ysnkrks
|
İmar Affi
20 yüzyılın ikinci yarısında, gelişmekte olan ülkelerde hızlı bir kentleşme yaşanmıştır Gelişmekte olan Türkiye ve diğer ülkelerde hızlı bir kentleşme yaşanmıştır II Dünya Savaşının ardından sanayinin ve kentsel servis sektörünün artan işgücü gereksinimi, geleneksel toplum yapısının çözülmesi ile kırdan büyük kentlere kitlesel göçlere neden olmuştur Aynı dönemde Türkiye’deki kitlesel göç Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük kentlere yönelmiştir Kente ve konuta kaynak ayırmayan yada ayıramayan ülkede kente göçenler kendi barınma gereksinimleri ile yüz yüze kalmışlardır
Gecekondu kırsal alanlardan kentlere göç edenler için barınma gereksinimlerini karşılayabilecekleri uygun bir barınma yöntemi olarak ortaya çıkmıştır Gecekondu denilen yerleşim biçimi kırdan kente göç ile beslenerek kendine özgü dinamikler yaratmıştır
Dinamik ve kendiliğinden oluşmuş yerleşme düzenleri ile gecekondu bölgeleri -yasalara uygunsuz- ama yerel yönetimler ve siyasi iktidarlar tarafından, sosyal ve fiziksel hizmet götürme zorunluluğundan dolayı bir sorun olarak kabul edilmiştir Ve gecekondu sorununu çözmeyen siyasiler imar affıyla mevcut gecekonduları yasallaştırmış ve sorunun çözmeye çalışmışlardır
İlki 1948 yılında hazırlanan imar affı yasaları bugüne dek 11 kez gündeme gelmiştir Yapılan bu çalışmada ise imar affı yasaları ve gecekondunun değişim süreci incelenmiş ve günümüze kadar olan gelişmeler irdelenmiştir
GİRİŞ
Bu çalışmanın ana amacı Türkiye’deki gecekondu olgusunun neden sonuç ilişkileri içerisinde bir süreç olarak tanımlamak ve bu süreçle beraber gelişen imar aflarını irdemektir Bu doğrultuda çalışma dört bölümden oluşmaktadır
İlk bölümde, gecekondu ve imar affı kavramları açıklanmıştır Gecekondu olgusunun bir sorunsal olarak ortaya çıktığı dönem anlatılmış ve bir uyum mekanizması olan gecekondu kavramı çok ölçekli olarak tanımlanmıştır İmar affı yasarı ise hukuki yönden değerlendirilmiş ve şehircilik hukuku ve uygulamaları içerisinde tanımlanması yapılmıştır
İkinci bölümde, imar affı ve gecekondunun değişim süreci ele alınmıştır Bu süreç kalkınma planları öncesi ve sonrası olarak incelenmiştir Bu dönemler kendi içinde bütünlük gösteren dönemlere ayrılarak incelenmiştir
Üçüncü bölümde, imar aflarıyla ilgili olarak çıkarılan yasalar irdelenmiştir Bu yasalar incelenirken genel özellikleri ve afla ilgili maddeleri ele alınmıştır
Dördüncü bölümde, kentsel rant, siyasal ve kentsel popülizm, fiziksel çevre ve planlama pratiği etkileri, değerlendirme ve öneriler başlığı altında imar afları , uygulamaları ve sonuçları değerlendirilmiştir
BÖLÜM 1 İMAR AFFI VE GECEKONDU KAVRAMLARININ GENEL TANIMI
1 1 İmar Affı Kavramının Tanımı
II Dünya Savaşından sonra sanayileşmenin gelişmesi ile Türkiye’de gecekonduların ortaya çıkışından bu yana ortaya çıkan ve belli periyotlarla gündeme gelen imar affı, yasalarda kullanılmayan ancak, şehircilik hukukumuza girmiş bir uygulamadır
Genel bir tanımlamayla imar affı yürüklükte olan kurallara uyulmayarak belli bir tarih kesitine kadar meydana gelen yapılaşmanın, durum ve konumu itibariyle yasada belirtilen koşullara uygun olanların bağışlanması ve korunması olarak tanımlanabilir
Ülkemizde geçerli hukuk sitemine göre, af uygulamaları yasal bir zorunluluk değildir,bir ahlak normundan veya toplumsal yarar sorunundan kaynaklanan uzunca bir süre devam etmiş fiili durumu hukuki anlamda yasallaştırılması şeklindeki uygulamalardır (Tercan 1996)
Anayasa mahkemesinin kararlarında af şu şekilde ifade edilmektedir ;
“Suç sayılan eylemi değil,cezayı ve ceza davası açılmasını ortadan kaldırır Af, bağışlamadır ve hiçbir zaman eylemi meşru görme değildir Dayandığı olayların anayasaya uygun olduğu,hukuk dışı bulunmadığı ve bunun sonucu olarak meşru ve suç sayılmaması gerektiği bir mana taşımamalıdır ” (AYMK:E: 1966/27, K:1968/8,R G :24 2 1969)
İmar affına ilişkin, ilki 1948 yılında olmak üzere bugüne kadar, bir dizi yasa gündeme gelmiştir İmar affı yasaları, ülkemizdeki geçerli hukuk sistemi içinde, belli bir dönemde uygulanan ve sınırları tanımlı bir sorunu çözmek amacıyla çıkarılmış özel yasa niteliğindedir
Çıkarılan imar affı yasaları, imara ilişkin genel hükümleri belirleyen imar mevzuatında (imar yasası ve ilgili yönetmelikleri) değişikliklere neden olmuştur Yani genel olarak af tanımında farklı olarak, genel hükümler özel yasalarla değişikliğe uğramıştır ve hukuka aykırı fiili durum hukukileştirilerek suç sayılan eylem meşru görülmüştür Dolayısıyla “imar affı” hukuki anlamda içeriği ve sonuçları açısından değerlendirildiğinde af olarak nitelendirilmez (Türksoy, 1996)
Genel bir tanımıyla imar affı, yürürlükte olan kurallara uygun olanların bağışlanması ve korunması olarak tanımlanabilir
1 2 Gecekondu Kavramın Tanımı
Türkiye’de gecekondu barınma ihtiyacının toplumsal bir sorun olarak ortaya çıktığı zaman kullanılmaya başlanan bir kavramdır İkinci Dünya savaşı yıllarında kentsel alanlara göç, kentlerde gecekondulaşma başlamıştır; ancak, 20 yüzyılın ikinci yarısından itibaren bu durum sorun olarak nitelendirilmiştir
Gecekondu kırsal yörelerden büyük kentlere göç edenler için barınma gereksinimlerini karşılayabilecekleri etkin bir yöntem olarak ortaya çıkmıştır Devlet,Anayasanın 57 maddesinde belirtilmiş olan konut ihtiyacını karşılamaya yönelik tedbirleri almada etkin olmamıştır Yasal konut sunumunun sayısal olarak yetersiz kalması ve mevcut konut sunum biçimlerinin de konut talep eden göç etmiş nüfusa uygun olmaması,yasal olmayan bu yerleşme biçimini yaygınlaştırmıştır Tüm kentlerde göç ile beslenerek yaygınlaşan gecekondular ,bugün büyük kentlerin %60’ından fazlasını oluşturmaktadır
Gecekondu olgusu,ülkenin toplumsal ve ekonomik yapısının mekana yansıyan boyutudur Göç ve gecekondu olguları,Türkiye özelinde bir sorun olarak belirmemiştir Sosyal ve ekonomik değişimlerin,klasik pazar mekanizmasıyla düzenlendiği,özellikle az gelişmiş ülkelerde, bu sorun yaşanmaktadır İkinci Dünya Savaşı sonrası gündeme gelen ‘kalkınma’ paradigmasıyla beraber,Türkiye sanayi ağırlıklı kalkınma modelini benimsemiştir
Göç hareketinin temel etkeni ekonomiktir,yani üretim ve işgücü ile ilgilidir Liberal anlayış,hem üretim yer seçimi,hem de emek yer seçimi ile ilgili kararın bağımsız olarak verildiği piyasa mekanizmasının hakim olduğu bir sistemdir Göç olgusu girişimci sermayeyle,emek arz eden kesimin mekanda oluşturacağı denge ile ifade edilebilir Böyle bir sistemde beklenen denge üretim ürünlerinin mekanda dağılımı ile emek transferinin,sistemi optimum verime ulaştırması şeklinde tanımlanabilir
Türkiye’de göç,toplumun evrimi sırasında geçirdiği dönüşümlere paralel olarak ortaya çıkan tek yönlü bir hareket şeklinde gerçekleşmiştir Göçün kaynağı, ülkesel düzeyde gelişmiş metropollerle , kırsal kesim arasında sürekli işleyen nüfus hareketlerinin oluşturduğu bir mekanizmadır Bu mekanizma, göç yoluyla insan gücünün ve ekonomik artığı kentsel alanlara taşımaktadır Dolayısıyla bölgeler arası dengesizlik azalmak bir yana daha da belirginleşmektedir
Sanayi öncesi ve sanayileşmemiş yarı dengeli toplumlarda kır ve kent arasındaki sosyal farklılık belirgin değildir Bu tip toplumlarda kırdan kente göç edenlerin kent bütünü içinde farklı yerleşme ve yaşam şekli geliştirmediği görülür Özellikle sanayileşen ülkelerde bu durumun aksine kırdan göç edenlerin kentte tamamen farklı bir yerleşme biçimi oluşturdukları görülmektedir
“Gecekondu bir uyum mekanizmasıdır Belli bir sosyal yapının ortaya çıkardığı bir sorundur Türkiye gibi endüstrileşmeyle desteklenmesizin hızla şehirleşen, feodalden kapitaliste doğru yapısal bir değişiklik geçiren, kaynakları sınırlı, kent toprağı ve konut mülkiyeti sınırsız, kentlerde iş olanakları olmayan bir ülkede gecekondu kentlere yeni gelenlerin barınak ve sosyal güvenlik sorunlarını çözümlemek için ortaya çıkardıkları bir olgudur ” (Acaroğlu, S 1)
Gecekondu bir uyum mekanizması olarak kendini 4 şekilde belirlemektedir
Sosyo-ekonomik yapısal ve mekansal uyum
Ölçeksel Uyum
Oluşma biçim ve sürecindeki uyum
Bir sosyal güvenlik aracı olarak gecekondu
“Gecekondu, bayındırlık ve yapı kurallarına aykırı olarak gerçek yada tüzel, kamusal ve özel kişilerin toprakları üzerine, toprak iyesinin istemi ve bilgisi dışında onarımsız yapılan, barınma gereksinimlerini devlete ve kent yönetime karşılamayan yoksul ve dar gelirli ailelerin yaşadığı barınak türü olarak tanımlanmıştır ”(Keleş, 1980)
Gecekondu yasası ise, gecekonduyu imar ve yapı işlerini düzenleyen mevzuata ve genel hükümlere bağlı kalınmaksızın, kendisine ait olmayan arazi ve arsalar üzerinde sahibinin rızası alınmadan yapılan izinsiz yapı olarak tanımlanmaktadır
Kısaca 775 sayılı yasada yapılan tanımda gecekondunun iki özelliği vardır:
Kendi arsa ve arazisi üzerinde yapılmamış olmak
İmar mevzuatına ve genel hükümlere bağlı olmamaktır
Yapılan bu tanımlamalarda gecekondunun sadece fiziksel değil,sosyal, ekonomik ve toplumsal boyutlarının olduğu anlaşılmaktadır
|