Suyun Kontrol Edilmesi (Keşifler Ve Buluşlar) |
05-12-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Suyun Kontrol Edilmesi (Keşifler Ve Buluşlar) Suyun Kontrol Edilmesi (Keşifler ve Buluşlar) Hollanda’da denizden kazanılan yerlerin kurutulması da bambaşka bir su sorunuydu Bu bitmez tükenmez iş XVI yüzyıldan beri sürüp geliyordu Önce denizin bir kısmını ayıran bentler inşa ediliyor, sonra bu sular tulumbalarla çekilip boşaltma kanallarına veriliyordu Geriye toprağın tuzunu almaktan başka bir şey kalmıyordu Bu muazzam işe koşulan ilk araç, yel değirmeni olmuştu Buharlı tulumba çıkar çıkmaz buna baş vuruldu Asıl bu araç sayesinde başarılı çalışmalar yapılabildi ve toprak, denizleri kemirmeye başladı Hollanda’dan sonra İngiltere, Fransa ve Almanya da işe koyuldular Kayalıklarda ya da zaman zaman suların altında kalan topraklarda sürdürülen bu savaş insanların başarısıyla sona erdi Ve buralarda tarımın başlaması, başarının armağanı oldu İnsanoğlunun fundalıklarla savaşı da uzun sürmüştü; bu da başarıyla sonuçlandı Bu topraklarda bir kumtaşı tabakası suların sızmaların engellemekte ve sular toprağın üstünde bir tabaka halinde durmaktaydı Böylece Fransa’da Landes bölgesinde 14000 kilometre karelik bir alan kayalık haline gelmiş olup oturulmaz durumdaydı Burada sular ne toprağın altına geçebiliyor, ne de akıp denize ulaşabiliyordu Önlerinde Avrupa’nın en büyük kumulu duruyordu ve rüzgâr bu kumulu yılda 20-25 metre ileriye itmekteydi Öyle ki, Landes tehlikeli bir çöl olarak görülüyordu XVI Louis zamanında bir mühendis işi ele almaya ve bu toprakları uygarlığa elverişli duruma sokmaya karar verdi Nicolas Bremonier adındaki bu mühendis (1738-1809), kendisinden önce bu konuda çalışmalar yapmış olan meslektaşları Charlvoix ve Abbe Desbiey’nin girişimlerini inceledikten sonra, 1787′de işe koyuldu Önce kumulun ilerlemesini durdurmak için çam ağaçlan dikmeye başladı Girişim başarıya ulaştı ve 1867′ye kadar 80000 hektarlık alanda dikilen ağaçlar sayesinde kumul kesinlikle durduruldu Ancak bu işlem, araziyi kayalık olmaktan çıkaramamıştı O kadar ki, söylentiye göre, Napolyon bir ara bu bölgeye develeri alıştırmayı bile tasarlamıştı İşin ikinci kısmını Orman Mühendisi Jules Chambrelent (1817-1893), üstüne aldı Bu kıraç düzlüğü akaçlamak ve açmak yoluyla 650000 hektarlık bir orman meydana getirdi ve bu bölgenin odunla ilgili sanayilerin merkezi halini almasına yol açtı Su, ekmekle eşdeğer ölçüde bir hayat öğesidir Toprağı bastı mı felâketlere sebep olurken, toprağın ekilmesi ve insanın beslenmesi için de kaçınılmaz şarttır Susuz toprak çöldür Bir kuyu, bir vaha, bir uygarlık merkezi demektir Bu durumda insanın suyu izlemesi, tarihin en eski çağlarından bu yana en önemli kaygısı olmuştur, insanın hemen yakınında bir kaynak ya da ırmak bulamadığı her yerde kuyuculuk imdadına yetişmiştir Artois gibi bazı yerlerdeyse, su kendiliğinden toprağın yüzüne kadar çıkmaktaydı Ta eski zamanlardan beri bilinen artezyen kuyuları işte bu ihtiyaçtan doğmuştur Bazen bu kuyular, su bulunduğundan kuşkulanılan yerlerde suni olarak meydana getirilir, toprakta su tabakasına rastlayıncaya kadar kazıldıktan sonra, sular tulumba ya da dolaplara çekilirdi Bunca yararlı bir zanaat kimin buluşudur? İlk kuyu açma tekniğini bulanların Çinliler olduğu sanılmakla birlikte suyun bulunduğu yeri teşhis etmekte ve kuyu açmakta Araplar büyük hüner göstermişlerdi Ancak modern araçlar ve yöntemlerle kuyuculuğun ilk tanımını Bernard Palissy’ye borçluyuz Palissy aracı: “Ucunda bir kol ya da tahta sap bulunan bir oluklu burgaç” diye anlatmaktadır Bu oluklu burgacın kullanılması öylesine yaygınlaştı ki, İtalya’da, Modena şehrinde iki soyluluk almasında görüldü ve Kuzey İtalya kuyucuların vatanı olarak ün yaptı Ancak, bu zanaatın ampirizmden kurtularak jeolojiye dayanan rasyonel bir teknik haline gelmesi ve kuyucuların yerini uzman mühendislerin alması için XIX yüzyılı beklemek gerekti O güne kadar en fazla 10-12 metreye inilebilmişti Öyle ki sondajcılar, Fransız meslektaşları Degousee’nin, kireçli bir katmanı geçip 140 metre derinliğe inmesini inanılmayacak bir başarı olarak, hayranlıkla karşıladılar (1830) Bu tarihlerde Paris’e içme suyu sağlamak bir kere daha acil ihtiyaç haline gelmiş ve resmi makamlar birçok artezyen kuyusunun açılması için karar almışlardı İlk kuyu Grenelle’de açıldı; 1833-1841 arasında yapılan çalışmalar sonunda 548 metreye inildi ve su öylesine bir hızla fışkırdı ki, şantiyeleri barınaklarıyla birlikte devirdi Bunu 1866′da Passy’deki artezyen kuyusu izledi, 586 metre derinliğe, Hebert alanındakinde de 718 metreye inildi |
|