Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
cumhurbaşkanlarımız

Cumhurbaşkanlarımız

Eski 05-29-2009   #1
yesimciwciw
Icon46

Cumhurbaşkanlarımız



Mustafa Kemal Atatürk ( 23041881)- (10111938)
1CUMHURBAŞKANI

GÖREV SÜRESi

29 EKİM 1923
10 KASIM 1938

1881 yılında Selanik'te doğdu İlk öğrenimini ve askerî öğrenci olarak orta öğreniminin bir kısmını Selanik'te yaptı Manastır Askerî Lisesi'ni bitirdi1902 yılında Kara Harp Okulu'ndan, 1905 yılında Harp Akademisi'nden mezun olduOrduda çeşitli vazifeler aldı 1913 yılında Sofya'da Ataşe Militer olarak bulundu

Birinci Dünya Harbi sırasında, Çanakkale Muharebelerinde, Tümen Komutanı olarak görev yapıı 1916 yılından itibaren, Doğu ve Güney cephelerinde Kolordu ve Ordu Komutanlığı yaptı Bitlis ve Muş'u düşman işgalinden kurtaran kuvvetlerin başındaydı Filistin ve Suriye cephelerinde görev aldı

Mondros Mütarekesi'nden sonra Sevr Anlaşması hükümlerine dayanılarak ülkenin yabancılar tarafından işgali üzerine, son Osmanlı padişahı Vahdettin Han tarafından Anadolu'ya gönderildi19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkarak Türk millî mücadelesini başlattıAmasya Genelgesi, Sivas ve Erzurum Kongrelerini topladı Askerî görevlerinden istifa ederek 23 Nisan 1920'de Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni topladı Meclis Başkanı seçildi5 Ağustos 1921'de Başkomutanlık görevini üstlenerek Anadolu'nun Yunan işgalinden kurtarılması için mücadeleye devam etti Sakarya Meydan Savaşı'nı kazandı 19 Eylül 1921'de Meclis tarafından kendisine Mareşal ve geleneksel Gazi ünvanı verildi

26 Ağustos 1922'de işgalci Yunan kuvvetlerine karşı Büyük Taarruz'u başlattı Beş gün sonra 30 Ağustos 1922'de de Başkomutanlık Meydan Savaşı' nı kazanıldıLozan Barış Konferansı'ndan sonra, 11 Ağustos 1923'de toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yeniden Başkan olarak seçildi 9 Eylül 1923'de kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanlığı' na seçildi

29 Ekim 1923'de Cumhuriyet'in ilân edildiği gün, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı oldu Dört dönem üst üste seçildi10 Kasım 1938'de öldü

ESERLERİ
Atatürk'ün Özel Mektupları
Mustafa Kemal Atatürk
Kaynak Yayınları / Siyasal Tarih ve Türkiye Dizisi

"Atatürk'ün Özel Mektupları", ilk kez Sadi Borak tarafından derlenmiştir 1961 yılında ilk basımı yapılan eser, kısa sürede tükenmiş, 1970'te ikinci ve 1980'de üçüncü basımı yapılmıştır İlk basımı 42, ikinci basımı ise 80 mektubu kapsayan eser, üçüncü ve elinizdeki dördüncü basımında 157 mektubu içermektedir

Atatürk'ün bu mektupları, yaşadığı dönemin ve içinde bulunduğu siyasal ve toplumsal olayların birer aynası gibidir Ayrıca Atatürk'ü tüm yanlarıyla bu mektuplarda bulmak da mümkündür: Sevgileri, tutkuları, hatta kıskançlıklarıyla Mektuplar, tarihimiz ve Atatürk'ün biyografisiyle ilgili birçok materyali de içermektedir Bu eserde yer alan mektuplar, öyküleriyle birlikte birçok olayı aydınlığa kavuşturmaktadır Yakın tarihimizin kimi olayları belge ve bilgi yetersizliği nedeniyle tarihimize yanlış olarak yansımıştır Kimi olaylar da aynı nedenle birtakım gerçek dışı varsayımlar üzerine kurulmuştur Bunlar arasında kasıtlı olarak saptırılan olaylar da vardır: Fevzi Çakmak'ın Anadolu'ya geçişi, Sovyet yöneticileriyle yazışmalar, Ardahan Milletvekili Hilmi ve Ali Galip olayları vs

"Atatürk'ün Özel Mektupları", yakın tarihimizin bilinmeyen ya da az bilinen kimi olaylarını açıklığa kavuşturmuş olması bakımından her zaman başvurulması gereken kaynak bir yapıt niteliğindedir


Atatürk Konuşuyor
"Nutuk Öncesi"
Mahmut Soydan, Falih Rıfkı Atay
Tekin Yayınevi

Bu kitap için anılarını kağıda döken Falih Rıfkı Atay ve Mahmut Soydan'a Atatürk'ün özel demeci "Benim anlattıklarım ve anlattıklarımı değerlendirmek için size verdiğim
belgeler okunduktan sonra, bütün Türk milletini, özellikle Türk aydınlarını vicdan ve fikir hesaplaşmasına çağırmak isterim "Anılar" diye size anlattığı bu hikayelerin, zamanımıza kadar birtakım Devlet büyüklerinin anılarını yayımlamak sevdasına benzer bir eğilimden doğmuş olduğunu sanmayınız Eğer ben, bu gerçekleri size söylüyorsam ve milletimize
ulaştırıyorsam, elbette bundan, büsbütün başka bir amacım vardır Bu amaç ne olabilir? Bunu burada açıklayamam Fakat benim tasarladıklarımı, düşüncelerimi içtenlikle ulaştıran bu yazılar okunduktan sonra, kuşku duymam ki milletim, kendi kendine durumu öğrenecek, değerlendirebilmek için gerekli belgelere sahip olacaktır

Dediklerimi, olaylar eylemlerle kanıtlamamış olsaydı, bu sözlerimin kapsadığı gerçeği -güç anlaşılabilir düşüncesiyle-, bir zaman daha yayımlamakta ağır
davranmaya belki gerek görürdüm"

HAKKINDA YAZILANLAR

Atatürk'ten Anılar
Kemal Arıburnu
İnkılap Kitabevi / Atatürk İle İlgili Kitaplar

Atatürk'ün düşüncelerini ve kişiliğini ortaya koymak ve değişik yönleriyle anlatmak çabasını güderken, çok dar bir çerçeve içinde de olsa, O'nu anlatanların da bu ortam içindeki yerlerine ve kişiliklerine de değinmiş bulunuyorumHer anı ve izlenimin büyük bir değeri vardır Uzun ve görkemli bir dönemin güçlü komutanları, tarihçileri, şairleri, yazarları, romancıları, müzisyenleri ve halk ozanları hep O'nu anlatmaya, ressamları O'nu çizmeye, heykeltraşları O'nu yontmaya çalışmışlardır Bu anlatılanlar, hep gönüldeki Atatürk'tür O'nu
gönüllerinde duymayanlar, davasına baş koymayanlar, başlarını omuzlarının üzerinde bir yük gibi taşıyanlar O'nu anlatamazlardı ki

Anılarla Mustafa Kemal Atatürk
İsmet Kür
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / Atatürk Dizisi

İsmet Kür, "Yazın bir bütündür Diyelim ki, bir ulu ağaçtır Bu ağacın her dalında ürün vermiş olmaktan mutluyum" diyor Yayınlanmış 17 kitabı ve bunların arasında 9 baskı yapmış olanları var Yazarımızın kitapları, -hatta günlük gazetelerde yayınlanmı kimi makaleleri, köşe yazıları bile- daima ses getirmiştir Yazılanların tümünde vurgulanan, İsmet Kür'ün kendine özgü sürükleyici, rahat yazış biçimi; alışılagelmişten biraz farklı, hatasız, ustaca kullandığı dil olmuştur Psikolojik irdelemelerindeki etkileme gücü de, yazılarının, üstünde durulan başka bir özelliğidir

Atatürk'ten Anılar
Kazım Özalp, Teoman Özalp
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / Atatürk Dizisi

1930'lu yıllarda çocuk yaşlarında olan, bugünün belirli yaş düzeyinin üzerindeki akranlarımdan bir kısmı, Atatürk'ü, bir kez uzaktan dahi görmüş olmayı, haklı olarak büyük bir mutluluk saymaktadırlar Ben bu yönden gerçekten çok şanslı bir insanım Babamın ona yakınlığı nedeniyle çok kereler Atatürk'le beraber olabilmek şansına eriştim Bu ülkede yaşayan herkes, eğer Atatürk ile ilgili bir anısı varsa, bunu milletine mal etmeyi bir görev saymalıdır Bu nedenle, her ne kadar çocuk yaşlarımdaki anılar da olsa, bazıları, büyük dersler alınacak değerdedir Anılarımı bu kitap içerisinde ikinci bölüm olarak yayınlamayı mutlu bir fırsat sayıyorum Ailemizin elinde bulunan ve bazıları bugüne kadar hiç yayınlanmamış olan fotoğrafların, bu yayına bir katkı sağladığı inancındayım Kitabın birinci bölümünü oluşturan babamın anılarında, kendi yazdıklarına aynen sadık kalınmış, ancak o devirde kullanılmakta olan Arapça kelimelerin bazıları, gençlerin daha iyi anlayabilmeleri için, bugün kullanmakta olduğumuz şekilde Türkçeleştirilmiştir Belirli bir tarihten sonraki anılarda, soyadları ve kullanılmaya başlanmış bulunan yeni kelimeler kullanılmıştır

Atatürk'ün Avrasya Devleti
İsmet Bozdağ
Tekin Yayınevi

Atatürk'ün gözünde Milli Misak'ın anlamı nedir? Milli Mücadele'de, Sovyetlerden, ne zaman ve ne kadar yardım aldık? İran'a 1923 yılında Uçak armağan ettik mi? Neden?
Enflasyonun yüzde 250'lerde olduğu 1924 yılında 100000 altın harcayarak: "Türkiyat Enstitüsü" kurduk, "Etnografya Müzesi"nin temellerini attık mı?
Niçin? Dil Kurumu, Tarih Kurumu'nun kurulmasında gözetilen hedef nedir? Bu Hedef'den Kim ve niçin saptı? Atatürk ve İnönü hangi fikirde çatıştılar? Kim haklı idi?
Atatürk, İnönü'nün çocuklarına okumalarını sağlamak için mirasından pay ayırdı mı? Niçin? Atatürk'ün "Siyasi Vasiyeti" var mı? Neydi ve uygulanmasını kim önledi?
Atatürk, kimin Cumhurbaşkanı olmasını istiyordu? Kim oldu? Bütün bu soruların cevapları, bu kitapta!

Atatürk'ün Fikir Sofrası
İsmet Bozdağ
Tekin Yayınevi

Atatürk'ün akşam sofralarına çok ilişildi; "Yaran sofrası" denildi; "Malum Zevat Sofrası" denildi; hatta "Sarhoş Sofrası" diyenler bile oldu Bu kitap, Atatürk'ün akşam sofralarının gerçeğini, en sağlam kaynaklardan soruşturarak, onların verdiği bilgilerle yazılmıştır Atatürk'ün en yakınlarından alınan her bilgi, aynı olayın görgü tanıkları ile pekiştirilmiş, hafıza yanlışları düzeltilmiş ve gerçeğe en yakın biçime dönüştürülmüştür

Atatürk sofralarını en iyi anlatan söz, yine Atatürk'ün sözüdür: "Hükümet Uyandı; Hadi Biz Artık Yatalım!"

Hayat ve Hatıratım
Rıza Nur Kendini Anlatıyor
Rıza Nur, Abdurrahman Dilipak
İşaret Yayınları / Belgelerle Yakın Tarih Dizisi

Hayat ve Hatıratım
Cilt: 3
Rıza Nur-Atatürk Kavgası
Rıza Nur - Abdurrahman Dilipak
İşaret Yayınları / Belgelerle Yakın Tarih Dizisi

Atatürk ve Pietro Canonica
Semavi Eyice
Eren Yayıncılık

Mustafa Kemal ve Corinne Lütfü
Bir Dostluğun Öyküsü
Melda Özverim
Milliyet Yayınları

"Çarşamba akşamı, sizinle geçirdiğim günün tatlı hatırasıyla İstanbul'dan ayrıldım Beni sizden uzaklaştıran tren tahmin ettiğim gibi 1830'da değil 1720'de hareket etti"
"Şu anda Hotel Bulgarie'deyim fakat bu otelden menun değilim, yarın değiştirmeyi düşünüyorum"

"Ertesi gün şehirde kısa bir tur yaptım Ekseriya sefarethanede, büromdayım ve çalışıyorum Fethi Bey'de başka bir şey yapmıyor"

"İşte Arıburnu'nda İngilizlerle savaştayım Düşmanın esaslı kuvvetini ezdim Geri kalanı cesur kıtalarım tarafından sahile, donanmanın himaye ettiği bir noktaya sürüldü"

Sınıf Arkadaşım Atatürk
Okul ve Genç Subaylık Anıları
Ali Fuat Cebesoy
İnlilap Kitabevi / Atatürk İle İlgili Kitaplar

Mustafa Kemal'i altmış yıl önce bir cuma akşamı tanımıştım Harp Okulu'nda ve Harp Akademesi'nde sınıf arkadaşımdı 1905 yılı başlarında birer Kurmay Yüzbaşı olarak şanlı Türk Ordu'suna katıldık Önce Suriye'de Beşinci, sonra da Makedonya'da Üçüncü Ordu'larda kurmay stajlarımızı birlikte yaptık İttihat ve Terakki Cemiyeti'nde aynı safta bulunduk Mücadelelerimiz ortaktı Hürriyet hareketlerinde de birlikte çalıştıkBu kitap, okul ve genç subaylık hayatımızın anılarını içine almaktadır -Ali Fuat Cebesoy-

Gazi ve Latife
İsmet Bozdağ
Tekin Yayınevi

Atatürk, "Gazi Mustafa Kemal" günlerinde, İzmir'de bir genç kızla tanıştı ve evlendi 2 yıl, 6 ay, 4 gün birlikte yaşadılar 25 Ağustos 1925 günü, Latife Hanım: "Latife Gazi Mustafa Kemal" olarak çıktığı İzmir'den; sadece "Latife" olarak yine İzmir'e dönüyordu

Nasıl tanıştılar, nasıl yaşadılar, niçin ayrıldtılar?

Bu konuyu çok insan yazmaya heveslendi Başaramadılar Çünkü Latife Hanım: "Özel hayatımdır, yayınlayamazsınız" diye girişimleri, mahkeme kararı ile durduruyordu Biz, bütün kaynakları kullanarak bu kitabı yazdık ve Hürriyet Gazetesinde yayınladık Latife Uşaklıgil yayını durdurma girişiminde bulundu: "Biz, sizin hayatınızı değil, Atatürk'ün evlilik hikayesini yazdık ve yayınladık" savunusu ile yayını sürdürdük ve bu yayın -kitap olarak- bugün elinizdedirBu kitabın bir başka özelliği daha var

Kitap, Atatürk'ün bütün özelliklerini: Tutalım, sigara içerken, ne zaman halka yaptığını, ne zaman yapmadığını; yatağına pijama ile mi, gecelikle mi girdiğine varıncaya kadar titiz bir gerçekçilikle saptanmış ve işlenmiştirBu kitapta: İnsan Mustafa Kemal var

Yaveri Atatürk�ü Anlatıyor
Salih Bozok
Doğan Kitapcılık İstanbul 2001

"Atatürk'le birlikte yaptığım seyahetlere dair bazı defterde notlarım olduğu gibi, Atatürk'ün bana gönderdiği çok kıymetli mektupları vardır Bunları neşretmek için benden satın almak isteyenler olmuştur, fakat Atatürk buna müsaade etmedi ve 'Bunları biz öldükten sonra neşretmek üzere çocuklarına miras bırak' dedi Ben de onun için hepsini muhafaza ederek size miras bıraktım"
İşte Salih Bozok'un bu mirası, ölümünün 60 yıldönümünde oğlu Muzaffer Bozok tarafından yayımlıyor
Esir aldığı Trikopis'e Napolyon'u örnek gösteren
İzmirde kendisine diklenen İngiliz konsolosu odasından kovan
Annesinin mezarının başında ulusal egemenlik yemini eden bir Mustafa Kemal bulacaksınız
Tabiî Latife Hanım'la evlenmelerinin ve boşanmalarının öyküsü,
İnönü ile küslüklerinin içyüzünü, sofrada kopan kimi kavgaların ilginç ayrıntılarını ve Atatürk'ün hastalığının perde arkasını da

Cumhurbaşkanı Gazi M Kemal Paşa'nın Sonbahar Gezileri
Nuri Onat
Çağdaş Yayınları / Tarih-Anı-Gezi-Olay Dizisi

Devrim tarihimizdeki yeri çok önemli bir kitap bu O yılların ünlü deyimi ile "Gazi" Mustafa Kemal Paşa'nın 1924 güzünde, uzun süren bir yurt gezisindeki söyleşileri, demeçleri ve söylevleri yanında, geziden izlenimler, içten coşkulu, sevgi dolu karşılama ve uğurlamalar, vurucu bir dille anlatılmış

Hümanist Atatürk
Hamdi Ülkümen
Çağdaş Yayınları

İster günümüzde yaşasın ister tarihte yaşamış olsun, insanın sevdiği, saygı duyduğu, onu her anımsayışta heyecanlanıp mutlu olduğu insanlar vardır Hamdi Ülkümen için Atatürk işte o büyük insandı Yunus Nadi'nin de yakın dostuydu Birlikte çalışmışlardır Hamdi Ülkümen'in bir devrim lisesi açması üzerine, onun eğitimciliği ve okulculuğu üzerine Yunus Nadi'nin Cumhuriyet'e yazdığı bir başyazıyı da bu kitapçığın sonunda bulacaksınız


İsmet İnönü ( 1884)- (25121973)
2CUMHURBAŞKANI

GÖREV SÜRESi

11 KASIM 1938
22 MAYIS 1950

1884 yılında izmir'de dogdu ilk ve orta ögrenimini Sivas' ta tamamladıktan sonra Mühendishane idadisini (Askerî Lise) bitirdi

1903 yılında Kara Harp Okulu'ndan, 1906 yılında Harp Akademisi'nden mezun olarak, ordunun çeşitli kademelerinde görev yaptı

1910-1913 yılları arasında Yemen isyanı'nın bastırılması harekâtına katıldı
Bu ve bundan önceki görevlerinde hudut problemleri ve asilerle yapılan anlasmalarda görev aldı Birinci Dünya Savaşı sırasında Kafkas Cephesi'nde Kolordu Komutanı olduSuriye Cephesi'nde savaştı; Millî Mücadele sırasında Mustafa Kemal Atatürk'le birlikte çalıştı Edirne milletvekilligi ve bakanlık yaptı Albay ismet Bey, mebusluk ve bakanlık da uhdesinde kalarak Garp Cephesi Komutanlıgı'na getirildi 25 Ekim 1920'den sonra Batı Cephesi Komutanı olarak Çerkez Ethem kuvvetleriyle çatıştıBirinci ve ikinci inönü Savaşlarını yönetti Tuggeneral rütbesine yükseldi

Sakarya Meydan Savaşı ve Büyük Taarruz'dan sonra kazanılan zafer üzerine Mudanya Mütarekesi'nde Büyük Millet Meclisi'ni temsil etti Lozan
Barış Konferansı'na Dışişleri Bakan ve Türk heyeti başkanı olarak katıldı

24 Temmuz 1923'te Lozan Andlaşması'nı imzaladı

Cumhuriyetin ilânından sonra 1923-1924 yıllarında ilk hükûmette Başbakan olarak görev aldı, 1924-1937 yılları arasında bu görevini sürdürdü Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünden sonra, 1938 yılında, TBMM tarafından Türkiye'nin ikinci Cumhurbaşkanı olarak seçildiikinci Dünya Savaşı
sırasında cumhurbaşkanıydı 1950 yılında, yapılan seçimleri kaybettikten sonra, 1960 yılına kadar Ana Muhalefet Partisi Başkanı olarak siyasî hayatını sürdürdü 27 Mayıs harekâtından sonra Kurucu Meclis üyeligine seçildi ve 10 Kasım 1961 tarihinde Başbakanlıga atandı

1965 yılında bu görevden ayrıldıktan sonra milletvekili olarak siyasî hayatına devam etti, 1972'de Parti Genel Ba?kanlıgı ve milletvekilliginden istifa ederek; ölünceye kadar (25 Aralık 1973) Anayasa geregince Cumhuriyet Senatosu tabiî üyeligi görevinde bulundu

ESERLERİ

Hatıralar
Cilt: 1
İsmet İnönü
Bilgi Yayınevi / İsmet İnönü Dizisi

"İsmet İnönü" hatıralarını yazmayı hiç düşünmedi Eğer 1950'li yıllarda Metin Toker hapsedilip Akis dergisinin başından uzaklaştırılmasaydı ve 1960'lı yıllarda Ulus gazetesi güç duruma düşmeseydi, "İsmet İnönü - Hatıralar" adı altında bugün bütününü yayımladığımız bu eser de hazırlanamayacaktı Birinci kitabın birinci bölümünü "İsmet İnönü", kızı Özden Toker'e dikte ederek
yazdırdı ve bu bölüm, 1959'da Akis dergisinde tefrika edildi Birinci kitabın ikinci bölümüyle, çıkacak olan ikinci kitabın tamamı için
"İsmet İnönü", değerli yazar ve tarihçi Sabahattin Selek'in yardımlarından yararlandı Milli Mücadele Yıllarını, Lozan Konferansını ve Cumhuriyet dönemini kapsayan o kısımları Sabahattin Selek, "İsmet İnönü"nün sesinden teybe aldı Bunların bir parçası, hiç değiştirilmeden 1968'de Ulus gazetesinde yayımlandı


Hatıralar
Cilt: 2
İsmet İnönü
Bilgi Yayınevi / İsmet İnönü Dizisi
Nihayet, Cumhuriyetin kuruluşunda, 1937'ye kadar başbakan olarak hizmet gören "büyük devlet adamı" ile karşılaşıyoruz "İnönü" burada Atatürk ile geçici ayrılışının nedenlerini çok samimi bir dille açıklamaktadır Öğreniyoruz ki, anlaşmazlığın temelleri biraz daha eskidedir "İsmet İnönü", cumhurbaşkanı seçilmesinden hemen sonra kendi el yazısıyla tuttuğu notlarda da olayın ilginç ayrıntılarını anlatmaktadır ve bu notlar, ikinci cildin bitimindeki ekler arasında yer almaktadır

Bütün bu cilt boyunca da "büyük edip", o kendine has, dikkat çekici üslubunu sürdürmektedir Denilir ki siyasi karşıtları onun demeçlerini birkaç defa okuyarak inceliğini sezerlerdi Bu, "İnönü"nün üslubunun güç anlaşılır olmasından değil, kıvrak cümlelerle ve kaba konuşmaktan daima kaçınarak fikirlerini, sizin de bir çaba göstermenizi bekleyerek söylemesinin bir sonucudur


HAKKINDA YAZILANLAR

Yarı Silahlı, Yarı Külahlı Bir Ara Rejim 1960-1961
Metin Toker
Bilgi Yayınevi

Kitaplar yaşayan varlıklardır Hele kitap dizileri büsbütün öyledirer Bir planlama yaparsınız Ele alacağınız zamanı parsellersiniz "5 kitap olacak" dersiniz, "6 kitap olacak" dersiniz Bir bakarsınız, biçtiğiniz süreçlerin içinden bir tanesi olağanüstü bir ilginin odak merkezini oluşturmuş Onun üzerine, mecburen -meşhur bir şarkıda söylendiği gibi "mecburiyet"ten- o dönemi bir ayrı ilgiyle ele almak durumunda kalırsınız Özellikle televizyonda yayınlanan bir dizi 1960-1961 dönemini o hale getirdi 1960-1961 arası mutlaka bir "inanılır ve belgesel nitelik taşıyan başvuru kitabı" olmak görevini üstlenmeliydi Bundan dolayıdır ki ilk planlamadaki 5 kitap, "Darbeden Demokrasiye (1960-1965)" ikiye bölündü ve ortaya bu, Milli Birlik Komitesi iktidarını kapsayan "Yarı Silahlı, Yarı Külahlı Bir Ara Rejim (1960-1961)"e yer açtı Dizinin yazarının "külahlı bir fotoğraf"ının bu sayfada yer alması da kitabın adının getirdiği ilhamın sonucudur Böylece dizinin kitap sayısı altıdan yediye çıkmış bulunuyor 6 kitap "İnönü'nün Son Başbakanlığı (1961-1965)" başlığını taşıyacaktır Dizi "İsmet Paşanın Son Yılları (1965-1973)" başlıklı 7 kitapla son bulacaktır


Tek Partiden Çok Partiye 1944-1950
Metin Toker
Bilgi Yayınevi

1944-1950 arası Türk politika tarihinde bir dönemeç noktasıdır Tek partiden, çok partili hayata geçilirken, bu döneme damgasını vuran kimi politikacıların, önemli olayların çoğu, bugün iyi bilinmez, çünkü gizli kalmıştır Metin Toker, İnönü ve Bayar başta olmak üzere Nihat Erim, Tevfik Rüştü Aras, Hikmet Bayur, Refik Koraltan, Samet Ağaoğlu, Sıtkı Yırcalı ve Basri Aktaş gibi o dönemin ünlü politikacılarıyla o yıllarda uzun görüşmeler yapmış, elde bulunan belgeleri, bilgileri değerlendirerek bu yapıtı hazırlamıştır Tek Partiden Çok Partiye, Demokrasimizin İsmet Paşalı Yılları'nı aydınlatacak dizinin ilk kitabıdır

Demokrasimizin İsmet Paşalı Yılları 1944-1973
Cilt: 2
DP'nin Altın Yılları 1950-1954
Metin Toker
Bilgi Yayınevi / Metin Toker'in Kitaplar Dizisi

"Demokrasimizin İsmet Paşalı Yılları 1944-1973" dizisinin 2kitabı "DP'nin Altın Yılları 1950-54", özellikle gençlere, politikacılara ve meraklılara bir başvuru kitabıdır


Demokrasimizin İsmet Paşalı Yılları 1944-1973
Cilt: 3
DP Yokuş Aşağı 1954-1957
Metin Toker
Bilgi Yayınevi / Metin Toker'in Kitapları Dizisi

Metin Toker milli tarihimizden önemli bir devri anlatıyor Metin Toker bu devrin olayları içinde, onların yakınında yaşamıştır Bu devir Demokrasi Devriminin hikayesidir Cumhuriyet tarihimizde tam bir dönüm noktasıdır -İsmet İnönü-
(Önsöz)
Menders'i en çok düşündüren Akis istihbaratının kudreti oldu Konyak kadehindeki soğutulmuş rakısından bir yudum daha alan Menderes "Çalıştığım ekipten emin değilim" dedi Menderes'e göre, ekipte ağzını tutamayanlar vardı Akis bilmemesi, bilememesi icap eden meseleleri biliyordu Menderes, "Bu haberleri Akis'e ya ben, ya siz veriyorsunuz" cümlesini sarfetmekten dahi
çekinmedi

Demokrasimizin İsmet Paşalı Yılları 1944-1973
Cilt: 6
İnönü'nün Son Başbakanlığı 1961-1965
Metin Toker
Bilgi Yayınevi / Metin Toker'in Kitapları Dizisi

Bir gurup asker ülkenin meşru iktidarını devirmek ve onu ele geçirmek için sokağa döküldü mü, mutlaka başka bir asker gurubu da onun karşısında tavır alır Bunların hepsi doğrudur Ama karşıt gurubla birlikte sergüzeştçi gurubun üzerine yürüyebilmek için iktidarın başındaki adamın "Ancak benim Meclis kapısındaki cesedimi çiğneyerek amaçlarına varabilirler" diye kendisini ortaya atması lazımdır O tarihteki Başbakan "İsmet Paşa" değil de Ahmet Bey veya Mehmet Bey olsaydı, ama Ahmet Bey veya Mehmet Bey öyle davranacak yüreğe sahip bulunsaydı sonuç değişir miydi? Metin Toker'in buna yanıtını, işte bu kitapta bulacaksınız


Demokrasimizin İsmet Paşalı Yılları 1944-1973
Cilt: 7
İsmet Paşa'nın Son Yılları 1965-1973
Metin Toker
Bilgi Yayınevi / Metin Toker'in Kitapları Dizisi

Abdi İpekçinin İsmet İnönü ile yaptığı ve 12 Eylül 1970 günü yayımlanan mülakat
Abdi İpekçi: Bu sıralar ne okuyorsunuz Paşam?
İsmet İnönü: Şimdi Metin Toker'in kitaplarını okuyorum Güya bildiğim, tanıdıım insanın kitaplarını okuyorum Ama tamamiyle birbirleriyle tamamen münasebeti olmayan adamların serbest fikirleriyle okuyorum kitapları Çok enterasandır Çok emekle yazılmış kitaplardır Hem tek partiden çok partiye geçiş, hem benimle 10 yıl, İsmet Paşa ile 10 yıl diye kitap var Cilt cilt Bitirmeye çalışıyorum


İsmet İnönü / Televizyona Anlattıklarım
İsmet İnönü Nazmi Kal
Bilgi Yayınevi / İsmet İnönü Dizisi

"İsmet İnönü'nün Cumhuriyet'in 50 Yılı Konuşmasından": Ellinci seneyi o şartlar içinde idrak ediyoruz ki Artık her fikir gerek
yazı ile gerek özle çok partili siyasi haytta söylenebilecek devreye geldik Burada muhtelif cereyanlar zaman zaman söylenir mi, söylenme daha ileri teşebbüslere varır mı, bu yüzden memleketin huzuru ve idaresi temelinden sarsılır mı? Bu endişeleri, idare edenler kafalarında bir ihtimal olarak bulundurmaları lazımdır


İsmet İnönü Yeni Bir Yorum Denemesi
(İsmet İnönü, The Making of a Turkish Statesman)
Metin Heper
Tarih Vakfı Yurt Yayınları / Türkiye Araştırmaları Dizisi

Türkiye siyasetine giriş olarak da okunabilecek bu özgün siyasi biyografi, Türkiye'nin İkinci Adam'ı hakkındaki bazı yerleşik görüşleri yeniden gözden geçiriyor İnönü, Cumhuriyetin kuruluşunda, Batılılaşma sürecinin devam ettirilmesinde, demokrasiye geçişte ve demokrasinin yerleştirilmesinde kritik bir rol oynamıştır Kitapta İnönü'nün Atatürk'ün tamamlayıcısı olduğu ve Türkiye Cumhuriyeti'nin üzerinde durduğu laiklik gibi temellerin sadık muhafızlığını sürdürürken, zamanla liberal görüşleri de benimsediği savunuluyor Prof Dr Metin Heper'e göre, eğer yurttaşları İnönü'yü daha fazla dikkate alsalardı, daha liberal bir demokrasi anlayışına sahip olacaklar, belki de siyasette daha basiretli davranacaklardı


Mevhibe 2 Kitap/
Çankaya'nın Hanımefendisi
Gülsün Bilgehan
Bilgi Yayınevi

"Mevhibe"nin birinci cildini tamamladığımda, Osmanlı İmparatorluğu'nda doğan kendi halinde küçük bir kızın nasıl bir gün Türkiye Cumhuriyeti'nin birinci kadını haline geldiğini yazmıştım ve serüvenin burada bittiğini düşünüyordum Yanılmışım Bayan İnönü'nün hayatının diğer yarısının da sürükleyici bir roman kadar hareketli olduğunu ancak yeni kitap için çalışırken öğrendim O döneme ait eserleri karıştırırken, gazeteleri okurken, yüzlerce mektubu tek tek gözden geçirirken, 11 Kasım 1938'den 7 Şubat 1992'ye kadar anneannemin yaşadıklarını gün gün izledim Acılarını, heyecanlarını, sevinçlerini hissettim, çoğu zaman kendimi onun yerinde buldum Bir defa daha bu hikayeyi tamamlamak için bana ne kadar çok belge bıraktığına hayret ettim Tavan arasındaki sandıklardan ansızın çıkan, geçen asırdan kalma, eski Türkçe mektuplar, dosyaların içine saklanmış, Avrupa modaevlerinden Bayan İnönü'nün zevkine sunulmuş elbise modelleri, imzalı fotoğraflar, albümler, İsmet Paşa'nın yetişmekte olan evlatlarına yazdığı, eğitim alanında ders niteliği taşıyan öğütler ve rastladığım her yerde eski dostlarından bana aktarılan anılarla, Özden Toker'in yaşantısının en hızlı devrelerini yansıttığı günlükler "Mevhibe"nin devamı yine tarih içinde bir gezinti oldu Kahramanım artık sadece "Hanımefendi" diye anılıyordu Bu defa Çankaya Köşkü'nde İkinci Dünya Savaşı'nın sıkıntılarını, Pembe Köşk'te demokrasiye geçişin sancılarını çekti Bir anne olarak çocuklarını siyaset hayatının etkilerinden kurtarmaya çabalarken diğer taraftan Cumhuriyetin birinci kadını olarak kocasının yanı başında her toplumsal etkinlikte yerini aldı Başına gelenler Türkiye'de çok partili demokrasiyi yerine oturtma gayreti içindeki diğer politikacı ailelerinin yaşadıklarından örneklerdi O bu sınavı şerefi ile verebilmiti Tek dileği gelecek kuşakların aynı acıları çekmemeleriydi

Çağdaş Devlet Adamı
İsmet İnönü
Ali Rıza Cihan, Abdullah Tekin
Tekin Yayınevi

Yaşamının akışı içinde laiklik ilkesinin önemine büyük özen gösteren ve bu ilkenin doğrultusuna koşut bir uygarlık sergileyen İnönü, ülke için de sorunun bu olduğu kararıyla ekonomik, kültürel, sosyal ve eğitsel bağımlılıkları bu çizgi içinde ele alarak aydınlığa ulaştırmıştır Türk toplumunun özgürleşme, demokratikleşme ve çağdaşlaşma sürecine etki ve katkıda bulunan insanlar elbette iyi tanınmalı, bilinmeli ve unutulmadan da anımsanmalıdır
u çalışma, bu tür bir amaçla bir görevi yerine getirmeye yöneliktir

İkinci Adam
Cilt: 2
1938-1950
Şevket Süreyya Aydemir
Remzi Kitabevi / Tarih Anı İnceleme Dizisi

İkinci Adam'da, Tek Adam isimli üç ciltlik eserimizde konu olarak alınan Atatürk hadisesini, günümüze kadar izleriz Şu yönleri ile ki, bu hadise, Atatürk'ü doğuran şartlar içinde Atatürk'ün zuhuru ile başlamıştır Bu hadise, 1920-1938 devresinde, Atatürk'ün, bayrağını taşıdığı bütün olaylarda, Mustafa Kemal ve İnönü'nün Kader Birliği içinde gelişmiştir 10 Kasım 1938'de Atatürk fani hayattan çekilince de, Atatürk'ü devam ettirmek ve onu ikmal etmek görevi, İsmet İnönü'nün omuzlarına, bütün ağırlığı ile oturmuştur
Atatürk devam ettirilmiş ve ikmal edilmiş midir? İşte bu problemdir ki, İkinci Adam'ın bu cildinde, bütün olaylarda istifhamını çizen bir konu olarak yaşar

İsmet Paşa ve Devlet
Haluk Besen
İnkilap Kitabevi / Tarih � İnceleme � Biyografi Dizisi

İsmet İnönü'nün Kastamonu Gezileri
1938-1949-1958
Mustafa Eski
Çağdaş Yayınları

İsmet İnönü, cumhurbaşkanı seçildikten kısa bir süre sonra, 6 Aralık 1938 tarihinde ilk yurt gezisini Kastamonu'ya yapmıştır İnönü; 1958'de CHP Genel Başkanı olarak iki kez daha Kastamonu'yu ziyaret etmiştir Özellikle ilk iki gezisinde birkaç gün burada kalarak ilçelere gitmiş ve halkın dertlerini dinlemiştir Kastamonu, Milli Mücadele yıllarında çok önemli görevler
üstlenmiştir İnebolu'ya gelen binlerce ton silah ve cephaneyi, bu bölgenin insanları çok büyük özveri ile taşımışlardır Yüzlerce Kastamonu evladı, Garp Cephesinde İnönü ile beraber ülkemizin kaderini paylaşmıştır İlk seyahatin Kastamonu'ya yapılmasındaki sebebi, savaş yıllarında aramak gerekir

İsmet İnönü
Necdet Uğur
Yapı Kredi Yayınları / Cumhuriyet ve Türkiye Dizisi

I Dünya Savaşı'nda komutanlık yapmış, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışına tanık olmuş, bu yıkıntılar arasından Atatürk'le birlikte, onun en yakın arkadaşı ve yardımcısı olarak, çağdaş bir Türkiye'nin kuruluşunu gerçekleştirmiş ulusal bir kahramanın; Türkiye'yi II Dünya Savaşı yangın ve yıkıntısından kurtarmış uzak görüşlü bir devlet adamının; çok partili siyasal yaşamı başlatmış, seçimlerde kaybedince iktidarı uygarca devredebilmiş çağdaş bir muhalefet liderinin; Türkiye'nin ikinci cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün, yaşamı ve dünya görüşü üzerine birinci elden bir tanıklık





Celal Bayar ( 1883)- (22081986)
3Cumhurbaşkanı

GÖREV SÜRESİ

22 MAYIS 1950
27 MAYIS 1960

1883 yılında Bursa Gemlik ilçesinin Umurbey köyünde doğdu İlk ve orta öğreniminden sonra memuriyet hayatına atıldı Adalet, reji ve bankacılık sahasında memuriyet görevlerinde bulundu 1908 yılında İkinci Meşrutiyet'in ilânından sonra İttihat ve Terakki çalışmalarına katıldı Bu cemiyetin İzmir Şubesi Genel Sekreterliğini yaptı

12 Ocak 1920'de toplanan son Osmanlı Mebusan Meclisi'ne Saruhan Sancağı Milletvekili olarak katıldı Türk Millî Mücadelesinin başlaması ile birlikte Anadolu'ya geçerek bu harekete fiilen katıldı

Bu mücadelenin kazanılması sırasında Batı Anadolu'da faaliyet gösterdi Aynı zamanda Birinci Büyük Millet Meclisi'nde Bursa Milletvekili olarak görev aldı 1921'de İktisat Vekili oldu

Lozan Barış Konferansı'na müşavir göreviyle katıldı 1923 seçimlerinden sonra İkinci Büyük Millet Meclisi'ne İzmir Milletvekili olarak girdi

1924 yılında Yş Bankası'nın kurulmasında önemli rol oynadı İktisat Vekilliği görevinde bulundu Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda mücadele adamı, politikacı ve iktisatçı olarak temayüz etti 1937-1939 yılları arasında Başbakanlık yaptı 1943 yılına kadar İzmir Milletvekili olarak siyasî hayatını sürdürdü

Çok partili siyasî hayata geçilmesi üzerine 1946 yılında arkadaşları ile birlikte Demokrat Parti'yi kurdu ve başkanlığına getirildi Partisinin 1950 seçimlerini kazanmasından sonra aynı yıl Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye'nin üçüncü Cumhurbaşkanı seçildi (22 Mayıs 1950)

10 yıl boyunca sürdürdüğü bu görevden 27 Mayıs harekâtı ile 1960 yılında ayrıldı

Yassıada Mahkemesi tarafından idama mahkum edildi (15 Eylül 1961)

Cezası daha sonra müebbet hapse çevrildi Yassıada'dan Kayseri Bölge Cezaevi'ne nakledilen Bayar, 7 Kasım 1964 tarihinde rahatsızlığı nedeniyle serbest bırakıldı

22 Ağustos 1986 tarihinde İstanbul'da vefat etti

ESERLERİ

Kayseri Cezaevi Günlüğü
Celal Bayar
Yapı Kredi Yayınları / Tarih Dizisi

Celal Bayar yaklaşık üç yıl kaldığı Kayseri Cezaevi'ndeki günlerini anlatırken, geriye dönüşler yaparak, Yassıada anılarını da aktarıyor " vaktiyle bu avluda ağaçlar varmış Zemin de toprakmış Yassıada davaları başladıkları sırada hapishanenin tamir ve ıslahı ele alınmış, bir subay bu işle vazifelendirilmiş Uzağı gören insanlar! Mahkemenin 450-500 kişiyi mahkum ederek buraya göndereceklerini derin bir ferasetle daha o zaman anlamışlar! İşte bu tamir sırasında avludaki ağaçlar kesilmiş, toprak yere Erciyes'in ateş püskürdüğü devirden kalma siyah taşlar -arnavutkaldırımı tarzında- döşenmiş Bu intizamsız kara taşlar üzerinde yürür, dört duvar arasında başımızı yukarıya kaldırır, mavi semadan temiz hava dilenirken, küçük bir "filiz" dikkatimizi çekti Samet bu filizi himayesine aldı, korudu, büyümesi için ihtimam gösterdi Filiz, kesilmiş bir ağacın kökünden sürmüştü Ölçtüm, tam üç karış boylanmış, kışın kuruttuğu yaprakları dökülmüş, yerine yeşil tomurcuklar belirmiş Bu hal bana dışarıda baharın başladığını hatırlattı Düşündüm: İstanbul, baharının güzelliğiyle meşhur şehirlerimiz cennet olarak nazarımda canlandı Odama döndüğüm zaman, Kayseri Hastanesi'nden muayeneden gelen Bahadır Dülger 'bahar gelmiş, dışarısı yemyeşil' dedi Ben de bu filizin beni
aldatmadığını anladım" Tartışmalı bir dönemin birinci elden tanıklığı



Ben De Yazdım
Milli Mücadeleye Gidiş
Cilt: 1
Celal Bayar
Sabah Kitapları / Türkiye'den Dizisi

Celal Bayar, Ben de Yazdım'da; Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarını ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarını; Meşrutiyet Devri'nin seçme olaylarını, Mondros Mütarekesi'nden bu yana milli mücadeleyi, Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşunu ve ilk çalışmalarını, ilk meclis hükümetlerini, Atatürk'ü ve devrimlerini; anılarına, yaşadıklarına ve belgelere dayandırarak, Türkiye'nin 20 yüzyıldaki siyasal tarihine önemli bir tanıklık yapmaktadır Bayar, bir yandan da, kendi deyişiyle, "genç nesiller için faydalı olacağı düşüncesi ile, özelikle inkılapların meydana gelmesini zorunlu kılan tarihi sebep ve etkenler" üzerinde durmaktadır

Ben de Yazdım'ın birinci cildinde; İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kuruluşu, örgütlenmesi ve tüzüğü, Jön Türkler'in faaliyetleri ve Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki siyasal etkileri, 31 Mart 1909 irtica hareketi ve ordu içindeki etkileri, 31 Mart ayaklanmasında Osmanlı basını, irticai örgütlerin eylemleri ve sonuçları, irticaya karşı kurulan Hareket Ordusu'nun İstanbul'a yürümesi, Vahdeddin'in tahta çıkışı (1918), Mustafa Kemal'in değerlendirmeleri, 'Cihad-ı Mukaddes' ilan edilmesi ve sonuçları, 1918 Mondros Anlaşması, tam metni ve ayrıntılı yorumları gibi konular ele alınmaktadır

Ben De Yazdım
Milli Mücadeleye Gidiş
Cilt: 2
Celal Bayar
Sabah Kitapları / Türkiye'den Dizisi

Celal Bayar, Ben de Yazdım'da; Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarını ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarını; Meşrutiyet Devri'nin seçme olaylarını, Mondros Mütarekesi'nden bu yana milli mücadeleyi, Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşunu ve ilk çalışmalarını, ilk meclis hükümetlerini, Atatürk'ü ve devrimlerini; anılarına, yaşadıklarına ve belgelere dayandırarak, Türkiye'nin 20 yüzyıldaki siyasal tarihine önemli bir tanıklık yapmaktadır Bayar, bir yandan da, kendi deyişiyle, "genç nesiller için faydalı olacağı düşüncesi ile, özelikle inkılapların meydana gelmesini zorunlu kılan tarihi sebep ve etkenler" üzerinde durmaktadır

Ben de Yazdım'ın ikinci cildinde; Abdülhamid devrinin sona erişi, 31 Mart 1909 irtica hareketinin oluşumu ve sonuçları, Jön Türkler'in örgütlenmeleri ve etkileri, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin yapısı ve ilkeleri, Turancılık ve Osmanlıcılık, Arnavutlar'ın ve Araplar'ın Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılma girişimleri, İtalya'nın Trablusgarp'ı ele geçimesi (1911), 1912 seçimleri ve partiler arası çekişmeler, ordu içinde yenilik karşıtı örgütlenmeler ve etkileri, ordu mensuplarının politikayla uğraşmalarının yasaklanması ve gerekçeleri, Akdeniz'de siyasi dengeler ve İngilizler'in Mısır'ı işgali gerekçeleri gibi konular ele alımaktadır

Ben De Yazdım
Milli Mücadeleye Gidiş
Cilt: 3
Celal Bayar
Sabah Kitapları / Türkiye'den Dizisi

Celal Bayar, Ben de Yazdım'da; Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarını ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarını; Meşrutiyet Devri'nin seçme olaylarını, Mondros Mütarekesi'nden bu yana milli mücadeleyi, Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşunu ve ilk çalışmalarını, ilk meclis hükümetlerini, Atatürk'ü ve devrimlerini; anılarına, yaşadıklarına ve belgelere dayandırarak, Türkiye'nin 20 yüzyıldaki siyasal tarihine önemli bir tanıklık yapmaktadır Bayar, bir yandan da, kendi deyişiyle, "genç nesiller için faydalı olacağı düşüncesi ile, özelikle inkılapların meydana gelmesini zorunlu kılan tarihi sebep ve etkenler" üzerinde durmaktadır

Ben'de Yazdım'ın üçüncü cildinde; İngiltere'nin Mısır politikası ve Mısır'ı işgali, Jön Türkler'in Mısır'daki gizli faaliyetleri, Meclisi Mebusan'ın feshi, Arnavutluk isyanı ve ayrılık hareketlerinin başlaması, Yunaninistan, Bulgaristan, Karadağ, Makedonya ve Arnavutluk'ta ıslahat istekleri ve Osmanlı İmparatorluğu'na verilen notalar, İstanbul'da ayrılık hareketlerine karşı yapılan kitle gösterileri ve yorumlar, Balkan ittifakının kurulması, Bulgar ve Rum ideolojileri ve birbirleriyle çatışmaları, Balkan ülkelerinin, Osmanlı İmparatorluğu'na karşı aralarında yaptıkları anlaşmalar, Balkanlar'da Müslümanlara yönelik katliamlar, Balkan Savaşı (1912) ve olumsuz sonuçları, büyük devletlerin Türkiye'yi parçalama istekleri, iç politikada çekişmeler ve Londra Barış Konferansı gibi konular ele alınmaktadır

Ben De Yazdım
Milli Mücadeleye Gidiş
Cilt: 4
Celal Bayar
Sabah Kitapları / Türkiye'den Dizisi

Celal Bayar, Ben de Yazdım'da; Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarını ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarını; Meşrutiyet Devri'nin seçme olaylarını, Mondros Mütarekesi'nden bu yana milli mücadeleyi, Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşunu ve ilk çalışmalarını, ilk meclis hükümetlerini, Atatürk'ü ve devrimlerini; anılarına, yaşadıklarına ve belgelere dayandırarak, Türkiye'nin 20 yüzyıldaki siyasal tarihine önemli bir tanıklık yapmaktadır Bayar, bir yandan da, kendi deyişiyle, "genç nesiller için faydalı olacağı düşüncesi ile, özelikle inkılapların meydana gelmesini zorunlu kılan tarihi sebep ve etkenler" üzerinde durmaktadır

Ben de Yazdım'ın dördüncü cildinde; Mondros Mütarekesi'nden sonraki gelişmeler, Balkan vilayetlerinin birer birer kaybedilmesi, Babıali baskını, Dreyfus meselesi, Mahmut Şevket Paşa suikastı (1913) ve arka planı; Edirne'nin işgali ve kurtuluşu, bağımsız Batı Trakya Devleti'nin kuruluşu (1913), Balkanlar'da Türkler'e yönelik işkence ve katliamlar, Rusya'nın Boğazlar politikası, Birinci Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı yönetimi ile Yunanistan, Bulgaristan, Arnavutluk, Makedonya ve Rusya ilişkileri, İstanbul ve Atina antlaşmalarını oluşturan koşullar ve ayrıntıları gibi onular ele alınmaktadır

Ben De Yazdım
Milli Mücadeleye Gidiş
Cilt: 5
Celal Bayar
Sabah Kitapları / Türkiye'den Dizisi

Celal Bayar, Ben de Yazdım'da; Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarını ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarını; Meşrutiyet Devri'nin seçme olaylarını, Mondros Mütarekesi'nden bu yana milli mücadeleyi, Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşunu ve ilk çalışmalarını, ilk meclis hükümetlerini, Atatürk'ü ve devrimlerini; anılarına, yaşadıklarına ve belgelere dayandırarak, Türkiye'nin 20 yüzyıldaki siyasal tarihine önemli bir tanıklık yapmaktadır Bayar, bir yandan da, kendi deyişiyle, "genç nesiller için faydalı olacağı düşüncesi ile, özelikle inkılapların meydana gelmesini zorunlu kılan tarihi sebep ve etkenler" üzerinde durmaktadır

Ben de Yazdım'ın beşinci cildinde; İstanbul'un İtilaf Devletlerince işgal edilmesi ve politik baskılar, Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanma sürecinde azınlıklar meselesi, Ermeni sorununun kökeni, Abdülhamid devrinde önemli Ermeni saldırıları, Abdülhamid'e suikast, Paris Barış Konferansı'nda Osmanlı İmparatorluğu'ndan istenilen topraklar, İttihatçılara yönelik baskılar, tutuklama ve sürgünler, Yunan işgali öncesinde İzmir'de ekonomik yaşam, İzmir'de İttihat ve Terakki örgütlenmesi, Teşkilat-ı Mahsusa'nın kuruluşu, programı ve çalışmaları, İzmir'de Rumların Yunan işgaline hazırlanmaları, Ege bölgesinde İtalya ve Yunanistan arasında çıkar çatışmaları, Hıristiyan din adamlarının siyasi faaliyetleri gibi konular ele alınmaktadır

Ben De Yazdım
Milli Mücadeleye Gidiş
Cilt: 6
Celal Bayar
Sabah Kitapları / Türkiye'den Dizisi

Celal Bayar, Ben de Yazdım'da; Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarını ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarını; Meşrutiyet Devri'nin seçme olaylarını, Mondros Mütarekesi'nden bu yana milli mücadeleyi, Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşunu ve ilk çalışmalarını, ilk meclis hükümetlerini, Atatürk'ü ve devrimlerini; anılarına, yaşadıklarına ve belgelere dayandırarak, Türkiye'nin 20 yüzyıldaki siyasal tarihine önemli bir tanıklık yapmaktadır Bayar, bir yandan da, kendi deyişiyle, "genç nesiller için faydalı olacağı düşüncesi ile, özelikle inkılapların meydana gelmesini zorunlu kılan tarihi sebep ve etkenler" üzerinde durmaktadır

Ben de Yazdım'ın altıncı cildinde; İzmir'in Yunanistan tarafından işgali, Ege'deki Osmanlı ordusunun dağılması, İstanbul hükümetinin işgali destekler nitelikteki tavrı, efeler ve Yunan işgaline karşı örgütlenmeleri, Batılı devletlerin İzmir'in işgali karşısındaki tavırları, İzmirliler'in işgal öncesinde düzenledikleri protesto eylemleri, işgal sırasında gerçekleşen katliamlar ve baskılar, Mustafa Kemal'in Anadolu'ya geçmesi, Türkçe ve Rumca basında İzmir'in işgaline ilişkin yorumlar, Aydın'ın Yunanistan tarafından işgal edilmesi, Ege kasaba ve köylerinde halkın işgalcilere karşı örgütlenmesi ve silahlı mücadelenin başlatılması, Milli Mücadele fikrinin doğuşu ve milli heyetlerin oluşturulması gibi konular ele alınmaktadır

Ben De Yazdım
Milli Mücadeleye Gidiş
Cilt: 7
Celal Bayar
Sabah Kitapları / Türkiye'den Dizisi


Celal Bayar, Ben de Yazdım'da; Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarını ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarını; Meşrutiyet Devri'nin seçme olaylarını, Mondros Mütarekesi'nden bu yana milli mücadeleyi, Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşunu ve ilk çalışmalarını, ilk meclis hükümetlerini, Atatürk'ü ve devrimlerini; anılarına, yaşadıklarına ve belgelere dayandırarak, Türkiye'nin 20 yüzyıldaki siyasal tarihine önemli bir tanıklık yapmaktadır Bayar, bir yandan da, kendi deyişiyle, "genç nesiller için faydalı olacağı düşüncesi ile, özelikle inkılapların meydana gelmesini zorunlu kılan tarihi sebep ve etkenler" üzerinde durmaktadır

Ben de Yazdım'ın yedinci cildinde; İzmir'in işgali sonrasında, Ege bölgesinde Yunan yayılmacılığı, Yunanistan'ın ve İtalya'nın Ege bölgesindeki çıkar çatışmaları, zeybeklerin Milli Mücadele'ye örgütlü biçimde katılmaları, işgal güçlerine karşı yerel örgütlenmeleri ve silahlı çatışmalar, İstanbul Hükümeti'nin duyarsızlığı ve engellemeleri, Milli Mücadele düşmanlarının işgal yanlısı tavırları, Erzurum Kongresi kararlarının etkileri, İstanbul Hükümeti'nin ve yandaşlarının Mili Müadeleye karşı İngilizlerle işbirliği yapması, Milli Heyetler'in kuruluş ve etkinlikleri, padişahın, sadrazamın ve yakınlarının ülke dışına kaçış hazırlıkları ve Mustafa Kemal'in Milli Mücadele'ye giderek ağırlığını koyması gibi konular ele alınmaktadır

Ben De Yazdım
Milli Mücadeleye Gidiş
Cilt: 8
Celal Bayar
Sabah Kitapları / Türkiye'den Dizisi

Celal Bayar, Ben de Yazdım'da; Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarını ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarını; Meşrutiyet Devri'nin seçme olaylarını, Mondros Mütarekesi'nden bu yana milli mücadeleyi, Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşunu ve ilk çalışmalarını, ilk meclis hükümetlerini, Atatürk'ü ve devrimlerini; anılarına, yaşadıklarına ve belgelere dayandırarak, Türkiye'nin 20 yüzyıldaki siyasal tarihine önemli bir tanıklık yapmaktadır Bayar, bir yandan da, kendi deyişiyle, "genç nesiller için faydalı olacağı düşüncesi ile, özelikle inkılapların meydana gelmesini zorunlu kılan tarihi sebep ve etkenler" üzerinde durmaktadır

Ben de Yazdım'ın sekizinci cildinde; Yunan işgali altındaki Aydın'da Kuvayı Milliye örgütlenmesi, iç çekişmeler, Denizli'nin efeler tarafından yakılmak istenmesi, Akhisar Milli Alayı'nın kurulması, Menemen'in, Manisa'nın, Akhisar'ın ve Turgutlu'nun Yunanlılar tarafından işgali, katliamlar ve Milli kuvvetlerin gerilla taktikleriyle düzenledikleri saldırılar, Mustafa Kemal'in İstanbul'a gelişi, padişahla görüşmeleri, padişahın damadlık teklifi, Mustafa Kemal'in padişahın emriyle Samsun'a gönderilişi, Samsun yolculuğunun ayrıntıları, Karadeniz'de Rum çeteleri ve etkinlikleri, Amasya genelgesinin hazırlanışı, alınan gizli kararlar, İstanbul Hükümeti'nin Erzurum ve Sıvas Kongrelerini engelleme girişimleri ve İngiltere'nin baskısı, Mustafa Kemal'in ordudan azledilmesi, asi ilan edilmesi ve tutuklanması kararı, Erzurum Kongresi'nin temel ilkeleri, Atatürk Anayasası ile 61 Anayasası'nın karşılaştırılması gibi konular ele alınmaktadır

HAKKINDA YAZILANLAR

Siyasi Günlük
Demokrat Parti'nin Kuruluşu
Samet Ağaoğlu
İletişim Yayınevi / Anı Dizisi

Samet Ağaoğlu, sadece siyaset sahnemizin değil siyasi literatürümüzün de en özgün ve en önemli isimlerinden Ağaoğlu'nun ilk kez günışığına çıkan siyasi günlüğü, yakın tarihimizin önemli bir dönemine ilişkin çok zengin bir eser niteliğinde






Cemal Gürsel ( 1895)- (14101966)
4CUMHURBAŞKANI

GÖREV SÜRESİ

27 MAYIS 1960
28 MART 1966

1895 yılında Erzurum'da doğdu İlk öğrenimini Ordu ilinde yaptı Daha sonra öğrenimini Erzincan ve İstanbul'da askerî öğrenci olarak sürdürdü

1915-1917 yıllarında Topçu Subayı olarak Çanakkale Savaşlarına katıldı Filistin ve Suriye cephesinde bulundu

Türk İstiklal Harbinin Batı cephesindeki bütün savaşlarına katıldı 1929 yılında Harp Akademisi'ni bitirdi

1946 yılından itibaren Orgenerallik rütbesi dahil çeşitli general rütbelerinde hizmet yaptı 1958 yılında Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atandı Bütün bu görevleri sırasında meslekî bilgi ve karakteri ile ordunun ve halkın sevgisini ve güvenini kazandı

27 Mayıs 1960 harekâtının lideri olarak kabul edildi Yeniden demokratik düzene dönülmesinde ve 1961 Anayasası'nın hazırlanmasında önemli rol oynadı Halk oyuna sunulan ve kabul olunan bu Anayasa gereğince, 10 Ekim 1961 tarihinde yapılan seçimlerden sonra teşekkül eden Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye'nin dördüncü Cumhurbaşkanı olarak seçildi 1966 yılında başlayan rahatsızlığının devamı ve görevini engellemesi üzerine, Anayasa uyarınca Cumhurbaşkanlığı görevi sona erdi 14 Eylül 1966 tarihinde vefat etti



Cevdet Sunay ( 1899)- (22051982)
5CUMHURBAŞKANI

GÖREV SÜRESİ

28 MART 1966
28 MART 1973

1899 yılında Trabzon'da doğdu İlk ve orta öğrenimini Erzurum, Kerkük, Edirne ve Kuleli Askerî Lisesi'nde yaptı

Birinci Dünya Savaşı sırasında, 1917 yılında, subay adayı olarak eğitim kampına katıldı Aynı yıl Filistin cephesinde görev aldı

1918 yılında Mısır'da İngilizlere esir düştü Esaretten döndükten sonra, Kurtuluş Savaşı'na katılarak, Güney cephesinde görev aldı Sonradan Batı cephesinde görevini sürdürdü

1927 yılında Harp Okulu öğrenimini tamamladı 1930 yılında Harp Akademisi'ni bitirdi Silahlı Kuvvetlerde çeşitli görevler alarak 1949'dan itibaren Generallik rütbelerinde hizmet verdi 1960 yılında Genelkurmay Başkanlığı görevine atandı

1966 yılında, bu görevinden ayrılarak Cumhurbaşkanlığı kontenjan senatörlüğüne seçildi Cemal Gürsel'in rahatsızlığı sebebiyle görevden ayrılması üzerine, 28 Mart 1966'da Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye'nin beşinci Cumhurbaşkanı seçildi Yedi yıllık görev süresini tamamladıktan sonra 1973 yılında Cumhurbaşkanlığı'ndan ayrıldı 22 Mayıs 1982 yılında vefat etti



Fahri Korutürk ( 1903)- (12101987)
6CUMHURBAŞKANI

GÖREV SÜRESİ

6 NİSAN 1973
6 NİSAN 1980

1903 yılında İstanbul'da doğdu 1916 yılında Bahriye Mektebi'ne girdi 1923 yılında Deniz Harp Okulu'nu, 1933 yılında Deniz Harp Akademisi'ni bitirdi Deniz Kuvvetleri'nin çeşitli kademelerinde görev aldı Roma, Berlin ve Stokholm'de Deniz Ataşesi olarak hizmet verdi

1936'da Montreux Boğazlar Konferansı'na askerî uzman olarak katıldı 1950 yılında Amiralliğe yükseldi Oramiralliğe kadar çeşitli rütbelerde komuta görevleri yaptı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı görevinden 1960 yılında emekli olduktan sonra sırası ile Moskova ve Madrit Büyükelçisi olarak diplomatik görevler aldı

1968 yılında Cumhuriyet Senatosu Üyesi oldu

1973 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye Cumhuriyeti'nin altıncı Cumhurbaşkanı seçildi

1980 yılında, yedi yıllık hizmet süresi tamamlandığından Cumhurbaşkanlığı görevinden ayrıldı 12 Ekim 1987 tarihinde vefat etti




Kenan Evren ( 1918)
7CUMHURBAŞKANI

GÖREV SÜRESİ

9 KASIM 1982
9 KASIM 1989

1918 yılında Manisa ilinin Alaşehir ilçesinde doğdu İlk ve orta öğrenimini Alaşehir, Manisa, Balıkesir ve İstanbul'da sürdürdü ve Maltepe Askerî Lisesi'nden mezun oldu

1938 yılında Kara Harp Okulu'nu, 1949 yılında Harp Akademisi'ni bitirdi Topçu subayı ve Kurmay subay olarak Silahlı Kuvvetler'in çeşitli kademelerinde görev yaptı

Dokuzuncu Kore Türk Tugayı'nda, önce Harekât ve Eğitim Şube Müdürlüğü; sonradan Kurmay Başkanlığı görevlerinde bulundu Tuğgeneralliğe yükseldiği 30 Ağustos 1964 gününden itibaren, Silahlı Kuvvetler'in bütün komuta kademelerinde ve üst rütbelerde görevini sürdürerek, Ordu Komutanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan sonra, 7 Mart 1978 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı'na atandı Bu görevi sırasında, 12 Eylül 1980 tarihinde yapılan askeri müdahale ile, diğer görevleri yanında Devlet Başkanlığı görevini de üstlendi

7 Kasım 1982 tarihinde halk oyuna sunulan ve kabul olunan Anayasa ile, Türkiyenin 7 Cumhurbaşkanı olarak göreve başladı 9 Kasım 1989 tarihinde, görev süresini tamamlayarak Cumhurbaşkanlığı'ndan ayrıldı

ESERLERİ

Zorlu Yıllarım 1
Kenan Evren
Milliyet Yayınları / Yaşantı Dizisi

"Zorlu Yıllarım"da anarşi ve terörün kol gezdiği, sosyal siyasal olumsuzlukların doruk noktasına ulaştığı yakın tarihimiz, en yetkili ağızdan tekrar inceleniyor Sayın Kenan Evren daha önce 6 cilt olarak yayımlanan "Anıları"nı bu kez değişik bir tarzda ele alıyor Ayrıca son dakikaya kadar yazmayı çeşitli nedenlerle istemediği konu, kişi ve olayları da gözler önüne seriyor




HAKKINDA YAZILANLAR

Kenan Evren'in Yazılmamış Anıları
Baskın Oran
Bilgi Yayınevi / Baskın Oran'ın Kitapları Dizisi

"Yaşamım boyunca bu denli keyifle okuduğum başka kitap anımsamıyorum Bu keyif önce kitabın konusundan ve kahramanından geliyor Konu, 1961 yılından başlayarak tarih sırasına göre atlaya atlaya anlatılan Kenan Evren'in yaşamı
Salt Türkiye'de değil, dünya yazınında bu türde yazılmış yapıtlar olduğunu bilmiyordum Kitabın türünü belirleyemedim Roman değil, ama roman Anı değil, ama anı Günce değil, ama günce Özyaşamöyküsü değil, ama özyaşamöyküsü Bir araştırma değil, ama araştırma Bence bilimkurgu denilen roman türünün yeni ve gerçekçi bir modeli diyebiliriz bu kitaba
-Aziz Nesin-

Kenan Evren'in Yazılmamış Anıları 2
Son Defter
Baskın Oran
Bilgi Yayınevi / Baskın Oran'ın Kitapları Dizisi

"Kenan Evren'in Yazılmamış Anıları'nı yazdığı için Baskın Oran'a ellerine sağlık ve ona renkli konuşmalarıyla bu esini veren Evren'e de diline sağlık diyorum Ancık bu, 'yazılmamış anıların' son olmasını istemem Kendisine paşa denimesini isteyen ve kendisini general değil de paşa sanan Marmaris'te paşa paşa oturan Kenan Evren'in her zaman olduğu gibi havadan sudan ve dereden tepeden ağzına geldiği gibi konuşmasını, Baskın'ın da bunları saptayarak şu sıkıntılı ve bunalımlı dönemde okurları biraz olsun güldürmelerini dilerim"
-Aziz Nesin-



Turgut Özal ( 1927)- (17041993)
8CUMHURBAŞKANI

GÖREV SÜRESi

9 KASIM 1989
17 NİSAN 1993

1927 yılında Malatya'da doğdu 1950 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi'nden Elektrik Mühendisi olarak mezun oldu 1952 yılında ABD'ne giderek ekonomi tahsili gördü Türkiye'ye döndükten sonra Elektrik İşleri Etüd İdaresi Genel Müdür Yardımcısı oldu ve Türkiye'nin elektrifikasyonu ile ilgili projelerde çalıştı

1961-62 yılları arasında askerlik hizmetini Milli Savunma Bakanlığı Bilimsel Danışma Kurulu üyesi olarak ifa etti ve Devlet Planlama Teşkilatı'nın kurulmasına katkıda bulundu Bu sırada, Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde ders de verdi

Bir süre Başbakanlık Teknik Uzmanlar Kurulu Üyesi olarak çalıştı ve 1967-71 yılları arasında da Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı görevini yürüttü Ekonomik Koordinasyon Kurulu, Para ve Kredi Kurulu, RCD Koordinasyon Kurulu ve AET Koordinasyon Kurulu başkanlıklarında bulundu

1971-1973 tarihleri arasında Dünya Bankası'nda danışman olarak çalıştı Türkiye'ye döndükten sonra çeşitli sınai kuruluşlarda çalıştı ve 1979 yılı sonlarına doğru Başbakanlık Müsteşarı olarak atandı Aynı dönemde Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı görevini de vekaleten yürüttü

12 Eylül 1980 müdahalesinden sonra kurulan hükûmete ekonomik işlerden sorumlu Başbakan Yardımcısı olarak atandı 1982 yılında bu görevinden istifa etti 1983 yılında Anavatan Partisi'ni kurdu ve aynı yıl yapılan genel seçimlerde partisinin başarılı olması üzerine hükûmeti kurmakla görevlendirildi ve böylece Türkiye'nin 19 Başbakanı oldu 1987 yılında yapılan seçimler sonrasında tekrar hükûmet kurdu ve başbakan olarak görev yaptı

31 Ekim 1989'da TBMM tarafından Türkiye Cumhuriyeti'nin 8 Cumhurbaşkanı olarak seçildi ve 9 Kasım 1989 tarihinde bu görevine başladı

17 Nisan 1993 tarihinde geçirdiği bir rahatsızlık sebebiyle görevi sırasında vefat etti

HAKKINDA YAZILANLAR

Turgut Özal
1983-1993
Fatih Emin
Risale Yayınları

Özal Hikayesi
Hasan Cemal
Doğan Yayıcılık

�Kimdir Turgut Özal? İnsan olarak, siyaset adamı olarak Kişiliği nasıl oluşmuştur? Ya beslendiği kültürel ortam? Bu dünyaya ve öbür dünyaya bakışı Kendisinde, ailesinde, partisinde yaşayageldiği Doğu-Batı ikilemi nedir? Vefalı bir insan mı? Kindar mı? İnatçı mı? Politikadaki güvenilirliği ve inandırıcılığı Özal ve ABD Özal ve asker Özal ve hanedan Ekonomide ve demokraside modeli 12 Eylül'ün siyasal ortamında geçerli "haksız rekabet"le 1983'te iktidara tırmanışı 1989'daki inişi Bu süreci çok yakından izledi Hasan Cemal Altı yılda yükseliş ve düşüş: tarihsel süreç içinde, ancak bir an sayılabilir bu Hasan Cemal bu anı fotoğrafladı ve ortaya Özal Hikayesi çıktı Özgün bir yapıttır Özal Hikayesi; eksiğiyle fazlasıyla Özal'ın kendisidir Çekilen fotoğraf, tarihi yakalamaya dönük bir çaba sayılabilir Tarihi yaşarken yakalamak Evet, belki de olanaksız Ama bir gazeteci vazgeçemez bundan Akıp giden zamanın gelecekteki öyküsünü bugünden ele geçirmeye çalışır Çünkü her şeyden önce çağının tanığı olmak ister Onun için sürekli kıpır kıpırdır gazeteci Suyun yüzüne vuranla yetinmez Sahnenin arkasındakini sergilemeye çalışır çoğu kez Turgut Özal da sahnede yıllarca kaldı İşte böyle bir çabanın ürünüdür Özal Hikayesi

Özal'ın Misyonu
Meşhurların Hatıraları ve Değerlendirmeleriyle
Osman Özsoy
Türdav Yayınları

�Siyasetçilerimiz Özal'ın vizyonuna sahip olma yarışında Partilerimiz, Özal'ın misyonunu en iyi biz temsil ediyoruz iddiasında Vefatının üzerinden yıllar geçmesine rağmen, sağlığında olduğu kadar ölümünden sonra da ülke gündemini meşgul eden isimlerin başında geliyor Turgut Özal Ve Özal tartışılıyor Yaşadığı dönemde vizyonu, ölümünden sonra misyonu tartışılan Turgut Özal"ı anlatan kapsamlı bir eserle karşı karşıyasınız Eserin, Özal'ın vizyonuna sahip olmak isteyenlerle, misyonunu temsil etmek isteyenlere faydalı olacağı kanaatindeyiz Şimdi söz, okuyucunun

Turgut Özal'ın Anıları
Mehmet Barlas
Birey Yayıncılık / Yakın Tarih - Anı Dizisi

Elinizdeki kitapta, ülkemizin en yetkin gazetecilerinden Mehmet Barlas'ın Cumhuriyet döneminin en çok tartışılan, en vizyoner liderlerinden rahmetli Turgut Özal'la hayatının son yıllarında gerçekleştirdiği röportajlar yer alıyor Kitapta Özal, ülkemizin dünü, bugünü ve geleceğine ilişkin hala geçerliliğini ve önemini koruyan görüşler dile getiriyor Yayınevimiz,
ülkemizin ve dünyanın devasa sorunlarla, açmazlarla ve belirsizliklerle karşı karşıya kaldığı bir zaman diliminde Özal'ın Anıları'nı yayımlayarak siyaset ve ekonomi dünyamıza anlamlı bir katkıda bulunuyor Barlas'ın kitabı, yabancı kaynaklarda Özal hakkında en fazla referans olarak başvurulan kitaplardan biri

Özal'lı Yıllar
1983-1987
Yavuz Donat
Bilgi Yayınevi / Yavuz Donat'ın Vitrininden Dizisi

"Özal'lı Yıllar", Yavuz Donat'ın Vitrin'inden dizisinin son kitabı Donat, "Sandıktan İhtilale", "Buyruklu Demokrasi" ve "Özal'lı Yıllar" adlı bu üç kitapla, 1977'den, 1987 Eylülü başına değin ülkemizin siyasal görüntüsünü , yine 1987 notlarıyla renklendirerek çiziyor
-Rauf Tamer (Tercüman, 54 1987)-



24 Ocak Yargılanıyor (İcraatın Dışından)
24 Ocağın Ekonomi Politiği
Faik YBaşbuğ
Tekin Yayınevi

İşte "24 Ocak" pastasından acı bir ziyafet Ortadirek adlandırmalı müşteriler çokluğunda, tadsız düşündürücü ve sanki hep ağıt dolu Bu yönlü ağırlıklarıyla, yazılanlar, izleyicileri çok ilginç bir senaryo kurgusunda, zengin Başbakan masalarından yoksullara bakımyurdu'na, piyango milyarderliği umudundan fahişeliğin ekonomik diyalektiğine taşıyacak içerikte Konular, uzun bir dönemi içeren anı-günlük yaklaşımıyla izlenmeye çalışılmıştır Bunun için de, özellikle "ihtilalin" ya da yerleşik deyimiyle
"Kurtuluş Harekatının" bereketlendirdiği topraklarda, 24 Ocak ve mimarlarının icraatı yansız bir şekilde ele alınmış ve bu açıdan sistem bütünlüğü, kendi mantığı içinde özenle korunmak istenmiştir





__________________





Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Cumhurbaşkanlarımız

Eski 05-29-2009   #2
yesimciwciw
Varsayılan

Cevap : Cumhurbaşkanlarımız




YORUM

Davut Bey ve Turgut Bey
Hilmi Yavuz
Zaman 27 Nisan 2001

Batılılaşma ya da Modernleşme girişimleri, Osmanlı entelektüellerini, Aydınlanma sonrasında Avrupa siyasal düşüncesiyle ilişki kurmaya götürmüştür; ama buna benzer bir ilişki Avrupa iktisat düşüncesiyle kurulamamıştır
Geçen haftaki yazımda da belirtmiştim: Prof Ahmet Güner Sayar, bırakınız Yeni Osmanlılar'ı Jön Türkler'in bile 'ne teorik iktisattan anladıklarını, ne de bizatihi iktisadi süreci anlayabildiklerini' öne sürmenin mümkün olmadığını bildirir; Adam Smith ve Ricardo'nun iktisadi fikirlerinin 'Yeni Osmanlıların teorik esaslarına kaynaklık ettiğini' öne süren Bernard Lewis'in bu iddiasının bir 'fanteziden öteye geçmediğini vurgular

Namık Kemal'in, Montesquieu ve JJ Rousseau'nun siyasal teorilerinden etkilendiğini biliyoruz elbet; �bizzat Namık Kemal'in yazıları bu etkilenmeye tanıklık ediyor çünkü! Gelgelelim, Adam Smith ve Ricardo'nun iktisat teorilerinin Yeni Osmanlılar'ın iktisadi görüşlerine kaynaklık ettiği iddiasının dayanağı nedir? Ve bu iddia, niçin 'bir fanteziden öteye' geçememektedir?
Prof Dr Şerif Mardin, 'Türkiye'de İktisadi Düşüncenin Gelişmesi' adlı kapsamlı makalesinde, 1838'de İngiltere ile Osmanlı Devleti arasında imzalanan Baltalimanı anlaşmasının 'bütün hazırlık safhalarında ehemmiyetli bir rol' oynayan İngiliz Sefareti Başkatibi David Urquhart'tan söz ediyor Prof Mardin'in deyişiyle, 'Adam Smith'ten daha Adam Smith'çi' olan Urquhart, 'Adam Smith'in kaldırılmasını tavsiye ettiği devlet müdahalelerinden Türkiye'de hiçbirinin bulunmadığına ve binaenaleyh Türkiye'nin serbest ticaret için ideal bir ülke olduğuna' inanmaktaydı Urquhart, bu düşüncelerini 1833'te yayımladığı 'Turkey and Its Ressources' adlı kitabında açıklamıştır O yıllarda, yine İngiliz sefaretinde katip olarak görev yapan (Sir) Henry Layard'ın Autobiography and Letters'te yazdıklarına bakılırsa, Ahmet Vefik Efendi (Paşa) ile, 'Adam Smith ve Ricardo'nun eserlerindeki politik ekonomi konuları üzerinde' tartıştıkları anlaşılıyor

Urquhart üzerine kuşatıcı bir çalışma yapmış olan Prof Taner Timur da, 'Osmanlı Çalışmaları'nda, onun İngiliz politikasında 'Rus tarafdarları'na karşı, 'Osmanlı tarafdarları'nı temsil ettiğini yazmıştır Urquhart'a göre 'Osmanlı düzeni en geniş ölçüde özgür ticarete ve özgür sanayie dayanmakta, bu durum da yerel idarenin son derece özerk ve gelişmiş olmasına yol açmaktadır Türkler, 'çürümüş Bizans aristokrasisinin', 'kalabalık ve zalim ruhban sınıfının', 'hor görülmeye layık hükümetinin haksız kanunlarının' ve özellikle de tekelleri işle 'mali idaresinin ve tahsildarlar ordusunun' tam anlamıyla ezdiği halka rahat bir nefes aldırmışlardır Timur'un belirttiğine göre David Urquhart (Osmanlıların verdikleri adla, 'Davut Bey'!), Osmanlı Devleti'nde yerel idarelerin özerkliğinin, 'kökeni İslam hukukuna dayanan vergi sistemi sayesinde' gerçekleştiğini düşünmektedir: 'Gerçekten de Türkler dolaylı vergileri toptan reddederek ve mali sistemleri basit ve dolaysız bir vergi sistemine dayandırarak, ticaretin ve sanayinin son derece gelişmesine elverişli bir zemin hazırlamışlardır Doğrudan vergiler, yerel idareleri geliştirmiş ve bu durum Müslüman olmayan reayanın da kendi kurumlarını korumalarına ve hatta, Avrupa'da sanılanın aksine, geliştirmelerine yol açmıştır' Urquhart, Osmanlı sistemi analiz edilirken iki tip 'merkeziyetçilik'in birbirine karıştırılmaması gerektiğini hatırlatarak, Osmanlı'da siyasal merkeziyetçilikten söz edilebileceğini, ama idari merkeziyetçiliğin bulunmadığı görüşündedir (Şerif Mardin, Urquhart'ın özellikle Rumeli'deki vergi sistemini yakından incelediğini ve bu vergilerin 'beledi teşekküller olan ayanlar tarafından tayini ve toplanması'nın Urquhart'ı çok etkilediğini bildirmektedir) Kısaca Urquhart, Osmanlı iktisadi yapısının liberal bir iktisat konsepti bağlamında örgütlendiğini, devlet müdahalesinin (zannedilenin aksine) asgari düzeyde olduğu kanısındadır Taner Timur da, Osmanlı toplumunda yerel yönetimlerin özerk konumuna yaptığı vurgu dolayısıyla Urquhart'ın fikirlerinin günümüzde moda olan 'Osmanlı'da sivil toplum yok!' iddialarına uzak düştüğünü söylüyor Osmanlı 'sivil toplum'unu, Urquhart'ın 'Türk ilkeleri' adını verdiği ilkelere dayandırabiliriz: Pazar ve ticaret özgürlüğü, sultanın keyfî vergi koyamaması, yerel geleneklere saygı, dini kurumların özerkliğini koruma, gayrimüslimlerin inanç özgürlüklerinin teminat altında bulunması Bu durum, Prof Timur'un haklı olarak belirttiği gibi, Osmanlı'nın 'modernist' potansiyelini gösterir

Urquhart'ın 'Yeni Osmanlılar'la olan ilişkisi, özellikle 'sarıklı ihtilalci' Ali Suavi'de görülür Hüseyin Çelik, 'Ali Suavi ve Dönemi'nde, 'Suavi, Urquhart'ta adeta kendisini bulmuştur' der 'Çünkü o, Urquhart'ın söylediklerini, küçük nüanslar dışında bir ömür boyu söylemiş adam'dır Çelik şunları yazıyor: 'Suavi de Urquhart gibi, İslam'ın Hıristiyanlık'tan farklı olarak, bütün çağların ihtiyacına en modern şekilde cevap verecek bir din olduğuna inanıyordu' Nitekim Urquhart'ın Sultan Abdülaziz'e gönderdiği bir mektupta, Osmanlıların 'ancak ve ancak, geçmişte olduğu gibi Kur'an�ı Kerim'in hükümlerine tam uyarak yaşayabileceğini' bildirdiği de biliniyor

David Urquhart ya da Davut Bey, Adam Smith'ten daha adam Smith'çi olduğu kadar, Osmanlı'dan daha Osmanlıcı olarak yadırganmış, hatta bizzat İngiliz hükümeti ve elbette Dışişleri Bakanı Lord Palmerston tarafından dışlanmıştır Urquhart, İngiltere'nin Osmanlı ile olan ticari ilişkilerini geliştirmesi için çalışıyordu; �Lord Palmerston ise, Rusya ile! Ama maalesef, Ali Suavi dışında Yeni Osmanlılar'ın Davut Bey'i ciddiye aldıklarına dair bir tanıklık yoktur İngilizler de ciddiye almamışlardır Urquhart'ı Kimilerine göre 'acayip', 'egzantrik' ve 'megolaman'dır, kimilerine göreyse 'yarı deli!' Prof Mardin bile, 'Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu'nda Urquhart'ın hissi egzotizmi'nden söz etmekten kendini alamamıştır Dolayısıyla, Adam Smith ve Ricardo'nun görüşlerinin Urquhart gibi 'acayip' biri aracılığıyla dolaşıma sokulmasının Osmanlı entelijansiyası tarafından 'fantezi' olarak kabul edilmesine şaşmamak gerekir

Davut Bey'in Osmanlı toplumunun modernist potansiyeline ilişkin değerlendirmelerinin Yeni Osmanlılar'ın ya da Jön Türkler'in fikirleri üzerinde etkin olmayışını anlamak mümkün de, bu düşüncelerin belli ölçekte değerlendirilebilmeleri için Turgut Bey'in iktidara gelmesini beklemek? İşte bunu anlamak mümkün değil! Hem siyasi hem de iktisadi anlamda gerçek 'Modernleşme' ya da 'Batılılaşma', bütün sancıları, problemleri ve elbette hatalarıyla, Osmanlı'nın modernist potansiyelinin farkında olan Turgut Bey'le başlamıştır çünkü

__________________





Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Cumhurbaşkanlarımız

Eski 05-29-2009   #3
yesimciwciw

Cevap : Cumhurbaşkanlarımız




Süleyman Demirel ( 01111924)
9CUMHURBAŞKANI

GÖREV SÜRESİ

16 MAYIS 1993
16 MAYIS 2000

1 Kasım 1924' te Isparta'nın Atabey ilçesine bağlı İslamköy'de doğdu İlköğrenimini doğduğu köyde, ortaokul ve liseyi Isparta ve Afyon'da bitirdi Şubat 1949'da İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi'nden mezun oldu Aynı yıl Elektrik İşleri Etüd İdaresi' nde göreve başladı Önce 1949-1950, daha sonra 1954-1955 yıllarında Amerika Birleşik Devletleri'nde barajlar, sulama ve elektrifikasyon konularında ihtisas yaptı

1954 yılında Barajlar Dairesi Başkanı, 1955 yılında da Devlet Su İşleri Genel Müdürü oldu 1962-1964 yılları arasında serbest müşavir-mühendis olarak çalıştı Aynı yıllarda Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde su mühendisliği konusunda dersler verdi

Siyasî yaşamına, 1962 yılında, Adalet Partisi Genel İdare Kurulu üyeliği ile başladı 28 Kasım 1964 tarihinde bu partiye genel başkan seçilmesinin ardından, kurulmasını sağladığı ve Şubat-Ekim 1965 tarihleri arasında görev yapan koalisyon hükûmetinde Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı

10 Ekim 1965'de yapılan genel seçimlerde başında bulunduğu AP, yüzde 53 oy alarak tek başına iktidar oldu Bu seçimlerde Isparta Milletvekili olarak Parlamento'ya girdi ve Türkiye'nin 12 Başbakanı olarak hükûmeti kurdu Bu hükûmet 4 yıl sürdü 10 Ekim 1969 tarihindeki genel seçimlerde de Adalet Partisi yine tek başına iktidar oldu Böylece, 31 TC Hükûmeti'ni kurdu Daha sonra, parti içi bir kriz dolayısı ile, 32 TC Hükûmeti'ni kurmak durumunda kaldı 12 Mart 1971 muhtırası üzerine, başbakanlık görevini bıraktı 1971 ile 1980 arasında, 1975, 1977 ve 1979'da 3 defa daha hükûmet kurdu

12 Eylül 1980 müdahalesi üzerine görevi bıraktı ve 7 sene yasaklı olarak siyaset dışı kaldı 6 Eylül 1987'de yapılan halk oylaması ile yasaklar kaldırıldı ve 24 Eylül 1987 tarihinde, Doğru Yol Partisi Genel Başkanlığı'na seçildi 29 Kasım 1987'de yapılan genel seçimlerde Isparta Milletvekili olarak tekrar TBMM'ne girdi 20 Ekim 1991 tarihinde yapılan genel seçimler sonrasında, DYP ile Sosyaldemokrat Halkçı Parti'nin biraraya gelerek kurduğu 49 TC Hükûmeti'nde Başbakan olarak görev aldı

30 yaşında genel müdür, 40 yaşında önce parti genel başkanı, sonra başbakan olmuş; 12 seneye yaklaşan başbakanlık görevinde, Türkiye'nin kalkınması ve gelişmesine büyük hizmetlerde bulunmuştur Türkiye'nin en genç genel müdürü, en genç başbakanı ve İsmet İnönü'den sonra en uzun başbakanlık yapmış kişisidir 6 dönem Isparta Milletvekilliği yapmış, 7 sene yasaklı kalmış, 6 defa hükûmetten gitmiş, 7 defa hükûmet kurmuştur

16 Mayıs 1993 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye'nin 9 Cumhurbaşkanı olarak seçildi

HAKKINDA YAZILANLAR

Görüntüler/
Süleyman Demirel 50 Yıl
Hulusi Turgut
ABC Kitabevi Yayın ve Dağıtım AŞ / Siyaset Dizisi

Değerli Kitap Dostları, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne 50 yıldan beri hizmet verip, ülkeye dev eserler kazandıran Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel'le ilgili 2 ciltlik bir belgeseli, kültür hizmetine sunmanın gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz Sayın Demirel'in 1949 yılı Nisan ayında, Elektrik İşleri Etüd İdaresi'de başlayan devlet hizmeti, 1999'da yarım asrı tamamladı İnşaat Yüksek Mühendisi olarak Türk insanına hizmet vermeye koyulan Sayın Demirel, daha sonra Barajlar Dairesi Reisi, Devlet Su İşleri Genel Müdürü, Başbakan Yardımcısı Başbakan ve nihayet Türkiye Cumhurbaşkanı konumundaki çalışmaları ile başarasının zirvesine ulaştı Tükiye'nin 9 Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel 7 yılık görevini 16 Mayıs 2000'de tamamlıyor 38 yıldan beri aktif siyasetin içerisinde bulunan Sayın Demirel, bu süre içinde ülke kalkınması ve insanların mutluluğu için dev projelere imzasını attı 2000'li yılların başında da dünya liderlerinin duayeni konumuna ulaştı 9 Cumhurbaşkanımızı'ın görev süresi dolmadan 40 gün önce, Türkiye'yi resmen ziyaret eden Almanya Federal Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Johannes Rau, bakınız Sayın Demirel'i nasıl tarif ediyordu: "Sayın Cumhurbaşkanı, siz modern Türkiye'nin değişim sürecini simgelemektesiniz Siz, Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün aşamalarını yaşadınız ve uzun dönemlerde yönetmen olarak şekillendirdiniz Siz, haklı olarak bir halk adamı olmaktan gurur duymaktasınız Siz, inşaatçı baretini başına geçiren, eline küreği alan ve vizyonları gerçekleştiren bir politikacısınız Almanya, Avrupa ve dünya sizi olağanüstü bir devlet adamı olarak takdir etmektedir 20 Yüzyılın ikinci yarısında hemen hemen hiçbir Türk politikacısı ülkenin kaderine sizin kadar damgasını vurmamıştır Mustafa Kemal Atatürk bir keresinde şu sözleri telaffuz etmiştir: Bir gezgin yalnızca yolu değil, yolun ardındaki ufku da görmek zorundadır Siz, siyasi yolculuğunuzda daima bu ilkeyi izlediniz"

Demirel Dönemi 12 Mart Darbesi 1965-1971
Cüneyt Arcayürek
Bilgi Yayınevi / Cüneyt Arcayürek Açıklıyor Dizisi

Her sayfada Cüneyt Arcayürek'in değer yargılarına katılmasanız da önemli olayların içinde soluk soluğa yaşamış bir gazeteciyle karşı karşıya bulunduğunuzu ve gazeteciliğin ne demek olduğunu anlıyorsunuz Türkiye'nin tarihini yazmak isteyen kişi, Arcayürek'in kitaplarını incelemeden bu işi yaparsa eksik kalacaktır
-İlhan Selçuk-

Demirel'in Yokluk Yılları
Yavuz Donat
Bilgi Yayınevi / Yavuz Donat'ın Vitrininden Dizisi

Buna, "Demirel'in zor yılları" da denebilir 12 Eylül sabahından başlayıp, siyasi yasağın kaldırıldığı güne kadar geçen dönem




Ahmet Necdet Sezer ( 13091941)
10CUMHURBAŞKANI

GÖREV SÜRESİ

16 MAYIS 2000-

13091941 tarihinde Afyon'da doğdu 1958 yılında Afyon Lisesinden, 1962'de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu Aynı yıl Ankara Hâkim adayı olarak göreve başladı Askerliğini Kara Harp Okulunda Yedek Subay olarak yaptı Sırasıyla; Dicle Yerköy Hâkimlikleri ve Yargıtay Tetkik Hâkimliği görevlerinde bulundu Medeni Hukuk alanında 1977-1978'de Ankara Hukuk Fakültesinde yüksek lisans (master) öğrenimini yaptı 07031983 tarihinde Yargıtay üyeliğine seçildi Yargıtay 2 Hukuk Dairesi üyesi iken Yargıtay Genel Kurulu'nca belirlenen üç aday arasından Cumhurbaşkanı tarafından 27091988 tarihinde Anayasa Mahkemesi asıl üyeliğine atandı 6 Ocak 1998'de Anayasa Mahkemesi Başkanı seçildi Evli ve 3 çocuk babasıdır

HAKKINDA YAZILANLAR

Hükümet�e Göre Sezer�in Planı
Muharrem Sarıkaya
Hürriyet 22 Şubat 2001

CUMHURBAŞKANI Ahmet Necdet Sezer, MGK'daki çıkışını yaparken, hükümete dönük bir planı var mıydı? DSP ve ANAP'lı bakanlara göre, ��Evet vardı, bunu uygulamaya koydu��
Hatta, hükümet ortaklarının milletvekilleri, ��Sezer'in planı�� olarak gösterdikleri senaryoyu DYP kurmaylarıyla da paylaşmış
ANAP'ın etkin bir milletvekili, DYP yöneticisiyle yemekte buluşmuş
Sezer'in ne yapmak istediğine dönük senaryoyu aktarmış
��Bu plana göre siz de gümbürtüye gidiyorsunuz�� demiş
DYP'nin önceki gün gensoru önergesini apar topar geri çekmesinde bunun da etkisi büyük olmuş
Hükümetin etkin bakanlarından biri ��Sezer'e ait olduğunu�� ileri sürdüğü planı bize de anlattı
Aktardığına göre;
Sezer uzun süredir ��Demokratik ve çağdaş anayasa�� çalışması yaptırıyormuş
'Mış' ve 'muşlarla' anlatılan senaryoya göre, Sezer anayasa hazırlığını ��Meclis dışındaki güç odakları�� ile yürütüyor
Hazırlıklar bir süre sonra bitecek ve anayasa Meclis'e dayatılacak
Sezer, Başbakan ile haftalık olağan görüşmelerde hiç konuşmuyor, soru sormuyor, bir temas, yakınlaşma olanağı aramıyor Tam anlamıyla hükümeti yıpratma ve ipleri koparma taktiği uyguluyor
Kararnameleri imzalamıyor
Hedefi ise hükümeti yıldırıp, istifaya zorlamak
Hatta, ��tarihin en çok yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu�� gerçekleştiren hükümeti ��yolsuzlukla itham�� etmek
Bunun için de Devlet Denetleme Kurulu'nu devreye sokuyor
* * *
Aynı bakan, bunu da planın bir parçası olarak gösteriyor Bankalarla ilgili önemli bilgileri eline geçirip, ilerde özel sektöre ve basına karşı bir tehdit unsuru olarak kullanmayı amaçladığını iddia ediyor
Aktardıkları burada bitmiyor
��Biz hükümetten çekildiğimizde ne olacak biliyor musun?�� sorusuyla başlayıp devam ediyor:
��Bu Meclis'ten, bu koalisyon haricinde hükümet çıkmayacağı biliniyor��
Anlattığına göre, Sezer hükümetin istifasının ardından bir süre yeni bir hükümetin kurulması için Meclis'teki turları bekleyecek
��Nafile olduğu�� ortaya çıkınca ��Hükümeti kuramıyorsunuz�� deyip ipleri eline alacak
Kendisine yakın olabilecek bazı milletvekillerinin de içinde bulunduğu teknokratlar hükümetini kurduracak
* * *
Sonra ne mi olacak?
Yeni gelen bakanlar, bugünkü hükümet üyeleri hakkında olmadık suçlamalarda bulunacak
Ülkeyi kötü yönettikleri, ekonomiyi çıkmaza soktukları iddialarını ortaya atacak
Bu hükümet ipleri tam el geçirince seçime gidecek Bu sırada teknokratlar hükümetinin bakanları, bir partiye geçecek Böylece, o parti hükümetteymiş gibi olacak ve seçimi kazanacak
Hükümetin karşı bir planı da yokmuş, düşünülmemiş
Bunlar hayalci gibi gelebilir Ancak Başbakanlık'ta hemen her bakanın odasında konuşuluyor
* * *
Peki Çankaya buna ne diyor?
Sezer'e yakın bir isim yukarıdaki senaryoyu aktardığımızda gülüyor
��Sayın Cumhurbaşkanı hayatı boyunca politika ile uğraşmadı ki, politik plan yapsın�� diyor
Çevresindeki isimlerin de bugüne kadar politika ile sıkı fıkı olmadığına dikkat çekiyor
Son dönemde 211 kararname geldiğini, 3'ünün geri çevrildiğini söylüyor
Demokratik, çağdaş Anayasa hazırlığına İstanbul ve Ankara Baroları'nın Sezer seçilmeden önce, 1999 sonbaharında başlandığını anımsatıyor
Çankaya ile hükümet arasında daha çok senaryo yazılacağa benziyor

Köşk'teki Hakim
Abdullah Muradoğlu
Anka Yayınları

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i Orta Anadolu'dan 864 rakımlı tepeye çıkaran faktörler, kişiliği, yaşam biçim hep merak edildi, kimliği hakkında çok şeyler söylendi Sezer açıklamıyor, gösteriyor Eylemleriyle kazanıyor Seveni de sevmeyeni de anlıyor Sezer'i "Binbir entrikanın geçtiği saray" olarak nitelendirilen Çankaya Köşkü'nde "Devlet rutin dışına çıkabilir" diyen devlet adamlarından sonra, Sezer'in varlığı demokratik hukuk devleti açısından bir güvence sayılmalı Kişisel hataları, paylaşmadığımız görüşleri mutlaka vardır, bu doğaldır da; ama bir şey daha var: Sezer'in yüzü halka dönük Bu özelliği onu, ne derin güç merkezlerinin, ne küçük bir iş adamı grubunun, ne de ayrıcalıklı zümrelerin değil, bütün Türkiye'nin Cumhurbaşkanı yapıyor Sezer'in cumhurbaşkanlığı olağanüstü süreçten geçen Türkiye'den ekonominin siyasetin, basının, hukukun, demokrasinin, bilimin normale dönmesi gerektiğini dayatıyor Cumhurbaşkanı Sezer de siyasetçi kumpaslarının, çıkar gruplarının, sahte aydınların, cahil yığınların yarattığı illüzyon içinde yükselen sahte değerlere yenik düşerek yalnızlaşmaz, soylu düşünceleri ayağa kaldırmak yolunda bir kıvılcım çakabilirse; Çankaya Köşkü'nün kalın duvarları arasında yalnızlık hissetmeyecek, gözleri açık veda etmeyecek yaşamaUmulur ki Sezer de yeni bir "umut işkencesi" olmasın

__________________





Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.