Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
abdülhamit

II. Abdülhamit

Eski 06-03-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

II. Abdülhamit



II Abdülhamit

II Abdülhamid

II Abdülhamid





Saltanatı 31 Ağustos 1876- 27 Nisan1909 Padişah Sırası 34 Doğum Tarihi 21 Eylül 1842 Ölüm Tarihi 10 Şubat 1918 (75 yaşında) Önce V Murat Sonra V Mehmet Soyu Osmanlı Hanedanı Babası Abdülmecid Annesi Tirimüjgan Sultan
Manevî annesi:
Perestü Kadın Efendi
Dini İslam II Abdülhamid (Osmanlı Türkçesi: عبد الحميد ثانی `Abdü’l-Hamīd-i sânî)(d 21 Eylül1842 – ö 10 Şubat 1918) 34 Osmanlı padişahı ve 98 İslam halifesidir
Sultan Abdülmecid'in oğludur Henüz 10 yaşındayken annesi Tirimüjgan SultanAbdülmecid'in diğer çocuksuz eşi Piristû Kadın Efendi üstlendi Piristû Kadın Efendi Abdülhamid'i kendi çocuğu gibi büyüttü Babasının ölümünden sonra yerine geçen amcası Abdülaziz diğer şehzadelerle birlikte Abdülhamid'in eğitimiyle de yakından ilgilendi Abdülaziz 1867 yılında çıktığı Avrupa gezisine Abdülhamid'i de beraberinde götürdü ölünce, bakımını


Amcası Abdülaziz'in 1876'da tahttan indirilmesi ve şüpheli koşullarda ölümü, ağabeyi V Murat'ın tahta geçirildikten üç ay sonra ruhsal çöküntü geçirdiği iddiasıyla görevden alınarak Çırağan Sarayı'na hapsedilmesi olaylarına tanık oldu 31 Ağustos 1876'da padişah ilan edildi ve 7 Eylül günü Eyüp'te kılıç kuşandı

[1]Mithat Paşa'yı sadrazam yaptı Ağabeyinin yerine tahta geçirildikten sonra, her iki saltanat değişiminin mimarı olan 33 yıl padişahlık yaptıktan sonra 27 Nisan 1909’da tahttan indirildi, 3 yıl Selanik'te Alatini köşkünde ev hapsinde tutulduktan sonra 1912'de İstanbul'a Beylerbeyi Sarayına getirildi 10 Şubat 1918’de de İstanbul’da vefat etti Büyükbabası için Divanyolu'nda yaptırılmış Sultan II Mahmut Türbesi'inde yatmaktadır


Hayatı


II Abdülhamid'in Tuğra'sı



Tahta çıkışı

Abdülhamid tahta çıktığında Osmanlı Devleti büyük bir bunalım içindeydi 1871'de Âli Paşa'nın ölümünden sonra Saray ile Babıali arasındaki çekişme alevlenmiş, 1875'te Devlet borçlarını ödeyemez hale düşerek Muharrem Kararnamesi ile moratoryum ilan etmiş, Rusya'nın başını çektiği Pan-Slavizm akımının etkisiyle Balkanlar’da ulusal ayaklanmalar baş göstermişti Yurt içinde meşrutiyet yanlısı görüşler güçleniyor, hatta padişahlığın tasfiyesiyle cumhuriyet ilanı fikri tartışmaya açılıyordu

Abdülhamid, tahta geçmeden Mithat Paşa'ya verdiği taahhüt uyarınca 23 Aralık1876'da, ilk Osmanlı anayasası olan Kanun-ı Esasi'yi ilan etti Meclis-i Mebusan ve Âyan Meclisi üyelerinden oluşan ilk meclis 19 Mart 1877'de açıldı Böylece I Meşrutiyet dönemi başladı Padişah ile meclisin ülkeyi birlikte yönetmesi ilkesine dayanan anayasayla yargı bağımsızlığı ve temel haklar güvence altına alınmıştı Ama egemenliğin kaynağı gene padişahtı[2]Abdülhamid, Kanun-i Esasi’nin 113 maddesiyle kendisine tanınan “idari sürgün yetkisi”ni kullanarak, daha meclis toplanmadan Mithat Paşa'yı sürgüne yolladı

Birinci Meşrutiyet


Meclis-i Mebusan'ın açılışı, 1876

Abdülhamid tahta çıktığında Balkanlar’da ayaklanmalar başlamış, Çarlık RusyasıOsmanlılara bir ültimatom vermişti Büyük Avrupa devletlerinin İstanbul’da Tersane Konferansı'nı toplayarak Balkan sorununu tartıştıkları ve Osmanlı Devletinden reformlar yapmasını istedikleri sırada, II Abdülhamid siyasal bir manevrayla 23 Aralık 1876'da Kanun-i Esasi’yi (anayasa) ilan etti Böylece meşruti yönetime geçilmiş oluyordu


Kanun-i Esasi uyarınca iki kanatlı bir parlamento oluşturuldu Üyeleri seçim yoluyla belirlenen meclise Meclis-i Mebusan, üyeleri atama yoluyla belirlenen meclise de Âyan Meclisi deniyordu İki meclisten meydana gelen parlamento oluşmuş oldu

93 Harbi




Rusya'nın Balkanlarda ıslahat için verdiği tekliflerin 10 Nisan 1877'de İbrahim Ethem Paşa hükümeti tarafından reddi üzerine "93 Harbi" olarak bilinen Osmanlı-Rus Savaşı çıktı Osmanlı kamuoyunun zafer bekleyerek girdiği savaşta Rus orduları Balkan ve Kafkas cephelerinde Osmanlı kuvvetlerini bir dizi ağır yenilgiye uğratarak, doğuda Erzurum'u, batıda ise Bulgaristan'ın tamamı ile İstanbul surlarına kadar Trakya'yı işgal ettiler Mebusan Meclisinde hükümetin savaş politikalarına yöneltilen ağır eleştiriler üzerine Abdülhamid meclisi 18 Şubat1878’de süresiz olarak kapattı Meşrutiyet rejimine son vererek, yönetime tek başına egemen oldu


Osmanlı-Rus Savaşı, 3 Mart 1878'de İstanbul surları dışındaki AyastefanosYeşilköy)'de karargâh kuran Rus kuvvetlerinin dikte ettiği Ayastefanos Antlaşması ile sona erdi Osmanlı Devletinin fiilen Rusya'nın egemenliğine girmesini öngören bu antlaşmaya, Rusya'nın aşırı derecede güçlenmesinden kaygı duyan öbür Avrupa devletleri karşı çıktılar 13 Temmuz 1878’de Ayastefanos Antlaşması’nın yerine geçen Berlin Antlaşması imzalandı Yeni antlaşmayla Rusya'nın toprak kazanımları geri alındıysa da, Romanya ve Karadağ’a bağımsızlık verildi, Bulgaristan’da da Almanya ve Avusturya himayesinde özerk bir prenslik oluşturuldu (

Ayastefanos Antlaşması


Ayastefanos Antlaşmasının imzalandığı konak


II Abdülhamid'in karşı olmasına rağmen Midhat Paşa, Damad Mahmud Paşa ve Redif Paşa gibi devlet adamlarının ısrarlarıyla girilen Osmanlı-Rus savaşı, Osmanlı Devletinin yenilgisiyle sonuçlanmıştı Rus orduları başkomutanı Grandük Nikolay Nikolayeviç, barış esaslarının mütarekeyle birlikte görüşülmesi şartıyla bu isteği kabul etti ve 3 Mart 1878’de İstanbul'un Yeşilköy semtinde ağır koşullar içeren bu antlaşma imzalandı Buna göre;
  1. Osmanlı Devleti'ne bağlı bir Bulgaristan Prensliği kurulacak, Prensliğin sınırları Tuna'dan Ege'ye, Trakya'dan Arnavutluk'a uzanacak
  2. Bosna-Hersek'e iç işlerinde bağımsızlık verilecek
  3. Sırbistan, Karadağ ve Romanya tam bağımsızlık kazanacak ve sınırları genişletilecek
  4. Kars, Ardahan, Batum ve Doğubeyazıt Rusya'ya verilecek
  5. Teselya Yunanistan'a bırakılacak
  6. Girit ve Ermenistan'da ıslahat yapılacak
  7. Osmanlı Devleti Rusya'ya 30 bin ruble savaş tazminatı ödeyecekti
Toprakları elde tutma dönemi

Berlin Kongresi Doğu Anadolu'daki Ermenilerin Rus himayesine yönelmelerine engel olmak amacıyla, Osmanlı Devleti'nden bu bölgedeki Ermenilerin durumunu düzeltmeye yönelik bir dizi reform yapmasını talep etti Abdülhamid yönetiminin bu reformları ertelemesi ve bölgedeki Kürt aşiretlerini muhtemel bir Ermeni isyanına karşı silahlandırma yoluna gitmesi üzerine Ermeniler arasında devrimci ve milliyetçi örgütler güç kazandı 1887'de Maraş'a bağlı Zeytun'da, 1891'de ise Siirt'e yakın Sason'da Ermeni devrimci örgütlerince desteklenen direniş hareketleri başlatıldı

1895'te bu olayların ülke çapında bir ihtilale dönüşmesi olasılığının doğması ve İstanbul'da Ermeni örgütlerinin Kumkapı'da Batı kamuoyunu etkilemeye yönelik bir ayaklanma düzenlemesi üzerine Kâmil Paşa hükümeti tarafından Anadolu'da Ermeni topluluklarına yönelik sert bastırma tedbirleri alındı IV Ordu Komutanı Müşir Zeki Paşa Ermeni isyanını bastırmakla görevlendirildi Doğuda Kürt aşiret reisleri Hamidiye Alayları adı altında düzensiz milis birliklerinde örgütlendi

1895 yazında tüm Anadolu taşrasında gerçekleşen kanlı olaylar Batı kamuoyunda genellikle "Ermeni katliamı" olarak değerlendirildi; liberal Avrupa basınında Abdülhamid aleyhine şiddetli bir kampanya başlatılmasına sebep oldu Fransız Akademisi üyesi tarihçi Albert Vandal, ilk defa Abdülhamid hakkında Le Sultan Rouge (Kızıl Sultan) lakabını kullandı


1897 yılında, Girit'in Yunanistan'a ilhakını isteyen Yunan hükümetinin Tesalya sınırında ihlallere girişmesi üzerine Osmanlı-Yunan Savaşı çıktı 15-17 MayısDömeke'de yapılan muharebede Yunan ordusu kesin bir yenilgiye uğradı Avrupa devletlerinin müdahalesi ile mütareke yapıldı Osmanlı lehine Tesalya sınırındaki bazı küçük değişiklikler dışında savaştan önceki sınırlara dönüldü Yunanistan Osmanlı Devleti'ne 4 milyon lira savaş tazminatı ödemeyi kabul etti Buna karşılık Girit'e özerlik verildi tarihinde
İttihatçılar tarafından Abdülhamid dönemine "İstibdat Dönemi" (devr-i istibdâd) adı verilir

Sıkıyönetim dönemi

II Abdülhamid Meclis'i kapatarak yönetimi kendi eline aldıktan sonra Osmanlı tarihinde ilk defa geniş kapsamlı bir polis ve istihbarat örgütü kurdu 1880 yılında Yıldız İstihbarat Teşkilatını kurdu[3] Çok sayıda hafiye'den oluşan bu örgütün amacı Abdülhamid'in siyasi rakipleri hakkında bilgi toplamak ve Abdülhamid'e karşı hazırlanan darbe veya ayaklanma girişimlerini önlemekti Hafiyeler sadece kendi başlarına bilgi toplamakla kalmıyor, halk arasında çok sayıda kişiye maaş bağlayarak geniş bir istihbarat ağı oluşturuyorlardı Jurnalci adı verilen bu kişiler Abdülhamid yönetimine karşı olabilecek faaliyetleri bildiriyorlar, zaman zaman sıradan insanların veya aydınların hapse atılmalarına veya sürgüne gönderilmelerine neden oluyorlardı


Abdülhamid'in sıkıyönetim dönemi bazı uzmanlarca Osmanlı Devleti'nin ömrünü 30-40 yıl daha uzatmış olduğu ileri sürülmüştür:
  • Düvel-i Muazzama'nın bu meclisin açılmasını demokrasi ve insan hakları için değil, kendi adamları olan milletvekilleri eliyle iç idareye daha rahat karışabilmek için istediği öne sürülmüştür
  • İcrayı baskı altında tutan bir meclis vardı
  • Azınlık milletvekilleri, her bir grup arkasına bir Avrupa Devletini alarak, üyesi olduğu bağımsız devletler kararı çıkarmak için uğraşmaktaydılar Girit, Teselya ve Yanya'nın Yunanistan'a bırakılması gerektiğini ifade eden vekiller çıkmıştır
  • 240 üyeden sadece 60-70 kadarının Türk asıllı olduğu düşünülürse, gayrimüslimlerin bu meclis üzerindeki etkileri daha iyi anlaşılabilir
II Abdülhamid, 13 Şubat 1878'de Meclisi feshetti
Durumdan rahatsız olan İngiltere, V Murat'ı Padişah, Mithat Paşa'yı sadrazambaşbakan yapmak için Genç Osmanlılardan Ali Suavi 'yi tahrik ederek tarihe Çırağan Baskını olarak geçen başarısız darbeyi yaşattı 23 ihtilâlcinin ölümü ile sonuçlanan bu sonuçsuz darbe, II Abdülhamid'in hafiyye denilen gizli teşkilâtını kurarak daha sıkı idareyi ele almasına mecbur etti


İkinci Meşrutiyet

Abdülhamid’in örfi yönetimine karşı muhalefet de giderek güçlendi 1889'da İttihat ve Terakki Cemiyeti kuruldu 1908'de İttihat ve Terakki yanlısı bazı subaylar Manastır ve Selanik kentlerinde ayaklandılar Bunun üzerine, Abdülhamid 24 Temmuz 1908'de anayasayı kardeş kanı dökülmesin diye yeniden yürürlüğe koymak zorunda kaldı ve II Meşrutiyet ilan edildi Yapılan seçimlerle oluşturulan yeni meclis 17 Aralık 1908’de açıldı


Artan huzursuzluklar ve İttihat ve Terakki karşıtlarının kışkırtmaları sonucunda, 13 Nisan 1909’da İstanbul’da ayaklanma çıktı Rumi takvimle 31 Mart günü patlak verdiği için bu ayaklanma 31 Mart Olayı olarak bilinir Selanik’te kurulan Hareket Ordusu 23/24 Nisan gecesi İstanbul'a girerek ayaklanmayı bastırdı


İkinci Meşrutiyet dönemi ağırlıklı olarak İttihat ve Terakki hükümetlerinin yönetiminde geçti Devlet yönetiminde İttihat önderleri Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşa etkili oldular Bu dönemde Osmanlı Devleti, Trablusgarp, Balkan ve I Dünya savaşlarına girdi Üç savaşta da yenilgiyle ve toprak kayıplarıyla çıktı I Dünya Savaşı’nın hemen ardından VI Mehmet, İtilaf Devletleri’nin baskısıyla 21 Aralık 1918’de parlamentoyu kapattı

31 Mart Ayaklanması ve tahtan indirilişi

12 Nisan'ı 13 Nisan'a bağlayan gece, Taksim Kışlası'ndaki Avcı Taburu'na bağlı askerler subaylarına karşı ayaklanarak kendilerine önderlik eden din adamlarının peşinde Heyet-i Mebusan'ın önünde toplandılar ve ülkenin şeriata göre yönetilmesini istediler Hüseyin Hilmi Paşa hükümeti ayaklanmacılarla uzlaşma yolunu seçti ve hükümet üyeleri tek tek istifa etti

Abdülhamid, olayların başlama sebebini hatıratında şu şekilde anlatır:
Vekâyi'ın(olayların) ve acemi bir idârenin hergün bir sûretle izhâr ettiği mevâdd-ı müşte-ıle(tahrik edici hususlar) elbette infilâk edecekti Hatta 31 Mart'a kadar te'hîri bile şâyân-ı hayrettir Hiçbir kimseye hesap vermek mecburiyetinde bulunmadığım bir zamanda, ma'a'l-kasem(yemin ederek) te'mîn ederim ki ben bir fenalık olmamasına elimden geldiği kadar çalıştım Tehlikenin te'ehur-i vuku'unda(gerçekleşmesinin gecikmesinde) bu mesâ'î-i hayır-hâhânenin dahli bulunduğunu zannederim[4]

Ayaklanma Heyet-i Mebusan üzerinde de etkili oldu O gün İttihat ve Terakki üyesi mebuslar, can güvenlikleri olmadığı için meclise gitmediler Bazıları İstanbul'dan uzaklaşırken, bazıları da kent içinde gizlendi Bu arada ayaklanmacılar İttihatçı subaylarla mebusları buldukları yerde öldürüyorlardı Hükümetin ve meclisin etkisiz kalmasıyla, II Abdülhamid yeniden duruma egemen oldu Ayaklanmayı başlatan muhalefet ise, herhangi bir programdan yoksun olduğundan önderliği elde edemedi



İstanbul'da denetimi elinden kaçıran İttihat ve Terakki asıl güç merkezi olan Selanik'teki 3 Ordu'yu harekete geçirdiBöylece ayaklanmayı bastırmak üzere Hareket Ordusu kurulduAyaklanmacılar 23 Nisan'ı 24 Nisan'a bağlayan gece İstanbul'a girmeye başlayan Hareket Ordusu'na başarısız bir direniş çabasından sonra teslim oldular Heyet-i Mebusan ve Heyet-i Ayan da bir gece önce Yeşilköy'de toplanarak Hareket Ordusu'nun girişiminin meşruluğunu onaylamışlardı




Alatini Köşkü (Selanik, sürgün edilen Abdülhamid'in kaldığı köşk)

Diğer bir iddiaya göre 31 Mart ayaklanmasını İttihat Terakki, İngiltere ve Abdulhamid'e Filistin nedeniyle husumet besleyen Mason teşkilatları tertip ederek Abdulhamid'i tahttan indirmeyi amaçlamışlardır Nitekim Abdulhamid'in tahttan inmesiyle Yahudiler Filistin'de toprak satın alma izni almışlardır İttihad Terakki ise hiçbir etkisi olmayan padişah Vahidettin sayesinde yönetime tamamen hakim olmuştur Abdulhamid'ten sonra imparatorluk hızlı bir parçalanma sürecine giderek İngiltere de istediğini elde etmiş oldu


Ayaklanmanın bastırılmasından sonra sıkıyönetim ilan edildi ve ayaklanmacıların önderleri divanıharpte yargılanarak ölüm cezasına çarptırıldılar Muhalefet hareketi önemli kayıplara uğradı Ama en önemli gelişme, Meclis-i Umumi Milli adı altında birlikte toplanan Heyet-i Mebusan ve Heyet-i Ayan'ın 27 Nisan'da II Abdülhamid'in tahttan indirilmesini, yerine V Mehmed'in geçirilmesini kararlaştırmasıydıAyrıca II Abdülhamid'in İstanbul'da kalması da sakıncalı bulunarak Selanik'te oturması uygun görüldü Divanıharp II Abdülhamid'i yargılamak istediyse de, yeni kurulan Hüseyin Hilmi Paşa hükümeti bunu kabul etmedi


Abdülhamid, Selanik'ten gelen Hareket ordusuna karşı herhangi bir direniş göstermedi Kendi hatıratında bunu kardeş kanı dökülmesin diye yaptığını yazar Oysa Osmanlı Paşaları bu toplama orduyu rahatlıkla geri püskürtebileceklerini padişaha arz etmişlerdi

Adı

II Abdülhamid'in ismi Latin harfli Türkçe metinlerde Abdülhamit, Abdülhamid, Abdulhamit, Abdulhamid gibi değişik imlalar ile yazılır Türk Dil Kurumu, günümüzde Abdülhamit şeklindeki yazımı benimsemiştir

Şahsiyeti


Fiziksel görünümü ve kişiliği


II Abdülhamid, 1867'de amcası Sultan Abdülaziz'in Avrupa seyahati sırasında İngiltere Balmoral'da iken



Sultan Abdülhamid uzunca boylu, esmerce tenli, uzunca burunlu, ela gözlü, hafif kıvırcık sakallı idi Zeka ve hafızasının güçlü olduğu, açık bir tarzda konuştuğu, kendisine anlatılanları uzun müddet sabırla dinlediği söylenir[8]
Sultan Abdülhamid oldukça dindar bir insandı Kızı Ayşe Sultan babasının dindarlığını şöyle anlatmıştır:
Babam doğru ve tam dinî itikada sahip bir MüslümandanKur'ân-ı KerîmRamazanlardaSüleymaniye Camii'nde namaz kıldığını, o zamanlar camide açılan sergilerden alışveriş ettiğini hikâye tarzında anlatırdıBabam herkesin namaz kılmasını, camilere devam edilmesini çok isterdi Sarayın husus"i bahçesinde beş vakit Ezân-ı Muhammedi okunurdu Babamın bir sözü vardı: "Dinfen," derdi "Bu ikisine de itikat etmek caiz" olduğunu söylerdi okurduDaima camilere devam ettiğini, ve başka biri değildir Beş vakit namazını kılar,
Sultan Abdülhamid çalışkan bir padişahtı Günde muntazam 15-16 saat çalıştığı söylenmektedir[10] Çalışma saatleri dışında hobi olarak marangozlukla uğraştı Gençliğinde binicilik, yüzme, atıcılık, güreş gibi sporlar yaptı Tiyatro ve operayaYıldız Sarayı'nda yaptırdığı tiyatroda çeşitli oyun ve operaları hususi olarak getirtir ve ailesiyle birlikte seyrederdi En sevdiği piyeslerden birisi, ünlü Alman şairi Friedrich Schiller'in Haydutlar adlı eseriydi La Traviata, Aida, Karnım, Faust, Maskot en sevdiği operalardandı[11] ilgi duyardı

Kitap kolleksiyonu

Abdülhamid matbaa ve yayın işlerine çok meraklıydı Modern matbaa makinelerini Türkiye'ye getirtip kaliteli divan eserleri bastırdı Mesela Cem Sultan Divanı'nı bastırıp bazı nüshalarını İngiltere'ye, Almanya'ya ve Amerika'ya göndertti[12]
Abdülhamid dedektif romanlarına ve seyahatnamelere çok meraklı bir padişahtı Abdülhamid'in 2 ile 5 bin adet arasında olduğu rivayet edilen bir polisiye romanYıldız yağması sırasında ortadan kayboldu Sherlock Holmes'un bütün maceralarını eksiksiz olarak Osmanlıcaya tercüme ettirmişti[13] koleksiyonu vardı, bunların birçoğu
Abdülhamid Yıldız Sarayında çok büyük bir kütüphane kurdurtmuştu Bu kütüphane 4 bölümden oluşmaktaydı:
  1. Yabancı dillerde Türkiye ile ilgili yazılmış eserler: Bunların içerisinde elyazması pek çok kitap vardır Bunlar özel olarak tercüme ettirilerek telif hakkı ödenmiş kitaplardır Dolayısıyla bunları basmak ve dağıtmak yasaktı Tek nüshadırlar
  2. Gazeteler: Kütüphane, Avrupa'da çıkan bütün önemli gazetelere aboneydi Dolayısıyla son derece zengin bir süreli yayın koleksiyonu mevcuttu
  3. Roman ve hikâyeler: 6000 kadar kitap özel olarak saray için çevrilmişti Bu romanlar haremde de okunur ve elden ele gezer, sonra kütüphaneye teslim edilirdi Mesela Carmen Silva'nın bütün eserleri mevcuttu Kütüphanenin bir de Arapça ve Farsça eserleri içeren kısmı vardı ama bu kısım diğerlerine nazaran fakirdi
  4. Coğrafya ve seyahatnameler: Yıldız Sarayına kapanmış bir hayat süren Abdülhamid'in dünyayı bu eserler sayesinde tanıdığı ve takip ettiği söylenir[14]
Hakkındaki görüşler

Özellikle Ermeni isyanını bastırırken kullandığı sert tedbirler nedeniyle batılı tarihçiler ve muhalifleri arasında "kızıl sultan" adıyla bilinir[15] Öte yandan, taraftarları onu "ulu hakan" gibi yüceltici lakaplarla anarlar Abdülhamid, baskıcı rejimi, azınlıklara karşı uyguladığı sert siyaset ve muhafazakârlığı nedeniyle, günümüzde hâlâ onu destekleyen genellikle sağ siyasi çevreler ile eleştiren sol çevreler arasında bir tartışma odağı olmaya devam etmektedir
Önceleri İttihat ve Terakki Fırkası içinde Sultan Abdülhamid'e karşı olan Filozof Rıza Tevfik ve Süleyman Nazif sonradan duymuş oldukları pişmanlıklarını şiirleri ile dile getirmişlerdir
Padişahım gelmemişken ya da biz,
İşte geldik senden istimdada biz,
Öldürürler başlasak feryada biz,
Hasret olduk eski istibdada biz
- Süleyman Nazif


İlber Ortaylı'ya göre "Dünyanın son hükümdarı, son evrensel imparator II Abdülhamid Han'dır"
"Abdülhamid'in idare tarzı azami müsamahadır " Atatürk , Kaynak : Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı , sf 327 , Mustafa Armağan

"Dünyâda 100 gram akıl varsa, bunun 90 gramı Abdülhamîd Han'da, 5 gramı bende, kalan 5 gramı da diğer dünyâ siyâsîlerindedir" Prens Bismark

"Ayıp, ayıp Bu adam 32 sene Hakan ve Halife idi Sultan Hamid için şu söylenen, yazılan, çizilenlerin büyük kısmının yalan ve iftira olduğunu bildiğimiz halde, nasıl tahammül edip imkân veriyoruz? Bu iftira selinin yarınki muhatapları da bizler olacağız" Ahmet Rıza Bey'den Talat Paşa ve Eyüp Sabri Bey'e


Kızıl Sultan iddası, Albert Vandal adlı bir Fransız yazar tarafından ortaya atılmıştı Atılış sebebi de, Abdülhamid'in Ermeni isyanlarını bastırtmış olmasıdır Başta İngiltere ve Fransa olmak üzere Avrupa kamuoyunda Abdülhamid'in kan dökücü bir padişah olduğu propagandası başlatıldı İşte "Kızıl", yani kan döken Sultan lakabı bu sırada asıldı boynuna Hadi Ermenilerin böyle demesini anladık; iyi ama bir tekini bile idam ettirmemiş olan Abdülhamid'e Jön Türkler neden "Kızıl Sultan" dediler? 1915'te yüzbinlerce Ermeni'yi tehcir ettirecek olanlar, 25 yıl önce Ermeni propaganda ordusunun neferleri olmakta sakınca görmemişlerdi Kaynak:"Abdülhamid hakkında yanlış bildiğimiz 10 şey, Mustafa Armağan'ın 15 Şubat 2009, Pazar günü yazısı "

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : II. Abdülhamit

Eski 06-03-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : II. Abdülhamit



Projeleri


Gerçekleştirdiği projeler

Ordu'nun Modernleştirilmesi:



1878'de Osmanlı İmparatorluğu'nun hezimetiyle sonuçlanan 93 Harbinden sonra, Sultan 2 Abdülhamid Rus Yayılmacılığı'na karşı Osmanlı Ordusu'nun modernleşmesi gerektiğine karar verdi ve bu yayılmacılıktan etkilenen diğer ülke olan Almanya ile işbirliğine karar verdi Aralarında sonradan Müşir rütbesi verilecek olan Baron Von der Goltz komutasında bir Alman askeri heyeti İstanbul'a geldi Von der Goltz, askeri okullarda köklü reformlar gerçekleştirip genç subayların yetiştirilmesi için önkoşulları oluşturdu Ancak bununla birlikte von der Goltz, Türk generallerinin günümüze kadar dayanan, herkesten daha modern yöntemlerle eğitilmiş olma ve en yeni askeri teknolojileri takip etme bilincinin temel taşını oluşturdu Mamafih, Prusya geleneğinin bir diğer temeli olan askerlerin sivil siyasete karışmama prensibini aşılamakta başarılı olamadığı Babıali Baskını ile ortaya çıktı



Ordunun von der Goltz tarafından yeniden yapılandırılmasıyla birlikte Osmanlılar, Krupp ve Mauser gibi Alman şirketlerine ilk kapsamlı silah siparişlerini verdiler Von der Goltz, Almanya'nın ve Osmanlı Devleti'nin Doğu'daki nüfuzunu garantilemek için Bağdat tren yolunun inşa edilmesini de destekledi Bu fikir, yeni pazarlar bulmak için tren yollarının yapılmasını destekleyen Alman ekonomisinin çıkarlarıyla da örtüşüyordu 1888 yılında Sultan II Abdülhamid, Bağdat tren hattı inşaası lisansını, Alman Bankası Deutsche Bank tarafından yönetilen bir Alman konsorsiyumuna verdi



Osmanlı Ordusunun modern silahlar kullanmaya başlaması, 1897 Osmanlı-Yunan Savaşında hemen semeresini gösterdi Osmanlı Ordularının Atina'yı tekrar ele geçirmelerine ancak Rus Çarı 2 Nikolay'ın Sultan 2 Abdülhamid'e haber göndererek, eğer derhal ateş-kes sağlanmazsa Rus Ordularının Erzurum'a hücum edeceğini bildirmesi engel oldu

Eğitim

İlk kız okulları II Abdülhamid zamanında açılmıştır Nitekim bilgili bir kişi olan Abdüllatif Subhi Paşa'nın ilk defa bir kız sanat okulu açma teşebbüsünde tereddüt geçirmesi ve titizlenmesi üzerine Abdülhamid, "Sen mektebi aç, ben arkandayım", diyerek açıktan destek vermiş ve çevresini, daima kızların okuması için ilk adımları atmaya teşvik etmiştir



Milleti cahil bıraktı: Bilinenin aksine, Osmanlı tarihinin en canlı eğitim hamlesi, Abdülhamid dönemine rastlar Sevan Nişanyan'ın hesaplamalarına göre Türkiye, Abdülhamid dönemiyle kıyaslanabilecek bir okullaşma düzeyine yeniden ancak 1950'li yıllarda ulaşabilmiştir Mesela 1895'te TC sınırlarına tekabül eden bölgede bine yakın (835) ortaokul ve lise bulunuyorken 1923'te bu sayı 95'e düşmüştür 1895'teki yüz bine yakın öğrenci sayısı (97837), 1950-51 sezonunda aşağı yukarı aynı seviyede seyretmektedir (90356) Öncesiyle kıyasladığımızda Abdülhamid dönemindeki eğitim patlaması daha görünür hale gelir Tahta geçtiği yıl 250 olan rüşdiye sayısı 1909'da 900'e, 6 olan idadi sayısı 109'a çıkmıştır 1877'de İstanbul'da sadece 200 tane modern ilkokul varken 1905'te 9 bine çıkmıştı Her yıl ortalama 400 ilkokul açılmıştır ki, bu, Cumhuriyet döneminde bile kırılamamış bir rekordur Kaynak:"Abdülhamid hakkında yanlış bildiğimiz 10 şey, Mustafa Armağan, 15 Şubat 2009 yazısı"

Ulaşım


Abdülhamid dönemimde yapılan Şam (Dımeşk) garı
  • Demiryolu ulaşımı;
Büyük ölçüde gerçekleşen projelerden birisi Hicaz Demiryolu'dur Bu proje Almanların finanse edip Haydarpaşa-Ankara arasında gerçekleştirdikleri Bağdat Demiryolu'nun aksine, finansmanıyla, inşaatıyla, tasarımıyla, İslam âleminden toplanan bağışlarla tamamen yerli bir girişimin eseridir
Sirkeci ve Haydarpaşa garları Abdulhamid'in yaptırdığı önemli binalardır Haydarpaşa Garı'nın yapımına 30 Mayıs 1906'da başlanmıştır
  • Karayolu ulaşımı;
II Abdülhamid zamanında bütün Anadolu'yu baştan başa dolaşacak bir karayolu ağının (şose şebekesinin) projelendirilip tatbikata geçirildiği çeşitli kaynaklarda belirtilmektedir [18] 1869 yılında getirilen bir sistemle halkın kara yollarının yapımına katılması sağlanmıştı Buna göre 16-60 yaş arası erkek nüfus ile her hanenin sahip olduğu yük ve araba hayvanları senede 4 gün yol inşaatında çalışacaktı Bu sayede inşaatın hızla bitirilmesi sağlanmıştır Gümüşhane-Bayburt-Erzurum-Doğubeyazıt-İran kara yolu (1879) haricinde 12 bin kilometrelik bir güzergâha sahip Samsun-Bağdat şosesi 1895 yılma kadar tamamlanmıştı Açılan yollar Samsun'a göçü başlatmış ve bu şehrin önemli ölçüde büyümesi Abdülhamid döneminde olmuşturBursa için de durum böyledir Hem şehir içi, hem de şehirler arası yollarla Bursa, yeniden bölgenin önemli bir kara yolu kavşağı haline gelmiştir

İletişim




İlk olarak 1877'de Posta Telgraf Teşkilatı konuya daha etkenlik kazandırmak amacı ile aynı isimle bakanlık haline getirildi Ayrıca 27 Haziran 1900'de Posta Telgraf Teşkilatında ilk defa bir "havale kalemi" devreye sokulmuş, 30 Mayıs 1901'de Şehir Postaları kurulmuş, 30 Ağustos 1901'de ise postaların yerine daha hızlı ulaşabilmesi için demiryolları (o zamanki adı Şark Şimendiferleri) şirketiyle özel bir anlaşma yapılmıştır Telefon ise Avrupa'da kullanılmaya başlandığı tarihten (1876) sadece 5 yıl sonra, yani 1881'de İstanbul'a getirilmiş ve sınırlı da olsa istifadeye sunulmuştur Telgraf hatları döşenmesine onun zamanında hız verilmiş, hatta bu hatların her birinde meteorolojik gözlemler yapılması için talimat verilmiştir Böylece telgraf hatlarının yaygınlaşmasıyla birlikte, hatların ulaştığı noktalardaki hava durumunun merkeze bildirilmesi imkân dahiline girmekte, böylece bu çabalar çağdaş 'hava durumu' raporlarımızın başlangıcını oluşturmaktadır[20]
Sağlık
1899 yılında halen faaliyette olan Şişli Etfal hastanesini kurdu
Sosyal yardımlaşma
25 Mart 1906 tarihli fermanıyla Okmeydanı'ndaki Darülaceze'yi kurdurmuştur

Gerçekleştiremediği projeleri

II Abdülhamid 20 yüzyılın başlarında İstanbul'da Haliç'e, dahası Boğaziçi'ne birer köprü yaptırmayı düşündü, bunun için projeler hazırlattı Fernidan Arnoden adlı Fransız mimarın 1900 tarihinde bir, Boğaziçi Demiryolu Kumpanyası'nın iki Boğaz köprüsü projesi, gerçekleştirilememiş olsa da, en azından belgeleri, çizimleri, resimleri bulunmaktadır[21][22]
Gerçekleşemeyen ama projesi çizdirilen, fizibilitesi çıkartılan ve ihalesi yapılarak inşasına başlanan projelerden birisi de Yemen Demiryolu'dur Raporu 1898'de o zamanlar Yemen Valisi olan (sonradan Sadrazam) Hüseyin Hilmi Paşa vermiş ve 1913 yılında inşasına başlanmıştır Ancak İtalyan kuvvetlerinin Yemen'deki Cibana limanını topa tutmasıyla çalışmalar durmuş ve proje iptal edilmiştir

Döneminde yapılan mimari eserler


Abdülhamid döneminde yapılan Sirkeci Garı



Abdülhamid döneminde yapılan Haydarpaşa garı


Kültür, sanat ve mimari gibi konulara önem veren bir padişah olan Abdülhamid döneminde, özellikle yabancı mimarların faaliyetleri göze çarpar II Abdülhamid'in padişahlığı döneminde yerli ve yabancı mimarların yaptıkları mimari çalışmalardan bazıları şunlardı[24];
  • İstanbul Arkeoloji Müzesi
  • Eski Şark Eserleri Müzesi
  • İzmir Saat Kulesi
  • Bursa Saat Kulesi
  • Yüksek Ticaret Merkezi
  • Haydarpaşa Tıbbiye Mektebi
  • Düyun-ı Umumiye ve Karaköy Osmanlı Bankası
  • Karaköy Palas İş Hanı
  • Maçka Palas
  • Ankara İş Bankası
  • İstanbul Maçka İtalyan Sefareti
  • Tarabya İtalyan Sefareti
  • Haydarpaşa Garı
  • Sultanahmet'de Alman Çeşmesi
  • Sirkeci Garı
  • Kütahya Ulu Camii
  • İstanbul Yıldız Hamidiye Camii
  • Cihangir Camii
  • Beyazıt Devlet Kütüphanesi (Kütübhane-i Umumi-i Osmani)
Popüler Kültürde II Abdülhamid
  • Gazi Kadın/Nene Hatun (1973) filminde Ali Poyrazoğlu tarafından canlandırıldı[25]
  • Ferzan Özpetek'in yönettiği, 1999 yapımı Harem Suare filmi II Abdülhamid'in son dönemlerini anlatmaktadır Sultanı Haluk Bilginer[25] oynamıştır
  • Abdülhamid Düşerken (2002) filminde Çetin Öner tarafından canlandırıldı[25]
  • Abdulhamid Han Belgeseli
  • II Abdülhamid'in Sultan Hasan olarak geçtiği ve Ömer Şerif tarafından canlandırıldığı 1986 tarihli bir televizyon yapımı bulunmaktadır
  • ATV'de yayınlanan Elveda Rumeli isimli TV dizisinde Tuna Orhan tarafından canlandırılmaktadır
Ailesi


Eşleri

1-Nâzik-edâ Baş Kadın Efendi
2-Bedr-i Felek Baş Kadın Efendi
3-Sâfi-nâz Nur-efzûn 2 Kadın Efendi
4-Bîdâr 2 Kadın Efendi
5-Dilpesend 3 Kadın Efendi
6-Mezîde Mestân 3 Kadın Efendi
7-Emsâl-i Nûr 3 Kadın Efendi
8-Ayşe Dest-i Zer Müşfika (Kayıhân) 4 Kadın Efendi
9-Sazkar Hanımefendi
10-Peyveste Hanımefendi
11-Fatma Pesend Hanımefendi
12-Behice Maan Hanımefendi
13-Saliha Naciye Kadınefendi


Erkek çocukları

1Mehmet Selim Efendi 11011870 - 04051937
2Mehmet Abdülkadir Efendi 16011878 - 16031944
3Ahmet Nuri Efendi 11021878 - ??081944
4Mehmet Burhaneddin Efendi 19121885 - 15061949
5Abdürrahim Hayri Efendi 14081894 - 01061952
6Ahmet Nureddin Efendi 22061901 - ??121944
7Mehmet Bedrettin Efendi 22061901 - 13101903
8Mehmet Abid Efendi 17091904 - 08121973
9Fırat Paşa Efendi1311 1908-01081982

Kız çocukları

1-Ulviye Sultan
2-Zekiye Sultan
3-Fatma Naime Sultan
4-Naile Sultan
5Seniye Sultan (1884) Bebekken ölmüştür
6Seniha Sultan (1885) Bebekken ölmüştür
7-Ayşe Sultan
8-Şadiye Sultan(1886-1977)
9-Refia Sultan
10Hatice Sultan
11Aliye Sultan (y1900) Bebekken ölmüştür
12Cemile Sultan (y1900)Bebekken ölmüştür
13Samiye Sultan
[göster]

Osmanlı Hanedanı Kuruluş öncesi Gündüz Bey(Osman Gazi'nin Ağabeyi) · Ertuğrul Gazi · Süleyman Şah · Kaya Alp · Kızıl Boğa Han Kuruluş (1299–1453) Osman Gazi · Orhan Gazi · I Murat · I Bayezid · Fetret Devri · I Mehmed · II Murat · II Mehmed Dönem 2 (1453–1683) II Bayezid · I Selim · I Süleyman · II Selim · III Murat · III Mehmed · I Ahmet · I Mustafa · II Osman · IV Murat · I İbrahim · IV Mehmed Dönem 3 (1683–1827) II Süleyman · II Ahmet · II Mustafa ·· I Mahmut · III Osman · III Mustafa · I Abdülhamit · III Selim · IV Mustafa · II Mahmut Dönem 4 (1828–1908) Abdülmecit · Abdülaziz · V Murat · II Abdülhamit Dağılma (1908–1923) V Mehmed · VI Mehmed
III Ahmet Önce gelen:
V Murat
Osmanlı Hanedanı
31 Ağustos, 1876–27 Nisan, 1909
1876 - 1878
1876 - 1878
1876 - 1878
1876 - 1881
1876 - 1898
1876 - 1908
Sonra gelen:
V Mehmet
Romanya adına I Carol
Sırbistan adına IV Milan Obrenoviç
Karadağ adına I Nicholas
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu adına I Franz Joseph
Girit Cumhuriyeti adına Prens Georgios
Bulgaristan adına I Ferdinand
Önce gelen:
V Murat
Halife
31 Ağustos, 1876–27 Nisan, 1909
Sonra gelen:
V Mehmet


İslam Halifeleri Hülefa-ı Raşidin Ebu Bekir • Ömer • Osman • Ali • Hasan Emeviler I Muaviye • I Yezid • II Muaviye • I Mervan • Abdülmelik • I Velid • Süleyman bin Abdülmelik • Ömer bin Abdülaziz • II Yezid • Hişam bin Abdülmelik • II Velid • III Yezid • İbrahim bin Velid • II Mervan Abbasiler Seffah • Mansur • Mehdi • Hadi • Harun Reşid • Emin • Memun • Mutasım • Vasık • Mütevekkil • Muntasır • Müstain • Mutez • Muhtedi • Mutemid • Mutezid • Muktefi • Muktedir • Kahir • Razi • Müttaki • Müstekfi • Muti • Ettai • Kadir • Kaim • Muktedi • Mustazhir • Mustarşid • Raşid • Muktefi • Müstencid • Müstezi • Naşir • Zahir • Mustansır • Mustasım Fatımiler Ubeydullah Mehdi Billah • Muhammed Kaim Bi-Emrillah • İsmail Mansur Bi-Nasrillah • Maad Muiz Li-Deenillah • Ebu Mansur Nizar Aziz Billah • Hakim bi-Emrullah • Ali Zahir • Maad Mustansır • Ahmed Musta'li • Mansur Emir Bi-Ahkamillah • Hafız • Zafir • Fa'iz • Aşid Memlükler Mustansır • I Hakim • I Müstekfi • I Vasık • II Hakim • I Mütadid • I Mütevekkil • II Vasık • Mutasim • I Mütevekkil • Mustain • II Mutadid • II Müstekfi • Kaim • Mustancit • II Mütevekkil • Mustamsık • III Mütevekkil Osmanlı Devleti Yavuz Sultan Selim • Kanuni Sultan Süleyman • II Selim • III Murat • III Mehmet • I Ahmet • I Mustafa • II Osman • I Mustafa • IV Murat • I İbrahim • IV Mehmet • II Süleyman • II Ahmet • II Mustafa • III Ahmet • I Mahmut • III Osman • III Mustafa • I Abdülhamit • III Selim • IV Mustafa • II Mahmut • Abdülmecit • Abdülaziz • V Murat • II Abdülhamit • V Mehmet • VI Mehmet Türkiye Cumhuriyeti II Abdülmecit

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : II. Abdülhamit

Eski 06-03-2009   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : II. Abdülhamit



  • O DÖNEM TÜRKİYE II ABDÜLHAMİD



V Murad'ın yerine tahta geçen, II Abdülhamid yurttaşların yönetime katılmalarını sağlayacak bir anayasa kabul ve ilan edeceğine söz vermişti Nitekim tahta çıkar çıkmaz I Meşrutiyeti ilan etti ve bir anayasa hazırlattı Bu İlk Anayasa (Kanun-i Esasi) 23 Aralık 1876'da ilan edildi


Anayasa ilan edildikten kısa bir süre sonra 1877-1878 Osmanlı - Rus Savaşı başladı Osmanlı orduları bu savaşta ağır bir yenilgiye uğradı Mebuslar Meclisinde hükümet ağır eleştiriler aldı Bu hezimetin sorumluları arandı Bu tartışmalara kızan II Abdülhamid Meclisi Mebusan'ı tatil ettiBöylece 30 yıl sürecek bir istibdat dönemi başlamış oldu Bu 30 yıllık dönemde, Doğu Rumeli, Mısır, Girit gibi yerlerin yitirilmesini önleyemedi Dış borçları ödemeye çalışan II Abdülhamid alacaklı devletlerin "Düyun-i Umumiye" adı altında uluslarası bir örgüt kurarak devlet gelirlerine el atmalarını engelleyemedi Bu arada İstanbul'un ve diğer illerin imar işleriyle ilgilendi, ayrıca batı esaslarına göre eğitim yapan pek çok okul kurdu II Abdülhamid'in açtığı okullarda yetişen yeni kuşak, ülkenin


içerisinde bulunduğu durumu hoş karşılamıyor, istibdat yönetimi altında hiçbir gelişme sağlanamayacağını savunuyorlardı Yeni düşünceleri paylaşan diğer aydınlarla buluşup gizli dernekler kuruyor ve mücadelesini yeraltında yürütmeye çalışıyorlardı Bu aydınlara da Jön Türkler (Genç Türkler) deniyordu Giderek bütün gizli dernekleri çatısı altında toplayan Osmanlı Terakki ve İttihat Cemiyeti kuruldu Sonradan İttihat ve Terakki Cemiyeti adını aldı İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin asker üyeleri, 1908 yılının Temmuz ayında Saraya başkaldırdılar Padişahın bu hareketi bastırma girişimleri sonuç vermedi Sonunda IIAbdülhamid Meşrutiyeti yeniden ilan etti Seçimler yapıldı ve parlamento oluşturuldu


Ancak Meclis-i Mebusan'ın yetkilerinin sınırlı olması bir bunalıma yol açtı Ordudaki okullu subaylarla alaylı subaylar arasında bir gerginlik doğdu 31 Mart Ayaklanması bu gerginliğin bir sonucuydu İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin merkezi olan Selanik'ten gelen Hareket Ordusu ayaklanmayı bastırdı II Abdülhamid tahttan indirildi, Selanik'e gönderildi Balkan Savaşı çıkınca, II Abdülhamid İstanbul'a getirildi 1918 yılında Beylerbeyi Sarayında öldü Sultan Mahmud Türbesine gömüldü

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.