Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
esası, hakkında, kanuni, taslağı

Kanuni Esası,Kanuni Esası Taslağı,Kanuni Esası Hakkında

Eski 09-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kanuni Esası,Kanuni Esası Taslağı,Kanuni Esası Hakkında



Kanuni Esası,Kanuni Esası Taslağı,Kanuni Esası Hakkında
Kanuni Esası,Kanuni Esası Taslağı,Kanuni Esası Hakkında

Kanuni Esasi'nin hazırlık çalışmalarına II Abdülhamid'in izniyle, 7 Ekim 1876’da başlandı Kanuni Esasi taslağını hazırlamak üzere, Midhat Paşa başkanlığında 28 kişiden oluşan bir komisyon oluşturuldu Komisyonun aldığı ilk kararlardan biri, Mebuslar Meclisi ile Ayan Meclisi'nden oluşacak bir "Meclisi Umumi" kurulması oldu
7 Kasım'da da, bir alt komisyon oluşturuldu Bu komisyonun çalışmaları sonucu oluşturulan metin, 23 Aralık 1876'da ilan edildi
Kanuni Esasi’nin kurduğu meclis, 19 Mart 1877’de açıldı Mecliste 69 Müslüman ve
46 Müslüman olmayan mebus vardı Ancak meclisin ömrü kısa oldu 13 Şubat 1878’de,
Abdülhamid, Kanuni Esasi’ye dayanarak, Meclis-i Umumi’yi tatil etti
II Meşrutiyet'in ilanından sonra, 10 Temmuz 1324'de (1908) Meclisi Mebusan tekrar toplantıya çağrıldı 1876 Kanuni Esasisi'nde yapılması gereken değişiklikleri belirlemek üzere bir komisyon oluşturuldu Bu komisyonun hazırladığı metin 8 Ağustos 1325'de (1909) kabul edildi Bu tarihten sonra, sonuncusu 21 Mart 1334 (1918) olan 6 değişiklik daha yapıldı
119 maddeden oluşan Kanuni Esasi'nin ilk beş maddesi, padişahın haklarını sayan ve tanımlayan maddelerdi Osmanlı hükümdarlığı, halifeliği de koruyarak Osmanlı hanedanının en yaşlı üyesine ait olacaktı (2, 3 ve 4 maddeler) Padişahın kişiliği kutsaldı ve yaptıklarından kimseye karşı sorumlu değildi (5 madde) Vükelanın (bakanların) atanması ve azledilmesi, para bastırılması, huthelerde adının söylenilmesi, yabancı devletlerle antlaşma imzalanması, savaş ve barış ilanı, şeriat hükümlerinin uygulanmasının gözetilmesi, yasalar gereğince verilmiş cezaların hafifletilmesi ya da affedilmesi, parlamentoyu toplamak ya da dağıtmak ve temsilci seçimi için gerekli hazırlıkları yapmak padişahın kutsal haklarındandı (7 madde)
Daha sonraki bölüm, Osmanlı vatandaşlarının genel haklarını içeriyordu 8 madde Osmanlı Devleti'nin uyruğunda bulunan kişilerin tümüne "Osmanlı" denileceğini, 9 madde Osmanlılar'ın tümünün, başkalarının özgürlüklerine müdahale etmemek koşuluyla, kişisel özgürlüğe sahip olduklarını belirtiyordu 11 maddeye göre, devletin resmi dini İslam’dı Ancak kamu düzenine ya da genel ahlaka aykırı davranmadığı sürece, her Osmanlı vatandaşı din özgürlüğüne sahipti
Yasa önünde tüm Osmanlılar'ın eşit olduğu, kişilerin, din hakkında önyargıya sahip olunmaksızın vatana karşı aynı hak ve ödevleri bulunduğu 17 maddede, devletin resmi dilinin Osmanlı Türkçesi olduğu, memuriyetlere atanmalarda yetenek ve beceri arandığı 18 ve 19 maddelerde yer alıyordu
Vergiler mükellefin gücüyle oranlı olarak salınacak (20 madde), özel mülkiyete kamu araçları dışında ve yeterli bir tazminat ödenmeden el konulamayacaktı (21 madde) Ayrıca, mesken dokunulmazlığı da getirilmişti Yasaların kararlaştırdığı durumlardışında, yetkililer meskene zorla giremeyeceklerdi (22 madde)
25 maddeye göre de, yasa gereği olmaksızın kimseden vergi, resim ya da başka bir ad altında para alınmayacağı karara bağlanıyordu 26 madde ise işkence ve eziyetin kesin olarak yasaklandığını belirtiyordu
Hakimler azlolunamayacaklar, mahkemelerde yargılama aleni olacaktı Herkes, mahkeme huzurunda hakkını savunmak için gerekli gördüğü yasal araçları kullanabilecekti Mahkemelere müdahalede bulunulamayacaktı
Vekiller ile temyiz reisi ve üyelerini, padişah aleyhinde harekete ve devleti tehlikeye düşürecek girişimlere kalkışanları yargılamakla görevli, 30 üyeden oluşan kuruldu Sadrazam, şeyhülislam ve öteki vekiller padişah tarafından atanacaktı
Memurlar kanuna aykırı hareket etmedikçe ve devletçe zorunlu bir neden görülmedikçe azlolunamayacak, değiştirilemeyeceklerdi Her memur görevinden sorumluydu Kanuna aykırı emirler verilmesi durumunda memur amire itaat ederse sorumluluktan kurtulamayacaktı
Ülkenin bir tarafında isyan çıkacağını gösteren kanıtlar görülürse, hükümet, o yerde geçici olarak sıkıyönetim ilan etme hakkına sahipti (113 Madde)
Meclisi Umumi, padişah açılışı ertelemedikçe, oturumu kısaltmadıkça ya da uzatmadıkça 1 Kasım - 1 Mart tarihleri arasında toplanan bir Meclisi Mebusan ve bir Meclisi Ayandan oluşmaktaydı Meclisin tüm üyeleri kendi meclislerinin kurallarını çiğnemedikçe düşüncelerini söylemekte ve oylamaya katılmakta özgürdüler Bu eylemlerinden dolayı haklarında kovuşturma açılamazdı Üyeler hıyanet, Kanuni Esasi’ye karşı hareket ya da rüşvet ile suçlanırlarsa, hapis ve sürgün gibi bir ceza ile mahkum olurlarsa üyelikleri düşerdi
Her iki mecliste de, üyelerin yarıdan bir fazlası bulunmadıkça oturum açılamazdı Tüm konuşmalar Osmanlı Türkçesi ile yapılır, duruma göre açık ya da gizli oylama yapılabilirdi Her iki meclisçe kabul edilen yasalar padişaha sunulmadan önce vekiller ve sadrazamca onaylanırdı
Ayan Meclisi üyeleri, Mebusan Meclisi üyelerinin üçte birini aşmamak koşuluyla, doğrudan padişah tarafından atanırdı Ayan Meclisi’ne seçilmek için kamunun güvenini kazanmış olmak, devlet hizmetinde başarı göstermek, tanınmış ve 40 yaşından aşağı olmamak gerekliydi Üyeler yaşam boyu atanır, ancak kendi istekleriyle başka göreve geçmek için istifa edebilirlerdi Ayan üyelerine verilen aylık tahsisat 10000 kuruş idi
Mebusan Meclisinin üye sayısı, Osmanlı uyruğundaki her 50 bin erkeğe bir üye olmak üzere saptanıyordu Bunlar özel bir yasa gereğince gizli oyla seçilirlerdi Seçim 4 yılda bir yapılacaktı Mebusan Meclisi’ne seçilmek için 30 yaşını tamamlamış olmak ve Türkçe bilmek gerekliydi Mebusan Meclisi üyelerine yıllık 20000 kuruş, ayrıca aylık 5000 kuruş yolluk veriliyordu

Kabul etmek gerekir ki, Osmanlı hukuk tarihinde bugünkü anlamı ile
ilk yazılı anayasa 1876 tarihli Kanun-ı Esasidir Söz konusu anayasa
1876 yılında II Abdülhamid’in tahta çıkışı ve daha çok Mithat Paşanın
gayretleri ile ilan edilmiştir O devirde devletin içerisinde
bulunduğu dahili ve harici gailelerin giderilmesi amacıyla
hazırlanmıştır Ayrıca hazırlanmasında Tanzimat ve Islahat
Fermanlarında olduğu gibi batının önemli ölçüde etkisi olmuştur

Kanun-ı Esasi’ye göre, yürütme görevi başta padişah olmak üzere
bakanlar kuruluna, yasama görevi ise âyân ve mebusan meclisine
verilmiştir Yargı alanında ise mahkemelerin bağımsızlığı hükme
bağlanmış ve savcılık müessesesi kabul edilmiştir Kanun-ı Esâsî,
kısa süre sonra II Abdülhamid tarafından askıya alınmıştır
Böylece 33 yıl sürecek olan II Abdülhamid devri başlamıştır
1876 anayasasında 1909 yılında önemli değişiklikler olmuş, mesela,
hükümetin parlamentoya karşı siyasal sorumluluğu benimsenmiştir ki,
bu da en azından şeklen parlamenter hükümet sistemine bir geçiş
sayılabilir

1876 ANAYASASI

19 yüzyıla kadar, Osmanlı Devleti bir mutlak monarşi idi “Monarşi" kavramı, ülkeyi tek kişinin yönettiğini ifade eder “Mutlak" sözcüğü ise, bu yöneticinin hiçbir güç tarafından sınırlanmadığı anlamına gelmektedir
Osmanlı Devletinde, ülkeyi yönetme yetkisi Osmanoğulları sülalesinin elindeydi Bu sülale içinden çıkan ve miras yoluyla iktidara gelen padişahlar, bütün devlet yetkilerini kullanırlardı Ülkenin ve devletin sahibiydiler O dönemde, ülkenin halk tarafından seçilen kişilerce yönetilmesi düşüncesi henüz gelişmemişti 1876 Anayasası, ilk kez, halkın temsilcilerinden oluşan bir meclisin kurulmasını öngörerek, padişahın yanı sıra, halkın iradesinin de devlet yönetimine yansımasına imkân tanımıştır
1876 Anayasası ile, artık, padişah ülke yönetiminde tek söz sahibi olmaktan çıkmıştı Halkın temsilcilerinin istekleri de göz önüne alınmak durumundaydı Bir başka deyişle, padişahın mutlak yetkisi sınırlandırılmış, şarta bağlanmıştı Zaten, o döneme adını veren “meşrutiyet" sözcüğü de, mutlak monarşinin, yani tek kişinin sınırsız yönetiminin şarta bağlanması, kısıtlanması, sınırlanması demektir
1876 Anayasası demokrasi açısından ne getirmiştir ? Anayasa, padişahın yetkilerini elinden alarak, monarşiye, yani tek kişinin yönetimine son vermiyordu Halkın kendi kendisini yönetmesi gibi köklü bir değişiklik yapılmamıştı 1789 Fransız Devrimi’nde olduğu gibi, egemenliğin ulusa ait olduğu Anayasada belirtilmemişti Saltanat ve Hilafet; ülke içindeki en üstün dini ve siyasi yetkiler, eskiden olduğu gibi yine padişaha aitti Bununla birlikte, Anayasa, halkın temsilcilerinden oluşan bir meclis öngörüyordu Halk, bu meclis aracılığıyla, kendi isteklerini dile getirebilecek ve yasaların yapılmasında söz sahibi olacaktı
Osmanlı Devletinin yönetiminde böyle bir değişiklik niçin ortaya çıkmıştı ? Batılı ülkelerde, mutlak monarşiden meşruti monarşiye geçişi sağlayan güç, yeni gelişen burjuva sınıfı olmuştur Bu sınıf, Fransız Devriminde olduğu gibi, bazen geniş halk kitlelerini de yanına alarak, krallık yönetiminden cumhuriyete geçişi gerçekleştirmiştir Anayasalar, tüm bu değişikliklerin somutlaştığı belgeler olmuşlardır Osmanlı Devletine baktığımızda ise, padişahın mutlak yönetimini sınırlandıran ve halkın temsiline imkan veren 1876 Anayasasının arkasında, böyle bir sınıfı veya geniş halk kitlelerinin desteğini görmüyoruz O dönemde, Osmanlı Devletinde, henüz burjuvazi olarak adlandırılan bir sınıf ortaya çıkmamıştı O halde, padişahın yetkilerinin sınırlandırılmasını, meşruti yönetime geçilmesini kim ve neden istiyordu ?
1876 Anayasası, çoğunluğu yüksek devlet memurluğundan yetişen, küçük bir aydın grubunun eseridir Amacı, devletin içinde bulunduğu sorunlara bir çözüm bulmak, daha açık bir ifade ile, imparatorluğun çöküşüne engel olmaktır Batılı ülkelerin devlet sisteminin bazı özelliklerinin benimsenmesi ile, devletin, içine düştüğü kötü durumdan kurtarılabileceği düşünülmüştür
Padişahın yetkilerinin sınırlanarak, anayasalı bir düzene geçişin arkasında güçlü bir halk desteğinin olmayışı, sonraki yıllarda gerçekleşen diğer önemli demokratik hareketlerde de genellikle görülen bir özelliktir Bu durum, batılı ülkelerle karşılaştırıldığında, Türkiye’deki demokratik gelişimin önemli bir eksikliğidir Güçlü bir halk desteğine dayanmayan demokratik kazanımlar, otoriter ve baskıcı yönetimler tarafından kolayca geri alınabilmiştir
1876 Anayasası, hazırlanışı bakımından ele alındığında, demokratik bir özellik göstermez Temsili özelliği olmayan, padişahın atadığı bir komisyon tarafından hazırlanmıştır Kabul edilmesi aşamasında da halkın onayına başvurulmamış; padişahın tek yanlı iradesiyle yürürlüğe girmiştir Bu özelliği nedeniyle “ferman anayasa" olarak adlandırılır
1876 Anayasası ile, Padişahın yetkileri çok az sınırlanmış ve egemenliğin sahibi olarak üstünlüğü korunmuştur Osmanlı Devleti gerçek bir meşruti düzene geçmemiştir Söylenebilecek olan, mutlak monarşinin kendisini bir ölçüde sınırlayarak, anayasalı ve meclisli bir yapıya kavuşmuş olduğudur Gerçek bir meşruti monarşi için İkinci Meşrutiyet dönemini beklemek gerekecektir
1876 Anayasası ile atılan bu sınırlı demokratik adımın ömrü, son derece kısa olmuştur Padişah, açıldıktan iki yıl sonra, 1878 yılında, Meclisi “tatil" eder; yani toplantısına son verir ve yaklaşık otuz yıl süre ile tekrar toplantıya çağırmaz Meclisin tatili ile birlikte, yarı-meşruti yönetim son bulur Mutlakıyetçi yönetime geri dönülür

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.