Şengül Şirin
|
İstanbul'un Işgali
İstanbul'un işgali
İstanbul'un işgali I Dünya Savaşı 
Sultanahmet Mitingi Tarih 13 Kasım 1918 - 6 Ekim 1923 Bölge Istanbul Sonuç İtilaf Devletleri Osmanlı DevletininTürkiye Cumhuriyetine geri vermişlerdir başkentine girmişler ve 1923 de Taraflar İngiltere
Fransa
İtalya Büyük Millet Meclisi Kumandanlar Somerset Gough-Calthorpe,
Louis Franchet d'Espérey Selahattin Adil Paşa
Yunan zırhlısı "Kilkis" (yanındaki muhrip "Psara")
Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında Mondros Ateşkes Antlaşması (30 Ekim 1918) I Dünya Savaşı'nin bu ülkeler arasında bittiğini ilan etmesinin ardından 13 Kasım 1918'de Osmanlı'nın başkenti İstanbul'a gelen müttefikler ile başlamıştır
İtilaf Devletlerinin Istanbul'a gelisi, Kasım 1918 - Mart 1920
1 kasımda İttihat ve Terakki kendini lağvetti 2 Kasım da Enver, Talat, Cemal Paşalar yurtdışına kaçtı 6 Kasımda Boğazlar silahsızlandırıldı 7 Kasımda işgal güçleri Çanakkale'den geçti 13 Kasım 1918'de Osmanlı'nın başkenti İstanbul'a gelen müttefiklerin 55 parçalık gemilerinden İstanbul'a 3500 asker çıkarıldı İngiliz Albayı Muerpi İstanbul'a geldi Yeni hükümeti eski ittihatçılardan Ahmet İzzet Paşa kurdu İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, bu güçleri takip etti 465 yıllık başkente ilk kez yabancılar askeriyle giriyor, millet esaretle tanışıyordu
23 Kasım 1918 sonra Ahmet İzzet Paşa yeni hükümeti kurdu
9 Şubatta Hadisat gazetesinde Süleyman Nazif Kara Gün başlıklı bir yazı yazdı Türk milletinin böyle bir işgali yaşamadığını ve bunu kaldıramayacağını söyledi İtilaf devletleri Türk halkının tepkisini çekmemek ve işgalin haklılığını kanıtlamak için aşağıdaki bildiriyi yayınladılar - İşgal geçicidir

- Padişahlığı ve halifeliği korumak ve güçlendirmek için işgaller gerçekleştirilmiştir

- Azınlıklara yönelik bir katliam başlarsa İstanbul Türklerden alınacaktır

- Herkes padişahlık makamının İstanbul'dan vereceği kararlara uyacaktır

Paris barış konferansı, Ocak 1919
(Paris Barış Konferansı) barış antlaşmasını hazırlamak amacıyla, İtilaf Devletleri arasında yapıldı ABD Başkanı Wilson'un amacı, Milletler Cemiyeti'nin kurulmasını sağlamaktı İngiltere ve Fransa ise Osmanlının iyi şekilde paylaşımını gerçekleştirecek yolu arama çabası içindeydiler Barış konferansında ayrı ayrı ortaya çıkacak Ermeni, Kürt, Arap, Mezopotamya, Suriye ve Hicaz Devletleri problemi vardı Barış Konferansı; bir taraftan Türkiye’yi, Fransa, İngiltere, Rusya ve İtalya arasında bölen gizli anlaşmalar, diğer taraftan da İngiliz’lerin Araplara verdiği taahhütler karşısında kaldı İttihatçılarin yargilanmasi için antlaşmaya hükümler yerleştirmek istediler  
İttihatçılarin yargılanması
Bu arada İttihatçılar yargılandı, Mondros ve Malta'ya sürgüne gönderildi Ordu, anlaşma hükümlerince terhis ediliyordu
Resmi ve sivil birçok yöneticiyi, askeri, aydını savaş suçlusu ilan ederek tutukladılar, sürgüne gönderdiler
İstanbul'da milli kurtuluş hareketi başladı Anadolu ve Trakya'da işgalcilere karşı Müdafaai Hukuk örgütleri kuruldu Mustafa Kemal Paşa, Yıldırım Orduları komutanlığından alınınca 13 Kasım'da İstanbul'a geldi Bu, artık mütareke İstanbul'uydu Pera Palas'da ve Şişli'de bir süre kaldı Tevfik Paşa kabinesinin düşmesinden sonra 19 Kasımda Vakit gazetesine verdiği demeçte şöyle dedi:
"Barışı kararlaştıracak hükümet meclisi mebusandan çıkacaktır" Oysa İstanbul'da yapacak bir şey kalmamıştı, Padişah meclisi feshetmişti Yeni hükümeti Damat Ferit Paşa kurdu İstanbul basını da ikiye ayrıldı Yurtseverler;Aydınlık,Sebilürreşad,A kşam,Vakit Hainler;Peyam-ı Sabah
Osmanlı Meclisinin Toplanması, Ocak 1920
Damat Ferit Paşa'nın istifası üzerine, 3 Ekim 1919'da kurulan Ali Rıza Paşa Kabinesinin göreve gelmesi, Müttefikleri hiç memnun etmemişti Bu kabinenin bazı üyelerinin milliyetçi eğilimleri, İstanbul'daki Müttefik temsilcilerinin bilmedikleri bir husus değildi Bu üyelerin başında Harbiye Bakanı Cemal Paşa gelmekteydi Cemal Paşa, Müttefiklerin, Mondros Mütarekesi gereğince, Anadolu'daki askerî kontrolleri konusunda çatışma durumuna girmekte gecikmedi
Ali Rıza Paşa kabinesi, kurulur kurulmaz, 9 Ekim 1919'da yayınladığı bir kararname ile, Meclis-i Mebusan seçimlerinin yapılacağını açıklamıştı Seçimler sonucunda, Meclis-i Mebusan 12 Ocak 1920'de ilk toplantısını yaptı Bilindiği gibi, özellikle Atatürk'ün talimat ve telkinleri ile, yeni Meclis' te kuvvetli bir milliyetçi hava ortaya çıktığı gibi, esasları Ankara'da tespit edilmiş olan[14] Misak-ı Millî'yi de 28 Ocak'ta bu Meclis yayınlayacaktır Başka bir deyişle, Millî Hareket, Müttefiklerin gözleri önünde kendilerine meydan okumaktaydı ve daha da önemlisi,
Müttefiklerin barış şartlarını hazırlamakta olduğu bir sırada, Türkler, kendilerinin kabul edebileceği barış şartlarını kendileri tespit ediyorlardı Dahası, İstanbul Hükümeti, bütün bu olup bitenlere egemen olmaktan çok uzak bulunuyordu
Misak-ı Milli nin açıklanması, Şubat 1920
12 Ocak 1920'de toplanan Meclis-i Mebusan, 28 Ocak 1920 tarihindeki gizli oturumunda "Ahd-i Milli" olarak Misak-ı Milli kararlarını aldı ve kararlar bütün mebuslar tarafından imzalandı 17 Şubat 1920 tarihli oturumunda da bu kararın basında yayınlanması ve bütün yabancı parlamentolara bildirilmesi kararlaştırıldı
Üç Müttefik Yüksek Komiseri adına Fransız Yüksek Komiserliği'nce Sadrazam Ali Rıza Paşa'ya 20 Ocak 1920'de verilen bir nota ile, sadece Harbiye Bakanı Cemal Paşa'nın değil, Genelkurmay Başkanı Cevdet Paşa'nın da istifası istendi Ertesi günü Paşaların istifası Yüksek Komiserlere bildirildi
İtilaf Devletlerinin İstanbul'u ablukaya alması, Mart 1920
15 Mart'ta gelişmelerin istedikleri gibi gitmediği üzerine Yüksek komiserler ve işgal polisi şehri ablukaya aldı İtilaf devletleri İstanbul'u işgal edince bütün devlet binalarını ve karakolları denetim altına aldılar Meclisi basarak milletvekillerinin bir kısmını tutuklayıp, bir kısmını sürgüne gönderdiler Bir kısmı da kaçarak Anadolu'ya geçip, bağımsızlık mücadelesine katıldılar
15 Mart 1920'de işgalin işgaline geçen emperyalistler Letafet ApartmanıHalide Edip Adıvar'ın kurtuluş mitingi büyük yankı uyandırdı Mustafa Kemal Paşa, meclisin dağıtılacağını, geçici işgalin tamamen hakimiyete dönüşeceğini anlayarak, Ankara'da yeni bir başkent, yeni bir meclisle kurtuluşu hem cephede hem diplomaside sürdürüyordu katliamında 8 Türk'ü şehit ettiler Türk milleti mitinglere başladı
İstanbul artık vatan hainlerinin merkezi olmuştu Damat Ferit ve Mustafa kemal'in deyimiyle satılmış İstanbul basını, Anadolu'daki kurtuluş hareketini karalamaya, hatta dini yoldan kafir ilan etmeye başladı
Son Osmanlı meclisi dağıldıktan sonra artık Osmanlı'nın İstanbul'da bir devlet olarak varlığı kalmamıştı
Sevr Antlaşmasına giden yol
18 Ocak 1919'da Paris Barış Konferansı'nda müttefikler Ermenistan, Suriye, Irak, Filistin, Arabistan'ın Osmanlı'dan ayrılmasını kararlaştırdılar Yunanistan ise, Bandırma civarından Akdeniz bölgesi Kalkan'a çizilecek bir çizginin batısında kalan toprakları istiyordu
10 Ağustos 1920'deki anlaşma Sevr'de yapıldı Sevr, Karahisar mebusu Nebil Efendi'nin dediği gibi "Boşuna yorulmuşlar, Türkiye'yi yok diyeydiler, daha iyi ederlerdi" dedirten ve Türkleri yok etmeyi amaçlayan yüzlerce maddeden oluşan bir anlaşmaydı Anlaşmayı Damat Ferit imzaladı Tabiidir ki, Ankara'da doğan kurtuluş hareketi boş durmuyordu
İstanbul'un Kurtuluşu, 1923
Savaşa savaşa emperyalistler geriletildi, mağlup edildiler İngilizler,TBMM hükümetiyle anlaşma yolları aramaya başladı İstanbul ve Çanakkale boğazlarının denetimini isteyen Ankara hükümetine İngiliz başbakanı Lloyd George hayırWinston Churchill'in başını çektiği bir grup bakan istifa etti Diğer taraftan,padişah Vahdettin,Eylül 1922'de ülkeyi terk etti Peşinden de sadrazam Damat Ferit Paşa 2 Ekim 1923'de işgal kuvvetleri İstanbul'u terketti 6 Ekimde Türk ordusu şehre girdi dedi Buna ülkesinde tepkiler geldi
Mustafa Kemal Paşa'nın İşgale Karşı aldığı önlemler
- İstanbul ile her türlü haberleşme kesildi

- İstanbuldaki tutuklamalara karşılık Anadoludaki İtilaf Devletleri subayları tutuklandı

- Anadolu'da yeni meclisin açılması için seçim çalışmalarına başlandı

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|