Şengül Şirin
|
Ankara
(Yakup Kadri Karaosmanoğlu) Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU’nun Ankara romanı ütopik bir romandır Bu romanda yazarın özlediği, özlemini çektiği geleceğin Ankara’sı dolayısı ile Türkiye’sidir Cumhuriyet inkılabı ile birlikte Anadolu’nun yeniden dirilişi yeniden yapılanması gerekmektedir Bu yeni yapı üzerine acil bir şekilde bina inşaa edilmelidir Bunu yapacak olanlar ise dönemin idealist vatansever insanları olacaktır Ankara romanında ise bunu gerçekleştirecek idealist insanların verdiği mücadele anlatılmaktadır Bu idealist insanlar inkılap hareketini özümsemiş, milli şuura sahip karakterlerdir Bu insanlar hayat serüveni içerisinde karmaşık yollardan geçerek romanın son bölümünde bir araya gelirler Kendi hayatlarını geleceğin çağdaş, modern, öz benliği ile çelişmeyen maddi ve manevi varlığını kaybetmeyen, değerleri ile övünen yeni Türk toplumu yaratma mücadelesi içinde geçer Ankara romanı üç bölümden oluşmaktadır; Birinci bölüm : Sakarya savaşı öncesi ( 1922’ye kadar ) İkinci bölüm : Cumhuriyetin ilanını izleyen yıllar ( 1926’ya kadar ) Üçüncü bölüm : Cumhuriyet sonrasının 14 ve 20 Yılları (1937-1943’e kadar ) Bu üç bölümdeki olaylar yazarın her bölümde ayrı bir kişilik olarak karşımıza çıkardığı Selma Hanım’ın çevresinde geçer Selma Hanım’ın arayışı Ankara’nın arayışıdır Yazgısı Ankara’nın yazgısıdır Yaşamı da Ankara’nın yaşamıdır Selma Hanım’ın ilişki kurduğu erkekler ise birer simgedirler Birinci bölüm: Kurtuluş Zaferi ile sonuçlanan, savaş yıllarındaki Ankara’yı kısa hatlarla açıklamaktadır Romanın kahramanı olan Selma Hanım hayatını bu üç bölümde üç ayrı erkekle geçiriyor Milli mücadele yıllarında bir banka şefinin karısıdır Kocası Nazif’le Ankara’nın yabancısıdır İstanbul’lu hanım için Ankara’da hayat tek düze ve sıkıcıdır, yoksulluklarla doludur Boş zamanlarında Hatice Hanım ve Halime Hanım ile sohbet eder Bu sohbetlerinde gündelik Ankara hayatını tüm çıplaklığı ile gözler önüne serer Daha sonraları Nazif Bey’in vekil arkadaşı Murat Beyle tanışırlar Bu sırada binbaşı Hakkı Beyle de tanışırlar Bu dönemlerde Hakkı Bey’in milli mücadele ruhu ve azmi kendisini fazlasıyla etkiler Bütün ümitlerin zafer’e bağlandığı, başka hiçbir şeyin ehemmiyetli olmadığı bu devirde, herkesin mütevazı bir hayatı vardır Yalnız kocası Nazif Bey’in milli davaya bir erkekten beklediği heyecan ve alaka ile bağlanmadığını gören Selma Hanım yavaş yavaş kocası Nazif Bey’den kopmaya başlar Erkân-ı Harp Binbaşı’sının fikir ve hareketlerine yakınlık duyar Birinci bölüm Selma Hanım’ın binbaşının cazibesine kendisini kaptırdığı bir zamanda sonuçlanır İkinci bölümde Selma Hanım Nazif Bey’den boşanmıştır Bu bölüm zaferden sonraki Ankara’dır Selma Hanım eski binbaşı emekli Miralay Hakkı Bey’in karısıdır Ancak koşullar değişmiş değişen koşullar Cumhuriyet öncesinin kişilerini de değiştirmiştir Hakkı Bey ordudan, Murat Bey vekillikten ayrılmışlardır Vurguncu harp zengini şirket meclisi idarelerinde dolaşan, ecnebi gruplarla komisyon işleri yapmaya çalışan Hakkı Bey’in yeni yüzüyle karşılaşırız Hakkı Bey milli idealleri bir tarafa bırakmış, maddi refah içerisinde sadece kendi hesabına çalışan birisine dönüşmüştür Bu zümreye göre artık halkçılık diye bir dava kalmamıştır Bu bölümde halk ile bu zümre arasında nasıl doldurulmaz bir uçurum açıldığını, inkılabı böyle anlayanları, hep kendi lehlerine çekenlerin eleştirisi yer alır Selma Hanım yeni kocasından da uzaklaşır Bu sırada muharrir olan Neşet Sabit genç kadını görmek için onların bazı alemlerine iştirak eder Selma Hanım bu hayatın acılarını onunla paylaşır Binbaşı Hakkı Bey’den boşanır Bundan sonraki hayatında toplumsal hizmetlerin en değerlisi olan öğretmenlik görevine atılır Son bölüm yazarın hayalindeki Ankara’dır Yazarın bu hayali Cumhuriyet’in Onuncu Yıl Dönümü Bayramıyla başlar Gazi Mustafa Kemal’in Türk milletine hitabesi, bir devir başlangıcının, bir yeni sabahın ilk işareti gibi olmuştur Ankara’nın çehresi değişmiştir Bundan sonra egoist bir zümrenin zevkine ve menfaatine karşı şiddetli matbuat hücumu başlamıştır Halk evleri, Toplumsal Mükellefiyet Teşkilatı yeni hayatın odakları olmuştur Selma Hanım Neşet Sabit’le evlenmiş, bu iki insan yeni hayatın imar ve inşasında elele vererek büyük bir aşkla çalışıyor, yeni değerleri halk yığınlarına götürürler Harf İnkılabı, Tarih Cemiyeti, Yüksek İktisat Enstitüsü, Halk Evleri gibi daha bir çok alanda büyük atılımlar, büyük yenilikler gerçekleşir Selma Hanım ve Neşet Sabit fırsat buldukça Anadolu’nun muhtelif yerlerine seyahat eder, bu seyahatlerinde gördükleri yerlerin yeni çehresiyle karşılaşırlar Anadolu toprağı, suyu, kırı, bayırı, dağı, taşıyla eşsiz güzelliğiyle cennetten bir parça gibi tasavvur ederler, bundan doyumsuz bir haz alırlar Hele Pınarbaşı’nda düzenledikleri eğlencelerde halk ezgileri ve türküleri çalınır söylenir, sabaha kadar hoşça vakit geçirirler Roman yazarın bu tasavvuruyla son bulur Yeni kurulan bir devletin buhranlı dönemlerinde insanların kendi menfaatlerinden çok devletini ve milletini düşünmesi gerekirBu zor dönemin atlatılmasında her ferdin yürek yüreğe, el ele çalışması; engelleri, ne kadar güç olsa da, beraberce aşması gerekmektedir Selma Hanım: İyi bir öğrenim görmüş, haksızlıklara boyun eğmeyen, vatansever, vatan sevgisi uğrunda oradan oraya koşan; hep bir şeylet arayan, aradığını bulamayan; azimli ve hoş görülü, halden anlar, olgun bir kişidir Nazif Bey: İyi bir öğrenim görmüş banka şefidir Sessiz, sedasız, vatanından çok canını seven kişidir Binbaşı Hakkı Bey: Milli mücadele yıllarında atılgan ve yiğit bir askerdir Milli mücadele bitince tavır ve hareketlerinde değişmeler olur Milli mücadele vurguncusudur, sömürücüdür, vurdumduymaz biridir Neşet Sabit Bey: İyi bir öğrenim görmüş, genç bir yazardır Milli mücadelenin yanında yer almış, gönülden desteklemiş, inkılabın yanında canla başla çalışan; sorumluluğunu bilir, azimli, hoşgörülü, halden anlayan bir kişidir Murat Bey: Kendisi Anadolu’nun bağrında yetişmiş, milli mücadelenin yanında yer almış, tutucu, kendi çıkarını herşeyin üstünde tutan bir insandır Milli mücadele vurguncusudur Milli mücadele sonunda zengin olmuş, harvurup harman savuran bir kişidir Ailesi ile Avrupa’ya kaçmıştır Ömer Efendi ve Ailesi: Kültür düzeyleri düşük insanlardırKendilerinin ayıp saydıkları şeyleri başkaları yaparsa ayıp sayarlar Kendileri yaparsa olağan karşılarlar Tutucudurlar İş hayatında başarılıdırlar Yıldız Hanım: Tiyatro sanatçısıdır Şeyh Emin:Dini bir kişidir, tutucudur 27 Mart 1889′da Kahire’de doğdu İlköğrenimine ailesiyle birlikte gittiği Manisa’da başladı 1903′te İzmir İdadisi’ne girdi Babasının ölümünden sonra annesiyle yine Mısır’a döndü, öğrenimini İskenderiye’deki bir Fransız okulunda tamamladı 1908′de başladığı İstanbul Hukuk Mektebi’ni bitirmedi 1909′da arkadaşı Şehabettin Süleyman aracılığıyla Fecr-i Âti topluluğuna katıldı 1916′da tedavi olmak için gittiği İsviçre’de üç yıl kadar kaldı Mütareke yıllarında İkdam gazetesindeki yazılarıyla Kurtuluş Savaşı’nı destekledi 1921′de Ankara’ya çağrıldı ve bazı görevler verildi 1923′te Mardin, 1931′de Manisa milletvekili oldu Bir yandan da gazeteciliğini ve roman yazarlığını sürdürdü Kadro Dergisi 1932′de Vedat Nedim Tör, Şevket Süreyya Aydemir, Burhan Asaf Belge ve İsmail Hüsrev Tökin ile birlikte Kadro dergisinin kurucuları arasında yer aldı Savunduğu bazı görüşler aşırı bulunduğu için Kadro dergisinin 1934′te yayımına son vermek zorunda kalmasından sonra Tiran elçiliğine atandı Daha sonra 1935′te Prag, 1939′da La Haye, 1942′de Bern, 1949′da Tahran ve 1951′de yine Bern elçiliklerine getirildi 27 Mayıs 1960′tan sonra Kurucu Meclis üyeliğine seçildi Siyasal hayatının son görevi 1961-1965 arasındaki Manisa milletvekilliği oldu 13 Aralık 1974′te Ankara’da öldü ESERLERİ Roman: Kiralık Konak, Nur Baba, Hüküm Gecesi, Sodom ve Gomore, Yaban, Ankara, Bir Sürgün, Panaroma, 2 cilt, Hep O Şarkı Hikaye Bir Serencam, Rahmet, Milli Savaş Hikâyeleri Anı: Zoraki Diplomat, Anamın Kitabı, Vatan Yolunda, Politikada 45 Yıl, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları
|