Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
muhammedin, oluşu, peygamber

Hz Muhammedin Peygamber Oluşu

Eski 09-08-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hz Muhammedin Peygamber Oluşu



Hz Muhammedin Peygamber Oluşu
Hz Muhammedin Peygamber Oluşu

Peygamber Efendimizin Peygamber Oluşu
Hz Muhammed Nasıl Peygamber Oldu

Hz Muhammed (sas) 40 yaşında Peygamber oldu 23 yıllık Peygamberlik devresinin 13 yılı Mekke’de, 10 yılı Medine’de geçti Bu itibârla Peygamberlik devresinin:

a) Nübüvvet’den Hicret’e kadar devâm eden 13 yıllık süresine
“Mekke Devri” (610- 622);

b) Hicretten vefâtına kadar olan 10 yıllık süresine de
“Medine Devri” (622-632) denir

BİRİNCİ BÖLÜM MEKKE DEVRİ

I- HZMUHAMMED (SAS)’İN Peygamber OLUŞU

1- HİRA’DA İNZİVÂ

Eskiden beri Mekke’deki hanîf ve zâhitler, recep ayında inzivâya çekilirlerdi Her biri, Mekke’nin 3 mil (bir saat) kuzeyinde Hira (Nûr) dağında bir köşeye çekilir, tefekküre dalardı (49)

40 yaşlarına doğru Hz Peygamber (sas)’in kalbinde de bir yalnızlık sevgisi belirdi O da Hira (Nûr) Dağında bir mağaraya çekilip, günlerce orada kalıyor, Cenâb-ı Hakk’ın sonsuz kudret ve azametini düşünerek O’na ibâdet ediyordu Giderken azığını da berâberinde götürüyor, bitince evine dönüyor, sonra tekrar gidiyordu Böylece Cenâb-ı Hakk, O’nu büyük vazifesine hazırlıyordu Zaman zaman “Sen Allah elçisisin…” diye kulağına sesler geliyor, fakat etrafta hiç bir şey göremiyordu(50)

Hz Muhammed (sas)’e ilâhi vahyin başlangıcı, sâdık rüyâlar şeklinde oldu Gördüğü her rüya, olduğu gibi çıkıyordu (51) Bu hâl, altı ay kadar devam etti

2-İLK VAHY

610 yılı Ramazan ayının(52) Kadir Gecesinde,(53) ridâsına bürünüp Hira’daki mağarada düşünmeye dalmış olduğu bir sırada, bir sesin kendisini ismi ile çağırmakta olduğunu duydu Başını kaldırıp etrafına baktı; kimseyi göremedi Bu sırada her tarafı ansızın bir nûr kaplamıştı; dayanamayıp bayıldı Kendisine geldiğinde karşısında vahiy meleği Cebrâil’i gördü Melek O’na:

-”Oku” Dedi Hz Muhammed (sas):

-”Ben okuma bilmem”, diye cevap verdi Melek, Hz Muhammed (sas)’i kucaklayıp güçsüz bırakıncaya kadar sıkdı

-”Oku” diye emrini tekrarladı Hz Muhammed (sas) yine:

-”Ben okuma bilmem…” cevâbını verdi Melek emrini tekrarlayıp üçüncü defa Hz Peygamber (sas)’i sıktıktan sonra “el-Alak” Sûresi’nin ilk beş âyetini okudu

“Yaratan Rabb’ının adıyle oku O, insanı alak’tan (aşılanmış yumurtadan) yarattı Oku, kalemle (yazmayı) öğreten, insana bilmediğini belleten Rabb’ın sonsuz kerem sahibidir” (El-Alak Sûresi, 15)

Meleğin arkasından Hz Peygamber (sas)’de bu âyetleri tekrarladı Heyecanla mağaradan çıkarak evine geldi Yolda ilerlerken gök yüzünden bir sesin:

“Ya Muhammed Sen Allah’ın elçisisin, Ben de Cibril’im” dediğini duydu Başını kaldırdığı zaman, Cebrâil’i gördü(54) Korku içinde evine vardı Eşi Hz Hatice’ye:

“Beni örtünüz, çabuk beni örtünüz” dedi Bir müddet dinlenip heyecânı geçtikten sonra gördüklerini Hz Hatice’ye anlattı, kendimden korkuyorum, dedi Hz Hatice, O’nu şu ölmez sözlerle teselli etti

“Öyle deme Allah’a yemin ederim ki, Cenâb-ı Hakk hiç bir vakit seni utandırmaz Çünkü sen , akrabanı gözetirsin İşini görmekten âciz kimselerin ağırlıklarını yüklenirsin, Fakire verir, kimsenin kazandıramayacağını kazandırırsın Misâfiri ağırlarsın Hak yolunda zuhûr eden olaylarda halka yardım edersin…” (55)

3- VARAKA’NIN SÖZLERİ

Hatice daha sonra Hz Peygamber (sas)’i amcazâdesi Nevfel oğlu Varaka’ya götürdü Varaka hanîflerdendi Tevrât ve İncil’i okumuş, İbrânî dilini ve eski dinleri bilen bir ihtiyardı Varaka Peygamberimiz (sas)i dinledikten sonra:

-”Müjde sana yâ Muhammed, Allah’a yemin ederim ki sen Hz İsâ’nın haber verdiği son Peygambersin Gördüğün melek, senden önce Cenâb-ı Hakk’ın Musâ’ya göndermiş olduğu Cibril’dir Keşki genç olsaydım da, kavmin seni yurdundan çıkaracağı günlerde sana yardımcı olabilseydim… Hiç bir Peygamber yoktur ki, kavmi tarafından düşmanlığa uğramasın, eziyet görmesin…” (56) dedi Aradan çok geçmeden Varaka öldü

II- NEBÎLİK VE RASÛLLUK

Şüpheziz, seni biz, şâhit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik”
(Fetih Sûresi, 8)

İlk vahiy’den sonra, kısa bir süre vahyin arkası kesildi(57) Bir gün Hz Peygamber (sas) Hira’dan dönerken, bir ses işitti Başını kaldırıp semâya bakınca, kendisine daha önce Hira’daki mağarada gelen meleği gördü

Korku ve heyecân içinde evine döndü

“Hemen beni örtünüz, beni örtünüz” dedi Bu esnada Cebrâil, el-Müddessir Sûresinin ilk âyetlerini getirdi
“Ey örtüsüne bürünen (Peygamber) Kalk, (insanları) azâb ile korkut Rabb’ının adını yücelt (Namaz’da tekbir getir) Elbiseni temiz tut Kötü şeyleri terket” (el-Müddessir Sûresi, 1-5)

İlk vahiy ile Hz Muhammed (sas) “Nebî” olmuş, henüz başkalarına “Hak Dini” tebliğ ile görevlendirilmemişti Bu ikinci vahiy ile “Risâlet” verildi Hak Dini tebliğ ile görevlendirildi Ancak açık dâvet emredilmedi

1- İSLÂMDA İLK İBÂDET

İslâmda Allah’a imândan sonra ilk farz kılınan ibâdet, namazdır İkinci vahiy ile el-Müddessir Sûresinin ilk âyetlerinin indirilmesinden sonra, Mekke’nin üst yanında bir vâdide, Cibril (as), Rasûlullah (sas)’e gösterip öğretmek için abdest almış, peşinden Cibril’den gördüğü şekilde Rasûlullah (sas) de abdest almıştır

Sonra Cibril (as) Hz Peygamber (sas)’e namaz kıldırmış ve namaz kılmayı öğretmiştir(58)

Eve dönünce Rasûlullah (sas) abdest almayı ve namaz kılmayı eşi Hz Hatice’ye öğretmiş, o da abdest almış ve ikisi birlikte cemâatle namaz kılmışlardır

2- İLK MÜSLÜMANLAR

“İyilik işlemekte önde olanlar, karşılıklarını almakta da önde olanlardır
(Vâkıa Sûresi, 10)

Hz Peygamber (sas)’e ilk imân eden ve O’nunla birlikte ilk defa namaz kılan kişi, eşi Hz Hatice oldu Daha sonra evlâtlığı Hârise oğlu Zeyd(59) ve amcasının oğlu Hz Ali Müslüman oldular

a ) Hz Ali’nin İslâm’ı Kabûl Etmesi

Ebû Tâlib, Hz Muhammed (sas)’i, 8 yaşından 25 yaşına kadar evinde barındırmış O’nu öz çocuklarından daha çok sevmişti Evliliğinden sonra Hz Muhammed (sas), eşi Hz Hatice’nin evine geçmiş ve maddî bakımdan refâha kavuşmuştu (60) Ebû Tâlib’in âilesi ise pek kalabalıktı Peygamberimiz (sas) amcasının sıkıntısının biraz azalması için 5 yaşından itibâren Ali’yi yanına almıştı Bu yüzden Ali, Hz Peygamber (sas)’in yanında kalıyordu(61)

Hz Ali, Peygamberimiz (sas) ile Hz Hatice’yi namaz kılarken görünce, bunun ne olduğunu sordu Peygamber Efendimiz, O’na Müslümanlığı anlattı O da Müslümanlığı kabûl etti Bu esnâda Hz Ali henüz on yaşlarında bir çocuktu

b) Hz Ebû Bekir’in Müslüman Olması

Hz Muhammed (sas)’in yakın ve en samîmi dostu olan Ebû Kuhâfe oğlu Ebû Bekir, Kureyş kabîlesi’nin Teymoğulları kolundandır Baba ve anne tarafından soyu, Hz Peygamber (sas)’in soyu ile Mürre’de birleşir
Hz Ebû Bekir’in Mekke’de Kureyş arasında büyük bir itibârı vardı Zengin ve dürüst bir tüccârdı Aralarındaki güven ve samîmiyet sebebiyle, Peygamberimiz (sas) âilesi dışındakilerden ilk olarak Hz Ebû Bekir’i İslâm’a dâvet etti Hz Ebû Bekir bu dâveti tereddütsüz kabûl etti Esâsen, câhiliyet devrinde bile putlara hiç tapmamış, ağzına bir yudum içki koymamıştı Hz Ebû Bekir’in Müslüman olmasıyla, Peygamberimiz (sas) büyük bir desteğe kavuştu Onun gayret ve delâletiyle, Mekke’nin önemli şahsiyetlerinden Affân oğlu Osmân, Avf oğlu Abdurrahman, Ebû Vakkas oğlu Sa’d, Avvâm oğlu Zübeyr, Ubeydullah oğlu Talha da Müslümanlığı kabûl ettiler Hz Hatice’den sonra Müslüman olan bu 8 zata “İlk Müslümanlar” (Sabıkûn-i İslâm) denilir

3- AÇIK DÂVETİN BAŞLAMASI (613-614 M)

Peygamber (sas) Efendimiz ilk üç yıl halkı gizlice İslâm’a dâvet etti Yalnızca çok güvendiği kimselere İslâm’ı açıkladı (62) Başta Hz Ebû Bekir olmak üzere, Hak dini kabul etmiş olanlar da, el altından güvendikleri arkadaşlarını teşvik ediyorlardı Bu üç yıl içinde Müslümanların sayısı ancak 30′a çıkabildi(63) Bunlar ibâdetlerini evlerinde gizlice yapıyorlardı

Peygamberliğin dördüncü yılında (614 M) inen: “Sana emrolunan şeyi açıkca ortaya koy, müşriklere aldırma” (el-Hicr Sûresi, 94) anlamındaki âyet-i celile ile İslâm’ı açıktan tebliğ etmesi emrolundu Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem (sas) halkı açıktan İslâm’a dâvete başladı

Harem-i Şerif’e gidip kendisine inen âyetleri açıktan okuyordu:

“Ey insanlar şüphesiz ben, göklerin ve yerin mülk (ve hâkimiyetine) sâhip ve kendinden başka hiç bir tanrı olmayan, dirilten ve öldüren Allah’ın sizin hepinize gönderdiği Peygamberiyim O halde Allah’a, ümmî nebiy olan Rasûlune-ki O’da Allah’a ve O’nun sözlerine inanmıştır,- imân edin, O’na uyun ki doğru yolu bulmuş olasınız…” (el-A’raf Sûresi, 158) diyerek onları İslâm’a dâvet ediyordu

Açık dâvetin başlamasından sonra, halkla daha kolay temas edebilmek için Rasûlullah (sas), kendi evinden, Safâ ile Merve arasında işlek bir yerde bulunan “Erkam”ın evine taşındı Bir çok kimse bu evde İslâm’la şereflendiği için bu eve “Dâr-ı İslâm” denildi(64/1)

4- YAKIN AKRABASINI İSLÂM’A DÂVETİ

“Önce en yakın akrabanı (Allah’ın azâbıyla) korkut” (eş Şuarâ Sûresi, 214) anlamındaki âyet-i celîle inince Rasûl-i Ekrem (sas), Safâ Tepesi’ne çıkarak:

“Ey Abdülmuttaliboğulları, Ey Fihroğulları, Ey Abdimenâfoğulları, Ey Zühreoğulları…” diyerek bütün akrabasına oymak oymak seslendi Hepsi toplandıktan sonra:

-”Ey Kureyş cemâati, size “şu dağın eteğinde veya şu vâdide düşman süvârisi var Üzerinize baskın yapacak desem, bana inanır mısınız?” diye sordu Hepsi bir ağızdan:

-”Evet, inanırız, çünkü şimdiye kadar senden hiç yalan duymadık, sen yalan söylemezsin…” dediler O zaman Rasûlullah (sas):

-”O halde ben size, önümüzde şiddetli bir azâb günü bulunduğunu, Alah’a inanıp, O’na kulluk etmeyenlerin bu büyüyk azâba uğrayacaklarını haber veriyorum… Yemin ederim ki, Allah’tan başka ibâdete lâyık tanrı yoktur Ben de Allah’ın size ve bütün insanlara gönderdiği Peygamberiyim…(Rasûl-i Ekrem her bir oymağa ayrı ayrı hitâb ederek) Allah’tan kendinizi ibâdet karşılığında satın alarak, azâbından kurtarınız Bu azâbtan kurtulmanız için, ben Allah tarafından verilmiş hiç bir nüfûza sâhip değilim…”(64/2)

-”Ey Kureyş Cemâati! Siz uykuya dalar gibi öleceksiniz Uykudan uyanır gibi dirileceksiniz Kabirden kalkıp Allah divânına varınca, muhakkak dünyadaki bütün yaptıklarınızdan hesâba çekileceksiniz İyiliklerinizin mükâfâtını, kötülüklerinizin de cezâsını göreceksiniz “O Mükâfât ebedi Cennet, cezâ da Cehennem’e girmektir…” (65) diyerek sözlerini bitirdi

Peygamberimiz (sas)’in bu sözleri, umumi bir muhâlefetle karşılanmadı Yalnızca Ebû Leheb:

-”Helâk olasıca, bizi bunun için mi çağırdın?” sözleriyle Rasûlullah (sas)’in gönlünü kırdı Bunun üzerine onun hakkında:

“Ebû Leheb’in iki elleri kurusun,yok olsun O’na ne malı ne de kazandığı fayda verdi Alevli bir ateşe yaslanacaktır O Boynunda bükülmüş bir ip olduğu halde, karısı da odun hammalı olarak” (Leheb Sûresi, 1-5) meâlindeki sûre-i celîle nâzil oldu(66)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.