Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çanakkale, cephesi

Çanakkale Cephesi

Eski 06-02-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Çanakkale Cephesi



  • SAVAŞLARÇANAKKALE CEPHESİ



Albay Mustafa Kemal Çanakkale Muharebelerinde siperde


  • I Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin en başarılı olduğu cephe Çanakkale Cephesidir Dünya tarihinin en kanlı savaşı bu cephede cereyan etmiştir
İngiltere ve Fransa, müttefikleri Rusya'yla birleşerek savaşın seyrini lehlerine çevirmek istiyordu Rus ekonomisi savaşın yükünü kaldıramaz hale gelmişti İtilaf Devletleri Osmanlı Devletini saf dışı bırakmak, Rus Ordusuna gerekli askeri yardımı ve malzemeyi en hızlı bir şekilde ulaştırmak, Kafkasya Cephesinde bunalan Rusya'yı rahatlatmak ve Türk Ordusunun geri çekilmesini sağlamak için Çanakkale Boğazına harekat düzenlediler İngiliz ve Fransız savaş gemilerinin Çanakkale Boğazı'ndan geçişlerine 18 Mart 1915'te başarıyla karşı konuldu İtilaf Devletleri donanması ağır kayıplar verince, Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarıp kara muhaberelerini başlattılar 25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in komuta ettiği birlik Conkbayırı'nda durdurdu Bu başarı üzerine, Mustafa Kemal albaylığa yükseltildi




General Harrington komutasındaki İngiliz birlikleri 6-7 Ağustos 1915'te tekrar taarruz etti Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal, 9-10 Ağustos 1915'te 1 Anafartalar Zaferi'ni kazandı Bu zaferi, 17 Ağustosta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta 2 Anafartalar zaferleri takip etti




Çanakkale Savaşı'na katılan Türk Ordusu'ndan, çoğu öğrenim çağında 253000 subay, er ve erbaş şehit oldu Çanakkale'nin geçilemeyeceğini anlayan İngiliz ve Fransızlar da, arkalarında Türkler kadar kayıp bıraktılar 19/20 Aralık 1915'te Anafartalar ve Arıburnu'ndan, 8-9 Ocak 1916'da Seddülbahir'den kesin olarak çekildiler


MUSTAFA KEMAL Anlatıyor :




"10 Ağustos 1915 Conkbayırı'nı almak ve bütün boğaza hakim olmak için İngilizler 20000 kişilik bir kuvvetle günlerce kazdıkları siperlere yerleşmişler, hücum anını bekliyorlardı Gecenin karanlığı tamamen kalkmış, tan ağarmak üzere idi 8 Tümen komutanı ve diğer subaylarını çağırdım




Mutlaka düşmanı mağlup edeceğinize inanıyorum Ancak siz acele etmeyin evvela ben ileri gideyim Size ben kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birlikte atılırsınız dedim Bu durumdan askerlerini de haberdar etmelerini istedim Hücum baskın tarzında olacaktı Sakin adımlarla ve süzülerek düşmana 20-30 metre yaklaştım Binlerce askerin bulunduğu Conkbayırı'nda çıt çıkmıyordu Dudaklar sessizce bu sıcak gecede dua ediyordu Kontrol ettim Kırbacımı başımın üstünde kaldırıp çevirdim ve birden aşağı indirdim Saat 0430'da kıyametler kopmuştu İngilizler neye uğradıklarını şaşırmıştı Allah Allah sesleri bütün cephelerde, karanlıkta gökleri yırtıyordu


Her taraf duman içinde ve heyecan her yere hakim olmuştu Düşmanın topçu ateşi gülleleri büyük çukurlar açıyor her tarafa şarapnel ve kurşun yağıyordu Büyük bir şarapnel parçası tam kalbimin üzerine çarptı, sarsıldım elimi göğsüme götürdüm kan akmıyordu Olayı Yb Servet Bey'den başka kimse görmemişti Ona parmağımla susmasını emrettim Çünkü vurulduğumun duyulması cephelerde panik yaratabilirdi Kalbimin üzerinde cebimde bulunan saat paramparça olmuştu O gün akşama kadar birliklerin başında daha hırslı olarak çarpıştım Yalnız bu şarapnel, kalbimin üzerinde aylarca gitmeyen derin bir kan lekesi bırakmıştı Aynı gün gece yani 10 Ağustos günü beni mutlak ölümden kurtaran ve parçalanan saatimi Ordu Komutanı Liman von Sanders Paşaya hatıra olarak verdim Çok şaşırmış ve heyecanlanmıştı Kendileri de altın cep saatini bana hediye ettiler
Bu hücumlarda İngilizler binlerce ölü bırakarak tamamen geri çekildi ve Çanakkale'nin geçilmeyeceğini iyice anlamış oldular"




MEHMETÇİĞİN ÇANAKKALE SAVAŞI'NI KAZINDIRAN YÜKSEK RUH (Kendisi Anlatıyor)




"Bombasırtı Olayı ( 14 Mayıs 1915) çok önemli ve dünya harp tarihinde eşine rastlanması mümkün olmayan bir hadisedir Karşılıklı siperler arasındaki mesafe 8 metre, yani ölüm muhakkak Birinci siperdekilerin hiç birisi kurtulmamacasına şehit düşüyor İkinci siperdekiler yıldırım gibi onların yerine gidiyor Fakat ne kadar imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz Bomba, şarapnel, kurşun yağmuru altında öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor ve en ufak bir çekinme bile göstermiyor Sarsılma yok Okuma bilenler Kuran-ı Kerim okuyor ve Cennete gitmeye hazırlanıyor Bilmeyenler ise, Kelime-i Şahadet getiriyor ve ezan okuyarak yürüyorlar Sıcak cehennem gibi kaynıyor 20 düşmana karşı her siperde bir nefer süngü ile çarpışıyor Ölüyor, öldürüyor İşte bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren, dünyanın hiç bir askerinde bulunmayan, tebrike değer bir örnektir Emin olmalısınız ki Çanakkale muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur"





__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Çanakkale Cephesi

Eski 06-02-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Çanakkale Cephesi



Çanakkale Savaşı






Çanakkale Savaşı I Dünya Savaşı
Tarih 19 Şubat 1915-9 Ocak 1916 Bölge Gelibolu Yarımadası Sonuç Osmanlı Devleti kazandı Taraflar Britanya İmparatorluğu Birleşik Krallık
Avustralya
Yeni Zelanda
Britanya Hindistanı
Fransa

Osmanlı Devleti Alman İmparatorluğu
Avusturya-Macaristan


Kumandanlar Ian Hamilton
  • Lord Kitchener
  • John de Robeck
Sanders Paşa
  • Esat Paşa
  • Cevat Paşa
Güçler 6 tümen (başlangıçta)
14 tümen (sonunda)
5 tümen (başlangıçta)
14 tümen (sonunda)
Kayıplar 96,715[1] 87,218[1]
[göster]
Çanakkale Savaşı
Çanakkale Deniz Harekâtları
Kumkale Seddülbahir Cephesi
1 Krite – 2 Kirte – 3 Kirte – 1 Kerevizdere - Zığındere - 2 Kerevizdere - Kirte Bağları

Arıburnu Cephesi
Kanlısırt – Sarı Bayır – Kılıçbayır – Kocaçimen Tepe – Conk Bayırı

Anafartalar Cephesi

I Anafartalar – Tekketepe – 2 Anafartalar Çanakkale Savaşı, I Dünya Savaşı sırasında 1915-1916Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleriİtilaf Devletleri; Osmanlı Devleti'nin başkenti konumundaki İstanbul'u alarak boğazların kontrolünü ele geçirmek, Rusya'yla güvenli bir tarımsal ve askeri ticaret yolu açmak, Alman müttefiklerinden birini savaş dışı bırakarak İttifak Devletlerini zayıflatmak amaçları ile ilk hedef olarak Çanakkale Boğazı'na girmişlerdir Ancak saldırıları başarısız olmuştur ve iki tarafın da çok ağır kayıplar vermesiyle İtilaf Devletleri geri çekilmişlerdir yılları arasında arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir


Çanakkale Savaşı'nın nedenleri



Osmanlı Devleti 2 Ağustos 1914 tarihinde Alman İmparatorluğu ile, İttifak Devletleri safında yer almak üzere bir antlaşma [2] imzalamıştı Ancak bu antlaşma, savaş hazırlıkları henüz başlamadığı için [3] gizli tutulmuştu Osmanlı Devleti'ni bu antlaşmanın hemen ertesinde seferberlik hazırlıklarına başlamıştı Aynı zamanda Osmanlı Devleti, "silahlı tarafsızlık"ını ilan etmiştir



Akdeniz’de Kraliyet Donanması önünden çekilen Alman Goeben muharebe gemisi ve Breslau ağır kruvazörü [4] [kaynak belirtilmeli]nin Amiral Sukon komutasında 10 Ağustos 1914 günü Çanakkale Boğazı’nı geçerek İstanbul’a gelmeleri büyük bir gerginlik yaratmıştı, çünkü Osmanlı Devleti, Boğazlar Antlaşması gereği boğazları tüm savaş gemilerine kapalı tutmak durumundaydı Alman Donanması’na bağlı bu gemilerin Boğazdan geçişine izin vermek savaş nedeni sayılacaktı Ancak Osmanlı Devleti, bu gemilerin Almanya’dan satın alındığını açıklayarak gerginliği ertelemiştir Sözkonusu gemiler 16 Ağustos 1914 tarihinde Yavuz ve MidilliOsmanlı Donanması’na ait subay ve erat üniformaları giyerek gemilerdeki görevlerini sürdürmüşler, Amiral Souchon ise Osmanlı Donanması Komutanlığı’na getirilmişti Böylece Almanya, yakın gelecekte Rus limanlarına karşı kullanılmak için iki büyük silahını Akdeniz'den geçirerek Karadeniz'in hemen yakınına atmış olmaktadır Bu silahlar Ekim 1914 ayında hem Rus limanlarını vurmak için, hem de Osmanlı Devleti'ni bir oldu bittiye getirerek savaşın içine çekmekte kullanılacaktır adlarıyla Osmanlı Donanması’na katılmışlardı Bu gemilerdeki Alman mürettebat,

Yavuz ve Midilli Olayı


Yavuz ve Midilli’nin de içinde bulunduğu bir Osmanlı filosunun Amiral Souchon komutasında 27 Ekim 1914 günü Karadeniz kıyılarındaki Rus limanlarını bombalamaları ardından hem Rusya İmparatorluğu hem de Birleşik Krallık, Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmiştir
Batı Cephesi’nde 1914 yılının Eylül ayı sonlarında Alman orduları, Fransız-İngiliz savunmasını yaramamışlar, tüm Batı Cephesi’nde cepheler kilitlenmişti Bu durum Almanya açısından Batı Cephesi’ndeki savaşın kısa sürede bitmeyeceği anlamına geliyordu Oysa Alman savaş planı (Schlieffen Planı), ilk adımda Batı Cephesi’nde kısa sürede Fransız-İngiliz kuvvetlerinin yenilgiye uğratılması, ikinci adımda ise tüm kuvvetlerin Doğu’ya kaydırılarak Rusya’nın savaş dışı bırakılması esasına dayanıyordu Schlieffen Planındaki bu sapma ardından Almanya, önce Rusya’yı savaş dışı bırakmak, Doğu’da serbest kalan kuvvetleri ile Batı Cephesi’ne yeniden yüklenmek istemişti Osmanlı 3 Ordu'sunun Kafkasya bölgesindeki Kasım – 1914 ayı başlarındaki taarruzları bu planın hazırlık aşamalarından biriydi

İzleyen gelişmeler

Avrupa cephelerindeki bu gelişmeler, İngiltere ve Fransa’yı müttefikleri Rusya’yı desteklemek zorunda bırakmıştı[5][kaynak belirtilmeli] Zaten Rusya, Almanya üzerinde yeterince güçlü bir baskı yapamamaktaydı Kısıtlı endüstriyel kapasitesi dolayısıyla İngiliz ve Fransız desteğine gerek duyuyordu

[Fransa ve İngiltere’nin bu desteği sağlaması için, herhangi bir Avrupa haritasından da görüleceği gibi, olası dört yol vardır[kaynak belirtilmeli] Kuzey ulaşım hatlarından ikisi olanaksızdır Kuzey Buz Denizi, yılın çok büyük bölümünde donmuş olduğundan deniz ulaşımına olanak vermemektedir, Baltık Denizi ise Alman Donanması’nın denetimindedir Orta ulaşım yolu olan Avrupa karayolu ise Alman denetimindedir Olası dördüncü yol ise Osmanlı Devleti’nin denetiminde bulunan Çanakkale ve İstanbul boğazlarının oluşturduğu denizyoludur Çok yakın geçmişte, Balkan Savaşı’nda, Trablusgarp Savaşı’nda ve Sarıkamış Harekatı’nda ağır yenilgiler almış olan Osmanlı Devleti’nin askeri gücü, İtilaf Devletleri’nce zaten yetersiz olarak değerlendirilmektedir Avrupalılarca "hasta adam" olarak görülen yaşlı Osmanlı Devleti'nin boğazlardaki bir saldırıyı kaldıramayacağı düşünülmektedir Eğer Boğazlar askeri olarak kontrol altına alınabilirse, Rusya’nın desteklenmesi olanaklıdır Gerçekten de Rusya, Kasım ayı başlarında müttefiklerinden Çanakkale Boğazı’na göstermelik de olsa bir saldırı yapılmasını istemiştir Böylece Kafkasya’da Osmanlı ordusunun baskısı hafifleyecektir







Öte yandan Rusya direnmeyi sürdürecek olursa, Almanya’nın Batı Cephesi’nde yeni bir taarruza kalkışma olanağı da pek yoktur[5] [kaynak belirtilmeli] Bu tesbit, özellikle İngiliz yüksek komutanlığının, Batı Cephesi’ndeki kuvvetlerin bir bölümünün burada atıl tutulup tutulmadığının sorgulanmasına yol açmıştır[8]





Ayrıca İngiliz Donanması da yeterince etkili kullanılmamaktadır Böylece Batı Cephesi’nden alınacak bir kısım kuvvetle donanmanın işbirliği ile daha etkili ve sonuç alıcı bir harekata girişilmesi yolları aranmaya başlandı Sonuçta Boğazlar’a yönelik bir operasyon planı üzerinde tartışılmaya başlanmıştır
Rusya ile bağlantının bu şekilde, Boğazlar’ın kontrolünün sağlanarak sonuçlandırılması, Osmanlı Devleti’nin başkenti olan İstanbul’un da işgalini kaçınılmaz olarak gerektirmektedir İkisi, aynı anda gerçekleşecek sonuçlardır Çanakkale Boğazı’ndan geçilerek İstanbul’un işgalinin İtilaf Devletleri açısından diğer stratejik sonuçları şunlardır [9], [10] [kaynak belirtilmeli]
  • Osmanlı Devleti savaş dışı bırakılmış olmakla, Almanya savaşın başlarında bir müttefikini kaybetmiş olacaktır
  • Osmanlının tehdidinde olan [5][kaynak belirtilmeli] Süveyş Kanalı, dolayısıyla İngiltere’nin Uzakdoğu ulaşım yolunun güven altına alınması sağlanmış olacaktır
  • Osmanlı Devleti’nin savaş dışı bırakılması, ve müslüman ülkeler[kaynak belirtilmeli] nezdinde İtilaf Devletleri lehine oluşturacağı kazanımlar açısından da önem arz etmektedir Müslüman ülkeler[kaynak belirtilmeli]in gerek Orta Doğu’da gerekse de Uzak Doğu’da İngiliz hakimiyetine karşı dirence zayıflamış olacaktır
  • Balkan devletleri, hemen doğudaki Osmanlı Devleti’nin çökmesi ve bunu İtilaf Devletleri’nin başarması üzerine, doğal olarak İtilaf Devletleri safında savaşa katılmaları yönünde etken olacaktır Çünkü Osmanlı Devleti’nin yıkılması, Balkan devletlerinin bölgedeki hesaplarına ulaşabilmeleri yönündeki en önemli engeli ortadan kaldırmış olacak[ ve bu durum, İtilaf devletlerinin bir hediyesi sayılacaktır
Rusya ile Karadeniz üzerinden deniz ulaşımının açılması özellikle önemlidir Osmanlı Devleti'nin Boğazları her türlü deniz trafiğine kapatması sonucu, Rusya ile İngiltere ve Fransa arasındaki ticari ilişkiler de durma noktasına gelmiştir Pek çok ticari gemi, Karadeniz'deki Rus limanlarında beklemektedir, Avrupa'da buğday fiyatları yükselirken ucuz Rus buğdayı ithal edilememekte, muazzam ticari karlardan mahrum kalınmaktadır Kısacası Boğazların kapanması, İngiliz ve Fransız firmaları için büyük kar kaybı getirmektedir

Savaşın aşamaları


Deniz Muharebeleri






Birleşik Krallık denizaltısı E11, İstanbul Boğazında Osmanlı nakliye gemisi Stamboul 'a torpidoyla saldırırken, (25 Mayıs 1915, Illustrated London News)



19 Şubat günü, güçlü Fransız kuvvetleri ile İngiliz Queen Elizabeth savaş gemisinin Osmanlı sahil bataryalarını bombalayarak ilk Çanakkale saldırısı başlatılmış oldu
İtilaf devletleri, kısa bir aranın ardından bir sonraki saldırıyı 18 Mart'ta gerçekleştirmişlerdir Hedef, Çanakkale Boğazı'nın sadece 1 mil genişliğindeki en dar noktasıdır

Admiral de Robeck komutasındaki aşağı yukarı en az 16 savaş gemilik dev donanma Çanakkale'yi geçmeye kalkmıştır Ancak her gemi Nusret Mayın Gemisi adlı Osmanlı mayın gemisinin boğazın Asya tarafına yerleştirdiği deniz mayınları tarafından hasar almıştır Bazı balıkçılar, İngilizler tarafından mayın toplama işiyle görevlendirilmiştir; ama Osmanlı ordusunun açtığı top atışlarıyla korkarak kaçmışlar, mayınlara dokunulmamıştır Yerinde kalmış bu mayınlar İngiliz Ocean, Irresistible ve Fransız Bouvet adlı üç zırhlıyı batırmıştır Ayrıca İngiliz Inflexible ve Fransız savaş gemileri Suffren ve Gaulois çok ağır bir şekilde hasar almıştır



Sonuç olarak, 18 Mart 1915'te, deniz mayınları ve kıyılardaki Osmanlı topçu bataryalarının isabetli atışları denizden geçişin mümkün olmayacağını göstermiş, İtilaf Devletleri Gelibolu Yarımadası'na asker çıkararak Boğaz topçu bataryalarını etkisiz hale getirmeyi hedeflemiştir


Gelibolu Yarımadasında Müttefik çıkartmaları yarımadanın güney bölümündeki altı kumsala, iki cephede yapılmıştır Seddülbahir Cephesi’ne 29 İngiliz Tümeni[kaynak belirtilmeli] ile Fransız Kolordusu (Fransız Doğu Sefer Kuvveti) çıkartma yaparken Arıburnu Cephesi’nde ise Anzaklar Kolordusu çıkartma yapmıştır Bu beş tümene ek olarak bir hafta içinde İskenderiye'den getirilecek olan Hint Tugayı, muhtemelen Seddülbahir Cephesi'nde kullanılmak üzere ordu ihtiyatını oluşturacaktı

Kara muharebeleri


Seddülbahir Cephesi


Osmanlı 5 Ordusu'nun konumu (Nisan 1915)



Seddülbahir çıkartmaları



İttifaklara ait ağır top (önceleri Alman zırhlı kruvazörü Roon 'un topuydu)


Seddülbahir Cephesi'ndeki İngiliz ve Fransız birliklerinin ilk hedefi Kirte Köyü ve hemen kuzeyindeki Alçıtepe olmuştur


Birinci Kirte Muharebesi

Bu hedeflerin ele geçirilmesi için ilk müttefik taarruzu olan Birinci Kirte Muharebesi, 28 Nisan 1915 sabahı başlamıştır Taarruzun sol kanadında iki İngiliz tugayı, sağ kanadında ise beş Fransız taburu taarruza katılmıştır[kaynak belirtilmeli][11] [12][kaynak belirtilmeli] Osmanlı savunması İngiliz taarruzları karşısında tutunurken Fransız kesiminde yarılma noktasına gelmiştir Cephe komutanı Albay Halil Sami Bey, hatların geri çekilmesi emri vermişken, iki bölüklük bir kuvvet, donanma topçusunun ateşinde bir gedik bularak hatları takviye etmiştir Bunun üzerine geri çekilme emri derhal geri alınmıştır Öğleden sonra Yarbay Sabri Bey, iki taburluk bir kuvvetle karşı taarruza geçerek müttefik cephesini kırmıştır Gün sonunda, müttefikler taarruz çıkış hatlarına geri çekilmişlerdir Osmanlı kayıpları 2380, müttefik kayıpları ise 3000'dir

İkinci Kirte Muharebesi

Müttefik kuvvetlerin ikinci taarruzu, 6 Mayıs 1915 sabahı başlayan İkinci Kirte Muharebesi'dir 8 Mayıs'a kadar süren çatışmalarda Müttefik kuvvetlerin "bağlantı noktası", en soldan taarruz edecek olan bir İngiliz tugayıdır Bu tugay, ilk günkü taarruzunda yoğun bir ateşle karşılaşmış ve ilerleyememiştir Taarruz hattı, en sol kenardan başlayan bu engelle, en sağa kadar durmak zorunda kalmıştır Sol uç, ilerleyemeyince diğer birlikler de planlanan ileri harekata girişememişlerdir Osmanlı ateşinin en yoğun olduğu rapor edilen tepe, donanma ve sahildeki top bataryaları tarafından hallaç pamuğu gibi atıldığı halde, Osmanlı tarafının ateş gücünde bir değişiklik olmamıştır Balonlarla yapılan hava keşfi de Osmanlı mevzilerinin yerini saptayamamıştır İkinci gün merkez kesimden, üçüncü gün tekrar sol kanattan yapılan taarruzlar da aynı ateşle kaşılaşarak durmuştur Üç günlük muharebelerin sonunda müttefik kuvvetler, en fazla 500 metre ilerleme sağlayabilmişlerdi Müttefik kaybı 6500, Osmanlı kaybı ise 2000'dir



Üçüncü Kirte Muharebesi

Müttefik kuvvetlerin üçüncü taarruzu, 4 Haziran 1915 tarihli Üçüncü Kirte Muharebesi’dir Donanma topçusunun üç yönden, kara topçusunun ise cepheden geliştirdiği hazırlık ateşi ardından başlayan savaşta, Osmanlı cephesinin sol kanadından t*aarruz eden Fransız birlikleri yer yer Osmanlı siperlerine girmişlerdir Yarbay Selahattin Adil komutasındaki 12 Tümen’in karşı taarruzluyla bu siperlerden çekilmişlerdir Sağ kanatta ise İngiliz birlikleri Osmanlı siperlerine girmiştir İkinci Topçu Bataryası komutanı Teğmen Arif Tanyeri’nin, 150 askeriyle ileri çıkıp cepheyi tutmasıyla Osmanlı hatlarının kırılması önlenmiştir Osmanlı cephesi, Kirte Köyü’ne bir kilometre mesafede sabitlenmiştir İzleyen 5 Haziran günü Osmanlı 9 Tümeni’nin saldırısı başarılı olmamış, akşam saatlerinde Arıburnu Cephesi’nden kaydırılan Yarbay Hasan Askeri komutasındaki 2 Tümen’in taarruzu ise birkaç yüz metre ilerlemiştir 6 Haziran günü ise küçük çaplı çatışmalarla geçmiştir Üçüncü Kirte Muharebesi’nde müttefik kayıpları 7500, Osmanlı kayıpları ise 4500 yaralı, 4500 şehittir





Her üç taarruzun başarısız olması üzerine cephe komutanları, İngiliz komutan H Weston ve Fransız komutan Gouraund, tüm cephe hattında değil de, daha sınırlı bir hattan taarruzu gerekli görmüşlerdir Böylece gerek piyade, gerekse de topçu unsurları daha dar bir cephede kuvvet merkezi (siklet merkezi) oluşturulacaktı Planın ilk operasyonu, cephenin en sağ (doğu) bölgesi olan Kerevizdere’de uygulamaya konulmuştur 18 Haziran’da başlayan topçu ateşi üç gün boyunca sürdürülmüştür 21 Haziran günü Fransız birliklerinin taarruzuyla başlayan Birinci Kerevizdere Muharebesi’nde Fransız birlikleri, hedefleri olan tepeyi ele geçirmeyi başarmıştır Muharebelerde Fransız kayıpları 2500, Osmanlı kayıpları ise 6000 kişidir


Zığındere Muharebesi

Bir sonraki Zığındere Harekâtı, bu kez cephenin sol kanadından taarruzu öngörmektedir Zığındere ile sahil arasındaki Zığın sırtı boyunca üç tugayla ve Zığındere’nin karşı yamaçlarından iki tugayla taarruz etmektir Zığın sırtı Albay Refet Bey’in komutasındaki 11 Tümen’in savunma bölgesidir Zığındere ile Kanlıdere arasındaki bölge ise Albay Halil Bey’in 7 Tümen’i tarafından savunulmaktadır Her iki tümen de tek tugaylıdır Deniz ve kara topçusunun 26 Haziran’da başlayan bombardımanı üç gün sürmüştür 28 Haziran’da iki saatlik hazırlık ateşi ardından başlayan taarruz, sağ kesimde Osmanlı siperlerinin tümünde başarılı olmuştur Bombardıman sonrasında Osmanlı ön hat siperlerinde sağ kalanların tümü yaralı subay ve erattır 800 metre mesafedeki Kirte Köyü’ne yapılan ileri hareket, topçu ateşiyle durdurulmuş, hemen ardından Osmanlı karşı taarruzları başlamıştır siperler 30 Haziran 1915 günü sabahına kadar birçok kez el değiştirmiş, sonunda İngilizlerde kalmıştır Zığın sırtının kuzeyinden 1 Temmuz5 Temmuz 1915 tarihinde Albay Hasan Basri Bey’in 5 Tümen’inin Zığın sırtına ve Albay Nicolai’nin komutasındaki 3 Tümen’inin Zığındere’nin doğu yamaçlarına giriştikleri taarruz ise sonuç alamamıştı 1915 günü iki kez yenilenen Osmanlı taarruzu, yoğun topçu ateşi altında etkisiz kalmıştır
Her iki kanattan yapılan taarruzların ardından bu kez cephenin merkez bölümünde taarruza geçilmiştir Üç saat süren ve 60000 bin top mermisinin kullanıldığı hazırlık ateşi ardından 12 Temmuz 1915 sabahı başlayan İkinci Kerevizdere Muharebesi[] iki gün sürmüştür Hazırlık ateşi ardından başlayan İngiliz taarruzu, hiçbir savunmacının sağ kalmadığı ilk hat siperlerini almış, ikinci hat siperlerinde ise ağır kayba uğrayarak geri çekilmiştir Öğleden sonra yedekteki İngiliz tugayının giriştiği saldırı, üçüncü hat siperlerine girmişse de Osmanlı karşı taarruzlarıyla yeniden eski konumuna çekilmiştir İkinci girişilen İngiliz taarruzu, Osmanlı topçusunun ateşiyle geri çekilmiştir Savaş sonunda cephenin en sol yanındaki birkaç siper parçası işgal edilebilmiş, sağ kesimde ise Fransız birlikleri Osmanlı siperlerinde tutunmayı başarmışlardır İki günlük muharebelerin sonucunda müttefik kayıpları 5800, Osmanlı kayıpları ise 9700’dür
Bu muharebeler sonunda Seddülbahir Cephesi’nde Osmanlı kuvvetlerini atarak ilerlemenin olanaksız olduğu ortaya çıkmıştı Müttefik kuvvetler komutanı General Hamilton, takviye kuvvetlerle Suvla Koyu’nda bir çıkartma yapmayı planlamıştır Bu çıkartma harekâtının, Anzak Kolordusu komutanı General W Birdwood’un önerdiği Sarı Bayır Harekâtı ile aynı tarihte uygulanmasına karar verilmiştir Ayrıca Osmanlı savunmasının dikkatini yarımadanın güney ucuna çekmek için Seddülbahir Cephesi’nde yanıltıcı bir taarruz planlanmıştı Kirte Bağları Muharebesi olarak bilinen bu taarruz, 6 Ağustos sabahı İngiliz birliklerinin taarruzuyla başlamıştır İngilizler, ilk hat siperlerine girmiş, ancak karşı taarruzla geri atılmışlardır Taarruzun ikinci günü girişilen İngiliz taarruzları, Kirte Köyü’nün güney batısındaki bir bağ alanının bir bölümünde tutunabilmiştir



Sınırlı hedeflere yönelik, üstelik de bir yanıltma operasyonu olan İngiliz taarruzunun bu denli kayba rağmen başarısız olması üzerine General Sır Ian Hamilton, Seddülbahir Cephesi'nde hiçbir askeri harekâta girişilmemesi emrini vermiştir


__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Çanakkale Cephesi

Eski 06-02-2009   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Çanakkale Cephesi



Arıburnu Cephesi


"The Trumpet Calls (Trampet Çağırıyor)": Avustralya'da 1914-1918 arasında kullanılan askeri alma posteri (Norman Lindsay)



ANZAK çıkartması



Australya 1 Tugay 4 Taburunun çıkartması (Saat 800, 24 Nisan 1915)



25 Nisan 1915 tarihli çıkartmasının akabinde ANZAK koyu (19 Haziran 1915, The War Illustrated)



Esat Paşa (Arıburnu Cephesinde topçulara emir verirken)


Arıburnu Cephesi’nde 25 Nisan 1915 sabahı çıkartma yapan Anzak Kolordusu örtü kuvvetleri, sahildeki Osmanlı gözetleme postalarını atarak bir köprübaşı oluşturmuşlardır Sahile çıkan örtü kuvveti üç koldan sırtlara ilerlemiştir Sırtlardaki Osmanlı direnişi, ileri harekatı yeryer engelliyor, genel olarak geciktiriyordu ama sahili tehdit edecek bir harekat gösteremiyordu Buna karşın sırtlarda yer yer süren çatışmalarda Anzak kayıplar artmakta, sahile yağan takviye talepleri karşısında çıkan tüm birlikler derhal ateş hattına gönderilmektedir, sahilde ihtiyat tutulamamaktadır



Anzak mevzilerine taarruza girişmiştir Bu taarruzla Anzak birlikleri sırtın batı yamaçlarına çekilmişlerdir



Ordu ihtiyatındaki 19 Tümen komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal çıkartma başladığı sıralarda 57 Alay ve bir topçu bataryasıyla Conk Bayırı’na hareket etmişti Karargahta, 3 Kolordu Komutanı Esat Paşa’ya (Albay Mehmet Esat Bülkat Bey’e) kararını anlatmıştır Esat Paşa, bu kararı onaylamış, Albay Halil Sami Bey’in 27 Alay’ını da yarbayın komutası altına vermiştir Esasen 19 Tümen, ordu ihtiyatıdır, ancak Mareşal Sanders’le halen temas kurulamamış olması nedeniyle Esat Paşa harekatın yapılması için çekimser kalmış,bunun üzerine Yarbay Mustafa Kemal Bey kendi inisiyatifini kullanarak tümenini ileri harekata dahil olmak üzere Kılıçbayır yönüne intikal ettirmiştirTaarruzun 5Ordu Komutanı Mareşal Sanders'in Yarbay Mustafa Kemal Bey'in öngörülerinden,kendiliğinden hareket etmesinden ve 19Tümen'in bu harekata katılmasından haberi olmamıştır

Bu arada Kılıçbayır yönüne sevk edilen Avustralya birlikleri, bölgeye ulaşır ulaşmaz muharebeye sürülmektedir Çünkü Osmanlıların sırtlardan aşağı akıp cephe hattını kırmaları an meselesi olarak görünmektedir 19 Tümen’e bağlı dört alayın bölgeye intikali ardından Osmanlı Arıburnu Kuvvetleri Yarbay Mustafa Kemal Bey emriyle saat 15:30 dolaylarında yeniden bu kez toplu olarak taarruza geçmişlerdir General Hamilton anılarında şöyle anlatır “Gebe dağlar Osmanlı doğurmakta devam ediyor Bizim mevzilerimizin en yüksek ve en merkezi yerine birbirini kovalayan dalgalar halinde yükleniyorlar

Bu taarruzun sonucunda Kılıçbayır’ın iki yanından gelişen Osmanlı taarruzları karşısında Kılıçbayır ve hemen güneybatısındaki Cesaret tepe kesin olarak Osmanlıların eline geçmiştir Düztepe’nin alınması, Osmanlı birliklerine Kılıçbayır üstünden Anzak sahiline geniş bir taarruz hattı açmıştı ama, Osmanlıların zaten ellerindeki az bir kuvvetle yaptıkları bu taarruzu sürdürecek kuvvetleri yoktur Anzak cephesindeki bu gedik, savaş boyunca kalmıştır
Harekatın ilk gününde karaya çıkartılan asker sayısı 15000’dir Yaklaşık 2000’i ölü olmak üzere kayıplar 3500’dür



Gece yarısına doğru Anzak Kolordusu Komutanı Birdwood, emrindeki her iki tümen komutanın da tahliyeden yana olduklarını, kendisinin de bu görüşü paylaştığını General Hamilton’a bildirmiştir Anzak ordusu gün boyu süren çatışmalardan dolayı bitkindir, moral düşüktür, birlikler halen dağınıktır Gün boyu süren Osmanlı taarruzları, Anzak cephesinin kuzey batı kesimindeki sırtta (Kılıçbayır) bir gedik oluşturmuştu Bu gedik, Ancak çıkartma bölgesi için ağır bir tehdit oluşturmaktaydı Gece boyu takviye alan Osmanlı kuvvetlerinin etkin bir topçu desteğiyle sabah girişecekleri bir karşı taarruza kesin gözüyle bakılmaktadır Ordunun bu haliyle bu saldırıyı göğüsleyemeyeceğinden, sahilde imha edileceğinden korkulmaktadır Amiral Thursby ise tahliyenin çok fazla kayba neden olacağını, pozisyonu korumanın daha iyi olacağı görüşündedir General Hamilton, sahilde kalınarak direnilmesine karar vermiştir



Takviye olarak bölgeye gönderilen İngiliz 9 Kolordusu’nun Suvla Koyu’na çıkartma yaptığı 5-6 Ağustos gecesi, bir Anzak tümeni gece yürüyüşüne geçmiştir Hedefleri, Kocaçimen Tepesi – Besim Tepe – Conk Bayırı hattıdır Sarı Bayır Harekatı olarak bilinen harekatta Anzak birlikleri sırtlara kadar yaklaşabilmiş ama sırtları alamamıştır Muharebelerin yoğunluğu Conk Bayırı bölgesinde olmuş, Conk Bayırı Muharebesi 9 Ağustos 1915 tarihine kadar sürmüştür Kurmay Albay Mustafa Kemal’in 10 Ağustos sabahı başlattığı taarruz ile Anzak kuvvetleri sırtlardan çekilmek zorunda kalmışlardır
Suvla Koyu’nda İngiliz 9 Kolordusu’nun ikinci genel taarruzuyla aynı gün 21 Ağustos’da Anzak birliklerinin sonuçsuz Bomba Tepe taarruzu, Çanakkale Savaşı’nın son muharebesi olmuştur




Taarruzun sonunda 3Kolordu Komutanı Esat Paşa'da Yarbay Mustafa Kemal Yarbay Mustafa Kemal Bey'in komuta yeteneğini takdir ederek 19Tümen'in bu hareketini 5Ordu Komutanı Mareşal Sanders'e bildirmiştirMareşal Liman Von Sanders genel durumu inceleyerek 19Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal Bey'in sıradan bir kurmay olmadığına müşahade etmiştirYarbay Mustafa Kemal Bey'in bu öngörüsü ve taarruzun başarıya ulaşmasındaki payı Osmanlı Ordusunda başarılı bir kurmay olarak anılmasını sağlayacak,Mustafa Kemal Bey'in askeri dehasının ortaya çıktığı bir savaş olacaktır


Anafartalar Cephesi


Mareşal Horatio Kitchener ve general William Birdwood, ANZAK'a ait bir hendekte, 15 Kasım 1915



İttifaklara ait bir hendek



Kanlısırt Muharebesi ("Lone Pint", 6 Ağustos 1915)



Çanakkale'de kullanılan bağlantı hendeklerinden biri



Birinci Anafartalar Muharebesi

Her iki cephedeki kanlı çatışmalar ardından 1915 yılının Temmuz ayı sonlarında cepheler kilitlenmiş, çatışmalar mevzi harbine dönüşmüştü Gelibolu Yarımadasında bir sonuç elde edebilmek için İngiliz General Sir Ian Hamilton, daha kuzeyde üçüncü bir cephe açmak gereği duymuştur Burada amaç, sert direnme gösteren her iki cephedeki Osmanlı kuvvetlerinin geri hattına çıkarak kuşatmaktır Hamilton, üçüncü cepheyi küçük ve büyük Kemikli burunları arasındaki Suvla kumsalına, takviye olarak gelen İngiliz 9 Kolordusu’nu çıkartarak açmıştır 6 Ağustos 1915 tarihinde Suvla Koyu'na yapılan çıkartmayla Çanakkale Savaşı bu bölgeye kaymış, Arıburnu'ndaki Anzak Kolordusu ile Suvla çıkartma kuvvetleri, dolayısıyla bu iki cephe birleşmiştir Gelibolu Yarımadası'nın Müttefik kuvvetlerce tahliyesine kadar asıl çatışmalar bu bölgede olmuş, Seddülbahir Cephesi, kayda değer bir çatışmaya sahne olmamıştır



5-6 Ağustos gecesi başlayan çıkartma gün boyu sürmüştür Suvla Ovası’na hakim ilk kademe sırtlardaki üç Osmanlı taburu, çıkartma birliklerinin ileri harekatını durdurmayı başarmıştır





İngiliz 9 Kolordusu’nun genel bir taarruz için düzen alması, 8 Ağustos tarihini bulmuştur Ertesi gün, 9 Ağustos 1915 günü şafakta iki İngiliz tümeni taarruz için ilerlemeye başladığı sırada Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey’in de taarruzu başlamıştı Osmanlı taarruzu, önlerindeki İngiliz kollarını atarak ilerlemiş, öğleden hemen sonra İngiliz 9 Kolordusu komutanı General Stopford, ihtiyatta tuttuğu tümeni ateş hattına sürerek sahilde tutunmayı ancak başarabilmiştir

Birinci Anafartalar Savaşı’nın hemen ertesi günü, 10 Ağustos 1915 sabahı Mustafa Kemal, Kocaçimen Tepesi – Conk Bayırı hattında yeni bir taarruz yapmıştır Albay Ali Rıza Bey komutasındaki 8 tümen ve 9 Tümen komutanı Yarbay Cemil Bey komutasındaki 9 Tümen’in taarruzlarıyla müttefik cephesi 500-1000 metre geri atılmıştır



Bu bölgedeki Osmanlı taarruzunun başladığı saatlerde daha kuzeyde, İngiliz 53 Tümen’i Yusufçuk Tepe ve daha kuzeydeki Küçük Anafartalar Tepesi yönünde taarruza geçmişti Yoğun topçu ateşleri ardından dört kez yenilenen taarruzlar gün boyu sürmüş olup iki Osmanlı taburunun savunması, mevzileri korumayı başarmıştır


Tekketepe Muharebesi

Son muharebeler sonunda Arıburnu Cephesi'nde Anzak kuvvetleri eski hatlarına çekilmiş, Anafartalar Cephesi'nde ise Suvla Ovası'nın sahil bandından kalmışlardı Özellikle bu bölgede, hakim sırtlardaki Osmanlı mevzilerinin ateşi altında kalmakta idiler Müttefik kuvvetler üst komutanı General Sır Ian Hamilton, bu sırtların en azından kuzey kesimini oluşturan Tekketepe yükseltilerinin bir an önce ele geçirilmesinin gerekliliğini bilmektedir Bu amaçla sahile yeni çıkartılmış olan 54 Tümen ile bu sırtlara taarruz kararı vermiştir Bu tümenin bir taburunca 12 Ağustos 1915 tarihinde girişilen, Tekketepe Muharebesi olarak bilinen taarruz, Osmanlı savunması önünde ağır kayba uğrayarak geri çekilmiştir
Bu taarruzun başarısızlığı üzerine General Hamilton, taarruzu daha kuzeye kaydırarak 12 Tümen'i sağ yandan çevirmeyi amaçlayan bir taarruz planlamıştır



Bu taarruz Kireçtepe ve Kireçtepe sırtlarının işgal edilmesini amaçlamaktadır Böylece 12 Tümen kanat kırarak Tekketepe'den çekilmek zorunda kalacak, savaşarak alınamayan bu yükselti, İngiliz kuvvetlerinin eline düşecektir
Kireçtepe sırtları, Suvla Koyu'na çıkartma yapıldığı 6 Ağustos 1915 tarihinden itibaren Yüzbaşı Kadri Bey komutasındaki Gelibolu Jandarma Taburu tarafından tutulmaktadır Üç tugaydan oluşan İngiliz birlikleri 15 Ağustos 1915 günü taarruza geçmiştir Ağır kayıplara Yüzbaşı Kadri Bey'in ağır şekilde yaralanması da eklenince tabur geri çekilmiş, Kanlıtepe - Havantepe hattında yeniden mevzi almıştır Akşam saatleri bölgeye ulaşan bir taburluk takviye ile karşı Osmanlı kuvvetleri karşı taarruza geçmiştir Çatışmalar gece boyu sürmüş, 16 Ağustos sabahı bölgeye gelen Mustafa Kemal, taarruzu kendisi yönetmiştir Kısa süre sonra İngiliz birlikleri eski hatlarına geri çekilmişlerdir



Aynı gün, başarısız bulunan İngiliz 9 Kolordusu komutanı General Stopford ve iki tabur komutanı, General Hamilton tarafından görevden alınmıştır
Hemen ardından Seddülbahir Cephesi’ndeki İngiliz 29 Tümeni Anafartalar Cephesi’ne aktarıldı Mısır’da bulunan 5000 kişilik bir tümen de aynı cepheye getirildi Bu şekilde içerden ve dışardan takviye edilen Anafartalar Cephesi’ndeki kuvvetlerle genel bir taarruz planlandı Müttefik taarruzu, Anafartalar Grup Komutanı Kurmay Albay Mustafa Kemal’in sorumluluk bölgesinde, 12 ve 7 Tümenlerin mevzilerine yönelmiştir


İkinci Anafartalar Muharebesi


Bu kuvvetler 21 Ağustos 1915 sabahı İsmailoğlu ve Yusufçuk Tepelerine genel bir taarruza geçtiler Aynı anda Anzak Kolordusu’na bağlı bir tugay da Bomba Tepe’ye taarruz etmiştir İsmailoğlu ve Yusufçuk Tepeleri’ne yönelik taarruz aynı gün, kesin bir başarısızlıkla son bulmuştur Bomba Tepe’deki çatışmalar ise 29 Ağustos tarihine kadar sürmüş tepe, Osmanlı savunmasının elinde kalmıştır
Bomba Tepe taarruzu, Çanakkale Savaşı'nın, tahliyeye kadar ufak çaplı çatışmalar yaşanmış olsa da, son muharebesidir

Tahliye


"W Beach" (Seddülbahir)




Müttefiklerin Gelibolu Seferi'ne eklenen yeni takviyelerle üçüncü bir cephe açılmasına karşın kara harekatı Müttefikler açısından bir sonuç getirmemiş, Osmanlı kuvvetlerinin direnci karşısında cepheler yeniden kilitlenmiştir Bulgaristan'ın 14 Ekim 1915 tarihinde İttifak Devletlerine katılmıştır Almanya ile Osmanlı arasında Balkanlar üzerinden bir demiryolu hattı 29 Ekim tarihinde işlemeye başlamıştır



Bu tarihten üç gün sonra General Ian Hamilton görevden alınarak yerine General Charles Monro atanmıştır Monro cephede yaptığı incelemelerin ardından 3 Kasım 1915’de İngiliz Yüksek Savunma Konseyi’ne cephe hakkındaki görüşünü, “Gelibolu tahliye edilmelidir” şeklinde bildirmiştir Bu kolay alınacak bir karar değildir 6 Kasım 1915 günü İngiliz Savaş Bakanı Lord Kitchener Gelibolu’ya gelmiştir 15 Kasım’da Lord Kitchener’in kararı Seddülbahir Cephesi dışındaki diğer iki cephedeki askerlerin tahliye edilmesi yönündedir Ertesi gün 16 Kasım’da Müttefiklerin Selanik Cephesi de General Monro’ya bağlanmıştır General Birdwood, General Monro’ya bağlı olmak üzere Çanakkale Müttefik Kuvvetleri Komutanlığı’na atandı



Kesin karar 7 Aralık 1915 tarihinde verilmiştir Arıburnu ve Anafartalar Cepheleri’ndeki Müttefik kuvvetler tahliye edilerek Selanik Cephesi’ne kaydırılmış, Seddülbahir Cephesi’ndeki kuvvetler ise yerlerinde kalmışlardır Bu cephedeki kuvvetlerin tahliyesine 27 Aralık 1915 tarihinde karar verilmiştir Tahliye işlemleri 9 Ocak 1916 sabahı tamamlanmıştır Böylece Gelibolu Muharebeleri Osmanlı kuvvetlerinin zaferiyle sonuçlanmıştır

Savaşın Sonuçları

İngiltere ve Fransa ile Osmanlı ve Alman orduları arasında geçen ve iki taraftan toplam 500,000'den fazla[kaynak belirtilmeli] insanın "kaybına" (ölüm, firar, esir, sakatlanma ve hastalıklar) neden olan savaşın ardından İtilaf Devletleri Çanakkale Boğazı'nı geçememiş, İstanbul'u işgal edememiştir Pek çok tarihçi, Rusya'da zorda kalan çarlık rejimi devrilmesinde ve I Dünya Savaşı 2 yıl uzamasında bu olayın önemli payı olduğu görüşündedirler[kaynak belirtilmeli]
  • Çanakkale Savaşı, müttefikleriyle Rusya'nın irtibatını önlemiş, bu arada Lenin ve yandaşları Bolşeviklerin Ekim Devrimi ile Rusya savaş dışı kalmıştır Bu durum ihtilal Rusyası ile müttefiklerini birbirinden ayırmıştır Sovyet Rusya Kurtuluş Savaşı yıllarında Ankara hükûmetine belirli ölçüde lojistik destek sağlamıştır
  • Bu savaşlar, İngiliz ve Fransız kuvvetlerini Gelibolu Yarımadası'na bağlamış, Almanya ve müttefiklerinin yükleri hafiflemiştir[kaynak belirtilmeli]
  • Savaşta, çok sayıda eğitilmiş insan kaybedilmesi nedeniyle cumhuriyet döneminde eğitilmiş insan sıkıntısı çekilmiştir[kaynak belirtilmeli]
  • Karşılıklı olarak çok büyük insan ve malzeme zayiatı verilmiştir
  • Mustafa Kemal bu savaşta Conkbayırı Anafartalar ve Arıburnun'da görev yapmıştır Çıkartmanın ilk günü Conkbayırı'ndaki müdahalesi ve savaşın son aşamalarında üstlendiği görevler, Mustafa Kemal'in askeri yeteneklerini ortaya çıkarmış[kaynak belirtilmeli], "Anafartalar Kahramanı" olarak tanınmasını sağlamıştır Bu durum daha sonraları Mustafa Kemal'in milli liderliğini ortaya çıkarmıştır[kaynak belirtilmeli]
Savaşın Sonrası ve Etkileri


Toplumsal Etkileri

Çanakkale Savaşı, ilgili bütün ulusları derinden etkilemiştir Avustralya ve Yeni Zelanda'da Anzak Günü adıyla her yıl düzenli bir seremoni tekrarlanır Ayrıca Avustralyalı ve Yeni Zelandalılar o gün toplanarak Gelibolu Yarımadası'ndaki Anzakların (ANZAC: Australian and New Zealand Army Corps) çıkartma yaptıkları Anzak Koyu'na gelerek atalarının savaştıkları bu yeri ziyaret ederler



Çanakkale Savaşı, en çok İtilaf Devletlerinin altındaki sömürgeleri[
özellikle de Avustralya ve Yeni Zelanda'yı etkilemiştir Bu savaştan önce bu iki ülkenin vatandaşları Britanya İmparatorluğu'nun yenilmez üstünlüğünden emindiler ve böyle bir imparatorluğun onları askeri seferlere çağrısından büyük onur duymuşlardı Bir propaganda posterinde yer alan Anzak üniforması giymiş bir çocuğun "Baba, Büyük Savaş'ta sen ne yaptın?" sorusu onları şüphesiz etkilemiştir Ancak Çanakkale Savaşı onların bu büyük güvenini derinden sarsmıştır Anzaklar için Çanakkale Savaşı'nın önemi çok büyüktür, Çanakkale'den ayrılan Anzaklar savaşın başka cephelerinde savaşmaya gönderilmişler ve gittikleri her yeri Çanakkale'de yaşadıklarıyla karşılaştırmışlardır Ülkelerine döndüklerinde kahraman gibi saygı görmüşler ve gözlerindeki Britanya İmparatorluğu'nun sonsuz gücü büyük bir yara almıştır 1 Ocak 1901'de Avustralya Federasyonu kurulmuş, Avustralyalılar on yıllık bir süreçte seçme ve seçilme ile temsil edilme haklarını elde etmişlerdir Böylece Britanya İmparatorluğu'nun altında bir Avustralya Devleti doğmuştur Günümüz Avustralya tarihi böyle anlatsa da bu ülkenin gerçek psikolojik bağımsızlığı Gelibolu olarak görülür Her yıl çıkartmanın yıldönümü olarak 25 Nisan'da Anzak Günü adıyla anma törenleri düzenlenir ve o gün Avustralya ile Yeni Zelanda'da ulusal tatildir
Avustralya şu ana kadar resmi olarak sadece bir düşman kumandanını tanımıştır Campbell'e yapılan bir anıtıyla bu kişi Mustafa Kemal Atatürk'tür Yeni Zelanda için de bu durum aynıdır Yeni Zelandalılar Wellington'un Tarakina Koyu'na Atatürk Memorial (NZ) adında bir anıt dikmişlerdir Herhalde bir düşman


kumandanına[kaynak belirtilmeli], düşmanını bu derece sayan bir millet daha yoktur dünya üzerinde Mustafa Kemal Atatürk'ün 1934 Anzak Kutlamaları sebebiyle gönderdiği mesaj da bu ülkeler arası dostluğu pekiştirmiştir: atfedilmiş bu anıtlar dünyada tektir



"Bu Memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada dost bir vatanın toprağındasınız Huzur ve sükun içinde uyuyunuz Sizler Mehmetçiklerle yanyana koyun koyunasınız
Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz Evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır"



Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra İngiliz ve Fransız donanmalarının geri püskürtüldüğü 18 Mart, Çanakkale Şehitlerini Anma Günü olarak ilan edilmiştir
Dünyada ise bu savaş, askeri beceriksizlik ve felaket sembolü olarak sayılmıştır Eric Bolge tarafından yazılan savaş karşıtı şarkısı "And The Band Played Waltzing Matilda" bu savaşla ilgilidir


__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.