Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
efsane, efsanelerden, gerçek, örnekler, örnekleri

Gerçek Efsane Örnekleri - Efsanelerden Örnekler - Gerçek Efsane Örnekleri

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gerçek Efsane Örnekleri - Efsanelerden Örnekler - Gerçek Efsane Örnekleri



Gerçek Efsane Örnekleri - Efsanelerden Örnekler - Gerçek Efsane Örnekleri
Gerçek Efsane Örnekleri - Efsanelerden Örnekler - Gerçek Efsane Örnekleri

ORDU-Gelin Kayaları Efsanesi

Melet Irmağına doğru inen sarp tepenin, ormanlarla örtülü yamacında çok fakir ve yaşlı biri varmış Melet, kenarındaki değirmenlere gidemeyen köylülerin zahralarını avlusundaki ufak dibek taşında öğütür, geçimini bu suretle sağlarmış Bazı rivayetlere göre bu öğütücü bir kişi tarafından döndürülebilen, çevre halkının "El Değirmeni" dediği cinsten bir taş değirmeni imiş Günün birinde, yaşlı değirmencinin kızını, uzaktan bir köyden bir gence istemişler Hayırlısı olsun, deyip evlendirmişler Çeyiz olarak, elinde, avcunda ne varsa kızına vermiş Düğüncüler, gelinin eşyalarını atlara yükleyip, oğlan, evine doğru yola çıkacakları zaman, gelin etrafı söyle bir süzmüş Avlunun bir kenarında duran babasının ekmek teknesine, kendini bugünlere getiren el değirmenine gözlerini dikmiş,

Kızının bu halini güren babası, yanına yaklaşmış:

- "Kızım, değirmen tası bizde kalsın"

diyecek olmuş Düğün alayının ileri gelenleri durumu kavramışlar

İçlerinden biri:

- Emmi veriver şu değirmen taşını kızınada, biz de yola düzülelim

Yaşlı baba:

- Olmaz, o bana lâzım

Onunla geride kalan çoluk çocuğumun nafakasını sağlayacağım, veremem, diyerek karşı koymuş

O sırada, yeni gelin :

- Babam benden bir taşı esirgiyor Ben de onsuz gelin gitmem Diyerek boynunu büküp, oturuvermiş kapının önüne

Düğüncüler yaşlı babanın geçimini nasıl sağladığını bilmediklerinden, bu değirmenin aile için ne derece kıymetli olduğunu kavrayamamışlar, işi, basit bir "gelin eşyası" bir taş olarak görmüşler, içlerinden biri:

- Hadi, emmi bu kadar da nekeslik etme Alt tarafı iki taş parçası bunun insan kızından bunları esirger mi? Bak, o da yurt-yuva sahibi oluyor Yolumuz uzun, bekletme bizi, diyerek, değirmen taşlarnı omuzlayıp, yanındaki hayvana yüklemişler Zavallı baba, bu durum karşısında ısrarın faydasızlığını anlayarak, boynunu bükmüş Kendisinin nekes tanınmasına mı, o yaşlı haliyle çoluk - çocuğuna değirmensiz nasıl bakacağına mı üzülsün? Kala kalmış, ortalıkta O sırada, önde davul - zurna, arkada at sırtında gelin; köylüler, eşya yüklü atlarla düğün alayı, dimdik sırta doğru yola koyulmuşlar Yaşlı gözlerle kafileyi izleyen babanın tâ yüreğinin derinliklerinden bir tel kopmuş sanki Derin bir ah çekli, aklıyla mı, gönlüyle mi, bilinmez seslenivermiş, davullu alayının ardından:

-Bir taşı bize çok görenleri Allah ne etsin Hepiniz taş olun taş

Ertesi gün, karşı tepelerden be geçeye bakanlar, Melet ırmağına doğru inen dik bir yamacın, bıçak gibi çıkıntılı bir kısmında, acayip şekilli kayalar görmüşler Daha düne kadar ormanlık olan bu yamaçta kayaların bulunuşundan ziyade, görünüşleri onların şaşkınlığa düşürmüş Çümkü, bu kayalar sanki bir kafilenin heykelleşmiş şekline benziyormuş Atıyla yaylısıyla, dzvullu - zurnalı bir gelin alayının tıpkısıymış Yılların yağmuru, karı ve fırtınalarına rağmen, bozulmayan şekilleriyle günümüzde dahi görenleri şaşkınlığa düşüren bu kayaların etrafı koyu bir yeşillikle çevrilmiştir Yılların yağmuru, karı ve fırtınalarına rağmen, bozulmayan bu kayaların etrafı koyu bir yeşillikle çevrilmiştir


Alıntı Yaparak Cevapla

Gerçek Efsane Örnekleri - Efsanelerden Örnekler - Gerçek Efsane Örnekleri

Eski 09-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gerçek Efsane Örnekleri - Efsanelerden Örnekler - Gerçek Efsane Örnekleri



Ay-Atam Efsanesi

Ay-Atam Efsanesi, Memlükler döneminde Mısır'da yaşamış olan Türk tarihçisi Aybek üd Devâdârî tarafından kayda geçirilmiş bir Türk efsanesidir Aybek üd Devâdârî'nin verdiği bilgilere göre bu efsaneyi halk dilinden yazıya aktaran ilk kişi Ulug Han Ata Bitikçi adlı eski bir Türk bilginidir

Ulug Han Ata Bitigçi'nin içinde Ay-Atam Efsanesi'nin de yer aldığı bir kitabını ele geçiren Cebrail bin Bahteşyu adlı İranlı bir tarihçi, Ay-Atam efsanesi'ni Türkçe'den Farça'ya tercüme etmiştir Bu farça tercümeyi bulan Aybek üd Devâdârî efsaneyi olduğu gibi kendi kitabına aktarmıştır
Ay-Atam Efsanesi'nin konusu insanoğlunun yaratılışıdır İnsanın yaratılışını dört unsura (su, ateş, toprak, rüzgar) ve balçığa bağlayan bu efsanede Ön Asya mitolojisinin etkileri görülür Kimi Türkologlar, Ulug Han Ata Bitikçi'nin yeni müslüman olmuş bir Türk düşünürü olduğunu düşünmektedirler
Efsanede geçen ve Kara Dağcı adlı bir dağın üzerinde bulunan Ata Mağarası motifi, Türk mitolojisinin temel motiflerinden biridir Bozkurt Destanı'nda kurtla yaşayan son Türk çocuğunun kaçıp sığındıkları Turfan'ın kuzeybatısındaki büyük dağ ve dağdaki mağara da böyle bir yerdir Ergenekon'da da durum böyledir Nitekim Ay-Atam Efsanesi'nde anlatılan mağara da Kara Dağcı adlı bir dağın üzerinde bulunmaktadır Büyük Hun ve Kök Türk devletleri zamanında Türkler'in Tanrı'ya tapınmak için bir tür tapınak olarak kullandıkları ata maaraları da kou ile ilgili ve önemlidirler

İnsanın yaratılışını dört unsur ve balçığa bağlama daha çok Ön Asya mitolojisinin geleneğidir Ancak, dört unsur inanışı Uygur Türkleri'nde de vardır Ayrıca efsanenin kişi ve yer adlarının öz Türkçe olması, Ata Mağarası motifinin efsane de önemli bir yer tutması ve dolayısıyla Türkler'in ünlü mağara kültünün efsanede yer alması, Ay-Atam Efsanesi'nin bir Türk efsanesi olduğunu ortaya koyar Ama efsanenin Ön Asya etkisi taşımasını ve Aybek üd Devâdârî'nin müslüman olması dolayısıyla efsanenin bazı bölümlerini kırpmış ya da müslümanlaştırmış olması ihtimalini göz önünde tutarak efsaneyi incelemek gerekir Ay-Atam Efsanesi özetle şöyledir:
Çok çok eski çağlarda

Çok yağmurlar yağdı Gök delinmiş gibiydi Dünya sele boğuldu, her yanı çamurlar kapladı Çamurlar akan selle yuvarlanarak Kara Dağ'daki bir mağaraya doldular Mağaranın içindeki kayalar yarıldı Yarıkların kimileri insanı andırıyordu Sürüklenen çamurlar bu insan biçimli yarıkları doldurdular

Aradan çok zaman geçti

Yarıklardaki balçıklar sular ile benzeşti, hâllodu Güneş Saratan burcuna gedi ve havalar çok ısındı Yarıklardaki balçık sular ile pişti Yarıkların bulunduğu bu mağara tıpkı bir kadın gibiydi İçi de insanlara can veren bir kadın karnı gibiydi

Dokuz ay durmadan yel esti

Su, ateş, toprak ve yel, insana can vermak için birleştiler Dokuz ay sonra bir insan çıktı ortaya Adına Ay-Atam dediler

Ay-Atam, gökten indi yere kondu Bu yerin suyu tatlı, havası da serindi

Sonra yine yağmurlar, seller başladı Mağara yeniden çamurla doldu Güneş bu kez Sünbüle burcunda durdu Sünbüle burcundaki güneşin sıcaklığı ile balçıklar sular ile pişti Bu kez bir hatun kişi çıktı ortaya Adına Ay-Va dediler

Ay-Atam ile Ay-Va evlendiler Kırk çocukları oldu Bunların yarısı erkek, yarısı da kızdı Onlar da evlendiler; soyları çoğaldı

Bir zaman geldi Ay-Atam ile Ay-Va Hatun'un ömürleri doldu; öldüler Çocukları, ana-babalarını türedikleri mağaraya gömdüler Mağaranın kapısını altın kapılar ile kapattılar, dört bir yanını çiçekle süslediler

Alıntı Yaparak Cevapla

Gerçek Efsane Örnekleri - Efsanelerden Örnekler - Gerçek Efsane Örnekleri

Eski 09-11-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gerçek Efsane Örnekleri - Efsanelerden Örnekler - Gerçek Efsane Örnekleri



YEDİ UYURLAR EFSANESİ

Yedi Uyurlar efsanesi Anadolu'da yüzyıllar boyu süregelen ve söylenen bir efsane olmuşturKutsal kitaplarda bile bahsi geçen bu efsanenin Anadolu topraklarında yaşandığı artık kesinlik kazanmıştırBu efsane Anadolu halkı tarafından öyle çok anlatılmıştır ki bir çok değişik türü meydana çıkmıştırAma efsanenin genel hatlarının asıl şekli bozulmamış efsaneye sadece ek olaylar katılmıştır
Son yıllarda efsanede sözü geçen mağaranın Efes'te olduğu ortaya atılımış ve hatta Selçuk kaynaklarına dayanarak bu olayın kesinlik kazandığı söylenmiştir
Yedi Uyurlar efsanesi genel anlamıyla Hristiyalığı benimseyen fakat sırf bu yüzden dönemin kralının zülmünden kaçan 7 gençin öyküsünü anlatırBu 7 genç imparator Decius(249-251) dönemimde hristiyanlığı benimserlerFakat dönemim halkı ve kralı bu dine savaş açmıştır ve putlara tapmaktadırlarHal böyle oluncada başka bir dini benimseyen insanlar idam edilmektedir7 genç hristiyanlığı kabul ettikten sonra kralın adamları tarafından takip edilmeye başlanmıştırKralın zülmünden kaçan 7 genç bir mağaraya sığınmıştırYanlarında Kitmir adlı köpekleri de bulunan bu 7 genç mağarada tam 200 yıl süren bir uykuya dalarlarİmparator llTeodisus dönmeinde uyandıklarında Hristiyanlık resmi din olarak benimsenmiştir
Yedi Uyurlar Efsanesi'nin bir Selçuk dönemi anlatılanı vardır ki bu anlatı Anadolu edebiyatına sinmiş ve yüzyıllar boyu anlatılır olmuşturSelçuklu anlatısı şöyledir:
Dakyanus adlı bir oduncu günün birinde yazılı bir taş bulurMeraklanıp okuma yazma bilen birine bunu okutmak isterBaşvurduğu kasaba bakkalı,önce yazılanları açıklamak istemezTaşı bulduğu yeri göstermesini ,tüm malını mülkünü kendisine vereceğini söylerDakyanus ısrar edince ,taşı bulduğu yeri kazınca üç küp altın bulacağını,zenginleşip kral olacağını hatta Tanrı’lığını ilan edeceğini açıklarsöylediklerinin tümü gerçekleşirüç küp altını bulan oduncu parasının bir bölümüyle halka yardım ettiğinden kral seçilirZamanla öyle zengin ve güçlü kral olurki büyüklenmeye ,kendini Tanrı yerine koymaya başlarZamanla vezirelerine de kendini Tanrı saymaları yönünde baskı yaparVezirler karşı çıkınca onları kovaronun zulmünden korkan altı vezir,kent dışına kaçarlarşimdiki Kızlar cimnazı’nda (Kızıl Gedik) bir çobanla köpeğine rastlarlarÇoban da onlara katılır ve birilkte günümüzde ki Yedi Uyurlar Mağarı’na sığınırlarBurada derin bir uykuya dalarlarUyandıklarında açıkmışlardırKente ekmek almaya gönderdikleri arkadaşları eski paralarla alışveri,ş yapmaya kalkınca kralın huzuruna çıkarılırBaşlarından geçenelri anlatırKral mağarayı görmek isterAma mağaranın kapısı Tanrı’nın buyruğuyla kapanır ve birdaha hiç açılmaz
Yedi Uyurlar Efsanesi Anodolu'da yüzyıllardır anlatılagelmiş bir efsanedirOlayın kutsal kitaplarda geçmesi efsanenin inanırlılığını güçlendirmiştirHatta 3 sene önce Efes'te bir mağarada bulunan 7 insan iskeleti ve bir köpek iskeletinin sahibinin bu efsanedeki 7 genç ve köpekleri Kitmir olduğu fikri ortaya atılmıştır ki buna inanmamak elde değildirGüzel Anadolumuz daha nice efsaneye beşiklik etmiştirBu kutsal topraklar yüzyıllardan beri var olan asaletini korumuş ve nice güzel olaya vesile olmuştur
Saygılarımla Sercan DEMİR

NOT:İzmir Sözlü Tarihi'nden yararlanılmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Gerçek Efsane Örnekleri - Efsanelerden Örnekler - Gerçek Efsane Örnekleri

Eski 09-11-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gerçek Efsane Örnekleri - Efsanelerden Örnekler - Gerçek Efsane Örnekleri



Sarıkız Efsanesi
(Efsaneler)

Marmara ve Ege bölgelerini birbirinden ayıran ve genç dağlar grubuna giren Kazdağları’nın en yüksek tepesine Sarıkız Tepesi adı verilmektedir Bu tepenin adı hakkında pek çok efsane anlatılmaktadır

Çok eski zamanlarda Güre köyünde çok güzel bir kız varmış Bu kızı köyün bütün gençleri sever ve evlenmek isterlermiş Adı Sarıkız olan bu güzel kızın babası ise bin bir zahmetle büyüttüğü kızını, talip olan gençlerin hiç birine vermezmiş Bunun üzerine gençler Sarıkız’a iftira etmişler Köylüler de Sarıkız’ın babasına giderek:

“Kızın kötü yola saptı Ya kızını öldürürsün ya da buralardan çekip gidersin” demişler

Düşünüp taşınan baba, kızını öldürmeye kıyamaz; ancak köylülerin yüzüne bakabilmek için Sarıkız’ı gözden uzak tutmak gerektiğini düşünür

Alıntı Yaparak Cevapla

Gerçek Efsane Örnekleri - Efsanelerden Örnekler - Gerçek Efsane Örnekleri

Eski 09-11-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gerçek Efsane Örnekleri - Efsanelerden Örnekler - Gerçek Efsane Örnekleri



EFSANELERDEN ÖRNEKLER :
KÖROĞLU EFSANESİ

Bolu beyi, at meraklısı bir beydir Atçılıkta usta olan seyisi Yusuf'u, güzel ve cins 'at aramak üzere başka yerlere gönderir Yusuf günlerce gezdikten sonra, obanın birinde istediği gibi bir tay bulur Bu tayı doğuran kısrak, Fırat kıyısında otlarken, ırmaktan çıkan bir aygır kısrağa aşmış, tay ondan olmuştur Irmak ve göllerin dibinde yaşayan aygırlardan olan taylar çok makbuldür, iyi cins at olur

Yusuf, tayı sahiplerinden satın alır Yavrunun şimdilik gösterişi yoktur Hatta, çirkindir bile Ama ileride mükemmel bir küheylan olacaktır Yusuf bunu biliyor Sevinerek geri döner Bey, bu çirkin ve sevimsiz tayı görünce çok kızar, kendisiyle alay edildiğini sanır Yusuf'un gözlerine mil çektirir Tayı da ona verir, yanından kovar Kör Yusuf köyüne döner Olanı biteni oğluna anlatır Bolu Beyi'nden öc alacağını söyler

Baba Qğul, başlarlar tayı terbiye etmeye Yıllar geçer Tay artık mükemmel bir küheylan olmuştur Rüzgar gibi koşmakta, ceylan gibi sıçramakta, türlü savaş oyunu bilmektedir Bu arada Kör Yusuf'un oğlu Ruşen Ali de büyümüş, güçlü kuvvetli bir delikanlı olmuştur O da her türlü şövalyelik oyunlarım öğrenmiş pir babayiğittir

Bir gece Yusuf, düşünde Hızır'ı götür Hızır ona yapacağı işi söyler Hızır'ın önerisiyle baba oğul yola çıkarlar Bingöl dağlarından gelecek üç sihirli köpüğü Aras ırmağında beklerler Bu üç sihirli köpükle Yusuf' un hem gözleri açılacak, hem intikam almak için gereken kuvvet ve gençliği elde edecektir

Bunu bilen oğlu Ruşen Ali, köpükler gelince, babasına haber vermeden, kendisi içer Yusuf, durumu öğrenince üzülür, ama bir yandan, da sevinir Kendi yerine oğlu, öcünü alacak bir bahadır olacaktır Bu sihirli köpüklerden biri körün oğluna sonsuz yaşama gücü, biri yiğitlik, öteki de şairlik bağışlamıştır Bir süre sonra Yusuf, oğluna öç almasını vasiyet ederek ölür

Körün oğlu Ruşen Ali d:ağa çıkar Gelen geçeni soyar Ünü yayılmaya başlar Kendisi gibi kanun kaçakları yanında toplanmaya başlarlar Artık adı Köroğlu olmuştur Bolu şehrinin karşısında, Çamlıbel'de, bir kale yaptırır Küçük bir ordusu vardır Çamlıbel'de geçen kervanlardan bac alır Vermeyen kervanları soyar Üzerine gönderilen orduları bozguna uğratır

Bir gün, güzelliğini duyduğu Üsküdar Kasapbaşı'sının oğlu Ayvaz'ı kaçırır, Çamlıbel'e getirir, evlat edinir Başka bir gün, Bolu Beyi'nin bacısı Döne Hanım'ı kaçır'ır, evlenirler Aradan yıllar geçer, Bolu'yu basar, yakar, yıkar Bolu Beyi'nden babasının öcünü alır Bolu Beyi de Köroğlu'na karşı düzenler kurar Bir defasında Köroğlu'nu, başka bir seferde de Ayvaz'ı yakalatır Zindana atar Ama, Köroğlu ve adamları her zaman hile ve cenkle kurtulurlar

Köroğlu, ara sıra Gürcistan, Çin gibi uzak ülkelere de seferler açar Yeni yeni serüvenlere atılır, büyük vurgunlar yapar Bu arada küçük, fakat heyecanı birçok olay da geçer Sonunda delikli demir (tüfek) ortaya çıkınca eski bahadırlık geleneği bozulur, dünyanın tadı kalmaz Ve bir gün Köroğlu, beylerine dağılmalarını söyleyerek Kırklara karışır, kaybolur Daha önceden Kır-At da sır olmuştur O Kır-At ki, nice yıllar, olağanüstü bir güçle Köroğlu'na hizmet etmiştir
Başka bir söylentiye göre, bir Yahudi bezirganın getirdiği tüfekle oynayan beyler, birbirlerini öldürürler Köroğlu, buna üzülerek kayıplara karışır Yine bir başka sôylentiye göre de, Köroğlu dağda rastladığı çobanda tüfeği görür Sorar, ne olduğunu Aldığı karşılığa inanmaz Denemek için kendine çevirir, tetiğe dokunur Ve yaralanarak ölür Sonra beyleri de dağılırlar
Yaşlı bir çınar gibi devrilen Köroğlu'nun hikayesi sona erer

ÇAKICI EFE
EFSANE ÖRNEKLERİ
Albat Dağı Ejderhası

Eteğinde Ortanca Çeşme'nin bulunduğu Albat Dağı'ndan, bir ejderha çıkmış Bu çeşmeye kimseyi yaklaştırmayarak, insanları susuz bırakmış

İnsanların çaresizliği karşısında, şehrin beyi eline iki yanı keskin bir kılıç alarak, bu ejderhayı öldürmeye gitmiş Bey kılıcını iki eliyle ve enine tutmuş Ejderha burnundan alevler saçarak, derin soluklarla beyi içine çekip yutmuş Beyin elinde enine tuttuğu, iki tarafı da kesici kılıç, ejderhayı ağzından, kuyruğuna kadar ikiye parçalayıp öldürmüş

Bey konağına dönünce, bahçesindeki havuzu sütle doldurtup, hemen soyunarak içine girmiş Havuzdaki süt ejderhanın, beye bulaşan zehiri nedeniyle bir anda kesilip, çökelekleşmiş Bey, süt kesilmeyene kadar, bu süt banyosunu sürdürerek, ejderhanın zehirinden arınmış

Kaynakça: Silvan Tevfik Dabakoğlu Terzi Babasından

HZ NUH (SA)
1Hz Nuh hakkinda genel bilgiler
Nuh aleyhisselam, Idris aleyhisselam'dan sonra gelen peygamberdir Peygamberlerin büyükleri olan ve kendilerine « Ülü'l-azm 2Hz Nuh'un hayati
Hz Nuh, Idris aleyhisselamin göge cikarildiktan sonra azan insanlara peygamber olarak gönderildi Insanlar putlara tapmaya basladi Cenab-i Hak bunun icin Nuh aleyhisselami peygamber olarak gönderdi O zaman 50 yasinda idi Yillarca insanlari dine davet etti, putlara tapinmaktan sakindirdi ve Allahü Tealaya ibadet etmelerini söyledi Ama Nuh aleyhisselama kendi oglu Yam yani Ken'an bile iman etmedi, hatta alaya alip iskence ettiler: « Andolsun ki Nuh'u elci olarak kavmine gönderdik Dedi ki: Ey kavmim ! Allah'a kulluk edin, sizin ondan baska tanriniz yoktur Dogrusu ben, üstünüze gelecek büyük bir günün azabindan korkuyorum 3 Nuh suresi
Nuh suresi Mekke'de nazil olup 28 ayettir Hatt-i Osman'a göre 71 suredir Nuh aleyhisselamin kavmine gönderilisini ve Nuh tufanini anlattigi icin sureye bu ad verilmistir Peygamberimiz (sav)'de Hz Nuh hakkinda: « Nuh (aleyhisselam) 'Bismillah' ve 'Elhamdülillah' demeden büyük olsun, kücük olsun herhangi bir is yapmazdi Bu sebeple Allahü Teala onu 'Cok sükredici bir kul' olarak isimlendirdi

Kız Kulesi Efsanesi
(Efsaneler)

Kızkulesi Adası, Kubadabad Saltanat Kentinin haremliğiymiş Ada da çevresi sularla çevrili bir kale ile, birbirinden güzel köşklerin ortasında yüksek bir kule varmış

İşte bu kölede cariyeleri ile birlikte Selçuklu Sultanının güzeller güzeli biricik kızı yaşarmış

Sultan, düşünde (başka bir rivayete göre falında) sevgili kızının yılan sokması sonucu öleceğini görmüş Yaptırdığı ve Kaleye ve içinde kuleye kızını bunun için kapatmış Öyle ki, kuleye yılan girmesinde diye beton borularla Anasmaslar’dan Adaya su ve süt akıtılmış (Anılan iki sıra beton boruların kalıntıları günümüze kadar gelmiştir)

Böylece yıllar yılları kovalamış ve günlerden bir gün güzel Sultan ateşlere düşüp hastalanmış Ülkenin en ünlü hekimleri zor bulmuşlar devasını Sevgili Sultan yeniden sağlığına, mutluluğuna kavuşmuş İyileşmesini kutlamak için armağanlar yağmaya başlamış kuleye Yaşlı bir köylü kadında bir sepet üzüm getirmiş Meğer üzümlerin içinde bir küçük yılan varmış

Yılan o gece uykuya dalan güzel Sultanı sokup öldürmüş

Balıkesir Efsanesi
(Efsaneler)

Tarihçilere göre Balıkesir adı, Bizans imparatoru Hadrianus’un av partilerinde kullanmak için yaptırdığı Paleo Kastro (Eski Hisar) sözcüğünden kaynaklanmaktadır Tarihî bir gerçekliği de bulunan bu ad, daha sonra halk etimolojisi sayesinde değişik rivayet ve yorumlara da konu teşkil etmiştir Biz bu rivayetlerden birkaçını kısaca anlatmak istiyoruz

Balıkesir adı daha çok bal, balık, kesir ve hisar kelimeleri üzerinde yapılan oynamalarla izah edilmektedir Bir rivayete göre Balıkesir’in adı eskiden Balık Hisar şeklindeymiş Buradaki balık sözü Eski Türkçe‘de şehir, kale veya saray anlamı taşımaktaymış Kale Şehri anlamını veren bu rivayete göre bu ad, XI yüzyıldan sonra kullanılmaz olmuştur Gerçekten de Orta Asya’da Beşbalık gibi bazı Uygur devrine ait yer isimlerinde balık kelimesinin şehir anlamında kullanıldığı dikkati çekmektedir

Sarıkız Efsanesi
(Efsaneler)

Marmara ve Ege bölgelerini birbirinden ayıran ve genç dağlar grubuna giren Kazdağları’nın en yüksek tepesine Sarıkız Tepesi adı verilmektedir Bu tepenin adı hakkında pek çok efsane anlatılmaktadır

Çok eski zamanlarda Güre köyünde çok güzel bir kız varmış Bu kızı köyün bütün gençleri sever ve evlenmek isterlermiş Adı Sarıkız olan bu güzel kızın babası ise bin bir zahmetle büyüttüğü kızını, talip olan gençlerin hiç birine vermezmiş Bunun üzerine gençler Sarıkız’a iftira etmişler Köylüler de Sarıkız’ın babasına giderek:

“Kızın kötü yola saptı Ya kızını öldürürsün ya da buralardan çekip gidersin” demişler

Düşünüp taşınan baba, kızını öldürmeye kıyamaz; ancak köylülerin yüzüne bakabilmek için Sarıkız’ı gözden uzak tutmak gerektiğini düşünür


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.