrimci hareketin gelişiminde rol oynamıştır [
Sosyalist ve devrimci nitelikteki ilk örgüt olan Hınçak ("Çan") 1887'de İsviçre'nin Cenevre kentinde üniversite öğrencisi Avedis Nazarbekyan ve arkadaşları tarafından kurulmuştur[kaynak belirtilmeli] 1890'da Tiflis'te Kristapor Mikaelyan, Stepan Zoryan ve Simon Zavaryan tarafından kurulan Ermeni Devrimci Federasyonu, ya da yaygın adıyla Taşnaksutyun ("Federasyon"), Rus devrimci hareketinden aktardığı gizli örgütlenme modeli ve silahlı eylem anlayışıyla, kısa zamanda Hınçak'çıları ikinci plana iterek, ulusçu hareketin ana örgütü olarak öne çıkmıştır[
1895'te Taşnaksutyun önderliğinde Doğu Anadolu'da girişilen isyan teşebbüsü, II Abdülhamid yönetimince sert bir şekilde bastırılmıştır[kaynak belirtilmeli] 1895 olayları Türk kaynaklarında isyan ve güvenliğin tesisi kavramları çerçevesinde değerlendirilirken, Ermeni ve Batı kaynaklarında çoğu zaman "Birinci Ermeni Katliamı" olarak adlandırılır[kaynak belirtilmeli] Ancak 1895 Van, Bitlis, Erzurum, Erzincan ve Sivas olaylarının can kaybı rakamları hakkında güvenilir kaynaklar bulunmamaktadır
Abdülhamid saltanatının son yıllarında Ermeni Devrimci Federasyonu rejime karşı direnişin önemli bir nüvesini oluşturmuş ve bu niteliğiyle İttihat ve Terakki[kaynak belirtilmeli] 1908 Devrimi'nde İttihat ve Terakki ile Taşnaksutyun beraber hareket etmişlerdir[kaynak belirtilmeli] Ancak ihtilalden kısa bir süre sonra iki örgüt arasında anlaşmazlık başgöstermiş[kaynak belirtilmeli], ve iktidar partisinin eski müttefikleri hakkındaki kuşkuları, İttihat ve Terakki'nin 1912'den itibaren belirginleşen Ermeni aleyhtarı politikasında küçümsenemeyecek bir rol oynamıştır [kaynak belirtilmeli] örgütüne de model ve müttefik olmuştur
Ermeni Kırımı
Birinci Dünya Savaşı öncesinde, 1914 sayımına göre Osmanlı İmparatorluğu’nun toplam nüfusu 18,520,016 kişiydi Bunun 15 044 846’sı (%81,23) Müslümandı Müslüman nüfus, Türkler, Kürtler, Lazlar, Araplar, Çerkesler ve diğer Müslüman milliyetlerden oluşmaktaydı Kalan 3,475,170 kişinin 1 729 738’i (%9,34) Rum Ortodoks, 1 162 169’u (%6,27) Ermeni Gregoryen, 62 468’i (%0,34) Rum Katolik, 65 844’ü(%0,35) Protestan, 24 845’i (%0,13) Latin , 187 073’ü (%1,01) Yahudi, 47 406’sı (%0,26) Maruni , 195 617’si (%1,06) diğerleriydi Nüfusun ana dile göre dağılımıyla ilgili olarak Osmanlı Tarihçisi Kemal H Karpat, 1914 yılı nüfus
çalışmasıyla ilgili olarak şu gruplandırmayı yapmaktadır (Karpat, age, sayfa, 208-227): Müslümanlar, Rumlar, Ermeniler, Yahudiler, Katolikler, Ermeni Katolikler, Protestanlar, Latinler, Süryaniler, Eski Süryaniler, Keldaniler, Jakobiler, Maroniler, Samiriyeliler, Nasturiler, Yezidiler, Çingeneler, Dürziler, Kazaklar, Bulgarlar, Sırplar ve Ulahlar Rum Katolik ve Rum Ortodoks nüfusları toplamı, 1 milyon 792 bin 206’dı Ermeni Gregoryen ve Ermeni Katolik toplamı ise 1 milyon 230 bindir Bu halde etnik köken itibariyle 1914 yılında Osmanlı İmparatorluğu nüfusunun yüzde 9,68’i Rum ve yüzde 6,64’ü Ermenidir (Kaynak: Kemal H Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), Tarih Vakıf Yurt Yayınları, İstanbul, 2003, sayfa 226-227; bir çok kaynaktan aktaran DİE, Cilt 2, sayfa 46 )
Cumhuriyet döneminin ilk sayımı olan 1927 Nüfus Sayımında Türkiye'nin ana dili Ermenice olan nüfusu 64,745 kişi olarak belirtilmiştir (Kaynak: İstatistik Umum Müdürlüğü ve Devlet İstatistik Enstitüsü, 1927 nüfus sayım sonuçları )
Birinci Dünya Savaşı sırasında gerçekleşen bu büyük nüfus hareketi Ermeni kaynaklarında genellikle Mezn Yeğern (Büyük Felaket)[kaynak belirtilmeli] veya Çart[kaynak belirtilmeli] olarak adlandırılmakta ve modern Ermeni tarihinin dönüm noktası olarak değerlendirilmektedir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|