Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
“gül”, aşkin, güneş, mehmet, mihrâbidir

“Gül” , Aşkin Mihrâbidir Dr. Mehmet Güneş

Eski 09-08-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

“Gül” , Aşkin Mihrâbidir Dr. Mehmet Güneş



“GÜL” , AŞKIN MİHRÂBIDIR Dr Mehmet GÜNEŞ
“GÜL” , AŞKIN MİHRÂBIDIR Dr Mehmet GÜNEŞ
Başkaları Gülü bir çiçek diye sever belki de Ama biz, Gülü “Gül” olduğu için severiz Bizim için; Gül sevgilidir, Gül güzelliktir, Gül coşkudur Gül, esmânın eşyâya tecellisinin esrârıdır Gül aşktır, Gül sevinçtir, Gül bahar muştusudur Gül, ezelle ebet arasındaki bütün zamanların “En Güzeli”nden yansımalar taşıdığı için güzeldir Ve katmer Gül; rengini şehit kanından, kokusunu Efendimiz(sav)’in mübârek teninden aldığı için çiçekler sultânıdır Bu sebeple olsa gerek, Gülün kokusuyla kendimizden geçeriz Gideriz bir başka âleme Yol buluruz mâverâya Biz Güle, Gülistanda açan katmer Güllere; “ Peygamberlik Gülzârının Eşsiz Gülü”nün remzi olduğu için vurgunuz Gülü her kokladığımızda salavat getiririz , O’nun terinin kokusundan bir zerreyi teneffüs ettiğimizden
“Gül”ü târife ne hâcet, “Gül”; Sevdâyı Muhammedî’dir “Gül”ün sevdâsı kalbimizin hafî tepelerinde, ahfâ zirvelerinde sancak açmıştır Ve bizler, gönlü Gülşen olan insanlara meftûn oluruz, “Kainatın Solmayan Gülü”nün aşkıyla Gün gelir, gözyaşıyla Gül sularız Bir Gül için bin dikene su veririz; biliriz ki, Güllerin içinde diken yoktur, dikenler içinde Gül vardır
O, aşkımızın mihrâbındaki “Gül” O, âlemlere rahmet olarak gönderilen bir resûl O, çöl sıcağındaki bir Kevser şelâlesi O, teşrifiyle kainatı aydınlatan ve ışık bahşeden sonsuz bir nur şûlesi Gündüzleri dünyayı ışıtan güneş ve geceleri gökyüzünde çiçek çiçek açan yıldızlar O’nun sönmeyen ışığının en mütevâzı kandilleridir Serâ da , süreyyâ da O’nun nûruyla aydınlanır O’nun sîreti bir amaç, O’nun sünneti bir hidâyet, O’nun sûreti gönüllere ülfet ve nîmet veren bir âb-ı hayat Ruhumuz O’na âşık O, Gül mushaflı sevdâmızın sembolü O, on sekiz bin âlemin emsali olmayan “Gül”ü
Divan şairimiz Fuzûlî Su Kasidesinde:
“Suya versün bâğbân Gülzârı zahmet çekmesün,
Bir Gül açılmaz yüzün tek verse min Gülzâre su
diye “O Gül”ün dünyaya bir kere geleceğini, bahçıvanın bin Gül bahçesini sulasa, sele verse dahi O’nun yüzü gibi bir Gül açılmayacağını en lâtif bir biçimde ifâde ediyor
Lâkin , O “Gül”ün sevdâsını kelimelerle anlatmak, dizelerle vasfeylemek ne mümkün O, “Alemlere Rahmet” olarak gönderilen hayat güftesi O, tebessümünden cennetler yaratılan mutluluk bestesiO, bütün çağların önünü aydınlatarak Âdemoğlunu karanlıktan kurtaran yaratılmışların en yücesi O, Rabbimizin terbiyesiyle yetişmiş bir ahlâk âbidesi O, Çâresizlerin ÇâresiO, Kimsesizlerin Kimsesi O, hurma kütüğünün bile hasretinden inlediği bir ülfet çeşmesi O, mükemmel bir aile reisi O, vefânın zirvesi O, insanların en sabırlısı, en müsâmahalısı, en azimlisi, en kararlısı O, yiğitlik ve cömertlik timsâli O, kâinatın bir numûne-i imtisâli O, Efendiler Efendisi O, Allah’ın müjdesi O, insanlığın müjdecisi O, hem “Halîl” hem “Habîb”, hem “Sıddık” hem “Emîn” O, sevgi tohumları atıp, kardeşlik duyguları yeşerten; toprağa yağmur, karanlığa nûr, beşeriyete gurur ve gönlümüze sürûr olan Sevgililer Sevgilisi O’nda toplanmıştır bütün güzellikler, O’nda cem olmuştur cümle özellikler O, hep “ Ümmetim, ümmetim ” diyen “nefsim” demeyen Hâtemül Enbiyâ tâcının sâhibi O, Sidretü’l Müntehâ’nın misâfiri O, kusursuz bir komutan O, Gâye İnsan O, Mahşer günündeki tek sığınak O, kırık gönüllerin mîmârı O, Hakk’a giden yolun rahmet kapısı O, İslamı bütünüyle hayatında billurlaştıran, bizâtihî İslam’ın kendisi olan Habîb-i Kibriyâ O, Hakk’ın nûrunu bütün cihâna yayarak tebliğini tamamlayan Nebîler Nebîsi O, Tek Lider, Tek Önder, Tek Rehber Âşıklar O’nun için yanar Sâdıklar O’nun için ağlar Rüzgâr O’nun yâdıyla eser Bülbüller O’nun kokusunun olmadığı yerlerde susar O’nun izinden gitmeyen saadet bulamaz O’nun nûruna pervâne olmayan Mahşerde kurtulamaz
O, İlâhî nizâmın nâmütenâhi güzelliğini bahşetti gönüllerimize O, ruhlarımıza üflediği sonsuzluk aşkıyla hilkâtin esrârını öğretti bize O’nsuz ne farkı vardı gündüzlerin geceden O’na gelen vahiyle aydınlandık, karanlık her düşünceden O olmasaydı, sonsuzluk iklimine ulaşamazdık O olmasaydı, dünyadaki bu sarp yokuşları asla aşamazdık O’nunla kalbimize nûr olup, doldu ilham O'nunla ışık buldu; gece, gündüz ve akş** O’nsuz baharlar kıştı O’nsuz insanlık, öksüz ve yetim kalmıştı
Kâinatta mütecellî olan Esmâ-i İlâhiye’yi şahsında en mükemmel bir biçimde tebârüz ettirip, en mücellâ keyfiyetiyle temsil eden Gâye İnsan O’dur O’nun her kelâmı hakla bâtılı ayıran bir kıstas; O’nun her hükmü şaşmaz bir adâlettir O’nun hayatı tebliğini temsille geçmiş ve cihana en iyi tebliğin temsil olduğunu göstermiştir
O, ıstıraptan çatlamış dudaklara merhem, kuraklıktan çoraklaşmış gönüllere zemzem, insanlığını kaybetmiş ruhlara erdem ve alev alev yanan sinelere bir meltem gibi serinlik vererek bizlere cennet-âsâ baharlar ikrâm eder O’nun gelişi gecelerin ebedî bir gündüze dönüşüdür Ve O’nunla İslâm’ın nûru tulû etmiştir O, ümmetini küfrün yakıcı sıcağından îmânın âsude ve serin iklimine kavuşturmuş, karanlıktan nûrun aydınlığına çıkartmıştır
Uykuda bile uyanık kalmanın keyfiyetine vâsıl olan gönül erleri, nurani ışıltıların semâvi izdüşümlerini O’na teslimiyette bulurlar Muhakkak ki, sema ile arz arasında meydana gelecek bir kutlu buluşma “Gül Devri”nden ilham alan bir iklimde gerçekleşir O “Gül”ün nâmütenâhi güzelliği kalplere yansıdığında gecesi olmayan bir gündüz tecelli edip gönüllerde Gül tomurcuklarının açılmasına vesile olur Unutmayalım ki, en karanlık devirlerde bile dikenler arasında goncaya durmuştur Güller “Gül”ün çevresindeki dikenler, Gül kokusuyla hemhâl olunca, Güle dönüşür birer birer Bizler “Gül” kokusunun ikliminde insanlığımızı yeniden keşfettiğimiz zaman; rahmet, bereket ve hidâyet yağmurlarıyla madde ve mânâ planında yeniden dirileceğiz Mekanın ve zamanın ölü noktalarına “Gül Devri”nden gelen esintilerle hayat üflemeye muktedir olacağız Gül yüzlüler göz yaşıyla Gül sularken, tomurcuk veren Güllerin açılmasını beklemektedir Gonca Güller açıldığı zaman vuslat baharı gelecek, gönlümüz şâdumân olacaktır Kalpler O’na bağlanıp râm olduğunda, yanlışlıklar bütün neticeleriyle birlikte ortadan kalkacaktır
Yeter artık uykunun yollarını gözleme “Çıkmaz sokak”larda koşup dolaşmaktan yorulmadın mı? Umranların verâsındaki insanlar mesut değilse, huzuru bulamıyorsa; beşeriyet kendisini yeniden mîzâna çekmek, yeniden Kâinatın Efendisi’nin aşkıyla yanmak, yeniden O’nun ışığıyla nurlanmak, yeniden Asr-ı Saadet iklimine bağlanmak mecbûriyetindedir
Âdemoğlu, “Muhammedî Nur”dan ışık alıyorsa, davranışlar ve duygular semâvi kalıplarda şekillenip “Gül”e meftûn oluyorsa; akıl ve kalp mecrâsını bulmuş, ruh ve gönül Hakk’a kavuşmuş, gözler Kevser, sözler zemzem ile yıkanmış demektir
Muhabbeti sâdık olanlar sevdiğinin yolundan gider ve ona itaat eder İlahi sevginin menzîli de, istikâmeti de yolu da Muhammedî sevdâdan geçer O’nu sevmek, O’na itaat etmektir O’nu sevmek, O’nun sevmediklerini sevmemektir O’nu sevmek O’nun şerefli ashabını ve O’nu sevenleri sevmektir O, “Kişi sevdiğiyle berâberdir” müjdesini vererek ümmetine cennette beraberlik vâdetmiştir O’nun sevgisi öyle bir aşk olmalıdır ki, bütün sevgiler onun yanında sönük kalmalıdır O’nun sevgisi öyle bir muhabbet olmalıdır ki, sahibini îmânın en zirve noktasına ulaştırmalıdır
“Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl,
Muhammed’siz muhabbetten ne hâsıl ?”
diye ifâde edilen bir aşktır Sevdâyı Muhammedî
Esmâ-i İlâhiye’nin beşer planında en kâmil mânâsıyla tezâhür ettiği Sultanlar Sultanı’nı rehber edinme ve O’na “Esselâm” diyebilme irtifâsıdır Sevdâyı Muhammedî Kalplere hükmeden varlığı duyma, hissetme, halef olma mükellefiyetiyle her şeye lâhutî âlemin penceresinden bakabilmedir Sevdâyı Muhammedî O’nun aşkı, kainata mânâ kazandıran bir sır hazinesidir Eşyanın ruhuna nüfûz ederek “eşyâ”dan “esmâ”ya ulaşabilme yoludur Sevdâyı Muhammedî “Esma”dan “Sıfat”a, sıfattan “Zât”a intikâl ederek yaratılış gâyesini idrâktir Sevdâyı Muhammedî Kendisini nefs ve enâniyet cihetiyle dizginleyen ve “Gül”e râm olan Gül yüzlü insanların gönüllerinde İlâhî aşkın şahikalaşmasıdır Sevdâyı Muhammedî
“Sevdim Seni ben, Âleme Rahmet diye sevdim,
Bir benzeri yok, Cenâb-ı Ahmet diye sevdim”
dizeleriyle terennüm edilen bir İlâhî muhabbettir Sevdâyı Muhammedî
O’nsuz zaman, mekan ve insan hayatiyetini kaybeder Gönüller O’na dönünce dirilir O’nun varlığı insanlığın vâroluş sebebidir O’nu her dem kalbinde hissederek selât-ü selamla yâdetmek ne büyük mutluluk O’nun sevgisini yüreğinde büyütebilmek ne büyük saadet
Gerçekten de, asırlardır buhran ve bunalımlar içinde kıvranan beşeriyetin mutluluk ve saadeti; “ İnsanlığın İftihar Tablosu”nun sünnet-i seniyyelerine ittibâ etmekten geçer Ve insanlık, O’nun getirdiği altın düsturları hayata geçirmeye, bugün her zamankinden çok daha fazla muhtaçtır Asrın getirdiği problemlere çözüm arayan insanlığın kara bulutlarla kaplı dünyasının aydınlanması; O’nu yeniden tanımak, O’na yönelmek, O’nu rehber edinmek ve O’ndan alacağı umut kıvılcımlarını beşeriyetin ufkuna taşımakla mümkün olacaktır Şeyh Gâlip’in:
“Sen Ahmed’i Mahmûd’u Muhammed’sin Efendim,
Hakk’tan bize Sultân-ı Müeyyedsin Efendim”
diye hitâb ettiği; şefaatçımız, yardımcımız, müjdecimiz, kurtarıcımız olan “Sonsuz Nûr” bütün bir beşeriyet gibi bizleri felâha erdirilecektir
Ufkumuzu saran sisler, kurşûni bulutlar, endişeler ve karanlıklar kaybolur; O’nun rahmet elinden bizlere yansıyan bereket ve feyz ikliminde Hep birlikte yeniden, yeni baştan yenileyelim Âlem-i Ervah’taki “Elestü bi Rabbiküm”sualine verdiğimiz “Belâ” cevâbını Ürpertisini kalplerimizin en derin köşelerinde hissederek tâzeleyelim ahd-ü peymânımızı “Gül”ün gölgesindeki toprağın bile Gül koktuğunu hiç unutmayalım “Gül”e sevdâmızı eksiltmeyelim Allah’ım! Bize O’nun sîretini öğret O’nun yolundan gitmeyi bizlere nasip etKim Peygambere itaat ederse şüphesiz Allah’a itaat etmiş olur” (Nisâ 4/80) emr-i İlâhîsi gereğince Habîbullahı sevmek Allah(cc)’ı sevmektir “Resûlulah’a duyulan muhabbetin derecesi îmânın ölçüsüdür” Bu sebeple bizlere O’nun muhabbetini lütfetYâ Erhame’r-Râhimîn! O’nun aşkını sînelerimizde bir alev deryâsı hâlinde volkanlaştır Bizleri O’nun yolundan ayırma Yâ Rabbi Ve iki cihanda ebediyen Gülmek için, “Gül”ün gölgesinde olmayı bizlere müyesser eyle Yâ İlâhe’l-Âlemîn!
O’nun gölgesinde olmak, cennet-âsâ baharlara ermektir O’ndan medet ummak, çölde susuzluktan çatlamış dudaklara âb-ı hayat vermektir O, hicranla yanan sînelerin mutluluk rüzgârıdır O, sonsuzluk iklîminin îtîbârıdır O, ümidin temsilcisidirO, şefâat bekleyenlerin; mütebessim incisidir O, bizim gönüllerimizin sultanı O, bizim dertlerimizin dermanı O, bizim kurtuluşumuzun fermanı Bizde, O Habîb-i Kibriyâ’nın, O Sevgililer Sevgilisi’nin eşiğine baş koyup -yüzümüz olmasa da affına sığınarak- şefkâtine muhtaç olduğumuzu, arzetmek için, Yunus Emre’nin diliyle:
“Canım kurban olsun Senin yoluna,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed,
Şefâat eyle bu kemter kuluna,
Adı güzel kendi güzel Muhammed”
diyerek medet bekliyor, Efendimiz’den şefâat dileniyoruz
Ey Sultanlar Sultânı! 15 asır önce yol verdiğin sevgi kervânına bizleri de kabul buyur Ey Resûller Resûlü! Bizler için; kapına Kıtmir, bastığın yere türâb, ayağına toz, tebliğine köle olmak ne büyük ümran Senin ümmetin olma berâtını almak ne büyük ikram Sultanım, bizler Seni dünyada görme saadetine erişemedik Ama bizler, çok günahkar bir ümmet olmamıza rağmen -hakkımız olmasa da- rüyâlarımızda Seninle olmak, Senin aşkın ve muhabbetinle dolmak istiyoruz Cür’etimizi bağışla Efendim Gül Yüzünü görmemiz, şefâatine ermemiz için, bizlere de lütfeyle destur Ne olur!
“Ezel bezminde bir dinmez figândım Yâ Resûllalâh,
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım Yâ Resûllalâh
diye Yaman Dede’nin dizeleriyle arz-ı hâl ediyoruz
“En Güzel”e yâr olanlara, “Gül”e gönülden bağlananlara binlerce selâm olsun

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.