Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Tıp / Biyoloji / Farmakoloji

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
doğmadan, dönemler, önceki

Doğmadan Önceki Dönemler

Eski 05-16-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Doğmadan Önceki Dönemler



Bunlar doğmadan önceki dönemler, insan vücudunun yapı ve işleyiş özelliklerinin, ana – babadan gelen kalıtımsal materyale uyarak biçimlendiği dönemlerdir Bunlar şöyle sıralanabilir:
Zigot öncesi dönem
Uterustaki (ana karnındaki) dönemler
Zigotun bölünmesi dönemi
Embriyo dönemi
Fetus (cenin) dönemi
Şimdi bu dönemlere kısaca göz atalım
Zigot öncesi dönem
İnsan yavrusunun oluşabilmesi için babanın “sperma” hücrelerinden birinin ananın “yumurta” hücrelerinden biriyle birleşerek zigot denilen döllenmiş yumurta hücresini oluşturması gerekir Bu hücrenin çekirdeğinde , bütün insanların normal vücut hücrelerinde olduğu gibi , 23 çift kromozom bulunue Bu kromozomların yarısı (23’ü) babanın sperma hücresinden, yarısı da (23’ü de) ananın yumurta hücesinden gelmiştir Kromozomların yapısında insanın kalıtımsal özelliklerinin şifresinin (kodunu) taşıyan DNA (deoksiribonükleik asit) adındaki organik moleküller bulunur
İnsan vücudunun , yapı ya da işeyişiyle ilgili herhangi br özelliğini belirleyen DNA moleküllerine (veya DNA moleküller grubuna) “gen” adı verilmektedir Bu kısa açıklamaya göre , zigotta, bir insanın kalıtımsal özelliklerinin oluşturmak üzere yer alan temel şifrenin yerleştği genlerin yarısı anadan yarısı da babadan gelmektedir Öyleyse , zigottan hangi kalıtımsal özelliklere sahip bir yavrunun oluşacağını , baba ve ananın vücutlarında gelişen ve döllenme sırsında birleşerek zigotu oluşturan sperma ve yumurta hücreleri belirlemektedir Tabii bu kalıtımsal özellikler baba ve ananın ailelerinde bulunan kalıtımsal hastalık ya da özürleri de kapsayacaktır Baba ve ana olacaklar sağlıklı ve sağlam iseler, her iki tarafın ailelerinde kalıtımsal bir hastalık ya da özür yoksa , bu bireylerin vücutlarında oluşacak sperma ve yumurtaların kromozomlarında dhastalık ve özürlülük genleri bulunmayacaktır
Fakat , ana – baba olacak bireylerin ailelerinde hemofili (kanama hasalığı) , renk körlüğü, şeker hastalığı , şizofreni , geri zekalılık çeşitlernden biri, orak hücre kansızlığı, doğuştan sağırlık, tavşan dudaklılık , Rh hastalığı gibi kalıtımsal hastalık ya da özürler varsa, bu özelliklerin daha sonraki kuşaklarda belirmesine neden olacak genlerin o bireylerin sperma ve yumurta hücrelernde bulunması doğaldır Hele ana-baba olacak bireyler akraba iseler , çoğunluğu çekinik (resessif) genlerle iletilmekte olan bu hastalık ya da özürlerin onların çocuklarında belirme olasılğı çok fazladır
Şu halde ana - baba olacak bireylerin , sağlam ve sağlıklı çocuklar dünyaya getirmelerinin ilk şartı , vücutlarında oluşan sperma ve yumurta hücrelerinin kromozomlarında kalıtımsal hastalık veya özürlülük genlerinin bulunmamasıdır
İnsanın vücudunun yapı ve işleyişini yönlendirecek ve ömrü boyunca bütün özelliklerinin oluşp gelişmesinde etkisi olacak kalıtımsal materyallerinin içeriği , döllenme olayının sonucunda zigotun oluşumuyla belirlenmektedir Yani insan zigot olarak yaşamaya başladığı anda , bu hücrenin kromozomlarında bulunanana – babadan gelmiş olan genlerin insan özelliklerini oluşturmak için gerekli etkinlikleri de başlatmaktadır
İnsanlarda gözlenen çeşitli özellikler iki gruba ayrılabilir Bunlardan biri ömür boyu aynı kalarak”değişmeyen özellikler”dir Bunlar , ana – babadan gelen zigotta toplanan genlerin oluşturduğu özelliklerdir İkinci grup özellikler ise aşağı ve yukarı sınırları zigotta toplanan genler tarafından belirlenen fakat çevresel etmenlerin etksiyle değişebilen özellikleridir Bu iki grup özelliklerin neler olduğu çizelgede belirtilmiştir
Uterustaki (Ana Karnındaki) dönemler
Bu dönemler , babadan gelen bir sperma hücresinin ana vücudundan oluşmuş bir yumurta hücresinin döllemesiyle başlar ve ortalama 38 hafta kadar süren bir gelişmeden sonra yavrunun doğmasıyla sona erer
Bu süre içimde yer alan dönemler şunlardır:
Zigotun bölünmesi dönem (Ana karnındaki ilk 2 hafta)
Sperma ile yumurtanın birleşmesi sonucu oluşan zigot , uterusun çeperine yapışır ve mitoz yoluyla birçok defa bölünerek 2 hafta içinde birbirine benzer birçok hücrelerden yapılmış bir yığın meydana getirir Bu yığını oluşturan hücrelerden hepsinin taşıdığı kalıtımsal materyalin (yani DNA moleküllerinin) yapısı da birbirinin aynısıdır Çünkü babanın sperma hücresiyle ananın yumuta hücresindeki genler , zigotun kalıtım materyalini oluşturmuş; onun mitoz yoluyla bölünerek çoğalmasıyla oluşan yeni hücrelere de bu kalıtım materyali aynan geçmiştir
Embriyo dönemi (Ana karnındaki 3-8’inci haftalar)
Bu dönemde zigotun bölünerek oluşturduğu hücreler ana karnından aldıkları maddelerle beslenerek bölünmelerine devam eder, bir süre sonra da belli fizyolojik kurallara uyarak “dış deri” (ektoderm), “orta deri” (mezoderm) ve “iç deri” (endoderm) olmak üzere Uç yaprağın oluşturduğu bir canlı taslağı olan “embriyo”ya dönülşür Daha sonra her embriyo yaprağından belli yapıdaki hücrelerin oluşturduğu “dokular” gelişir Bu çeşitli dokular, belli bir işi görmek üzere bir araya gelerek “organ”ları oluşturur Bu organlar vücuttaki temel işlevleri yapacak biçimde gelişip birleşerek “organ sistemleri”ni meydana getirirler Şöyle ki, embriyonun hücre katları olan dış deri (ektoderm) den üst deri, duyu organları ve sinir sistemi; orta deri (mezoderm) den kas, iskelet, dolaşım üreme ve boşaltını sistemleri; iç deri (endoderm) den ise sindirim ve solunum sistemleri gelişerek bir bütün “organizma” (canlı) olan insan yavrusu oluşmuş olur
Öyleyse embriyo dönemi, insan yavrusunun, ana karnında, organ ve organ sistemlerinin oluşup gelişmeye başladığı 6 hafta süren önemli bir dönemdir
Fetus (cenin) dönemi (Ana karnındaki 9-38′inci haftalar)
Bu dönem, embriyo döneminde bütün organ sistemleri minyatür bir taslak biçiminde belirmiş olan insan yavrusunun, yine ana karnında beslenip büyüyerek geliştiği en sonunda da doğacak “bebek” haline geldiği 30 haftalık uzun bir dönemdir
Embriyo ve fetus dönemleri yeni doğacak birey için çok önemlidir Bunu daha iyi anlamak için şekil 51′e bakalım: Değişmeyen özellikler hanesindeki özelliklerden bazılarının ana karnında iken çevreden etkilenebileceği ve yapı bozukluklarına uğrayabileceği, “çevrenin etkisi” sütununun baş tarafında yazılıdır Bunun biraz açıklanması gerekir
Yapılan incelemeler, embriyo ve fetus dönemlerinde, organ sistemlerinin gelişmesi sırasında, ananın yaşamıyla ilgili bazı nedenlerin yeni doğacak bebeklerin %6’smda bazı yapı bozuklukları oluşturduğunu göstermiştir
Aşağıda önemli organların, embriyo ve felus dönemlerinde ana karnındaki hangi haftalarda çevre koşullarından en çok etkilenebileceği gösterilmiştir
Sinir sistemi ——————————————————— 3-38′inci haftalar
Kalp —————————————————————— 3- 6′ıncı haftalar
Kol ve bacaklar ————————————————— 4- 7′inci haftalar
Gözler ————————————————————— 4- 8′inci haftalar
Dişler ve Damak ————————————————— 6- 8′inci haftalar
Dış üreme organları ________________________________ 7-12′inci haftalar
Çeşitli organ sistemleri için kritik olan bu haftalarda, anayla ilgi aşağıdaki hususlar, adı verilen organların gelişmesinde aksaklıklar doğurmaktadır:
• Kötü ve dengesiz beslenme, • Bulaşıcı bir hastalığa yakalanma,
• Reçeteli veya reçetesiz ilâçları doktor izni olmadan kullanma,
• Uyuşturucu maddeler kullanma,
• Tütün kullanma (her çeşidi),
• Alkol kullanma,
• Radyasyona maruz kalma,
• Sıkıntı veren, hoş olmayan duygusal durumlar, olaylar (stres, öfke, üzüntü, şok vb)
• 18 yaşından küçük, 35 yaşından büyük olma (çocuk dünyaya getirmek için en uygun yaşlar kadın için 22-28 arasıdır)
Bu açıklamalar yeni dünyaya gelen bireyin ana karnında geçirmiş olduğ haftaların önemini anlatmaya yeter Özellikle sinir sisteminin, embriyo fetusun tüm süreleri boyunca dış etkilere açık olması dikkat edilmesi gereken çok önemli bir husustur
DOĞUMDAN SONRAKi DÖNEMLER
Bu dönemler insanın, doğduktan sonra büyüyüp gelişerek olgunlaştığı çevre kurallarına uyarak yaşadığı dönemler olup ömür sonuna kadar sürer
Bunlar şöyle sıralanabilir:
• Bebeklik dönemi
• İlk çocukluk dönemi
• İleri çocukluk dönemi
• Ergenlik dönemi
• İlk yetişkinlik dönemi
• Orta yetişkinlik dönemi (orta yaş)
• İleri yetişkinlik dönemi (yaşlılık)
Bu dönemler bedensel gelişmeyi olduğu kadar zihinsel, sosyal ve psikolojik gelişmeleri yansıtacak biçimde birbirinden farklıdır Aşağıda, bu dönemlerde insanın ne gibi özellikler gösterdiği özetlenmeye çalışılmıştır
Bebeklik Dönemi (Zihinsel gelişme yönünden “Duyuşsal Devinim” Dönemi)
• O- 2′inci yaşları kapsar
• Bu dönemde birey beş duyu organının, yakın çevrede ulaşabileceği olgu, cisim veolayları algılar; onlara tepki gösterir, onlarla ilgili somut yaşantılar geçirir ve kavramlar geliştirmeye başlar
• Birinci yılda yürümeyi ve katı besinler yemeyi öğrenmeye çalışır
• ikinci yılda tuvalet terbiyesini ve konuşmayı öğrenir
İlk Çocukluk Dönemi (Zihinsel gelişme yününden “işlemler Öncesi” Dönem)
• 3 ile 7-8′inci yaşlan kapsar
• Bireyin vücudu fizyolojik ihtiyaçları yönünden bebekliktekine göre çok kararlı bir duruma gelir
• Bu yaşlarda birey, gerek bebeklikte gerekse bu dönemde sosyal ve fiziksel çevresini gözleyerek kazandığı yaşantıların yardımıyla geliştirdiği kavramların ana dilindeki karşılıklarını öğrenmeye başlar
• Mantık kalıplarına uymayacak biçimde düşünür, hayali oyunlar oynar
• Erkek ve kızlar arasındaki cinsiyet farkını öğrenir
• Cisimleri yalnız bir tek özelliklerine göre sınıflayabilir
• Doğru ve yanlışı ayırt etme konusunda ilk adımlar bu dönemlerde atılmaya başlanır
• Ailesine ait olma duygusu gelişmeye başlar
İleri Çocukluk Dönemi (Zihinsel gelişine yönünden “Somut işlemler” Dönemi)
• 7-8 ile 11-12′inci yaşları kaplar
• Bu dönemde birey, büyümekte olan bir canlı olduğu bilincine varmıştır
• Ailede ve toplumda cinsiyete uygun rollerin neler olduğu bu dönemde kavranılmaya başlanır
• Yaşdaşlarla geçinme, bir arada yaşama öğrenilir
• Birey günlük yaşamında kişisel bağımsızlığa erişir
• Sosyal grup ve kuruluşlara karşı tulumlar geliştirmeye bu dönemde başlanır
• Birey günlük yaşam için gerekli kavramları geliştirir
• Bu dönemde ilkokul düzeyinde bulunan çocuk, zihinsel bakımdan somut işlemler dönemindedir Bu nedenle o, daha önceki dönemlerde geliştirdiği kavramların yazı dilindeki karşılıklarım öğrenir; gerçek eşya ve olaylarla ilgili gözlemlerine dayalı olarak yeni kavramlar geliştirir; cisimlerin birden fazla özelliklerini hesaba katarak sınıflamalar ve genellemeler yapabilir Gözlem sonuçlarına bakarak olayların nasıl gelişeceğini keslirebilir Kısacası bu dönemde birey, somut gözlem ve deneylerden edindiği somut yaşaniılara dayalı olarak bilgi duygu ve beceriler kazanır
• Okuma, yazma ve hesaplamayla ilgili temel beceriler bu dönemde öğrenilir
• Cisimlerle ilgili çeşitli özelliklerin korunumu ve dönüşlülüğü kavramları da bu dönemde oluşup gelişmekledir
Ortaokul ve lise yıllarında biyoloji öğretmenlerinin karşılaşacakları öğrencilerin özelliklerin daha iyi anlaşılabilmesi için cisimlerle ilgili özelliklerin korunumu ve dönüşlülüğü kavramlarının açıklanması gerekir Şekil 51′de de görüldüğü gibi, çocuklarda, cisimlerin sayısıyla ilgili korunum ve dönüşüklülük kavramları 6-7 yaşlarında; cisimlerin uzunluğu ve madde miktarıyla ilgili korunum ve dönüşlülük kavramları 7-8 yaşlarında; şekillerin alanlarıyla ilgili korunum ve dönüşlülük kavramları 8-9 yaşlarında; cisimlerin ağırlığıyla ilgili korunum ve dönüşlülük kavramları 9-10 yaşlarında ve cisimlerin hacimleriyle ilgili korunum ve dönüşlülük kavramları da ancak 14-15 yaşlarında gelişmeye başlar
Şekil 51: Çocuklarda Cisimlerle ilgili Kavramların Gelişimi
Bir insanda korunum kavramının oluşmuş olması bir cismin fiziksel özelliklerinin, cismin şekil ya da konum değiştirmesiyle değişmeyeceğinin kavranmış olması demektir Dönüşlülük kavramının oluşmuş olması ise, şekli ya da konumu değişen bir cismin özelliklerinin değişmediğinin, cismin eski durumuna dönmesiyle kanıtlanabileceği bilincine ulaşılması demektir
Bunu birkaç örnekle açıklamaya çalışalım:
Örnek 1: Örneğin, 6 yaşına gelmemiş çocuklar, sayıları l’den başlayarak belli bir yere kadar saymayı öğrenmişlerdir Ancak ellerine verilen 10 tane bilyeyi sayıp kaç tane olduğunu söylemeyi beceremezler Çünkü sayıları belli bir yere kadar ezberlemişlerse de, sayı kavramını ve sayıların gerçek cisimlerle ilişkisini henüz kavrayamamışlardır
Örnek 2: Eşil sayıda bilyeden oluşmuş eşit uzunluktaki iki diziyi 6 yaşına basmamış bir çocuğa göstererek bu dizilerin eşit bilye taşıdıklarını onaylatalım Sonra dizilerden birini Şekil 52 (b)’de görüldüğü gibi seyrekleştirip uzatalım Çocuğa hangi dizide daha çok bilye olduğunu sorduğumuzda, seyrek dizide daha çok bilye bulunduğunu belirtir Çünkü bu çocukta cisimlerin sayılarıyla ilgili korunum kavramı henüz gelişmemistir
Şekil 52: Sayı Korunumu Kavramı Deneyi
Bu sırada çocuk, seyrek diziyi yeniden sıklaştırıp eski durumuna getirdiğimizde her iki dizide de eşit sayıda bilye bulunduğunun kanıtlanabileceğini de düşünemez, çünkü onda cisimlerin sayılarıyla ilgili dönüşlülük kavramı da henüz oluşmamıştır
Şekil 53: Madde Miktarı Korunumu Kavramı Deneyi
Örnek 3: Şekil 53′te görüldüğü gibi, ikisi de su dolu aynı büyüklükle iki bardağı 7 yaşına basmamış bir çocuğa gösterip aynı miktar su taşıdıklarını onaylattıktan sonra, bardaklardan birisindeki suyu uzun bir vazoya dökerek çocuğa, bardakta mı yoksa vazoda mı daha çok su bulunduğunu soralım Çocuk vazoda daha çok su bulunduğu yanıtım verir Çünkü bu çocukta madde miktarı ile ilgili korunum kavramı henüz oluşmamıştır Bu
sırada çocuk, sürahideki suyun bardağa geri dökülerek her iki kaptaki su miktarının aynı olduğunun kanıtlanabileceğini de düşünemez Çünkü onda madde miktarıyla ilgili dönüşüklülük kavramı da henüz oluşmamıştır
Örnek 4: Eşit ağırlıkta iki hamur topu bir terazide denkleştirelim Bunları 9 yaşındaki bir çocuğa göstererek eşit ağırlıkta olduklarını onaylatalım Sonra, toplardan birini yassıltıp çocuğa iki hamur parçasından hangisinin daha ağır olduğunu soralım Çocuğun her iki hamur parçasının da aynı ağırlıkta olduğunu söylediğini görürüz Çünkü 9 yaşındaki bir çocukta cisimlerin ağırlıklarının korunumu kavrarın oluşmuştur Bu sırada, çocuk lu-ınen, yassılmış hamurun eski biçimine getirilip tartıldığında aynı ağırlıkta olduğunu gösterebileceğini düşünüp söyler Çünkü 9 yaşındaki çocukta cisimlerin ağırlıklarıyla ilgili dönüşlülük kavramı da oluşmuştur
Şekil 5 l’de gösterilen öteki özellikler için yapılacak deneylerde de benzer sonuçlar alınır Bir başka deyişle, çocuk belli bir özelliğin korunum ve dönüşlülük kavramlarının oluştuğu yaşta ise, deney olumlu, o yaşın altında ise, olumsuz sonuç verecektir
Ergenlik Dönemi (Zihinsel gelişine yönünden “Soyut işlemler” Döııeıni’nin Başlangıcı)
• 12-18′inci yaşları kapsar
• ilkokulun bitiminden sonra başlayan bu dönem, bireyin bedensel ve ruhsal bakımından en çok değişikliğe uğradığı bir dönemdir
• Birey erkekse 14 yaşından kız ise 12 yaşından itibaren yetişkin bir erkeğin, ya da yetişkin bir kadının vücudunun,bedensel ve fizyolojik özelliklerini kazanmaya başlar
• Bedensel değişme ve gelişmeler, bu dönemde duygusal ve ruhsal sıkıntılarla sosyal uyumsuzluklara neden olabilir
• Birey toplumda, kendi cinsinin sosyal rollerini yapabilecek duruma gelmeye başlar
• Duygusal bakımdan ana-babasından ve diğer yetişkinlerden bağımsız olmayı ister
• Ekonomik bağımsızlık duygusu geliştirmeye başlar
• Bir meslek seçer ya da bir meslek için hazırlanmaya başlar
• Evlenme ve aile yaşamı için hazırlanmaya başlar
• Uygarca yaşamanın gerektirdiği entellektüel kavram ve beceriler bu dönemde gelişir
• Toplumsal sorumluluk alma arzusu gelişmeye başlar
• Birey, toplumsal davranışlarım yönetecek bir ahlâk ve değerler sistemi geliştirmeye başlar
İlk Yetişkinlik Dönemi (Zihinsel gelişine yönünden “Soyut işlemler” Döneminin Devamı)
• 18-40′ıncı yaşları kaplar
• Birey bu dönmede bir meslek sahibi olur
• Evlenerek karşı cinsten biriyle birlikte yaşamayı öğrenir
• Ev geçindirir, çocuk yetiştirir
• Toplumda vatandaşlığın gerektirdiği sosyal sorumlulukları yüklenir
• Toplumda kendi düzeyine uygun bir sosyal grubun üyesi haline gelir
Doğumdan başlayarak ilk yetişkinlik döneminin ilk yıllarına (kızlarda 20′inci, erkeklerde 25′inci yaşın sonuna) kadar geçen süre vücudun ve organ sistemlerinin büyüme ve gelişme yıllarıdır
Bu yılların sonunda bireyin değişmeyen özellikleri iyice gelişip belirmiş; değişen özellikler ise çevrenin uygun olan ya da olmayan koşullarına dayalı olarak son biçimlerini almıştır
Örneğin, karakaşlı, karagözlü, esmer, sağlıklı bir delikanlı ile sarı saçlı, mavi gözlü bir kızın bu saydığımız özellikleri genler tarafından kesin olarak zigot oluşurken tayin edilmiş olan değişmeyen özellikleridir
Buna karşılık zigotun ilk bölünmesinin ürünü olan iki hücrenin ayrı ayrı gelişmeleri sonucu oluşan, tek yumurta ikizi olan ve tamamen aynı yapıdaki genleri taşıyan iki kardeşlen birinin, zengin bir aile ortamında iyi beslenerek spor yaparak büyüdüğünde 185 m boyunda kanlı canlı bir kimse olarak gelişmesi, öbürünün ise fakir bir aile ortamında kötü beslenme ve yaşama koşulları altında kaldığında ancak 160 m boyunda cılız bir birey olarak biçimlenmesi, kalıtımsal olarak iki sınır arasında (belki de 155′le 190 m sınırları içinde) kalması belirlenmiş olan boy kapasitesi ile, değişik çevre koşullarının ortak ürünüdür
Biraz daha kapsamlı düşünülürse yetişmekte olan bireylerin, yaşamlarını sürdürebilmek için seçtikleri mesleklerde, uğraşacakları çeşitli bilim, teknoloji, spor ya da güzel sanatlar alanlarının gerektirdiği bilişsel, duyuşsal ve psikomotor davranışları öğrenip uygulayabilecek duruma gelmeleri; fakat sonunda da aynı alanda çalışanların başarılarında farklılıkların görülmesi, onların kalıtımsal olarak farklı genlerle iki sınır arasında gelişebilecek şekilde programlanmış (kodlanmış) olan duyu organı, hareket, sinir ve iç salgı sistemleri kapasitelerinin, farklı yaşam ve eğtiim koşulları içinde farklı olarak gelişmesinden kaynaklanmaktadır
Orta Yetişkinlik Dönemi (zihinsel gelişme yönünden “Soyut işlemler” Dönemi’ııin Devamı)
• 40-60′ıncı yaşlan kapsar
• Birey bu dönemde toplumda sosyal sorumluluklarım başarıyla yerine getiren yetişkin bir vatandaş durumuna gelir
• Yaptığı işe uygun bir ekonomik yaşama standardı kurup devam ettirir
• Genç bireylerin sorumluluk sahibi mutlu yetişkinler olmalarına yardım eder
• Boş zamanlarını değerlendirecek uygun uğraşılar bulur
• Eşine ya da başka birine iyi bir arkadaş olarak bağlanır
• Orta yaşın fizyolojik değişmelerini doğal olarak kabul eder ve onlara uyum sağlar
• Yaşlanan ana-babasına uyum sağlar onlarla iyi geçinir
İleri Yetişkinlik Dönemi (Zihinsel gelişme yönünden “Soyut işlemler” Dönemi’nin Devamı) • 60′ıncı yaştan sonrasını kapsar
• Birey bu dönemde fiziksel kuvvetinin azalmasına ve sağlığının bozulmasına uyum sağlar
• Emekliliğe ve gelirinin azalmasına karşı kendisini ayarlar
• Eşinin ölümünü doğal kabul eder ona uyum sağlar
• Genellikle bir yaşlılar grubunun üyesi olur
• Toplumun gerektirdiği vatandaşlık görevlerini ve zorunlulukları yerine getirir
• Kendini tatmin edici fiziksel bir düzen içinde yaşar
Dikkat edilirse zihinsel gelişme yönünden “Soyut işlemler Dönemi” adı verilen dönem ilkokulun sonundan itibaren başlamakta, ergenlik ve yetişkinlik dönemlerini izleyerek ömür sonuna kadar sürmektedir
Soyut işlemler dönemine ulaşmış olan bireyin zihinsel özellikleri şöyle sıralanabilir:
• Bireyin somut yaşantılara bağımlılığı ortadan kalkar
• Karşılaştığı, (somut ya da soyut olsun) bütün olgu, cisim ve olaylarla ilgili olarak geçirdiği yaşantılara dayalı olarak somut ve soyul kavramlar geliştirebilir
• Sembolleri kullanarak soyut muhakeme yoluyla mantıksal olarak düşünür
• Gelecekle ve inandığı fikir ve ideolojilerle ilgili hipoletik problemlerle ilgilenir
• Karşılaştığı problemleri, gözlem ve verilere dayalı hipolezler kurarak çok değişkenli ve kontrollü deneylerle ve leşi ederek bilimsel yöntemle çözmeye çalışır
• Bilimsel yöntemle toplayıp analiz etliği verilere dayalı olarak teo-riler kurabilir ya da modeller geliştirebilir
insanın gelişimindeki dönemler ilgili olarak yukarıdaki sayfalarda verilen açıklamalar, biyoloji eğilimiyle uğraşacak öğretmenlerin, öğrencilerinin hangi gelişme döneminde olduklarını bilerek öğrelim yapmalarının önemini açık bir şekilde göslermekledir
Öğretmen, öğrencilerinin bedensel, duygusal, loplumsal ve zihinsel gelişmelerinin düzeyini ve o düzeyin özelliklerini biliyorsa, kuşkusuz ki gerek derslerini planlarken gerekse bu planları öğretme durumlarını hazırlayarak uygularken daha başarılı olacaktır
Buraya kadar öğretimin en önemli öğesi olan öğrecilerin, özellikleri belirtilmeye ve bu özellikleri göz önünde bulundurarak öğretim yapmanın önemi açıklanmaya çalışıldı
Şimdi de öğretimin diğer bir öğesi olan “insan gücü” incelenmeye çalışılacaktır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.