|
|||||||
![]() |
|
|
Konu Araçları |
| bentlerle, biçimleri or musammat…, kurulan, nazım |
Bentlerle Kurulan Nazım Biçimleri/Musammat… |
|
|
#1 |
|
Şengül Şirin
|
Bentlerle Kurulan Nazım Biçimleri/Musammat… …Musammat… (Nazım Biçimleri) Sözlük anlamı; inciyi ipe dizmek demektir Bendlerden kurulu nazım biçimlerine (murabba, muhammes, müseddes, müsebba, müsemmem, mütessa, muaşşer, terbi, tahmis, taşdir, tesdis, tesbi, tesmin, tes-i, taşir, terkib-i bend ve terci-i bend) verilen genel addır İlk bende geçen dize ya da beyitlerin, öbür bendlerin sonunda aynen yinelenmesiyle düzenlenen musammatlara mütekerrir musammat denir İlk benddeki dize ya da beyitlerin, öbür öbür bendlerin sonundaki dize ve beyitlerle yalnızca uyak bakımından uyuşması durumunda musammat, müzdevic musammat adını alır![]() 1 Musammat ifadesi iki farklı anlamda kullanılır:A Her beyti dört parçaya ayrılan, son parçaları aynı kafiyeyi izleyen, ondan önceki parçaları kendi arasında kafiyeli bulunan manzumedir![]() Dolsun yine peymâneler / olsun tehî humhâneler Raks eylesin mestâneler / mutribler gittikçe negam Nef’î B Musammatlar dört ya da daha fazla mısralı bentlerden oluşan şiirlerdir murabba, muhammes, müseddes gibi türleri vardır![]() Divan edebiyatında bentlerden oluşan nazım şekilleri arasında tahmis (beşleme), tesdis (altılama), müsebba (yedileme) müsemmen (sekizleme), muaşşer (onlama) vb ![]() TAHMÎS (Tahmîs-i Nâilî Çelebi gazel-i Bahâyî) Hirâs-ı fitne saldun dehre ey bî-dâd n’eylersün Kopardun yer yer âşûb-ı kıyâmet-zâd n’eylürsün Perîşânlıklar etdün nev-be-nev icâd n’eylersün Dağıtdun hâb-ı nâz-ı yârı ey feryâd n’eylersün Edüb fitneyle dünyâyı harâb-âbâd n’eylersün Vücûdun eylemiş hikmet-şinâs-ı âlem-i bâlâ Aristâlis-i asr u nakd-ı vakt-ı Bû Alî Sînâ Benânun hall-i râz-ı müşkilât-ı nabz edüb hakkaa Edersün gerçi her derde tabîbim bir devâ ammâ Cünûn-ı ehl-i ışk olunca mâder-zâd n’eylersün Nihândır bû-yı fitne târ-ı anber-fâm-ı zülfünde Nice subh-ı kıyâmet muhtfîdir şâm-ı zülfünde Dimağ-âşüftedir cân ârzû-yı kâm-ı zülfünde Dil-i mecrûhuma rahm eyle kalsun dâm-ı zülfünde Şikeste-bâl olan murgı edüp âzâd n’eylersün Zemîn nat-ı siyâset-gâh-ı dil seyf-i kazâ mübrem Zebân hâmûş-ı hayret sîne sûzân dîdeler pür-nem Hevâ-yı ışk şûr-efgen mahabbet gaalib ü muhkem Şehîd-i tîg-ı ışk-ı yârdır ser-cümle-i âlem Urub şemşîre dest ey gamze-i cellâd n’eylersün Bulub pervâza ruhsat rûzgâra işveler satdun Perîşân etmeğe cem’iyyet-i uşşâkı can atdun Ne âl etdünse etdün murg-ı cânı dâma uğratdun Varub gîsû-yı zülf-i yârı biri birine katdun Yine bir fitne tahrîk eyledün ey bâd n’eylersün Ne sûret kim çekersün can bağışlarsun Mesîh-âsâ Olur hayrân-ı kârun mû-şikâfân-ı yed-i beyzâ Bu san’atde ne Erjeng ü ne Mânîdür sana hemtâ Güzel tasvîr edersün hatt u hâl-i dil-beri ammâ Füsûn u fitneye geldükçe ey Bihzâd n’eylersün Olursun Nâilî-veş gördüğün mahbûba efgende ’-ı sabrunı tâlân eder her tıfl-ı nâz-ende Mahabbet gam-fezâ esbâb-ı cem’iyyet perâkende Bahâyî-veş değülsün kaabil-i feyz-i safâ sen de Tekellüf ber-taraf ey hâtır-ı nâ-şâd n’eylersün (Vezin: Mefâilün mefâilün mefâilün mefâilün) Nâilî |
|
|
|