Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
devrimi, dil

Dil Devrimi

Eski 06-02-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Dil Devrimi








Dil, milli yapıyı oluşturan, sağlamlaştıran ortak bağdır Atatürk, Türk Dilini kendi milli asil benliğine kavuşturmayı ve kendi benliği içinde zenginleştirerek büyük bir kültür dili haline getirmeyi, 12 Temmuz 1932 tarihinde Türk Dili Tetkik Cemiyeti'ni (Türk Dil Kurumu) kurarak gerçekleştirmeye çalışmıştır Tarih anlayışında olduğu gibi, milli kültürümüzün temeli olan dilde de millileşmek bir zorunluluktu Atatürk, dildeki bağımsızlığı siyasi bağımsızlığın bir parçası sayıyordu
Dil devrimi, Türk Devrimi'nin temel prensiplerine de uygun olarak dilde millileştirme ve bu akıma güç kazandırma devrimidir Atatürk, Türk Dili Tetkik Cemiyetini kurduğu 1932 yılında TBMM'ni açış konuşmasında; "Milli kültürün her çığırda açılarak yükselmesini Türk Cumhuriyeti'nin temel dileği olarak temin edeceğiz Türk dilinin, kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması için, bütün devlet teşkilatımızın, dikkatli, alakalı olmasını isteriz", sözü ile, dildeki gelişme ve sadeleşmeyi sadece toplumda bir akım olarak değil, yasama ve yürütme organına da, düşen bir görev olarak göstermiştir
Atatürk'ün 1932 yılında başlattığı dil devrimi çalışmalarına, milli kültür politikasının gerekli kıldığı bir anlayışla eğilmiştir Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet felsefesinin temelinde, Türk toplumunu çağdaş medeniyet seviyesinin ön safına çıkarma amacı yer aldığına göre, dilimizin de uzun vadede böyle bir medeniyet seviyesinin gerekli kıldığı bütün kelime, kavram ve terimleri karşılayabilecek bir kültür dili durumuna getirilmesi gerekiyordu Atatürk'ün çabaları ile, Türkçe'nin bütün sorunları bir bütün olarak düşünülmüş, sistemli bir şekilde başarılı çözümlere ulaştırılmaya çalışılmıştır




Dil Devrimi

Dil Devrimi(12 Temmuz 1932) , Türkçe'nin vatandaşların çoğunluğunun anlayamadığı Arapça ve Farsça kökenli sözcük ve dilbilgisi kurallarından arındırılıp Türkiye Cumhuriyeti'nin ortak milli lisanı olarak yazı ve konuşma dili haline getirilmesini amaçlayan devrim

Atatürk'ün kendi el yazısı: Ülkesinin yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmasını bilecektir


Cumhurbaşkanı Atatürk öncülüğünde 1932 yılında başlatılmış, 1932-1938 yıllarındaki en köklü değişim döneminden sonra değişen hız ve yoğunluk düzeylerinde 1970'lere kadar sürmüştür Eski Türk Dil Kurumu'nun kapatıldığı 1982 yılı, Dil Devrimi'nin bitiş tarihi olarak kabul edilebilir
Dil Devrimi, 1928'de gerçekleştirilen Harf Devrimi ile birlikte, Türkçenin 20 yüzyılda geçirdiği büyük yapısal değişikliğin iki temel taşından biridir

Tarihçe

Türkler Arapça ve Farsça konuşan kavimler ile münasebete girdiklerinde kendi lisanlarında bulunmayan kelimeleri almışlardı Ancak bulunmayan kelimelerin yanında Türkçe kelimeler de zaman içinde işlerliğini yitirmiş ve yerlerini Arapça ve Farsça kelimelere bırakmıştı Türkçede ateş manasında od kelimesi yerini Farsça ateş kelimesine bırakmıştı Sadece kelimeler değil her iki dilden de tamlamalar ve bazı yapılar ve bunun yanında gramer kuralları da alınmıştı Fakat esasen dilin kalbinde yine Türkçe çekimler ve gramer kuralları kullanılıyordu Osmanlı Devleti, Bâb-ı Âlî'den idare ediliyordu Arapça kapı anlamındaki bâb ile Farsça âlî ile birleşmişti ve Osmanlıca yeni bir kelime türemişti Bu çeşit bir Osmanlıca'yı ne Türkçe konuşan tebaa, ne Arapça ve Farsça konuşan tebaa ne de diğerleri anlayabiliyrdu Sadece tahsilli kesim, yazarlar ve şairler ile devlet kademelerindekiler bu dili kullanıyordu Yazı dili ile konuşma dili arasında bir uçurum vardı Öyle ki gazeteleri geniş halk kesimlerince anlaşılmadığı için satılmayan gazeteciler gazetelerinde kullandıkları dili sadeleştirmenin yollarını arıyorlardı Mesela doğal bilimler manasındaki Arapça Ulûm-i Tabiiyye tamlaması yerine Tabii İlimler demenin daha anlaşılır olduğunu keşfettiler ve yazılarında bu tür sadeleştirmelere gittiler[1] tamlaması Farsça yüce anlamındaki
Yazı dilinin karmaşık Arapça ve Farsça deyimlerden arındırılarak konuşulan Türkçeye yaklaştırılması konusu, Tanzimat'tan itibaren Türk yazarlarını ilgilendirdi Şinasi (1824-1871) ve Namık Kemal (1840-1888) ile başlayan yalınlaştırma eğilimi, Ahmet Mithat Efendi (1844-1912) ile büyük bir aşama kaydederek ve İkinci Meşrutiyet yıllarında Ömer Seyfettin, Mehmet Emin Yurdakul (1868-1944) gibi yazarlarla doruğa çıktı
1910'lu yıllar, Türk Ocağı ve İttihat ve Terakki Cemiyeti gibi kuruluşlar bünyesinde, Türkçü ve Turancı görüşlerin yükselişine tanık oldu Bu dönemde yalınlaştırmacı görüşe bazı yeni düşünceler katılmaya başladı Bunlar arasında en etkili olanı, İstanbul konuşma Türkçesinden başka Türk lehçelerinden, özellikle de Orta Asya'nın eski yazı dillerinden sözcükler alma görüşüydü Fransız Doğubilimci Pavet de Courteille'in 1870'te yayımlanan Çağatayca Sözlüğü, 1896'da çözülüp yayımlanan Orhun Yazıtları, 1917'de basılan Divan-ı Lûgat-it Türk bu yaklaşıma varsıl malzeme sağladı
Varolan Türkçe köklerden yeni kavramları karşılayacak sözcükler türetme eğilimi de 1914 dolaylarında duyumsanmaya başladı

Cumhuriyet Dönemi

Dil yenileşmesi görüşleri Kurtuluş Savaşı döneminde ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında geri plana çekildi Atatürk'ün 1931'den önce bu konuda net bir tavrı görülmez 1932 yılında ise Türk Dil Kurumu'nun açılması ile dil devrimi hız kazanır Türk Dil Kurumu'nun açılışından sonra 1932 yılında meclis açılış konuşmasında "Milli kültürün her çığırda açılarak yükselmesini Türk Cumhuriyeti'nin temel dileği olarak temin edeceğiz Türk dilinin, kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması için, bütün devlet teşkilatımızın, dikkatli, alakalı olmasını isteriz"[2] sözleri ile Dil Devrimi'ne dikkat çekmiştir
Mustafa Kemal Atatürk'ün en başta gelen ilgi alanlarından biri tarih diğeri ise dildi Türk dilindeki sorunu pekçok aydın gibi o da görüyordu 1932 yılında Türk Dilini Tetkik Cemiyetini ihdas etti Bu cemiyetin görevlerinde biri de dildeki kelimleri araştırmak ve yabancı kelimelerin yerine Türkçelerini bulmaktı Her ilde valilerin başkanlığında kelime tarama faaliyetleri başlatıldı Bir sene içinde 35,000 yeni kelime haznesi kaynağı oluştu Bilim adamları da bu sırada 150 eski eseri araştırmış ve o güne değin Türkçe'de hiç kullanılmayan sözcükkleri toplamıştı 1934 yılında tespit edilen 90,000 kelime Tarama sözlüğünde toplanarak yayınlandı Arapça kökenli kalem kelimesi yerine yerel lehçelerde kullanılan farklı öneriler gelmişti (yağuş, yazgaç, çizgiç, kavrı, kamış, yuvuş,) Akıl kelimesi için 26, Hediye kelimesi için ise 77 farklı öneri gelmişti Sonunda hediye kelimesi yerine farsça kökenli Armağan kelimesi seçildi[1]
1929 yılında başlatılan Dil Encümeni çalışmaları 1932 yılında Atatürk'ün kurduğu Türk Dilini Tetkik Cemiyetinin kurulması ile sonuçlandı Bu cemiyetin iki teme amacı olacaktı Birincisi Türk dilinin yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarılara özüne dönmesini sağlayarak konuşma dili ile yazı dili arasındaki ayrımı ortadan kaldırmak ve sadece tahsilli zümrenin değil vatandaşların tamamının kendi konuştuğu lisan ile yazabilmesini ve okuyabilmesini temin etmek Bunun için Arapça ve Farsçsa'dan zamanla dilimize yerleşmiş Türkçe'ye yabancı gramer kuralları ve yapıların kullanımdan kaldırılarak yerine doğru Türkçelerinin konmasını sağlanacaktı Halk lehçelerinden taramalar yapılarak terim haznesi meydana getirilecekti İkinci amacı ise olan ölü dillerin mukayeselerinin yapılıp ortaya çıkarılmasıydı
Türkçe'nin kelime varlığındaki sadeleştirmeler zamanla Türkçeleşmiş ve edebi eserlerde kullanılan yabancı kökenli sözcüklerin tasfiye edilerek yerlerine bazen Türkçe dil kurallarına bile uymayan zorlama kelimelerle değiştirilmeye çalışılması dilin kültürel ve tarihsel kaynaklardan kopması tehlikesini doğurdu

Atatürk'ün geometri kitabı


Ataürk'ün yadığı Geometri kitabının 3 baskısına ait kapak görüntüsü


Agop Dilaçar kitabın 1971 baskısına yazdığı özsözde, kitabın yazılış hikayesini anlatır 1936 yılının sonbaharında Atatürk, Özel Kalem Müdürü Süreyya Anderiman ve Agop Dilaçar'ı Beyoğlu'ndaki Haşet kitabevine gönderir ve Fransızca geometri kitapları aldırır 1936 yılının kışında Atatürk kitap üzerinde çalışır ve 44 sayfalık içinde geometri terimlerinin Türkçeleştiği kitap ortaya çıkar Kitabın yazarının Atatürk olduğu kitapta belirtilmez sadece kapağında geometri öğretenlerle, bu konuda kitap yazacaklara kılavuz olarak Kültür Bakanlığı’nca neşredilmiştir şeklinde bir not düşülür
Osmanlı döneminde okullarda okutulan geometri kitaplarındaki terimler anlaşılmaz bir haldeydi Üçgene müselles, Alan için Mesaha-i sathiye, dik açı yerine zaviye-i kaime, yükseklik yerine kaide irtifaı deniliyordu Üçgenin alanını tanımlamak için üçgenin alanı taban uzunluğu ile yüksekliğinin çarpımının yarısına eşittir tanımı yerine, bir müsellesin mesaha-i sathiyesi, kaidesinin irtifaına hâsıl-ı zarbinin nıfsına müsavidir deniliyordu[1]
Atatürk bizzat kendisi bir geometri kitabı yazdı Osmanlıca eğitimde kullanılan geometri tabirlerinin yerine Türkçelerini buldu Bu terimler bugün de Türkçe müfredatta değişmeden kullanılan boyut, uzay, yüzey, düzey, çap, yarıçap, kesek, kesit, yay, çember, teğet, açı, açıortay, içters açı, dışters açı, taban, eğik, kırık, çekül, yatay, düşey, dikey, yöndeş, konum, üçgen, dörtgen, beşgen, köşegen, eşkenar, ikizkenar, paralelkenar, yanal, yamuk, artı, eksi, çarpı, bölü, eşit, toplam, oran, orantı, türev, alan, varsayı, gerekçe , gibi kelimelerdir[3]

Dil Devrimine Emek Verenler
  • Ruşen Eşref Ünaydın
  • Celal Sahir Erozan
  • Agop Dilaçar
  • Nurullah Ataç
  • Ahmet Cevat Emre













__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.