Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
atatürkün, aşamaları, hazırlıklar, kurtuluş, milli, mücadele, savaşından, yaptığı, önce

Atatürk'ün Kurtuluş Savaşından Önce Yaptığı Hazırlıklar, Milli Mücadele Aşamaları

Eski 09-09-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Atatürk'ün Kurtuluş Savaşından Önce Yaptığı Hazırlıklar, Milli Mücadele Aşamaları



Atatürk'ün Kurtuluş Savaşından Önce Yaptığı hazırlıklar, milli mücadele aşamaları
Atatürk'ün Kurtuluş Savaşından Önce Yaptığı hazırlıklar, milli mücadele aşamaları

,kurtuluş savaşının hazırlık aşaması ,milli mücadelenin aşamaları ,kurtuluş savaşı hazırlık aşaması, atatürkün samsuna çıkışı aşamaları, kurtuluş savaşında halkın dayanışması, kurtuluş savaşında dayanışmanın önemi, kurtuluş savaşına hazırlık ve savaşlar ,kurtuluş savaşındaki dayanışmanın önemi, kurtuluş savaşının hazırlık ve savaş döneminin aşamaları, mustafa kemalin kurtuluş savaşındaki hareketleri, kurtuluş savaşında türk halkının dayanışması ,kurtuluş savaşı dayanışması ,kurtuluş savaşında milletin dayanışması

KURTULUŞ SAVAŞI
A-HAZIRLIK DÖNEMİ

1-Kuva-yi Milliye Hareketi
İtilaf Devletleri Mondros Ateşkes Antlaşması’na dayanarak Türk topraklarını işgal etmeye,orduyu terhis etmesi için hükümete baskı yapmaya, silah ve cephaneye el koymaya başlamıştıBu durum Türk halkının büyük tepkisine yol açmıştıHele Yunanlıların İzmir’i işgali ve ardından da Batı Anadolu’nun iç kesimlerine doğru ilerlemesi milli heyecanın iyice artmasına yol açmıştıYerli Rumlarla işbirliği halinde hareket eden yunanlılar,Türk köy ve kasabalarına saldırıyor, halkı acımasızca katlediyorduBu durum Türk halkının vatan savunması için silaha sarılmasına neden olduÇoğu askeri nitelikli kişilerin öncülüğünde efeler ve zeybeklerden milli teşkilatlar kurulmaya başlandıEli silah tutan sivil halk,bölgenin işgalini önlemek ve Yunan vahşetine dur demek için bu milli birliklere katıldıKuva-yi Milliye (milli kuvetler) adını alan bu silahlı direniş grupları, Batı Anadoluda ilk cephelerin kurulmasını sağladılar

Temmuz 1919 da Balıkesir, Ağustos 1919 da da Alaşehir kongresi toplandı Bu kongrelerde alınan karalarda, Kuva-yi Milliye’nin insan, silah ve cephane bakımından desteklenmesi uygun görüldü

Düzenli ordunun kuruluşuna düşmanın ilerleyişi yer yer durduran ve büyük kayıplar verdiren bu birlikler, Anadolu harekatının teşkilatlanmasın ada zaman kazandırmıştır Bu teşkilatlanma içinde Ayvalık’dan Denizli’ye kadar uzanan bir cephe oluştuBaşlıca yan cepheleri Ödemiş, Ayvalık, Sema, Akhisar, Salihli ve Aydın cepheleri olan bu geniş cephe sonradan Batı Cephesi adını almıştır Salihli Cephesi’nde Çerkez Ethem, Aydın Cephesinde Yörük Ali Efe ve Demici Mehmet Efe Kuva-yi Milliyeyi sembolleştiren isimler oldu

Batı Anadolu’da oluşan bu Kava-yi Milliyenin anlamı Sivas Kongresi ile genişletildi ve kongre kararı ile bölgenin Kuva-yi Milliye genel komutanlığına 20Kolordu Komutanı olan Ali Fırat Paşa atandı

Güney illerimicin Fransızlar ve Ermeniler tarafından işgali üzerine bu illerimizde de halk teşkilatlanarak Kuva-yi Milliye birlikleri kurmuştu Kuva-yi Milliyenin güney cephesindeki ilk savunması 11 Aralık 1919 da Dörtyol’da başlatıldı Daha sonra Adana, Maraş, Urfa ve Antep’de düşmana karşı direnişe geçen Türk halkı daha çok Kuva-yi Milliye birlikleri ile kendi şehir ve kasabalarını kahramanca savunmuşlar ve düşmanı kovmuşlardır

Diğer yandan Karadeniz yöresinde Samsun ve Giresun’da Pontusçu Rumlara karşı Trakya’da Yunanlılara karşı oluşturulan Kuva- yi Milliye birlikleri başalrılı mücadele vermişlerdir

Bölgesel direniş hareketi olarak ortaya çıkan ve Türlerin gücünü en zor günlerde düşmana gösteren Kuva-yi Milliye birlikleri,İngiltere gibi dönemin en güçlü devleti tarafından desteklenen düzenli Yunan ordusu karşısında yeterli başarıyı gösteremedi

Uzun süre düşmanı oyalayıp milli hareketin güçlenmesi için zaman kazandırdı Ermeni ve Rum çetelerine karşıköy,kasaba ve şehirleri korudular Baskınlar düzenleyerek İtilaf devletlerinin kontrölündeki depolardan silah ve cephane edindilerİç ayaklanmaların bastırılmasında önemli hizmetler yaparak milli bilincin ve direniş azminin güçlenmesinde etkili oldular

Ancak belli bir otoriteden yoksun olan bu birlikler, kendi şeflerinin emrinde hareket ediyorlar, ihtiyaçlarının çoğunu kendileri karşılamay çalıyorlardı Bu duum zaman zaman halkın şikayetine neden oluyordu Askeri disiplin ve düzenden uzak olan silah ve cephane yönünden yetersiz olan bu birlikler askerlik tekniğini de bilmiyordu

Düşmanı ülkeden ssöküp atabilmek için düzenli bir orduya ihtiyaç vardı Bu nedenle TBMM açılınca düzenli ordunun kuruluşu çalışmalarına hız verildi TBMM aldığı bir karala Batı Cephesini oluşturmuştu Tüm Kuva-yi Milliye birliklerinin cephe komutanlığının emrine alınmasına karar verildi Böylece Kuva-yi Milliye dönemi sona erdi ancak Kuva-yi Milliye ruhu kurtuluş savaşı boyunca Türk milletinin gönlünde yaşamaya devam etti

2-Mustafa Kemal’in Samsun’a Çıkışı ve Milli Bilincin Uyandırılması

Mondros ateşkes Antlaşması’ndan sonra İstanbul’a gelen Mustafa Kemal, burada vatanın nasılkurtarılacağı konusunda çalışmalaa başladı Yetkililerle yaptığı görüşmelerde, onların ümitlerini kaybetmiş olduklarını ve İstanbul Hükümetine güvenilemeyeceği anlaşılmıştır O, güvenliği arkadaşlarıyla yaptığı görüşmelerde, fiilen işgal altına düşmüş olan İstanbul’da kalmakla vatanın kurtuluşunun mümkün olmadığı kanaatine vardı Ne pahasına olursa olsun Anadolu’ya geçmek ve halkı bilinçlendirerek Milli Mücadele’yi başlatmak gerekiyordu Ancak bunu sağlamak için önemli görev ve yetkilerle geçmekte büyük yarar vardı

Bu sıralarda Samsun ve dolaylarında Pontus Rum çetelerinin saldırıları yoğunlaşmış, Türk halkının da kendilerini savunmal istedikleri bölgede karışıklıkların çıkmasına yol açmıştı İtilaf devletleri olayın sorumlusu olarak Türkleri görüyorlardı İngilizlere Osmanlı Hükümetine bölgede asayişin sağlanmasını, aksi halde Mondros Ateşkes Antlaşması’nın 7 maddesine dayanarak bölgeyi işgal edeceklerini bildirdi Aslında bölgedeki düzen 9 Mart 1919 da Samsun’da 200 kişilik ingiliz irliğinin çıkmasından cesaret alan Rumlar tarafından bozulmuştu

Osmanlı Hükümeti, bölgede asayişin sağlanması için Mustafa Kemal’i göndermeyi uygun buldu Bunda bazı çevrelerin Mustafa Kemal’i İstanbul’dan uzaklaştırmak istemeleri de etkili oldu Diğer yandan IDünya Savaşı’nın yenilmemiş komutanı Mustafa Kemal’in İttihatçılarının politikalarına karşı olmalarının ve padişahın veliahtlığında onunla tanışmış olması ve ona güvenmesinin de etkisi vardı
Mustafa Kemal kendisine yapılan teklifi, planlarını gerçekleştirmek için bulunmaz bir fırsat olarak değerlendirdi 30 Nisan 1919 da geniş yetkillerle merkezi Erzurum’da olan 9Ordu Müfettişliği görevine atandıTrabzon, Samsun, Sivas, Erzurum illeriyle Diyarbakır, Bitlis, Elazığ illerinin sivil ve askeri tüm yetkilerine emir verebilecektiO, Anadolu’ya gönderikmesi konusunda şunları söylemiştir “Bu geniş yetkinin, Beni İstanbul’dan sürmek ve uzaklaştırmak maksadıyla Anadolu’ya gönderenler tarafından, bana nasıl verilmiş olduğu garibinize gidebilirHemen ifade etmeliyim ki, onlar bana bu yetkiyi bilerek ve anlayarak vermedilerNe pahasına olursa olsun, bana, benim İstanbul’dan uzaklaşmamı isteyenlerin buldukları gerekçe, amsun dolaylarındaki güvensizlik olaylarını yerinde görüp tedbirr almak üzere , Samsun’a kadar gitmek idi Ben bu görevin yerine getirilmesinin bir makam ve yetki saibi olmaya bağlı bulunduğunu ileri sürdümBunda hiç sakınca görmediler O tarihte Genelkurmay’da bulunan ve benim maksadımıbir derceye kadar sezmiş olan kimselerle görüştüm Müfettişlik görevini buldular;yetki konusu ile ilgili talimatı da ben kendim yazdırdım

Mustafa Kemal’in görünüşteki görevi, bölgede asayişin sağlanması, silah ve cephanenin depolarda toplanması ve korunması Mondros Ateşkes’inin uygulanması için diğer gerekli önlemlerin alınmasıydı

16 Mayıs 1919’da Bandırma Vapuru’yla 16 kişilik kurmay heyetiyle İstanbul’dan ayrılan Mustafa Kemal, 19 Mayıs’da Samsun’a çıktı Mustafa Kemal Anadolu’ya geçişinin gerekçesini şu sözleriyle ifade etmiştir “Dayanılacak gücün doğrudan doğruya millet olacağı düşüncesi bende çok güçlüydü İstanbul’da olup bitenlerden, yapılan girişimlerden milletin haberi yoktu İstanbul’da oturup, millete haber ulaştırmanın da imkanı kalmamıştır Öyleyse yapılacak tek şeyin İstanbul’dan çıkıp milletin içine girmek ve orada çalışmak olduğuna karar verdim

Mustafa Kemal Samsun’da bir yandan gerekli önlemleri alırken, diğer yandan kendisine verilen görevin tam tersine bütün yurttaki askeri birliklerle bağlantı kurarak askerlerini dağıtmalarını silah ve cephanelerini teslim etmemelerini istedi Diğer yandan Müdafaa-I Hukuk Cemiyetleri ile de ilişki kurarak bölgesel direnişlerin güçlendirilmesine ve milli bir direnişe dönüştürülmesine çalıştı

Okuma parçası Nutuk’ Samsun’a çıkışı

22 Mayıs 1919’da İstanbul Hükümetine gönderdiği raporda, Samsun ve çevresinde Rumlar siyas emellerinden vazgeçerlerse asayişin kendiliğinden sağlanacağı, Türklerin yabancı manda ve kontrolünü tahammülü olmadığına, Yunanlıların İzmir’de hiç bir hakkı olmadığını, milletin egemenliğini ve Türk milletçiliğinini seçtiğini belirtmiştir

Görüldüğü gibi Mustafa Kemal sadece Samsun ve çevresinin güvenliği ile değil, ülkenin tüm genel sorunlarıyla da ilgilenmektedir

Samsun’da çalışmalarını tamamlaya Mustafa Kemal, karagahını daha güvenlikli bir yer olan Havza’ya nakletti Havza’da vali, kaymakam ve komutanlarla gizli bir emir gönderdiHavza Genelgesi olarak bilinen bu belgede; işgalleri kınayan mitingler yapılması, gösterileri artırmayı ve bütün memlekete yaymalarını, Osmanlı Hükümetini ve İtilaf devletlerinin temsilcilerine protesto telgrafları gönderilmesi istendiBaşta İstanbul olmak üzere bütün ülkede mitingler yapılarak işgaller kınandı Kendisi de 30 Mayıs 1919’da Havza’da görkemli bir miting düzenledi

Bu gelişmeler İtilaf Devletlerini çok kızdırdı Onları bir yandan İstanbul’ a 67 Türk aydınını Malta Adası’na sürgüne gönderirken diğer yandan Mustafa Kemal’in de İstanbul’a çağırılmasını istediler Bunun üzerine İstanbul Hükümeti Mustafa Kemal’i 8 Haziran 1919 da geri çağırdıAncak Mustafa Kemal bu çağrıya uymayıp halkı uyarmaya devam etmiştir Samsun ve Merzifon’da İngiliz birlikleri bulunduğundan Havza güvenli değildi Bu nedenle daha güvenlikli olan Amasya’ya doğru hareket etti

3-Milli Birlik ve Beraberlik Yönünden Dayanışmanın Önemi

Milli birlik ve beraberlik bir milletin varlığını sürdürebilmesinin temel unsurudur Milleti meydana getiren fertler arasında dayanışma duygusu…

Mustafa Kemal Samsun’a çıktığında Anadolu halkı yoksul yorgun ve perişan bir haldeydi Toplumsal ve ekonomik hayat çökmüştü Büyük insan kayıplarına yol açan son savaşlar halkı yıldırmış ve karamsarlığa itmişti Ülkede mal ve can güvenliği kalmamı, devlet otoritesi bitmişti İtilaf devletlerinin işgalleri, azınlıkların çıkardığı isyanlar ve katliamlar çekilir gibi değildiHalk işgale uğramış olan bölgeleden göçe başlamıştı

Türk milleti Tarihinin en kötü günlerini yaşadığı bu dönemde Mustafa Kemal halkı
milli birlik ve beraberlik duygusu içinde birleştirerek bi mucize yaratmıştır O yayınladığı
genelgelerde, yaptığı toplantılarda halkı milli dayanışmaya çağırmış, ordu ve milletin
bütünleşerek milleti içine düştüğü felaketlerden kurtarmaya çalışmıştırMustafa Kemal
biliyordu ki millet ortak amaçlar etrafında birleştirilmeden kurtuluşa ulaşmak zordu Çünkü Türk milleti tarihinde zaman zaman bunalımlı dönemlere girmiş, ancak, kurtuluş da hep millli birlik ve beraberlik sayesinde sağlanmıştı

Bu nedenle Mustafa Kemal milli dayanışma ve işbirliğine öncelik vermiştir O
Amasya’ya vardığında Beldiye binasının balkonundan hala yaptığı konuşmasında;
“Amasyalılar! Padişah ve hükümet İtilaf devletlerinin esiridirMemleket elden gitmektedir Bu kötü vaziyete çare bulmak için sizlerle işbirliği yapmaya geldim Vatanımızı en son kayasına kadar savunacağız”( Muhüttün Gül TC İnkılap tarihi s99) diyerek dayanışmanın önemine işarete etmişti O, başka bir konuşmasında da “Millet ve biz yok, birlik halinde millet var Biz ve millet ayrı ayrı şeyler değildir” (Atatürkçülük I s 12) diyerekmilli birlik ve beraberliğin önemini dile getirmiştir

4- İşgallere Karşı ilk Direniş

Türk vatanının haksız işgallerine karşı ilk direniş hareketleri bölgesel nitelikli Kuva-yi yi Milliye teşkilatları tarafından yapılmıştır Osmanlı Hükümetinin silahlı direnişe geçmemeleri konusunda komutanlara emirler vermesine rağmen, bu direniş teşkilatları bir çok komutan tarafından da desteklenmiştir

Düşmana karşı ilk direniş Hatay- Dörtyol’da Fransızlara karşı başlatılmıştır(19 Aralık 1919) Fransızların Suriye’den getirdikleri Ermenilerle birlikte bölgeyi işgal etmeye kalkışmaları, Türk halkının silahlı direnişine yol açtıBüyük kayıp vermelerine rağmen Fransızlar Ocak ayı içinde Mersin, Adana ve Osmaniye’yi işgale başladılarBu durum karşısında halk Çukurova bölgesinde Kuva-yi Milliye birliklerine katılarak mücadeleyi sürdürdü

Batı Anadolu’da Yunan işgaline karş ilk silahlı direnişler İzmir’i işgali üzerine başladı İtilaf devletlerinin desteğiyle İzmir’i işgal eden Yunanlılar Manisa, Aydın ve Ödemiş’i de ele geçirdiler Ödemiş’i işgali sırasında Hacı İlyas Köyünü karargah haline getiren halk, Yunan ordusu ile kahramanca savaşarak çok sayıda şehit verdi Bu savaşa İlk Kurşun Savaşı bu köye de İlk kurşun Köyü adı veriliyor

Ayvalık’da olay komutanı Ali (Çetinkaya) Bey yerli Runların hazırlıklarından, bölgenin işgal edileceğini tahmin etmiştiAncakelinde yeterli askeri olmadığı için milli kuvvetlerinden bir savunmma cephesi oluşturdu 28 Mayıs 1919 da bölgeyi işgale başlayan Yunanlılarla şiddetli çarpışmalar oldu

Akhisar’da ise önce Halit Paşa komutasındaki milli kuvvetler Yunanlılarla mücadeleye girişti Onun şehit düşmesinden sonra mücadele Albay Kazım Bey ( Özalp) tarafından yürütüldüSalihli ve Alaşehir halkı da Yunan işgali karşısında silahlanarak Çerkez Ethem komutasında güçlü bir Kuva-yi Milliye oluşturdular Daha sonra Kuva-yi Seyyane (Gezici kuvvetler) adını alan Çerkez Ethem kuvvetleri bölgede oldukça etkin bir güç haline geldi

Denizli müftüsü Ahmet Hulusi Efendi de bir fetva yayınlayarak halkı düşmla mücadeleye çağırdı

Trakya’da IOrdu Komutanı Cafet Tayyar Paşanın öncülüğünde oluşturulan Kuva-yi Milliye güçleri Yunanlılara karşı büyük bir direniş gösterdiler

Doğuda ise ilk direniş Kars’da Ermenilere karşı oluşturulan Kuva-yi milliye birlikleri tarafından başlatıldıysa da İngilizlerin desteği ile şehir Ermeniler tarafından işgal edildi Bu arada Milli Sina Hükümeti de dağıtılarak üyeleri Malta Adası’na sürgün edildi

7-Lozan Barış Antlaşması
Musanya Ateşkes Antlaşması’ndan sonra sıra kalıcı barışı sağlamaya ve yeni Türk devletini bütün dünyaya resmen kabul ettirmeye gelmişti TBMM hükümeti gereken hazırlıklara başladı Ortada üç soorun vardı Barış Antlaşması için toplanacak konferansın yeri, Türkiye’yi temsil edecek heyetin seçilmesi, sabunalacak konuların belirlenmesi

Türkiye konferans için İzmir’i tehlif etmiş ancan İtilaf devletleri tarafsız bir ülke olan
İsviçre Lousanne (Lozan) kentinde yapılmasını kararlaştırdı Yeni Türk devletinin kaderini çizecek olan konferansta Türkiye’yi temsil edecek heyetin Türkleri isteklerini başarı ile savunabilecek temsilcilere ihtiyaç vardıMustafa Kemal Batı Cephesinde büyük başarılar kazanan ve Mudanya Konferası’nda Türkiye’yi başarı ile temsil eden İsmet Paşa’nın gönderilecek heyete başkan olmasına karar verdi Dışişleri Bakanlığına atanan İsmet Paşa Türk heyetinin başına getirildi Onu çok ağır sorumluluklar bekliyordu Kendisine verilen talimatta Misak-ı Milli ilkelerine bağlı kalınması, Türk yurdu üzerinde bir Ermeni devleti kurulmasına asla izin verilmemesi ve kapitülasyonlara izin verilmemesi isteniyordu

İtilaf devletleri konferansla 27 Ekim 1922 de TBMM Hükümeti’nin yanısıra İstanbuk Hükümetini de davet ettiler Onlara göre konferans Sevr Antlaşmasının yalnızca bir düzeltmesi olacaktı Bu nedenle bu yeni antlaşmayı İstanbul Hükümeti’nin deimzalaması gerekiyordu Onlarınasıl amaçları ise Türk heyetleri arasında görüş ayrılığı yaratarak isteklerini kolayca kabul ettirmekti Ancak buna fırsat verilmedi Mustafa Kemal bu bunalımdan kurtulmanın tek yolunun satanatın kaldırılmasında buldu TBMM 1 Kasım 1922 de aldığı bir kararla saltanat ve hilafeti birbirinden ayırarak saltanatı kaldırdı Böylece Osmanlı Devleti’nin hukuki varlığı sona erdi TBMM hükümeti konferansa Türk milletinin tek ve gerçek temsicisi olarak katılma imkanı elde etmiş oldu

20 Kasım 1922 de çalışmalarına başlayan Lozan Barış Konferansı’na Türkiye’nin karşısında İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya yer alıyorduSobyet-Rusya, Gürcistan, Ukrayna ve Bulgaristan da Boğazlarala ilgili toplantılara katıldı ABD ise konferansa bir gözlemci ile katılmıştı

Konferansta Türkiye’yi destekleyn bir devlet yoktuKonferansta sadece bir kaç yıllık sorunlar değil , Osmalı Devleti’nden kalan yüzyıllık hesaplar görüşülecekti

Türk heyeti, ülkenin geleceğini ilgilendiren çok ağır bir sorumluluk yüklenmişti Karşısında Avrupa diplomasisinin kurnaz siyasetçileri yer alıyordu İngilizler savaşta kazanamadıklarını barış masasında elde etmek istiyorlar, Türkleri galip değil yenilen bir millet gözüyle görüyorlardıOysaki İsmet Paşa aldığı talimat gereği kapitülasyonlar, azınlıklar, doğu sınırı, Doğu Trakya Sınırı ve Adalar konusunda taviz vermek istemiyorduTürkiye’nin tam bağımsızlığını korumak da kararlı olduğunu vurguladı Konuşmasını “Çok acı, ıstırap çektik, çok kan akıttık Bütün medeni milletler gibi hürriyet ve istiklal istiyoruz” sözleriyle kapattı

İtilaf Develetleri ise Türkiye’nin yeni durumu ve kazandığı başarıyı anlamamış görünüyorlardı Kapitülasyonlardan ve Türk toprakları üzerinde bir Ermeni Develeti kurma düşüncesiden vazgeçmiyorlardı İngiltere ise özellikle Musul ve Boğazlar konusunda direniyordu Yunanistanla olan sorunlarda da bir anlaşmaya varılamıyordu

İtilaf Devletlerininuzlaşmaz tutumları ve kabul edilemezz istekleri nedeniyle görüşmelerden olumlu bir sonuç alınamadı İngiltere temsillcisi Lord Curzon’un tehtidler savurarak salonu terketmesi ile görüşmeler kesildi(4 Şubat 1922) Bunun üzerine Türk heyeti de ülkeye döndü

Ordumuz her ihtimali dikkate alarak yeni bir savaş için hazırlanmaya başladı Düğer yandan Türk heyetine yünelik eleştiriler ve mecliste tartışmalar yaşandıKurtuluş Savaşını başarıyla yöneten ITBMM artk yıpranmıştıMustafa Kemel ITBMM’nin görevini tamamladığı ve ileride yapacağı inkılapları benimseyecek yeni bir meclis oluşturmaya kara verdiI TBMM 16 Nisan 1923 de son toplantısını yaparak seçim kararı aldı

İtilaf devletlerinin isteği üzerine Lozan Barışı görüşmeleri 23 Nisan 1923 de yeniden başladıBu arada İtilaf Devletleri uzlaşmaz tutum sergileyen eski temsilcilerini değiştirmiş, konferansa daha ılımlı diplomatlar göndermişlerdi Konferansta uzun tartışmaladan sonra genellikle İsmet Paşa’nın istekleri aşama aşama kabul edildi 24 Temmuz 1923 de Lozan Barış Antlaşması imzalandı

143 maddeden oluşan Lozan Barış Antlaşması’nın esaslarını şöyle özetleyebiliriz

Sınırlar: Türkiye-Yunanistan sınırı, Mudanya Ateşkes Antlaşması’nda belirtildiği gibi Meriç Nehri sınır olacak şekilde çizildiAncak savaş tazminatına kasrşılık İmraz ve Bozcaada Türkiye’ye, Balkan savaşlarından beri Yunanistan’ın işgalinde bulunan Ege Denizindeki diğerAdalar Yunanistan’da kaldı Ancak Yunanistan Türkiye’ye yakın olan adaları silahlar durmayacaktı

Suriye sınırı: Fransa ile 20 Ekim 1921 de yapılan Anlara Antlaşması’nda olduğu sehliyte kabul edildi

Irak Sınırı: Türkiye ile İngiltere mandasında olan Irak sınırının belirlenmesi Musul sorunu nedeniyle çözüme kavuşturulamadı Türkiye-Irak sınırı 9 ay içinde çözümlenmek üzere Türk-İngiliz görüşmelerine bırakıldı Bu görüşmelerden de olumlu bir sonuç elde edilemediği durumda konuyu Milletler Cemiyeti çözecekti

Kapitülasyonlar tüm sonuçlarıyla birlikte kaldırıldı Osmanlı Devleti’nden kalan dış borçlar, imparatorluğun parçalanmasıyla ortaya çıkan devletlere paylaştırıldı Tüerkiye kendi payına düşen miktarı Türk parası veya Fransız Frangı ile taksitlerle ödemeyi kabul etti Ayrıca Düyan-ı Umumiye İdaresi kaldırılarak borçların ödenmesi konusundaki her türlü yabancı denetimine son verilmiştir

Azınlıklar: Türkiye’de kalan tüm azınlıkların Türk vatandaşı olması kararlaştırıldı İstanbul Rumları ile Batı Trakya Türkleri dışında Yunanistan’da kalan Türklerle Türkiye ‘de yaşayan Rumlar yer değiştirecekti Böylece yabancı devletlerin azınlıkları bahane ederek içişlerimize karışmaları önlenmiş oldu

Savaş tazminatı: I Dünya savaşı nedeniyle bizden istenen savaş tazminatı
Reddedilmiş, Kurtuluş Savaşı sırasında Yunanlıların Anadolu’da yaptığı tahribata karşılık savaş tazminatı ödemeleri kararlaştırılmıştır Yunanistan’ın buna karşılık Karaağaç vee çevresini Türkiye’ye bırakılması kabul edilmiştir
· Boğazlar:Boğazların her iki yakasında 15 km lik bir bölge askerden arındıralacak Boğazlar barış zamanında askeri nitelikte olmayan gemilere açık tutulacak Ancak Türkiye savaşa girerse düşman uçaklarının ve gemilerinin geçişini engelleyebilecek ve Boğazları silahlandırabilecekBoğazlar başkanlığını Türkiye’nin yapacağı uluslararası bir Boğazlar Komisyonu’nun yönetimine bırakılacak Karadenizde sınırı olan devletlere bazı kolaylıklar sağlanacak
· İtilaf Devletleri 6 hafta içinde İstanbul ve Boğazları boşaltacaklar

Lozan Barış Antlaşması’nın Önemi
23 Ağustos 1923 de TBMM tarafından Lozan Barış Antlaşması ile İtilaf Devletlerinin
işgal kuvvetleri Dolmabahçe önlerine Türk askerini ve Bayrağını selamlayıp Türk vatanın terk etiler6 Ekim 1923 de Türk kuvvetleri İstanbul’a girdi Böylece Mustafa Kemal’in 13 Kasım 1918 de boğazdaki düşman kuvvetleri için söylediği “Geldikleri gibi giderler” sözü de gerçekleşmiş, Türk vatanı düşmandan tamamen temizlenmiş olmuştu

Lozan Barış Antlaşması Osmanlı Devleti’nin sona erdiği, yeni Türk devletinin siyasi ve ekonomik bağımsızlığının dünyaca kabul edildiği bir başarıdır Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti üzerinde yeni,genç, uluslararası alanda eşit haklara sahip bağımsız bir Türk devleti doğmuş oluyordu Türk devletinin 4 yıldır sürdürdüğü onurlu mücadelesi sonunda kazandığı bu siyasi zafer, bağımsızlık mücadelesi veren bir çok millete ilham kaynağı olmuştur

Lozan Barış Antlaşması ile Misak-ı Milli büyük ölçüde gerçekleşmiş,Türk devlet, asırlardı ekonomik bakımdan kalkınmasını engelleyen kapitülasyon yükünden kurtulmuştur

Türk milletinin huzurlu ve uzun ömürlü barış dönemini başlatan bu antlaşma Ortadoğu ve Balkanlarda da barış ve istikrarın habercisi olmuştur Diğer yandan Anadolu üzerindeki Ermeni ve Rum iddialarının sonsuza kadar tarihe gömülmesini sağlamıştır

Mustafa Kemal Lozan Barış Antlaşması için şunlar söylemiştir;
“Lozan Antlaşması, Türk milletinin aleyhine yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tammlandığı sanılmış büyük bir süikastın çöküşünü bildiren bir belgedir Osmanlı Devleti’ne ait tarihte benzeri görülmemiş bir siyasi zafer eseridir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.