Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Bilgisayar,Teknoloji & İnternet Dünyası > Bilim Teknik ve Teknoloji Merkezi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
islâm, kimlerdir, matematikçileri, türk, ünlü

Ünlü Türk Ve İslam Matematikçileri Kimlerdir?

Eski 09-08-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ünlü Türk Ve İslam Matematikçileri Kimlerdir?



Ünlü Türk Ve İslam Matematikçileri Kimlerdir?
Ünlü Türk Ve İslam Matematikçileri Kimlerdir?

ULUĞ BEY (1393 - 1449)Türk matematikçilerinden birisi olan Uluğ Bey, Timur'un erkek torunlarından hükümdar olanlardan birinin oğludur Asıl adı Mehmet'tir Fakat o, daha çok Uluğ Bey adı ile ünlü olmuştur 1393 yılında Sultaniye kentinde doğmuştur Timur'un öldüğü sıralarda Uluğ Bey Semerkant'ta bulunuyordu Semerkant ve Maveraünnehir, Mirza Halil Sultan'ın saldırısı ve işgali üzerine babasının yanına gitmek zorunda kalmıştır Babası buraları yeniden yönetimine alarak on altı yaşında olan Uluğ Bey'e yönetimini bırakmıştır Uluğ Bey, bu tarihten sonra, hem hükümeti yönetmiş ve hem de öğrenimine devam etmiştir

Uluğ Bey, bilgin ve olgun bir padişahtı Boş zamanını kitap okumak ve bilginlerle ilmi konular üzerinde konuşmakla geçirirdi Tüm bilginleri yöresinde toplamıştı Uluğ Bey, dikkatlice okuduğu kitabı kelimesi kelimesine hatırında tutacak kadar belleği vardı Matematik ve astronomi bilgileri oldukça ileri düzeydeydi Bir söylentiye göre, kendi falına bakarak, oğlu Abdüllatif tarafından öldürüleceğini görmüş ve bunun üzerine oğlunu kendisinden uzak tutmayı uygun görmüştür Baba ile oğlu arasındaki bu soğukluk, Uluğ Bey'in küçük oğluna karşı olan yakınlığı ile daha da şiddetlenmiş ve sonunda Uluğ Bey'in korktuğu başına gelmiştir

Uluğ Bey, Semerkant'ta bir medrese ve bir de rasathane yaptırmıştır Kadı Zade bu medreseye başkanlık etmiştir Rasathane için yörede bulunan tüm mühendis, alim ve ustaları Semerkant'a çağırmıştır Kendisi için de bu rasathanede bir oda yaptırarak tüm duvar ve tavanları gök cisimlerinin manzaralarıyla ve resimleriyle süsletmişti Rasathanenin yapım ve rasat aletleri için hiç bir harcamadan kaçınmamıştır Bu gözlemevinde yapılan gözlemler, ancak on iki yılda bitirilebilmiştir

Gözlemevinin yönetimini Kadı Zade ile Cemşid'e vermiştir Cemşid, gözlemlere başlandığı sırada ve Kadı Zade de gözlemler bitmeden ölmüştür Gözlemevinin tüm işleri o zaman genç olan Ali Kuşçu'ya kalmıştır Bu gözlem üzerine Uluğ Bey, ünlü Zeycini düzenlemiş vebitirmiştir Zeyç Kürkani veya Zeyç Cedit Sultani adı verilen bu eser, birkaç yüzyıl doğuda ve batıda faydalanılacak bir eser olmuştur Zeyç Kürkani bazı kimseler tarafından açıklanmış ve Zeyç'in iki makalesi 1650 yılında Londra'da ilk olarak basılmıştır Avrupa dillerinin birçoğuna, çevrilmiştir 1839 yılında cetvelleri Fransızca tercümeleriyle birlikte, asıl eser de 1846 yılında aynen basılmıştır
Zeyç Kürkani'nin asıl kopyalarından biri Irak ve İran savaşlarından sonra Türkiye'ye getirilmiş ve halen Ayasofya kütüphanesindedir Bir hile ile oğlu Abdüllatif tarafından 1449 yılında öldürülmüştür

ÖMER HAYYAM Doğum: 18 Mayıs 1048, İran - Ölüm: 4 Aralık 1131, İran

Ömer Hayyam, son derece karışık politik yapıya sahip bir bölgede yaşamıştır 1038-1040 yılları arasında, Selçuklular Mezopotamya, Suriya, Filistin ve İran’ın büyük bölümünü de kapsayan bir coğrafyaya hakim olmuşlardı 1055 yılında Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey Bağdat’ı da ele geçirmişti Hayyam’ın gençliği, Selçuklu egemenliğindeki topraklarda geçmiştir

Hayyam, gençlik yıllarında felsefe öğrenimi görmüştür Bu yıllarda edebiyatla da ilgilenmeye başlamıştır Hayyam bir dönem şiir de yazmıştır Ancak Hayyam’ın en başarılı olduğu alan matematik ve astronomidir Hayyam, yaşadığı bölge itibarıyla, eğitimin çok zor olduğu bir ortamda büyümüştür Bu konuda, Cebir problemlerinin ispatı üzerine adlı eserinin girişinde eğitim yıllarının çok zor geçtiğini anlatmıştır

Hayyam, sıradışı bir matematikçiydi Çok üstün bir zekası vardı 25 yaşından önce Aritmetik problemleri adlı eseri de dahil olmak üzere bir çok eser yazmıştır 1070 yılında Orta Asya’daki en eski şehirlerden biri olan Samarkand’a yerleşmiştir Samarkand’ın önemli hukukçularından Abu Tahir, kendisini desteklemiş ve ünlü eseri Cebir problemlerinin ispatı üzerine adlı çalışmasında kendisine yardımcı olmuştur

Selçuklu’ların kurucusu Tuğrul Bey, Eshafan şehrini, imparatorluğun başkenti yapmış ve 1073 yılında da torunu Malik Şah’ı Eshafan şehrinin yönetmek üzere görevlendirmiştir Malik Şah, Hayyam’ı Eshafan’a davet ederek orada bir gözlemevi açmasını istemiştir Hayyam bu isteği kabul etmiş ve gözlemevini kurmuştur Bu gözlemevinde sonraki 18 yıl çalışmış ve bilim adamlarına başkanlık etmiştir Bu yıllarda Hayyam çok önemli gözlemler yapmış ve astronomi tabloları çıkarmıştır

Hayyam, Eshafan’da yaptığı gözlemlerin sonucunda bir yılı, 365,24219858156 gün olarak ölçmüştür Bu ölçüm neredeyse tam olarak kesin doğru bir ölçüm kabul edilebilir Aynı zamanda bu ölçüm, o ana dek yapılan en doğru ölçüm olma özelliğini de taşımaktadır

1092 yılında başgösteren olaylar, Hayyam’ın bilimsel çalışmalarını ve sakin yaşamını bozmuştur 1092’de Malik Şah ölmüş ve veziri Nizam al-mulk öldürülmüştür Bu olaylar sonucu yönetimi iki yıl, Malik Şah’ın ikinci karısı sürdürmüş ancak bu dönem bir çok kargaşaya sebep olmuştur Bu yıllarda, ortodoks Müslümanlar tarafından Hayyam’ın çalışmaları sürekli engellenmiştir ve Hayyam, birkaç defa saldırıya uğramıştır Bu olumsuz duruma karşın Hayyam, bilimsel çalışmalarını 1118 yılına kadar Eshafan’da sürdürmüştür

1118 yılında Malik Şah’ın üçüncü oğlu Sanjar Selçuklu hükümdarı olmuştur Bu dönemde Hayyam’ın Eshafan’dan ayrıldığı ve Selçuklu’ların yeni başkenti olan Türkmenistan’daki Merv şehrine yerleştiği bilinmektedir

Hayyam’ın en önemli cebir çalışması, Cebir problemlerinin ispatı üzerine adlı eserden önce yazdığı cebir notlarında kübik denklemlerin (üçüncü derece denklemlerin) çözümünü göstermiştir

Hayyam’ın en önemli eseri, yukarıda da belirtildiği üzere, Cebir problemlerinin ispatı üzerine adlı çalışmasıdır Bu çalışmasında, üçüncü derece denklemlerin çözümünü, kesişen konik parçalarını kullanarak yapmıştır Hayyam, konik parçaları kullanarak, üçüncü derece denklemlerin çözümü için yöntem geliştiren ilk matematikçidir

Hayyam, üçüncü derece denklemlerin birden fazla çözümü, yani kökü olabileceğini söylemiştir Bazı denklemlerin iki kökünü bulsa da üç kökünü birden bulamamıştır

Hayyam’ın kaybolan eserlerinden birinde Pascal üçgenini de incelediği düşünülmektedir Ancak Pascal üçgenini ilk inceleyen matemtikçi, Hayyam değildir Al-Karaji’nin bu konuda bir çalışması önceki dönemlerde olmuştur

CAHİT ARFCahit Arf 1910 yılında Osmanlı İmpratorluğu sınırları içerisindeki Thessalonikide doğdu Doğumundan iki yıl sonra Balkan savaşları başladı Savaşdan dolayı Arf''ın ailesi İstanbul'a taşındı Ve 4 yaşındayken İstanbul'da okula başladıKendisi o günleri şöyle dile getirir: " Okulda diğer çocuklarla oyun oynayamadım çünkü üzgündüm Sonra eğitimime Beşiktaş Sultanişi'nde devam ettim Yangından sonra Beşiktaşı terkettik ve başka bir yere gittik Sonunda Sülaymaniye'de bir ev kiraladık Sonra stanbul Sultanişine kaydımı aldırdım Aynı şey ordada oldu Ailem beni beni oradan almadı ve okul iyi gidiyordu " 1919 yılında Arf'ın ailesi yine taşındı, bu sefer Ankara'ya, fakat bir süre sonra İzmir'e kalıcı olarak yerleşmeden önce kısa bir süreliğine İstanbul'a tekrar döndüler Cahit Arf'ın matematiğe ilgisi İzmir'de okuduğu yıllarda hocasının Euclid Geometrisi problemlerini çözmede onu teşvik etmesiyle başlamıştır 1926 ailesi Cahit Arf''ı okuması için Fransa'ya gönderdi " Beni anlamın arkadaşlarıyla yaşamam için Fransa'ya gönderdiler Orada St Louis Lycee kayıt yaptırdım Fazla Fransızca bilmiyordum sadece okulda konuşulan kadar Matematik sınavından en iyi dereceleri ben alıyordum bu yüzden üç yıllık Lycee yı iki yıl içinde bitirdim fakat sonra babamın frankları bitmeye başlamıştı, ve Türkiye'ye geri dönmek zorunda kaldım " Arf eğitimine Paris'te devam edebilmek için burs kazandı ve Fransa'ya geri döndü İki yıl sonra Ecole Normale Superiure'yi bitirdi Cahit Arf doktorasını tamamlamak için İstanbul'a öğretmen olarak geri döndü Ardından İstanbul Üniversitesi Matematik Bölümüne kabul edildi Ve matematik çalışmalarına devam etme kararı aldı 1937 de Helmut Hasse' nin denetiminde doktorasın yapmak için Göttingen Üniversitesine gitti 1938 de doktora çalışmasını bitirdi Arf Almanya'dan döndüğü İstanbul Üniversite'sinde 1962 yılına kadar çalıştı 1943 yılında profesörlüğe yükseldi ve 1955 te ise Ordinaryus Profesör ünvanını aldı1963 yılında İstanbul'daki Robert Kollejinde öğretmenlik yaptı 1964-1966 yılları arasında Birleşik Amerika'da Princeton enstitüsünde yüksek çalışmalar yaptı ve 1967 'de geri döndü Ve Orta Doğu Teknik Üniversitesine katıldı 1980 'de emekliye ayrıldıktan sonra İstanbul'da yaşadı Cahit Arf bilimsel ve teknik araştırmaların Turkiye'deki merkezi olan TÜBİTAK'ın kurulmasında belirgin bir rol oynadı 1985 1989 yılları arasında Türk Matematik Derneği başkanlığını yaptı Arf, matematiğe yepyeni çalışmaları ile yaptığı katkıları dolayısıyla birçok ödül almıştır ve kariyerinde en çok ayırt edici olan ödül ise İnönü ödülüdür Bu şekilde Karadeniz Teknik Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesinden birçok onursal doktoralık almıştır Arf, Türkiye'de günümüz matematikçilerinin birçoğunun eğitimine yalnızca ders notları ile değil aynı zamanda konferans ve seminerlerindeki parlak tartışmaları ile de katkıda bulunmuştur Arf ile yakın temas kurma olanağına sahip olanlar onun matematiğe ve genelde bilime olan bağlılığından derin etkilenmişlerdir Özellikle genç matematikçilere yardım etmiş ve onlara güzel tavsiyeler vererek bol bol cesaretlendirmiştir Arf'ın en önemli çalışmalarının birçoğu cebrik sayılar teorisi üzerineydi ve o topolojide birçok uygulama bulan Arf invaryantlarını keşfetmiştir Onun ilk çalışması özellikle karakteristiği 2 olan cisimlerde quadratik formlara ilişkindi O, yalnızca kendi keşfi olan Arf invaryantları ile tanınmamakta hatta bir cebirsel geometri uygulaması olan Hasse-Arf teoremi ile de hatırlanmaktadır Halka teorisinde de Arf halkaları kendi adıyla anılmaktadır Arf çalışmalarına ek olarak uygulamalı matematikte serbest sınırlar ile sınırlandırılmış elastik düzlem yüzeyler üzerine birkaç makale ve istatiksel mekanikte küme genişlemelerinin cebrik yapılarına ilişkin bir makale yazmıştır Cebir ve Sayılar Teorisi üzerine uluslararası bir sempozyum 1990'da 3 ve 7 Eylül tarihleri arasında Arf'in onuruna Silivri'de gerçekleştirilmiştir Halkalar ve Geometri üzerine ilk konferanslarda 1984'te İstanbul'da yapılmıştır Arf, matematikte geometri kavramı üzerine bir makale sunmuştur O, bir kalp rahatsızlığı ile bu dünyaya gözlerini yummuş ve İstanbul'da defnedilerek İstanbul üniversitesinde bir tören düzenlenmiştir

Ali KUŞCUTürk-İslam Dünyası astronomi ve matematik alimleri arasında, ortaya koyduğu eserleriyle haklı bir şöhrete sahip Ali Kuşçu, Osmanlı Türkleri'nde, astronominin önde gelen bilgini sayılır "Batı ve Doğu Bilim dünyası onu 15 yüzyılda yetişen müstesna bir alim olarak tanır" Öyle ki; müsteşrik W Barlhold, Ali Kuşcu'yu "On Beşinci Yüzyıl Batlamyos'u" olarak adlandırmıştır Babası, Uluğ Bey'in kuşcu başısı (doğancıbaşı) idi Kuşçu soyadı babasından gelmektedir Asıl adı Ali Bin Muhammet'tir Doğum yeri Maveraünnehir bölgesi olduğu ileri sürülmüşse de, adı geçen bölgenin hangi şehrinde ve hangi yılda doğduğu kesinlikle bilinmektedir Ancak doğum şehri Semerkant, doğum yılının ise 15 yüzyılın ilk dörtte biri içerisinde olduğu kabul edilmektedir 16 Aralık 1474 (h 7 Şaban 879) tarihinde İstanbul'da ölmüş olup, mezarı Eyüp Sultan Türbesi hareminde bulunmaktadır Ölüm tarihi; torunu meşhur astronom Mirim Çelebi'nin (ölümü, Edirne 1525) Fransça yazdığı bir eserin incelenmesi sonucu anlaşılmıştır Mezar yerinin 1819 yılına kadar belirli olduğu ve hüsn-ü muhafazasının yapıldığı; ancak 1819 yılından sonra, Ali Kuşcu'ya ait mezarın yerine, zamanının nüfuzlu bir devlet adamının mezar taşının konmuş olduğu anlaşılmaktadır
Uluğ Bey'in Horasan ve Maveraünnehir hükümdarlığı sırasında, Semerkant'ta ilk ve dini öğrenimini tamamlamıştır Küçük yaşta iken astronomi ve matematiğe geniş ilgi duymuştur Devrinin en büyük bilginlerinden; Uluğ Bey , Bursalı Kadızade Rumi, Gıyaseddün Cemşid ve Mu'in al-Din el-Kaşi'den astronomi ve matematik dersi almıştır Önce,Uluğ Bey, tarafından 1421 yılında kurulan Semerkant Rasathanesi ilk müdürü, Gıyaseddün Cemşid'in, kısa süre sonra da Rasathanenin ikinci müdürü Kadızade Rumi'nin ölümü üzerine, Uluğ Bey Rasathaneye müdür olarak Ali Kuşcu'yu görevlendirmiştir Uluğ Bey Ziyc'inin tamamlanmasında büyük emeği geçmiştir Nasirüddün Tusi'nin Tecrid-ül Kelam adlı eserine yazdığı şerh, bu konuda da gayret ve başarısının en güzel delilini teşkil etmektedir Ebu Said Han'a ithaf edilen bu şerh, Ali Kuşcu'nun ilk şöhretinin duyulmasına neden olmuştur
Kaynakların değerlendirilmesi sonucu anlaşılmaktadır ki; Ali Kuşcu yalnız telih eseriyle değil, talim ve irşadıyle devrini aşan bir bilgin olarak tanınmaktadır Öyle ki; telif eserlerinin dışında, torunu Mirim Çelebi, Hoca Sinan Paşa ve Molla Lütfi (Sarı Lütfi) gibi astronomların da yetişmesine sebep olmuştur Bu bilginlerle beraber, Ali Kuşcu'yu eski astronominin en büyük bilginlerinden birisi olarak belirtebiliriz

ESERLERİ:
Ali Kuşcu'nun özellikle, matematik ve astronomi ile ilgili eserleri, gerçek ilmi kişiliğini ortaya koymaktadır Bu eserlerinin adları şunlardır;
Risale-i fi'l Hey'e (Astronomi Risalesi)
Risale-i fi'l Fehiye (Fetih Risalesi)
Risale-i Hisap (Aritmetik Risalesi)
Risale-i Muhammediye (Cebir ve Hesap konularından bahseder)
Tecrid'ül Kelam (Sözün Tecridi)
Risale-i Adudiye
Unkud-üz zvehir fi Man-ül Cevahir (Mücevherlerin Dizilmesinde Görülen Salkım)
Vaaz
İstiarad

AHMET FERGANİ9 yüzyılın başlarında dünyaya geldiği kabul edilen ünlü matematik ve astronomi bilgini Ahmet Ferganî, çağının bilim ve kültür merkezlerinden olan Türkistan'ın Fergana bölgesindendir Bilim ve kültür tarihimizin birinci elden kaynakları olan tezkireler (biyografik eserler)de doğum tarihi ile ilgili bir bilgi bulunmamakla birlikte kendisi gibi bir astronom olan babasının adının Muhammed, dedesinin ise Kesir olduğu kayıtlıdır
Ahmet Ferganî, ilk öğrenimini ünlü bilginlerin yetiştiği Fergana'da yaptı ve büyük bir ihtimalle astronomi konusundaki bilgilerini babasından aldı Belli bir seviyeye geldikten sonra da mevcut bilgilerine yeni bilgiler katmak amacıyla da, çağının bilim, kültür ve aynı zamanda halifelik merkezi olan Bağdat'a geldi Ömrünün yarısına yakınını burada geçiren Ferganî, kısa sürede matematik ve astronomi konularındaki bilgisini Bağdat bilim çevresine kabul ettirip, bilimin gelişmesine olan katkılarıyla bilim tarihinde adlarından övgüyle bahsedilen Abbasi halifelerinden Me'mun ve el-mütevekkil döneminin en ünlü bilginleri arasına girdi
861 yılında halife el-Mütevekkil tarafından Nil ırmağı kıyısında yapılan ölçüm işlerini yürütmesi için Mısır'a gönderilen Ferganî'nin, bundan sonraki yaşamı bilinmiyor


Alıntı Yaparak Cevapla

Ünlü Türk Ve İslam Matematikçileri Kimlerdir?

Eski 09-08-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ünlü Türk Ve İslam Matematikçileri Kimlerdir?




Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.