Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
para

Para

Eski 05-05-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Para



Para genel kabul gören değişim aracına verilen isimdir Para, malların birbiriyle değiştirilebilmesini sağlar Para: karşılığında Mal ve Hizmet almaya ve vermeye ; ve bunların ekonomik değerlerini takas etmeye yarayan üzerinde rakamsal değerler taşıyan kâğıt ( kâğıt olarak değer taşımayan kâğıt parçası ) Para genel kabul gören değişim aracına verilen isimdir Para, malların birbiriyle değiştirilebilmesini sağlar




2009 yılında tedavüle çıkan Türk Lirası banknotlar



Para eşyaya değer olabilecek kıymet ölçüsü(semen); kullanılmaya hazır satın alma gücü; ödeme aracı; servet biriktirme ve tasarruf etmeye yarayan bir değer ölçüsü ve mübadele aracı Para, birinci olarak mübadele aracı olması, ikinci olarak değer ölçüsü olması ve üçüncü olarak da tasarruf aracı ve sermaye unsuru olması bakımından ehemmiyet arz etmektedir

Çağlar boyunca para az bulunan maddelerden yapılmıştır Değerli metallerden deniz kabuklarına ve hatta sigaraya kadar pek çok eşya veya mal para işlevi görmüştür Para şu üç temel özelliği taşır

1 Para bir değişim aracıdır 2 Para bir hesap birimidir 3 Para bir değer biriktirme aracıdır

Para aynı zamanda bir birimdir 100 kuruş 1 Lira, 40 para da 1



Kuruş'a eşdeğerdedir

Para çeşitleri: a) Belli ağırlıkta basılmış altın ve gümüş paralara genel olarak “Meskukat” denir Altın paralara “dinar”; gümüş paralara ise “dirhem” adı verilir Gümüş madeni, para kıymetinde esas olmak üzere, gümüş para yerine çıkartılan ve diğer madenlerden basılan paralara “fülus” denir İktisad dilinde bu paralara “ufaklık para” da denir Maden değeri, resmi değerinden daha azdır

b) İktisadi kıymeti (kendi öz kıymeti), resmi para değerine eşit olan paralara iktisat biliminde “Mal-para” da denir Klasik misalini altın paralar yani (dinar) teşkil eder

c) Değeri altına göre tespit edilerek çıkartılan, bir nevi senet gibi düzenlenen; gerektiğinde kıymeti madene çevrilebilen paralara “temsili para” denir Merkez bankalarınca daha önceleri çıkartılan (banknotlar) temsili paraya misaldir

d) Diğer bir para çeşidini “fiyat-para” yahut “kağıt para” veya “kaime”ler teşkil etmektedir Bunların değerini garanti eden kıymetli maden karşılığı yoktur Devletin kanun kuvvetiyle desteklenerek alışkanlıkla tedavülde kullanılan bir para çeşididir Ayrıca piyasada kullanılan ve yukarda sayılmayan, piyasa muamelelerinde işlem gören ve hesaplara intikal eden bir para şekli daha vardır ki, buna da “kaydi para” adı verilir


Paranın tarihçesi

Parayı kim buldu?

Amerikan Doları



Para icat edilmeden önce, deniz kabuğundan kıymetli metallere kadar çeşitli mallar değişim aracı olarak kullanılmıştır

İlk parayı

Kuruş Türk lirasının yüzde biri değerindeki para birimi Osmanlılar zamanında kesilen paralardan birinin adı da kuruştur Kuruş kelimesi o devirde yalnız başına kullanıldığı zaman gümüş madeni parayı ifade ederdi Avrupa’da aynı mana ile kullanılırdı Fransa krallarından Saint Louis zamanında madeni paralarla islahat yapılarak ihrac olunan gümüş sikkelere Gros tournois adı verilmişti Avrupa devletleri yanında Osmanlılar da bu tabiri kendi lisanlarına uydurmuşl

Lidyalılar bulmuştur Tarihteki ilk madeni para basım yerinin
Lidyalılar Alm Lyd(i)er (pl), Fr Lydiens (pl), İng Lydians Batı Anadolu'da devlet kurmuş eski bir kavim Asıl merkezleri, Menderes ve Gediz nehirleri vadileriydi Ülke güneyinde Karya, doğusunda Frigya, batısında Eolya, kuzeyinde Temnos Dağları ile çevrilidir

Yunan efsanelerine dayanarak, MÖ 700'lerde Mermnad veya Şahin Kralları adı ile kaynaklarda geçen Lidya Sülalesinin adı, Lidas'tan gelmiştir İlk kralları Giges'tir Giges, ülkesinin tica

Anadolu olması özellikle uygarlık gelişiminin göstergesi olarak oldukça önemlidir Anadolu bu üstünlüğünü sürekli devam ettirmiştir Dünyanın ilk büyük darphanesi
Anadolu kelimesi Yunanca güneşin doğduğu yer anlamına gelen “Anatoli”dan doğmuştur Romalılar, kendi topraklarına göre doğuda kaldığından buraya doğu toprağı anlamında Thema Anadolia demişlerdir Anadolu isminin bir bölge adı olması ise Selçukluların Anadoluya gelmesiyle başladı

Fatih Sultan Mehmet tarafından
Fatih Sultan Mehmed (1432 - 1481) 29 Mart 1432'de Edirne'de doğdu Babası Sultan İkinci Murad, annesi Huma Hatun'dur Fatih Sultan Mehmed, uzun boylu, dolgun yanaklı, kıvrık burunlu, adaleli ve kuvvetli bir padişahtı

İstanbul Simkeşhane’de kurulmuştur

Tarihi kayıtlara göre, MÖ 118 yılında Çinliler deri para kullanmışlardır İlk kağıt para ise MS 806 yılında yine

İstanbul, Marmara Bölgesi'nde il ve Türkiye'nin en büyük kenti Tarih boyunca çeşitli imparatorluklara başkentlik yapan, 133 milyar dolarlık yıllık üretimiyle Dünyada 34 sırada yer alır Türkiye'nin kültür ve finans merkezidir İstanbul, 41° K, 29° D koordinatlarında yer alır Marmara kıyısı ve İstanbul Boğazı (Boğaziçi) boyunca, Haliç'i de çevreleyecek şekilde Türkiye'nin kuzeybatısında kurulmuştur

Çin’de ortaya çıkmıştır

Batıda kağıt paraların basılması ve kullanılması 17 nci yüzyılın sonlarına rastlamaktadır İlk kağıt paranın 1690’lı yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nde Massechusetts Hükümeti, İngiltere´de ise "Goldsmiths" ler tarafından basıldığı ve dolaşıma çıkarıldığı, 1694 yılında İngiliz Merkez Bankası ve daha sonra diğer ülke merkez bankalarının kurulması ile de yaygınlaştığı görülmektedir

Tarihçilerin bildirdiğine göre, altın ve gümüş paraları yaygın olarak kullanan en eski millet, Anadolu ve Ege havzasındaki eski

</B>Çin Halk Cumhuriyeti</B>, yüzölçümü itibariyle dünyanın üçüncü, nüfus itibariyle en büyük ülke Güney Doğu Asya'da yer alır Yüzölçüm 'dir Başkenti Pekin olan ülkenin resmi dili Çince, para birimi Yuan'dır Doğusunda Güney Kore, kuzeydoğusunda ve kuzeybatısında Rusya, kuzeyde Moğolistan, güneybatıda Afganistan ve Pakistan, güneyde Hindistan, Nepal, Butan, Birmanya Laos ve Kuzey Vietnam, doğusunda ise Büyük Okyanus ile çevrilidir

Yunanlılar olmuştur
Yunanlar'ın MÖ 20 yüzyılda kitleler hâlinde Balkan Yarımadası'nın güneyine göç ettikleri inanılır Yunanlar zaman ile Ön Asya'da (Anadolu'da) ve Güney Karadeniz'de büyük koloniler kurmuşlar ve gerek Anadolu'da gerek Yunanistan'da uzun yıllar hüküm sürmüşerdir

Anadolu ve
Anadolu kelimesi Yunanca güneşin doğduğu yer anlamına gelen “Anatoli”dan doğmuştur Romalılar, kendi topraklarına göre doğuda kaldığından buraya doğu toprağı anlamında Thema Anadolia demişlerdir Anadolu isminin bir bölge adı olması ise Selçukluların Anadoluya gelmesiyle başladı

İtalya havzalarında MÖ 5 ve 4 yüzyıllarda tipleri pekçok değişiklik gösteren eski Yunanlılara ait krallar adına paraların basıldığı bilinmektedir Genellikle bu paralar iri ve dikdörtgen şeklinde basılmaktaydı Zamanla küçülen bu altın paralar, daha önceleri bir libre ağırlığında iken (yaklaşık 327 gr), daha sonraları üçte bir ağırlığa (109 gr), bilahare daha da küçülerek bir ons ağırlığa (27 gr) kadar düşmüştür Roma’ya ilk gümüş para MÖ 269 yılında girmiştir Roma sikkelerinin basımı ise MÖ 180 yıllarına rastlamaktadır Altın paranın Roma’ya girişi Kral Sulla devrinde olmuştur Anadolu’da
İtalya Cumhuriyeti ya da kısaca İtalya (İtalyanca:Repubblica Italiana) Avrupa'nın güneyinde, çizme biçimli bir yarımadanın ve Akdeniz'de Sicilya ve Sardinya adalarının üzerine kurulmuş bir ülkedir Kuzeyinde Fransa, İsviçre, Avusturya ve Slovenya ile komşudur San Marino ve Vatikan şehir-devletleri de bütünüyle İtalyan topraklarıyla çevrilidir İtalya devleti vatandaşı olanlar ya da soyu İtalya ile bağlantılı olan kişilere İtalyan denir

Lidya Kralı Gyges MÖ 7 yüzyılda yanları hafifçe yassıtılmış yumurta şeklinde birbirine eşit külçeler bastırmıştır Kral Croesus ise, kıymeti devletçe garanti edilmiş altın ve gümüş paralar bastırmıştır 1924 yılında, bugünkü Pakistan sınırları içinde kalan Aşağı İndus kıyılarında MÖ 2900 yıllarına ait paralar bulunmuştur Asur hükümdarlarından Sennasherib’in MÖ 700 yıllarında bastırdığı yarım shekel ağırlığındaki (1 shekel= 224,5 gr) gümüş külçeler bulunan en eski paralardandır MÖ 5 yüzyıla ait Çin (Sh) hanedanının altına resmi değer tayin ettiği, ayrıca bakır ve kalaydan fülus cinsinden ufaklık paralar çıkarttığı da bilinmektedir


Lidya, Anadolu'da Tunç Çağından itibaren MÖ 2 bin yılın ikinci yarısında hüküm süren Lidya uygarlığı toprakları Yer olarak kabaca Anadolu'nun batısıdır Esas olarak Gediz (Hermos) Irmağı ve Küçük Menderes (Kaistos) Irmaklarının vadilerini kapsayan bölgedir Kuzeyinde Mysia, güneyinde Karia, doğusunda Frigya, batısında ise Ionia bölgeleri bulunmaktadır

İslamiyetten evvel
Arapça "selem" kökünden alınmış olan İslam (Arapçası الإسلام,), sözlükte, "itaat etmek, boyun eğmek, teslim olmak, kötülüklerden salim bulunmak, selamete ulaşmak" vb anlamlara gelen bir mastardır İslam Hz Muhammed (sav)'e Allah tarafından vahiyle bildirilen son ve kâmil dinin adıdır Bu dine uyanlara Müslüman denir

Mekke’de, altın ve gümüş paralar Araplar tarafından kullanılmaktaydı Bu kullanılan paralar içinde, Arapların ticaret yaptığı değişik milletlerin kullandıkları paralar da bulunmaktaydı İslam Devletinin kurulması ile hazret-i Peygamberimiz zamanında ve hazret-i Ebu Bekr’in halifeliği zamanında bu paraların kullanılmasına devam edilmiştir İslamiyette ilk para 639 yılında, hazret-i Ömer’in halifeliği zamanında basılmıştır Hazret-i Ömer, Acem paralarının şeklini ve yazısını aynen bastırdı Daha önce 20, 12 ve 10 kıratlık olmak üzere üç çeşit dirhem (gümüş para) kullanılırken, hazret-i Ömer, bu üç çeşit dirhemin ortalamasını teşkil eden 14 kırat ağırlığında, ortalama bir dirhem yapmıştır Önceleri çekirdek şeklinde çıkan dirhemlerin de, bilinen şekilde ilk yuvarlak baskısını yapmıştır Bu şekilde yeni bastırdığı dirhemin on dörtte birine (1/14) bir kırat; 20 kırata ise “bir miskal” adını vermiştir Hazret-i Osman’ın hilafeti zamanında Taberistan’ın Hertek şehrinde, bu esaslar üzerinde altın ve gümüş paralar bastırılmaya devam edilmiştir İslam şekil ve alametleri ile ilk parayı ise Emevi Halifesi
Mekke (Arapça: مكة), Arap Yarımadası'nda Hicaz eyaletinin başkenti ve Suudi Arabistan'ın en büyük şehri İslam dini bu şehri kutsal kabul etmektedir ve 'Şehirlerin Anası' diye nitelemektedir

Abdülmelik bin Mervan bastırmıştır

Yakın zamana kadar, bulunabilen paralara dayanarak



Osmanlılarda ilk parayı

Orhan Beyin bastığı kabul ediliyordu Yeni bulunan bir sikkeye göre ilk paranın Osman Bey zamanında basıldığı kesin olarak tespit edilmiştir Orhan Gazinin bastırdığı ve akçe denilen gümüş paraların bir yüzünde “Mücahidün-fi-Sebilillah-es-Sultan Orhan”, diğer yüzünde ise “Duribe-fi-Bursa” yazılıydı Bunların mevcudu kalmamıştır Elde bulunan sikkelerin bir yüzünde “La ilahe illallah, Muhammedün Resulullah, Ebu Bekr, Ömer, Osman, Ali” isimleriyle diğer yüzünde, “Orhan bin Osman, Duribe-fi-Bursa” ifadeleri yazılıdır Bu paraların basılmasından sonra, tedavülde olan Selçuklu paraları yavaş yavaş piyasadan çekilmiştir Fatih Sultan Mehmed Han, İstanbul’u fethettikten sonra, bu zamana kadar kullanılmakta olan gümüş akçe yerine 1478’de 23 ayar ilk altın sikkeyi bastırmıştır Kestirilen sikke ve akçelere, han, sultan gibi sıfatların kullanılması, Birinci Sultan Murad devrinde başlanmıştır Sultan Dördüncü Muradzamanında Sadrazam Kemankeş Ali Paşa, akçenin yerini tutacak olan Para adında yeni sikkeler bastırmıştır Yine aynı devirde Kuruş ismini taşıyan başka paralar da çıkartılmıştır Sultan Üçüncü Ahmed Devrinde ilk olarak Lira tabiri kullanılmaya başlanmıştır Bu tabirler günümüze kadar devam edegelmiştir

Para standartları: Devlet gücü ile yapılan hiçbir baskı unsuru, bu kabul edilen değer ölçüsünü değiştirememiştir Tarih boyunca bunun tersi uygulamalar, hep menfi bir sonuç vermiştir Altın ve gümüş madenlerinden biri tarihin değişik zamanlarında, zamanın şartlarına göre para basılmasında değer ölçüsü olarak esas alınmıştır

Gümüş standardı: Gümüşü esas alarak para basan devletlerde, bu maden, para kıymetine ölçü teşkil etmiştir Altın sikkeler külçe kıymeti üzerinden muamele görmüştür Altın ve gümüş madenler arasındaki kıymet durumları, piyasadaki arz ve talep dalgalanmalarına göre teşekkül etmiştir Devlet kuvveti yalnız nizami ve resmi gümüş sikkelerin kabulünü mecbur tutmuştur Bazı toplumlarda sikke olarak basılan gümüş paralar, daha sonraları darphanelerin ihdası, kurulması ile buralarda hazırlanmaya ve basılmaya başlamıştır Gümüş standardında, devletlerin ve ekonomilerinin güçlü olduğu zamanlarda, paranın kıymetiyle maden bedeli arasındaki fark “tuğra resmi” olarak hazineye intikal etmiş; ekonominin zayıfladığı, daraldığı zamanlarda ise gümüş paranın ayarında düşüş yapma cihetine gidilerek, fülus denilen paraların basılması cihetine gidilmiştir Bazı zamanlarda ise gümüş paranın basım işi özel kesime bırakılarak, devletin kontrolu altında para basılmasına müsaade edilmiş, sadece hazine adına “tuğra resmi” alınmıştır Bu şekilde fertlerin kendi getirdikleri kıymetli madenlerin, devlet darphanesinde paraya çevrilmesine “serbest para kesimi” denilmiştir Bu gibi durumlarda devletin kendisi para bastığı gibi, fertlerden gelen kıymetli madenleri de “tuğra resmi” karşılığında para olarak basmıştır Altın madeni piyasada etkili rol oynamadığı zamanlarda, gümüş standardı düzenli olarak işlemiştir

Çift metal standardı (Bimetallizm): Altın ve gümüş sikkeler, para kıymetine esas tutulmaktadır Her iki metal da eşit şartlarda para fonksiyonunu görmektedir Ancak iki madenin üretimi ve piyasada farklı değer kazanmaları halinde, “Kötü para iyi parayı piyasadan kovar” kaidesi çalışmakta, bu iki madenden hangisi kıymetlenirse, bu madene ait paranın piyasadan çekildiği ve daha kıymetsiz madenden basılan paraların piyasaya hakim olduğu görülmüştür Bu sistemin 19 yüzyılda bir süre aksaklık yapmadan işlediği görülmüştür Ancak daha sonraları altın ve gümüş maden üretimlerindeki farklı durumlar, iki maden arasındaki dengeyi altın lehine bozmuştur Spekülasyon faaliyetlerinin arttığı görülmüştür Osmanlı Devletinde 1878 yılında, bimetallizm sisteminden altın standardına dönüş hareketinin başladığı görülmektedir

Altın standardı: Altın standardını kabul eden memleketlerde, bu metal tek para ölçüsü olarak kullanılmıştır Bu standardda yalnız altın madeninden serbestçe para kestirilmesi mümkündür Altın paranın tedavül etmesi, gümüş para sistemine göre daha kolay olmaktadır Gümüş standardında, altın sikkeler, mal para statüsünde ve külçe kıymetinde, resmi bir değer tayin etmeksizin tedavül etmekteyken, altın para standardında, gümüş sikkeler dahi resmi ödeme aracı olma niteliğini muhafaza etmektedir Gümüş paraya resmi bir değer de tayin edilmektedir Ufaklık para olarak işlem görmektedir Bu sistemin uygulanması Birinci Dünya Savaşı (1914-1918)na kadar devam etmiştir


Altın ve gümüş standartlarında banknot basılması:

a) Altın sikke sistemi: Altın sikke karşılığında banknotlar çıkartılarak (altın karşılığı senet) tedavüle arz edilmektedir Bu sistemde, ellerinde banknot bulunduranlar, bunları madeni sikkelerle değiştirmek imkanına sahiptirler

b) Altın külçe sistemi: Bu sistemde de altın sikke karşılığında banknot çıkartılmasına devam edilmekte; ancak her banknot getirene altın sikke ile değiştirme işlemi yapılmamaktadır Belli bir taban sınır tespit edilerek, altın külçe bedeli kadar banknot gösterene altın külçe verilmektedir Birinci Dünya Harbi sonrasında bazı Avrupa devletlerinde kısa bir süre için bu sistemin uygulandığı görülmüştür

c) Altın kambiyo sistemi: Para kıymeti doğrudan doğruya Merkez Bankasındaki maden ihtiyacına göre değil, altın sikke veya altın külçe sistemini uygulayan bir başka devletin parasına bağlanmaktadır Altın kambiyo sistemi milletlerarası ödemelerde 15 Ağustos 1971 tarihine kadar uygulanmıştır

Zamanımızda, paranın milletlerarası kıymet ölçüsü ve ödeme vasıtası niteliğinde olan dövizlere bağlı konvertibilite rejimlerine de aynı ad verilmektedir Zamanımızda dolar, dünya piyasalarında milletlerarası likidite sağlayan başlıca döviz özelliği göstermektedir


Kağıt para basılması:

Hükümetler, doğrudan doğruya bir kıymetli maden karşılığı olmadan veya bir karşılık göstermeden devlet gücü ile itibari kıymette kağıt paralar bastırmıştır Devletler ihtiyaçlarını karşılamak veya buhranlı zamanlarda, savaş sonraları ekonominin depresyona (ekonomik kriz) girdiği devrelerde, doğrudan doğruya kağıt para denilen “kaime” basma cihetine gitmişlerdir İlk uygulamaları 18 yüzyıl sonralarında Fransa’da, ihtilal sonrasında görülmüştür Zamanımıza kadar uygulanmışsa da; enflasyona, spekülasyonlara, ekonomi idaresinin kontrolden çıkmasına ve daha birçok zararlara sebep olduğu görülmüştür

Devletin paraya müdahalesi: Tarih boyunca hükümetler, yürürlükteki kanunlara dayanarak paraya, resmi bir karakter vermişler, bu ödeme ve mübadele aracının niteliklerini tayin etmişlerdir Devletin paraya başlıca dört sebepten dolayı müdahale ettiği görülmektedir Devlet;

1) Para fonksiyonunu görecek maddelerin cinsini, büyüklüğünü, ağırlığını, ayarını ve taşıyacağı alametleri tayin etmek zarureti duymuştur

2) Mali çıkarlar ve siyasi sebeplerle paranın miktar olarak basılmasını ve piyasaya sürülmesini, piyasadan çekilmesini kontrol altında tutmuştur

3) Para basma işlerini ya kendi üzerine almış veya kontrol etmiştir

4) Kendi alametini taşıyan resmi ödeme araçlarının mübadelelerde geçerli olmasını mecburi kılmıştır

Türklerde para basımı: Osmanlılarda Darphane Emini, kubbe vezirlerinden ve defterdarlardan tayin edilmekteydi Para basmayla ilgili yayınlanan bir tamimde:

Sikke denilen şey, her devlet tebeasının alışverişte birbirini aldatmamak ve gerek ağırlığında ve gerek değerinde bir fesat olmamak için padişah adına damgalanmış altın ve gümüş parçaları demektir Memlekette geçen sikkenin ağırlığı ve değeri bilinmek için sahib-i mülk olan padişahın sikkesi olması lazım gelir” denmektedir

Osmanlı para birimi

Orhan Gazi (1281 - 1360) 1281 yılında doğdu Babası Osman Gazi, annesi Kayı aşireti'nin ileri gelenlerinden Ömer Bey'in kızı Mal Hatundu Orhan Gazi, sarı sakallı, uzunca boylu, mavi gözlüydü Yumuşak huylu, merhametli, fakir halkı seven, ulemaya hürmetli, dindar, adaletli, hesabını bilen ve hiçbir zaman telaşa kapılmayan, halka kendisini sevdirmiş bir beydi Sık sık halkın arasına karışır, onları ziyaret etmekten çok hoşlanırdı

Akçe idi Akçe gümüş paranın adıdır

Akçe) İlk zamanlarda bunların ayar ve ağırlığı hiç değişmezdi Fatih Sultan Mehmedzamanında, altı kırat olan ağırlığı beş kırata indirildi Bundan sonra bazı sultanların devirlerinde değişik ağırlıklar uygulandı Abdülmecid Han, 1840’ta sikke ayarını düzeltmek için yeni tesisler ve makinalar kurdurarak, 1843 sonlarına doğru yeni 40, 20, 10, 5 ve 1 paralık sikkeler kestirdi 1898 senesinde bileşimi yalnız gümüş ve bakır karışımından meydana gelen 148000 lira tutarında 10-5 paralıklar bastırıldı Halk bunlara Metelik diyordu Sultan Altıncı Mehmeddevrinde 40 ve 10 paralıklar; 1840 senesinde, Kaime adı verilen 500 kuruşluk kıymetinde kağıt paralar bastırıldı 1851’de 10 ve 20 kuruşluk kaimeler piyasaya çıkartıldı

Alınan bir kararla, 1863 Eylül ayında kaime basılmasına ve tedavülüne son verildi Bu tarihten sonra tahsil ve tediye işlemleri yalnız madeni paralarla yapılmaya başlandı 1876 senesinde, tekrar kaime bastırılması ve tedavüle sokulması kararlaştırılmışsa da 1879’da tekrar tedavülden kaldırılmasına karar verildi Sultan Beşinci Mehmed Reşadzamanında 1 Nisan 1916 tarihli Tevhidi Meskukat hakkında Kanun-i Muvakkat ile altın, Osmanlı Devletinde kıymet ölçüsü olarak kabul edildi Bu kanuna göre gümüş ve nikelden kesilmiş paralar altının kesri olarak ufaklık para kabul edildi Sultan İkinci Abdülhamiddevrinde yürürlüğe konan Kavaim-i Nakdiye Nizamnamesi ile para basma işi belli bir kanuna bağlandı

Cumhuriyet devrinde, 1924 tarihli 411 sayılı kanunla 100 paralıklar çıkartıldı 1940 tarih ve 2257 sayılı kanuna göre 200 bin lira tutarında 10 paralıklar bastırıldı 2257 sayılı kanunla gümüş paralar yürürlükten kaldırıldı Bugün de halen tedavülde bulunan kağıt paraların üzerindeki itibari değerler, bir kıymetli maden karşılığında tespit edilmezler Kullanılmakta olan kağıt paralar yani banknotlar, altın paraya çevrilebilir olmaktan çıkmıştır Birim paranın değeri, itibari bir özellik almıştır Banknotların karşılığı, bir nevi Türk Lirasının mal satın alabileceği değer “satın alma gücü” olmuştur Buna paranın iç değeri de denir Bir de paranın dış değeri vardır ki, başka memleketlerin mal ve hizmetlerini satın alabilme gücü ile ölçülür; buna paranın dış değeri denir Kağıt para çıkartılması bir kanunla 1999 yılı sonuna kadar Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasına bir imtiyaz olarak verilmiştir İmtiyaz süresi, bitimine beş yıl kalıncaya kadar uzatılabilir Paranın istikrarı konusunda da Merkez Bankası vazifelidir

1983’ten sonra çıkartılan kanun hükmündeki kararnamelerle, Türk Parasını Koruma hakkındaki kanun hükümlerinde, milletlerarası liberal sistemin uygulanması yönünde, bazı yeni düzenlemeler yapılmıştır




Türkiye’de 11 Ağustos 1989 tarihli
Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey yarımkürede, Avrupa ve Asya kıtalarının kesişme noktasında bulunan bir ülke Ülke topraklarının büyük bir bölümü Anadolu yarımadasında, kalanı ise Balkan Yarımadası'nın uzantısı olan Trakya'da bulunur Ülkenin üç yanı Akdeniz, Karadeniz ve bu iki denizi birbirine bağlayan Boğazlar ile Marmara Denizi ve Ege Denizi ile çevrilidir Komşuları Yunanistan, Bulgaristan, Gürcistan, Ermenistan, İran, Irak ve Suriye'dir

Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar” ile Kambiyo Rejimine geniş ölçüde serbesti getirilmiştir Paranın kullanılma alanını genişletmeyi amaçlayan bu karar ile, konvertibilite için gerekli olan kanuni çerçeve büyük ölçüde sağlanmıştır


Paranın dört temel işlevi

Paranın değişim aracı işlevi

Para bir hak ölçüsüdür Altın karşılığı para kullanan bir devlet ne kadar para basarsa Merkez bankasına o değerde Altın stoklaması veya koyması lazımdır Günümüzde Türkiye herhangi bir karşılığı olmayan "fiat" sistemine dahildir Paranın ticari işlemlerdeki fonksiyonu tam burada ortaya çıkar İki malın değişiminde para, bir üçüncü mal olarak araya girer ve değişim iki bölüme ayırır A malı verilip karşılığında para alınır, başka bir yer ve zamanda ise para verilip B malı alınır

Paranın bu şekilde mal değişimini iki bölüme ayırması, paranın bir değişim (mübadele) aracı olma işlevidir


Paranın hesap ve değer birimi işlevi

Paranın hesap ve değer birimi olarak işlevi, onun bir değişim aracı olma işlevinden kaynaklanır Farklı malların değişiminde değişim oranları para ile belirlenir Öte yandan para sayesinde iktisadi değerlerin tek bir ölçü birimiyle ifadesi de sağlanır Özellikle işlemlerin kaydının tutulmasında paranın bu işlevi zorunludur


Paranın değer biriktirme ve spekülasyon işlevi

Para, servet biriktirme ve yatırım aracı olarak da işlem görürPara insanın hayatını kolaylaştırır insana eşya alımında satımında en değerli varlık olarak tanıtılır


Paranın bir iktisat politikası aracı olması işlevi

Gelişmiş bir para ekonomisine sahip ülkelerin para otoriteleri 20 Yüzyılda sıklıkla, faiz oranları ve para arızını kontrol etmek yoluyla, paranın bir iktisat politikası aracı olarak kullanmışlardır


Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Para

Eski 05-05-2009   #2
ysnkrks
Varsayılan

Cevap : Para



güzel paylaşım
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.