Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
destanı, göç, göre, iran, kaynaklarına

İran Kaynaklarına Göre Göç Destanı

Eski 05-19-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

İran Kaynaklarına Göre Göç Destanı



İran Kaynaklarına Göre Göç Destanı




Uygur ülkesinde Kara-Kurum çaylarından iki ırmak vardır Bunlardan birine Togla, birine de Selenge adı verilirdi Bu sular akarak Kamlançu'da birleşirlerdi Bu iki ırmağın arasında iki ağaç vardı Bu ağaçların biri fusuk, biri tur ağacı idi Bunların yaprakları, yaz ya da kış olsun, dökülmezdi Bu iki ağaç, iki dağın arasında yetişip büyümüştü

Bir gün bu iki ağacın arasına gökten bir ışık indi İki yandaki dağlar yavaş yavaş büyümeğe başladı Halk şaşırmıştı İçlerinde büyük bir saygı duyarak oraya yaklaştılar Ağaçların yanına vardıklarında kulaklarına çok tatlı ve güzel ezgiler gelmeğe başladı Her gece buraya bir ışık inmeğe ve ışığın çevresinde otuz kez şimşek çakmağa başladı Bir gün insanlar burada ayrı ayrı kurulmuş beş çadır gördüler Çadırların her birinde bir çocuk oturuyordu Her çocuğun karşısında da onları doyurmağa yetecek denli süt dolu emzikler asılı idi Çadırın tabanı baştan ayağa gümüş ile döşenmişti

Bütün boyların beğleri ve halkı bu garip işi görmek için kalkıp geldiler Manzarayı görünce saygı ile diz çöktüler, selam verdiler Çadırlara girdiler, çocukları alıp dışarı çıktılar Beslenip büyütülmeleri için çocukları süt analarına, dadılara verdiler Çocuklar büyüyüp konuşmağa başlayınca Uygurlar'a ana babalarını sordular Uygurlar, o iki ağacı gösterdiler Çocuklar ağaçları görünce, bir çocuğun babasına gösterdiği saygıyı gösterdiler; ağaçların karşısında diz çöktüler, yeri öptüler Bunun üzerine ağaçlar dile geldi ve şöyle dedi:

"Güzel huy ve iyi özelliklerle bezenmiş çocuklar böyle olurlar, ana babalarına saygı gösterirler Ömrünüz uzun, adınız büyük, ününüz sürekli olsun"
Çevrede yaşayan bütün kavimler bu çocuklara hükümdar oğullarıymış gibi saygı gösterdiler Kente dönünce, çocukların her birine bir ad koydular En büyüğünün adı Sungur Tigin, ikincisinin adı Kotur Tigin, üçüncüsünün adı Tükel Tigin, dördüncüsünün adı Or Tigin, beşincisinin adı da Bögü Tigin oldu Çocukların doğuşundaki kutsal durumu görenler, bunlardan birinin kagan seçilmesi kararına vardılar

Çocuklar arasında Bögü Tigin güzelliği, boyu posu, sabrı, iradesi, ileri görüşlülüğü bakımından öbürlerinden önde idi Ayrıca, bütün milletlerin dillerini, yazılarını biliyordu Herkes onun kagan seçilmesi kararında birleşti Bögü Kagan, büyük bir törenle tahta oturdu Bögü Kagan, ülkeyi adaletle yönetmeğe başladı; adamları, mâiyeti, çerileri (=askerleri), atları gittikçe çoğalmağa başladı Egemenlik süresi içinde Bögü Kagan'a üç karga yardım etti Bu kargalar dünyanın bütün dillerini bilmekteydiler Nerede bir olay olursa Bögü Kagan'a bildirirlerdi

Bir gece Bögü Kagan uyurken, penceresinin önünde bir kız hayali belirdi, onu uyandırdı Bögü Kagan ürktü, kızı görmemiş gibi davrandı, kendisini uykuda imiş gibi gösterdi İkinci gece kız yine geldi Bögü Kagan, yine görmüyormuş gibi yaptı, kendisini uykuda gösterdi Sabah oldu Kagan, vezirine danıştı Üçüncü gece kız yine geldi Bögü Kagan, vezirinin öğüdüne uyarak kızı alıp Ak-Dağ'a gitti Bögü Kagan ile kız bu dağda gün doğana değin konuştular Yedi yıl, altı ay, yirmi iki gün her gece kız, Bögü Kagan'a geldi; her gece konuştular Ayrılacakları gece kız, Bögü Kagan'a şöyle dedi:

"Doğudan batıya değin tüm dünya senin buyruğun altına girecektir İşlerini sıkı tut, iyi çalış"

Ertesi gün Bögü Kagan ordularını topladı 300000 çerisini Sungur Tigin'in komutasına verdi; onu Mogol ülkelerine akına gönderdi 100000 çerisini Kotur Tigin'in komutasına verdi; onu Tankut ülkesine gönderdi Tükel Tigin'i Tibet yönüne gönderdi Kendisi de 300000 çerisi ile Hıtay'a (=Çin'e) yöneldi Or Tigin'i ise kendi yerinde kagan vekili olarak bıraktı Bögü Kagan'ın ordularının hepsi zaferlerle geri döndüler Getirdikleri mallar, paralar, ganimetler sayılamayacak kadar çoktu Bögü Kagan, Orkun Irmağı'nın kıyısında Ordu-Balıg adında bir kent kurdurdu; Ordu-Balıg'ı kendine başkent yaptı Doğudaki bütün ülkeler Bögü Kagan'ın buyruğu altına girdi

Bögü Kagan bir gece bir düş gördü Düşünde ak giysilere bürünmüş, başında ak bir şerit, elinde de çam kozalağı büyüklüğünde Yada taşı olan bir yaşlı kişi vardı Yaşlı kişi Bögü Kagan'a yaklaştı, Yada taşını Bögü Kagan'a verdi ve şöyle dedi:

"Bu taşı saklarsan dünyanın dört bucağını milletinin buyruğu altına alırsın"
O gece Bögü Kagan'ın başveziri de aynı düşü görmüştü Bögü Kagan uyanır uyanmaz ordularını topladı Batı yönüne sefere çıktı Gide gide Türkistan'a vardı Burada çayır çimenle döşenmiş, gürül gürül akan suları olan bir yere rastladı Burada oturmağa karar verdi Balasagun kentini kurdu Bögü Kagan'ın orduları dört bir yana yayıldılar, bütün milletleri egemenlik altına aldılar

Yeryüzünde Türkler'in karşısında duracak kimse kalmadıTürk orduları o denli ilerlemişlerdi ki acayip biçimli insanlara rastladılar Bunların elleri, ayakları tıpkı hayvanlarınkine benziyordu Bu yaratıkları görünce artık bundan sonra insanların bulunmadığını anladılar, geri döndüler

Daha sonra Uygurlar'ın buyruğuna giren hükümdarlar birer birer geldiler, Bögü Kagan'a bağlılıklarını ve saygılarını sundularBunlar arasında Hint hükümdarı çok çirkindi Bunun için Bögü Kagan, bu hükümdarı katına kabul etmedi Bögü Kagan yapılan törenden sonra hükümdarlara, kendi ülkelerine dönmelerini ve kendi bölgelerini yönetmelerini buyurdu Bu hükümdarların Bögü Kagan'a ne kadar vergi verecekleri de ayrıca bir toplantı ile karar altına alındı Artık yeryüzü zapt edilmiş, Bögü Kagan'ın karşısında duracak kimse kalmamıştı Bögü Kagan geri dönmeğe karar verdi, yurduna geldi

O çağda Uygurlar'ın din adamlarına "kam" denilirdi Kamlar cinlere hükmederler, onlara istediklerini yaptırırlardı Türkler ile Mogollar kamlara çok önem verirlerdi Bir işe başlamak için kamlara danışırlar, ona göre davranırlardı Hastalarına da kamlar bakardı Kamların en güçlü oldukları zaman, iyi ve kötü ruhlarla bağ kurdukları, onlarla konuştukları günlerdi

Bögü Kagan çağında Uygurlar Çin kaganına elçiler gönderdiler, kendilerine Nom kitaplarından anlayan ve adlarına Tüvinyan denilen din adamlarını göndermesini istediler Nom, Çinliler'in din kitaplarının adıydı Çinliler, bugün yaşayan bir adamın bin yıl önce de yaşadığına inanırlardı

Çin ülkesinden Nom yöntemlerini bilen kişiler geldiler Bunlar kamlarla oturup konuştular, kendi din kitaplarını gösterdiler, onlarla tartıştılar Kamlar tartışmayı yitirdi Bu tartışmadan sonra Uygurlar Çin'den gelen yeni dini kabul ettiler (bu din Maniheizm'dir)



__________________





Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.