09-07-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Alevi-Bektaşi Olgusu
Alevi- Bektaşi Olgusu
Faruk Sinanoğlu
IQ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK
Bu çalışmada, Türk toplumunun gerçekliği olan gelenekli Alevi-Bektaşiliğin kent ortamında grup yapısının dini, tarihi, sosyolojik incelenmesinin yanısıra günümüzde Alevi-Bektaşilerin kendilerini nasıl tanımladıkları, Alevi-Bektaşi, Sünni ilişkilerini, Türkiye'nin Avrupa Biriiği'ne giriş serüvenine ilişkin görüşlerini bulacaksınız
-------------------------------------------------------------------------------------
Alevilik
Alevi deyimi, "Ali taraftarı" ve ya "Ali yandaşı" anlamında kullanılmaktadır Alevi deyimi "Ali kelimesine arapça nispet eki olan i getirilmesiyle oluşturulur Sonu ünlü ile bittiği için Alevî biçimini alır " Arapçadaki alevi kelimesi latin harfine çevrilirken "alawi" ya da "alawite" olarak ta yazılmaktadır
Bektaşilik
Bektaşilik, Hacı Bektaş-ı Veli'nin adına kurulmuş olan bir alevi sufi tarikatıdır Bu tarikata mensup kişilere (el alarak ya da diğer bir deyişle nasip alarak bu örgütlenmeye katılan kişilere) Bektaşi denir Bektaşilik hümanist esaslı bir öğretidir Öğretinin odağında "insan" vardır Amacı, İnsan-ı Kamil olarak tanımlanan, olgun, yetkin insana ulaşmaktır Bu ise bir eğitim sürecini gerekli kılar Hacı Bektaş'ın Türk dünyasının felsefesine çok büyük katkıları olmuştur En önemli ve tasavvufu kısaca anlatan özlü sözü, "Eline, beline, diline hakim ol" sözüdür Hacı Bektaş-ı Veli'nin halen yaygın olarak kullanılan birçok özlü sözü bulunmaktadır Öncelik yol kurallarındadır "Hatır kalsın, yol kalmasın" diyerek bunu açıklarlar
Bektaşilik Tarikatı’nın kuruluşunda geçirdiği süreç, kurucusunun kim veya kimler olduğu, bu süreçte Hacı Bektaş’ın konumunun ne olduğu, tarikatın Piri mi, yoksa kurucusu mu olduğu, Balım Sultan’ın tarikata nasıl bir yapı kazandırdığı yüzyıllar geçmesine karşın hala tartışmalıdır Öteden beri bu konuda yazanların çoğunluğu, Hacı Bektaş’ın tarikatın kurulma işlemini gerçekleştirmediği ancak, kurulmasına yol açan süreci başlattığı dolayısıyle de onun ardıllarınca kurulan tarikatın da “Piri” olduğu kanısındadırlar Bektaşiliğin kurumsallaşma sürecinin tamamlanmasının XVI y yılda Balım Sultan tarafından gerçekleştirildiğini ileri sürerler Jacop, Tschudi, Şemseddin Sami Bey gibi eski yazarlardan tutun, Ahmet Yaşar Ocak, Belkıs Temren gibi günümüz yazarlarına kadar birçok araştırmacı bu görüştedir
Bektaşiler 1826′ya kadar Osmanlı devletinin en gözde ordusu Yeniçeri Ocakları’nın manevi liderleriydi "Vaka-i Hayriye" diye isimlendirilecek olan bir karar ve hareketle 15 Haziran 1826'da Yeniçeri Ocakları Sultan II Mahmut tarafindan ortadan kaldırıldı Yeniçeriler kaldırılınca bektaşi dergahları(tekke ve cem evleride) kaldırıldı ve yıkıldı çoğu cami'ye çevrildi sonra bektaşi postuna nakşibendi şehleri geçirildi zamanla bektaşi öğretisini öğrenen naksileri bektaşi'liğe geçmişlerdir okadar çok geçmeler devlette başlamıştırki padişah önünü alamamıştır
Günümüz Bektaşileri Atatürk ve ilkelerine bağlılıklarıyla kendilerini tanımlarlar Dolayısıyle, Cumhuriyet'in kurulmasıyla birlikte, yaşam tarzı olarak isteklerinin pek çoğu karşılandığı için artık "tarikat" adıyla anılmaktan gönüllü olarak vaz geçmişler ve işin özünde yatan şekilde, "kendi yol ilkelerine bağlı olduklarını" vurgulamak üzere kendilerini "yol ehli" olarak tanımlamayı tercih etmişlerdir Yapılanmalarını ise, sembolik olarak korumuşlardır İlkelerine bağlılıkları, yollarına bağlılıkları demektir İlkelerinin her biri Cumhuriyet'le ve Atatürk İlkeleriyle uyumludur Özgür ve düşünen beyinler isterler Bağnazlıktan uzak, incitici olmadan hicvedebilen, Tanrı'ya sevgiyle yaklaşan bir anlayışı benimseyen felsefelerini uzun bir dönem içinde ince ince işlemişlerdir Bu felsefenin ürünü olan kadınlı erkekli birçok Bektaşi şairi yetişmiştir ve Türk edebiyatı içinde önemli yerleri vardır
|
|
|