Şengül Şirin
|
Bilge Kağan Yazıtı
Bilge Kağan Yazıtı, Göktürk yazıtlarından biridir Bilge Kağan Yazıtı (Kitâbesi),Moğolistan`da Orhon Irmağı yakınlarında bulunmaktadır Bilge Kağan Yazıtı ile Kül Tigin Yazıtı arasındaki uzaklık bir kilometredir İskandinav runik harflere benzeyen Köktürk yazısı ile yazılmıştır   
Bilge Kağan Yazıtı, Göktürk yazıtlarından biridir Bilge Kağan Yazıtı (Kitâbesi),Göktürk, 552-745 yılları arasında orta asya'da hüküm süren türk devleti
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
Moğolistan`da Orhon Irmağı yakınlarında bulunmaktadır Bilge Kağan Yazıtı ile Moğolistan, Orta Asya ile Doğu Asya arasında yer alan bir ülkedir Rusya Federasyonu ve Çin arasında yer almaktadır Kuzeyinde Rusya Federasyonu'na bağlı özerk cumhuriyet ve bölgeler yer alır Bunlar Altay, Hakas ve Tuva Özerk Cumhuriyetleri ile Buryat Özerk Bölgesi 'dir Güneyinde ve doğusunda ise Çin Halk Cumhuriyeti yer alır Çin yönetimindeki Doğu Türkistan, İç Moğolistan ve Mançurya ile sınırı vardır
 
Kül Tigin Yazıtı arasındaki uzaklık bir kilometredir İskandinav runik harflere benzeyen Köktürk yazısı ile yazılmıştır
Yazıtın Ebatları ve Satır Sayısı
Bilge Kağan yazıtının yüksekliği 3 80 metredir Doğu yüzünde 41 satır,güney ve kuzey yüzlerinde 15`er satır yer almaktadır Böylece Kül Tigin yazıtları Moğolistan`da Orhon Irmağı yakınlarında bulunmaktadır Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtları arasındaki uzaklık yaklaşık olarak bir kilometredir Yazıtlar İskandinav runik harflere benzeyen Köktürk yazısı ile yazılmıştır
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
Türkçe yazılmış olan toplam satır sayısı 71`i bulmaktadır Batı yüzünde ise Türkçe, diğer Türk dilleriyle birlikte Altay dil ailesinin bir kolunu oluşturur Bu ailenin diğer üyeleri Moğolca, Mançu-Tunguzca ve Korecedir Japoncanın Altay dil ailesinin bir üyesi olup olmadığı konusu tartışılmaktadır
Çince bir yazı yer almaktadır Kuzey yüzünün ilk 8 satırı Çince (Çince: 汉语 / 漢語, pinyin: hàn yǔ, diğer adları: 中文, 國文, 华文, 华语), Çin'de ve çevresinde yaşayan 1 milyardan fazla kişi tarafından konuşulan binlerce ufak dilin tümüne birden verilen addır ve bunlar tek bir dil sayılırsa, dünyada en çok kullanıcısı olan dildir
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
Kül Tigin Yazıtının güney yüzünde yer alan ilk 11 satır ile aynıdır Ayrıca doğu yüzündeki ilk 24 satır ile 
Kül Tigin Yazıtınındoğu yüzünde yer alan ilk 30 satır aynıdır
Yazıt Hakkında
Bu yazıt, Kül Tigin yazıtları Moğolistan`da Orhon Irmağı yakınlarında bulunmaktadır Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtları arasındaki uzaklık yaklaşık olarak bir kilometredir Yazıtlar İskandinav runik harflere benzeyen Köktürk yazısı ile yazılmıştır
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
Kül Tigin Yazıtına oranla daha çok tahribat görmüştür Bu nedenle metinler kesik ya da okunamaz durumdadır Bu yazıtta konuşan Kül Tigin yazıtları Moğolistan`da Orhon Irmağı yakınlarında bulunmaktadır Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtları arasındaki uzaklık yaklaşık olarak bir kilometredir Yazıtlar İskandinav runik harflere benzeyen Köktürk yazısı ile yazılmıştır

Bilge Kağan`dır Yazıt,734 yılında öeln Bilge Kağan, 683 yılında doğdu Babası Göktürk Devleti'ni yeniden kuran İlteriş Kutlug Kağan, annesi İlbilge Hatun'dur 8 yaşında babasını yitiren Bilge, 24 yıl boyunca Göktürk Devleti kağanlığı yapan amcası Kapağan Kağan'ın elinde büyüdü
Bilge Kağan, amcası öldüğünde yerine geçen oğlu İnal'ı devirerek 32 yaşında Göktürk Devleti'nin başına geçti Devletin yönetimini ele alan Bilge'nin ilk işi iyi bir yönetim oluşturmak oldu Bunun için, ordunun başına 31 yaşındaki kardeşi Kül
Bilge Kağan anısına, 735 yılında oğlu Bilge Kağan, 683 yılında doğdu Babası Göktürk Devleti'ni yeniden kuran İlteriş Kutlug Kağan, annesi İlbilge Hatun'dur 8 yaşında babasını yitiren Bilge, 24 yıl boyunca Göktürk Devleti kağanlığı yapan amcası Kapağan Kağan'ın elinde büyüdü
Bilge Kağan, amcası öldüğünde yerine geçen oğlu İnal'ı devirerek 32 yaşında Göktürk Devleti'nin başına geçti Devletin yönetimini ele alan Bilge'nin ilk işi iyi bir yönetim oluşturmak oldu Bunun için, ordunun başına 31 yaşındaki kardeşi Kül
Tenri Kağan tarafından dikilmiştir Yazıt, Bilge Kağan`ın yeğeni Bilge Kağan, 683 yılında doğdu Babası Göktürk Devleti'ni yeniden kuran İlteriş Kutlug Kağan, annesi İlbilge Hatun'dur 8 yaşında babasını yitiren Bilge, 24 yıl boyunca Göktürk Devleti kağanlığı yapan amcası Kapağan Kağan'ın elinde büyüdü
Bilge Kağan, amcası öldüğünde yerine geçen oğlu İnal'ı devirerek 32 yaşında Göktürk Devleti'nin başına geçti Devletin yönetimini ele alan Bilge'nin ilk işi iyi bir yönetim oluşturmak oldu Bunun için, ordunun başına 31 yaşındaki kardeşi Kül
z
Yollug Tigin tarafından yazılmıştır
Göktürk Yazıtlarını oluşturan Bilge Kağan Yazıtı 735 yılında dikilmiştir Diğer iki yazıt ise Tonyukuk yazıtı(716) ve Kül (Köl) Tigin (732) yazıtıdır Orjinal metinden günümüz Türkçesine çevrilen aşağıdaki metindeki cümlelerde, cümle yapısı büyük ölçüde korunmuştur Metinde   ile çevrilen yerler taşlardaki tahribat nedeniyle okunamayan kısımları belirtmektedir
Bilge Kağan Yazıtı metni
Doğu Yüzü
Tanrı gibi Tanrı yaratmış Türk Bilge Kağanı, sözüm: Babam Türk Bilge Kağanı   Sir, Dokuz Oğuz, İki Ediz çadırlı beyleri, milleti   Türk tanrısı   üzerinde kagan oturdum Oturduğumda ölecek gibi düşünen Türk beyleri, milleti memnun olup sevinip, yere dikilmiş gözü yukarı baktı Bu zamanda kendim oturup bunca ağır töreyi dört taraftaki   dim Üstte mavi gök, altta yağız yer kılındıkta, ikisi arasında insan oğlu kılınmış İnsan oğlunun üzerine ecdadım Bumın Kağan, İstemi Kağan oturmuş Oturarak Türk milletinin ilini, töresini tutu vermiş, düzene soku vermiş Dört taraf hep düşman imiş Ordu sevk ederek dört taraftaki milleti hep almış, hep tâbi kılmış Başlıya baş eğdirmiş, dizliye dik çöktürmüş Doğuda Kadırkan ormanına kadar, batıda Demir Kapıya kadar kondurmuş İkisi arasında pek teşkilâtsız Gök Türk''ü düzene sokarak öylece oturuyormuş Bilgili kağan imiş, cesur kağan imiş Buyruku bilgili imiş tabiî, Cesur imiş tabiî Beyleri de milleti de doğru imiş Onun için ili öylece tutmuş tabiî İli tutup töreyi düzenlemiş Kendisi öylece vefât etmiş Yasçı, ağlayıcı, doğuda gün doğusundan Bökli Çöllü halk, Çin, Tibet, Avar, Bizans, Kırgız, Üç Kurıkan, Otuz Tatar, Kıtay, Tatabı, bunca millet gelip ağlamış, yas tutmuş Öyle ünlü kağan imiş Ondan sonra küçük kardeşi kağan olmuş tabiî, oğulları kağan olmuş tabiî Ondan sonra küçük kardeşi büyük kardeşi gibi kılınmamış olacak, oğlu babası gibi kılınmamış olacak Bilgisiz kağan oturmuştur, kötü kağan oturmuştur Buyruku da bilgisizmiş tabiî, kötü imiş tabiî Beyleri, milleti ahenksiz olduğu için, aldatıcı olduğu için, Çin milleti hilekâr ve sahtekâr olduğu için, küçük kardeş ve büyük kardeşi birbirine düşürdüğü için, bey ve milleti karşılıklı çekiştirttiği için, Türk milleti il yaptığı ilini elden çıkarmış, kağan yaptığı kağanını kaybedivermiş Çin milletine beylik erkek evlâdını kul kıldı, hanımlık kız evlâdını cariye kıldı Türk beyler Türk adını bıraktı Çinli beyler Çin adını tutarak, Çin kağanına itaat etmiş Elli yıl işi gücü vermiş Doğuda gün doğusunda Bökli kağana kadar ordu sevk edi vermiş Batıda Demir Kapıya ordu sevk edi vermiş Çin kağanına ilini, töresini alı vermiş Türk halk kitlesi şöyle demiş: İlli millet idim, ilim şimdi hani, kime ili kazanıyorum der imiş Kağanlı millet idim, kağanım hani, ne kağana işi, gücü veriyorum der imiş Öyle diyip Çin kağanına düşman olmuş Düşman olup, kendisini tanzim ve tertip edemediğinden, yine tâbi olmuş Bunca işi, gücü vermediğini düşünmeden, Türk milletini öldüreyim, kökünü kurutayım der imiş Yok olmaya gidiyormuş Yukarıda Türk Tanrısı, mukaddes yeri, suyu öyle tanzim etmiştir Türk milleti yok olmasın diye, millet olsun diye, babam İltiriş kağanı, annem İlbilge Hatun''u göğün tepesinden tutup yukarı kaldırmıştır Babam kağan on yedi erle dışarı çıkmış Dışarı yürüyor diye ses işitip şehirdeki dağa çıkmış, dağdaki inmiş Toplanıp yetmiş er olmuş Tanrı kuvvet verdiği için, babam kağanın askeri kurt gibi imiş, düşmanı koyun gibi imiş Doğuya batıya asker sevk edip toplamış, yığmış Hepsi yedi yüz er olmuş Yedi yüz er olup ilsizleşmiş, kağansızlaşmış milleti, cariye olmuş, kul olmuş milleti, Türk töresini bırakmış milleti, ecdadımın töresince yaratmış, yetiştirmiş Tölis, Tarduş milletini orda tanzim etmiş Yabguyu, şadı orda vermiş Güneyde Çin milleti düşman imiş Kuzeyde Baz Kağan, Dokuz Oğuz kavmi düşman imiş Kırgız, Kurıkan, Otuz Tatar, Kıtay, Tatabı hep düşman imiş Babam kağan bunca    kırk yedi defa ordu sevk etmiş, yirmi savaş yapmış Tanrı lûtfettiği için illiyi ilsizletmiş, kağanlıyı kağansızlatmış, dizliye diz çöktürmüş, başlıya baş eğdirmiş Babam kağan öylece ili, töreyi kazanıp, uçup gitmiş Babam kağan için ilkin Baz kağanı balbal olarak dikmiş Babam kağan uçtuğunda kendim sekiz yaşında kaldım O töre üzerine amcam kağan oturdu Oturarak Türk milletini tekrar tanzim etti, tekrar besledi Fakiri zengin kıldı, azı çok kıldı Amcam kağan oturduğunda kendim prens   Tanrı buyurduğu için ondört yaşımda Tarduş milleti üzerine şad oturdum Amcam kağan ile doğuda Yeşil Nehir''e, Şantung ovasına kadar ordu sevk ettik Batıda Demir Kapı''ya kadar ordu sevk ettik Kögmen''i aşarak Kırgız ülkesine kadar ordu sevk ettik Yekun olarak yirmi beş defa ordu sevk ettik, on üç defa savaştık İlliyi ilsizleştirdik, kağanlıyı kağansızlaştırdık Dizliye diz çöktürdük, başlıya baş eğdirdik Türgiş kağanı Türk''üm, milletim idi Bilmediği için, bize karşı yanlış hareket ettiği, ihanet ettiği için kağanı öldü, buyruku, beyleri de öldü On Ok kavmi eziyet gördü Ecdadımızın tutmuş olduğu yer, su sahipsiz kalmasın diye Az milletini tanzim ve tertip edip   Bars bey idi Kağan adını burda biz verdik Kız kardeşim prensesi verdik Kendisi ihanet etti, kağanı öldü, milleti cariye, kul oldu Kögmen''in yeri, suyu sahipsiz kalmasın diye Az, Kırgız milletini tanzim ve tertip edip geldik Savaştık   ilini geri verdik Doğuda Kadırkan ormanını aşarak milleti öyle kondurduk, öyle düzene soktuk Batıda Kengü Tarbana kadar Türk milletini öyle kondurduk, öyle düzene soktuk O zamanda kul kullu, cariye cariyeli olmuştu Küçük kardeş büyük kardeşini bilmezdi, oğlu babasını bilmezdi Öyle kazanılmış, öyle düzene sokulmuş ilimiz, töremiz vardı Türk, Oğuz beyleri, milleti işit: Üstte gök basmasa, altta yer delinmese, Türk milleti, ilini, töreni kim bozabilecekti? Türk milleti, vazgeç, pişman ol! Disiplinsizliğinden dolayı, beslemiş olan kağanına, hür ve müstakil iyi iline karşı kendin hata ettin, kötü hâle soktun Silâhlı nereden gelip dağıtarak gönderdi? Mızraklı nereden gelerek sürüp gönderdi? Mukaddes Ötüken ormanının milleti, gittin! Doğuya giden, gittin! Batıya giden, gittin! Gittiğin yerde hayrın şu olmalı: Kanın nehir gibi koştu Kemiğin dağ gibi yattı Beylik erkek evlâdını kul kıldın Hanımlık kız evlâdını cariye kıldın O bilmemenden dolayı, kötülüğün yüzünden amcam kağan uçup gitti Önce Kırgız kağanını balbal olarak diktim Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye, babam kağanı, annem hatunu yükselten Tanrı, il veren Tanrı, Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye, kendimi o Tanrı kağan oturttu tabiî Varlıklı, zengin millet üzerine oturmadım İçte aşsız, dışta elbisesiz; düşkün, perişan millet üzerine oturdum Küçük kardeşim Kül Tigin, iki şad, küçük kardeşim Kül Tigin ile konuştuk Babamızın, amcamızın kazanmış olduğu milletin adı sanı yok olmasın diye Türk milleti için gece uyuyamadım, gündüz oturmadım Küçük kardeşim Kül Tigin ile, iki şad ile öle yite kazandım Öyle kazanıp bütün milleti ateş, su kılmadım Ben kendim kağan oturduğumdan her yere gitmiş olan millet yaya olarak, çıplak olarak, öle yite geri geldi Milleti besleyeyim diye kuzeyde Oğuz kavmine doğru; doğuda Kıtay, Tatabı kavmine doğru; güneyde Çine doğru on iki defa ordu sevk ettim   savaştım Ondan sonra Tanrı buyurduğu için, devletim, kısmetim var olduğu için, ölecek milleti diriltip besledim Çıplak milleti elbiseli kıldım Fakir milleti zengin kıldım Az milleti çok kıldım Değerli illiden, değerli kağanlıdan daha iyi kıldım Dört taraftaki milleti hep tâbi kıldım, düşmansız kıldım Hep bana itaat etti Onyedi yaşımda Tanguta doğru ordu sevk ettim Tangut milletini bozdum Oğlunu, karısını, at sürüsünü, servetini orda aldım Onsekiz yaşımda Altı Çub Soğdaka doğru ordu sevk ettim Milleti orda bozdum Çinli Ong vali, elli bin asker geldi Iduk Başta savaştım O orduyu orda yok ettim Yirmi yaşımda, Basmıl Iduk Kut soyumdan olan kavim idi, kervan göndermiyor diye ordu sevk ettim K   m tâbi kıldım, malını çevirip getirdim Yirmi iki yaşımda Çin''e doğru ordu sevk ettim Çaça general, seksen bin asker ile savaştım Askerini orda öldürdüm Yirmi altı yaşımda Çik kavmi Kırgız ile beraber düşman oldu Kemi geçerek Çike doğru ordu sevk ettim Örpende savaştım Askerini mızrakladım Az milletini aldım   tâbi kıldım Yirmi yedi yaşımda Kırgız''a doğru ordu sevk ettim Mızrak batımı karı söküp, Kögmen ormanını aşarak yürüyüp Kırgız kavmini uykuda bastım Kağanı ile Songa ormanında savaştım Kağanını öldürdüm, ilini orda aldım O yılda Türgiş''e doğru Altın ormanını aşarak İrtiş nehrini geçip yürüdüm Türgiş kavmini uykuda bastım Türgiş kağanının ordusu ateş gibi, fırtına gibi geldi Bolçu''da savaştık Kağanını, yabgusunu, şadını orda öldürdüm İlini orda aldım Otuz yaşımda Beş Balıka doğru ordu sevk ettim Altı defa savaştım   askerini hep öldürdüm Onun içindeki ne kadar insan   yok olacaktı   çağırmak için geldi Beş Balık onun için kurtuldu Otuzbir yaşımda Karluk milleti sıkıntısız, hür ve serbest iken, düşman oldu Tamag Iduk Başta savaştım Karluk milletini öldürdüm, orda aldım   Basmıl kara   Karluk milleti toplanıp geldi   m, öldürdüm Dokuz Oğuz benim milletim idi Gök, yer bulandığı için, ödüne kıskançlık değdiği için düşman oldu Bir yılda dört defa savaştım: En önce Togu Balık!ta savaştım Togla nehrini yüzdürerek geçip ordusu   İkinci olarak Andırgu''da savaştım Askerini mızrakladım   Üçüncü olarak Çuş başında savaştım Türk milleti ayak titretti, perişan olacaktı İlerleyip yayarak gelen ordusunu püskürttüm Çok ölecek orda dirildi Orda Tongra yiğiti bir boyu Tonga Tigin mateminde çevirip vurdum Dördüncü olarak Ezginti Kadız''da savaştım Askerini orda mızrakladım, yıprattım   yıprat   Otuziki yaşımda Amgı kalesinde kışladıkta kıtlık oldu İlk baharında Oğuz''a doğru ordu sevk ettim İlk ordu dışarı çıkmıştı, ikinci ordu merkezde idi Üç Oğuz ordusu basıp geldi Yaya, kötü oldu diyip yenmek için geldi Bir kısım ordusu evi barkı yağma etmek için gitti, bir kısım ordusu savaşmak için geldi Biz az idik, kötü durumda idik Oğuz   düşman   Tanrı kuvvet verdiği için orda mızrakladım, dağıttım Tanrı bahşettiği için, ben kazandığım için Türk milleti kazanmıştır Ben küçük kardeşimle beraber böyle başa geçip kazanmasam Türk milleti ölecekti, yok olacaktı Türk beyleri, milleti, böyle düşünün, böyle bilin! Oğuz kavmi   göndermeden, diye ordu sevk ettim Evini barkını bozdum Oğuz kavmi Dokuz Tatar ile toplanıp geldi Aguda iki büyük savaş yaptım Ordusunu bozdum İlini orda aldım Öyle kazanıp   Tanrı buyurduğu için otuzüç yaşımda   idi Seçkin, muhterem, güç beslemiş olan, kahraman kağanına ihanet etti Üstte Tanrı, mukaddes yer, su, amcam kağanın devleti kabul etmedi olacak Dokuz Oğuz kavmi yerini, suyunu terk edip Çin''e doğru gitti Çin   bu yere geldi Besleyeyim diye düşünüp   millet    suçla   güneyde Çin''de adı sanı yok oldu Bu yerde bana kul oldu Ben kendim kağan oturduğum için Türk milletini   kılmadım İli, töreyi çok iyi kazandım   toplanıp   orda savaştım Askerini mızrakladım Teslim olan teslim oldu, millet oldu; Ölen öldü Selengadan aşağıya yürüyerek Kargan vâdisinde evini, barkını orda bozdum   ormana çıktı Uygur valisi yüz kadar askerle doğuya kaçıp gitti      Türk milleti aç idi O at sürüsünü alıp besledim Otuz dört yaşımda Oğuz kaçıp Çin''e girdi Eseflenip ordu sevk ettim Hiddetle  , oğlunu, karısını orda aldım İki valili millet     Tatabı milleti Çin kağanına itaat etti Elçisi, iyi sözü, niyazı gelmiyor diye yazın ordu sevk ettim Milleti orda bozdum At sürüsünü   askeri toplanıp geldi Kadırkan ormanına kon   yerine doğru, suyuna doşru kondu Güneyde Karluk milletine doşru ordu sevk et diyip Tudun Yamtarı gönderdim, gitti   Karluk valisi yok olmuş, küçük kardeşi bir kaleye   kervanı koşmadı Onu korkutayım diyip ordu sevk ettim Koruyucu iki üç kişi ile beraber kaçıp gitti Halk kütlesi kağanım geldi diyip övdü   ad verdim Küçük adlı   
Güneydoğu Yüzü
   Gök Öngü çiğneyerek ordu yürüyüp, gece ve gündüz yedi zamanda susuzu geçtim Çorağa ulaşıp yağmacı askeri   Keçine kadar   
Güney Yüzü
  Çin süvarisini, on yedi bin askeri ilk gün öldürdüm Piyadesini ikinci gün hep öldürdüm Bi   aşıp vard   defa ordu sevk ettim Otuzsekiz yaşımda kışın Kıtay''a doğru ordu sevk ettim   Otuz dokuz yaşımda ilk baharda Tatabı''ya doğru ordu sevk ettim   ben   öldürdüm Oğlunu, karısını, at sürüsünü, servetini   millet  karısını yok kıldım      savaştım   verdim Kahraman erini öldürüp balbal kılı verdim Elli yaşımda Tatabı milleti Kıtaydan ayrıldı   lker dağına   Ku general kumandasında kırk bin asker geldi Töngkes dağında hücum edip vurdum Otuz bin askeri öldürdüm On bin   ise   öktüm Tatabı    öldürdü Büyük oğlum hastalanıp yok olunca Ku''yu, generali balbal olarak diki verdim Ben on dokuz yıl şad olarak oturdum, on dokuz yıl kağan olarak oturdum, il tuttum Otuz bir   Türk''üm için, milletim için iyisini öylece kazanı verdim Bu kadar kazanıp babam kağan köpek yılı, onuncu ay, yirmi altıda uçup gitti Domuz yılı, beşinci ay, yirmi yedide yas töreni yaptırdım Bukağ vali   babası Lisün Tay generalin başkanlığında beş yüz yiğit geldi Kokuluk    altın, gümüş fazla fazla getirdi Yas töreni kokusunu getirip diki verdi Sandal ağacı getirip öz   Bunca millet saçını, kulağını   kesti İyi binek atını, kara samurunu, mavi sincabını sayısız getirip hep bıraktı Tanrı gibi Tanrı yaratmış Türk Bilge Kağanı, sözüm: Babam Türk Bilge Kağan''ı oturduğunda şimdiki Türk beyleri, sonra Tarduş beyleri; Kül Çor başta olarak, arkasından şadpıt beyleri; önde Tölis beyleri; Apa Tarkan başta olarak, arkasından şadpıt beyleri; bu   Taman Tarkan, Tonyukuk Boyla Baga Tarkan ve buyruk   iç buyruk; Sebig Kül İrkin başta olarak, arkasından buyruk; bunca şimdiki beyler, babam kağana fevkalâde fevkalâde çok iltica etti   Türk beylerini, milletini fevkalâde çok yüceltti, övdü   babam kağan   ağır taşı, kalın ağacı Türk beyleri, milleti   Kendime bunca   
Kuzey Yüzü
Tanrı gibi gökte olmuş Türk Bilge Kağanı, bu zamanda oturdum Sözümü tamamiyle işit Bilhassa küçük kardeş yeğenim, oğlum, bütün soyum, milletim, güneydeki Şadpıt beyleri, kuzeydeki Tarkat, Buyruk beyleri, Otuz Tatar,   Dokuz Oğuz beyleri, milleti! Bu sözümü iyice işit, adamakıllı dinle: Doğuda gün doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar, onun içindeki millet hep bana tâbidir Bunca milleti hep düzene soktum O şimdi kötü değildir Türk kağanı Ötüken ormanında otursa ilde sıkıntı yoktur Doğuda Şantung ovasına kadar ordu sevk ettim, denize ulaşmama az kaldı Güneyde Dokuz Ersin''e kadar ordu sevk ettim, Tibet''e ulaşmama az kaldı Batıda İnci nehrini geçerek Demir Kapıya kadar ordu sevk ettim Kuzeyde Yir Bayırku yerine kadar ordu sevk ettim Bunca yere kadar yürüttüm Ötüken ormanından iyisi hiç yokmuş İl tutacak yer Ötüken ormanı imiş Bu yerde oturup Çin milleti ile anlaştım Altını, gümüşü, ipeği, ipekliyi sıkıntısız öylece veriyor Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp uzak milleti öylece yaklaştırırmış Yaklaştırıp, konduktan sonra, kötü şeyleri o zaman düşünürmüş İyi bilgili insanı, iyi cesur insanı yürütmezmiş Bir insan yanılsa kabilesine, milletine, akrabasına kadar barındırmaz imiş Tatlı sözüne, yumuşak ipek kumaşına aldanıp çok çok, Türk milleti, öldün; Türk milleti, öleceksin! Güneyde Çogay ormanına, Tögültün ovasına konayım dersen, Türk milleti, öleceksin! Orda kötü kişi şöyle öğretiyormuş: Uzak ise kötü mal verir, yakın ise iyi mal verir diyip öyle öğretiyormuş Bilgi bilmez kişi o sözü alıp, yakına varıp, çok insan öldün! O yere doğru gidersen Türk milleti, öleceksin! Ötüken yerinde oturup kervan, kafile gönderirsen hiç bir sıkıntın yoktur Ötüken ormanında oturursan ebediyen il tutarak oturacaksın Türk milleti, tokluğun kıymetini bilmezsin Acıksan tokluk düşünmezsin Bir doysan açlığı düşünmezsin Öyle olduğun için beslemiş olan kağanının sözünü almadan her yere gittin Hep orda mahvoldun, yok edildin Orda, geri kalanınla, her yere zayıflayarak ölerek yürüyordun Tanrı buyurduğu için, kendim devletli olduğum için kağan oturdum Kağan oturup aç, fakir milleti hep toplattım Fakir milleti zengin kıldım Az milleti çok kıldım Yoksa bu sözümde yalan var mı? Türk beyleri, milleti, bunu işitin! Türk milletini toplayıp il tutacağını burda vurdum Yanılıp öleceğini yine burda vurdum Her ne sözüm varsa ebedî taşa vurdum Ona bakarak bilin Şimdiki Türk milleti, beyleri, bu zamanda itaat eden beyler olarak mı yanılacaksınız? Babam kağan, amcam kağan oturduğunda dört taraftaki milleti nasıl düzene sokmuş   Tanrı buyurduğu için kendim oturduğumda dört taraftaki milleti düzene soktum ve tertipledim   kıldım   Türgiş kağanına kızımı   fevkalâde büyük törenle alı verdim Türgiş kağanının kızını fevkalâde büyük törenle oğluma alıverdim   fevkalâde büyük törenle alı verdim   yaptırdım   başlıya baş eğdirdim, dizliye diz çöktürdüm Üstte Tanrı, altta yer bahşettiği için gözle görülmeyen, kulakla işitilmeyen milletimi doğuda gün doğusuna, güneyde   batıda   Sarı altınını, beyaz gümüşünü, kenarlı ipeğini, ipekli kumaşını, binek atını, aygırını, kara samurunu, mavi sincabını Türk''üme, milletime kazanı verdim, tanzim edi verdim   kedersiz kıldım Üstte Tanrı kudretli   Türk beylerini, milletini   besleyin, zahmet çektirmeyin, incitmeyin!   benim Türk beylerim, Türk milletim,  kazanıp   bu   bu kağanından, bu beylerinden   suyundan ayrılmazsan, Türk milleti, kendin iyilik göreceksin, evine gireceksin, dertsiz olacaksın   Ondan sonra Çin kağanından resimciyi hep getirttim Benim sözümü kırmadı, maiyetindeki resimciyi gönderdi Ona bambaşka türbe yaptırdım İçine dışına bambaşka resim vurdurdum Taş yontturdum Gönüldeki sözümü vurdurdum   On Ok oğluna, yabancına kadar bunu görüp bilin! Ebedî taş yontturdum   yontturdum, yazdırdım   O taş türbesini   
Batı Yüzü
  üstte   Bilge Kağan uçtu Yaz olsa, üstte gök davulu gürler gibi, öylece ve dağda yabani geyik gürlese, öylece mateme gark oluyorum Babam kağanın taşını kendim kağan      
Güneybatı Yüzü
Bilge Kağan kitâbesini Yollug Tigin, yazdım Bunca türbeyi, resimi, sanatı   kağanın yeğeni Yollug Tigin ben bir ay dört gün oturup yazdım, resimledim İlgili başlıklar
Göktürk yazıtları üç taştan oluşur: Tonyukuk anıtı 716, Köl Tigin (Kültigin) anıtı 732, Bilge Kağan anıtı 735 yılında dikilmiştir Köl Tigin yazıtı, Bilge Kağan'ın ağzından yazılmıştır Kültigin, Bilge Kağan'ın kardeşi, buyrukçu ihtiyar Tonyukuk ise veziridir Anıtların olduğu yerde yalnızca dikilitaşlar değil, yüzlerce heykel, balbal, şehir harabeleri, taş yollar, su kanalları, koç ve kaplumbağa heykelleri, sunak taşları bulunmuştur
  
Göktürk Yazıtları Göktürk yazıtları üç taştan oluşur: Tonyukuk anıtı 716, Köl Tigin (Kültigin) anıtı 732, Bilge Kağan anıtı 735 yılında dikilmiştir Köl Tigin yazıtı, Bilge Kağan'ın ağzından yazılmıştır Kültigin, Bilge Kağan'ın kardeşi, buyrukçu ihtiyar Tonyukuk ise veziridir Anıtların olduğu yerde yalnızca dikilitaşlar değil, yüzlerce heykel, balbal, şehir harabeleri, taş yollar, su kanalları, koç ve kaplumbağa heykelleri, sunak taşları bulunmuştur
Göktürk Yazıtlarının önemi
Kül Tigin Yazıtı Kül Tigin yazıtları Moğolistan`da Orhon Irmağı yakınlarında bulunmaktadır Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtları arasındaki uzaklık yaklaşık olarak bir kilometredir Yazıtlar İskandinav runik harflere benzeyen Köktürk yazısı ile yazılmıştır
Tonyukuk Yazıtı Tonyukuk Yazıtı,Bilge Kağan Yazıtı ile Kül Tigin Yazıtının doğusunda yer alır
|