Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Sözlük Ağı

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
harfiile, harfiosmanlıca, ilgili, kelimeler, osmanlıca, sözlük

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...



Osmanlıca Sözlük (G Harfi)-Osmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler
Osmanlıca Sözlük (G HarfiOsmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler

Osmanlıca Sözlük (G Harfi) GANİM
Ganimet alan

GANİMEN
Ganimet almış olarak

GANİMET
Harpte düşmandan alınan mal * Çalışmaksızın ele geçen nimet

GANİMÎN
Harbe bizzat iştirak edip, ganimet almağa hak kazanan muzaffer mücahidler

GANİYE
Çok hoş, çok lâtif * Kadın şarkıcı * Zengin kadın veya kız

GANM
Kabile ismi

GANNAC
(Gunc dan) Çok işveli, çok nâzik

GANYAN
Fr At yarışında birinci gelen

GAR
(Ger) f Kelimeye eklemekle nisbet veya fâillik mânası verilir Yapan, yapıcı mânasınadır Meselâ:

GARET-GER
Yağmacı Çapulcu

GAR
Mağara İn Kehf * Defne ağacı * Gayret * Fesad * Tren istasyonu * Tıb: Beden âzalarında olan cep gibi çukur yer

GARABET
Yabancılık Gariblik * Tuhaflık * Âcizlik, beceriksizlik * Gizli olmak Hilaf-ı âdet olmak * Iraklık * Edb: Ne demek olduğu herkesçe anlaşılmayacak kelime ve tabirlerin söz arasında kullanılması

GARABET-CU
f Tuhaf şeylere meraklı olan, garip şeyler arayan

GARABET-NÜMA
f Yabancılık çeken Garip, tuhaf

GARABÎB
Katı, siyah şey * Koyu renkli

GARABİL
(Gırbâl C) Delikleri iri olan elekler, kalburlar

GARABİN
(Gırbân C) Kargalar

GARAİB
(Garib C) Acaib şeyler Hayret edilecek şeyler Tuhaflıklar

GARAİBAT
(Garâib C) Garib ve şaşılacak şeyler Alışılmadık, tuhaf ve acaib nesneler

GARAİBPEREST
f Garib, tuhaf şeylere çok düşkün olan ve çok seven

GARAK
Suya batmak

GARAM
Helâk Mahv * Aşk Sevdâ şiddetli arzu * Hedef

GARAMET
(C: Garâmât) Diyet ve borç gibi şeyleri ödeme Resim, vergi

GARAMETEN
Herkese eşit olarak, taksim ederek, paylaştırarak, hakkına göre

GARAN
Tavşancıl kuşunun erkeği * Açlık * Zayıflık

GARARE
(C: Garâyir) Büyük kıl çuval, harar * Gafil olmak

GARAT
(Gâret C) Yağmalar Çapulculuklar

GARAYİR
(Garâre C) Büyük kıl çuvallar, hararlar

GARAZ
(C: Ağraz) Maksat, niyet, gaye, kasıt Kötü niyet Kin * Ok atılan nişan * Izdırab Acı * Zelillik

GARAZ-I ASLÎ
Asıl gaye, esas maksad

GARAZ-ALUD
f Garezi, hususi bir maksadı olan

GARAZEN
Düşmanlıkla, garez ederek

GARAZ-KÂR
f Düşmanlıkla, eden, hased eden, kin güden

GARAZKÂRANE
f Hased ve düşmanlıkla

GARB
(C: Gurub) Güneşin battığı taraf Batı * Sığır derisinden yapılan büyük kova * Sakaların su koydukları büyük tulum * Atıldıktan sonra bulunmayan ok * Yürügen at * Nasır acısı (gözde olur) * Göz yaşı * Göz yaşının geldiği damar * Kenar

GARB-I CENUBÎ
Güney batı

GARB-I ŞİMALÎ
Kuzey batı

GARBEN
Batıdan, garb cihetinden, batı tarafından

GARBÎ (GARBİYYE)
Batı ile alâkadar, Avrupa'ya mensub * Aşağı Mısır'ın batı kısımları

GARBİYYUN
Garplılar, Avrupalılar Batı memleketleri ahalisi

GARDE
(C: Megârid) Mantar

GARDİYAN
Fr Kolcu, nöbetçi, muhafız

GARE
(C: Gârât) Bükmek

GAREB
Gümüş kadeh * Kavak ağacı * Havuzla kuyu arasına dökülen su * Bir nevi koyun hastalığı

GARED
Güzel ses

GARENG
f Çığlık, feryat

GARER
Sonu mâlum olmayan, neticesi bilinmeyen

GARES
Açlık

GARET
(A, uzun okunur) Yağmacılık Düşmanın malını yağma etmek * Göbek

GARETGER
(A, uzun okunur) f Yağmacı Çapulcu

GARETGERÂN
f Yağmacılar, çapulcular

GAREYN
(A, uzun okunur) Alt ve üst çene, yâni ağız * İki gar

GAREZ
Kayıştan yapılan üzengi * Ağaç üzengi

GARF
(C: Guref-Agrâf) Kurtarmak * El ile su almak * Bir şeyi kesmek

GARGARA
Suyu, içilen ilâcı veya başka bir sıvıyı, boğazda oynatıp çalkalama * Tavuk ve güvercinin ötmesi * Can boğaza gelip tereddüt etmek * Çömleğin kaynayıp fıkırdaması * Çoban koyuna haykırıp çağırması

GARÎ
f Kararsız, sebatsız

GARİB
(A, uzun okunur) Batan Gurub eden * İki omuz arası * Devenin hörgücüyle boynu arası

GARİB(E)
Hayret verici Tuhaf * Kimsesiz Zavallı * Gurbette olan

GARİB-ÜD DİYÂR
Memleketin yabancısı

GARİBANE
f Garip gibi, garip kimselere yakışır şekilde, garipçesine

GARİB-NÜVAZ
f Kimsesizlere ve gariplere yardım eden Biçareleri ve zavallıları koruyan

GARÎF
(C: Guruf) Birbirine girmiş sık ve çok ağaç

GARİK
Suda boğulmuş

GARİKUN
Katran köpüğü

GARÎM
Alacaklı * Hasım Rakib Borçlu veya üzerinde borçtan başka hakları olan kimse

GARÎN
Havuz dibinde olan balçıklı su * Her nesnenin kap dibinde kalan çöküğü, tortusu

GARÎR
Kefil * Güzel ahlâk * Durumdan veya işten anlamıyan

GARÎSE
Yeni dikilmiş fidan

GARİYY
Cemil, güzel, hüsün

GARİZ
Taze nesne

GARÎZE
Asıl Yaratılıştan olan Sevk-i İlâhi Huy

GARÎZİYE
Tıb: Yaratılışa âit Yaşamaya âit Doğuştan Normal

GARK
Batmak, suda boğulmak

GARKA
Bir içim miktarı süt * Suya batmış

GARK-AB
f Suya batmış olan, boğulmuş

GARKAD
Bir dikenli ağaç * Medine-i Münevvere'de olan kabristana "Baki-ul Garkad" denir

GARKAN
Batarak, boğularak

GARM
Çekmek

GARNİZON
Fr Bir şehir veya müstahkem mevkideki birliklerin tamamı * Askeri birliklerin bulunduğu şehir

GARR
Aldatmak * Hırsa düşmek * Alnında dirhemden büyücek beyazlık bulunan at

GARR
Beyhude ve bâtıl şey * Gafil adam * Aldatan * Kuyu kazan

GARRA
Parlak Beyaz Güzel Şa'şaalı * Kur'an'ın kudsi nurlarının parladığı Medine-i Münevvere'nin bir ismidir

GARRAN
f Kükreyen, haykıran Homurdanan

GARRE
Gafil kişi, gaflette bulunan kimse

GARRENDE
f Kükreyerek vahşileşen arslan ve benzeri yırtıcı hayvan

GARS
Ağaç fidanı dikmek * Dikilmiş fidan

GABANE
Kişinin fikir ve tedbirinin zayıf ve eksik olması

GABARİ
Fr Kara nakil vasıtalarındaki yükün yükseklik ölçüsü

GABAVET
Ahmaklık, anlayışsızlık, bönlük, kalın kafalılık (Fıtnetin zıddı)

GABAVET-İ MÜCESSEME
Büyük ahmaklık

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (G Harfi) GABB
Sıtmanın gün aşırı tutması

GABE
Sık ormanlar, balta girmemiş koru ormanı

GABEN
Rey ve tedbirin zayıf ve eksik olması

GABER
Büyük meşakkat

GABERE
Ağaçlık yer * Bir şey üzerine çökmüş toz

GABES
Karanlık gece * Biraz bulanık renkte olan beyazlık

GABEŞ
(C: Agbâş) Gecenin sonu

GABGAB
(C: Gebâgıb) Çifte gerdan çene altı Şakak

GABÎ
Ahmaklık eden, budalalık eden

GABÎ
Anlayışsız, ahmak, bön

GABÎBE
Sabah sağılan koyun sütünün üzerine akşam yine sağıp, ertesi güne bekletilip ekşiyen süt

GABİN
Aldatıcı, hilekâr, alışverişte hile eden

GABİR
İstikbal * Gr: Gelecek zaman * Kalan

GABÎSE
Keş ile karıştırılmış yağ

GABÎT
(C: Gubut) Çukur yer * Bir dere ismi * Üstüne mıhfe bağlanan çok kuvvetli hayvan

GABİYY
Zekâsı az olan Geri zekâlı

GABN
Alışverişte hile ile çok kazanmak Haram olan alışveriş

GABN-I FÂHİŞ
Bir alışverişde veyahut ticari anlaşmada taraflardan birisinin nisbetsiz şekilde fazla aldanması

GABN
Aldatmak Hud'a * Noksan etmek, noksanlaştırmak

GABR
Bâki olmak, ebedi olmak * Memede kalan süt bakiyyesi

GABRA
Yeryüzü, toprak, arz * Nebat envâından bir nev'i * Kuraklık, kıtlık * Çok tuzlu * Toprak rengi

GABS
Karıştırmak

GABT
Koyun semiz mi diye el ile yoklamak

GABTA
(Bak: Gıbta)

GABYE
Büyük taneli olan şiddetli yağan yağmur

GAD
(Gadâ, gaden) Yarın, ertesi

GAD
Gelen, gelici

GADA
(Gazâ) (Gadat C) Dağ armudu ağaçları Dikenli ağaçlar * Ateşi uzun müddet devam eden seksek ağacı

GADA
Öğle yemeği (Bak: Gıda)

GADAB
(Bak: Gazab)

GADAİR
(Gadire C) Saç örgüleri

GADAK
Çok fazla, bol, kesir

GADARÎF
(Gudruf C) Kıkırdak kemikleri, kıkırdaklar

GADAT
Sabahın erken zamanı Sabah vakti

GADDAR
Kahredici, öldürücü Ahdine vefâ etmeyip hıyânet eden Hâin, zâlim, çok zulmeden

GADDARANE
f Acımadan, merhametsizcesine, zulmedercesine

GADDARE
Arapların cenbiyesine benzer pala nev'inden bir silâh

GADE
Bedeni yumuşak olan kadın

GADEN
Yarın, yarınki gün

GADİR
(A, uzun okunur) Gadreden, fenalık eden, zulmeden, hıyanet eden

GADİR-İ NEFS
Nefse fenalık eden

GADÎR
Durgun su, gölcük, sel suyu birikintisi

GADÎRE
(C: Gadâir) Saç örgüsü * Çulha çukuru

GADİRÎ
(Gadiriyye) Gölde yaşayan hayvan veya bitki

GADİYYE
(C: Gadiyyât) Tan ağarmasıyla güneş doğması arası, sabahın erken saatleri

GADN
Sarkık ve sülpük olmak

GADR
Hâinlik, vefâsızlık, merhametsizlik Muâmelede aldatmak

GADR-I MUTLAK
Mutlak gadr, zulüm

GADRDÎDE
f Gadir görmüş, kendisine haksızlık edilmiş olan

GADVE
Sabahtan öğle vaktine kadar yürümek

GAF
Fr Beceriksizce ve yersiz söz yahut davranış

GAF
Ağaç cinslerinden bir nevi

GAFA
Her şeyin kemi ve yaramazı * Toza benzer bir âfet (Hurma koruğunun üstüne gelip olgunluktan men'eder ve lezzetini bozar)

GAFAK
Yağmurun yavaş yavaş yağmasıGAFER (Gufâr)Ğ : Kadının baldırında, alnında veya başka yerinde olan kıl

GAFFAR
(Gufran dan) Günahları örten, günahları bağışlayıcı Mağfireti çok * Kullarının günahlarını afveden Cenâb-ı Hak (CC)

GAFFAR-ÜZ-ZÜNUB
Günahları örten, affeden Allah (CC)

GAFÎ
Her şeyin kemi, yaramazı, kötüsü

GAFİL
Dikkatsiz, iyi düşünmeyen, uyanık olmayan Haberi olmayan, ihtiyatsız, başına geleceği önceden düşünmeyen Allah'ı unutan Kendi gayr-ı meşru zevkine dalan (Günde bir taşı binâ-yı ömrümün düştü yere,Can yatar gafil, binası oldu viran bîhaber (Niyazi-i Mısrî)

GAFİLÂNE
f Körü körüne, ihtiyatsızca, dalgınlıkla Gafilcesine

GAFİLEN
Habersizce, gafil olarak

GAFİR
Mağfiret eden, kusurları örten, afveden Allah (CC)

GAFİR-ÜZ ZENB
f Günahları örtüp afveden, suçları bağışlayan Cenab-ı Hak (CC)

GAFÎR
Çok fazla, sayısız, kalabalık * Örten, etrafını çeviren * Umumi * Boyun, boğaz ve kafada olan tüyler

GAFİS
Kara ağaç

GAFK
Hücum etmek, vurmak * Birbiri ardınca cima etmek

GAFLET
Dikkatsizlik, endişesizlik, vurdumduymazlık En mühim vazifeyi düşünmeyip, Cenab-ı Hakk'a itaat gibi işleri bilmeyip, başka kıymetsiz şeylerle uğraşmak Nefsine ve hevesâtına tâbi olarak Allahı ve emirlerini unutmak

GAFLETEN
Dalgınlıkla, gaflet eseri olarak

GAFR
Örtmek, setr etmek * Menazil-i kamerden üç küçük yıldız

GAFUL (GAFLE)
Aldanmak * Terk etmek * Belirsiz ve idraksiz olmak

GAFUR
(Gaffar ile aynı mânadadır) Çok mağfiret ve merhamet eden, suçları en çok afveden Cenab-ı Hak (CC)

GALYOT
Baş ve arka tarafları birbirinin aynı olan eski cins bir gemi

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (G Harfi) GAM
(Bak: Gamm)

GAM
f Köy, karye * Hatve, adım * Ayak, kadem

GAMA
Örtmek, setretmek

GAMA' (GIMÂ)
Ev örtüsü, çatı

GAMAİM
(Gımâme C) Hayvanların, yem yemelerini veya ısırmalarını önlemek gayesiyle ağızlarına takılan torba gibi şeyler

GAMAK
Rutubet, ıslaklık Rutubetli hava

GAMAM(E)
Bulut Beyaz bulut * Örtmek

GAMARE
Bönlük, ahmaklık, bilmezlik

GAMAS
Göz pınarından akan irin ve çapak

GAMAZA (GUMUZA)
Çukur, çukurluk * Sözün anlaşılmasını zorlaştırmak

GAMC
Suyu sora sora içmek * Deve yavrusunun anasının karnı ve ayaklarının altına gelmesi

GAMCE (GUMCE)
Kabın dibinde kalan su

GAMD
Zarf, mahfaza Kın

GAMEM
Saçın, alnı ve başı örtmesi

GAMET
Cinsiyet hücresi

GAMEZ
Malın ve davarın kemi ve küçüğü

GAMGAMA
Haykırma Muharebe edenlerin bağırtısı * Kalb dinlendiğinde işitilen ses * Sözü, belirsiz söylemek * Kalbin bulunduğu yer

GAM-GÎN
Gamlı, kederli

GAMIZ
Anlaşılmaz, anlaşılması güç * Kapalı ve karışık söz * Çukur yer * Zayıf kişi

GAMIZA
Kolay anlaşılmayan ince mes'ele Derin * Mâruf ve mütebeyyin olmayan hesab

GAMİC
Huy ve tabiatı doğru ve istikametli olmayan

GAMİDE
Yemen'de bir kabilenin adı

GAMÎL
Tüyü gitmiş yumuşak deri

GAMÎM
Yoğurt yapmak için kaynatılan süt * Yoğurt

GAMÎN
Yumuşak

GAMÎN
f Tasalı, hüzünlü, kederli, gamlı

GAMİR
Ekilmemiş, terkedilmiş ıssız yer * Faydalanılmamış şey * Mamur olmayan harap yer

GAMİR
Kurumamış yeşil ot

GAMÎS
Üstü kuru, altı yaş olan ot * Ağaç ve otların arasında olan küçük su arkları

GAMÎZE
Akıl zayıflığı, ahmaklık, geri zekâlılık

GAML
Tüyünü yolmak için deriyi dürüp gömmek

GAMM
Keder, tasa, dert, elem, kaygı

GAMM-I FİRKAT
Uzaklık gamı, ayrılık derdi

GAMM-GÜSÂR
f Teselli veren, hüzün ve kederi defeden

GAMM-ABAD
f Keder ve hüznü bol Gamlı

GAMM-ALUD
f Kederli, gamlı, hüzünlü, kaygı veren

GAMMAZ
Birisine iftira ederek zarar veren Münafık, fitneci * Adamın ayıplarını arayıp gizli şikâyet eden * Tersane kethüdalarına mahsus altı çifte kayık

GAMMAZANE
f Fitnecilikle, gammazlıkla, koğuculukla

GAMMAZİYYET
Koğuculuk, fitnecilik, gammazlık

GAMM-DÎDE
Kederli, tasalı, gamlı, hüzünlü

GAMM-FEZA
f Kederi artıran, hüznü çoğaltan

GAMM-GÎN
f Kederli, hüzünlü, gamlı

GAMM-GÜSAR
f Teselli veren, gam ve kederi defeden dert ortağı Arkadaş

GAMM-HANE
f Hüzün ve tasa yeri * Mc: Dünya

GAMM-HAR
f Kederlenen, hüzünlenen, tasalanan

GAMM-NAK
Gamlı, kederli

GAMM-NİSAR
f Hüzün veren, kederli eden

GAMM-PENAH
f Tasalı yer, kederli yer Kederin, tasanın sığındığı yer

GAMM-PERVER
f Keder veren, hüzünlendiren, gam artıran

GAMM-ZEDE
f Kederli, hüzünlü, gamlı, tasalı

GAMN
Yumuşaklık

GAMR
Derinlik, suyun derinliği Çok su, büyük deniz * Uzun, geniş libas * Cehalet, gaflet * Şiddet

GAMRE
(C: Gamerât) Tecrübesizlik, görgüsüzlük, anlayışsızlık * İzdiham, kalabalık * Fenalığa dalmak * Şiddet * Zahmet

GAMS
Suyu şiddetli içmek * Bir şeyi hakir görmek, birisine iftira etmek * Nimete şükretmemek * Göz yummak

GAMS
Yıldız kayması * Suya dalmak

GAMT
Minnetsiz ve şükürsüz olmak * Horlamak, hakir görmek

GAMT
Çok yemekten dolayı midenin şişmesi * Ağırlık olmak

GAMTAŞ
Gözü zayıf gören

GAMUS
f Manda, kömüş

GAMUS
Şiddetli emir * Süngü ile vurup, ucunu diğer taraftan çıkarmak * Karnındaki yavrusu belli olmayan deve

GAMUZ
İtham olunan, töhmet altında bırakılan * İçinden kan giden dişi deve

GAMZ
(C: Gamuz) Göz yummak, gizli olmak, yumuşak muamele etmek * Kolay görerek ihmal etmek * Çukur yer

GAMZ
Kaş ve gözle işaret, göz kırpmak * Çene veya yanak çukurluğu

GAMZE
Süzgün bakış

GAMZE-İ CÂDU
Büyüleyen gamze Süzgün bakış

GAMZE-İ CELLÂD
Cana kıyan yan bakış

GAMZE-İ DİL-DUZ
Gönül delen süzgün bakış

GAMZE-İ FETTÂN
Câzibedar ve süzgün bakış

GAMZE-İ HUNHAR
Kan içen yan bakış

GAMZE-FİGEN
f Gamze saçan, süzgün süzgün bakan

GÂN
f Cemi' yapmak için, sonu "e" sesi ile biten kelimenin sonuna gelir bir "ek" tir Meselâ: Bendegân $ : f Hizmetçiler, bendeler

GANA
Kifayet, kâfi gelme * Menfaat, fayda

GANAİM
(Ganimet C) Harpte ele geçen mallar Ganimetler

GANAİM-İ BAHRİYE
Harbte ele geçirilen düşman gemileriyle, bunlara ait her türlü levâzım ve eşyâlar

GANAİM-İ HARBİYE
Harbde düşmandan alınan top, tüfek, gemi, vasıta, yiyecek, içecek vs gibi ganimetler

GANBOT
Yapısı küçük olmakla beraber, nisbeten ağır toplarla mücehhez harp gemisi

GÂNE
f Bazı sayıların sonlarına eklenerek "lik" halinde sıfatlar yapılır (Meselâ: Cihâr-gâne: f Dörtlük)

GANEC
Koca * şeyh

GANEM
Koyun

GANES
Su içtikten sonra teneffüs etmek

GANG
ing Haydut çetesi

GANÎ
Zengin, kimseye muhtaç olmayan, elindekinden fazla istemiyen Varlıklı, bol

GANİ-Yİ MUTLAK
(Gani-yi ale-l ıtlak) Cenab-ı Hak Her şeye sahip ve hiç kimseye hiçbir cihetle ihtiyacı olmayan gani

GARS-I EŞCAR
Ağaç dikimi

GARS-I YEMİN
Sağ el ile dikilen fidan * Bir kimsenin yanından, fidan gibi ayrılmayan kişi

GARSAN
Karnı aç kimse

GARUR
Dünyada insana gurur veren herhangi bir şey * Aldatıcı * Allahı unutturan

GARV
Acip

GARZ
Batırma, sokma İğne sokma

GARZ
Doldurmak * Noksan etmek, noksanlaştırmak

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (G Harfi) GASA
Uzunluk

GASAGIS
Arslan, esed

GASAK
(Gusuk-Gasekan) İlk koyu karanlık * Küfrün karanlığı * Gözün dumanlanıp, seçemez olması * Göz kararması * Herhangi bir şeyin akması, dökülmesi * Çok soğuk ve fena kokan içki veya su * Kuvve-i şeheviyye * Seyelân

GASAK-UL LEYL
Gecenin ilk karanlığı

GASAS
Dolu olma * Yediği ve içtiği şeyin boğazda durması

GASASE
(Gasis-Gususe) Davarın zayıf olması * Sözün boş ve faydasız olması * Yaradan irinin akması

GASB
Başkasına âit bir şeyi zorla, rızası olmadan almak Zorla almak * Zorla alınan şey

GASB-I EMVAL
Malların gasbedilmesi, zorla alınması

GASB-I NUKUD
Paraların cebren alınması

GASBEN
(Gasb dan) Cebren alarak, zorla gasbederek

GASBEN ANH
Ona rağmen

GASBEN ANK
Sana rağmen

GASEM
Gecenin sonunda olan karanlık

GASER
Rüzgârın çukur yere getirip yığdığı

GASEYAN
Mide bulantısı Kusmak

GASGASE
Silahsız savaşmak

GASIB
Gasbeden, zorla alan

GASIB-ÜL GASIB
Gasbedilmiş malı gasıbdan gasbeden

GASIK
Gecenin ilk karanlığı Gece Karanlık * Ay doğmak

GASÎL
Yıkanmış

GASÎME
Çekirgeli yemek

GASÎRE
Cemaat, topluluk

GASL
Yıkama Gusül Şartlarına uygun şeklide boy abdesti almak (Bak: Gusül) * Birisini döğüp vücudunu acıtmak

GASL-İ MEYYİT
Ölünün yıkanması

GASLAK
Pişmemiş ve tuzlanmamış olan şey

GASM
Karanlık, zulmet

GASN
Kesmek

GASR (GASRÂ)
Asılsız, alçak kimseler

GASS
İncelik, zavallılık * Biçare, zavallı * Tatsız, yavan

GASS Ü SEMİN
Fakir ve zengin Zayıf ve semiz

GASSAK
Ehl-i cehennemin vücudundan akan irin * Çok soğuk ve fenâ kokulu içilmez şey

GASSAL
(Gasl den) Ölü yıkayıcı

GASSAN
Dolu, mümteli

GASUK
Karanlık olmak

GASUL
Su Bir şey yıkamakta kullanılan su

GASUL
Çöğen denilen şey

GAŞAM
(C: Guşâm) Mübâlağa ile zulmeden

GAŞAN
(Gaşayân) Gönül dönmek * Akıl gidip, bihoş olmak

GAŞEMŞEM
Şecaatinden kimseye baş eğmeyen * Başını döndürüp yabana iltifat etmeyen * Zulmedici * Methi istediği gibi yapamamak

GAŞEYAN
Kendinden geçmek Kendini kaybetmek Bayılmak Gaşyolmak

GAŞİYE
Perde Örtü * Kıyamet * Dilenci ve cerrar * Ziyârete gelen dostlar gurubu

GAŞİYE-DÂR
f At uşağı, seyis

GAŞİYE SURESİ
Kur'an-ı Kerim'de 88 suredir Mekkîdir

GAŞM
Zulüm etmek, zulüm yapmak

GAŞMERE
Yönelmek

GAŞŞ
Örtmek, setretmek

GAŞUM
Zâlim, gaddar * Muannid, inatçı

GAŞŞ
Hâin

GAŞVE
(Gışâve-Guşve) Perde, hicap, örtü * Göz kararmak

GAŞY
Bayılma, kendinden geçme

GAŞY-ÂVER
f Baygınlık veren, bayıltan

GAŞYET
Kendinden geçme, bayılma * Örtmek * Hayret

GAŞYET-İ MEVT
Koma hali

GAŞYOLMA
Kendinden geçme Kendini bilemez hale gelmek

GATA
(Gıtâ) (C: Agtıye) Perde, örtü

GATAMTAM
Çok su

GATARİF(E)
(Gıtrîf C) Başkanlar, başlar, reisler, önderler * Soylu ve asaletli kimseler, itibarlı ve seçkin kişiler

GATAŞ
(C: Agtaş) Karanlık * Devamlı su akan gözdeki zayıflık

GATATA
(C: Gıtât) Bağırtlak cinsinden bir kuş

GATAYE
Kertenkeleden büyük bir hayvan

GATFAN
Ev içinde su dökmek için yapılan yer * Erkek ismi

GATGATA
Çömleğin kuruyup kaynaması

GATİT
Horlamak

GATRAFE
Büyüklenmek, ululanmak, kibirlenmek

GATS
Batırılma, daldırılma * Batırma, daldırma

GATT
Birbirine tâbi olmak * Gizlemek * Mükedder etmek, üzmek * Suya dalmak

GÂV
f Öküz, sığır, bakara

GÂV-I DEŞTÎ
Yaban sığırı

GAVA
Yoldan çıkmış Yolunu şaşırmış Azgın

GAVADÎ
Sabah bulutu

GAVAFİL
(Gafile C) Gafiller, gaflette bulunanlar

GAVAİL
(Gaile C) Musibetler, belâlar * Dertler, sıkıntılar, kederler, hüzünler * Felâketler, âfetlerGAVALÎ $ (Galiye C) Güzel kokular

GAVAMIZ
(Gamız C) Anlaşılması zor hakikatler İnce ve derin mes'eleler

GAVANÎ
(Ganiye C) Zenginler * Kadın şarkıcılar

GAVAŞ
(Gaşiye C) Örtücü, örten

GAVAŞÎ
(Gaşiye C) Kıyametler * Örtü At takımından sayılan bir nevi örtü

GAVAYA
(Gaviyye C) Sapmışlar, sapıtmışlar

GAVAYET
Dalâlete düşme, hak yoldan sapma * Azgınlık

GAVAYET-İ NEFS
Nefsin azgınlığı

GÂV-BAN
f Sığır çobanı, sığırtmaç

GAVC
Enli ve yassı olmak * Muzdarip olmak, acı çekmek

GAVELAN
Acı bir ot

GAVGA
f Döğüşme, kavga, vuruşma Gürültü Savaş, muhârebe, harp

GAVGA
Çekirge * İnsanların rezilleri Adi, aşağılık olan kimseler

GAVÎ
(A, uzun okunur) Çok azgın Çok sapkın Yoldan şaşıp azıtan zâlim

GAVİYY
Azgın Zâlim * Tek başına kalan

GAVL
(C: Gavâyil) Helâk etmek * Kin tutmak * Çok miktar toprak * Feyizden uzaklık

GAVR
Bir şeyin dibi Çukur * Batmak * Derinlik, nihayet Kök, esas, temel * Tefekkür, teemmül * Dolanmak * Hakikat

GAVR-I AMÎK
Derin dip

GAVR-I İN'İDAM
Yokluk çukurunun dibi

GAVR-I MES'ELE
Mes'elenin esası, mevzuun künhü

GAVS
Suya dalmak Dalgıçlık * Mc: Bir mes'elenin derinliğine ve hakikatine muttali' olup bilmek * İyi anlamak * Maslahata gayret ile girmek

GAVS
Çağırma Nida Medet istemek * Yardım edici Medet verici * Kurtuluş (Bak: Aktâb)

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (G Harfi) GAVS-ÜL A'ZAM
Abdülkadir-i Geylanî (KS) Hazretlerinin nâmı En büyük Gavs Evliyâullahın büyüğü Gavs-i Ekber de denir (Bak: Geylanî)(Bir zaman Hazret-i Gavs-ı Azam Şeyh Geylâni'nin (KS) terbiyesinde, nazdar ve ihtiyâre bir hanımın bir tek evlâdı bulunuyormuş O muhterem ihtiyare gitmiş oğlunun hücresine, bakıyor ki, oğlu bir parça kuru ve siyah ekmek yiyor O riyazattan za'fiyetiyle vâlidesinin şefkatini celbetmiş Ona acımış Sonra Hazret-i Gavs'ın yanına şekva için gitmiş Bakmış ki, Hazret-i Gavs kızartılmış bir tavuk yiyor Nazdarlığından demiş: "Ya Üstad! Benim oğlum açlıktan ölüyor Sen tavuk yersin!" Hazret-i Gavs tavuğa demiş: "Kum Biiznillâh" O pişmiş tavuğun kemikleri toplanıp, tavuk olarak yemek kabından dışarı atıldığını mutemed ve mevsuk çok zatlardan Hazret-i Gavs gibi kerâmât-ı hârikaya mazhariyeti dünyaca meşhur bir zatın bir kerâmeti olarak mânevi tevatürle nakledilmiş Hazret-i Gavs demiş: "Ne vakit senin oğlun da bu dereceye gelirse, o zaman, o da tavuk yesin" İşte Hazret-i Gavs'ın bu emrinin mânâsı şudur ki: Ne vakit senin oğlun da, ruhu cesedine, kalbi nefsine, aklı midesine hâkim olsa ve lezzeti şükür için istese, o vakit leziz şeyleri yiyebilir L)

GAVSİYYET
Evliyaullahın başı olmak Velâyet mertebelerinden yüksek bir makam sahibi olmak (Bak: Aktab)

GAVT
Derin çukur * Bir şeyin içine girme, batma, garkolma

GAVTA
Ağaçlık, sulak yer * Toprakta çukurluk

GAVTA
f Suyun içindeki derinlik

GAVTA-BAZ
f Dalgıç

GAVTA-BAZÎ
f Dalgıçlık

GAVTA-GÂH
f Dalma yeri

GAVTA-HAR
f Dalan, batan

GAVUN
(Gavi C) Azgınlar, azmışlar, doğru yoldan çıkıp dalâlete düşmüş olanlar

GÂVUR
Kâfir Merhametsiz, inatçı

GAVVAS
Çok gayretli Çalışkan * Suya dalan * İnci arayan dalgıç

GAYAHİB
(Gayheb C) Gece karanlıkları

GAYAT
(Gâye C) Gâyeler

GAYAT
Çalgı

GAYB
Gizli olan Görünmeyen Belirsiz * Güman Hislerle veya akıl ile bilinmeyen şey (Bak: Ahbar-ı gayb)(Demek Cenab-ı Hakk'ın gayet büyük ve mükemmel bir rahmeti, re'feti ve şefkati, gaybı bildirmemektedir Bilhassa masum hayvanlar hakkında daha tamdır Demek sefihane lezzette sen hayvanlara yetişemezsin Binler derece aşağı düşersin! Çünki, hayvana nisbeten gaybi olan şeyleri senin aklın görüyor Elemini alıyor Setr-i gaybda bulunan istirahat-ı tammeden bilkülliye mahrumsun S)

GAYB-ÜL GAYB
Kalbde olmayan şey Hiç ortada eseri, varlığının, geleceğinin izi ve nişanı olmayan Gaybın gaybı olan

GAYB-AŞİNA
f Gaybı bilen Gaybdan haberi olan Gelecekten veya âhiretten haberi olan

GAYB-BÎN
f Gaybı gören Herkesin bilemediği geleceği feraseti ile hissedip bilen İstikbalden haber veren

GAYB-DAN
f Gaybı bilen

GAYBET
Başka yerde bulunmak Hazırda olmamak Gıybet Bir şeyin diğer bir şey içinde gaib olması (Bak: Gıybet)

GAYBÎ
Hazırda olmayan Görünmeyenlere âit Hazır olmayanlara âit Başka âlemdekilere âit Âhirete âit Gayba âit ve müteallik

GAYBUBET
Gayıplık, hazırda olmayıp başka yerde olma

GAYDA
(C: Guyed) Nazik ve yumuşak tenli genç kadın (Müz: Agyed)

GAYDAK
Geniş * Yumuşak * Kerim kişi İyi huylu kimse * Keler yavrusu * Büluğ çağına varmamış çocuk

GAYE
Maksad, kasdedilen, netice, sonuç(Her şeyin vücudunun müteaddit gayeleri ve hayatının müteaddit neticeleri vardır Ehl-i dalâletin tevehhüm ettikleri gibi dünyaya, nefislerine bakan gayelere münhasır değildir Tâ, abesiyyet ve hikmetsizlik içine girebilsin Belki her şeyin gayât-ı vücudu ve netaic-i hayatı üç kısımdır Birincisi ve en ulvisi Sani'ine bakar ki; o şeye taktığı hârika-i san'at murassaatını, Şâhid-i Ezelî'nin nazarına resm-i geçit tarzında arzetmektir ki, o nazara bir ân-ı seyyale yaşamak kâfi gelir Belki, vücuda gelmeden, bilkuvve niyyet hükmünde olan istidadı yine kâfidir İşte, seriüz-zeval lâtif masnuât ve vücuda gelmeyen, yâni sünbül vermeyen birer hârika-i san'at olan çekirdekler, tohumlar şu gayeyi bitemamiha verir Faidesizlik ve abesiyyet onlara gelmez Demek her şey; hayatiyle, vücudiyle Saniinin mu'cizat-ı kudretini ve âsâr-ı san'atını teşhir edip, Sultan-ı Zülcelâl'in nazarına arzetmek birinci gayesidirİkinci kısım: Gaye-i vücut ve netice-i hayat: Zişuura bakar Yâni, herşey Sâni-i Zülcelâlin birer mektub-u hakaik-nüma, birer kaside-i letafetnüma, birer kelime-i hikmet-edâ hükmündedir ki; melâike ve cin ve hayvanın ve insanın enzârına arzeder mütalâaya dâvet eder Demek, ona bakan her zişuura ibretnüma bir mütalâagâhdırÜçüncü kısım: Gaye-i vücut ve netice-i hayat: O şeyin nefsine bakar ki; telezzüz ve tenezzüh ve beka ve rahatlıkla yaşamak gibi cüz'î neticelerdir Meselâ: Azîm bir sefine-i Sultaniyyede bir hizmetkârın dümencilik ettiğinin gayesi: Sefine itibariyle yüzde birisi kendisine, ücret-i cüz'iyyesine ait doksandokuzu Sultana ait olduğu gibi; herşeyin nefsine ve dünyaya ait gayesi bir ise, Sâni'ine ait doksandokuzdur İşte bu teaddüd-ü gayattandır ki; birbirine zıt ve münâfi görünen hikmet ve iktisad, cud ve sehâ ve bilhassa nihayetsiz seha ile sırr-ı tevfiki şudur ki: Birer gaye nokta-i nazarında cud ve seha hükmeder İsm-i Cevvad tecelli eder Meyveler, hubublar; O tek gaye nokta-i nazarında bigayr-i hisâbdır Nihayetsiz cûdu gösteriyor Fakat, umum gayeler nokta-i nazarında; hikmet hükmeder İsm-i Hakîm tecelli eder Bir ağacın ne kadar meyveleri var, belki her meyvenin o kadar gayeleri vardır ki; beyan ettiğimiz üç kısma tefrik edilir Şu umum gayeler, nihayetsiz bir hikmeti ve iktisadı gösteriyor Zıt gibi görünen nihayetsiz hikmet, nihayetsiz cud ile seha ile içtima ediyor Meselâ: Asker ordusunun bir gayesi, te'min-i âsâyiştir Bu gayeye göre ne kadar asker istersen var ve hem pek fazladır Fakat, hıfz-ı hudut ve mücahede-i a'dâ gibi sair vazifeler için, bu mevcut ancak kâfi gelir Kemâl-i hikmetle muvazenededir İşte hükümetin hikmeti, haşmet ile içtima ediyor O halde, o askerlikte fazlalık yoktur denilebilir S)

GAYE-İ HAYAL
Hayalde tasavvur edilen ve ona varılması istenen gaye ve maksat İdeal

GAYED
Nazik ve yumuşak tenli olmak

GAYET
Çok, pek çok * Nihayet Gaye Encam

GAYET-ÜL-GAYE
Gayenin esası, en son derece (Bak: Vicdan)

GAYETEN
Son derece, çok fazla olarak

GAYETSİZ
Nihayetsiz, sonsuz

GAYF
Eğilmek, meyl

GAYHEB
(C: Gayâhib) Gece karanlığı

GAYIT
(C: Gaytân-Agvât) Çukur yer * Kenef

GAYİR
Irak, baid, uzak

GAYK
(Gayuk) Fikri karışık olmak

GAYL
Irmak, nehir * Ağaç, şecer * Cima etmek * Kadının hâmile iken çocuğuna süt emzirmesi

GAYLE
Şişman kadın

GAYLEM
Kul, cariye * Kablumbağanın erkeği * Mevzi ismi * Mugaylân ağacı

GAYM
Bulut * Sisli bulut tabakası * Pek susayıp hararetlenmek

GAYME
Çok fazla susama, susuzluk

GAYN
Susuzluk * Arapçada "ayn" harfinden sonra gelen harfin adı

GAYNA
Yaprakları çok olan yaş ağaç

GAYNE
Aralarından su akamayan birbirine girmiş ve dolaşmış ağaçlar

GAYR
Diğer, başkası, mâadâ, âher, yabancı (İstisnâ edâtıdır Başlarına getirildiği kelimeyi nefy yapar)

GAYR-I KABİL
Mümkün ve kabil değil, imkânsız Mümkün olmayan, olamaz

GAYR-I MAHDUD
Hudutsuz, uçsuz bucaksız, sonsuz

GAYR-I MAHSUR
Hasrolunmamış Sınırsız

GAYR-I MA'KUL
Akıl işi olmayan, aklın kabul etmediği

GAYR-I MEBZUL
Çok kullanılmayan Az bulunan şey

GAYR-I MECZUZ
Devamlı, kesilmeden

GAYR-I ME'LUF
Alışılmamış, ülfet edilmemiş

GAYR-I MEMNUN
Devamlı Kesiksiz * Minnetsiz, sürekli

GAYR-I ME'MUL
Umulmadık Beklenmedik Birdenbire

GAYR-I MEN HÜVE LEH
Sâhibinden gayrısı

GAYR-I MENKUL
Naklolunamayan, taşınamayan (tarla,bağ, ev gibi) mallar

GAYR-I MER'Î
Görünür olmayan, görünmeyen

GAYR-I MESKUN
İçinde oturulmayan yer Kimsesiz yer

GAYR-I MEŞRU'
Allah'ın rızâsına uymayan, şeriat hârici, kanunsuz iş(Tarık-ı gayr-ı meşru' ile bir maksadı tâkibeden galiben maksudunun zıddı ile ceza görür -Avrupa muhabbeti gibi- Gayr-ı meşru' muhabbetin âkıbetinin mükâfatı, mahbubun gaddarane adavetidir M)

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (G Harfi) GAYR-I MEŞ'UR
Duyulmayan, hissedilmeyen (Bak: Taht-eş şuur)

GAYR-I MUTABIK
Uygun gelmeyen, uymayan

GAYR-I MUTEMED
Kendine itimad edilmeyen

GAYR-I MÜEKKEDE
Tekrarlanmamış ve takviye edilmemiş * Zannî ve kat'î delil ile sâbit olmayıp, Peygamberimizin (ASM) bazan devam buyurdukları iş veya amel

GAYR-I MÜMKİN
Mümkün olmayan, imkânsız

GAYR-I MÜNBİT
İyi ve bol yetiştirmeyen Münbit olmayan

GAYR-I MÜNFEKK
Bitişik, ayrılmaz

GAYR-I MÜNİF
Münif olmayan (Bak: Münif)

GAYR-I MÜNKATI'
Devamlı, fasılasız, kesiksiz

GAYR-I MÜSLİM
Müslüman olmayanlar İslâmiyete girmeyenler

GAYR-I MÜSMİR
Verimsiz, faydasız, meyvesiz (Bak: Desâtir)

GAYR-I MÜTECEZZÎ
Ayrılamayan, bölünemeyen

GAYR-I MÜTENAHÎ
Sonsuz, nihayet bulmaz, bitmez(Bir noktayı tam yerinde icad etmek için, bütün kâinatı icad edecek bir kudret-i gayr-ı mütenahî lâzımdır Zira, şu kitab-ı kebir-i kâinatın her bir harfinin, bâhusus zihayat her bir harfinin, her bir cümlesine müteveccih birer yüzü, nâzır birer gözü vardır M)

GAYR-I ŞUURÎ
Şuursuz, şuurun dışında

GAYR-I UZVÎ
Cansız Uzvî olmayan (İnorganik)

GAYR-I ZARURÎ
Zarurî ve mecburî olmayan

GAYR-ENDÎŞ
f Başkalarını düşünen, şefkatli ve cömert kimse

GAYRET
Dikkatle ve sebatla çalışmak * Kıskanmak, çekememek * Hareketli ve temiz hislerle çalışmak * Dine, imana, namus gibi kıymetlere tecavüz edenlere karşı müdafaa için harekete gelmek

GAYRET-İ BÂTILA
Faydasız ve boşu boşuna uğraşma

GAYRET-İ CÂHİLİYE
Körü körüne uğraşmak Allah'ın razı olmadığı lüzumsuz şeylere kıymet vererek didinmek

GAYRET-İ DİNİYYE
Din için gayret etme

GAYRET-İ MERDANE
Mertçesine gayret

GAYRETKEŞ
Çalışkan, çabalayıcı * Bir tarafı tutan, taraftar * Kıskanç

GAYRET-MEND
f Gayretli, çalışkan

GAYRET-ŞİAR
f Gayretli çalışkan

GAYRI
Başkası, diğeri Artık (Bak: Gayr)

GAYRİYET
Ayrılık Gayrılık

GAYS
İmdad Yardım * Yağmur * Yağmurla meydana çıkan çayır

GAYS-I NÂFİ'
Faydalı yağmur

GAYSAN
Gençlik şiddeti

GAYTALE
(C: Gıytal) Sık bitmiş olan ağaç * Seslerin karışması

GAYUB
(Gayâb-Gaybe) Kaybolmak

GAYUR
Hamiyetli Çok çalışkan Dayanıklı Çok gayretli * Kıskanç ("Gayyur" diye yazılması yanlıştır)

GAYURAN
(Gayur C) Çalışkanlar, gayretkeşler, gayretliler

GAYURANE
f Gayretli olan kimseye yakışır şekilde, çalışkan kimseler gibi

GAYY
Aklın istikametini, yolun doğrusunu kaybetmek Rüşdün zıddı

GAYYA
Cehennemin beşinci tabakasındaki çok korkunç bir kuyunun adı İçine düşenin kolay kolay kurtulamıyacağı korkunç yer

GAYYİR
(Gayyür) Gayretli kimse

GAYZ
Hiddet, kin, öfke, gadab Dargınlık Hınç

GAYZ Ü GAZAB
Kızgınlık ve hiddet

GAYZ
Bir şeyin pahası eksilmek Hilkati noksan olma Kıymetten düşük şey * Suyun eksilip azalması, yere çekilmesi

GAYZA
Meşelik

GAYZ-EFŞAN
f Hiddetli, öfkeli, kızgın

GAYZERAN
İtburnu

GAZ
f Isırma, dişle tutma * Diş

GAZA
(C: Gazevât) Din uğrunda kâfirlerle yapılan mücadele, muhârebe, düşmana kasdetmek Cenketmek

GAZA-YI EKBER
Din uğrunda kâfirlerle yapılan büyük muhârebe

GAZAB
Hiddet, öfke, dargınlık, kızgınlık

GAZAB-I İLAHÎ
Allah'ın gazabı Belâ, musibet

GAZABEN
Gazabla, hiddetle, öfkeyle

GAZAB-NAK
f Öfkeli, hiddetli, kızgın Dargın

GAZAL
(C: Gazale-Gazelân) Ceylân Geyik, âhu Geyik yavrusu * Şarkıcı, mızıkacı *Güzel göz

GAZALE
Dişi geyik * Güneşin yükselmesi

GAZALÎ
(Bak: İmam-ı Gazalî)

GAZALÎ
Onyedinci asırda şiirleri ile tanınan Bursa'lı bir şâirin adıdır

GAZAMİR
Malı çok olan, zengin

GAZANFER
Kahraman * İri arslan

GAZANFER-İ GAZUB
Kükremiş arslan

GAZANFERÂNE
f Arslancasına, arslan gibi

GAZAR
Bir cins güvercin * Çok, fazla

GAZÂT
Gazlar

GAZÂT-I MUZIRRA
Zararlı gazlar Zehirli gazlar

GAZAT
(C: Guzâ) Dağ armudunun ağacı * Dikenli ağaç * Seksek ağacı

GAZAZA
Eksiklik

GAZB
Kızıl boya, kırmızı renkli boya

GAZBAN
(Gadbân) Dargın, kızgın

GAZBE
Sağlam, sert taş

GENDÜMNÜMA
f Yüze gülüp aldatan Hilekâr

GENSORU
(Bak: İstizah)

GER
Uyuz hastalığı

GER
f Türkçedeki "eğer" kelimesinin kısaltılmış şekli Eğer, şayet mânasındadır

GER
f İsimlerin sonlarına eklenir ve yapıcılık bildirir bir edattır Meselâ: Ahen-ger $ : f Demirci Zer-ger $ : f Kuyumcu

GERÇİ
f Öyle ise de, her ne kadar

GERD
f Baht, talih Fayda * Toz, toprak * Hüzün, keder, gam, tasa

GERD
f Kelimelere eklenir ve "Dönen, dolaşan" anlamlarını verir Meselâ: Tiz-gerd $ : Çabuk dönen

GERDÂ-GİRD
f Fırdolayı

GERD-ÂLÛD
f Toz toprak içinde

GERD-ÂLÛDE
f Toza toprağa bulaşmış, tozlu topraklı * Mc: Maddiyatı olan kimse, paralı, zengin

GERDÂN
f Dönen, dönücü Çeviren (Bak: Gerden)

GERDE
f İsimlere eklenerek; etmiş, yapmış, eylemiş gibi mef'uller yapılır

GERDEN
f Dönen Dönücü * Boyun * Şeci' Bahadır Pehlivan

GERDENA
f Kuş veya kuzu çevirmesi * Yürümeye yeni başlayan çocukları, yürümeye alıştırmak için yapılmış bir cins araba * Kebap şişi * Fırıldak, topaç

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (G Harfi) GERDEN-BEND
f Boyuna bağlanan nesne, boyun bağı * Gerdanlık

GERDEN-BESTE
f Boynu bağlı İtâatli Boyun eğmiş

GERDEN-DÂDE
(Bak: Gerdenbeste)

GERDEN-EFRAZ
(Gerden-firâz) f Kibirli, gururlu Boyun kaldıran, başı yukarda

GERDEN-KEŞ
f Âsi, serkeş, isyankâr * Mağrur, kibirli * İnatçı, muannid

GERDÎDE
f Tavır ve hâlleri değişmiş

GERDİŞ
f Dönme, dönüş Çevrilme, dolaşma

GERDİŞ-İ ZEMÂN
Zamânın dönüşü

GERDUN
f Dünyâ, felek * Dönen, dönücü, devreden, çevrilen

GERDUNE
f Araba, otomobil

GERDUNE-İ İCLAL
Saltanat arabası

GERDUN-MÎNA
f Gök, sema, asuman

GERDUN-SİRİŞT
f Mağrur, gururlu, kibirli kimse * Zâlim, gaddar, kan dökücü * Tenbel, uyuşuk

GERGEDAN
Burnu üzerinde boynuzu bulunan ve file benzeyen vahşi bir hayvan

GERİLLA
(İspanyolca) Büyük bir kuvvete karşı, dağınık küçük kuvvetler tarafından yapılan çete harbi

GERK
f Uyuz hayvan

GERM
f Sıcak Kızgın * Çabuk öfkelenen * Gayretli, hamiyetli Tez meşreb

GERMA
f Sıcak

GERMABE
f Sıcak su hamamı Kaynarca, kaplıca, ılıca

GERMA-GERM
f Pek kızışmış, kızışıp ısınmış * Sıcağı sıcağına

GERMA-PEYMA
f Sıcaklık ölçeği Termometre

GERMÎ
f Hararet, sıcaklık, kızgınlık

GERMİYYET
Sıcaklık, hararet Ateşli ve hızlı çalışma

GERM-MEND
f Acele eden, aceleci

GERM-RAN
f Atı çok süren, hızlı at süren

GERM-ÜLFET
f Görüşmesi hararetli olan, hararetli ve sıkı-fıkı görüşen

GERM Ü SERD
Sıcak ve soğuk * Darlık genişlik, iyilik kötülük, acı tatlı

GERZİŞ
f Zulümden şikâyet etme

GESTÎ
f Çirkinlik

GEŞ
Edâ ve naz yaparak yürüme * Lâtif, hoş, güzel

GEŞT
Seyretme, dolaşma, gezme, tenezzüh * Geçme

GEŞT Ü GÜZÂR
Gezip tozma, gezme

GEŞTE
f "Gezmiş, dolaşmış, dönmüş" anlamlarına gelerek birleşik kelimeler yapılır Meselâ: Ber-geşte $ : Altüst olmuş Ser-geşte $ : Başı dönmüş

GEV
(C: Gevân) f Yiğit, bahadır, kahraman

GEVAH
(Bak: Güvah)

GEVAHÎ
(Bak: Güvahî)

GEVAN
(Gev C) Kahramanlar, yiğitler

GEVAR
t Ark Bahçeleri sulamak için çayırdan ufak bir arkla alının kol

GEVARE
(Gehvâre) Beşik

GEVÇ
f Ağaç zamkı

GEV-ÇAH
f Dibi görünebilen pek derin olmayan alçak kuyu

GEVDEN
f Sersem, ahmak, şaşkın, anlayışsız

GEVEN
t Çalı Dikenli ve bir karış kadar boyunda bir nebat Aslı Gevân'dır

GEVHER
f Akıl ve edeb * Asıl ve neseb * Elmas, cevher, mücevher İnci * Bir şeyin künhü ve esası Hakikat * Noktalı olan harf

GEVHER-İ PEND
Nasihat küpesi

GEVHER-BAR
f Cevher yağdıran

GEVHER-EFŞAN
f Cevher saçan

GEVHER-FÜRUŞ
f Cevherci, kuyumcu, sarraf

GEVHERÎ
f Kuyumcu, cevherci

GEVHERÎN
f Mücevher gibi * Mücevherli

GEVHER-NİSAR
f Cevher serpen * Mc: Düzgün konuşan, güzel söz söyleyen

GEVHER-NİŞİN
f Cevherlerle süslenmiş

GEVHER-PAŞ
f Mücevher saçan * Mc: Çok güzel ve düzgün konuşan

GEVHER-ŞİNAS
f Cevherden anlıyan, cevherci, kuyumcu

GEVHER-TAB
f Altun ve mücevherlerle işlenmiş kadın eşarbı

GEVSALE
f Bir yaşına girmiş sığır yavrusu

GEVZ
f Ceviz

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (G Harfi) GEYLANÎ
Seyyid Abdulkadir-i Geylanî, Gavs-ül A'zam, Gavs, Kutub gibi mecâzi nâm ile bilinen bu zât (Hi: 470-561) yılları arasında yaşamış ve Kadirî Tarikatının müessisidir Müteaddid müridlerinden bir çoğu sonradan veli olarak meşhurdurlar Derslerinin te'siriyle birçok Hristiyan ve Museviler Müslüman olmuşlar, ruhâni feyze ermişlerdir Aktab-ı Erbaa'dan sayılır (RA)

GEZ
f Arşın, endaze * İlgın ağacı * Okun çentiği * Tâlim için yapılmış kısa ok

GEZA
f Isırıcı, ısıran

GEZEND
f Musibet, belâ, felâket, âfet * Elem, keder, hüzün * Zarar, ziyan

GEZİDE
f Isırılmış, dişlenmiş

GIBB
Nihayet, son, netice * İki günde bir Gün aşırı * -den, -dan, sonra mânâlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır

GIBB-ED DUÂ
Duâdan sonra

GIBB-EŞ ŞEHÂDE
Şâhitlikten sonra

GIBB-ET TAHKİK
Tahkik ettikten sonra

GIBBEN
Nâdiren, seyrek, arasıra

GIBTA
İmrenme Aynı iyi hâli isteme Şiddetle başkasının güzel bir halinin kendisinde de olmasını arzu etme

GIBTA-ÂVER
f Gıbta ettiren, imrendiren

GIBTA-FERMÂ
f Gıpta verici, imrendirici

GIBTA-KEŞ
f İmrenen, gıpta eden

GIBTA-RESÂ
f İmrendirici, gıpta ettirici

GIDA
Besleyici madde Vücuda lâzım olan yenecek ve içilecek şeyler * Kuşluk vakti yenen yemek * Zihni ve kalbi olgunlaştıracak Kur'an ve iman ilmi ve Allah'a ibadet ve taat

GIDA-YI RUH
Ruhun gıdası

GIDAÎ
Gıda olabilen Gıda cinsinden

GIFARE
Kat kat bulut * Başa örtülen bez parçası * Yama

GILAB
Birbirine galip olmasını dilemek

GILAF
Kın Kılıcın kılıfı Bir şeyin üzerinin örtüsü

GILAF-I LATİF
Lâtif örtü

GILAF-I SEYF
Kılıç kını

GILAL
(Bak: Galâl)

GILALE
(C: Galâyil) Zırh altına giyilen kısa gömlek * Küçük kaftan zıbını

GILAZ
Yoğunluk, koyuluk

GILAZ
(Galiz C) Şedid Sert Kalın ve kaba şeyler

GILBIT
Taşsız yer

GILDIRGIÇ
Mücellit ıstılahlarındandır Kitapların kenarlarını kesmeğe mahsus, rende biçiminde bir âlettir

GILK
Acip ve garip * Zahmet, meşakkat, güçlük

GILL
Düşmanlık, garaz ve adavet, gizli kin ve haset

GILLİM
Cimâı şiddetle arzu eden

GILL U GIŞ
Aklın muhtelif fikirler üzerinde kararsızlığı * Gönül darlığı * Kin ve hile Hıyanet ve adavet

GILMAN
(Gulâm C) Bıyığı yeni bitmiş gençler * Cennet'te hizmet gören delikanlılar * Köleler, esirler

GILMAN-I ENDERUN
Tar: Topkapı Sarayı (Yenisaray) iç oğlanları hakkında kullanılan bir tabirdir Bunlar derece ve hizmet itibariyle başka başka odalara ayrılmışlardı

GILMAN-I HASSA
Tar: Padişahların hususi köleleri Bunlara ilk zamanlarda "İç oğlanları", daha sonları da "İç ağaları" da denilirdi Bunlar, "Enderun-u Hümayun" denilen ve sarayın Babussaade'den içeride bulunan kısmında hizmet ederler; derece ve hizmet itibariyle başka başka odalarda otururlardı Bu odalar; Büyük ve Küçük Odalar, Doğancı Koğuşu, Seferli Odası, Kiler Odası, Hazine Odası adlarını taşırlardı

GILMAN Ü CEVARÎ
Köleler ve cariyeler

GILME
(Gulâm C) Delikanlılar, gençler * Esirler, köleler

GILT
Akdolunan pazarlığı bozmak

GILZET
Kabalık, sertlik * Kalınlık, galizlik

GILZET-İ MİZAC
Huy ve mizac sertliği

GIMAR
(Gamr C) Gaflet Cehalet Şiddetler Çok su Büyük denizler * (Gımr C) Çok susuzluk * Kin tutma

GIMD
(C: Agmâd) Kılıf, kın, mahfaza * Bakla, bezelye, fasulya ve benzerleri gibi şeylerin kabuğu

GINA
Zenginlik Yeterlik * Tok gözlülük * Mülâki olmak Bir kimseye dostluğunda devamlı olmak * Bıkma, usanç * Şarkı söylemek Teganni etmek

GIRA
(Garrâ) Tutkal

GIRAJOVA ATEŞİ
Tar: Eskiden kale müdafaalarında hücum edenlere karşı ve deniz savaşlarında düşman gemilerini tutuşturmak için kullanılan ve su ile sönmeyen bir cins ateş Balmumu, kükürt, ispirto, kâfuru karmasından ibarettir Bu ya doğrudan doğruya tutuşturulur veya buna batırılmış yuvarlak yün parçaları ateşlenerek atılırdı

GIRANDİ DİREĞİ
Geminin ortasındaki en büyük direk Bu yekpâre olmayıp üst üste dört direkten mürekkepti

GIRAR
Devenin sütünün azalması * Az uyku * Miktar * Cihet, Misâl * Yol * Birbiri ardınca olmak * Her nesnenin kenarı * Büyük kıl çuval

GIRAS
Ağaç budağı * Ağaç dikecek vakit

GIRBAL
(C: Garâbil) İri delikleri olan elek, kalbur

GIRBAN
(Gurâb C) Kargalar

GIRBIN
Selin getirdiği çamur

GIRBİL
Havuzun dibinde kalan balçıklı su * Bardak ve şişenin dibinde olan tortu

GIRGIRA
(C: Garâgır) Yaban tavuğu

GIRÎV
f Bağırma, feryat etme, çığlık atma, bağrışma

GIRIZÎ
(Bak: Gariziye)

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (G Harfi) GIRK
Çok, kesir

GIRKÎ
Yumurta kabuğu

GIRNEVK
(C: Garânik-Garânika) Su kuşlarından boynu uzun bir kuş Telli turna Kuğu kuşu

GIRR
İşten anlamayan ahmak kişi

GIRRE
Gaflet Boş bir şeye aldanan * Tevbeyi sonraya bırakıp, aldanan Övünen, gururlu Gâfil İşe yaramaz

GIRS
(C: Egrâs) Dikilmiş ağaç * Çocukla birlikte anadan çıkan ince deri

GISLÎN
Yara yıkandığında içinden çıkan irinli ve kanlı su * Cehennem ehlinin etleri ve kanlarının yıkandığı nesne

GIŞA
Örtü, perde * Zar Deri Kabuk * Üst tabaka * Zarf Mahfaza

GIŞA-YI TABLÎ
Tıb: Kulak zarı

GIŞAŞ
Az, kalil * Evmek, acele

GIŞAVET
Göz kararmak * Körlük yapan perde Kabuk * Baş örtüsü

GIŞŞ
Hıyânet etmek, hâinlik yapmak * Yaramaz olmak * Saf olmayıp karışık olmak

GIŞYAN
Bürünmek, örtünmek * Cimâdan kinâye olur

GITA
Örtü Örtünecek şey Perde

GITA-YI BASAR
Göz perdesi

GITA-YI RAKİK
İnce örtü

GITARRES
(C: Gatâris) Zâlim, mütekebbir, kibirli kimse

GITRİF
(C: Gatârif) Başkan, reis * Asil ve itibarlı kimse Soylu kişi

GITRİF
Mütekebbir, gururlu, kendini beğenmiş

GIYAB
Görünmemek Göz önünde olmamak * Hazırda bulunmamak * Bilinmeyen şeyler * Arka Arkasından

GIYABE
Derinlik, dip

GIYABEN
Bulunmadığı halde Mevcut ve hazır olmaksızın * Mahkeme veya duruşmada olmadan

GIYABÎ
Arkasından olarak Kendi hazır olmadığı halde arkasından Gayba âit Gayba mensup ve müteallik

GIYAR
Keçe * Ehl-i zimmetin nişanı

GIYAS
Medetkâr Yardımcı Nusrete yetişen * Meded Yardım

GIYAS-ÜD DİN
Dinin intişar etmesine yardımı dokunan kimse

GIYASA
Suya dalmak

GIYBET
Arkadan çekiştirmek Hazır olmayan birisinin aleyhine konuşmak Birisinin gıyabında hoşuna gitmeyen bir şeyi söylemek (Gıybet odur ki: Gıybet edilen adam hazır olsa idi ve işitse idi, kerâhet edip darılacaktı Eğer doğru dese; zâten gıybettir Eğer yalan dese; hem gıybet, hem iftiradır İki katlı çirkin bir günahtır M)(Gıybet, mahsus birkaç maddede câiz olabilir:Birisi: Şekva suretinde bir vazifedar adama der, tâ yardım edip o münkeri, o kabahati ondan izale etsin ve hakkını ondan alsınBirisi de: Bir adam onunla teşrik-i mesâi etmek ister Senin ile meşveret eder Sen de sırf maslahat için garazsız olarak, meşveretin hakkını edâ etmek için desen: "Onun ile teşrik-i mesâi etme Çünki zarar göreceksin"Birisi de: Maksadı, tahkir ve teşhir değil, belki maksadı, târif ve tanıttırmak için dese" "O topal ve serseri adam filân yere gitti"Birisi de: O gıybet edilen adam fâsık-ı mütecahirdir Yâni fenalıktan sıkılmıyor, belki işlediği seyyiatla iftihar ediyor; zulmü ile telezzüz ediyor; sıkılmıgirsin bir tarafına !!! âşikâre bir surette işliyorİşte bu mahsus maddelerde garazsız ve sırf hak ve maslahat için gıybet câiz olabilir Yoksa gıybet, nasıl ateş odunu yer bitirir; gıybet dahi a'mâl-i sâlihayı yer bitirirEğer gıybet etti veyahut istiyerek dinledi; o vakit $ demeli, sonra gıybet edilen adam ne vakit rast gelse: "Beni helâl et" demeli M)

GIYER
Halden hale dönmek

GIZA
Gıda, besin (Bak: Gıda)

GİL
f Su ile ıslanmış toprak, balçık Lüleci çamuru, kil

GÎL
(C: Guyul) Meşelik ve çalılık yer * Arslan yatağı Arslanların bulunduğu yer

GÎLE
f İki dağ arasındaki yol, vadi * Şikâyet * Üzüm tanesi

GÎLE
Bir kimseyi aldatıp bir yere götürüp öldürmek

GİLİGER
f Duvarcı, sıvacı * Çamurcu

GİLLE-MEND
f Şikâyet eden, halinden memnun olmayan

GİL-ZAR
f Çamurlu yer

GİN
f Türkçedeki "li, lu, lı" eklerinin karşılığıdır

GÎNE
Leşten akan murdar sarı su

GÎR
f (Giriften) "Tutmak, yakalamak" mastarının emir köküdür Türkçedeki: yapan, tutan, tutucu, dağılan, yayılan gibi mânalara gelir Kelimenin sonuna eklenir

GÎRA
f Müessir, te'sir eden, tutucu

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (G Harfi) GÎRA-GİR
f Tutan tutana

GİRAMÎ
f Muhterem, aziz, hürmete değer * Ulu, büyük

GİRAN
f Pahalı Tartısı ağır olan Ağır Dolu * Sert Katı * Bıktırıcı Usandırıcı

GİRAN-BAHA
f Kıymet ve pahası çok olan

GİRAN-BAR
f Meyvesi çok olan ağaç * Ağır yüklü * Gebe insan veya hayvan * Zengin, gani

GİRAN-CAN
f Ağır kanlı, ağır hareketli, can sıkıcı (adam)

GİRAN-CANÎ
f Can sıkıcılık

GİRAN-DEST
(C: Girandestân) f İşini ağır yapan kimse Eli ağır kişi

GİRAN-DESTMAYE
f Zengin, gani Sermayesi ve malı mülkü çok olan * Mârifetli, mahâretli, hünerli

GİRAN-DUD
f Duman, sis * Kara bulut

GİRAN-GUŞ
(C: Giranguşân) f Sağır, kulağı ağır işiten

GİRAN-GUŞÂNE
f Sağırcasına

GİRAN-HAB
f Uykusu ağır olan adam

GİRAN-HAR
f Obur, çok yiyen

GİRAN-HATIR
f Canı sıkılmış, gücenmiş

GİRAN-HUY
f Fena mizaçlı Kötü huylu

GİRANÎ
f Ağırlık, sıklet

GİRAN-KADR
f Kadr u itibar sahibi Hürmet edilen kimse

GİRAN-KÎSE
f Cimri, hasis, pinti

GİRAN-MAYE
f Kıymetli ve değerli olan şey

GİRAN-RİKAB
f Ciddi ve vakur kimse * Harpte düşmana saldıran, azimli kişi

GİRAN-SAYE
f Yüksek makam ve mevki sahibi * Ordu kumandanı

GİRAN-SENG
f Ağır başlı kişi Ciddi ve vakar sahibi kimse * Sabırlı, kanaatkâr

GİRAN-SER
(C: Giranserân) f Mağrur, kibirli, gururlu, kendini beğenmiş

GİRAN-SERÎ
f Kibirlilik, mağrurluk, enaniyetli oluş, kendini beğenmişlik

GİRAN-SEYR
(C: Giranseyrân) f Hareketleri ve yürüyüşü ağır olan

GİRAN-SİRİŞT
(C: Giransiriştân) f Tembel, ağır tabiatlı, ağır kanlı

GİRD
f Yuvarlak

GİRDAB
f Suların dönerek çukurlaştığı yer * Tehlikeli yer Mühlike Tehlikeli yer ve zaman

GİRDA-GİRD
f Fırdolayı, çepeçevre

GİRD-ALUD
f Toz toprak içinde kalmış, toza bulanmış

GİRDAR
f Meşgale, meşguliyet * Tarz, âdet, yürüyüş

GİRDE
f Yuvarlak, değirmi * Evvelce yahudilerin, müslümanlardan ayırd edilebilmeleri için, omuzlarına diktikleri sarı renkte bir parça * Açılmış yufka * Yuvarlak yastık * Gr: Bütün, hepsi, tamamı

GİRDEBAN
f Gözcü, gözetici

GİRD-GÂR
f AllahYaratıcı Kudret sahibi (Bak: Kird-gâr) GİRDİBAD $ : (Gird-bâd) f Kasırga Yel çevrintisi Tehlike Girdap

GİRDU
f Ceviz

GİRE
(C: Guyer) Diyet

GİRGİN
Her yere sokulan, herkesle görüşen, sokulgan * Mensub, alâkalı, müteallik

GİRÎBAN
f Elbise yakası

GİRÎBAN-ÇÂK
f Yakası yırtık * Mc: Kederli, hüzünlü, üzüntülü

GİRÎBAN-GİR
f Yaka tutan

GİRÎBANÎ
f Bir çeşit gömlek

GİRİFT
f Yakalama, tutma * Dolaşık Birbiri içine girik Girintili çıkıntılı, karışık * Motifleri birbirine girik ve içiçe geçme olan tezyinat tarzı Buna aynı zamanda arabesk de denilir * Türk musikisinin nefesli sazlarından olup, bugün unutulmak üzeredir Ney'e benzer Girift çalana "Giriftzen" denilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #11
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (G Harfi) GİRİFTAR
f Tutulmuş Yakalanmış

GİRİFTE
f Yakalanmış, tutulmuş * Bir hastalığa mâruz kalmış, hastalığa yakalanmış * Esir

GİRİFTE-DEM
f Nefesi tutulmuş

GİRİFTE-GÎ
f Tutkunluk * Hastalık hali * Esirlik

GİRİFTE-HÂTIR
f Gücenik, kırgın

GİRİFTE-LEB
(C: Giriftelebân) f Dudağı tutulmuş * Mc: Sessiz, sakin (kimse)

GİRİFTE-SER
f Aklı fikri dağılmış kimse Dalgın kişi

GİRİFTE-ZEBAN
Kekeme, dili tutuk

GİRİH
f Bağ, düğüm

GİRİH-BEND
f Bağcı, düğümcü * Uçkur

GİRİH-BÜR
f "Düğüm kesen" Yankesici

GİRİHÇE
f Küçük düğüm, düğümcük

GİRİH-GÎR
f Düğümlü, dolaşık

GİRİH-KÜŞA
f Düğüm açan, bağı çözen * Mc: Müşkülâtları yenen, zorlukları halleden

GİRİS(E)
f Oyun, hile, dalavere

GİRİŞME
f İşve, naz, cilve Gözle kaşla işaret

GİRİT MADALYASI
Tar: Biri Sultan Aziz diğeri Sultan IIAbdülhamid devrinde olmak üzere ihdas olunan madalyalar Her ikisinin de altun ve gümüş olmak üzere iki türlüsü vardı Girit işinde hizmeti görünen devlet ricaline altun, ikinci derecedeki memurlarla halka, gümüş olanı verilirdi (OTDS)

GİRİVE
(Girve) f Çıkmaz yol Çıkmaz sokak * İçinden çıkılması müşkül olan durum

GİRİZGÂH
(Bak: Gürizgâh)

GİRİZİYE
(Bak: Gariziye)

GÎRUDAR
f Savaş, muharebe, cenk, cidâl, kavga

GİRYAN
f Gözyaşı döken Ağlayan

GİRYE
f Gözyaşı

GİRYE-İ ŞÂDÎ
Sevinçten dolayı olan ağlama Sevinç gözyaşı

GİRYE-BAR
f Gözyaşı döken, ağlayan

GİRYE-DAR
f Ağlamış, göz yaşı dökmüş

GİRYE-ENGÎZ
f Ağlatacak sebep, ağlamaya sebep olan

GİRYE-FEŞAN
f Acıklı acıklı ağlayan, gözyaşı saçan

GİRYE-FEZA
f Çok ağlatan, ağlamayı artıran

GİRYE-KÜNAN
f Gözyaşı dökerek, ağlayarak

GİRYE-MEŞHUN
f Gözyaşı ile dolu

GİRYE-NAK
f Ağlayan, gözyaşı döken Ağlayıcı

GİRYENDE
f Ağlayan, gözyaşı döken

GİRYE-NÜMUD
f Ağlar gibi görünen, ağlamışa benziyen

GİRYE-PAŞ
f Ağlayan, gözyaşı döken

GİRYE-PERVERD
f Ağlatıcı, gözyaşı döktüren, ağlamayı getiren

GİRYE-RÎZ
f Gözyaşı döken, ağlayan

GİRYE-ZAR
f Oturup ağlanılan, gözyaşı dökülen yer

GÎSU
f Uzun saç, omuza dökülen saç

GÎSU-BEND
f Saç örgüsü, saç bağı * Altundan yapılmış kadın tarağı

GİŞ
f Kalb, yürek

GİŞE
Fr Tren istasyonu, vapur iskelesi ve mağaza gibi yerlerde bilet veya paranın alınıp verildiği yer

GÎTÎ
f Âlem, dünya

GÎTÎ-BAN
f Hükümdar, padişah

GÎTÎ-FÜRÛZ
Dünyayı aydınlatan

GÎTÎ-NEVERD
f Dünyayı gezen, dünyayı dolaşan

GÎTÎ-NÜMA
f Dünyayı gösteren, cihanı gösteren

GÎTÎ-SİTAN
f Dünyayı zapteden, cihangir

GİYA(H)
f Nebat, bitki

GİYA-ZAR
f Çayır, çimenlik, otluk

GİYOTİN
Fr Eskiden Fransa'da idam cezalarının infazı için kullanılan, kafa kesmeye yarar âlet

GİZLİK
f Uzun saplı kalemtraş * Bıçak, çakı, kılıç gibi şeylerin keskin olan tarafı

GLADYATÖR
Eskiden Roma sirklerinde vahşi hayvanlarla veya birbirleriyle boğuşan kimse

GOLFSTRİM
ing Atlas Okyanusunda, Meksika Körfezinden başlayarak Norveç kıyılarından Avrupa Rusyası'nın kuzey kıyılarına kadar gelen ılık bir deniz akıntısı

GONCE
f Gonca Tomurcuk Çiçeğin açılmamış durumu

GONCE-İ ÂB
Yağmur yağarken suyun yüzünde meydana gelen kabarcık

GÖDEN
Kalın barsağın son kısmı

GÖKDELEN
t Yirmi veya daha çok katlı bina

GÖN
Tabaklanmış deri, her çeşit meşin, sahtiyan vesaire

GÖNDER
Tar: Seferde ordunun ve ileri gelen vezir ve diğer devlet ricalinin atlarına bakmak ve sair zamanlarda ise has ahır ve çayır hizmetlerinde kullanılmak üzere gayr-ı müslimlerden ve hasseten Bulgarlardan tertip edilmiş bir sınıf olan voynukların her mıntıkada iki, üçü ve dördü hakkında kullanılır bir tâbirdir * Ucuna birşey takılan uzun sopa veya sırık Kullanış şekline göre isim alır: Bayrak, sancak gönderi * Çift sürerken öküzleri dürtmekte kullanılan ucu iğneli uzun sopa * Sancak çekmek için geminin kıç tarafındaki direğe gönder denildiği gibi, mavnayı yürütmek için kıyıya veya suyun dibine dayatılan sırığa da gönder adı verilir

GÖTÜRÜ
Tartı veya ölçü ile olmayarak, toptan ve kesin olan

GÖYNÜK
Arpa torbası * Ufak süt kabı * Kıldan yapılmış yoğurt torbası

GÖZ BOYAMAK
t Mc: Aldatmak, hileye düşürmek

GÖZDAĞI
t Mc: Birini istenilen yola getirmek için samimi olmayan şiddet gösterişleriyle korkutmak ve tehdit etmek

GRAFİK
yun Bir hâdisenin gidişatını göstermek, birkaç şey arasında karşılaştırma yapmak için çizgi ve şekillerle yapılan rakamlı cetvel

GRAMER
Fr Cümlelerin, kelimelerin, hecelerin ve harflerin hallerinden bahseden ilim Dil bilgisi

GRANİT
Fr Jeo: Muhtelif renklerde çok sert bir çeşit taş

GREV
Fr İşçilerin isteklerini işverene kabul ettirmek için, işlerini hep birlikte bırakmalarıİslâmiyette işçi hakları çok ciddi korunmakla beraber, grev ve benzeri hareketlere başvurulması istenmez Çünki grev, millî gelire zarar verdiği gibi, sosyal grupları doğurmakla boğuşmalarına ve dolayısıyla da millî huzura zarar getirir Grev, daha çok kapitalist sistemlerin "Hak, kuvvettedir" şeklinde ifade edilen Avrupa'nın medeniyetindeki olumsuz düsturlarının bir sonucudur Ve bir işçinin işverenle iktisadî müsabaka edemediğinden, işçiler birliği kurulmasıyla işverene karşı güçlü olmasına kapitalist sistem itiyor Halbuki İslâmda kişi, kendi küçük gücüyle başbaşa bırakılmamıştır Çünki "hak kuvvettedir" kaidesinin yerine; İslâm, "kuvvet haktadır" der İşçi haklı ise, devletin gücü işçinin yanında olur Bununla beraber İslâm, müsbet müsabaka prensibini de kaldırmaz Ancak taraflar arasında hukuk ve adaletle nezaret eder

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #12
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (G Harfi) GU(Y)
Diyen, söyleyen mânâlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır Meselâ: Rast-gu $ : Doğru söyleyen Suhan-gu $ : Söz söyleyen, konuşan

GUBAR
Toz

GUBAR-ÂLUD
f Tozlanmış, toza bulanmış tozlu

GUBARE
f Sığır ağılı, mandıra * Sığır sürüsü

GUBARÎ
Eski harflerle yazılan bir çeşit ince yazı Bu isim Arapça toz demek olan gubardan alınmıştır Yazı, toz gibi ince yazıldığı için bu adı almıştır Eski Türk devletlerinde güvercin postalarıyla gönderilen mektuplar bu yazı ile yazılırdı (OTDS)

GUBBE
Tavşancıl kuşunun yavrusu

GUBEYRA
Yaban iğdesi * Habeş vilâyetinde darıdan yapılan bir cins şarap

GUBRE
Toprak renkli olmak

GUBŞE
Toprak renkli omak

GUCME
Kabın dibinde kalan su

GUDAF
(C: Gudfân) Kuzgun

GUDAT
Ayıp, zillet, noksanlık * Ter u taze olmak

GUDDE
Tıb: Bez Vücudun muhtelif yerlerinde, hususan boyunda bir nevi vücuda lazım su çıkaran depocuk Şiş

GUDDE-İ ARAKIYYE
Ter bezi

GUDDE-İ LUÂBİYE
Tükrük bezi

GUDDE-İ MİDEVİYE
Mide bezi

GUDDE-İ NEKFİYYE
Tıb: Kulak memesinden çeneye kadar olan kısımda bazan ufak ufak meydana gelen bezler

GUDDE-İ TAHT-EL LİSAN
Dilaltı bezi

GUDEK
f Çocuk, tıfl

GUDEKÂNE
Çocukçasına

GUDRUF
(C: Gadârıf) Kıkırdak, kıkırdak kemiği

GUDRUF-U HALKAVÎ
Tıb: Kıkırdak halka

GUDÜVV
Sabah vakti * Sabahleyin bir şeye başlamak

GUDVE
(C: Gudevât) Sabah namazı vakti ile güneşin doğuşu arası

GUFL
Belirsiz, işaretsiz

GUFR
(C: Egfâr) Dağ keçisinin oğlağı * Hastanın iyi olduktan sonra yine üzülüp hasta olması

GUFRAN
Cenab-ı Hakk'ın günahları affedip örtmesi, rahmeti

GUFUL
Dikkatsizlikten veya şaşırmaktan dolayı bir işte hata yapma

GUGİRD
f Kükürt

GUH
f Pislik, necâset

GUK
f Kurbağa

GUL
f Safdil, ahmak, bön, sersem

GUL
Boş ve virane yerlerde bulunan ve helâk edici olan bir cin tâifesi İfrit, hortlak * Ölüm * Belâ

GULAM
Genç, delikanlı Bıyığı henüz bitmemiş genç * Esir, hizmetçi, köle

GULAME (GULME)
Cima arzusu

GULAMİYE
Tar: Cizye ve diğer vergileri tahsil edenlerin topladıkları paraların hazine veznesine teslim edilişi esnasında cizye veya vergi harç pusulalarının her biri için kendilerine verilen tahsil âidatı

GULAMPARE
Dost, sevgili, mahbup (Halk ağzında kulampara şeklinde kullanılır)

GULAN
Tadı ekşi olan ilâçlar

GULANE
f Üstün bir gayretle Yüksek bir himmetle

GULAT
(Gali C) Dinde, mezhebte çok ileri salâbet gösterenler * Galeyân edenler

GULAZ
Kalın, kaba

GULET
Fr İki direkli ve yan yelkenli gemi

GULF
(C: Eglaf) Kılıf Kışır, kabuk

GULFE
Zekerin sünnet edilecek derisi

GULGUL(E)
Bağrışıp çağrışma Şamata, gürültü Velvele * Ağız tarafı dar olan bir kabdan akan suyun çıkardığı ses

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #13
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (G Harfi) GULGULE-İ ETFAL
Çocukların gürültüsü, çocukların bağrışıp çağrışmaları

GULL
Kelepçe Suçlunun boynuna veya ayaklarına takılan zincir, pranga

GULLET
Sıcaklık * Susuzluk harareti

GULUL
Ganimet malında hıyanet etmek(Gull, mâlî ganimetten gizli birşey aşırmak, emanete hıyanet etmektir ki, ekseriyetle devlet mallarında su-i istimâl de bu türdendir Resulullah, gululü kebairden saymıştır ET)

GULUMİYYE
Cimaa şehveti olan kimse

GULÜF
(Gılâf C) Kınlar, mahfazalar, kılıflar

GULÜVV
Ayaklanma Taşkınlık * Üşüşme Hücum Saldırış * Edb: Mübalağanın son derecesi Üçe ayrılan mübalağanın diğer iki derecesinden biri tebliğ, öteki iğraktır Aşağıdaki parçada mübalağa gulüv derecesindedir: Gökler gürüldese, şimşekler çaksa Volkanlar fışkırsa, lâvları aksa,Kıyısız denizler kabarsa, coşsa,Coşkun dalgaları birden tutuşsa, Yerden gökyüzüne alevler ağsa,Gökten yeryüzüne yıldızlar yağsa,Arzın içindeki ateş patlasa,Küreler yarılsa, feza çatlasa,Bir yürek bulunur, korkudan beri,Anladın mı kimdir o? Türk Askeri

GULÜVV-İ ÂMM
Genel ayaklanma, umumi isyan

GULV
Haddini tecavüz etmek, haddini aşmak * Yiğitlik zamanının evveli ve sür'ati

GULYABANİ
İnsanı felâkete attığına itikad edilen vahşi bir mahluk ismi

GUMA
Hava bulutlu olduğundan ayın görünmemesi

GUMGUME
Nâra * Avaz, ses

GUMME
Tasa, keder * Kırba, tuluk gibi şeylerin derinliği * Belirsiz mühim nesne

GUMR
(C: Agmâr) Bön, ahmak kişi Gafil kimse

GUMRE
Kadınların yüzlerine örttükleri kırmızı bez * Küçük kadeh

GUMUM
(Gamm C) Tasalar, kederler, dertler, kaygılar, hüzünler

GUMUZ
Sözün kapalı ve karışık oluşu

GUN
f Tarz, gidiş, sıfat * Renk

GUNA-GUN
f Türlü türlü, renk renk Alaca

GUNC
Eda, naz, kırıtma, cilve

GUNE
f Tarz, gidiş, yol, tarz Sıfat

GUNE GUNE
f Türlü türlü, çeşit çeşit, renk renk

GUNM
Bir şeye meşakkatsiz nâil olmak veya düşmandan doyumluk almak mânalarına gelir ve alınan doyumluğa da isim olarak ıtlak olunur ki ganimet de, her iki mânada böyledir Şeriatta ise ganimet, küffardan anveten, yani harben alınan maldır Binaenaleyh, velevse harbin neticesi olsun bir sulh ve ahd ile alınan mallara ganimet denilmez (ET)

GUNNE
Genizden söylemek, sesi burnundan çıkarır gibi okumak Burundan gelen ses(Tecvidde harfin vasıflarındandır) (Bak: İdgam)

GUNYA
f Geometride kullanılan bir âlet Gönye

GUNYAN
Kimseye ihtiyacı olmayıp müstağni olmak

GUNYAT
Kudret, zenginlik

GUNZ
Tasa, keder * Zahmet, meşakkat

GUNYET
Zenginlik

GUR
Kabir, mezar * Meşhur pehlivan Rüstem-i İraninin lâkabı * Yaban eşeği

GURAB
(C: Garbân-Egribe) Karga

GURAB-ÜL BEYN
Alaca karga

GURABE
f Kubbeli türbe

GURAF
Büyük ölçek

GURBET
Gariblik, yabancılık Yabancı bir memleket Yabancı yer Yâd el

GURBET-ZEDE
f Memleketinden başka yerde bulunan, gurbete düşmüş olan

GUREBA
(Garib C) Garibler

GUREBA-İ YEMİN
İbrahim paşa, Galata ve Edirne saraylarından çıkanlarla, harpte fevkalâde yararlık gösteren yabancılar ve yeni Müslüman olmuşlardan teşkil olunan iki süvari bölüğünden birinin ismidir Bu iki bölüğe birden "Gureba-i Yemin ve Yesar Bölükleri" denildiği gibi "Garip ve Yiğitler Bölükleri" veya "Aşağı Bölükler" de denilirdi Gureba-i Yemin'in bayrakları sarı ile beyaz idi (OTDS)

GUREF
(Gurfe C) Köşkler, kasırlar, çardaklar

GUREMA
(Gerim C) Düşmanlar, adüvler, hasımlar, rakibler * Alacaklılar

GURER
Her ayın ilk üç gecesi

GURFE
Yüksek, âli bina * Yüksek derece * Cennet köşkleri

GURFE-İ ÂLİYE
Yüksek çardak Yüksek köşk * Balkon, cumba

GURGURE
Atın alnında olan beyazlık * Ulu, şerif kimse

GUR-HANE
f Türbe

GURİSTAN
f Mezarlık, türbe Kabristan

GUR-KEN
f Mezarcı, mezar kazan

GURL
Sünnet olmamış kimse

GURLE
Sünnet olunacak deri

GURM
Bir kimse üzerine eda edilmesi, yerine getirilmesi lâzımgelen şey Borç ve diyet gibi (Garâmet de olur)

GURMUL
(C: Garâmil) Erkek eşek * At zekeri

GURR
Beyaz leke

GURRAN
f Haykıran, gürleyen, homurdayan

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #14
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (G Harfi) GURRE
Parlaklık Her şeyin başlangıcı Bu cihetle, kameri ayların ilk günlerine gurre-i şehr denilmiştir Köleye, cariyeye ve malların en güzidelerine, gurret-ül emval denir Güzel parlak yüze, vech-i agarr; açık ve nurani alına, cebhe-i garra denir ki, aynı asıldan müştaktırlar * Fık: İskat edilen (düşürülen) bir ceninden dolayı verilmesi icab eden malî bir tazminattır Hanefîlerce 500, Şafiîlerce 600 dirhem gümüştür

GURRE-İ GARRA
Bir günlük hilâl

GURRE-İ MUHARREM
Arabi aylardan olan Muharrem ayının birinci günü ve gecesi

GURRENDE
f Hiddetle bağıran, şiddetle gürliyen

GURUB
Batma, batış Batıda görünmez olma Gözden kaybolmak * Uzaklaşmak Irak olmak

GURUB-U ŞEMS
Güneşin batması

GURUR
Kibir Boş yere güvenmek * Kıymetsiz şeylere güvenip mağrur olmak(Evet, gurur ile insan maddi ve mânevi kemalât ve mehâsinden mahrum kalır Eğer gurur saikasıyla başkaların kemalâtına tenezzül etmeyip, kendi kemâlâtını kâfi ve yüksek görürse, o insan nâkıstır Böyle insanlar, malumat ve keşfiyatlarını daha yüksek görmekle, eslâf-ı izamın irşâdat ve keşfiyatlarından mahrum kalırlar Ve evhama mâruz kalarak bütün bütün çizgiden çıkarlar Halbuki eslâf-ı izâmın kırk günde yaptıkları bir keşfiyatı, bunlar kırk senede bulamazlar MN)

GURVE
Burnun ucundaki kıkırdaktan yapılmış yumuşak kısım

GURZ (GURZA)
(C: Guruz-Ağraz-Guraz) Su taksim olunan yer * Eyer kolanı

GURZE
(C: Guruz) Pamuklu elbisede kullanılan kaba dikiş

GURZUF
Kıkırdak * Yumuşak olan kemik

GUSA'
Sel köpüklerine karışmış çürük ağaç yaprakları tortusu, köpüğü

GUSALE
Yıkama suyu

GUSALE
f Dana, buzağı Sığır yavrusu * Kösele

GUSAS
(Gussa C) Kederler, hüzünler, kaygılar, tasalar

GUSFEND
f Koyun (Bak: Guspend)

GUSL
(Bak: Gusül)

GUSN
Saç örgüsü

GUSN
Ağaç dalı Budak * Tıb: Damar ve sinir gibi ayrılan bedenin cüzleri

GUSN-İ MEKSUR
Kırılmış dal

GUSN-İ ŞECER
Ağaç dalı

GUSNE
Tek dal

GUSPEND
f Koyun, ganem

GUSPEND-GÜŞÂN
f Kurban bayramı

GUSRE
Yeşile benzer bozrak renk

GUSS
Leîm, zayıf adam * Bir şeyi beğenmeyip ayıplamak

GUSSA
Keder Tasa *Gam * Boğaza takılan yemek * Ağaç, diken

GUSSADÂR
f Kederli, tasalı Kaygılı Gussalı

GUSSANÂK
f Kederli, hüzünlü, tasalı, kaygılı

GUSUN
(Gusn C) Filizler, ağaç dalları

GUSÜL
Boy abdesti Temizlenmek Maddi, manevi temizlik için şartları dahilinde yıkanmak Taharet-i Kübrâ da denir

GUSV
Zulmet, karanlık

GUŞ
f Kulak * Mc: İşitmek

GUŞ-İ CAN
Can kulağı

GUŞ-İ HUŞ
Akıl kulağı Can kulağı

GUŞ-İ KABUL-İ CAN
Candan kabul ile dinlemek

GUŞAB
f Pekmez

GUŞANE
Düşürülmüş hurma * Hurma ağacı altına düşüp toplanan hurma

GUŞ-ASB
f Rüya * İhtilam Uyurken cenabet olmak

GUŞ-DAR
f "Kulak tutan" Sözü tam mânasıyla dinleyen, kulak veren

GUŞE
f Köşe, kenar, bucak

GUŞE-BEND
f Köşebent * Ciltli kitaplarda kapağın dört köşesine yapılan süsleme

GUŞE-GÎR
f Bir köşeye çekilen

GUŞE-İ DEHAN
Ağzın iki tarafı

GUŞE-İ UZLET
Tenha ve ıssız köşe

GUŞE-NİŞİN
f Köşeye çekilen, münzevi, insanlardan uzaklaşan

GUŞETMEK
İşitmek Dinlemek, kulak vermek, mesmu' olmak

GUŞ-HURDE
f Kulağı bükülmüş, terbiye edilmiş

GUŞİŞ
f Çabalama, uğraşma, çalışma

GUŞMAL
f Yola getirme, te'dib etme, kulak bükme, ihtar etme

GUŞT
f Et, lahm

GUŞTİN
f Etten, etten ibâret, etten meydana gelmiş

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #15
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (G Harfiosmanlıca Sözlük (G Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (G Harfi) GUŞ-VAR
f Küpe, kadınların kulaklarına taktıkları mücevher

GUŞ-ZED
f Kulağa çarpan, işitilen

GUTAT
Sabahın erken saatleri

GUTE
f Su içine bir defa dalıp çıkma, suya dalma

GUTE-HÂR
(Gute-hor) f Suya dalan

GUTGUTA
(C: Gatâgıt) Yeni doğmuş kuzu

GUTME
Pelteklik, kekemelik

GUVAS
Feryâd edip, "imdat!" diye bağırmak

GUVAT
(Gavi C) Azgınlar, sapkınlar

GUVL
(C: Agvâl-Gaylân) Cinden bir tâife

GUVR
Bir ölçek (12 senc miktarıdır: Senc: 24 batmandır)

GUVTA
Şam diyarında suyu çok olan ağaçlık bir yerGUY : f Söyleyen, konuşan, söyleyici * Kelâm, söz Acemlere mahsus bir cins oyun topu * Baykuş

GUYÎ
f Söyleyiş, söyleme

GUYUB
(Gayb C) Hazırda olmayanlar Kayıplar

GUYUM
(Gaym C) Bulutlar

GUYUS
(Gays C) Yağmurlar

GUZAME
Bir miktar süt

GUZAT
(Gazi C) Din için harbedenler Gaziler

GUZAT
(Bak: Gudat)

GUZBE
Tez gadaplanan, çabuk kızan

GUZE
f Koza

GUZN
(C: Guzun) Derinin büklümü

GUZR
Çokluk, kesret * Devenin sütünün çok olması

GUZRUF
(C: Gazârif) Kulak kemiği * Kıkırdak

GUZUZA
Taze olmak

GUZZ
Oğuz Türkleri

GÜCÜK
Kuvvetsiz, zayıf, gevşek

GÜDAHTE
f Erimiş

GÜDAZ
f Mahveden, yakan, eriten mânâlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır Meselâ: Takat-güdaz $ : Takati mahveden

GÜDAZENDE
f Eriten, eritici

GÜDAZİŞ
f Yakılma, yanma

GÜFT
f Dedi, söyledi * Söz, kelâm

GÜFTAR
f Sözler, lâkırdılar

GÜFTE
Her hangi bir makama göre bestelenen manzume * Farsça "söylemek" demek olan "güften" mastarından gelen bu tabirin mânası, söylenmiş söz demektir

GÜFT Ü GU
Dedi kodu Kîl ü kal

GÜFT Ü ŞENÎD
İşitilen şeyler, duyulan şeyler

GÜHERÇİLE
Barut yapmaya yarıyan bir madde

GÜHER-FÜRUŞ
f Mücevher satan

GÜHER-PARE
f Mücevher parçası

GÜHER-RÎZ
f Cevher döken, cevher saçan

GÜL
f Küçük ve dikenli bir ağaçta olup şeklinin ve kokusunun güzelliği ile meşhurdur Şairlere göre bülbülün sevgilisidir Pek çok cinsi vardır

GÜL-İ HAMRÂ
Kırmızı gül

GÜL-Ü MUHAMMEDÎ (ASM)
Kırmızı renkte bir gül çeşitidir ("Keşfül Hafa" isimli hadîs kitabının 1, cilt, 302 Sahifesinde, mezkur gül hakkındaki rivayetlerin sıhhatleri üzerinde durulmaktadır)

GÜL-İ RUHSAR
f Gül yanaklı * Mc: Mânevi çok güzellik sahibi Çok sevilen

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.