Şengül Şirin
|
Akraba evliliği ve sakıncaları
Akraba evliliği, olgusu, tıp bilimlerindeki çalışmaların ilerlemesiyle birlikte, toplumun gündeminde daha çok ilgilenilen bir konudur Akraba evliliği, aslında, kökleri tarihte olan olgu olduğu için kültürel hayattaki görünümleri dilde, edebiyatta, halk biliminde oldukça yaygındır Beşerî bilimlerin konuları, yapıları nedeniyle, diğer bilimlerin ve teknolojilerin konularıyla ortak alanlar oluşturabilmekte, yeni disiplinler ortaya çıkmaktadır Akraba evliliği bağlamında da durum böyle bir görünüm sergilemekte, tıp sosyolojisi, tıp antropolojisi gibi alanlar şekillenmektedir Tıp bilimleri, akraba evliliğinin sakıncalarına deyinse de, Türkiye’de ve diğer bazı kültürlerde akraba evliliğinin uzunca bir süre daha geçerli olacağını hesaba katmak gerekir
Akraba evliliği doğrudan “akraba”, “aile” olguları ile ilgilidir, bu konulardaki tanımlar, yaklaşım biçimleri dil dünyası zenginliği ile bilimsel akıl yürütmelere ve açıklamalara olanak vermektir Bu yazıda akraba evliliği ile ilgili belli başlı kavramlara, tıp sosyolojisi için çağrıştırdıklarına deyinilecek ve okuyucu için küçük bir kaynakça verilecektir
2- Kavramlar
2 1- Akraba
Türk kültürüne akraba sözcüğü Arapça karîb (tür yakın) sözcüğünün çoğul şekli olan akribâ’dan gelmektedir Türkçe ses uyumundan dolayı akraba şeklini almıştır Arapça’ da kurb sözü yakınlık anlamına gelmektedir Türk kültürü içinde kullanılarak bir kavram haline gelen akraba sözcüğü, aynı zamanda antropoloji, sosyoloji, etnoloji gibi disiplinlerin önem verdiği konu olmuştur Akraba kelimesi genel olarak, “kan ve evlilik yoluyla birbirine bağlı olan kimseler, hısım” olarak tanımlanmaktadır Ancak hısım kavramına ayrıca deyinmek gerekir
Akrabadan başka Arapça’dan Türkçe’ye geçen ve oldukça fazla kullanılan diğer bir kavram da hısımdır Hısımlık, yakınlık, evlilik bağı ile olan yakınlık, soydaşlık, aralarında yakınlık bulunan kimseler anlamındadır Anadolu’nun bazı bölgelerinde akraba ve hısım aynı anlamda kullanılsa bile kan bağı olanlara akraba; aralarında kan bağı olmayanların evlilikleriyle oluşan, evlenen çocukların yakınlarına hısım dendiği bilinmektedir Bazı akraba evliliklerinden dolayı taraflar biri birilerine “hem hısımız, hem akrabayız” demektedir Bu ayrım evlilik öncesi ve sonrasında ailelerin birbirlerine göre konumlarına işaret eden ayırımdır
Türkçe’nin erken dönemlerinde bu kavramı yakın, yağuk sözcükleri karşılamış görünmektedir Aynı zamanda yakın; akraba için, zaman için ve yer için kullanılmaktadır “Yekke yakın kelse / biligke yakın / özke yakın” bunlara birkaç örnek olarak verilmektedir (Clauson, 1972) Yakınlık da bu sözden türemiştir Türkçede başka kavram ve terimler de kullanılmıştır: bunlardan soy ve sop sözcüklerini içeren bir kavram olarak oguş aile ve akrabalığa işaret etmektedir Türkçenin erken dönemlerini dikkate alan birinci el sözlüklerde (Kaşgarlı Mahmud, Divan’ü Lügat’it Türk) ve Türkçe etimoloji çalışanlarda (J Nemeth, A V Gabain, A Caferoğlu, G Clauson) oymak (Moğolca ayimak ve urug da hatırlanabilir) kabile, boy, soy, akraba, nesil, aile olarak karşılanmaktadır
Batı dillerinde akraba karşılığı kullanılan kavramlardan birisi olan relative (ing)/ relatif (fr) kavramı bu dillere Geç Dönem Latince’deki relatus/relativus sözcüğünden geçmiş Bir yere, bir şeye dayanmak anlamındadır Yakınlık, ilişki anlamında da kullanılan relation (ing) da örneğin Orta dönem İngilizce ve Fransızca’ya Latince’den relatio’dan gelmektedir
İngilizce’de kullanılan ve köken olarak Orta Dönem İngilizce’ye (kin / kiu / kuu) ve Anglo-Saksonca’ya (cyuu / cyu / kin / kind) dayanan kin sözcüğü de aile, akraba, halk, doğumla veya evlilikle birbirine bağlı olanlar anlamındadır Yakın ve akraba kavramları gündelik hayatta oldukça geniş bir kullanım alanına sahiptir Uzaktan akraba, yakın akraba, akrabayı talukat, yakınım, soyum-sopum, amcam-dayıcam gibi belirlemelerin hepsi geniş anlamda sosyolojik ve antropolojik birliğe işaret etmektedir Akraba kavramının incelenmesi sosyal bilimlerin tümü için önemli bir araştırma konusu olmuş, bu kavramın farklı kültürlerde tarif edici ve tasnif edici özelliklerinden hareket ile aile ve evlilik olgularına/kurumlarına çeşitli yaklaşımlar sağlanmıştır
2 2- Akraba Evliliği
Akraba kavramının bu geniş kullanımı yanında genetik biliminde (consanguineous marriage) ve kültür bilimlerinde kullanılan akraba evliliği (kin marriage (ing)/ Verwandtenheire (alm)/ kavramı da vardır ki bu özel bir kullanımdır Gündelik dilde kullanılan “akrabadan evlenmek” durumu her koşulda kültür bilimleri ve genetik bilimleri açısından “akraba evliliği” sayılmamaktadır Bilimsel anlamda ve bu çalışmada kullanılan anlamıyla akraba evliliği / consanguineous marriage (ing):” Çeşitli evlilik bağlarıyla akraba olan kimselerin; özellikle yeğenlerin (kardeş çocuklarının) birbirleri arasındaki evlilik…” (yakın akraba evliliği veya birinci dereceden akraba evliliği kastedilmektedir Bu tanımına kardeş torunlarının evlilikleri uzak akraba evliliği veya ikinci derece akraba evliliği de eklenince tanım birinci ve ikinci dereceden akrabaların evliliklerini kapsamaktadır
Akraba evliliği kavramının yukarıda belirtilen sınıflamasından başka bir de paralel yeğen evliliği (parallel-cousin marriage) ve çapraz yeğen evliliği (cross-cousin marriage) sınıflaması vardır Amca kızı-Amca oğlu ve Teyze Oğlu-Teyze Kızı arasındaki evlilikler paralel, Dayı Oğlu-Hala Kızı ve Hala Oğlu-Dayı Kızı arasındaki evlilikler çapraz yeğen evlilikleridir
Akraba evliliği kavramının batı dillerindeki bilimsel karşılığı olan consanguineous sözcüğü, Latince kan anlamına gelen sanguis ve ortak anlamına gelen con sözcüklerinden yapılmıştır Bu kavramsal belirlemenin, örneğin İngilizce’deki akraba, halk birliği, aile anlamına gelen “kin” sözcüğü ile değil de doğrudan kana dayanan bir sözcükle karşılanması bu kültürlerde de akraba kavramının geniş anlamından kaynaklanmaktadır
2 3- Aile
Akrabalık ile yakından ilgili iki kavram olarak evlilik ve aile kavramlarına veya olgularına bu çalışmada fazlaca deyinilmeyecektir Bazı kuramcılara göre evlilik ve aile kurumları, daha geniş olan akrabalık sisteminin birer parçası ve görüntüsüdürler Sistemin anahtarı, akrabalık sözcüklerinde saklıdır Akrabalık sözcüklerini bir yana bırakarak evlilik ve aileyi incelemek, olanak dışı değilse de zordur Buna karşılık akrabalık sistemi, çözümlenince, evlilik ve aile sistemleri çok kolaylıkla açıklanabilmektedir
Aile ile ilgili tanımlarda ön plâna çıkan belli başlı unsurlar; cinsel ilişki; bu ilişkinin biyolojik, sosyolojik, dinî, hukukî/kanunî /meşruiyeti; bu ilişkiden doğan ve geçen kan bağı ile bağlı kuşaklar; bu kuşaklar ve aile üyeleri arasındaki toplumsal ilişkilerde süreklilik ve bunun gereği olan toplumsallaşma ve meşrulaştırma süreçleri Bunlara ek olarak ailenin kurulmasına öncülük eden ve ailenin sürekliliği sırasında etkili olan evlilik süreçleri de aile kavramının tanımında dikkate alınmalıdır
“Bu bağlamda aile tanımları yapılırken aileyi oluşturan temel unsurlar dikkate alınmıştır Aile, kuşak ilişkilerine göre ana, baba ve çocuktan meydana gelen bir gruptur (Winch, 1965) Eşlerin cinsel ilişkisine dayalı, çocuk sahibi olma ve bu çocukları yetiştirme özellikleri gösteren bir gruptur (MacIver-Page, 1965) Aile en az iki neslin bir arada bulunduğu, kan bağı ile karakterize edilen küçük bir sosyal örgüttür (Sumner-Keller, 1966) Aile ana, baba, çocuklar ve tarafların kan akrabalarından (aile biçiminin gereğine göre) meydana gelmiş ekonomik ve toplumsal bir birliktir”
“Güvenç (1972) toplumun evrimini ailenin evrimine bağlayan evrim teorilerinin bugün geçerliliğini tümüyle yitirmiş olduğunu, akrabalık sistemlerinin modern toplumlar içerisindeki yeri ve önemi üzerinde yapılmış sosyolojik araştırmaların, belki de bu teorinin tersinin daha da doğru olabileceğini gösterdiğini belirtir Buradan giderek ailenin topluma değil, toplumun aileye ve akrabalık sistemlerine biçim verdiği söylenebilir Yine aynı şekilde toplum akraba evliliklerinin de yapılıp yapılmamasında etkilidir”
3- Akraba Evliliği İle Kurulan Aile
Akraba evliliği yoluyla kurulan aile olgusunun birincil belirleyicisi eşler ve onların ataları arasında kan bağının olmasıdır (kardeş çocukları, kardeş torunları) Sosyolojik ve antropolojik yönden “akrabadan evlenmek” gündelik dil kullanımında geniş aile olgusunu ve geniş aile tipini hatırlatır durumda olabilmektedir Bir ölçüye kadar bazı yörelerde devam eden, boy, sülale, aşiret ve kabileye bağlığı da çağrıştırmaktadır
Akrabadan evlenenlerin kardeş çocuğu ve kardeş torunu olanları dışındaki uzaktan akrabalar birinci ve ikinci dereceden “akraba evliliği” kapsamına girse de bunlar arasında kan bağının olması önemlidir Eski zamanlardan beri oldukça işlevsel olan atalar ruhu, grup dayanışması, aileler birliği gibi dinî, tarihî, mitolojik ve beşerî fenomenlerin kendini sürekli kıldığı önemli kültür dinamikleri hem işlevselliklerinden hem de psikolojik etkilerinden dolayı yaşaya gelmektedir Akraba evliliğinin geleneksel, töresel ve örfî nitelikli kültürel boyutları da vardır Ailelerin içlerine yabancı sokmak istememeleri, akrabalık ruhunun, dayanışmasının dışarıdan birinin etkisi ile bozulacağı inancı, üretim ve mülkiyet potansiyelinin akraba dışı insanlar tarafından parçalanmaması, geleneksel otoriteye uyum ve bu yolla maddî, manevî birikimlerin varlığının ve geleceğinin güvence altına alınması akraba evliliği olgusunun temel kurumlaşma dayanakları olarak dikkate alınabilir
4- Beşerî Bilimlerinden Tıp Bilimlerine Akraba Evliliği
Genetik, biyoloji, veterinerlik ve diğer tıp bilimlerinin kaydettiği gelişmeler sonucu, belirli bir oranda hastalıklı çocukların doğumuna neden olmasıyla, akraba evliliği kültür bilimlerinde olduğu kadar genetik ve tıp sosyolojisinin de konusu olmuştur
Ancak konunun bu şekilde gündeme gelmesi akraba evliliği ile hastalıklı çocuk doğumları arasında bazen de aşırıya giden bir ilişki olduğu kanısı uyandırmaktadır Bir yanda, doğumdan itibaren görülen tüm rahatsızlıkların, (oluşum/şekil bozuklukları, genetik rahatsızlıklar gibi) nedeni, böyle olmasa da bir slogan gibi kolayca, akraba evliliğine bağlanabilirken diğer yanda bazı rahatsızlıklar doğrudan akraba evliliğinden kaynaklansa da bu durum bazı ailelerce ve kesimlerce kabullenilmemektedir Bu iki kanaatin yerli yersiz veya eksik bilgi ve spekülasyonlardan dolayı yaygınlık kazanması toplumun bu konuda sağlıklı bilgi sahibi olmasını engellemektedir Akraba evliliği konusunda halkın bilgilendirilmesi bir tür yetişkin eğitimi olarak da düşünülmelidir
Akraba evliliği ile ilgili çeşitli araştırmalarda, ulaşılan ailelerden alınan bilgiler bir rahatsızlık durumu ortaya koyuyorsa, konunun tıp sosyolojisinden uzak olmadığını düşünmek gerekmektedir Kültür bilimleri açısından yapılan çalışmalar hangi düzeyde olur isi olsun, akraba evliliği olgusu, daha çok rahatsızlıkları olan çocukların doğumu ile akraba evliliği arasında bir ilişki kurulması nedeniyle tıbbî bakımdan halkın daha çok dikkatini çekmiştir Böylece hem bilginin kaynağı ve niteliği (epistemoloji) açısından hem de konuya yaklaşım (yöntem) açısından disiplinler arası yaklaşımın zorunluluğu su yüzüne çıkmıştır Aile sosyolojisi ile tıp sosyolojisinin ayrıştığı ama birbirinden de kopuk olmadığı bir kavşağa gelinmektedir
1-Akraba evliliğini etkileyen nedenler ve bunun kurumlaşma süreçleri,
2- Akraba evliliğinin sonucu olarak muhtemelen ortaya çıkan rahatsızlıklar ve tıp bilimlerinin tanı ve sağaltım (teşhis ve tedavi) süreçleri
3- Disiplinler arası yaklaşım açısından ise tıbbî bir olguya sosyolojik yaklaşım veya sosyolojik bir olgunun muhtemel tıbbî sonuçları
Son yıllarda tıp sosyolojisi alanındaki çalışmalar dikkati çekmekte yeni yeni konular gündeme gelmektedir Bazı çalışmalarda tıp sosyolojisi bir organizasyon sosyolojisi gibi düşünülse de, tıp-kültür bağlamı hak ettiği yeri almalıdır Akraba evliliği konusu da bu açıdan bakılması gereken konulardan birisi olma durumundadır
5- Ensest / Fücür
İnsanlık tarihi, aile içi evlenme geleneği olan ensesti/fücürü önemli ölçüde geride bırakmıştır Ancak bu çağda bazı kabilelerde gelenek olarak görülmektedir Dünya genelinde de hemen hemen hukuken yasaktır Bir suç ve sapma davranışı olarak çağcıl (modern) toplumlarda örneklerine rastlansa da, konunun niteliği bakımından nesnel bilgiye ulaşılması güçtür
Akraba evliliğinin tarihîne ilişkin birincil kaynaklar bu makalenin konusu olarak doğrudan incelenmemiş, Çok kısa olarak ikinci elden bazı incelemelere itibar edilmiştir Kabile dışından, aile dışından evlilik (exogami), aile tarihî açısından önemli bir olgudur Ancak, tarihîn bazı dönemlerinde kültürlerin akraba evliliğine imkan vermiş olması mümkün görünmektedir
Buna ilişkin bilgiler çok net olmamakla beraber, bazı çalışmalarda, akraba evliliğinin bugün için hemen hemen resmen uygulanmayan şekli olan ensest/fücür örneklerine deyinilmektedir Özellikle, Eski Mısır’da Firavun sülalelerinde görülen baba-kız, anne-oğul, kız kardeş-erkek kardeş evlilikleri dikkat çekici örneklerdir 15 Böyle bir ensest evliliğin nedeni olarak, hanedana dışarıdan girecek kimselerin saltanatı yıkmasını önlemek gösterilmektedir Bugünkü Peru’nun eski sakinleri olan İnkaların da akraba evliliği yaptığına deyinilmektedir
Eski dönemlerdeki bütün kültürleri kapsayacak genel bir yargıda bulunmak mümkün değildir Çünkü bugün için birbiriyle çelişir görünen farklı bilgilere rastlanmaktadır
“Akraba evlilikleri, tarihîn çok eski devirlerinden beri yapıla gelmektedir ve bu tip evlilikler için toplumların çok değişik değer yargıları vardır Etnografik araştırmalar hısımlıkla ilgili evlenme engelleri konusunda ilginç verileri kapsamaktadır Totem sisteminde akrabalıkları pek uzak olsa bile bir erkeğin annesinin totemine mensup kadınlarla evlenmesi yasak olduğu halde, Meksika’nın Sierra Madre bölgesinde baba kız evlenmeleri oldukça sık ve büyük çoğunlukla ekonomik nedenlerle yapılmakta idi Aynı kabileden bir kızla evlenmeyi büyük bir dehşetle karşılayan Khondlar tehlikeyi önlemek için kız çocuklarını öldürürlerdi Veddahlar ise erkeğin ablasıyla evlenmesini suç saydıkları halde, kendisinden küçük kız kardeşi ile evlenmesini hoş görürlerdi Güney Avustralya kabilelerinde bir erkeğin annesi, kız kardeşi, birinci ve ikinci dereceden kuzenleri ile cinsel ilişkisi yasak olduğu halde, Java’daki Kalonglar arasında ana-oğul evlenmelerinin uğur getirdiğine inanılırdı
Bali’nin soylu ailelerinde ise farklı cinsten ikiz kardeşlerin ana rahminde birleştiği sanıldığından, evlenmeleri mümkündü Doğu Afrika’daki Teita ahalisi de kendi anne ve kız kardeşleri ile tamamen ekonomik nedenlerle evleniyorlardı Eski Mısır ve İnkalarda soyun asaletinin devamı için kardeş-kardeş evlilikleri sık yapılırdı Mısır’da bu o derece abartılmıştı ki prenseslerin asil kanı tahtın varislerinden başkalarına geçirmeleri kesinlikle yasaktı II Ramses’in kendi kızı ile evlendiğini gösteren kanıtlar vardır Tarihîn zekası ile tanıdığı Kleopatra da bir baba-kız evlenmesinden doğmuştu ”
Semavî dinlerin ortaya çıkması ve yaygınlaşmasıyla ensest/ fücür evlilik ayetler ile (Tevrat: Leviler Suresi ve Kuran: Nisa Suresi) yasaklanmıştır Ancak akraba evliliğine ilişkin bir yasak yoktur “Çeşitli dinlerde akraba evlilikleri ile ilgili kurallar getirilmiştir Çağcıl devletlerin medenî hukuklarını geniş ölçüde etkilemiş bulunan iki büyük din Müslümanlık ve Hıristiyanlık, evlenme engelleri arasında yakın hısımlığa büyük önem verirler Ortodoks Kilisesi hukuku prensip olarak yedinci dereceye kadar kan hısımları arasında evlenmeye izin vermez Katoliklerde ikinci derece kuzen evlilikleri özel bir izne bağlıdır ”
6- Akraba Evliliğinin Tarihî Görünümlerinden Bazı Örnekler
Bu yazının içeriği, semavî olmayan dinlere mensup kültürlerin erken dönemlerinde akraba evliliğinin olup olmadığına ilişkin bir yargıda bulunacak verilere sahip değildir Ancak Japon Medenî Yasası’nın akraba evliliğini yasaklaması, daha önceleri bu tür evliliklerin olduğuna ve bazı sakıncalarının görüldüğüne işaret etmesi bakımından anlamlıdır
İbn Haldun’un toplumsal tarih niteliğindeki Mukaddime adlı eserinde el-asabiye bağı önemle vurgulanmaktadır Bu kavramın akraba evliliğini kapsaması normaldir İbn Haldun kent hayatının (umran) ilerleyen dönemlerinde “el-asabiye”nin dayanışma ruhunun zayıfladığını ve uygarlıkların çöktüğünü belirtmektedir İslâm düşünürü olarak, onun kültür çevresi 14-15 yüzyıl Endülüs ve Kuzey Afrika’dır Ancak belirlemeleri bakımından dünya genelinde beşerî bilimler açısından kabul gören bir ünü vardır Konu geçmiş ile bugünü bağlayacak daha ayrıntılı çalışmalara muhtaçtır Güncel verilerde Arap kültüründe akraba evliliğinin yüksek olduğu bilinmektedir Bu konuyla ilgili olarak Hz Muhammed’in amcasının oğlu Hz Ali ile kızı Hz Fâtmâ’nın akraba evliliği yapmış olmalarının bir sünnet-i seniyye teşkil edip etmediği de dikkate değer bir yön olarak akılda tutulmalıdır
Türk kültürünün İslâm öncesi döneminin akraba evliliği açısından farklı coğrafyalarda ve farklı kültür ortamları ile etkileşimde nasıl bir durum gösterdiğinin ayrıntılı olarak tespit edilmesi başlı başına bir konudur Türk kültür tarihi ile ilgili çalışmalarda bir kabile ve boy anlayışının geçerli olduğu bilinmektedir Örneğin kavimden devlete geçişte İbn Haldun’un ifadesiyle “el-asabiye” benzer bir duygusunun önemini inkar etmek mümkün değildir Kut (kutsallık), küç (yönetim gücü) ve ülük (toplumsal düzeyde üretim ve paylaşım süreçleri) Türk tarihinin toplumsal yapı ve yönetim anlayışının belli başlı göstergeleri olarak belirtilmektedir Uruk /boy/ güçlü olmalıdır Ancak akraba evliliğinin bugünkü anlamda geçerli olup olmadığının ortaya konulması başlı başına bir çalışma olarak düşünülmelidir Mete Han’ın amcasının kızıyla evlenmesi bir örnek olarak verilebilir
İslâmiyet öncesi Türk tarihinin genel olarak Arap kültür çevresinden farklılıklar gösterdiği bazı kaynaklarda belirtilmektedir Ancak İslâmiyet’in kabulüyle bu iki kültür çevresi önemli düzeyde bir etkileşime girmiş, hemen hemen Türk tarihinin İslâmî dönemi inceleme ve araştırmalarda ön koşuna çıkmıştır İslâmiyet’in kabulünden sonra da geniş bir coğrafyada akraba evliliğinin incelenmesi ilgilenilmeye değer bir konu olmalıdır Türk Dünyası’nın yayıldığı geniş coğrafyadaki kültürel etkileşimlerin ve uzun yıllarını egemenliği altında geçirdiği yönetim, ideoloji ve dünya görüşünün akraba evliliği yapma anlayışını nasıl etkilediği konusu da dikkate değerdir Hem Türk coğrafyasında hem İslâm coğrafyasında bugün kendinî gösteren akraba evliliği olgusunun değişik çalışmalar ile ayrıntılı bir incelemeye tabi tutulması dünya genelinde bu konunun anlaşılmasında önemli bir yer edecektir
Güncel araştırma verileri, özellikle Anadolu’da, dikkate değer oranda akraba evliliğine işaret etmektedir İlk bakışta Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu bölgelerindeki evlilik oranının yüksekliği, kentleşme, eğitim ve refah düzeyinin düşük olması ile açıklanabilse de Anadolu’nun geneliyle karşılaştırıldığında bu oran yüksekliğinin daha çok kültürel nedenli olduğu izlenimi doğmaktadır Anadolu Türk kültürünün İslâm öncesi döneminin akraba evliliği açısından farklı coğrafyalarda ve farklı kültür ortamları ile etkileşimde nasıl bir durum gösterdiğinin ayrıntılı olarak tespit edilmesi başlı başına bir konudur
7- Günümüz Toplumlarında Akraba Evliliğine İlişkin Notlar
Akraba evliliği ana ve baba yönünde iki ana gelişme şekli göstermektedir Ancak yaygın olarak baba soyu gelişmesi (amca oğlu-amca kızı ve amca oğlu-hala kızı) etkilidir Kentleşmenin gittikçe artması ana yönünde gelişen akraba evliliği örneği verebilmektedir
“Akraba evliliğinin en fazla rastlanan biçimi olan amca kızı-amca oğlu evliliğine ilişkin olarak araştırma sonuçlarına dayalı farklı görüşler bulunmaktadır Barth (1954) amca kızı evliliğinin, soy sop dayanışmasını (solidarity) sağlayıcı bir rol oynamakta olduğu görüşündedir
Rosenfeld (1958) amca kızı evliliğinin mal-mülkün akrabalık grubu içinde kalmasını sağladığını savunmaktadır Murphy ve Kasdan (1959)’a göre amca kızı evliliği baba soyunun doğal bölünme sürecinin engellemektedir Patai (1959)’ye göre amca kızı evliliği baba yanı mirası kendi içinde muhafaza etmekte,savunma gücünü kuvvetlendirmekte,hane halkı yapısının kararlılığını(stability) sağlamakta ve eşlerin statülerinin eşitliğini pekiştirmektedir
Yine Cuisenier (1962) için amca kızı evliliği eş seçimindeki seçenekler dizisinde alternatiflerle simgelenen yapının en önemli ifadesidir Khuri (1970) amca kızı evliliğinin uyumlu aile ilişkilerine katkıda bulunduğunu belirtmektedir Hilal (1970)’e göre amca kızı evliliği içinde kadın eş olarak güvence (namus açısından) altındadır Pastner’e (1979) göre de evlilik örüntüleri ile üretim tarzı ve siyasi yol arasındaki ilişki iki farklı evlilik stratejisini ortaya çıkarır Bunlardan birincisi siyasi görevlerin ve toprak sahipliğinin yararına olan evlilik yatırımı baba yanındaki akrabaların dağılımını engellemektedir İkincisinde de akrabalık organizasyonunda iki yandaşlığı ve kardeş birliğinin önemini yansıtmaktadır
Batı toplumlarında akraba evliliğinin bisikletin ve otomobilin icadıyla azaldığı belirtilirken, akraba evliliğinin azalmasında en önemli etken kent nüfusunun ister istemez ortaya koyduğu tesadüfi nüfus yapısıdır Sanayi toplumunun ve buna bağlı olarak kentleşmenin değişik bölgelerden insanları bir araya getirmesi akraba evliliklerinin azalmasına neden olarak gösterilmektedir Örneğin ABD’nin karışık ve hareket halindeki halkı on binde sekiz (0 008) kardeş çocuğu evliliği ile yeni akıma iyi bir örnektir Bu tür evliliklere Utah eyaletinde 1870’te %1, 1890’da %0 25, 1910’da %0 1 oranında rastlanmaktaydı Günümüzde ise yok gibidir Fransa’da Loire-et-Cher’de bu oranlar 1918’de %6, 1932’de %3 ve 1952’de %1 idi 26 Anthony Smith bazı ülkelerde kardeş çocuğu ile evlenme oranlarını şöyle vermektedir:
İspanya
% 4 6
Japonya (Nagasaki)
% 5 0
Japonya (Tarımsal Bölge)
% 7 0
İsviçre (Alp Köyleri)
% 11 0
Hindistan (Bombay’da Parsi Etnik Grubunda)
% 12 0
Brezilya (Köyleri)
% 19 5
Fiji Adaları
% 29 7
Yukarıdaki tablodan anlaşıldığı kadarıyla, akraba evliliği oranları köylerden kente, doğudan batıya geldikçe azalmaktadır
8- Türkiye’de Akraba Evliliği Hakkında Bazı Belirlemeler
Akraba evliliklerinin oranı endüstrileşmiş Batı toplumlarında çok düşük olmasına rağmen, Türkiye akraba evliliğinin yüksek olduğu ülkeler (bazı Asya ülkeleri ve İslâm ülkeleri) arasındadır Tercihli amca kızı evliliği Orta-Doğu ülkeleri ile birlikte Türkiye’de de görülmektedir Türkiye’de akraba evliliklerinde başı kardeş çocukları evliliği çekmektedir
Türkiye’de akraba evliliklerine ilişkin ülke çapındaki veriler, Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından 1968′den bu yana beş yıllık aralarla düzenli olarak yapılan demografik araştırmalardan elde edilmektedir 1968 Türkiye’de Aile Yapısı ve Nüfus Sorunları Araştırması sonuçlarına göre Türkiye’de evli çiftlerin yaklaşık olarak üçte birinin (%29) birbirleriyle yakın akraba oldukları görülmektedir
Atalay’ın (1981) çalışmasında geniş ailede akraba evlilikleri oranı yadsınmayacak kadar yüksektir Çekirdek ailelerde evli çiftlerin yüzde 17’si birbirleriyle akraba iken, geniş ailede bu oran yüzde 83’e çıkmaktadır Kocası amcasının oğlu olanların yüzde 79 6’sı, kocası dayısının, halasının, teyzesinin oğlu olanların yüzde 84 6’sı geniş ailede yaşamaktadır Çekirdek ailede yaşayanlardan ise, kocası amcasının oğlu olanlar yüzde 20, halasının, dayısının, teyzesinin oğlu olanlar ise yüzde 15 oranındadır Birinci derecede yakın kan akrabaları ile evlenme, geniş ailede yaşayanlarda en fazla görülmesine karşın, uzak kan akrabaları ile evlenme de en fazla çekirdek ailede yaşayanlarda görülmektedir
Çekirdek ailelerde kocası ile çeşitli derecelerde akraba olanların oranı, geniş aileye oranla oldukça düşüktür Geniş aile biçiminde akraba evliliği oldukça pekişmiştir Geniş ailede akraba evliliklerinin yüksek olması, toprağın miras yolu ile bölünmesini önlemek veya aynı nedenle birleştirilmesini sağlamak, ailedeki bütünlüğü korumak, asillik ve rençberlik özelliklerini pekiştirmek gibi nedenlere bağlanabilir
Şaylı çeşitli gruplarda yaptığı araştırmalar sonucunda akraba evliliği sıklığının %24-33 oranları arasında değiştiğini bulmuştur Başaran’ın Diyarbakır’da yaptığı çalışmalarda, merkezde %34 oranında olan akraba evliliği sıklığı, köylerde %40′a çıkmaktadır Kalyoncu, Silivri’nin Fener köyünde akraba evliliği sıklığını %1, Rize’nin Maden köyünde %47 olarak bulmuştur Ankara Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ard arda doğan 10 000 yeni doğanda yapılan bir çalışmada da akraba evliliği sıklığı %21 olarak bulunmuştur
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|