Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bayramı, hacı, veli

Hacı Bayram-ı Veli

Eski 05-06-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Hacı Bayram-ı Veli





Hacı Bayram-ı Velî On dördüncü ve on beşinci yüzyıllarda Anadolu’da yetişmiş olup, Fatih Sultan Mehmed Hanın İstanbul’u fethedeceğini müjdeleyen büyük velî İsmi, Nûmân bin Ahmed, lakabı Hacı Bayram’dır 1352 (H 753) târihinde Ankara’nın Çubuk Çayı üzerinde Zülfadl (Solfasol) köyünde doğdu 1429 (H 833) târihinde Ankara’da vefât etti

Hacı Bayram-ı Velî küçük yaşta ilim tahsiline başlayıp din ve fen ilimlerinde yetişti Ankara’da Melike Hâtun’un yaptırdığı Kara Medreseye müderris oldu İlmi ve talebe yetiştirmekteki mahâreti ile kısa zamanda tanındı Herkes tarafından sevilip hürmet gösterildi

Bir gün medreseye birisi gelerek; “İsmim Şücâ-i Karamânî’dir Hocam Hamîdeddîn-i Velî’nin selâmı var Sizi Kayseri’ye dâvet ediyor Bu vazîfe ile huzûrunuza geldim” dedi O da, Hamîdüddîn ismini duyunca; “Baş üstüne, bu dâvete icâbet lâzımdır Hemen gidelim” diyerek müderrisliği bıraktı Birlikte Kayseri’ye yöneldiler ve Somuncu Baba diye bilinen Hamîdeddîn-i Velî ile Kurban Bayramında buluştular O zaman Hamîdeddîn-i Velî; “İki bayramı birden kutluyoruz!” buyurdu ve ona Bayram lakabını verdi Talebeliğe kabul etti Din ve fen ilimlerinde yüksek derecelere kavuşturdu

Hacı Bayram-ı Velî, hocasının vefâtından sonra Ankara’ya gelerek doğduğu köye yerleşti Yeniden talebe yetiştirmekle meşgul oldu Sohbetleriyle hasta kalplere şifâ dağıttı Talebelerini daha çok sanata ve zirâate sevk ederdi Kendisi de geçimini zirâatle sağlardı Açtığı ilim ve irfân ocağına, devrinin meşhur âlimleri, hak âşıkları akın etti Dâmâdı Eşrefoğlu Abdullah-ı Rûmî, Şeyh Akbıyık, Bıçakçı Ömer Sekînî, Göynüklü Uzun Selâhaddîn, Edirne ve Bursa ziyâretlerinde talebeliğe kabul ettiği Yazıcızâde Ahmed (Bîcân) ve Mehmed (Bîcân) kardeşler ile Fâtih Sultan Mehmed Hanın hocası Akşemseddin bunların en meşhurlarıdır

Fâtih’in babası Sultan İkinci Murâd Han, Hacı Bayrâm-ı Velî’yi Edirne’ye dâvet edip, ilim ve mânevî derecesini anlayınca, fevkalâde hürmet göstermiş, Eski Câmi'de vaaz ettirmiş, tekrar Ankara’ya uğurlamıştır

Sultan İkinci Murâd Han, kendisinden nasîhat isteyince; İmâm-ı A’zam’ın, talebesi Ebû Yûsuf’a yaptığı uzun nasîhatı yaptı: “Teb'an içinde herkesin yerini tanıyıp bil; ileri gelenlere ikrâmda bulun İlim sâhiplerine hürmet et Yaşlılara saygı, gençlere sevgi göster Halka yaklaş, fâsıklardan uzaklaş, iyilerle düşüp kalk Kimseyi küçümseyip hafife alma İnsanlığında kusur etme Sırrını kimseye açma İyice yakınlık peydâ etmedikçe kimsenin arkadaşlığına güvenme Cimri ve alçak kimselerle ahbaplık kurma Kötü olduğunu bildiğin hiçbir şeye ülfet etme Bir şeye hemen muhâlefet etme Sana bir şey sorulursa ona herkesin bildiği şekilde cevap ver Seni ziyârete gelenlere faydalanmaları için ilimden bir şey öğret ve herkes öğrettiğin şeyi belleyip tatbik etsin Onlara umûmî şeyleri öğret, ince meseleleri açma Herkese itimâd ver, ahbaplık kur Zîrâ dostluk, ilme devâmı sağlar Bâzen da onlara yemek ikrâm et İhtiyaçlarını temin et Onların değer ve itibârlarını iyi tanı ve kusurlarını görme Halka yumuşak muâmele et Müsâmaha göster Hiçbir şeye karşı bıkkınlık gösterme, onlardan biri imişsin gibi davran

Hacı Bayram-ı Velî, ömrünün sonuna kadar İslâmiyeti yaymak için çalıştı 1429 (H 833) senesinde Ankara’da vefât etti Türbesi kendi ismiyle anılan Hacı Bayram Câmii'ne bitişik olup, ziyâret mahallidir Vefâtından sonra Bayrâmiyye yolunu talebelerinden Akşemseddîn ve Bıçakçı Ömer Efendi devâm ettirdiler

Hacı Bayram-ı Velî hazretleri, Yûnus Emre tarzında şiirler söylemiştir Şiirlerinde Bayrâmî mahlasını kullanmıştır

Hacı Bayram-ı Velî buyurdu ki:

“Hiddet ve kin, hakîkatleri gören gözleri kör eder Öfke, iyi düşünmeyi daraltır, yanıltır

“Ayıp ve kusurlarını gördüğünüz arkadaşlarınızın, komşularınızın sırlarını ifşâ etmeyiniz Çünkü bu sırlar, size emânettir Emânete hıyânet ise, çirkin bir harekettir

“Nefsinizi dâimâ kontrol altında tutunuz Ateşe sürüklenmemesi için, onu kendi hâline bırakmayınız

N’oldu bu gönlüm, n’oldu bu gönlüm, Derd ü gam ile doldu bu gönlüm, Yandı bu gönlüm, yandı bu gönlüm, Yanmada dermân buldu bu gönlüm

“El-fakru fahrî, el-fakru fahrî” Demedi mi ol âlemler Fahri, Fahrini zikrin, fahrini zikrin, Mahv ü fenâda buldu bu gönlüm

Sevâd-ı a’zam, sevâd-ı a’zam, Bana gelübdür arş-ı muazzam, Mesken-i cânân, mesken-i cânân, Olsa aceb mi şimdi bu gönlüm?

Bayram’um imdi, Bayram’um imdi, Bayram ederler yâr ile şimdi, Hamd ü senâlar, hamd ü senâlar, Yâr ile bayram kıldı bu gönlüm

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.