09-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ahmet Bedevi (Manisa Tarzanı) - Ahmet Bedevi Kimdir? - Ahmet Bedevi'nin Hayatı)
Ahmet Bedevi (Manisa Tarzanı) - Ahmet Bedevi Kimdir? - Ahmet Bedevi'nin Hayatı)
Ahmet Bedevi (Manisa Tarzanı) - Ahmet Bedevi Kimdir? - Ahmet Bedevi'nin Hayatı)
Manisa Tarzanı (kendi ifadesi ile Ahmet Bedevi resmi kayıtlara göre Ahmeddin Carlak) (d 1899 Samarra / Irak - ö 1963 Manisa) Kerkük kökenli bir Türkmendir Kurtuluş Savaşı'ında savaştığı için kırmızı şeritli İstiklal Madalyası sahibidir Hayatını Manisa'yı tüm Türkiye'ye örnek olacak şekilde ağaçlandırmaya adamış ve yaşadığı süre boyunca binlerce ağaç dikmiştir Spil Dağında yaşayan ve Manisa sokaklarında üzerinde sadece şort ile dolaşan Ahmet Bedevi'ye halk 1934 yapımı Tarzan filmi Manisa sinemalarında gösterime girdikten sonra yaşamını bu filmle özdeşleştirerek Manisa Tarzanı adını takmıştır 1963 yılında hayatını kaybedince Manisa halkınca bir efsaneye dönüştürülmüş, heykeli dikilmiştir Her yıl ölüm yıldönümü olan 31 Mayıs'da Manisa'da Ahmet Bedevi için törenler düzenlenir Manisa ilinde bir çok heykeli vardır
Hayatı :
Türk Ordusu'nda hem I Dünya Savaşı, ardından hem de Kurtuluş Savaşı' na katılır Ancak Kurtuluş Savaşı'ndan hemen önce, Kafkas Cephesi'nde Kâzım Karabekir Paşa'nın komutası altında er olarak olarak görev alır
Kurtuluş Savaşı' nın ardından Türkiye Büyük Millet Meclisince Kırmızı Şeritli (kurdelalı) İstiklal Madalyası ile şereflendirilir Her resmi kutlamada göğsüne bağladığı bir palmiye yaprağının üzerine bu madalyayı takar ve tören alanına büyük bir gurur içinde katılır
Kurtuluş savaşı sonlarında işgalci düşmanın orduları yurdumuzu terk edişleri sırasında Batı Anadolu'daki her yeri ateşe verirler Alevler öyle kuvvetlidir ki Manisa'nın yemyeşil manzarası katran karasına dönüşür
Tutkulu bir doğa sevdalısı olarak bu durumu üzüntüyle gören Bedevi, savaş sonrasında Manisa'nın manzarasını tekrar yeşile dönüştürmek üzere burada kalmaya karar verir Askerlik bitmiştir, ancak ona göre bu vatan için ağaç dikmek yeni bir kutsal görevdir Azimle mücadele ederek bir kaç senede mutlu sona ulaşır
Yoksul ve yalnız bir yaşam geçirir 1 Haziran 1933'te 30 lira aylıkla bahçıvan yardımcısı olarak Manisa Belediyesi'nin kadrosuna alınır
Kendisi de yoksul olduğu halde Belediye'den aldığı aylığı fakirlere yiyecek ve giyecek almak için harcayacak kadar yardımseverdir
Yaz, kış şortla ve lastik pabuçlarla dolaşır, Sadece üzerine eski gazete sererek kullandığı ahşap bir sedirinin bulunduğu Spil Dağı'ndaki küçük kulübesinde yorgansız, yataksız ve yastıksız uyur
Tek malvarlığı bunlardır Yaşamında fazla masrafı olmadığından paraya ihtiçaç duymaz, kazancını fakirler için harcar
Bir süre sonra saçını ve sakalını uzatmaya karar verir ve görünümünden ötürü halk ona "hacı" demeye başlar Başkalarının 25-30 dakikada çıkabildiği Spil Dağın'daki Topkale Tepesine o, lastik pabuçlarıyla birkaç dakikada çıkar, kendi saatine göre saat 12:00 olunca muhtemelen askeriye'den kalma eski bir top arabasından 1 el top atışı yaparak saatin 12:00 olduğunu halka da bildirir Bu yüzden halktan bazıları ona "topçu hacı" da der
Ve 31 Mayıs 1963'te hayata gözlerini yumar
Yaşamıyla iyi bir spor adamı ve gençlere iyi bir modeldi Manisa Dağcılık Kulübü'nün kurulmasında yardımcı olmuştur Ağrı, Cilo ve Demirkazık Dağlarına Tırmandı Sinema tutkunu, okumayı seven, yeniliklere açık biriydi
Herşeyin doğal olanını kullanmayı tercih ederdi Üzerine sürdüğü güzel kokuları bile özenle seçtiği bitkilerin yağından, kendi eliyle hazırlardı Hep soğuk suyla duş alarak vücudunu zinde tutardı Böylesine takdire şayan biriydi
Makam ve mevkii sahibi olmayı ve ihtiyacından çok para elde etmeyi aklından bile geçirmezdi Hayatını Manisa'ya ve Manisalılara hizmet etmeye adamıştı
En ilginç özelliğiyse yetiştirdiği her ağaca ve çiçeğe "çocuklarım" diye hitap edip onlarla dertleşmesiydi
Bir gün başrolünde Johnny Weissmuller' in oynadığı 1934 yapımı Tarzan filmi Manisa sinemalarında gösterime girdiğinde halk, Ahmet Bedevi'nin yaşamını bu filmle özdeşleştirerek bu kahramanı Manisa Tarzanı olarak anmaya başlar
Manisa Tarzanıyla ilgili anılar :
1) "Anıtın Çiçeklerine Ben Bakarım"
Tarih 8 Eylül 1956 Manisa Dağcılık Kulübü öğrencilerinden Engin Kongar Niğde'deki Aladağ ların Demirkazık zirvesine tırmanırkaen kayalıklardan yuvarlanarak hayatını kaybeder Kongar bu şekilde ölen ilk dağcımızdır
Üç yıl sonra Kongarın anısına yapılan bir anıt için açılış düzenlenir ve kalabalık arasında Bedevi de vardır Bedevi'nin aklına birden nişanlısı Meral in ölümü gelir O da Kurtuluş Savaşında Türk Ordusuna katkıda bulunmak üzere gönüllü olarak Bedeviyle beraber cepheye giderken kayalıklardan yuvarlanarak hayatını kaybeder Bedevi hamle yapsa da onu kurtaramaz
Bu acıyı tekrar hissederek Kongar'ın gözü yaşlı annesinin yanına gelir ve "Anneciğim üzülme, ben bu anıtın çiçeklerine her gün bakar, onları hiç soldurtmam" dedi
2) "Onu görmek için halk izdiham yaratıyordu"
Manisa Dağcılık Kulübü Kurucularından Haydar AKSAKAL anlatıyor:
"Tarzan'la birlikte Konya'ya gitmiştik Orada Mevlana Müzesi'ni gezmeye karar verdik Tarzan, kenti her zamanki gibi şortuyla geziyordu ve müzeye geldiğimizde kapıdaki görevli, onu bu kılığıyla içeri alamayacağını söyledi İçeri girmek için direnmemiz işe yaramadı Ancak daha sonra Tarzan, görevliye kapıdaki tabelayı gösterdi Tabelada Mevlana'nın o meşhur sözü, "Ne olursan ol gel" yazıyordu Bunun üzerine görevli çok mahçup oldu; özür dileyerek bizi içeri kendisi davet etti
Tarzan her zamanki gibi Konyada da kılığıyla çok dikkat çekmişti İnsanlar onu görmek ve ona dokunmak için birbirini eziyor, zaman zaman trafiğin bile aksamasına neden oluyorlardı Bu nedenle dönemin Konya Valisi şehirde gezmemizi yasaklamıştı ve şehirden ayrılana kadar stadyumda kalmamızı istemişti Niğde'de de insanların izdihamı yüzünden ezilme tehlikesi atlatıp polise sığındık Buna rağmen Tarzan insanların arasına çok karışmayan, içe kapanık bir yapıdaydı "
|
|
|