Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Sözlük Ağı

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
harfiile, harfiosmanlıca, ilgili, kelimeler, osmanlıca, sözlük

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....

Eski 09-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....



Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler
Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler

Osmanlıca Sözlük (K Harfi) K Osmanlı alfabesinin yirmidördüncü harfi olan kaf ile, yirmibeşinci harfi olan kef harfini karşılar
KA' (C: Akva') Düz yer
KAA Ev avlusu
KAA' Acı su
KAAKI' Birbiri ardınca meydana gelen gök gürlemesi
KAAN Hükümdar, hâkan
KAARET Derinlik
KAARET-İ DERYÂ Denizin derinliği
KAAS Boynu göğüse girmek
KAAT Gadap, hiddet, öfke * Darlık * Yaşlı koyun * Davar memesi * Bağırma ve çığlık şiddeti
KA'B Topuk kemiği, ayak bileği, aşık kemiği * Mc: Şan, şeref, mecd, büyüklük * Geo: Sekiz yüzlü, sekiz köşeli (mükâb) cisim
KA'B (Ölm: Hi: 32) Yahudi âlimlerinden olup İsrailiyatı İslâmiyet'e en çok aktaranlardan biridir Hz Ebubekir devrinde Müslüman olmuştur Sa'lebi ve Kisai gibi İslâm tarihçileri ondan çok rivayetlerde bulunmuşlardır
KAB Çok eski devir silâhlarından olan yayın kabzası (tutacak yeri) ile köşesi arasındaki mesafe, her "yay" da "iki kab" olan miktar
KAB-I KAVSEYN İmkân ve vücub ortasında bir makam * İki yay uzaklığı mesafesi( İşte mevcudatın en eşrefi olan zihayat; ve zihayat içinde en eşref olan zişuur; ve zişuur içinde en eşref olan hakiki insan; ve hakiki insan içinde geçmiş vezaifi en azamî bir derecede, en ekmel bir surette ifa eden zât, elbette o mi'rac-ı azîm ile Kab-ı Kavseyn'e çıkacak, Saadet-i Ebediye kapısını çalacak, hazine-i Rahmetini açacak, imanın hakaik-ı gaybiyesini görecek, yine o olacaktır S)
KA'B (C: Kıâb) Ağaç çanak
KAB' Seyahat edip gezmek * Nefesi tutulmak * Atın burnu içinden çıkan hırıltı
KA'B Yemek yemek Su içmek
KABA' (C: Akbiye) Üste giyilen elbise Kaftan, cübbe
KABA-YI ÂHENİN Demirden yapılmış elbise Zırh
KABAÇE f Entari Hafif giyecek
KABADAYI Mc: Cesur, kahraman, cengâver Eskiden kabadayılar ağırbaşlı, fenalıktan kaçınır, iyiliği sever insanlar oldukları için muhitlerinde hürmet görürlerdi (OTDS) * Kimseden korkmaz görünerek şuna buna meydan okuyan kimse, yiğit taslağı
KABAHÂT (Kabahat C) Kusurlar, kabahatler Suçlar, çirkin hareketler
KABAHAT Kusur, çirkin iş, tekdir edilmeğe müstehak hareket
KABAİH (Kabayih) (Kabiha C) Kabahatlar Çirkin işler, kabih haller
KABAİL (Kabile C) Kabileler Bir soydan türemiş cemaatler, silsileler
KABAİL-İ ARAB Arap kabileleri
KABAKULAK Tıb: Daha ziyade tükrük bezlerini şişiren bulaşıcı ve ateşli bir hastalık
KABALE Kadı'nın (hâkimin) verdiği hüccet * Toptan, götürü ile yapılan satış * Yahudilerin kendi cemaatlarına verdikleri vergi
KABAS Ciğer hastalığı * Yüksek ve kalın * Hafiflik * Neşat, sevinç
KABA'SER (C: Kabâis) Büyük, kuvvetli, sağlam Zayıf deve yavrusu * Deniz canavarlarından bir canavar
KABATÎ (Kıbtî C) Çingeneler
KABAZA Hız Sür'at
KABB İnce belli olmak * Gönlün eğlendiği gönül eğlencesi * Makara ortasındaki ağaç
KABBA İnce belli, zayıf kadın (Müz : Akbeb)
KABBAN Büyük terazi, baskül
KÂBBE Hüzünden ve gamdan dolayı, hali kötü ve kalbi kırık olmak
KABBE Yağmur damlası * Gök gürlemesi
KABCE (C: Kubec-Kibâc) Keklik kuşu
KABE Usanmak, bıkmak * Kırılmak
KABE Yumurta
KÂ'BE (Kâbe) Dünyanın en kudsi ma'bedi Beytullah, Beyt-ül Ma'mur, Beyt-ül Atik Bütün mü'minlerin ibâdet esnâsında yöneldikleri merkez Dört köşe olduğu için Kâbe denir Bu mukaddes makamın etrafına Mescid-ül Haram ismi verilir İçinde bir kısım olarak Makam-ı İbrahim mevcuddur Burası İbrahim Aleyhisselâm'ın Kâbe'yi bina ederken, yahut insanları hacca davet ederken, üzerine çıktığı taşın bulunduğu yerdir Tavaf namazı burada kılınır Kâbe'nin ilk inşası Hz Âdem (AS) tarafından olduğuna dair rivayetler vardır Bedahetle malûm olan ise; Sahih-i Buharî Tercümesine ve çok kıymetli delillere binaen İbrahim ve İsmail Aleyhisselâmlar inşa etmişlerdir Bu husus âyet-i kerime ile de sâbittir(Beyt-ül Muazzam'ın âmir-i inşası: Allah-ü Zülcelil; mübelliği ve mühendisi: Cibril; ilk bânisi: İbrahim Halil, muavini de İsmail olduğu en sahih rivayet olarak kabul edilmek icabeder diye Sahih-i Buharî Tercümesinde Hâfız İbn-u Kesir'den nakledilmiştir) Kâbe kıblegâhtır Üzerine farz olan müslümanların, hacc zamanında gidip ziyaret etmeleri icabeden en mühim ve en büyük mabedimiz
KÂ'BE-İ KEMALÂT Kemâlât kâbesi Yâni herkesin teveccüh etmesi gereken en yüksek kemalât merkezi
KÂ'BET-ÜL ÂMÂL İsteklerin ve emellerin yönelmiş olduğu yer
KÂ'BET-ÜL ULYÂ şerefi ve kudsiyyeti pek yüksek Kâbe
KABELE (C: Kıbel) Göz boncuğu
KA'BERÎ Ailesine, arkadaşına, yoldaşına, kabilesine ve halkına katılık eden, kötü ahlâklı kişi
KABES Ateş parçası * Ateş şulesi * Öğretmek * Öğrenmek
KABET Kederli ve ıztırablı olma
KÂ'BETEYN İki Kâbe Mekke-i Mükerreme'deki Kâbe-i Muazzama ile, Kudüs'teki Mescid-i Aksâ
KABINA SIĞMAMAK t Sabırsızlık, acelecilik * Şişmanlamak
KABIZ Kabzeden, tutan
KABIZ-I ERVAH Ruhları kabzeden Hz Azrail
KABIZ-I MÂL Tahsildar
KABİA Kılıç kabzasının başında olan gümüş veya demir
KABİH (Kabiha) Çirkin, fena, kötü, yakışıksız, ayıp
KABİH-ÜL VECH Çirkin yüzlü Suratı, siması güzel olmayan
KABİHA (C: Kabâih) Çirkin davranış, ayıp iş Fena muamele
KÂBİ' Dolu kap
KABİL Kabul eden Olabilir, istidatlı, mümkün olan, önde ve ileride olan
KABİL-İ EMÂNET İnsan
KABİL-İ GAYR-İ TELAKKUH Gebeliği mümkün olmayan
KABİL-İ HİTAB Sözden anlar Kendisi ile konuşulabilir olan kimse
KABİL-İ İNKİSAR Kolaylıkla kırılabilir şeyler, kırılması kolay olan nesneler
KABİL-İ KIYAS Düşünülebilen, ölçülebilen, kabul edilebilir olan
KABİL-İ NESH Kaldırılması, iptal edilmesi mümkün olan
KABİL-İ TEMYİZ Huk: Temyiz mahkemesinde görülebilecek olan dâvalar
KABİL Gibi, türlü, biraz evvel, az önce Aşikâr İleri gelen Kabul eden * Sınıf, nevi, soy * Kefil * Birbirine muhalif kavimden üç beş kişi
KABİLE Birlikte yaşayan, konup göçen, bir sülâleden türemiş insanlar Bir reisin idaresi altında bulunan ve ekserisi aynı soydan gelen insanlar
KABİLE Kadın ebe * Kabul edici * Ses alıcı
KABİLİYET Dıştan gelen te'sirleri alabilme gücü * İstidat, anlayış, kabul edebilirlilik Kabul edici yüksek bir kuvvete mâlik olmak, olabilirlilik
KABİN f Güveğinin geline verdiği ağırlık, eşya, para
KABİNE Fr Vekiller hey'eti Bakanlar kurulu * Küçük oda * Doktorun muâyene yeri
KABİR Büyük, ulu
KABİR (Bak: Kabr)
KABİS Hızlı giden at Süratli at
KABİS Yusuf Aleyhisselâm'ın rüyasında gördüğü yıldızlardan birisi
KABİSA Parmak ucuyla yenen şey
KABİSE Üveyik kuşu
KÂBİSE Ucu üstüne eğri ve kıvrık olan burun
KABKAB Karın, batn
KABKABA Haykırma, kükreme (Deve ve arslan hakkında kullanılan bir tâbirdir)
KABKABA-İ İBİL Devenin bağırması
KABKABA-İ ŞİR Arslanın kükremesi
KABL Önce Evvel İleride Evvelki
KABL-EL BÜLUĞ Büluğdan evvel
KABL-EL MİLÂD İsa'dan (AS) önce, milâddan evvel
KABL-ET TAAM Yemekten önce
KABL-ET TELAKİ Buluşmazdan önce
KABL-EL VUKU' Vuku'dan evvel Olmadan evvel
KABL-EL VÜCUD Gelmeden önce
KABL-EZ ZEVAL Öğleden önce
KABL-EZ ZUHR Öğleden evvel
KABL-EZ ZUHUR Zuhurundan ve meydana çıkmadan evvel
KABLÎ İlke ve önceliğe âit Hiçbir tecrübeye dayanmadan Yalnız akıl ile
KABLO Fr : Telgraf, telefon hatlarında veya elektrik akımı iletmede kullanılan izole edilmiş tellerin bütünü
KABOTAJ Fr Bir ülkenin kendi limanları arasında gemi işletme işi
KABR (Kabir) Mezar Merkad Ölünün toprağa gömüldüğü yer (Bak: Âlem-i berzah)

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....

Eski 09-10-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....



Osmanlıca Sözlük (L Harfi) LÂ Arabçada kelimenin başında nefy edatı'dır Cevap yerine veya yersiz inkârda kullanılır "Yoktur, değildir" gibi Mâzi fiilinin evvelinde bulunan Lâ, duâiye olur Lâ zâle sıhhatehu: "Sıhhati zâil olmasın" sözündeki gibi * Harf-i atıf da olur Ve mâba'dını makabline nefyen rabt eder ve irabı da ona tâbi kılar $ "Şeref edeb iledir, neseb ile değildir" sözündeki gibi * Vav edatıyla beraber olursa, atıf edatı vav olur, lâ da nefyi te'kid eder
LA' Korkak
LAAHLÂKÎ Ahlâk dışı Terbiye hârici
LAAKALL En az Hiç olmazsa(Ey nefis! Bil ki, dünkü gün senin elinden çıktı, yarın ise; senin elinde sened yok ki, ona mâliksin Öyle ise; hakiki ömrünü bulunduğun gün bil Lâakall günün bir saatini ihtiyat akçesi gibi hakiki istikbal için teşkil olunan bir sandukça-i uhreviyye olan bir mescide veya bir seccadeye at S) Yani beş vakit namazı kıl
LAALETTAYİN Gelişigüzel Ayırd etmeksizin Rastgele
LAALGUN f Kırmızı renkte Al renkte
LAALİK Doğrulukla kalkıp durmak
LAALLE Arabçada olması mümkün şeyler için kullanılır Ola ki, umulur, ümid edilir, umulur ki mânâlarınadır Ümide veya endişeye delâlet eder (Bak: İnne)
LAANALLAH Allah lânet etsin
LAANE Lânet etti (mânâsına fiil)
LAAS Çok yemek, çok içmek
LAAS Dudağın rengi açık siyâha yakın olmak
LA'B Ağızdan salya akmak
LABE f Yalvarma, yaltaklanma, dalkavukluk etme Acz gösterme * Bu yolda söylenen söz
LA'BE Bir kere oynamak
LABE'S Beis yok, zararsız
LABİRENT Fr Bir defa içine girildiğinde çıkış yolu çok güçlükle bulunabilen bina * Çok karışık ve birbirini kesen yol
LABİS Giyinmiş Giyen
LABİŞARTIN (Lâ bişartın) Kayıtsız şartsız Bir şarta dayanmaksızınLABORATUVAR : Fr İlmî ve sınaî çalışma ve araştırmalar yapmak için çeşitli cihaz ve malzemelerin bulunduğu yer
LABÜDD Çok lâzım Elzem Gerekli * Her halde Mutlaka Muhakkak * Ayrılık yok
LAC f Çıplak
LAC Dar şey Geniş ve bol olmayan nesne
LA'C (C: Levâıc) Halecan etmek * Acı vermek, elem vermek * Yakmak * Muhabbet ve aşktan dolayı yürekte hâsıl olan hararet
LACEREM şüphesiz, elbette, besbelli * Nâçar, zaruri
LACEVAB Cevapsız Cevapdışı
LACEVERD Lacivert * Koyu mavi renkte değerli bir süs taşı
LACEVERDÎ f Lacivert renkte
LACÎ Muslih, ıslah eden, terbiye eden
LACİN Ağaçtan dökülen yaprak * Ağaçtan yaprak indirme
LAÇ f Oyun etme, aldatma, hile yapma
LAD f Duvar
LADE f Ahmak, akılsız, ebleh
LADEN f Çamdan çıkarılan zift gibi siyah ve kokulu zamk
LADİNE f Kendir
LADİNÎ Dinle alâkası olmayan Dinsiz Din dışı (Bak: Lâik)
LAEDRÎ Bilmiyorum (Eski zamanda şüpheci olup hiç bir şeye inanamıyan sofestailere Lâ edriye denirdi Septisizm (Bak: Sofizm)
LAF f Konuşma, tekellüm * Söz, lâkırdı
LAFAHR Fahirsiz İftiharsız İftihar etmeksizin * Fahrolmasın
LAF-I GÜZAF f Boş yere söz Boş lâkırdı
LAFİYUN Sütleğen cinsinden bir ot
LAFK İki şeyi birbirine çarpma
LAFZ (LAFIZ) Ağızdan çıkan söz, kelime * Bir şeyi atmak
LAFZ-I ALLAH (LAFZULLAH) Allah isminin lâfzı
LAFZ-I ÂM Gayr-ı mahsur, yani sayısız müsemmaları ihata ve aynı cinsten bir çok fertlere birden delâlet eyliyen lâfızdır Kavim, cemaat, nisa gibi
LAFZ-I HAS Bir mânâya münferiden başlı başına vaz' olunan lâfızdır Hasan, Hüseyin, insan, erkek, kadın lâfızları gibi
LAFZ-I KÜLLÎ Man: Mânâsı umumi ve herkesçe müşterek olan lâfız "İnsan" gibi
LAFZ-I MUHTEMEL Huk: İki veya daha ziyade mânâya hamli mümkün bulunan sözdür ki, hangi mânânın kast olunduğu mücerred rey ile değil; deliller ve karineler ile tayin olunur
LAFZ-I MURAD Mânâsı için olmayıp lafzı için söylenen kelime, söz
LAFZ-I MÜFESSER Huk: Tahsis ve te'vile ihtimâl bırakmıyacak derecede açık olan sözdür ki, onunla amel vâcib olur
LAFZ-I MÜREKKEB Man: Mürekkeb lafız Cüzlerden biri, mânâsının cüzlerinden birine delâlet eden lafız
LAFZ-I MÜŞEBBİ' Doyurucu, tatmin edici söz
LAFZ-I MÜŞTEREK Huk: Birçok müsemması bulunan lafızdır ki, hangi mânâ kasdolunduğu taayyün etmediği surette mânasız addolunur, onunla amel olunmaz
LAFZ-I VÂHİD Tek söz
LAFZ-I ZÂHİR İbaresi işitilmekle ancak bilinen, yâni söyleyenin maksadı düşünülmeye muhtaç olmadan derhal mânâsı anlaşılan sözdür Bunun zıddına hafi denir
LAFZA Bir tek söz veya kelime
LAFZA-İ CELÂL İsm-i Celâl, Allah lâfzı
LAFZAN Lafız itibariyle Söz olarak Söyleyerek Yazılı olmıgirsin bir tarafına !!!
LAFZEN f Geveze, çok konuşan * Övünen, kendini medheden
LAFZÎ Lafza ait ve müteallik * Gr: Kelimenin söylenişine ve yapısına aid, onlarla alâkalı
LAFZİYE Sözde ve yazıda görülen ve çok defa tasannua kaçan kelime süsleri
LAFZ-PERDAZANE f Çeşitli ve çok söyleyerek
LAFZULLAH Allah lâfzı (Bu kelime Kur'ân-ı Kerimde 2806 defa zikredilmiştir Bu lâfız bütün "sıfat-ı kemâliyeyi" tazammun eden bir sadeftir)
LAG f Lâtife, şaka * Oyun
LAGAR f Cılız ve zayıf hayvan
LAGARÎ f Cılızlık, zayıflık
LAGB (LÜGÂB) Zahmet, meşakkat * Güve yemiş kuş kanadı * Zayıf adam
LAGIB Acıkmış ve yorulmuş kişi
LAĞIM Kaleleri düşürmek için gedik açmak veya düşman ordugâhına zarar yapmak maksadıyla açılan ve barut konulup atılan yerler Bu işi yapanlara "lâğımcı" denilirdi Sonradan bu türlü işlere "İstihkâm" denilmiş ve o ad altında askeri teşkilât yapılmıştır * Kazurat ve çirkef sularının akmasına mahsus örtülü yol
LAGİYE Edebe aykırı ve fena söz
LAGLAGA (C: Laglag) Ördekten küçük bir güzel kuştur, başında az miktar beyaz tüyü vardır Türk diyârında yavrusunu çıkarıp kış günlerinde Mısır'a gider
LAGM İnanmayacak söz söylemek * Bulaşmak
LAGT Hafif hafif ses çıkarma Mırıldanma
LAGV Faydasız çirkin söz * Köpeğin ürkmesi * Deve avazı * Rağbet olunmayan nesne * Hükümsüz * Kaldırmak * Hata etmek * İbtâl etmek
LAGVİYYAT (Lagv C) Lağvlar Boş sözler
LAGY Avaz, ses, savt * Yaramaz fuhuş sözler
LAGZ Kayma, sürçme
LAGZAN f Kayan, sürçen
LAGZİDE f Kaymış, sürçmüş
LAGZİDE-PÂ(Y) f Ayağı kaymış Ayağı sürçmüş
LAGZİŞ f Sürçme, kayma * Kayış, sürçüş-LAH : f Kelimenin sonuna ilâve olunarak "yer" mânâsını verir Meselâ: (Senglâh: Taşlık yer)
LAH' (Gövde) sülpük ve sarkık olmak
LAHA f Yama
LAHA Boş ve faydasız sözler konuşmak * Ekmeği ıslatıp yemek * Gıda * Aldatıp kandırmak * Karnın sarkık ve sülpük olması
LAHAMET Semizlik, etlilik, şişmanlık
LAHAN Bozulup kokmak
LÂHAVLE (Lâhavle ve lâkuvvete illâ billâhil-aliyyil azim" cümlesinin kısaltılmışı ki, "Kuvvet ve kudret ancak Cenab-ı Allah'tadır" meâlinde olup bir belâ ve tehlike esnasında veya sabrın tükendiğini açıklamak için söylenir
LÂHAYR Uğursuz, hayırsız
LÂHAYRE FİH Bu işte hayır ve uğur yok
LAHB Sür'atle gitmek * Eti kemikten ayırıp soymak
LAHC Dar olmak * Bir nesne, kabında paslanıp çıkmamak
LAHD (LUHD) (C: Lühud) Mezar Üstü yükseltilerek yapılan mezar * Eğilmek * Bir tarafına meyilli olan çukur
LAHE f Yama
LAHF Örtmek, setr etmek
LAHF şiddetli vuruş
LAHH Göz yaşının çok olması
LAHH Ulaşmak, varmak * Yağmuru kesilmeyen bulut
LAHHAM Kaz gibi büyük, başı kızıl, kanadı kara bir kuş Vezega dedikleri keler
LÂHIK Yetişen, ulaşan, erişen Eklenen, katılan * Fık: Namaz başlangıcında imama uymuşken ayrılarak tekrar namaz bitmeden imama uyan
LÂHIKA Ek, ilâve, katılan şey Zeyl Sonradan ilâve edilen, eklenen
LAHÎ Oyuncu * Boşuna ve mânasız eğlenen Oyalayan
LAHİ (Bak: Lahâ')
LAHİB Açık yol
LAHİF Zulüm görmüş, ıztırab ve sıkıntı çekmiş
LAHİK Yetişen, vâsıl olan, ulaşan * İlâve olan, eklenen * Sonradan tâyin edilen, yenisi (Bak: Lâhık)
LAHİKE (C: Levâhik) Gr: Ek, ilâve (Bak: Lâhıka)
LAHÎM Semiz, etli, şişman
LAHİM Et yediren * Devamlı olarak et yiyen
LAHİME Et yiyen hayvan
LAHİN Telâffuz esnasında hususan Kur'ân okurken yanlışlık yapan
LAHİS Susuzluk veya sıcaktan dolayı dilini çıkararak soluyan köpek
LAHÎS Örülmüş Dizilmiş
LAHÎS Dar nesne
LAHİYANE TA'ZİB f Oyun olsun diye zahmet vermek Oynarcasına azab vermek
LAHİZ f Sel suyu
LAHÎZ Benzer, misil, nazir
LAHK (Lehak) Geriden yetişmek, ardından yetiştirilmek * Alüvyon Liğ Akarsuların taşımasıyla gelen maddeler
LAHLAHA Güzel kokuların karışmasından meydana gelen koku * Güzel kokularla yapılan bir nevi macun
LAHLAHANİYE Pelteklik, kekemelik
LAHM Et Her şeyin içi ve üzeri * Bir işi sağlam kılmak * Kırık şeyi kuyumcunun yapıştırması Lehimlemek * Bir yerde ilişip kalmak
LAHM Ü ŞAHM Et ve yağ
LAHME Et parçası
LAHN Güzel ve kaideli ses * Nağme * Kaideye uymayan yanlış okuyuş * Usulüne uygun okumak * Sadece muhatabın anlıyacağı şekilde remizle söz söylemek * Meyl * Fehmeylemek * Lisan * Lügat Fetva Mânâ Mefhum
LAHS Yalamak
LAHS (LİHÂS) Darlık * Şiddet * Meşakkat, zahmet
LAHS Gözün üst kapağının etli olması
LAHT f Bir şeyin parçası, cüz'ü

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....

Eski 09-10-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....



RE: Osmanlıca Sözlük (L Harfi) LAHT-I CİĞER Ciğerden kopma
LAHT İri cüsseli kimse
LAHUS Uğursuz, meş'um
LAHUT İlâhî âlem Uluhiyet âlemi Ruhanî, manevî alem
LAHUTÎ Uluhiyet âlemine mensub ve müteallik olan Sır âlemi Gaybî âleme ait Ruhanî âlemle alâkalı
LAHUTİYAN Uluhiyet âlemine girebilen melekler
LAHV Kabuğunu soymak
LAHVA Abes, bâtıl sözleri çok söyleyen, boş konuşan kadın (Müz: Elhâ)
LAHY Sakalın bittiği yer
LAHZ (Lahzân) Göz ucu ile bakma
LAHZ Ahlâkı yaramaz kimse
LAHZA Göz açıp kapayacak kadar kısa zaman Bir an En kısa zaman Göz ucu ile bir bakış Zaman
LAİC(E) (C: Levaic) Kalbini aşk ateşi saran kimse
LAİHA (Bak: Lâyıha)
LAİK Fr Dine istinad etmeyen Ruhanî olmayan kimse Dini olmayan şey Dinî olmayan fikir, dinî olmayan müessese, sistem veya prensip Devleti dinî esas ve hükümler ile idare etmeyen sistem Temel esasların ve kanunların menşeini ve teşri'de (kanun yapmakta) hareket noktasını ve değer ölçüsünü dine isnad etmeyip insanın ve cemiyetin sadece dünyevi menfaat ve anlayış ölçüsüne terkeden; diğer tâbirle: İlâhi kanunu terkeden, beşeri nizamla cemiyeti idareye çalışan sistem (Bîtaraf kalmak, yâni: Hürriyet-i vicdan düsturuyla, dinsizlere ve sefahetçilere ilişilmediği gibi, dindarlara ve takvacılara da ilişmez bir hükümet Ş)
LÂİLAÇ Çâresiz, dermansız, imkânsız
LÂİM (Lâime) Çekiştiren Levmeden Başkasını kötüleyen
LÂİME (C: Levâim) Çekiştirme, levmetme, kınama
LÂİN Lânet eden Lânetleyen * Herkesin kınadığı
LAÎN Lânetlenmiş, kovulmuş, merdud Allahın rahmetinden mahrum
LAJVERD f Lâciverd
LAK f Hakir, zelil, aşağı * Tahta kadeh
LAK' Atmak
LA'K Yalamak
LAKA' (C: Elkâ) Kıymetsiz hakir nesne
LAKAB Asıl isminden başka sonradan takılan ad Meşhur olan birinin sonradanki adı
LAKAF Duvar yıkılmak
LAKANE Zeki ve seri anlayışlı olmak
LAKANIK Sucuk gibi içi doldurulmuş olan şey
LAKAT Yabandan toplanan nesne * Mâdende bulunan gümüş ve altın parçaları
LÂKAYD Kayıtsız Alâkasız Karışmayan Kıymet ve ehemmiyet vermeyen Aldırış etmeyen
LÂKAYDANE Kayıtsız ve alâkasızca Mühimsemiyerek
LÂKAYDÎ Kayıtsızlık, ilgisizlik, alâkasızlık
LÂKELÂM Hiçbir diyecek yok
LAKF Yutmak, bel etmek
LAKH (LAKÂH) Davar yüklü olmak
LÂKIH (C: Levâkıh) Ağaca su yürüten rüzgâr * Yağmur yağdıran rüzgâr * Karnında yavrusu olan hamile deve
LÂKIS Kötüleyici ve ayıplayıcı kimse
LAKÎ (Lâkıy) İtibarsız ve değersiz, zelil kimse * Önemsiz ve kıymetsiz şey
LAKÎM Yontulmuş veya yonulmuş
LÂKİN Amma Fakat Ancak şu kadar var ki
LÂKİNNE İstidrak edatıdır İdrak istemek, anlamak istemek edatıdır ve bulunduğu kelimede bir şeyin anlamak istendiğini bildirir Evvelki sözden neş'et eden bir tevehhümü kaldırmak için kullanılır (Bak: İnne)
LAKÎT(A) Yerden kaldırıp alınmış ve sahipsiz kalmış bir şey Sokakta bulunan mal, para * Sokağa atılmış yeni doğmuş çocuk (Bak: Lukata) * Üzerine ansızın gelinen kuyu
LÂKİŞE Tutmaç aşı
LAKK Vurmak
LAKLAK (C: Lekâlik) Leylek
LAKLAKA Leylek sesi * Hareketten ve ıztıraptan dolayı çıkan ses * Şiddetli ses ve galebe ile çağrışmak * Boş ve mânasız söz
LAKLAKIYYAT (Laklaka C) Faydasız, boş lâkırdılar; mânâsız sözler
LAKM Çabuk çabuk yemek yemek Yutmak * Seddetmek
LAKN Anlamak Fehmetmek Çabuk kavramak
LAKPÜŞTE f Kaplumbağa
LAKS Lâkab takmak * Ayıplamak * Yaramaz olmak
LAKS Yakmak * Almak
LAKT Dermek, toplamak, cem'etmek * Ansızdan bir nesneye yetişmek
LAKVE Ağız çarpılması
LÂL f Dilsiz Söz söyleyemiyen
LA'L Kırmızı Al renk * Dudak Kırmızı ve kıymetli bir süs taşı
LALA f Osmanlı İmparatorluğu zamanında sadrazamlar hakkında "Atabek" karşılığı olarak kullanılan bir tâbir olduğu gibi, şehzâdelerin mürebbilerine de bu ad verilirdi * Saraya alınan acemilerin terbiyesine memur edilenler * Eskiden büyük memurlarla zenginler de çocuklarının terbiyesine bakmak üzere "lâla" istihdam ederlerdi Lâla, görünüşte hizmetkâr vaziyetde idiyse de, terbiyesi kendisine havale olunan çocuğa karşı âmir yerinde bulunur; esasen yaşlı ve kâmil insanlardan seçildikleri için çocuklar da kendisine bir mürebbi, bir hoca gibi tâzim ve hürmet ederlerdi
LA'LAA Kırmak
LALE Lâle denen meşhur çiçek * Vaktiyle suçluların ve delilerin boynuna takılan halka * İncir koparmak için ucu çatallı değnek
LALEFAM f Lâle renginde Rengi lâlenin rengine benzeyen
LALEGUN f Lâle renkli Pembe
LALEHADD f Lâle yanaklı Yanakları pembe renkte olan
LALEK (Lâlekâ) f Taç * Papuç, ayakkabı * Horoz ibiği
LALERENK f Lâle renginde olan Lâle renkli Pembe
LALERUH f Lâle yanaklı Yanağı lâle gibi pembe olan
LALERUHSAR f Lâle yanaklı, al yanaklı
LALESAR f Lâlelik Lâlebahçesi * Sığırcık kuşu
LALEVEŞ f Lâleye benziyen Lâle gibi
LALEZAR f Lâle bahçesi Lâlelik
LA'L-FAM f Kırmızı renkli, al
LA'L-GUN f Al renkli Kırmızı renkli
LA'L-RENG f Kırmızı renkli Al renkte
LA'LUS Kurt, zi'b
LÂL Ü EBKEM Şaşa kalmış Sükuta mecbur olmuş Susmuş
LÂM Kur'ân alfabesinde yirmialtıncı harf olup, ebcedi değeri otuzdur
LÂM-UL ÂKIBET Neticeyi, âkibeti bildiren lâm
LÂM-I CER Kelimeyi cerreden lâm harfi Kelimenin sonunu "i" diye okutur Lillâhi, Lieclillâhi'de olduğu gibi İstihkak ve ihtisas, has ve müstehak ve zarfiyyet, illet mânâsını verir
LÂM-I TA'RİF VEYA LÂM-I İSTİĞRAK Kelimenin mânâsını umuma teşmil ettiği için, istiğrak mânâsı verilir El-i istiğrak veya harf-i ta'rif de denir Meselâ: Hamd kelimesi herhangi bir hamdi ifâde ettiği halde; El-Hamd dediğimiz zaman her ne kadar hamd varsa, bütün hamd ve senâlar mânâsına gelir Bu, harf-i ta'rif ile olur Harf-i ta'rif bir kelimeyi belirsiz halden belirli hâle koyar Muayyeniyyet mânâsını verir Bunlar elif ve lâm harflerinden teşekkül eder El-Mekteb'de olduğu gibi Mekteb herhangi bir mektebdir El-Mekteb dendiğinde bizce muayyen, belli olan bir mekteb mânâsını ifade eder Başına harf-i ta'rif gelen kelimeden tenvin kalkar Nekre iken ma'rife olur
LÂM-ÜT-TAHSİS VE TEMELLÜK Ait olma ve sâhib bulunmayı bildirir (Bak: Li)
LÂM-UT-TAKVİYE Takviye lam'ı Bu harf Arabçada ve yerine ve mânâsına da kullanılır
LÂM-UT-TA'LİL İllet ve sebeb bildiren lâm'dır
LÂM-UZ-ZARFİYE Zaman bildiren lâm
LÂMEHALE Hilesiz * Çaresiz, imkânsız, ister istemez
LÂMEŞRU Meşru olmayan, şeriata uymayan, umumi nizam harici
LÂMİ' Parlak Parlayan

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....

Eski 09-10-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....



RE: Osmanlıca Sözlük (L Harfi) LÂMİ-ÜN NUR Nur saçarak parlıyan
LÂMİA Parlak Parlayan Parıldayan
LÂMİH (Lâmiha) (Lemh den) Parlıyan, parıldıyan Parlak
LÂMİS El ile tutup yoklayan Dokunan Temas eden
LÂMİSE Dokunma hissi, duygusu El ile olan his Bir şeyin cesâmetini anlama duygusu
LAMME Cin çarpması Çarpıklık * Yaramaz nesne
LÂMÜDRİK Anlamayan İdraksiz İdrak etmeyen
LÂMÜSELLİM Hayır! Hiç teslim etmem!
LÂN f Hakikatsızlık, vefasızlık
LA'N Lânet etme Lânetleme
LÂNAZÎR Eşsiz, nazirsiz, benzersiz Eşi ve benzeri olmıyan
LANDO Fr Üstü önden ve arkadan açılıp kapanır, körüklü, geniş araba nevilerinden biridir Halk arasında "Landon" şeklinde telâffuz edilen bu araba, fayton ve kupalara nazaran daha ağır ve gösterişli idi
LÂNE f Yuva, ev
LÂNE-İ HARAB Bozulmuş yuva
LÂNE-İ NERMİN Sıcak ve yumuşak yuva
LÂNE-İ PEDER Baba yuvası Peder evi
LÂNEGİR f Yuva tutan
LA'NET Nefret Tiksinti Allah'ın rahmetinden mahrumiyyet(Ehl-i Sünnet'in ve İlm-i Kelâm'ın azîm imamlarından meşhur "Sa'deddin-i Teftezanî", Yezid ve Velid hakkında tel'in ve tadlile cevaz vermesine mukabil "Seyyid-i Şerif-i Cürcanî" gibi Ehl-i Sünnet Velcemaat'in allâmeleri demişler: "Gerçi Yezid ve Velid, zalim ve gaddar ve fâcirdirler; fakat sekeratta imansız gittikleri gaybidir Ve kat'i bir derecede bilinmediği için, o şahısların nass-ı kat'i ve delil-i kat'i bulunmadığı vakit, imanla gitmesi ihtimali ve tevbe etmek ihtimâli olduğundan, öyle hususi şahsa lânet edilmez Belki $ gibi umumi bir ünvan ile lânet caiz olabilir Yoksa zararlı, lüzumsuzdur" diye "Sa'deddin-i Teftezanî"ye mukabele etmişler RN)
LA'NETULLAH "Allah lânet eylesin" mânâsında beddua
LA'NETULLAHİ ALEYH Allah'ın lâneti onun üzerine olsun
LÂRAYB şüphesiz, şeksiz, tereddütsüz
LÂRAYBE FİH Onda hiçbir şüphe yoktur
LARKÎ Keçiboynuzu
LAS f Köpek, kelb * Adi ipek * Dişi hayvan
LA'SA Dudağının rengi az siyâha yakın olan kadın (Müz: El'as)
LASAF Bir cins hurma * Gübre otunun diplerinde biter hıyar gibi bir nesne * Yapışmak * Kurumak * Parlamak
LASAGA Hindibâ denilen ot
LÂSANİ Tek, vâhid İkincisi olmayan
LASB Yapışmak * Dar olmak
LASG (LÜSUG) Kemik üstündeki derinin zayıflıktan kuruması
LASIB (C: Levâsıb) Yapışkan * Dar ve derin kuyu
LASIK Yapışık, yapışmış olan Yapışıcı, yapışkan
LASÎF Parlayan, parıldayan Parlayıcı
LASİYYEMA Bâhusus Hususan Buna gelince Herşeyden ziyade Ençok
LASK Yapışmak Yapışık olmak Ulaşmak
LASS (C: Lüsus-Elsâs) Hırsız, sârık
LASTA ing Bir geminin alabildiği yük
LASV (LASY) Sövmek, şetm etmek
LAŞ f Hakir ve aşağılık kimse Adi, zelil, itibarsız ve alçak kişi * Çapul, yağma
LAŞE Cife Kokmuş et parçası * Fık: Karada yaşayıp boğazlanmaksızın ölen veya şer-i şerife uygun olmayan şekilde kesilen kanlı hayvan ve bunların tabaklanmamış (dibagat edilmemiş) derileri * Yenilmesi şer'an haram olan ölmüş hayvan * Zayıf ve cılız hayvan * Mc: Kıyıda kalmış kayık veya gemi teknesi
LÂŞEHÂR f Leş yiyen
LÂŞEK şek ve şüphe yok şüphesiz Elbette
LÂŞEY Bir şey değil Değersiz
LÂT İslâmdan önce Arapların Kâbe'de bulunan putlarından biri
LAT' Yalamak * Ayağıyla bir kimsenin belinden aşağısına vurmak
LA'T Sakınmak, sakındırmak
LATA' Dudak içinde olan beyazlık
LAT'A Dudaklarının içi beyaz olan kadın * Çok yaşamış, ihtiyar kadın
LATAFE Hediye, armağan
LÂTAİL Boş, faydasız, abes, mânâsız
LÂTAKNETU Ayet-i Kerimeden bir kısım olup: Ümidinizi kesmeyiniz (meâlindedir)
LAT' (LUTÛ') Yapışmak * Ulaşmak, varmak
LAT'E Alın, cebhe
LATENAHİ Nihayetsiz Sonsuz Bitip tükenmeyen
LATEŞBİH Benzetmeksizin Benzetmek olmasın
LATH Her şeyin azı * Bulaşmak ve karışmak * Birine iftira atmak
LATH El ayasıyla vurmak
LATHA Leke
LATİF Mülâyim Yumuşak Nâzik Mütenasip * Güzel Şirin Küçük ve hoşa giden * Cisimle alâkası olmayan Göze görünmeyen * Çok lutf edici * Derin, gizli
LATİFE Hoş söz Şaka Mizah Söz ile iltifat İnsanın çok ince ve hassas olup kalbe bağlı bir duygusu (Mukabili ciddiyettir) (Bak: Letâif)
LATİFE-İ RABBANİYE İnsanın kalbine bağlı ve bütün duygularının sultanı olan ince bir duygudur ki, İlâhî hakikatlar onunla hissedilip zevkedilir
LATİFEGU f Lâtifeci, şakacı Lâtife söyliyen
LATİFEPERDAZ f Şakacı, lâtifeci Lâtife yapan
LATİFEPERDAZAN (Lâtifeperdâz C) f Şakacılar, lâtifeciler
LATÎM Babası ve annesi olmayan kişi * Yüzünün bir tarafı beyaz olan at * Yarış atlarının dokuzuncusu
LATÎME (C: Letâyim) Misk * Güzel kokular konulan kap *Attarlar pazarı * Güzel kokulu nesneleri götüren deve
LATİN Eski Roma civarında iken sonradan genişleyen ve devlet kuran eski bir kavim ismidir * Eski Roma * Şarkta Katolik mezhebinden olanın ismi
LATİNCE Eski Roma'da konuşulan ve bugünkü Fransızca, İspanyolca, İtalyanca gibi dilleri doğurmuş olan ana dil ki, Hint-Avrupa dil âilesinin önemli bir kolu olan İtalik grubundandır
LATM Karıştırmak Yapıştırmak * Tokat vurmak

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....

Eski 09-10-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....



RE: Osmanlıca Sözlük (L Harfi) LATMA şamar, tokat
LATMAHÂR f Tokat yiyen Şamar atılan kimse
LATS Dövmek * şiddetle basmak
LATT (C: Litât) Gerdanlık * Lâzım olmak * İnkâr etmek * Sarkıtmak * Örtmek
LÂTUHSA Sayısız Sayıya gelmez Hesaplanmaz
LÂUBALİ Alâkasız, kayıtsız, hürmetsiz, dikkatsiz Senli benli ("Lâ" harfi ile" Ubâli" muzari fiilinden müteşekkildir)
LÂUBALİYANE f Lâubalilikle Kayıtsız, alâkasız, saygısız ve dikkatsiz bir şekilde Senli benli olarak
LAUK Yalanmış nesne * Az, kalil
LAV Fr Yanardağların ve volkanların ağızlarından püskürüp soğuyunca donan madde
LA'V Ahlâkı yaramaz kişi * Haris adam
LÂVALLAH Vallahi hayır
LAVANTA Çeşitli çiçek ve bitkilerden alınan esanslarla yapılan güzel kokulu sıvı
LÂ VE NEAM Hayır ve evet (Daha çok, hiçbir fikir beyan edilmediği zamanlar kullanılır)
LAY f Tortu, posa * Kül * Çamur
LAY f Söyleyen, söyleyici
HERZE-LAY Herze söyleyen, saçmalayan
LÂYA'KIL Aklı başında olmıyan, dalgın, bîhoş Yaptığını bilmez
LÂ-YA'Nİ Mânasız, boş
LÂYEBGIYAN Biri ötekine tecavüz edip karışmaz ve hâsiyetini bozamaz (meâlinde olup, nefyedilmiş muzari fiilidir)
LÂYECUZ Câiz değil, olamaz, müsaade verilmez
LÂYEFHEM Anlayışsız, idrakten âciz
LÂYEFNA Bitmez, tükenmez Fenaya gitmez Yok olmaz
LÂYEMUT Ölmez Mahvolmaz Hayatı sona ermez
LÂYENBAGÎ Lâyık olmaz Yakışmaz Uymaz
LÂYENFEKK Bölünemez, ayrılamaz Parçalanamaz
LÂYENKATI' Aralıksız Kesilmeksizin
LÂYETECEZZA Bölünmez Parçalanmaz Ayrılmaz Tecezzi kabul etmez
LÂYETEGAYYER Değişmez, bozulmaz
LÂYETENAHÎ Sonsuz Nihayetsiz
LÂYETENAHİYET Lâyetenahilik, sonsuzluk, nihayetsizlik
LAYETEZELZEL Sarsılmaz Tezelzül etmez(Tahkikî iman sâhibleri, lâyetezelzel bir itikada sâhibdirler)
LÂYEZAL Zeval bulmaz Yok olmaz
LÂ YEZALÎ Zevalsiz olana ait, sonu olmayanla ilgili
LÂYIH (LÂYİH) Parlak Meydanda Aşikâr Hatıra gelen
LÂYIHA Düşünülen veya tasavvur edilen bir şeyin yazılması Tasarı
LÂYIHA-İ KANUNİYE Huk: Henüz tasdik edilmemiş kanun tasarısı
LÂYIK (Liyakat den) Yakışır ve yaraşır Uygun, münasib ve muvafık
LÂYİM Azarlayan
LÂYUAD Adedi belli olmayan Sayısız Pek çok
LÂ-YUGLEB Yenilmez, mağlup olmaz
LÂYUHSA Hesaba gelmez Hesabsız Pek çok
LÂYUHTÎ Hatâsız, hatâ işlemez Yanılmaz
LÂYU'KAL Anlaşılmaz, akıl ermez Akıl ile idrak olunmaz
LÂYU'LA Üstüne çıkılmaz, çok yüksek * Galip ve üstün gelinemez
LÂYU'REF Bilinmez Tarif edilmez
LÂYUTAK Güç yetmez Dayanılmaz Takat yetmez Çekilmez
LÂYUZAL İzale edilmez, tükenmez, zeval bulmaz
LÂYÜFHEM Anlaşılmaz Fehmedilmez
LÂYÜFNA Tüketilmez, yok edilmez
LÂYÜLHÎHİ (İlhâ dan) Ona gaflet vermez Onu boş şeyler meşgul etmez Boşuna iş yapmaz
LÂYÜS'EL Mes'uliyetsiz Mes'ul tutulamaz Sorumsuz
LAZ Doğu Karadeniz bölgesinde, bilhassa Rize dolaylarında yaşayan bir kavim * Bu kavimden olan kimse
LAZA Ateş Alev * Cehennem'in altıncı katı
LÂZÂLE (Lâzâlet) Zeval bulmasın, zâil ve eksik olmasın * Olsun!
LÂZÂLE ÂLİYEN Yüce ve âli olsun
LÂZEVAL Zevalsiz Sonu gelmez Zeval bulmaz
LÂZIK Yapışkan, yapışıcı Yapışmış olan
LÂZIM Lüzumlu, gerekli * Bir şeyden aslâ ayrılmayan Bir işte beraber bulunmasına ve vücuduna ihtiyaç olan şey * Gr: Müteaddi olmayan
LÂZIM FİİL (FİİL-İ LÂZIM) Fâilin zâtında kalan fiil (Geldi, gitti, güldü gibi)
LÂZIM-I BEYYİN Bu tabirin masdariyet şekli "Lüzum-u beyyin" olup ikisi aynı mânaya gelir Herhangi bir şey hatıra gelince hiç bir delil ve emareye ihtiyaç olmadan o şeyle beraber düşünülmesi zaruri olan diğer bir şey Meselâ: İnsan denildiği zaman, kabiliyet-i ilim ve san'at akla gelmesi gibi
LÂZIM-I GAYR-I MÜFARIK Ayrılması mümkün olmayan, terki câiz olmayan, ziyade gerekli, çok lüzumlu
LÂZIM-I MELZUM Biri birisinden aslâ ayrılmaz, birisi olunca diğerinin de olması şart olan
LÂZIM-I ZATÎ Kendisine ait icab eden hal Kendisine has vaziyet
LÂZIM-AMED f Lâzım gelir, lüzum eder Lâzım geldi
LÂZIM-ÂMED ÇÂR-ÇİZ Dört şey lâzım geldi
LAZÎ (Bak: Lazâ)
LAZİB Sâbit olan, yapışan
LAZİSTAN Lazlar'ın oturduğu bölge olan Rize dolayları Osmanlı İmparatorluğu zamanında Rize sancağına verilen ad
LAZLAZ Yol gösterici, kılavuz
LAZLAZA Yılanın deprenmesi
LAZUK Yaraya yapışıp onulmayınca kopmayan devâ
LAZUK Yapışkan nesne * Yapışkan balçık
LAZZ Devamlı yağan yağmur * Men'etmek, engel olmak
LEAL İnci
LEALİ (Leâl C) İnciler Lü'lüler
LEALİ-FEŞAN f İnciler saçan
LEALLE (Bak: Laalle-İnne)
LEAMET Alçaklık, âdilik, zillet, denaet, aşağılık
LEB f Dudak Şefe * Kenar * Sahil Kıyı
LEB-İ ÂFTÂB Gölge
LEB-İ CUY-BÂR Su kenarı
LEB-İ DERYA Denizin dudağı Deniz kenarı, kıyı, sâhil
LEB-İ HADRA Ufuk
LEBAB Sahralarda ve çayırlarda az miktar olan yaş ot
LEBABE(T) Akıllılık, zeyreklik Akıl sahibi olma
LEBAÇE f Önü açık elbise Hırka
LEBAD(E) f Yağmurluk
LEBALEB Ağzına kadar dopdolu * Ağızdan ağıza
LEBAN Göğüs
LEBB Lâzım olmak * Akıllı olmak
LEBBAN Sütçü
LEBBE Göğsün gerdanlık takılan yeri * Devenin ve sığırın, göğsünden boğazladıkları yeri * Evlâdını ve erkeğini seven kadın
LEBBELEB (Leb-beleb) f Dudak dudağa
LEBBESTE (Leb-beste) f Ağzı bağlı Susan, konuşmayan
LEBBEYK Buyurunuz Emredersiniz * Benim muhabbet ve incizâbım dâim sanadır, başkasına değildir, sıdk ve ubudiyyetim dâim sanadır (gibi mânâlar ifâde eder)
LEBBEYK-ZEN f Lebbeyk diye söyleyen Emre hâzır olan Râzı olan
LEBC Güreşmek * Sar'a tutup düşmek
LEBCÜNBAN f Dudak oynatan Söz söyliyen, konuşan
LEBDEĞMEZ t Dudak değmez * Edb: Dudaktan çıkan harflerden olan "B-F-M-P-V" sessizlerinin içinde bulunmadığı manzumeler
LEBEB (C: Elbâb) Göğüste gerdanlık takılan yer * Atın göğsüne yapılan sinebend * Devenin ve sâir davarın göğsüne bağladıkları nesne * Dağ eteğinde olan azıcık yumuşak kum
LEBED Yünden yapılan keçe * Bir yerde mukim olmak * Bir şeye yapışmak
LEBEKE Şerit parçası
LEBEN Süt * Boyun ağrısı (Bak: Libâ')
LEBENÎ (Lebeniyye) Sütle alâkalı Sütlü
LEBENİYYÂT (Lebeniyye C) Sütlü nesneler
LEBGÜŞA f Dudağı açık Söyleyen, konuşan
LEBH Bir büyük ağacın adı (Bir kimse kabuğunu yarsa filhâl o kişiye uyuşukluk gelir; o ağaçtan tahtalar biçip gemi yaparlar Rivâyet olunur ki, iki tahtasını birbirine bitiştirip bir yıl su içinde dursa ikisi bir olup yekpâre olur, Mısır'da yetişir Ahter-i Kebir'den)
LEBÎ f Dilim Ekmek, kavun, karpuz vs dilimi
LEBİD Küçük çuval
LEBİK Tatlı sözlü Yumuşak konuşan * Zeki, anlayışlı, akıllı
LEBİNE (LİBNE) (C: Lebin) Kerpiç
LEBK (LEBÂKA) Akıllı olmak * Islah etmek, terbiye etmek * Karıştırmak * Yumuşak etmek, yumuşatmak
LEBKUS Mürr denilen acı Yemen zamkının adı
LEBKÜŞA f Dudağı açık Konuşan, söyleyen

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....

Eski 09-10-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....



RE: Osmanlıca Sözlük (L Harfi) LEBLAB Sarmaşık denen bir bitki
LEBLEBE Esirgemek * Oğula ve kıza çok fazla düşkün olmak
LEBN Vurmak
LEBRİZ f Taşacak kadar Ağıza kadar Taşkın
LEBS Bir yerde eğlenip durma Vakit geçirme
LEBS Giyecek şey * Giyme Giyinme * Bir mânayı diğer bir mânâ ile karıştırmak Sözün karışık ve şüpheli olması Sözü karıştırıp şüpheye düşmek
LEBSAN Hardala benzer bir ot * Yabani hardal
LEBT Güreşmek
LEBTEŞNE (C: Lebteşnegân) f Susamış
LEBUN Sütlü hayvan Sütü bol olan hayvan
LEBUS Her giyecek ve örtünecek nesne
LEBVE Dişi arslan
LEBZ Vurmak * Yemek
LEC f Tepme
LECA Su boğası
LECA' Sığınmak * Saklanmak, gizlenmek * Zaruret
LECAC (Lecâcet) Çekişme, inad etme, ayak direme (düşmanlıkta) Taannüd
LECC Dar şey * Düşmanlıkta ve husumette inad edip ayak direme
LECCAC İnatçılık Muannidlik * İnatçı, inad edip ayak direten Muannid
LECCE Avaz, ses, savt
LECEB Avaz, ses, savt
LECEBE (C: Elcâb-Licâb-Lecebât) Doğurduktan dört ay sonra sütü çekilmiş davar
LECEM Cemaat, topluluk
LECEN Bir şeye musallat olmak, ilişmek
LECİN Ağaçtan yaprak dökmek
LECLAC Sözü tutuk söyliyen * Satranç oyununun icatçısı * Bir harfi iki kere söyliyen
LECLEC Tereddüt olunan
LECLECE (Sözde) karasızlık, tereddüt * Lokmayı ağızda döndürmek ve çiğnemek
LECM Şahmed-ül arzdan büyük bir tepenin adı
LECN Yalamak * Deve için yem yapmak
LECNE Bir mes'ele için toplanan cemaat
LECUN Halsiz, yaşlı davar
LECÜC Pek inadçı ve hasım olan * Suyu çok olan yer
LECZ Köpeğin kab kacak yalaması
LECZ Ulaşmak, varmak * Yapışmak
LEÇ f Yanak * Yüz
LEDA (LEDE) Sırasında, yapıldığında (mânâsına kullanılır) * Yan, nezd (Bak: Ledün)
LEDE-L-HÂCE İhtiyaç görüldüğü zaman Hacet ânında
LEDE-L HAVALE Havale olunduğu zaman
LEDE-L-İHTİYAÇ İhtiyaç halinde Hacet ânında
LEDE-L-İKTİZA İktiza edip gerektiği zaman
LEDE-L-MÜTALAA Mütâlaa edilip okunduktan sonra
LEDE-L-MÜZAKERE Müzakere anında, konuşma sırasında
LEDE-S-SUÂL Soruldukta, sorulduğu anda
LEDE-T-TAHKİK Tahkik olundukta
LEDA Beden
LEDD Düşmana galip olmak * Husumet etmek, düşmanlık yapmak
LEDDAM Eski elbiseleri yamalıyan
LEDED Katı husumet, şiddetli düşmanlık
LEDEM Akrabadan nikâhı haram olan
LEDEYK Senin yanında Senin indinde
LEDG (Teldag) Yılan veya akrep sokması * Mc: Sözle birini incitmek * Ekşilik
LEDÎD Derenin iki tarafı
LEDÎG Yılan veya akrep gibi hayvanlar tarafından sokulmuş kimse
LEDÎM Yamanmış eski elbise
LEDÎS Tenbel kimse
LEDM Taşı taşla vurmak * Yere düşen taştan çıkan ses * Kaftana yama vurmak * Defetmek, kovmak
LEDN (C: Lidân-Ledun) Taze ve yumuşak olan ağaç budağı
LEDS Yalamak * Davarın ayağına nal vurmak * Yırtık dikmek
LEDÜD (C: Elidde) Hastanın ağzına dökülen ilâç * Çok husumet, şiddetli düşmanlık
LEDÜN İnd kelimesi gibi, zaman ve mekân zarfıdırHel-i istifhâmiye mânasına geldiği de vaki'dir Kamus Müellifine göre ledün ile leda, aynı şeydir Başkaları ise tefrik etmişlerdir Demişlerdir ki: Ledün kelimesi zaman ve mekânın evvel ve ibtidasından muteberdir Onun için ekseri harf-i cer olan "min" kelimesine mukarin olur "Ledâ" kelimesinde ise, ibtidâ mânası lâzım değildir Ve "inde" kelimesinin "min" yerinde tasarrufu daha umumidir "Ledün" kelimesi mâba'dını izâfetle cerr eder (LR)
LEDÜNN (İlm-i ledünn) Garib bir ilim ismidir Ona vakıf olan, mesturat ve hafâyayı, gizlilikleri münkeşif bir halde göreceği gibi, esrar-ı İlâhiyyeye de ıttıla' kesbeder Bu ilm-i şerifin hocası ve sultanı Fahr-i Kâinat Aleyhi Ekmelüttahiyyât vessalâvât Efendimiz Hz leridir Bu ilmin ehli ise, Enbiyâ-ı izâm (AS) ve Ehlullâh-i Kiram Efendilerimiz Hazretleridir
LEDÜNNÎ Ledünn ilmine mensub ve müteallik Ledünne dair ve ait
LEDÜNNİYAT (Ledünn C) Allah Teâlâ Hazretleri tarafından hususi vecih üzere bâtınan ihsan olunanlar (LR)
LEF' Örtmek, setr etmek * şâmil olmak
LEFA Vurmak * Soymak
LEFAİF (Lifafe C) Sargılar, örtüler Zarflar
LEFAZ Dinleyenin anlayamadığı belirsiz sesler
LEFC (Lefce) Kalın dudak
LEF'E Kemiksiz et
LEFEF Pelteklik, kekemelik * Yorgunluk * Besililik, semizlikLEFEHAN : Vurmak
LEFF Sarma Dürme İçine toplama İliştirme Rabtetme
LEFFAF Çok konuşan, çok lâf eden Pek fazla söyliyen Can sıkan
LEFFAT Yaramaz huylu, ahmak adam
LEFFEN Beraber sararak İliştirilmiş olarak Rabtedilmiş olarak
LEFF Ü NEŞR Edb: Bir yazı veya şiirde söz simetrisi yapma san'atıdır Önce iki veya daha fazla kelimeyi sıralamak, sonra da onlarla alâkalı şeyleri söylemek İki çeşidi vardır;1- Leff ü Neşr-i Müretteb (Düzenli leff ü neşir) : Birinci cümlede sıralanan kelimelerle ikinci cümlede söylenen kelimelerin aynı sırayı takib etmesidir Misâl:(Bu karışık mevcudat, dâr-ı fâniden dâr-ı bekâya akıp gidiyor Elbette nasıl ki; hayır, lezzet, ışık, güzellik, iman gibi şeyler Cennet'e akar Öyle de: Şer, elem, karanlık, çirkinlik, küfür gibi zararlı maddeler Cehennem'e yağar Ve bu mütemadiyen çalkanan kâinatın selleri o iki havuza girer, durur)2- Leff ü Neşr-i gayr-i Müretteb (Düzensiz leff ü neşir) : Birinci cümlede söylenen şeylerle, ikinci cümlede söylenen şeylerin ters olarak sıralanmasıdır Misâl:(Cevr-i dilber, ta'n-ı düşman, suz-i firkat, za'f-dil Dürlü dürlü dert için halketmiş Allah'ım beni)Avni (Fatih)
LEFH Yakmak * Vurmak * Fakirlik, fakir * İflas * Tavşancıl kuşu * Karga
LEFİF Sarılmış, dürülmüş * Gr: Kökü üç harfli olduğunda iki harfi "elif" veya "yâ" nın yan yana olduğu kelime
LEFİF-İ MAKRUN Kökündeki "elif" veya "ya" nın yan yana olduğu kelime
LEFİF-İ MEFRUK Harf-i illetin aralarında başka bir harfin bulunduğu kelime
LEFK Giymek * Örtünmek * İki parçayı birbiri üstüne koyup dikmek
LEFK Hamâkat, ahmaklık
LEFT Yüz döndürmek
LEFTİYE Şalgam
LEFÜT Evvelki kocasından çocuğu olan ve daima çocuğuna iltifat eden evli kadın
LEFZ (C: Elfâz) Atmak * Söz
LEGABE Hamâkat, ahmaklık * Zayıflık, zaaf
LEGAT Sesler kelâmla karışık olmak
LEGORN ing Çok yumurtlayan bir tavuk cinsi
LEGUB Fikri, re'yi zayıf olan Ahmak
LEH (LEHU) Hakkında, onun için, onun faydasına veya zararına
LEHA (Lehât C) Küçük diller
LEHA (Lehu nun müennesidir) Hakkında O kadın için
LEHAA Zayıflıktan dolayı âzâların sülpük ve sarkık olması
LEHAK Yetişmek
LEHAK Çok beyaz olan
LEHAK Çok beyaz * Öküz, sevr
LEHAME Etlilik, semizlik
LEHAN Akıllılık
LEHAS Susuz kişi
LEHAT (C: Lehâ ve Lehevat) Küçük dil
LEHAZ Gözucu
LEHAZA Gözucu ile bir şeye dikkatlice bakmak
LEHBAN Susuz kişi (Müe: Lehbâ)
LEHBET Susuzluk
LEHC Haris olmak
LEHCE Bir beldenin konuşma şekli, dil Konuşma tarzı
LEHCEM Geniş yol * Büyük kadeh

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....

Eski 09-10-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....



RE: Osmanlıca Sözlük (L Harfi) LEHD Def'etmek, kovmak * Ağır etmek, ağırlaştırmak
LEHEB Ateşin alevlenmesi Ateş alevi Havaya yükselen toz
LEHEB-ÜN NÂR Ateşin alevi
LEHEB SURESİ Kur'an-ı Kerim'in 111 suresi olup "Tebbet, Mesed" Suresi de denir Mekkîdir
LEHEBAN Ateşin alevlenmesi
LEHEF Kaybolan bir şeyden dolayı müteessir olup üzülme
LEHESAN Susuzluk
LEHEVAT (Lehât C) Küçük diller
LEHF Yok olan şey için hasret çekip üzülmek
LEHFAN Kalbi yanık, hasret çeken Özleyen
LEHHAN Okurken çok yanlışlık yapan kimse
LEHİB Açık yol
LEHÎB Eti az deve, zayıf deve
LEHÎD Götürdüğü yük ağır olduğundan eziyet çeken deve
LEHÎDE Koyu olan bulamaç
LEHÎF (Lehfân) Mahzun, hüzünlü, üzüntülü, kederli
LEHİNDE t Onun faydasına, aleyhinde olmadan Onun için, iyiliğine
LEHÎRE Kısa boylu kötü huylu kadın
LEHİV (Lehv) Günahlı, şehevi, nefsâni meşguliyet Kadınla yabancı erkeğin oynaması * Eğlence, oyun
LEHK şiddet * Meşakkat, zahmet * Birbiri içine girmek
LEHLE Süst ve zayıf nesne * Seyrek dokunmuş bez * Fusaha indinde makbul olmayan şiir ve söz
LEHM Bir şeyi hemen yutma
LEHS Nefesi kesilip dili dışarı çıkarma
LEHS Yalamak
LEHSAN Susuz
LEHT f Bir bütünün cüz'ü Bir şeyin parçası
LEHT-İ CİĞER Ciğerden kopma parça
LEHT Vurmak * Atmak
LEHT Bir nevi yürüyüş
LEHU (Bak: Leh)
LEHUM Obur, çok yiyici
LEHÜM Onlar için Onlara
LEHÜMA (Tesniye) O ikisi için İkisi hakkındaLEHV : (Bak: Lehiv)
LEHVİYYAT f (Lehv C) Lehivler, kadınlı erkekli haram eğlenceler, oyunlar Nefsanî gayr-i meşru oyun ve eğlenceler
LEHZ Vurmak * Dürtmek * Karıştırmak
LEİM Alçak, deni, rezil, zelil, levm edilen Cimri * Mayası bozuk ve kötü
LEİMAN (Leim C) Alçak, zelil ve aşağılık kimseler Pinti ve cimri insanlar
LEİMANE Alçakça Zelilane bir tarzda
LEİN Vallahi eğer
LEK' Vurmak
LEK (LEKE) Sana, senin için, senin hakkında
LEK f Ahmak, ebleh, sersem * Yüzbin * Kırmızı boya çıkarmaya yarayan bir maden
LEK' Isırmak * Yapışmak * Kir
LEKA' (Lek'â) : Yaramaz, hakire kadın
LEKALİK (Laklak C) Leylekler
LEKALİK Büyük, etli, şişman kadın * Büyük deve
LEKANET Zeki ve anlayışlı olma
LEKE t Benek Kir izi * Kusur
LEKED f Çifte, tepme
LEKED Yapışmak * Lâzım olmak
LEKEDAR f Lekeli, ayıplanmış * Pislenmiş * İttiham edilmiş
LEKEDHAR f Çifte yiyen
LEKEDKUB f Çifte yiyen Hayvanların ayakları altında ezilen
LEKEDZEDE f Çifte yiyen
LEKEDZEN f Tepme veya çifte vuran Çifte atan
LEKEN (C: Elkân) Leğen
LEKİ' Hor ve hakir kimse
LEKÎF Dolu havuz
LEKÎK (C: Likâk) Zayıf ağaç * Kemik aralarında olan et
LEKÎTA (Bak: Lakita)
LEKLEKE Yoğun gövdeli ve şişman olmak, etli olmak
LEKM Yumrukla vurmak
LEKZ Vurmak
LEM (Arabçada cezm harfidir) Muzari fiilinin başına getirilirse, nefyeder, cezmeder, sâkin okutur "Gelir" fiilini "gelmedi" yaptığı gibi (Bak: Lem-yezel)
LEM' Terk etmek, bırakmak
LEM' Parıldama, parlama Parlayış
LEM'A (C: Lemâat) Parlamak Şimşek gibi çakmak Güneş ve yıldız gibi parlamak * El ile veya elbise gibi bir şeyle işaret etmek
LEM'A-NİSAR Parlaklık saçan
LEM'A-PAŞ f Parıldayan, parlayan
LEM'A-RİZ f Parlayan, parıldayan
LEMEAN Parlama, parıldama
LEMEAT (Lem'a C) Parlayışlar, parıltılar
LEMEAT-I İ'CAZİYE İ'caza dair lem'alar İ'caz, insanları âciz bırakma, hayrete düşürme parıltıları
LEMEAT-I MÜTEFERRİKA Muhtelif, parça parça olan parlayışlar
LEMEAT-I ŞEMS Güneşin parıltıları
LEMEHAT (Lemha C) Bir defa göz atmalar * Parıltılar, çakmalar
LEMEM Günaha yakın olmak * Küçük günahlar * Delilik, cünun * Musibete yakın olmak
LEMH Göz atma, bir defa bakış * Parlama, parıltı
LEMH-İ BASAR (Lemhat-ül basar) Göz atma Bakma Çabuk bir bakış * Çok az bir zaman
LEMHA Bir göz atmak * Şimşeğin bir defa çakışı
LEMHA-İ BASAR Pek az bir zaman Göz açıp kapayıncaya kadar geçen zaman
LEMÎS Câriye ismi
LEMK Yazmak * Bozmak, mahvetmek * Vurmak
LEMLEME Bir şeyi evvel yapmak
LEMM Parça parça şeyleri toplamak, cem' etmek * Islâh etmek * Bulduğu şeyi, haram helâl demeyip yemek * Şiddet ve meşakkat * Az şey * Konmak Nâzil olmak
LEMMA (Harf-i cerdendir) Vaktâki, o zaman (mânâsındadır) İstisna için: "İllâ" yerinde de olur
LEMME (C: Lemmât) şiddet Meşakkat, zorluk * Az şey
LEMS Dokunmak, el ile tutmak, ellemek, yapışmak * Beş duygudan biri, dokunma duygusu
LEMS Yalamak
LEMSA Pürüzsüz, düz
LEMSÎ Hissedilmeğe, dokunma ile duymağa ait ve müteallik
LEMSİYET Bir cisme veya bir mâdene parmakla dokunmaktan gelen his
LEMY Dudak içinde olan siyahlık
LEM-YEZEL Zâil olmaz, bâki, zeval bulmaz Daimî olan
LEM-YEZELÎ Devamlılık, bâkilik, zeval bulmazlık
LEMZ Ayıplamak Dil ile tân etmek
LEMZ Ağızda olan yemek artığını dil ile araştırmak
LEMZE Göz veya kaşla işaret etmek
LEN Gr: (Muzâri fiilini nasbeden edatlardan birisi) Bir işin aslâ olamıyacağını ifade eder: $ cümlesinde; kâfirler aslâ Cennete giremezler, derken olduğu gibi (Bak: Huruf-u nâsibe)
LENC f Edâ, naz ve cilve ile salınma
LENF (Lenfâ) Tıb: İnce damarların içinde dolaşan beyaz kan Kanın esasını teşkil eden sıvı * Eski tıbba göre; ahlât-ı erbaa'dan birisi (Bak: Hılt)
LENFİSAM Aslâ kırılmaz, kopmaz
LENG f Topal, aksak Yolcuların bir yerde iki gün kalması * Tenasül organı
LENGÂNE f Topalcasına Topallıgirsin bir tarafına !!!
LENGER f Gemiyi yerinde sâbit kılmak için denize atılan zincir ucundaki büyük demir çapa * Bakırdan yayvan ve kenarları genişçe sahan veya tepsi
LENGER-ENDAZ f Lenger atan, demir atan Demir atmış olan gemi
LENGERÎ f Büyük bakır sahan, lenger
LENG-FAHTE f Topal güvercin
LENGER-HANE f Lenger yapılan yer Lenger imal edilen yer
LENGÎ f Aksaklık, topallık
LEN-TERANÎ Beni aslâ göremezsin (meâlinde)
LERZAN f Titrek, titreyerek
LERZE f Titreme, titreyiş Sallantı
LERZEBAHŞ f Titreme veren, titreten
LERZEDÂR f Titrek, titreyici
LERZENÂK f Titrek, titreyici Titremeğe tutulmuş
LERZENDE f Titreyen, titrek
LERZERESAN f Titreme veren, titreten
LERZİŞ f Titreme, titreyiş
LES' Yılan ve akrep gibi hayvanların sokması
LESA Islak ayakla bir şeye basmak * Yaş olmak, ıslanmak
LESA' Kolayca çocuk doğurmak

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....

Eski 09-10-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....



RE: Osmanlıca Sözlük (L Harfi) LESAK Yaşlık, ıslaklık
LESAS Hırsızlık yapma Sirkat
LESASET Hırsızlık
LESB Vurmak * Yalamak * Yapışmak Cem'etmek, toplamak
LESD Yalamak Emmek
LESEN Fesâhat Düzgün, güzel ve akıcı konuşma
LESİN Ülfet, alışkanlık
LESK Yapışmak
LESLESE Men'etmek, engel olmak
LESM İlzam etmek, susturmak
LESM Ağzını örtmek * Öpmek * Kırmak
LESME Yüzörtüsü, peçe
LESS Dâim olan Devamlı olan
LESS Yemek * Yalamak
LEST f Güzel, hoş, iyi Kuvvetli, kavi
LESU' (Akrep veya yılan gibi hayvanlar) sokmuş
LESUS (Lesusiyet) Hırsızlık, sirkat Hırsızlık yapmak
LEŞKER f Asker
LEŞKER-İ ARAMREM Çok asker
LEŞKERGÂH f Ordu yeri
LEŞKERÎ f Askere ait Askerle alâkalı
LEŞKERİYAN (Leşker C) f Askerler, leşkerler
LEŞKERKEŞ f Asker çeken Askerleri idare eden Kumandan
LEŞKERŞİKÂF f Düşman askerini kıran
LEŞKERŞİKEN f Düşman askerini kıran
LEŞKERŞÜKÛF f Düşman askerini kıran
LET f Dayak, kötek * Dövme, vurma * şiddetle çarpma
LET' Atmak * Doğurmak * Cima etmek
LETAC Vahşi sığır, yabani sığır
LETAFET Hoşluk, lâtiflik * Cisimden alâkayı kesip bir nevi nurâniyet kesbetmek * Güzellik, nezaket, yumuşaklık, hafiflik
LETAİF Lâtif duygular (İman yalnız ilim ile değil, imanda çok letaifin hisseleri var Nasıl ki; bir yemek muhtelif âsâba, muhtelif bir surette inkisam edip tevzi olunuyor İlim ile gelen mesâil-i imâniye dahi akıl midesine girdikten sonra, derecâta göre ruh, kalb, sır, nefis ve hakeza letaif kendine göre birer hisse alır, masseder Eğer onların hissesi olmazsa, noksandır M)
LETAİF-İ AŞERE On lâtif duygu On adet lâtifeler(Letaif-i aşere; İmam-ı Rabbani, kalb, ruh, sır, hafi, ahfa, insanda anasır-ı erbaanın herbir unsurdan o unsura münasib bir lâtife-i insaniye tabir ederek, seyr ü sülukta her mertebede bir lâtifenin terakkiyatı ve ahvalinden icmalen bahsetmiş Ben kendimce görüyorum ki, insanın mahiyet-i camlasında ve istidad-ı hayatiyesinde çok letaif var Onlardan on tanesi iştihar etmiş Hatta hükema ve ulema-i zahiri dahi o letaif-i aşerenin pencereleri veyahut nümuneleri olan havass-ı hamse-i zahire, havass-ı hamse-i batına diye o letaif-i aşereyi başka bir surette hikmetlerine esas tutmuşlar Hatta avam ve havas beyninde taarüf etmiş olan insanın letâif-i aşeresi, ehl-i tarikin letaif-i aşeresi ile münasebettardır Meselâ vicdan, a'sab, his, akıl, heva, kuvve-i şeheviye, kuvve-i gadabiye gibi letaifi kalb, ruh ve sırra ilâve edilse letaif-i aşereyi başka bir surette gösterir Daha bu letaifden başka saika, şaika ve hiss-i kabl-el vuku gibi çok letaif var RN)
LETB Gitmek * Devretmek * Bir şeyden ayrılmayıp, ona bağlanmak
LETEYYA Büyük emir
LETF Sık olmak * Bahçede ağaçların sık bitmesi * Yaraşıklı olmak
LETHAN Karnı aç olan kişi
LETHURDE f Dayak yemiş, dövülmüş, kötek yemiş
LETM Davarın boğazlanacak yerine bıçak çalmak
LETRE f Parça parça Paramparça * Eski, yırtık
LETT Bağlama * Karıştırma * Vurma, dövme, dayak atma * Yanaşma, yaklaşma
LETTA Büyük emir
LEUS Çok yeyici kişi, obur
LEÜM (LEİM) (C: Liâm) Aslı alçak yaramaz kişi
LEV Gr: (Şart edâtı) Dahâ ziyade, olsa bile (manâsına gelir) "İnne" gibi mâzi mânâsını muzariye çevirmeyip aksine muzâriyi de mâziye çevirir Temenni edâtı ve vasıl edâtı olur Meselâ : Lev-câe Aliyyun leraeytühu: Ali gelse idi, elbette görürdüm
LEV' Yanma * Yakma
LEV'-İ GARÂM Aşk ile, sevgi ile yanma
LEV'A (C: Leveât) Gönül acısı, kalb acısı Yürek yanıklığı
LEV'A-İ KALB İç yanıklığı, gönül acısı
LEVA Bulgar parası
LE'VA Şiddet * Maişet darlığı, geçim zorluğu
LEVAHIK (Lâhık Lâhıka C) İlâveler, ekler Lâhıkalar
LEVAİC (Lâice C) Kalbleri aşk ateşiyle yananlar
LEVAİH (Levâyih) (Lâyiha C) Lâyihalar
LEVAİM (Lâime C) Bir kimsenin yüzüne karşı çekiştirmeler, levmetmeler Zemmetmeler Başa kakmalar
LEVAMİ' (Lâmia C) Parıldayan şeyler, nurlar, parıldamalar
LEVAZIM İhtiyaç maddeleri Lüzumlu madde * Ask: Silâhlı kuvvetlerin yiyecek ve giyecek maddelerini, silâh ve cephane dışında kalan çeşitli araç ve ihtiyaçlarını ifade etmek üzere kullanılan umumi tabirdir
LEVAZIMAT (Levazım C) Lüzumlu maddeler
LEVBAN Siyah taşlı yer
LEVC Ağız içinde lokma veya başka bir şeyi döndürüp çevirme
LEVCA' Hâcet, ihtiyaç
LEVEAT (Lev'a C) Sevgiden ve mecazî aşktan gelen iç yanıklıkları Yürekten gelen acılar
LEVEND (Levent) f Yeniçeri devrinde deniz erlerine verilen bir isim Asker * Mc: Boylu boslu, yakışıklı, çevik kimse
LEVENDÂN (Levend C) f Leventler, askerler
LEVENDÂNE f Leventçesine, hızla, süratle
LEVG Ağızda bir cismi çiğneyip sonra dışarı tükürmek * Yalamak
LEVH Görünen ibretli manzara * Üzerinde yazı veya şekil çizilebilir düzlük * Seyredilen yerin çizili sureti * Ayet, hadis veya büyüklerin ders verici sözleri Yazılı şey * Şimşek çakmak * Susamak * Zâhir olmak * Çalıp almak
LEVH-İ HÂTIR Hâfıza
LEVH-İ KAZÂ VE KADER Kader ve kazanın levhası, yani: Olmuş ve olacak her bir şeyin ilm-i İlâhîdeki vücudları; yani, ilmen mevcudiyyetleri(Alem-i gaybdan sayılan geçmiş ve gelecek mevcudatın dahi mânen hayatdar bir vücud-u mânevileri ve ruhlu birer sübut-u ilmîleri vardır ki, levh-i kaza ve kader vasıtası ile o mânevi hayatın eseri, mukadderât nâmı ile görünür, tezahür eder L)
LEVH-İ MAHFUZ Her şeyin hayatının ind-i İlâhîde yazılması İlm-i İlâhînin bir ünvanı
LEVH-İ MAHV Mahvolma levhası, bir şeyin harab oluşu ve yıkılışını gösteren manzara
LEVH-İ MAHV VE İSBAT Bir tabirdir Levh: Görünen ve ibret verici bir vaziyeti ifade eder Mahv ise; o vaziyetin birden ortadan kalkması, mahvolmasını ifade eder Gökyüzü bulutlarla kaplı, şimşek çakar, yağmur yağar bir levha halinde iken birden hava açılır, hiç bir şey yokmuş gibi, eski manzarayı mahvolmuş hâlde görürüz Bu hale mahv diyoruz Kudret-i İlâhî ile tekrar aynı eski hale gelmesi, havanın yağmurlu, bulutlu, şimşekli manzarasına dönmesi keyfiyyetine de İsbât diyoruz Cenâb-ı Hakk'ın tekrar mahlukatı dirilteceğine bir işâret olarak bu vaziyete de İsbat deniyor, Cenab-ı Hak levhayı yazıyor, bozuyor(Hem zihayatların yaşamasına en lüzumlu rızkı ve istifadece en kolayı ve nefesleri vermek ve nüfusları rahatlandırmak gibi çok vazifeler ile tavzif edilen rüzgârlar dahi; cevvi, âdetâ bir hikmete binâen "levh-i mahv ve isbat" ve yazar, ifâde eder, sonra bozar tahtası" suretine çevirmekle, Senin faaliyyet-i kudretine işâret ve Senin vücuduna şehadet ettiği gibi, Senin merhametinle bulutlardan sağıp zihayatlara gönderilen rahmet dahi; mevzun, muntazam katreleri, kelimeleriyle, Senin vüs'at-ı rahmetine ve geniş şefkatine şehadet eder! Ş)
LEVHA Üzerinde yazı veya resim bulunan, duvara asılacak kâğıt * Bir sayfanın üzerindeki kalın yazı
LEVİD f Çok büyük tencere Kazan
LEVÎSE Çeşitli topluluklardan bir yere toplanmış olan kimseler
LEVİYYE Bir kimse için ayrılıp saklanan yiyecek
LEVK Çiğnemek

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....

Eski 09-10-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....



RE: Osmanlıca Sözlük (L Harfi) LEVLAKE Eğer sen olmasaydın (meâlindedir)( $ beyanında "Bu hitab zâhiren Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'a müteveccih ise de, zımnen hayata ve zevilhayata râcidir" fıkrası, ta'dile muhtaçtır Çünkü: Küllî hakikat-ı Muhammediye (ASM) hem hayatın hayatı, hem kâinatın hayatı, hem ism-i âzamın tecelli-i âzamının mazharı ve bütün ziruhların nuru ve kâinatın çekirdek-i aslîsi ve gaye-i hilkati ve meyve-i ekmeli olmasından, o hitab, doğrudan doğruya ona bakar Sonra hayata ve şuura ve ubudiyete onun hesabına nazar eder RN)
LEVLEB Makara deliğine soktukları ip
LEVM Çekiştirmek Birisinin yüzüne karşı kötü söz söylemek Zemmetmek Paylamak Başa kakmak
LEVMA (C: Levâyim) Azarlama
LEVME Kınanmaya ve çekiştirilmeğe sebep olacak şey
LEVN Renk, boya Sıfat, nev', çeşit, tür Bir şeyi diğerinden ayıran alâmet
LEVS Pislik, murdarlık Kir * Zor Kuvvet * Tam olmayan, zayıf beyyine * Bir şeyi ağızda öte beri gevelemek * Deprenmek * Bulaştırmak ve karıştırmak Bulaşıklık * Cerâhet, yara
LEVS-İ FÂNİ Gelip geçici murdarlık, pislik Dünyanın fâni, faydasız eğlenceleri
LEVS-ÜL KATL Birisini katletmekle müttehem olan şahısta, katlin nişânesi veyahut maktul ile aralarında zâhir bir düşmanlık bulunması gibi alâmet ve karineler
LEVSİYYÂT Kirli ve pis şeyler
LEVS Kapı aralığından veya örtü ve perde kenarından bir nesneyi görmek
LEVŞEB Kurt, zi'b
LEVT Gizlemek, saklamak * Sorduklarını değil de başkasını haber vermek
LEVT Yapışmak * Varmak, ulaşmak
LEVV (LÜVV) "Mürr" dedikleri acı Yemen zamkı
LEVVAH Yakıcı ve bozucu
LEVVAM (Levvâme) Levm ve itâbedici Zemmeden, çekiştiren, dedikodu yapan Serzenişte bulunan Başa kakan, paylayan
LEVY Bükmek * Eğmek, meylettirmek * Karın ağrısı * Mide fesadı
LEVZ Sığınma, himâyesine girmeLEVZ : Bâdem
LEVZAÎ Akıllı, zarif kimse
LEVZE Bir tek bâdem * Tıb: Bâdemcik
LEVZETÂN İki bâdemcik, bâdemcikler
LEVZETEYN Bâdemcikler, iki bâdemcik
LEVZÎNE f Bâdemli helva * Bâdem helvası
LEVZÎNEC Bâdemli helva
LEVZİYYAT Bademle yapılmış tatlılar
LEY f Kab, zarf, mahfaza * Çamur
LEYAİL (Leyl C) Geceler
LEYAL (Leyâli-Leyâil) (Leyl C) Geceler
LEYAL-İ AŞR Arabi aylardan Zilhiccenin ilk on gecesi On geceler
LEYAL-İ HASRET Hasret geceleri
LEYAN Huzur ve rahatta olan
LEYAN f Parlıyan, parıldıyan Parlayıcı
LEYG İyi huylu olmak * Sözü açık ve fasih söyleyememek
LEYH Örtünmek, bürünmek
LEYK f Ammâ, lâkin, fakat
LEYK Lâyık olmak
LEYKİN f Lâkin, ammâ, fakat
LEYL Gece (Bak: Leyle)
LEYL-İ DİMAĞ Dimağın bozukluğu Zihnin iyi çalışmaması
LEYL-İ MÜNEVVER Gündüze benzeyen gece Nurlanmış gece
LEYL-İ SERD Soğuk gece
LEYL-İ TÂRIK Karanlık gece
LEYL Ü NEHAR Gece ve gündüz
LEYL SURESİ Kur'an-ı Kerim'in 92 Suresinin ismidir
LEYLA Çok karanlık gece * Arabi ayların son gecesi * Leylâ ile Mecnun hikâyesinin kadın kahramânı
LEYLAK Salkım şeklinde mor ve beyaz renkli çiçekleri olan bir nebat adı
LEYLAKÎ f Leylak renginde olan Mor renk
LEYLE Bir tek gece, bir gece * Gece (Bak: Leyl)
LEYLE-İ BEDR Ayın ondördüncü gecesi
LEYLE-İ BERAT (Bak: Berat gecesi)
LEYLE-İ ERBAA Haftanın dördüncü gecesi olan çarşamba gecesi
LEYLE-İ KADR Ramazân-ı mübârekin ve senenin en kudsi ve kıymetli gecesi Kur'ân âyetlerinin ilk defa vahiy ile gelmeye başladığı gece (Bak: Ramazan)
LEYLE-İ Mİ'RAC Mirac gecesi (Bak: Mi'rac)
LEYLE-İ REGAİB (Bak: Regaib gecesi)
LEYLE-İ SÜVEYDA Gece karanlığı Geceye benzeyen siyahlık
LEYLEN Geceleyin, gece vakti
LEYLÎ Gececi Geceleyin kalan Yatılı Geceye âit Geceye mensub
LEYM İnsanlar arasında sulh etmek, barış yapmak * Salâh * Bir nârenciye meyvesi
LEYMUN (Leymon) Limon
LEYNET Yumuşak koltuk yastığı
LEYS Adem Yokluk Gayr-ı mevcud (Bunun aslı "lâyese" idi Yâ'yı tahfif için "leyse" oldu) Hükemâlar arasında "eys" vücud, "leys" adem mânâsında kullanılmıştır (LR) * Gaflet * Bahâdırlık, kahramanlık * Yük çekici olmak
LEYS (LÂYİS) (C: Lüyus) Arslan * Sinek avlayan örümcek * Arasında yaş ot bitmiş olan kuru ot * Birbirine girmiş ot * Semiz ve şişman kimse
LEYSE Olmadı (meâlinde fiil-i müşebbehtir)
LEYSE KEMİSLİHİ ŞEY'ÜN Ne zâtında, ne sıfâtında, ne de ef'âlinde naziri yoktur, şebihi olamaz!
LEYT Sarfetmek, harcamak * Hapsetmek
LEYT Ulaşmak, varmak
LEYTAN şeytan
LEYTE "Keşke olsa idi Ne olaydı" meâlinde olan huruf-u müşebbeh bir fiildir İsimlerini nasbeder, (yâni, üstün okutur), haberini ref'eder (yâni ötre okutur) (Bak: İnne)
LEYY Def'etmek, kovmak * Harcamak, sarfetmek * İlaç yapmak * Aciz olmak * Bir nesneyi dürüp boğazına tıkmak
LEYYA Sudan uzak olan yer
LEYYAN Def'etmek, kovmak * Sonraya bırakmak, tehir etmek
LEYYİN Yumuşak Mülâyim Hafif Yavaş olan
LEYYİN-ÜL CÂNİB Görüşülmesi kolay, mütevâzi, kibirsiz kimse Kanı sıcak insan
LEZ' Davarı iyi gütmek
LEZ' Yakmak
LEZA (Bak: Lazâ)
LEZAİZ Lezzetler Zevk duyulan, eğlendirici, hoşa giden şeyler(Lezaiz çağırdıkça, "Sanki yedim" demeli, "Sanki yedim"i düstur yapan sanki yedim namındaki bir mescidi yiyebilirdi; yemedi M)
LEZAİZ-İ DÜNYEVİYE Dünyâ lezzetleri ve zevkleri
LEZAM Lâzım ve gerekli olma * Hiç ayrılmama
LEZBE (C: Lezbât) Şiddet * Kıtlık
LEZC Yapıştırma Yapışmak Sıvanıp yapışmak
LEZC (LÜZUCE) Kaypak olmak * Çekilip uzamak
LEZEN Şiddet * Darlık * Halkın kuyu veya ırmak kenarında kalabalık meydana getirmesi
LEZEZ Yapışmak
LEZİM (Bak: Lizâm)
LEZÎR f Akıllı, zeki
LEZİZ (Lezize) Lezzetli Tatlı, hoş Tadı hoş ve güzel (Lezzet umumidir, hâlavet ise hususidir)

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....

Eski 09-10-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....



RE: Osmanlıca Sözlük (L Harfi) LEZK Bir şeyin diğer bir şeye vasıl olması
LEZK Yaranın iyileşmesi, onulması
LEZLAZ Kurt (Canavar)
LEZN Darlık Şiddet Sıkıntı
LEZZ Uyku, nevm * Sözü güzel olan, tatlı konuşan kişi * Tatlı, leziz, lezzetli
LEZZ Bağlamak
LEZZAT (Lezzet C) Tatlılıklar Lezzetler Tadı hoş ve güzel olan şeyler
LEZZAZ(E) Lezzetli, tatlı, leziz
LEZZET (C: Lezzât) Tad, çeşni Hoş ve güzel olan şey(Dünyanın âkıbeti ne olursa olsun, lezaizi terketmek evlâdır Çünki, âkıbetin ya saadettir, saadet ise şu fâni lezaizin terkiyle olur Veya şekavettir Ölüm ve idam intizarında bulunan bir adam, sehpanın tezyin ve süslendirilmesinden zevk ve lezzet alabilir mi? Dünyasının âkıbetini küfür sâikasiyle adem-i mutlak olduğunu tevehhüm eden adam için de terk-i lezaiz evlâdır Çünki, o lezaizin zevaliyle vukua gelen hususi ve mukayyed ademlerden adem-i mutlakın elîm elemleri her dakikada hissediliyor Bu gibi lezzetler, o elemlere galebe edemez MN)
LEZZET-İ İLM İlmin lezzeti
LEZZET-ŞİNAS f Tad alan, lezzet alan
LEZZET-YÂB f Lezzet bulan, tad bulan, lezzetlenen
LIKF Kuyu ve havuz kenarları
LIKS Boğazına düşkün, obur * Lokma sezdiği yere can atan kimse
LIKVE Cimanın evvelinde gebe olan kadın * Tez yüklü olan deve * Kova
LISB Küçük kaya yarığı * Derenin dar yeri Dar olan her cins madde * İçi zorla çıkan ceviz
LISS (C: Lüsus-Elsâs) Hırsız
LIST Hırsız
Lİ Gr: Lâm harfinin esre ile okunuşu Bir kelimenin başına geldiğinde, "için, dolayı, ötürü, yüzünden, sebebinden" gibi mânâlara gelir Kendinden sonraki isimleri cerreder Yerine göre muhtelif isimler alır Lâm-üt-tahsis ve temellük gibi
LİAB (Bak: Lüâb)
LİAM (Leim C) Alçak, aşağılık ve zelil kimseler Pinti ve cimri insanlar
LİAME (C: Liem-Lüum) Kadın gömleği
LİAN Lânetleşmek İki kişinin birbirini lânetlemesi * Fık: Zevc ile zevcenin hâkim huzurunda şer'i usulüne uygun olarak dörder defa şahitlikte bulunduktan sonra, nefislerine lânet ve gadab okumak suretiyle olan yeminleri Buna: Mülâene, telâun, iltiân da denir
Lİ-AYNİHÎ Kendisi ile bir Aynı ile * Allah tarafından emrolunan bir şeydeki güzellik, ya li-aynihi bir hüsündür veya li-gayrihi bir hüsündür Ya kendi zatındaki bir güzellikten dolayı hasendir veya başkasında sabit bir güzellikten dolayı bir hasendir Meselâ: Biz iman ile me'muruz İmandaki hüsn, bir hüsn-ü zâtidir Bu hüsün başkasından alınmış değildir Öyle ise iman bizâtihi hasen olan bir durumdur Biz cihad ile de me'muruz Cihad hadd-i zatında insanları tazib, beldeleri tahribe sebeb olacağı için li-zatihi güzel değildir Belki dini ihyaya, İslâm yurdunu muhafazaya vesile olduğu için güzeldir Binaenaleyh cihad li-aynihi değil, li-gayrihi güzeldir, hasen'dir (IstFıkK)
Lİ-AYNİHÎ HARAM Fık: Aslında herkes için haram olan şey
LİBA' Hayvan doğurduktan sonra gelen süt Avuz (Ağuz)
LİBAB (Lebib C) Akıllılar, zeki kimseler
LİBAÇE f Elbise, libâs
LİBAN Kadın sütü, insan sütü * Süt emzirme
LİBAS Giyilecek şey Elbise * Karı ve koca * Mc: İctima' * Şübhe kabul eden söz
LİBAS-I FERSUDE Eskimiş elbise
LİBAS-I TAKVA Takva elbisesi Sâlih ameller
LİBD (C: Lübud) Yün * Keçe
LİB'E (C: Libâ) Ağuz denilen koyu süt (Her dişi davar doğurduğunda önce olur)
LİBERAL Fr Ferdî hürriyet lehinde, hürriyete elverişli Ferdî teşebbüs ve hürriyet haklarını korumak için en iyi vasıta, devletin salâhiyyetlerini mümkün olduğu kadar tahdid etmek fikri Rusya'daki dinsiz sosyalistliğin zıddı (Bak: Sosyalizm)
LİBS Kâbe-i Muazzama'ya örtülen örtü
LİBSE Elbise giyme Giyiş
LİCAC İnat ve düşmanlığı devam ettirme Hasımlığı sürdürme
LİCAF Kapının üst eşiği
LİCAM (Ligâm) f Dizgin Gem
LİDAD Husumet etme Dâvacı olma
LİDAM Eski elbiseye yapılan yama
LİDER Şef Başkan Siyasi bir topluluğun başı
Lİ-EB Baba bir (kardeşler)
Lİ-EBEVEYN Ana ve babaları bir olan kardeşler
Lİ-ECLİ için, meram ve maksadı ile
Lİ-ECLİLLAH Allah için, Allah rızası için Allah rızası dairesinde
Lİ-ECL-İT-TAHSİL Okumak için, tahsil yapmak için
LİF Hurma çöpü
LİFA' Örtünecek nesne Yorgan
LİFAFE (C: Lefâif) Sargı * Kefen Ölünün sarıldığı bez katlarının herbiri * Bazı çiçeklerin etrafını çeviren değişik yapraklar
LİFAM Eskiden kadınların burun örtüsü
LİFF (C: Elfâf) Sıklığından yanındaki ağaca girmiş ve dolaşmış olan ağaç
LİFT Şalgam * Parça, bölük
LİGAM f Dizgin, gem
LİGAT Ses, sedâ
LİGAYRİHÎ HARAM Aslında helâl olup, başkasının hakkı olduğu için veya neticeleri itibarı ile haram olan şey Meselâ cuma namazı esnasında ticaret yapmak gibi
LİHA (Lihye C) Lihyeler, sakallar
LİHA' (Lehât C) Küçük diller
LİHA Ağaç kabuğu, kışr * Çekişmek, niza edişmek, kavga etmek
LİHAF (C: Lühuf) Örtünecek ve sarınılacak şey * Yorgan Sargı * Kabuk, zar
LİHAF (Lahfe C) Yumuşak beyaz taşlar * Yufka kaymak
LİHAK Yetişip ulaşma Erişme Vâsıl olma
LİHAM Lehimleme * Lehim * (Lahm C) Etler
LİHAT (LEHÂT) (C: Lehâ-Lehevât-Leheyât-Lihâ') Boğaz ağzında olan dilcik
LİHAZ Düşünme, mülâhaza etme * Riâyet etme, uyma Söylenen sözü kabul edip yerine getirme
LİHAZA Bundan dolayı, buna binaen, bunun için
LİHEVÎ Lihye ile alâkalı Sakala ait, sakalla alâkalı
LİHİKMETİN Bir hikmete mebni olarak Bir hikmetten dolayı
LİHYANÎ Uzun ve kaba sakallı olan
LİHYE Sakal
LİHYE-İ ŞERİF Peygamberimiz Hz Muhammed'e (ASM) âit sakaldan bazıları Sakal-ı Şerif(Lihye-i Şerife hakkındaki suali münasebetiyle diyorum ki: Hadisçe sabittir ki, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın Lihye-i Saadetinden düşen saçların taneleri mahduttur Otuz kırk tane veya elli altmış tane gibi az bir miktarda iken, binler yerde Lihye-i Saadetin saçları bulunması, beni bir zaman çok düşündürdü O vakit hatırıma gelmiş ki: Lihye-i Saadet, yalnız Lihye-i Şerif'in saçlarından ibaret değil, belki re's-i mübarekinin traş oldukça hiçbir şeyini kaybetmiyen Sahabeler, o nurlu ve mübarek ve daimî yaşayacak saçları muhafaza etmişler Onlar binlerdir Şimdiki mevcuda müsavi gelebilirler Yine o vakit hâtırıma geldi ki: Acaba her câmide bulunan, sened-i sahih ile bu saç Hazret-i Risalet'in saçı olduğu sabit midir ki, ona karşı ziyaret mâkul olabilsin? Birden hâtıra geldi ki: O saçların ziyareti, vesiledir Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'a karşı salâvat getirmeye sebeb ve bir hürmet ve muhabbete medardır Vesilelik ciheti o şeyin zâtına bakmaz, vesilelik cihetine bakar Onun için eğer bir saç hakiki olarak Lihye-i Saadet'ten olmazsa, madem zâhir hale göre öyle telâkki edilmiş ve o vesilelik vazifesini yapıyor ve hürmete ve teveccühe ve salâvata vesile oluyor; kat'i sened ile o saçın zâtını teşhis ve tâyin lâzım değildir Yalnız, aksine kat'i delil olmasın, yeter Çünki: Telâkkiyat-ı âmme ve kabul-ü ümmet, bir nevi hüccet hükmüne geçer Bazı ehl-i takva böyle işlerde, ya takva veya ihtiyat veya azimet noktasında ilişseler de, hususi ilişirler Bid'a da deseler, bid'a-i hasene nev'inde dâhildir Çünki: Vesile-i salâvattır L)
LİHYEDÂR f Sakallı
LİÎN Bostanlarda dikilen ve höyük denilen suret
LÎK f Lâkin, amma, ancak, fakat
LÎKA Eskiden mürekkep hokkalarına konulan ham ipek
LİKA Kavuşmak Rast gelip buluşmak Görüşmek Yalnız görüşmek * Yüz, sima, çehre
LİKA-YI ÂFÂK Sema Gökyüzü
LİKAF Semer, palan
LİKAH (Lükuh C) Süt veren dişi develer
Lİ-KAİLİHÎ Söz söyleyenin
LİKAM f Hayvanın ağzına takılan gem Dizgin
LİKAT Tarlada kalan başakları toplama * Hizada olma
LİKAULLAH Allah'a kavuşmak * Kıyamet günü, Cennet'te Allah'ı görmek
LİKHA Yeni doğurmuş ve sağılır deve
LÎKİN f Lâkin, eğer, amma, fakat
Lİ-KÜLLİ Hepsi Tamamı Hepsi için
LİLLAHİ Allah için Allah yoluna Allah aşkına

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....

Eski 09-10-2012   #11
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....



RE: Osmanlıca Sözlük (L Harfi) LİLLÂHİ-L HAMD Ne kadar hamd ve şükürler varsa ve olmuşsa, cümlesi Allaha mahsustur, ona gider, ona âittir (Bak: Hamd)
LİL-MÜTTEKÎN Müttekiler için
Lİ-MASLAHATİN Maslahat için İş icâbı
LİMA-YÜRİD (Bak: Fa'al)
LİME Niçin?
LİME f Parça, uzun dilim
LİME LİME Parça parça
LİMİTED Mes'uliyetleri, koydukları sermayeye göre hudutlu olan ortaklık
LİMMÎ (limmiye - lümmi) (Niçin mânâsındaki "lime" den) Aleni Açık * Nazari Akla dayanan (Bak: Bürhan)
LÎMU f Limon
Lİ-MÜELLİFİHÎ Müellifi tarafından, yazarı tarafından
LÎN Yumuşaklık ve mülayim olmak * Tecvidde: Bu sıfata sahib olan vav, ye harfleridir
LİNÇ Halk tarafından öldürülme Halkın bir suçluyu tutup derhal öldürmesi
LÎNE (C: Lun-Elvan) Hurma ağacı
LÎNET (Liynet) Mülâyimlik, yumuşaklık
LİRİK Heyecan ve ahenge fazla ehemmiyet verilen şiir * Bu tarzda şiir yazan şair
LİS f Yalayıcı, yalayan Birleşik kelimeler yapılır Meselâ: Kâse-lis $ : Çanak yalayıcı Dalkavuk
LİSAM Yüz örtüsü, yaşmak Nikab
LİSAN Dil Konuşma dili Lehçe (Bak: Dil)
LİSAN-I EDEB Edeb ve edebiyât dili, lisânı
LİSAN-I GAYB Gaybın haberlerini bildiren dil Ahiret ahvalini veya bizce bilinmeyen gayb hükmündeki haberleri söyleyen "Kur'an-ı Kerim"
LİSAN-I HAL Hal dili Bir şeyin görünüşü ile bir mânâ ifade etmesi (Bak: Hal)(Akılları gözlerinde olan avama ders veren fiildir, lisan-ı haldir)(Bütün mevcudat, her birisi birer mahsus tesbih ve birer hususi ibadet, birer hâs secde ettikleri gibi, bütün kâinattan Dergâh-ı İlâhiyeye giden bir duâdır Ya, istidad lisaniyledir: Bütün nebatat ve hayvanatın duâları gibi ki; her biri lisan-ı istidadı ile Feyyaz-ı Mutlak'tan bir suret taleb ediyorlar Ve Esmâsına bir mazhariyet-i münkeşife istiyorlar S)
LİSAN-I KAL Söz ile anlatılan mâna Konuşma dili
LİSAN-I MÂDER-ZÂD Ana dili
LİSAN-I NAHVÎ Arapçanın bir vasfı; intizam ve kaidelere, düsturlara bağlı belâgatlı dil(Amma nazariyat-ı diniyelerin mahfazaları olan elfazlar ise değiştirilmeye lüzum kalmaz Çünkü nasihat ile ve sair tedris ve talim ve va'z ile o ihtiyaç mündefi' olur Lisan-ı nahvi olan lisan-ı Arabînin camiiyyeti ve elfaz-ı Kur'aniyenin i'cazı öyle bir tarzdadır ki, kabil-i tercüme değildir Belki muhaldir diyebilirim Kimin şüphesi varsa i'câza dair Yirmibeşinci Söz'e müracaat etsin M)
LİSAN-ÜN-NÂR Ateşin alevi, ateşin parıltısı
LİSAN-ÂŞNÂ f Lisan bilir Yabancı dil bilen
LİSANEN Konuşarak Dil ile Söz söyleyerek
LİSANÎ Lisanla ilgili, dile ait
LİSANS Fr Herhangi bir mevzuda verilen izin Müsaade belgesi * Üniversite tahsili tamamlanınca alınan diploma * Bir sporcunun resmi yarışmalara katılabilmesi için spor federasyonu tarafından kendisine verilen kayıt fişi veya kimlik kartı * İthal veya ihracı serbest bırakılmayarak muayyen bir nizama bağlanmış malların ithal veya ihracı için idare tarafından verilen müsaade
LİSANULLAH Allahın lisânı Kur'an-ı Kerim
LİSAT (Lise C) Tıb: Diş etleri
LİSE (C: Lisât) Diş eti
Lİ-SEBEBİN Bir sebebe mebni olarak Bir sebepten dolayı
LİSEVÎ Diş etleriyle ilgili, diş etlerine ait
LİSME Azarlamak, paylamak
LİSSE (C: Lisâ-Lisât) Diş diplerinin eti
LÎT Boyunun bir tarafı * Boyun * Baş
LÎT Her nesnenin rengi
LÎTA (C: Lit) Kamış kabuğu * Karnın dışarısındaki derisi
LİTAF (Latif C) Yumuşaklıklar
LİTAM Tokat atma Elin ayası ile vurma
LİTAT Dağın sivri ve yüksek olan yeri
LİTLİT Kokar çürük diş * Yaşlı kadın
LİTRE İtl Akıcı maddelerin, sıvıların ölçü birimi
LİTOSFER yun Yeryüzünün katı kısmına verilen ad Taşküre
Lİ-ÜM Ana bir (kardeşler)
Lİ-ÜMMİN Ana cihetinden
LİV f Güneş, şems
LİVA Bayrak Sancak * Eskiden kazadan büyük, vilâyetten küçük yerleşme merkezlerine denirdi Tugay * Hz Peygambere (ASM) âit sancak
LİVA-ÜL HAMD Hz Peygamber'in (ASM) bayrağı Ona inananlar kıyâmetten sonra bu bayrağın altında toplanacaklardır
LİVAE Sancak, âlem
LİVATA Lutilik * Erkekler arasındaki cinsi sapıklık (Bak: Kebair)
LİVAZ Sığınma, iltica etme * Birbirinin arkasına gizlenme
LÎVE f Aldatıcı, dolandırıcı * Şakacı, lâtifeci * Çevik, atılgan
Lİ-VECHİLLAH Allah için Allah nâmına, Allah aşkına(Allah için işleyiniz, Allah için görüşünüz, Allah için çalışınız, Lillâh, Livechillâh, Lieclillâh rızâsı dâiresinde hareket ediniz, o zaman sizin ömrünüzün dakikaları, seneler hükmüne geçer L)
LİYAKAT İktidar Ehliyet Hüner Lâyık olmak Fazilet Kıymetlilik
LİYAKATMEND (C: Liyâkatmendân) f Değerli, liyâkatli * Faziletli
LİYAKATMENDÂN (Liyâkatmend C) f Değerli, liyâkatli kimseler, faziletli kişiler
LİYAN (Mülâyene) Mülayemetle, yumuşaklıkla muamele etmek
Lİ-ZALİK Bundan dolayı Bundan ötürü
LİZAM (Lezm) Lazım olmak İcâbetmek Lüzumluluk * Ölüm * Kıyamet günü hesabı
Lİ-ZATİHÎ Kendisi Bizzat Kendiliğinden
LİZAZ (Leziz C) Lezzetli ve tatlı şeyler
LİZAZ Kapı ardına konulan ağaç sürgü
LOCA İtl Bazı toplantı yerlerinde bir veya birkaç seyirciye mahsus hususi odacıklar * Hücre, küçük bölme * Masonların toplandıkları yeri
LOÇA Geminin baş tarafında ve iki yanda demir zincirin geçmesine mahsus delikler
LODOS Güneyden esen ılık yel, rüzgâr
LOHUSA (Bak: Lühusa)
LOJİSTİK Ask: Askerlik san'atının ve seferi orduların iaşe, muhabere ve sevkiyat şartları, hareket ve harb kabiliyeti bakımından en etkili durumda bulundurulması için lâzım gelen çalışmalara aid kısım
LOKAVT ing Bir işverenin, isteklerini kabul ettirmek gayesiyle işyerini kapaması
LOKMAN HEKÎM Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen büyük zatlardan olup öğütleri ve ahlâkî, tıbbî sözleri ile tanınmıştır Peygamber Davud (AS) zamanında yaşadığı rivayet edilmektedir Peygamber veya veli olduğu hususunda ihtilaf vardır
LOKMAN SURESİ Kur'an-ı Kerim'in 31 Suresi olup Mekke-i Mükerreme'de nazil olmuştur
LOMBAR ing Harp gemisinin topun ağzı önündeki deliği
LUAA Yumuşak yaş ot
LU'B Oyun Eğlence (Bak: Sefâhet)
LU'BBAZÂN f Oyuncular
LU'BE Oyuncu
LU'BET Oynayan veya oynatılan şey Oyuncak * Herkesi hayrette bırakıp şaşırtacak şey
LU'BETBÂZ f Hayâl oyunu veya kukla oynatan Oyuncu
LU'BETGÂH f Oyun yeri Sefih kimselerin eğlence yeri
LU'BÎ Oyun ile ilgili olan
LU'BİYYÂT Oyunlar, eğlenceler
LUÇ f Şaşı
LUGAT Kelime Söz * Her milletin dili * Lügat kitabı, sözlük
LUGAT (A, uzun okunur) (Lügat C) Lügatlar, kelimeler * Lügat kitapları
LUGATNÜVİS f Lügat yazan
LUGATŞİNAS f İyi lügat bilen
LUGAVÎ Lügata mensup Lügata, kelimeye âit Lügattan anlayan Mecazî olmayıp hakiki bir mânaya delâlet eden kelimeye âit olan
LUGAVİYYUN Lügatçılar, kelimelerden anlayan âlimler
LUHUD (Bak: Lühud)
LUK f Kısa tüylü yük devesi
LUKA Meşhur olmuş dört İncil kitabından birisidir Hz İsa Aleyhisselâm'dan sonra mühim Hristiyan doktorlarından birisi olan Luka adındaki zatın yazdığı İncil'dir Bu Zâtın (Mi: 70) yılında vefât ettiği yazılıdır
LUKME Yutmak * Bir yudum taam, lokma
LUKME-ŞÜMAR f Herkesin lokmasını sayan * Mc: Pinti, hasis, cimri
LUKTA Yerden toplanan şey
LUL (Luli) f Utanmaz, hayasız ve namussuz kadın * Nâzik ve zarif * Şarkı söyleyip oynayan KÜFÜR YASAK!!! kadın
LULE f Çeşme, musluk gibi şeylere takılan küçük boru * Lüle Halka gibi dürülmüş şey
LU'LU' Serap * Bir mevzi ismi * Kurt
LU'MUZ Çok yiyen kişi, obur
LURÎ f Cüzzâm veya miskinlik denilen hastalık * Fare avlıyan bir kuş
LUSS (C: Lüsus-Elsâs) Hırsız, sârık
LUT (AS) Hz İbrahim'in kardeşi Harran oğlu Lut (AS) onunla beraber Bâbil diyarında Şam yakasına geçmişti Sodom nahiyesine peygamber oldu Bu nâhiyenin ahalisi ehl-i küfr ve fücur idi Yolsuz giderlerdi ve hiçbir kavmin yapmadığı fuhşiyatı yapalardı Hz Lut, onları doğru yola dâvet etti, dinlemediler ve çok nasihat etti, kabul etmediler Cenab-ı Hak da onların başına taş yağdırdı ve zelzele ile köylerinin altını üstüne getirdi Cümlesi helâk oldu Yalnız Lut (AS) ehl-i beytiyle geceleyin içlerinden çıkıp kurtuldu (Kısas-ı Enbiya'dan)

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....

Eski 09-10-2012   #12
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....



RE: Osmanlıca Sözlük (L Harfi) LUT f Tatlı yemekler Lezzetli yiyecekler * Çıplak
LU'TA Koyunun boynunda olan karalık * Siyah hat
LUT'E Tutmaç aşı
LUTF (Bak: Lütuf)
LÜAB (Liâb) Salya Tükrük Hazmolmamış, ağızdan geri gelen gıda
LÜAB-I ANKEBUT Örümcek ağı
LÜAB-I SÜRUR Sevinç tükrüğü
LÜAB-ÂLUD Salya, tükrük karışık
LÜABÎ Tükrük ve salya ile alâkalı * Salya gibi yapışkan
LÜANE Halka çok lânet eden kişi
LÜBAB Her nesnenin iyisi, güzidesi, seçkini
LÜBADE Yağmur için giydikleri kepenk
LÜBAHIYE Mükemmel hilkatli kadın
LÜBAN Kendir
LÜBANE (C: Lübânât) Hâcet, ihtiyaç * Önemli ve ehemmiyetli iş
LÜBATA Kepenk
LÜBB İç Öz Her şeyin iyisi, hülâsası * Akıl, içli şeyin içi
LÜBBÎ Öz ile alâkalı Lübbe ait
LÜBCE Çatal demir
LÜBDE (LİBDE) Çokluk * Karıştırmak * Yıkamak
LÜBED Çok mal mânasınadır ki sanki birbiri üstüne yığıla yığıla keçe gibi birbirine geçmiştir
LÜBNA Bal gibi yapışkanlı sütü olan bir ağaç
LÜBS Giyme
LÜBSE Sözün karışıklığı
LÜBUB (Lübb C) Her şeyin hâlisleri Özler
LÜBUD Kuşun göğsü üstüne çöküp yatması * Yapışmak
LÜBUS (Libâs C) Esvaplar, elbiseler * Savaş elbisesi
LÜCC(E) Engin sular * Gümüş * Ayna * Kalabalık cemaat
LÜCCÎ Büyük deniz
LÜCEC (Lücce C) Engin denizler * Kalabalık topluluklar, cemaatler
LÜCEYN Gümüş
LÜCME Irmak ağzı
LÜCUBE Davarın sütünün çekilip azalması
LÜCÜM (Licâm C) Gemler, at dizginleri
LÜÇ f Çıplak
LÜDANE Yumuşaklık
LÜDD Çuval
LÜDUNE Yumuşaklık
LÜFAZE Değirmenin öğüttüğü un * Ağızdan çıkan söz
LÜFFAH Kokulu geniş yapraklı bir ot
LÜFFAN Ekşi nar
LÜGA (C: Lügâ) Ses, sadâ Kelâm, söz
LÜGAT (Bak: Lugat)
LÜGAZ Edb: Manzum bilmecelere denir Lügaz çözülürse insan, hayvan, eşya veya başka bir mânâ çıkar Meselâ: (Hikmetullah şehrinin bir tânesiOğlunun karnında yatar annesi)Bu manzum çözülürse cevap olarak "İpek böceği" çıkar
LÜGAZ (C: Elgâz) Meyletmek, eğilmek, yönelmek * Yaban fâresinin delikleri * Yolcuya zahmet veren çapraşık yol * Bilmece
LÜGEYZA Kertenkelenin bir yeri kazıp giderken bir tarafını da kazıp eğri çapraşık yollar yapması
LÜGD (LÜGDUD) Çene ile boyun arasında olan et
LÜGNUN (C: Leganin) Çene ile boyun arasındaki et
LÜGUB Yorgunluk, açlık, meşakkat Ta'b
LÜHA Gümüş * Bahşiş, atâ, hediye
LÜHAB Ateş alevlenmek * Işıklanmak, şule vermek * Ateşi yakıp tutuşturmak
LÜHAM Her şeyi yutan * Çok miktar asker
LÜHAZA (Bak: Lehâza)
LÜHBE Sütü azalmış davar
LÜHCE Kuşluk vaktinde yenen yemek
LÜHEYM Zahmet, meşakkat
LÜHKUK (C: Lehâkik) Yer yarığı
LÜHLE (C: Lehalih) Serap görünen geniş çöl
LÜHM Kevsec dedikleri balık * Yemen diyârında bir kabile * Etli ve kaba olmak
LÜHME Bez ırgacı * Hısımlık, yakınlık
LÜHMUM (C: Lehâmim) İnsanlardan ve atlardan iyi ve cevvâd olanlar * Sütü çok olan deve
LÜHNE Misafire seferden geldiğinde verilen hediye ve armağan * Savaş gününde başa giyilen tolga Az şey * Kahvaltı
LÜHUD (Lahd C) Çukurlar, kabirler, mezarlar
LÜHUD-İ ŞÜHEDÂ Şehitlik Şehitler mezarlığı
LÜHUF (Lihâf C) Örtüler, sargılar Örtünecek şeyler
LÜHUK Ulaşmak Yaklaşmak Sonradan yetişmek
LÜHUM (Lahm C) Etler
LÜHUM-U LEZİZE Lezzetli etler
LÜHUM Cömertler İyiler İyi insanlar
LÜHUSA Yeni doğurmuş kadın Henüz yataktan kalkmamış kadın Bu hâl 9 ilâ 40 gün kadar devam eder
LÜHVE (C: Lühâ-Lühât) Değirmencinin, eliyle değirmenin ağzına döktüğü tane (Daha çok hediye, atâ ve hibe mânasına kullanılmıştır)
LÜK f Kalın ve yoğun şey * Kırmızı boya
LÜKA' Hor ve hakir kimse * Ufak çocuk * At
LÜ'KA Kaşıkla alınan şey
LÜKAA Zahmet, meşakkat * Ahmak, akılsız kişi
LÜKAT Yabana dökülmüş ve saçılmış nesne
LÜKATA Fık: Sâhibi belli olmayan sokakta bulunan şey Bu malı yerden kaldırmağa İltikat, yerden kaldırana da Mültekit denir
LÜKATA-ÇİN f Değersiz ve artık şeyleri toplıyan
LÜKK Nar ağacına benzer bir hindi ağacının zamkı * Kılıç ve bıçak saplarını berkitmekte kullanılan meşhur bir nesne
LÜKKAA Hazırcevap olan
LÜKKAH Hoş kokulu bir ot
LÜKKAM Şam diyârında yüksek bir dağın adı
LÜKNET Pelteklik, dil tutukluğu, kekeleme
LÜKNUNET Kekeleme, pelteklik, dildeki tutukluk
LÜKS Lât: Aşırı süs * Işık ölçü birimi * Kuvvetli ışık veren bir nevi petrol lâmbası
LÜKUNET Dildeki tutukluk, pelteklik, kekeleme
LÜKYA (LÜKYÂNE) Birbirini görmek
LÜKZUF Üzüm çöpü
LÜ'LÜ' İnci * Parlak Ziyalı Kıymetli
LÜ'LÜ-İ LÂLÂ Parlak inci
LÜ'LÜ-İ MESKUB Delinmiş inci
LÜ'LÜ-İ ŞEHVÂR İri inci
LÜ'LÜ'-BÂR f İnci yağmuru İnci yağdıran
LÜ'LÜ'-FEŞAN f İnci saçan, inci dağıtan
LÜ'LÜ'-PÂŞ f İnci dağıtan, inci saçan
LÜM'A (C: Limâ') El ayası miktarı * İnsan topluluğu * Kuruması gelmiş olan bir parça ot
LÜMAH (LİMÂH) Tokatla vurmak
LÜMAZE Ağızda geri kalan nesne
LÜMEY'A Küçük pırıltı Küçük ışıkcık Parıltıcık
LÜMEZE Bir kimsenin arkasından ayıplarını söyliyen Gıybet eden

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....

Eski 09-10-2012   #13
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....



RE: Osmanlıca Sözlük (L Harfi)
LÜMME Nişan Alâmet Damga Nokta * Vesvese, kuruntu * Çok cemaat, çok kalabalık(İnsan küçük bir âlem olduğu gibi, âlem dahi büyük bir insandır Bu küçük insan o büyük insanın bir fihristesi ve hulâsasıdır İnsanda bulunan nümunelerin büyük asılları, insan-ı ekberde bizzarure bulunacaktır Meselâ: Nasılki insanda kuvve-i hâfızanın vücudu, âlemde Levh-i Mahfuz'un vücuduna kat'i delildir Öyle de: İnsanda kalbin bir köşesinde lümme-i şeytaniye denilen bir âlet-i vesvese ve kuvve-i vâhimenin telkinatiyle konuşan bir şeytani lisan ve ifsat edilen kuvve-i vâhime, küçük bir şeytan hükmüne geçtiğini ve sahiplerinin ihtiyarına zıd ve arzusuna muhalif hareket ettiklerini hissen ve hadsen herkes nefsinde görmesi, âlemde büyük şeytanların vücuduna kat'i bir delildirVe bu lümme-i şeytaniye ve şu kuvve-i vâhime, bir kulak ve bir dil olduklarından, ona üflüyen ve bunu konuşturan haricî bir şahs-ı şerirenin vücudunu ihsas ederler L)
LÜMME-İ ŞEYTÂNİYE şeytanın vesvesesi Şeytanın verdiği kuruntu
LÜMMÎ Toplanmaya dâir * Nazarî ve aklî delil (Bak: Limmî)
LÜMMİYET (Limmiyet) İllet ve sebebiyet
LÜMTA şiddet Mihnet
LÜMZA Bir parça yiyecek * Beyaz nokta * Atın alt dudağında olan beyazlık
LÜNC f Ağzın içi * Dudak * Çolak
LÜSAT Diş etleri
LÜSEYN Küçük dil Dilcik
LÜSGA Söylerken rı'yı gayn'a veya lâm'a; ve sin'i te'ye kalbetmek
LÜSN (Lisân C) Diller, lisanlar
LÜSS (LİSS) (C: Lüsus) Hırsız
LÜSUB (LESB) Yapışmak
LÜSUK Yapışma, bitişik olma Yapışıp tutma * Ulaşma, vâsıl olma, erişme
LÜSUS (Luss C) Hırsızlar, sârıklar
LÜSUSET (Lüsusiyet) Hırsızlık, sirkat
LÜSUSİYYET Hırsızlık yapma, sirkat
LÜSÜN (Lisân C) Lisânlar, diller
LÜTÎN Adam boyu miktarı bir ağacın adı (Bakla yaprağı gibi yaprağı olur, hurnup gibi dalları olur, içinde küçük taneleri olur)
LÜTNE Kirpi
LÜTRE f Ancak konuşanların anlıyabileceği, başkalarının anlıyamıyacağı şekilde görüşülen uydurma dil, kuşdili * Boşboğaz
LÜTUF Rıfk ve nevâziş İltifatla mülâyemet üzere muâmele eylemek Allah (CC) Hazretlerinin kullarını rıfk ve sühuletle murâdına muvaffak eylemesi * Güzellik, hoşluk * İyilik, iyi muâmele
LÜTUF-DİDE Lütuf görmüş
LÜTUT Sâbit ve lâzım olmak, gerekmek
LÜUKA Sür'at, hız
LÜÜME Öküz * Çiftçilikte kullanılan bazı âletler
LÜÜSE Uyku ağırlığı
LÜVAB (LÜVABÂ) Susamak * Kulpsuz bardak
LÜVAM Melâmetlik, rüsvaylık, rezil kepaze olmaklık
LÜVASE Bir lokma yiyecek
LÜVB Çokluk, kalabalık, izdihamlık
LÜVBE (C: Lüeb-Lub) Kara taşlı yer
LÜVBİYA Börülce
LÜVKA Kaymak, zübde * Yapışmak
LÜVSE Zayıflık * Eğlenmek * İsabet etmek
LÜZK (Lâzık) Yapışmak * Ulaşmak varmak
LÜZUB Yapıştırma, yapışma Birbirine kafes gibi girdirip yapıştırma * Sâbit olma
LÜZUCET Yapışkanlık Yapışan, uzayan şeyin hali
LÜZUCÎ Yapışkan * Kopmadan uzayan
LÜZUCİYYET Çekilip uzayış
LÜZUM Lâzım olmak Bir şey bir şeyden aslâ ayrı olmayıp onunla sâbit ve dâim olmak Gereklilik
LÜZUM-U BEYYİN İsbata ihtiyacı olmayan şey Cehil, ilimsizliğe lüzum olması gibi Ve yine meselâ: Kör olmak, görmemezliğe delildir (Lüzum-u beyyin'in zıddı: "Lüzum-u gayr-ı beyyin"dir İsbata ihtiyacı olan şey demektir)
LÜZUM-U GAYR-İ MÜNFEK Ayrılmazlık

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.