Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
denir, felsefe, hakkında, neye, skolastik

Skolastik - Skolastik Nedir - Skolastik Felsefe Neye Denir Skolastik Felsefe Hakkında

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Skolastik - Skolastik Nedir - Skolastik Felsefe Neye Denir Skolastik Felsefe Hakkında



Skolastik - Skolastik Nedir - Skolastik Felsefe Neye Denir Skolastik Felsefe Hakkında
Skolastik - Skolastik Nedir - Skolastik Felsefe Neye Denir Skolastik Felsefe Hakkında

Skolastik Felsefe,
Skolastik Felsefe Nedir,
Skolastik Felsefenin Kurucusu

Augustinus'un "Kutsal Devlet"'inin belli bir tarihsel nedenden, yani Roma'nın Gotlar tarafından ele geçirilmesi üzerine yazıldığını vurgulamıştık Bu eserin yazılması, Avrupa kıtasındaki kavimlerin büyük bir "göç"e giriştikleri ve sonunda Roma'nın yıkıldığı bir döneme rastlar Avrupa'nın genç kavimlerinin bu göç hareketi, bundan daha bir-iki yüzyıl önce başlamıştı

Kuzeyden Güneye doğru Cermenler ve Doğudan Batıya doğru da Slavlar hareket halindeydi Kendini çeşitli yönlerden sıkıştıran bu genç kavimlere karşı Roma kendini savunmak zorunda kaldı Buna paralel olarak Roma'nın bir de bu kavimler tarafından içten içe vuruluyordu

Özellikle merkez kentlerde nüfusun çok azalması yüzünden, Roma bu genç kavimlerden ücretli askerler edinmeye başlamıştı Sonuç olarak İmparatorluğu dıştan ve içten sıkıştıran bu kavimler Roma kentini de ele geçirdiler

Böylece Augustinus'tan az bir zaman sonra Batı Roma devleti çöktü Enkazı üzerinde çeşitli Cermen devletleri kuruldu Buna karşı Doğu Roma devleti daha bin yıl yaşamış, fakat o da Doğudan gelen kavimlerin, özellikle Türklerin zorlaması ile önce dar bir alana sıkıştırılmış ve sonunda ortadan kalkmıştır

"Kavimler Göçü" Batıda kültürün büyük ölçüde "tahribine" neden olmuştur Bu göç hareketi ve bunun yarattığı savaşlar yüzünden Antik edebiyatın büyük bir kısmı yok olmuştur Geriye küçük ve cılız bir miras kalabilmiştir Ortaçağın ilk döneminde felsefî edebiyat adına Batının elinde ancak Eflâtun'un Timaios diyalogu ve Aristo'nun birkaç eseri bulunuyordu Bunlara bir de Yeni Eflâtunculuk etkisi altında yazılmış Kilise Babaları'nın eserlerini ekleyebiliriz

Ortaçağın ilk döneminde hâkim olan felsefe, Yeni Eflâtuncu renk taşıyan bir Hıristiyan felsefesidir Ortaçağ felsefesi İlkçağ felsefesinden özellikle bir noktada ayrılır Ortaçağa has olan felsefeye "Skolastik" denir Skolastik, okul; "medrese bilimi" anlamına gelir (latince schola=okul); çünkü bu dönemin felsefesi gerçeği aramaktan çok, okul ve medresede "öğretilen" bilgilerden ibaretti

Ortaçağ medresesinde yani manastır okullarında "yedi özgür sanat" denilen şu dersler okutuluyordu: Gramer, astronomi, müzik, hitabet, dialektik (mantık), aritmetik, geometri Bu öğretimin tacını da, doğal olarak ilahiyat (teoloji) oluşturuyordu Bir kez daha vurgularsak: Skolastiğin amacı araştırma değil, "eğitim ve öğretim"dir

Hemen tüm Ortaçağ felsefesinin skolastik, yani bir "okul sistemi" olduğunu söyleyebiliriz Bunun için Ortaçağ filozofları kendilerini araştırıcı değil, hoca sayar Çünkü Ortaçağ filozofları gerçeğe; "zaten", sahip olduklarına inanıyorlardı Bunun için de ayrıca gerçeği aramaya gerek görmüyorlardı

Onlara göre gerçek aslında "dinin dogmaları"nda belirlenmiştir Yapılacak tek şey, bu dogmaları bir "sistem" halinde düzenlemek, yani aklın kavrayabileceği bir duruma getirmektir Sistemleştirilen dogmalar, daha sonra okulda gençlere "bilgi" olarak aynen aktarılır Batıda, özellikle Lâtin Avrupa'da, felsefe eğitimi medreselerde yapılırdı Hocalar da rahiplerdi Ortaçağ felsefesinin karakteristik özelliği, skolastik oluşudur

Oysa İlkçağda, birbirleriyle uğraşan "çeşitli ve değişik sayıda" akımlar vardı İlkçağ felsefesi bize düşünce sistemlerinin zengin bir çeşitlemesini sunar: Materyalizm, idealizm, septisizm, dogmatizm gibi birbirlerine karşı akımların Antik dönemde ortaya çıkarak yan yana yaşadıklarını görüyoruz

Ortaçağda bu çeşitlenme artık kaybolmuştur Skolastik, Ortaçağ felsefelerinin hemen hepsinin temel karakterini oluşturur Sonra; İlkçağ filozofları, düşünce yapıtlarının "yapıcıları" olarak anlaşılıyordu Buna karşın Ortaçağ filozofları kendilerini "aynı sistem üzerinde birlikte çalışan" düşünürler olarak algılarlar

Bu sistemin işlemesinde, herkesin kendine göre, küçük ya da büyük bir payı vardır Ortaçağ düşünürleri için karakteristik eserler, çeşitli alanlara ait bilgileri bir araya toplayan "summa"lar (özetler)dır Çünkü Ortaçağa göre herhangi bir alana ait bilgiler zaten Kilisenin dogmalarında toplanmıştır Bu nedenle üzerinde tartışma yapılarak, çözümlenmesi gereken bir sorun bulunmuyordu

Ortaçağ filozoflarının üzerinde anlaşamadıkları "tek" bir sorun vardı: Bu da, Antik dönemden miras kalmış olan "tümeller sorunu"ydu Tümel kavramların realitesi konusu, tartışmaların kaynağını oluşturmuştur Bu sorun Eflâtun'dan bu yana süregelmiştir

Eflâtun'un tümel kavramları reel birer varlık olarak benimsediğini biliyoruz Bu kavram realizminin tam karşıtı ise nominalizmdir Nominalizme göre, Eflâtun'un kendilerine realite eklediği tümel kavramlar, birbirine benzeyen varlıklara bizim verdiğimiz isimlerden oluşurlar Tümel kavramlar insanın bilincinde oluşmuş olup ayrıca bir varlığa sahip değildir

Aristo ise, Eflâtun'un kavram realizmi ile bunun tam karşıtı olan nominalizmin arasında bir tutum almıştır Ona göre de tümel kavramların bir realitesi vardır, ancak bu realite bireylerin kendisinde bulunur, bireylerin dışında kavramlar ayrıca var olmaz Aristo da, Eflâtun gibi, insanın kendiliğinden var oluşunu kabul eder, bu, insanın kendisinde bulunan bir şeydir

İlkçağda var olan bu üç ayrı görüşe, yani kavram realizmi, nominalizm ve Aristoculuğa, Ortaçağda yeniden rastlarız O kadar ki, Ortaçağda ciddi tartışmalara ve ayrılıklara neden olan tek sorunun bu olduğu söylenebilir Bu ayrılığın tarihini izlersek görürüz ki, Ortaçağın ilk dönemlerinde daha çok kavram realizmi hâkimdir Skolastiğin en parlak dönemi olan XII yüzyılda Aristoculuk hâkim olmuştur Skolastiğin son dönemi olan XIV yüzyılda nominalizmin etkisi ağır basar Ancak; nominalizm, aynı zamanda Skolastiğin çöküşünü ve artık sona ermekte olduğunu da ifade etmektedir

Ortaçağda tartışmaya neden olan tek sorunun Antik dönemden miras kalan bir sorun olması dikkat çekicidir Ortaçağ felsefesine yön veren büyük otoriteler "Eflâtun" ve "Aristo"dur Ancak Ortaçağ felsefesi üzerinde Eflâtun'un etkisinden söz ederken bu etkinin daha çok Yeni Eflâtunculuktan geldiğini göz ardı edemeyiz Çünkü Yeni Eflâtunculuk, Eflâtun'un idelerini Hıristiyanlığın ideleri ile birleştirme olanağı veriyordu

Bir başka deyişle: Yeni Eflâtunculuk, ideleri Allah'ın düşündüğü fikirler biçimine sokmakla, Eflâtun'un idelerini monoteist bir dinin Allah'ı ile birleştirmeye olanak tanıyordu Eflâtun ve Aristo'yu otorite olarak tanıyan Ortaçağ felsefesi, zaten kendini her zaman "otoritelere" göre ayarlamıştır Doğanın doğrudan doğruya gözlemi, bu dönem için bir kuşku konusu değildir; ancak aslolan, kitaplardan edinilen bilgilerdir

Bu nedenle Ortaçağ felsefesi, gerçeği kendi araştıran yaratıcı bir düşünüş olamıyor Daha çok öğrenileni öğretmekten oluşan bir etkinlik olarak kalıyor Buna rağmen Ortaçağ filozoflarının başarılarını büsbütün küçük görmemek gerekir Çünkü var olan düşünceleri çelişkisiz bir sistem içinde toplamak girişimi, çok keskin bir zekâ ve yetenek gerektirir

Dikkatimizi Avrupa'nın "Batısına", yani Lâtin Avrupa'ya çevirirsek, Augustinus'un ölümünden sonraki Ortaçağın ilk döneminde Avrupa'nın bu bölümünde büyük bir "düşünce gerilemesi"ne tanık oluyoruz Antik dönemin soyut ürünlerinin büyük bir bölümü, "Kavimler Göçü"nün gürültü ve yıkıntıları arasında yok olmuştur Bu nedenle bu dönemde pek az hoca ve okul vardır Bağımsız düşünceli düşünürlere, hemen hemen hiç rastlanmaz İlkçağın bu ilk döneminde ismi anılması gereken bir düşünür, İrlandalı "Johannes Eriugena"dır


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.