Şengül Şirin
|
Cevap : Elementler Tablosu
Bir elementin kimyasal özelliklerini hemen tümüyle, dizilişinin en dış kabuğundaki elektron sayısı belirliyor Bu sayıya, o elementin kimyasal 'değer'ini belirleyen sayı anlamında, 'değer sayısı' ('valence') deniyor Çünkü en dış kabuğu dolu olan atomlar, diğer atomlarla ilişkileri açısından daha büyük bir kararlılık sergiliyor ve diğerleri de, duruma göre; ya bu dış kabuktaki elektronlarından kurtulmak veya kabuğu tümüyle doldurmak suretiyle, benzeri bir kararlılığı kazanmak eğiliminde oluyor
Hidrojen için bu sayı 1 Nötür bir hidrojen atomu bu haliyle, kimyasal tepkimeye girme fırsatı bulduğunda; ya bu elektronunu da verip, kurtulmak veya bir elektron daha alıp, 1s kabuğunu doldurmak gibi iki seçeneğe sahip görünüyor Fakat, mevcut elektron tarafından yükü büyük oranda kamufle edilmiş bulunan çekirdek, ikinci bir elektronu yörüngede tutacak çekme kuvvetini uygulayamıyor
Dolayısıyla hidrojen, girdiği kimyasal tepkimelerde hep, elektron vererek, + yüklü iyon haline geçiyor Elektrostatik açıdan + yüklü olmayı tercih ettiğinden, 'elektropozitif' olduğu söyleniyor Hem de bunu güçlü bir şekilde yaptığından, 'güçlü bir elektropozitif element' olarak nitelendiriliyor Veya elektron tutkusunun ('affinity') zayıflığından söz ediliyor Helyum ise, tek ve en dış olan kabuğu zaten dolu olduğundan, elektron alış verişlerine, yani kimyasal tepkimelere pek yanaşmıyor Dolayısıyla, soygaz olarak biliniyor Çekirdeğinin yükü veya çekim kuvveti, hidrojeninkinden daha büyük olduğundan, yarıçapı daha küçük 
Atom numarası sıralamasında bir sonra gelen Li, en dış 2s kabuğunda tek bir elektrona sahip Dolayısıyla, kimyasal tepkimelerinde aynı hidrojen gibi, 'elektropozitif' davranıyor Zaten bu yüzden, kimyasal özelliklerinin benzerliğinden dolayı, tabloda hidrojenin altına konmuş Hatta lityumun 2s elektronu, hidrojenin 1s elektronundan daha yüksek bir enerji düzeyinde Dolayısıyla lityum bu elektronunu, hidrojenden daha bile kolay verebiliyor Yani elektropozitifliği daha yüksek
Çekirdek yükünün daha büyük olmasına karşın, n=2 değerli yeni bir kabuğa geçilmiş olduğundan, yarıçapı hidrojeninkinden daha büyük Saf hali, olağan koşullarda katı Bir tepkimeye giremediği bu durumda dahi, 2s elektronuna karşı tutkusu çok zayıf ve bu 'değer elektronu' çoğu zaman, kristal yapı içerisinde serbestçe dolaşabiliyor Bu yüzdendir ki saf lityum; yüksek ısıl ve elektrik iletkenliğiyle, güçlü metal özellikleri sergiliyor
Ardından gelen berilyum, aynı derecede güçlü bir şekilde olmasa da, 2s2 elektronlarını vermeye ve metal gibi davranmaya hazır
Ancak, daha sonra gelen borondan başlayarak 2p yörüngeleri doldukça, elektron verme eğilimi giderek zayıflıyor Oksijene gelindiğinde, bu eğilim tam tersine; elektron alma eğilimine, yani 'elektronegatif' özelliğe dönüşüyor Çünkü 1s22s22p4 yörünge şemasına sahip olan oksijen artık, en dış kabuğunu 2 elektron alarak doldurmayı tercih ediyor Flor ise bu işi tek bir elektronla yapabiliyor
Dolayısıyla, çok güçlü bir elektron alıcısı, güçlü bir 'elektronegatif' element Dış kabuk nihayet dolduğunda karşımıza, kimyasal tepkimelere karşı ilgisiz bir asal gaz daha çıkıyor: Neon Bu yüzden helyumun altına konmuş zaten tabloda  Bu arada n=2 kabuğu dolduruldukça, çekirdek yükündeki artışın baskınlığı nedeniyle, yarıçaplar giderek küçülüyor
Halbuki bir sonraki sodyuma, Z=11 atomuna gelindiğinde; yeni bir (n=3) kabuğuna geçilmiş oluyor ve yarıçap birden büyüyor En dış kabuğundaki tek elektronu kolayca vermeye hazır olan sodyum, bu yüksek elektropozitifliği sayesinde, tıpkı hidrojen ve lityum gibi, güçlü metal özellikler sergiliyor Bu yüzden onların altında yer alıyor Hatta, elektropozitifliği onlarınkinden daha bile yüksek Çünkü en dış 3s elektronu, diğerlerinin 1s veya 2s elektronundan daha yüksek enerji düzeyine sahip ve bu nedenle, iyonlaşması daha kolay
Sodyumdan sonraki magnezyum, gerçi sodyuma göre daha zayıf, ancak hala güçlü metal özelliği taşıyor Fakat bu özellik, aluminyumla başlayarak, daha sonraki elementlerde giderek zayıflıyor Kükürtten sonra ise sırada; elektron vermek bir yana, güçlü bir elektron alıcısı olan klor geliyor Klor tıpkı, tabloda tam üstündeki flor gibi davranıyor Ancak, elektron tutkusu onunki kadar güçlü değil Çünkü, klorun en dış kabuğunu oluşturan 3p yörüngeleri, florun dış kabuğunu oluşturan 2p yörüngelerinden daha yüksek bir enerji düzeyine sahip
Dolayısıyla enerji ölçeğinde klor, 3p yörüngelerini doldurmak için aldığı elektronu, florun 2p yörüngelerine aldığı elektron kadar derinlere indiremiyor Sonuç olarak da bu ek elektronu kendisine, florun yaptığı kadar güçlü bir şekilde bağlayamıyor Yani, flora göre daha zayıf elektronegatif özellik taşıyor
Potasyuma geçildiğinde, tıpkı üstündeki sodyum gibi, elektropozitif bir elementle karşılaşılıyor Hatta yeni bir enerji kabuğuna geçilmiş olduğundan; sodyuma göre yarıçap büyürken, elektron verme kolaylığı da artmış oluyor Yani potasyum sodyuma göre, daha bile elektropozitif 
Elementler tablosu, benzer kimyasal özellikler sergileyen elemenlerin alt alta konmasıyla elde edilmiş Bu yüzden; tablodaki dikey dizilere, yani sütunlara, kimyasal açıdan benzer elementler grubu anlamında, 'grup' deniyor Yatay dizilere de 'periyot' 
Birinci periyotta, 1s yörüngesinden oluşan ilk kabuk dolduruluyor ve sadece iki element var İkinci ve üçüncü periyotlarda, sırasıyla; 2s2 2p6 ve 3s2 3p6 yörüngeleri de dolduruluyor Bu periyotlarda 8'er element var Dördüncü ve beşinci periyotlarda, sırasıyla; 4s2 3d10 4p6 ve 5s2 4d10 5p6 yörüngelerinin doldurulması gerekiyor Dolayısıyla bu satırlarda, 18'er element var 3d ve 4d yörüngelerine karşılık gelenlere, metallerle metal olmayanlar arasında yer aldıklarından dolayı, 'geçiş elementleri' de deniyor
Altıncı periyotta; 6s2 4f14 5d10 6p6 yörüngeleri doldurulduğundan, bu satırda 32 elementin bulunması gerekiyor Ancak bu durumda tablo, enlemesine fazla uzayacağından; 4f yörüngelerinin doldurulmasına karşılık gelen 14 elementlik dizi, tabloda araya sokulmak yerine, aşağıya alınmış Lantan'la başlayan bu alt diziye, 'lantanidler serisi' deniyor
Yedinci periyotta ise; 7s2 5f14 6d10 7p6 yörüngeleri doldurulduğundan, bu satırda da keza, 32 elementin bulunması gerekiyor Ancak, yine tablo enini kısa tutabilmek amacıyla; 5f yörüngelerinin doldurulmasına karşılık gelen 14 elementlik dizi, benzer şekilde; araya sokulmak yerine, aşağıya alınıp, lantanidler serisinin altına yerleştirilmiş Aktinyum'la başlayan bu alt diziye, 'aktinidler serisi' deniyor Lantanid ve aktinid serileri birlikte, 'nadir toprak elementleri' olarak da biliniyor
Kısacası; herhangi bir periyotta, yani satırda, soldan sağa doğru ilerledikçe; elementlerin elektropozitifliği veya metal özellikleri giderek zayıflarken, atom yarıçapları küçülüyor Dikey dizilerden oluşan gruplara, soldan sağa doğru sırasıyla bakıldığında; birinci gruba 'alkali metaller' deniyor
Biraz zayıflayarak da olsa, benzeri metal özellikler taşıyan ikinci grup, 'alkali toprak elementleri' olarak biliniyor 3'ten 8'e kadarki gruplar, metallerle metal olmayan elementler arasında, 'geçiş elementleri' olarak nitelendiriliyor En sağdaki gruba 'asal gazlar,' bir öncekine de 'halojenler' deniyor Herhangi bir grupta, aşağıya doğru inildikçe, atom yarıçapları büyüyor Grubun sergilediği ortak kimyasal özelliğin gücü ise, yine aşağıya doğru inildikçe; soldaki gruplarda artarken, sağdaki gruplarda azalıyor
Periyodik tablo, etrafımızı çevreleyen elementlerin kimyasal davranışlarına anlam verebilmek açısından, güçlü bir araç oluşturuyor: Her eve lazım Ancak bu elementlerden bazılarının bazı çekirdekleri, hep öyle oldukları gibi kalmıyorlar Bazen de durup dururken, 'zırt vırt' bozunuyorlar 
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|