Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bizans, cumhuriyet, döneminde, eyüp, hakkında, osmanlı

Bizans Döneminde Eyüp,Osmanlı Döneminde Eyüp,Cumhuriyet Döneminde Eyüp Hakkında

Eski 09-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bizans Döneminde Eyüp,Osmanlı Döneminde Eyüp,Cumhuriyet Döneminde Eyüp Hakkında



Bizans Döneminde Eyüp,Osmanlı Döneminde Eyüp,Cumhuriyet Döneminde Eyüp Hakkında
Bizans Döneminde Eyüp,Osmanlı Döneminde Eyüp,Cumhuriyet Döneminde Eyüp Hakkında

Bizans Döneminde Eyüp İÖ 395’te Doğu Roma İmparatorluğu’ nun başkenti ilan edilen Konstantinapolis 5 yüzyılda nüfusu ve üstlendiği roller nedeniyle önemli bir kent olmuştur Bu dönemde birinci kuşak surlar (Septimus - Severus Surları) aşılmış, kent batıda yayılarak Theodosios Surları’na dayanmıştır Bu gelişim sürecinde kentin eski çekirdeğinden kara surlarının önemli giriş kapılarına yönelen iki ana eksen (Mese Yolu) ortaya çıkmıştır Bunlardan Marmara Denizi kıyılarına paralel olan Zafer Yolu 6 yüzyılda Akdeniz Havzası’nın başkenti olan İstanbul’da imparatorun kente girdiği anıtsal tören kapısını da içeren önemli ve simgesel bir arterdir Kuzeyden, İstanbul’un ilginç topoğrafyasını oluşturan tepeleri birleştirerek sur dışına çıkan aks ise, Eyüp’ün bu eski dünya kenti ile ilişkilerini açıklayabilmek bakımından, bu bahiste daha da önem kazanmaktadır
6 ve 7 yüzyıllar Konstantinapolis’in Haliç’in kuzeyindeki Sycae ticaret kolonisi ve surdışı ile ilişkiler geliştirmeye başladığı dönemdir Ayvansaray’da surların hemen dışında 6 yüzyılda Justinianos zamanında Meryem’e ithaf edilen büyük kilise yapılmıştır Aynı dönemde Eyüp’te Aziz Kosmos ve Damianos adlarına adanmış bir manastır mevcuttur Kydaro (bugünkü Alibey) ve Barbyzes ( bugünkü Kağıthane ) derelerinin Haliç’e döküldükleri yerin batısında bugünkü Eyüp’ün kurulduğu arazinin dik bir yamaç halinde suya indiği yerde II Theodosios zamanında kurulan manastırdan ve çevrenin görünümünden dolayı buraya Kosmidion (Yeşil) denilmiştir Yerleşme bu ziyaretgah çevresinde oluşmuştur Kuruluşu İS 5 yüzyıl ortalarına uzanan yerleşme, çevredeki dini yapılar nedeniyle, kutsal bir şifa merkezi olarak tanınmıştır Bu dönemde Eyüp’ün bulunduğu alan, Haliç’in diğer sahilleri gibi, zengin ve yoğun bir bitki örtüsüyle kaplı olduğundan ve civardaki ormanlarda av hayvanları yaşadığından imparatorlar tarafından av sahası ve sayfiye yeri olarak da kullanılmıştır
2Osmanlı Döneminde Eyüp
21 15 ve 16 Yüzyıllar
Osmanlı kentleri, eski Yunan ve Roma kentleri gibi, planlı olarak gelişen ve ibadet, yönetim, ticaret mekanlarını içeren bir çekirdek çevresinde oluşmuştur 1453 yılında Osmanlı topraklarına katılan İstanbul, imparatorluğun genişleyen toprakları ve Osmanlı Devleti’nin uyguladığı iskan politikaları koşutunda, Bizans’ın son dönemlerinde yitirdiği canlılığına kavuşmuştur İstanbul bu dönemde devletin gücünü simgeleyen ve imparatorluğun tüm yükünü çekebilecek bir dünya kenti olabilmesi için örgütlenmiştir
Bu örgütlenme başkentteki yönetim, hizmet üretimi (zanaat ürünleri üretim ve dağıtımı) ile savaş ekonomisi ürünleri üretimi (tophane, baruthane, tersane, vb) tesisleri ile hem Suriçi’nde hem de Haliç’in iki yakasında fizik mekana yansımıştır: Saray, Bedesten ve çevresinde Kapalıçarşı, Haliç’teki liman çevresinde kapanlar ile Haliç’in kuzeyinde Galata komşuluğunda Tophane ve Kasımpaşa’da tersane gibi ilk sanayi tesisleri bu dönemde ortaya çıkmıştır Bu yönetimsel ve ekonomik örgütlenmede rol alan nüfus Suriçi’nde ve söz konusu tesislerin yakın çevresinde iskan edilmiştir Bu yerleşmenin dışa vurumu ise özellikle Bizans kentinin Ayasofya’nın konumlandığı odağından başlayıp, kuzeybatıya yönelen kutsal aks üzerinde kurulan Sultan camileri ve külliyelerdir
Bu çerçevede Eyüp’ün rolü fetih sırasında Hz Muhammed’in sahabelerinden Ebu Eyyub’a (Eyüp Sultan) ait olduğuna inanılan mezarın bulunmasıyla başlar Bu mezar üzerine Fatih tarafından yaptırılan türbenin, yanında İstanbul’un ilk sultan camii ve külliyesi (medrese, kütüphane, imaret, çifte hamam) inşa edilmiştir Bu külliye bugünkü Eyüp yerleşmesinin çekirdeğini oluşturmuş, çevresinde Bursa’dan gelen göçmenlerin ve yörüklerin iskanı ile yerleşme gelişmiş ve İstanbul’un kalabalık nüfusunun besin ihtiyacının karşılanmasında burada yer alan tarım alanları ve meralardan yararlanılmıştır
Kuşatma sırasında İstanbul çevresinde Boğaziçi’nin Rumeli kıyılarından Karadeniz ve Eyüp çevresine kadar uzanan bölgede 160 kadar köy nüfusunu kaybetmiş olduğundan ve o zamanki koşullarda bu köylerdeki üretim, kentin beslenmesi bakımından, önem taşıdığından bu köylerin nüfuslandırılması önemli bir politikadır
Eyüp’ün Eyüp Sultan ile başlayan manevi sembolizmi Osmanlı İmparatorluğu’nun sultanlarının halife olarak İslam dünyasının dini temsilcisi sıfatına erişmesi, bunun gereği olarak Hz Peygamber’e ait kutsal emanetlerin de Eyüp’e taşınması ile yükselecektir Bu dönemde Eyüp, Mekke, Medine ve Kudüs’ten sonra en kutsal 4 İslam ziyaretgahı haline gelecek, tarikatlara ait tekkeleri, ileri gelen bilgin ve saray mensubuna ait türbeler ve kabristanlarla büyüyecektir Bu nedenlerle, Eyüp’ün Osmanlı İmparatorluğu’nun gelişme dönemindeki rollerinden biri de devletin halkla ilişkiye geçtiği ideolojik ve simgesel tahta oturma (cülus), bağlılık yemini (biat), kılıç kuşanma törenlerinde, sünnet, doğum ve zafer kutlamalarında odak olmasıdır Tören, Eyüp ve Saray arasında Kutsal Aks ve Haliç üzerinde yapılır Bu işlev Kutsal Aks üzerinde külliyeler çevresindeki mahallelerin ve Haliç üzerinde dinlenme işlevinin gelişmesini olduğu kadar Eyüp yerleşmesinin gelişmesini de etkilemiştir Eyüp dinsel ve dinlenme amaçlı ziyaret ve konaklama mekanı, buna dayalı imalat ve ticaret (seramik, çanak-çömlek, oyuncak atölyeleri) işlevleri ile İstanbul’un Haliç çevresindeki mekansal yapılanmasında bir son nokta olmuştur Fatih’in daha İstanbul’un Osmanlı - Türk Dönemi’nde kuruluş aşamasında, İstanbul’un hasları ve kadılıklarını tayin ederken İstanbul (Suriçi) ve Galata’nın yanına Eyüp’ü de katması bu yönlerin gözetilmesi sonucu olsa gerektir
Nitekim Kanuni Sultan Süleyman döneminde Kırkçeşme su yollarının yapılması gibi önemli imar etkinlikleri sonucu Eyüp’ün, Galata dışında, Kasımpaşa ile birlikte en yoğun surdışı yerleşmelerinden olduğu bu konuda yazılanlardan anlaşılmaktadır
22 17 ve 18 Yüzyıllar
16 yüzyılın sonuna kadar reayanın toprağını terk etme yasağının uygulanması ile nüfus artışı denetlenen İstanbul, bu dönemde Anadolu’da görülen isyan dalgası ve benzeri karışıklıklar nedeniyle önemli ölçüde göçe uğramıştır 17 yüzyıl boyunca Anadolu’daki, 18 yüzyılda Rumeli’deki huzursuzluk ve aynı dönemde Avrupa ve Kırım’da toprak kayıplarının başlaması bu göçü artırmış ve konut alanlarının yoğunlaşmasına neden olmuştur
Nüfusun yoğun olduğu mahalleler Haliç boyunca yer almıştır Bunlar çoğunlukla Beyazıt-Edirnekapı hattının kuzeyinde Rumlar ve Museviler’in yerleştiği mahalleler ile aynı hattın güneyinde tüccarlar ve ilmiye sınıfı mensuplarının bulunduğu mahalleler, Hipodrom ile Aksaray - Yenikapı arasında orta halli ailelerin, esnaf ve zanaatkarların yerleştiği mahalleler ve Samatya - Yedikule arasında mülkiye sınıfının, Ermeni ve Musevilerin yerleştiği, sakinlerinin etnik ya da dinsel kökenlerine göre farklılaşan mahallelerdir
Anadolu’dan göçenler dış mahallelere, kara surları yakınına, kentin henüz yerleşilmemiş bölgelerine yerleşmiş, vakıf kuruluşlarının yardımıyla yaşamlarını sürdürmüşlerdir Bu olgulardan Eyüp’ün etkilenmesi 18 yüzyılda Anadolu’dan kopup gelen bekar erkeklerin, yeniçerilikten ayrılmış olanların ve hatta ailelerin İstanbul’u doldurması ile ilgilidir Bu olgu geçimini tanımlı ve yasal yollardan sağlamayan ‘marjinal’lerin kentteki sayısını artırmış, bu nedenle iş bölgelerinde bekarların yaşadığı geniş sefalet yuvalarının, Eyüp, Kasımpaşa ve Üsküdar’da ise gecekondulaşmanın ilk işaretleri görülmeye başlanmıştır Suriçi’ndeki semtlerin önemli bölümünü yok eden yangınlar sonucu sakinlerin surdışında yer seçmesinin de bunda rolü olmalıdır
Bilindiği gibi 1718-1730 yılları tarihimizde Lale Devri olarak nitelenir Bu dönem yapılarının çoğunluğu kent merkezinin dışında, Kağıthane ya da Boğaziçi’ndedir Kültürel etkinliklerin yoğunlaştığı bu dönemde, kentin dışa doğru büyümesinin de etkisiyle, Haliç’in sonlandığı yerde Kağıthane ve Eyüp mesireleri ve bunların kıyıda sonlandığı sahil saraylarıyla ün yapmıştır
Bu dönemde Eyüp Haliç boyunca güneye doğru, bugün Haliç ile Eyüp Sultan arasında yer alan bölgede, genişlemiştir Eyüp Sultan Camii Mahallesi’nin güneyinde Haliç boyunca yapılan Cezri Kasım Paşa ve Zal Mahmut Paşa camilerinin etrafında mahalleler oluşmuştur Kıyıda Yavedud, Zal Paşa, Defterdar, Eyüp ve Hoca Efendi iskelelerinin varlığı bölgenin o zaman yoğun bir nüfusa sahip olduğunun göstermektedir 1630’larda Evliya Çelebi, Haliç üzerinde Defterdar Camii’ne kadar olan bölgeyi tasvir ile düzlükteki Çömlekçiler Mahallesi’nde bağlı - bahçeli kat kat hoş manzaralı 1000 kadar evden, birçok konak ve bostanın varlığından söz etmiştir Evliya’ya göre bu mahallede üç yüz dükkanlı çarşıdan başka iki yüz elli çanak çömlekçi dükkanı vardır Evliya Çelebi ve Kömürcüyan’ın verdikleri bilgiye göre, çömlek fırınları ve atölyelerinde çanak-çömlek, testi, tabak, yağ, bal, şarap ve su kapları, her türlü oyuncak imalatı söz konusudur Kömürcüyan, Eyüp’ü tasvir ederken, bahçe ve bostanları, şehzade ve sultan hanımlarına ait konakları, saraya kar sağlayan kar kuyularını özellikle belirtmiştir
12Cumhuriyet Döneminde Eyüp
21 19 Yüzyılda ve Cumhuriyetin İlk Döneminde Eyüp
18 yüzyılda başlayan yenileşme hareketleri ve 1834 Tanzimat Fermanı bilimde, sanatta ilerleyen, sömürgeleşme ve sanayileşme ile zenginleşen ve bunu tüm dünyada hissettiren Batının etkilerinin Osmanlı ülkesinde de yaşanmaya başlanması İstanbul’un biçimlenmesini de önemli ölçüde yönlendirmiştir
Sarayın yönetim işlevinin surdışında Beşiktaş sırtlarında, Yıldız’da ve Beşiktaş sahilinde yerleşmesi birçok işlev alanının yer seçiminde ve kentin parçaları arasında kurulan ilişkiler sisteminde en önemli paya sahiptir Galata-Pera’nın Suriçi’ne köprülerle bağlanması, Pera’da gayrimüslim ülkelerin elçiliklerinin çevresinde yeni bir merkez gelişmesi, prestij konut bölgelerinin Beyoğlu’na ve Boğaz kıyılarına yönelmesi bu etkilenme içinde sayılabilir Yeni ekonomik eylemlerde rol alan gayrimüslim nüfusun Haliç’in kuzeyine taşınması, Beyoğlu’nda batılı anlamda bir eğlence merkezinin ortaya çıkması, Anadolu yakası’nda kıyıda ve Avrupa Yakası’nda Eyüp’ün batısında yapılanan modern askeri kışlalar, Boğaziçi köylerinde ve Marmara kıyılarında gelişen sayfiye yerleri ile Sirkeci İstasyonu ve Haydarpaşa Gar-Liman tesisleri yayılan kentin farklı işlev alanlarının belirginleşmesini getirmiş, aynı zamanda bu farklı işlev alanları arasında araçlı ulaşım sistemleri ve ulaşım hatlarının kurulmasına gereksinme doğmuştur
Haliç’in ve Boğaz’ın iki yakası arasında kurulan deniz yolu ile kitle taşımacılığı, Suriçi’nde, Beyoğlu’nda ve Kadıköy - Üsküdar’da tramvay ve Beyoğlu Yakası’nda tünel ile Marmara kıyılarına koşut geçirilen demiryolu hatları bu dönemde hizmete girmiştir Tekerlekli araçlarla ulaşım, mekanı biçimlendirme açısından önceden oluşmuş kent kesimlerinde de etkili olmuş, yanan kent kesimleri geleneksel dokudan çok farklı yol ve mülkiyet dokusu arz eden ızgara sistemle ‘planlanmış’ ve kagir binalarla yeniden yapılanmıştır
İstanbulluların 19 yüzyıldaki üzerine yayımlanan ayrıntılı tasvirlerden İstanbul’dan Eyüp’e gitmek için en kısa yolun Ayvansaray kapısında başladığı, bu yol üzerinde bir sıra mezarlık ve civardaki çiçek bahçelerinde yetiştirilen çiçeklerin satıldığı Gül Pazarı ile karşılaşıldığı, daha sonra dikkati çeken ilk yapının Şah Sultan Türbesi olduğu, onun hemen karşısında Esma Sultan’ın Metruk Sarayı’nın yer aldığı, daha ilerde büyük ulema şeyh ve devlet ricalinin yattığı bakımsız, yarı harap bir çok mezarın bulunduğu anlaşılmaktadır
1880’de Fransız Pierre Loti adına Haliç ve çevresinin manzarasına bakan bir tepede kurulan kahve Eyüp’ün yabancılar tarafından tanınması ve ziyaret edilmesinde farklı bir yer edinmiştir
Bu dönemde Eyüp ile ilgili asıl gelişme yakın çevresinde ortaya çıkmıştır Sultan II Mahmut’un orduyu yenileme çalışmaları sırasında kurulan Rami Kışlası (1829) ile Balkan Savaşları nedeniyle buradan gelen göçmenlerin yerleştiği Taşlıtarla, sonraki gelişmelerin ilgi merkezlerini oluşturmuştur Sirkeci’ye demiryolunun getirilmesi, Silahtarağa’da ülkenin ilk enerji santralinin kurulması, Haliç’te Feshane, İplikhane, Defderdar Yünlü Fabrikası ve diğer sanayi ve depolama yapılarının yoğunlaşması Kasımpaşa, Hasköy ve Eyüp’te sanayi çalışanlarının yerleşme dokusunu ortaya çıkarmıştır Cumhuriyetin ilk dönemindeki kentlerin planlanması çalışmalarında İstanbul için farklı ülkelerden Batılı uzmanlar plan ve öneriler geliştirmiş, ancak hepsi de Haliç’i bir sanayi alanı olarak görmüşlerdir Bunlardan geniş ölçüde uygulanan Prost Planı (1936) ile Haliç kıyılarında ve 1950’li yıllarda Topkapı’da sanayi bölgelerinin tesisi, bunun yanısıra 1940’lı yıllarda Rami yöresinde ızgara sistemle oluşturulmuş yeni yerleşme alanına Balkan göçmenlerinin yerleştirilmesiyle Eyüp yerleşmesi, sanayi ile içiçe girerek, Haliç kıyısı boyunca kuzeybatıya doğru büyümüştür Güvenlik nedeniyle kutsal emanetlerin de Topkapı Sarayı’na nakledildiği bu dönemde Eyüp artık bir ziyaretgah, seyir ve mesire yeri değil, imalathaneler, işçi mahalleleri, orta sınıf konutları ve mezarlıklardan oluşan kenar semttir
13 1950 Sonrasında Eyüp
1950’li yıllara değin dinsel kimliğin öne çıktığı bir su kenarı yerleşmesi olan Eyüp 1950’lerden sonra hızlı bir dönüşüm sürecine girmiştir Bu döneme kadar bir su yolu (kentin ana bulvarlarından biri) üzerinde yalıları, sarayları, orman alanları ve mesire yerleriyle Osmanlı toplumunun yaşam alanı olarak dikkati çeken Eyüp ve Haliç kıyısı 1950'li yıllardan itibaren İstanbul’un gelişim sürecine paralel olarak değişmeye, dönüşüm geçirmeye başlamıştır Bu dönem tüm İstanbul için olduğu kadar, Haliç kıyısı için de önemli bir kırılma noktasıdır Haliç kıyısı ve Eyüp için antik çağdan bu yana devamlılığını sürdüren kimlikler bu noktada önemini yitirmiş ya da geri plana düşmüş, mekan başka dinamiklerin etkileri ile biçimlenmeye başlamıştır 1950 sonrasında Eyüp ve yakın çevresini etkileyen dinamikler incelendiğinde 1950-80 arası ve 1980 sonrası olmak üzere iki dönem belirmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Bizans Döneminde Eyüp,Osmanlı Döneminde Eyüp,Cumhuriyet Döneminde Eyüp Hakkında

Eski 09-10-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bizans Döneminde Eyüp,Osmanlı Döneminde Eyüp,Cumhuriyet Döneminde Eyüp Hakkında



14 1950 - 1980 Döneminde Eyüp
1950’li yıllardan 1980’lerin sonuna kadar İstanbul’un gelişiminde sanayi alanları temel belirleyici işlev olmuştur; konut alanları sanayi alanlarının yer seçim kararlarına bağımlı olarak gelişmiştir 1950 yıllarında Kartal, Bomonti ve Kağıthane bölgelerinde sanayi kuruluşları yer seçmiştir Aynı şekilde Gaziosmanpaşa, Bakırköy, Zeytinburnu, İstinye, Paşabahçe ve Beykoz’da da çok sayıda sanayi kolu üretime başlamıştır 1950’lerin ortasında İstanbul, banliyo demiryolu hattının da etkisiyle, Marmara Denizi kıyılarına koşut olarak batıda Yeşilköy, doğuda Bostancı’ya uzanan bir alana yayılmış, kuzeyde Levent’e ilerlemiştir Bu yayılmada iki farklı konut üretimi öne çıkmaktadır Birincisi gecekondulaşmadır 1940’lı yıllarda yeni yeni ekonomik politikalar sonucunda başlayan göç olgusu 1950’lerden itibaren İstanbul’un gelişiminde temel olgu haline gelmiştir Sanayileşmeye bağlı bu ilk göç dalgası ile gelenler, Haliç ve surdışındaki sanayi kuruluşları çevresinde yerleşmişler, Zeytinburnu, Kağıthane, Taşlıtarla ve Maltepe bölgeleri ilk gecekondu alanları olmuştur İkinci konut üretim biçimi ise apartmanlaşmadır 1954 yılında tapu yasasında yapılan bir değişiklikle kat mülkiyetine olanak sağlanması bu süreci hızlandırmıştır
İstanbul kentsel mekanının biçimlenmesindeki bir diğer etken ise kentte gerçekleştirilen ana arterlerdir 1956 yılında dönemin başbakanı Adnan Menderes’in siyasal amaçlı olarak gerçekleştirdiği imar operasyonları ile meydanlar ve yollar genişletilmiş, o zamana kadar görülmedik genişlikte yollar kısa sürede gerçekleştirilmiştir
1960’larda Yakacık, Tuzla, Çayırova, Gebze sanayi eksenine, Kartal - Maltepe sanayi alanları eklenmiştir Zeytinburnu ve Bakırköy arasını doldurmuş olan sanayi alanları bir yandan Sefaköy, Halkalı, Firuzköy’e, diğer yönden Eyüp, Rami, Gaziosmanpaşa bölgesinden kuzeye kayarak Küçükköy, Alibeyköy ve Kağıthaneye ulaşmıştır Bu dönemde özellikle sanayileşmenin artmasının bir sonucu olarak ekonomi gelişmiştir 1966 yılında İstanbul Sanayi Nazım Planı yapılmış, İstinye ve Haliç kıyılarındaki sanayi alanlarındaki gelişme dondurulmuştur Sanayi planı dışında Doğu Yakası’nda Kartal ve Maltepe, Batı Yakası’nda Levent çevresinde yeni sanayi bölgeleri oluşmuştur
1970 yılından sonra Batı Yakası’nda Bakırköy, Sefaköy, Halkalı, Firuzköy, Avcılar, Eyüp, Rami, Alibeyköy, Gaziosmanpaşa, Küçükköy, Bomonti, Kağıthane, Doğu Yakası’nda Maltepe, Yakacık, Kartal, Tuzla, Çayırova, Gebze ile Ümraniye ve Şile dönemin başlıca sanayi bölgeleri olmuştur 1970’li yıllara kadar Eminönü, Beyoğlu, Taksim, Şişli bölgelerinde süregelen merkez fonksiyonları 1970’li yıllardan itibaren Mecidiyeköy’e ve bir sonraki aşamada Zincirlikuyu’ya ilerlemiştir Karaköy -Beşiktaş ve Şişli - Zincirlikuyu arasında gelişen bu iş bölgesinde genelde hizmet sektörü faaliyetleri yer almıştır Yine bu dönemde Bakırköy, Bayrampaşa, Fatih ve Gaziosmanpaşa semtlerinde merkezi iş alanı işlevleri görülmeye başlanmıştır
1950’lerden sonra uygulanan karayoluna dayalı ulaşım politikaları kentin fiziksel gelişimini etkileyen bir diğer faktör olmuştur 1960’lı yıllarda yapılan E-5 Karayolu ve 1973 yılında hizmete giren I Boğaz Köprüsü ve çevre yolları, gerek sanayi ve merkez işlevlerinin gerekse konut alanlarının yer seçiminde belirleyici olmuş, kent makroformunun biçimlenmesini yönlendirmiştir Bu dönemde İstanbul Metropoliten Alanı, E-5 karayolu boyunca, batıda Silivri’ye, doğuda Gebze’ye dayanmıştır
Eyüp’ün bu olaylardan etkilenmesi araştırıldığında; 1957’de Başbakan Menderes’in, Prost’un planlarından hareketle yol açma girişimleri bağlamında, Rami Kışla Caddesi kuvvetli bir bağlantı yolu haline getirilerek Yeni Yol diye adlandırılan bir bulvar ile Eyüp Sultan Camii’ne bağlanmıştır Tarihi merkeze saplanan bu bulvarın (Eyüp Bulvarı) açılması işlemi Cami-i Kebir Caddesi üzerindeki dükkanların yıkılması, Oyuncakçılar Çarşısı’nın ortadan kalkması … gibi doku farklılaşmalarına neden olmuştur İstanbul Belediyesi tarafından Piccinato’ya hazırlatılan 1/10000 ölçekli Geçiş Devri Nazım Planı’nda Ayvansaray - Defterdar arasında yer alan III Haliç Köprüsü ve çevre yolu bağlantısı da 1960 sonrasında, Boğaz Köprüsü’nün yapımı sırasında, gerçekleştirilmiştir
1954 Kat Mülkiyeti Yasası ile 1974 İstanbul Kat Nizamları Düzenlemesi yukarıda açıklanan nedenlerle yoğun konut talebine maruz kalan Eyüp’te de yükleniciler eliyle yık-yap-sat sürecinin işlemesine ve parçacı yaklaşımlara yol açmıştır Diğer yandan sanayinin yoğunlaşması ile artan kaçak yapılaşma boş alanlarda yayılarak eski dokuyu sarmıştır Tüm bunlar yoğunluğun artmasına, yolların genişletilmesi uygulamaları ile birlikte geleneksel dokunun tahrip olmasına yol açmıştır Bu süreç sonunda Eyüp’teki çiçek yetiştirme alanları da, Alibeyköy’deki sebze bahçeleri ve meralar da ortadan kalkmıştır
15 1980 Sonrasında Eyüp
1980’li yıllar İstanbul Metropoliten Alanı için İmar ve İskan Bakanlığı’na bağlı olarak çalışan İstanbul Nazım Plan Bürosu’nca hazırlanan, ancak gerek hazırlandığı süre içinde büyük kentte değişen koşullar gerekse 1983 yılında çıkarılan imar afları ile etkisiz kalan, ilk 1/50000 ölçekli nazım planın onaylandığı, 3194 sayılı imar yasasının çıkarıldığı, sanayinin kent dışına çıkarılması ile ilgili uygulamaların başladığı, metropoliten alana bağlı olarak organize sanayi sitelerinin kurulduğu, 2 kuşak plansız konut alanlarının bunları izlediği, metropoliten alanın Boğaziçi Köprüsü çevre yolları ve daha sonra Fatih Köprüsü ve bağlantı yolları çevresinde Kuzey Bandı’nda (orman, havza, tarım alanları, kıyılar) ilerlemeye başladığı dönemdir
Yine bu dönemde çıkarılan 3030 sayılı yasa ile ‘Büyükşehir’ kavramı tesis edilmiş, yerleşme merkezleri, bu arada Eyüp, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı ilçe konumuna gelmiştir Yerel yönetimlerin imar yetkilerini artıran bu yasaların da yardımıyla dönemin belediye başkanı marifetiyle başlatılan Haliç’in sanayiden arındırılması operasyonu çerçevesinde kıyıdaki imalathaneler ve Sütlüce’deki mezbaha kaldırılmış, sahilde yeni dolgu alanları tesis edilerek hızlı araç ulaşımına göre tasarlanan geniş ve kıyı kotundan yüksek, kazıklı sahil yolu düzenlenmiştir Sanayiden arındırılan Haliç kıyıları kamuya açık alanlar haline gelmekle beraber, tanımlanan sahil yolu tarihi yerleşim alanının kıyı ve su yüzeyi ile ilişkisini sınırladığından, kent yaşamına katılamamıştır
1984 yılında yine 3030 sayılı yasa çerçevesinde, Kemerburgaz yerleşmesi ve kırsal alanı Eyüp Belediyesi’ne bağlanmış, böylelikle Eyüp Karadeniz kıyılarına kadar çok geniş bir alanın yerel yönetim merkezi olmuştur Gerçi 1990’lı yıllarda Bayrampaşa ve Gaziosmanpaşa’nın ilçe olmasıyla Eyüp’ün kentsel alanı ve kentsel nüfusu azalmıştır ancak, kırsal alandaki yerleşmelerle kolay iletişim olanaklarının olmaması, maden çıkarım alanları ile taş ocaklarının yarattığı ulaşım, doğal kaynakların tahribi, kıyının bozulması ve çevre kirliliği yönünde yarattığı sorunlar, Kemerburgaz vahşi çöp depolama alanının neden olduğu çevre kirliliği ve benzeri güçlükler çözüm bekleyen konular olarak gündemine yerleşmiştir Buna TEM çevresinde kuzeye ilerleyen ve giderek yoğunlaşan kentsel alanın Kuzey Bandı’nda yaratığı tehdit de eklenmelidir Kuzey Bandı’nda, 1990’lı yıllardan itibaren Eyüp’ün yönetimsel sorumluluk alanında da, yaşanmaya başlayan gelişmelerden biri de üst gelir grubunun büyük kent dışında, orman içinde, su kenarlarında, kısaca doğal çevrede gerçekleştirdiği konut ve eğlence alanlarıdır Bu alanlar ormanın önce parçalanmasına, giderek tahribine ve ortadan kaldırılmasına ya da statü değiştirmesine neden olmaktadır
1995 onanlı İstanbul Metropoliten Alanı Alt Bölge Nazım Planı’nın en önemli kararı ise Rami - Topçular sanayi alanının hizmet alanına dönüştürülmesidir Bu karar plansız sanayi ve çevresindeki, düzensiz plansız konut alanlarının yukarıda sözü edilen, Kuzey Bandı gelişmelerine özendirmesi olasılığını da gündeme getirmektedir
Sonuç olarak, bugün Eyüp gelişme ekseni, Haliç kıyılarından, hatta Londra Asfaltı’ndan kaymış, yapılaşma baskısını kırsal alanında doğal çevrede de yaşamaya başlamış bir kara kentidir; suya bu kadar yakınken Haliç’in su yolu, dinlenme alanı ve manzara potansiyelinin değerlendirilmesini, tarihi ve doğal kimliğine uygun bir yerleşme düzenine kavuşmayı beklemektedir

istanbul çevresindeki tarihi yerler, bizans bahçe, mese bizans, eyüp sanayi ve üretim tesisleri,kartal çevresindeki tarihi yerler, istanbul ümraniye imar iskan kent dönüşümü, bursa ve çevresindeki tarihi yerler, bizans döneminde bakırköy, sur içi yaşam bizans konutları yenikapı,eyüp ve haliç, bizanz yerlesim yerleri, eyüp ün kuruluş tarihi ,1960 haliç sahili ,bizans sanatı mese yolu bizans döneminde meydanlar

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.