09-07-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Gecenin Gözleri - Mehmet Kartal
Gecenin Gözleri
Yazarı : Mehmet KARTAL
Yayınevi : Aykırı Yayıncılık
Basım Yeri / Tarihi : İstanbul / 1998 - Ocak
Sayfa Sayısı : 176
KİTAP HAKKINDA
Yazar Mehmet Kartal eski bir suçlu, fakat suçlunun dik alası İstanbul sokaklarında ve cezaevlerinde derinlemesine ve ciddi ciddi vakit geçirmiş Derinlemesine derken tatlı su serserisi olmadığını (örneğin, asla küçümsemeden ve spesifik/edebi anlamını görmekle beraber, bir Jack Kerouac gibi gençlik ve dönem serserilikleri, küçük yaramazlıkları icra etmediğini ya da Bukowski gibi berduşluk ve ötekilik sınırında kalmadığını) anlatmak istiyorum Yani sokağın/suçun gözlemcisi olarak ve anlayıp ama kenarından geçerek anlatan yazarlardan değil Mehmet Kartal O, o döneminde sokağın ve suçun dibine kadar batmış biridir ilk olarak Sonra yazardır Denilmelidir ki hem çektiği suç mahalidir hem de fotoğraf makinesidir
Kartal’ın bu kitabı aslında Suçun xxxx adlı ilk kitabının devamı Kendisinin de ”Toplumun normal yaşayan insanlarının dışında gelişen olayları herkes göremez Ancak, haber mahiyetinde okunup seyredilebilir Bu kitap, sizleri haberlerden daha ileriye, her şeyin içine götürecektir ınsanlar sıcak yataklarında uyudukları sırada, gözler, nelere şahit olmaktadır? Gece olanları sıcak yatağınızda uyurken göremezsiniz Ama siz göremiyorsunuz diye bir şey olmayacak mı? Tabii ki olacak  ” şeklinde belirttiği üzere işlenen suçların sebeplerini, aktörlerini ve sahnelerini aktarıyor bu kitapta
Yazarın üslubu argolu ve mizahlı Cümleleri gramer hataları içermiyor bir iki ufak istisna dışında Kullandığı argo kitabın teması ile uygun ve okuru belli bir havaya sokuyor Hatta okumaya başlarken bir Turist Ömer anlatımı ve yaşantısı okuyacağını sandırıyor okura ve cesaretlendiriyor Okur sanıyor ki Tatlı bir Serserinin (mesela Edmund G Love’ın “10 Tatlı Serseri” adlı kitabındakiler gibi) sokaklarda geçirdiği avarelikleri anlatan bir aaafe dalmaktadır Ama okur burada birden hatırlıyor ki kitabın içindekiler bölümündeki başlıklar hiç de buna imkan verecek karakterde değildirler O noktada temkini elinden bırakmaması gerektiğini hissediyor okur; ve bunda haklı olduğunu da okudukça anlıyor
Mehmet Kartal’ın argolu ve soğukkanlı stili belki de bu tarz dehşetleri anlatırken en kullanışlı olabilecek bir tarzdır Öyle ya, bir hırsızın bir ev sahibi ile aniden karşılaşması ve her iki tarafın aklından geçenlerin an an verilmesi ve hırsızın ya da ev sahibinin yaşama nasıl boğazı kesilerek veda ettiği başka nasıl anlatılabilir Bu korkunç ama gün gibi gerçek ve ülkemizde sürekli olan vakanın anlatıcısı da okur kadar sinirlerini sağlam tutmak zorundadır
Ya da bir gasp olayında gasp edilenle gasp eden arasında geçen mücadelede, yazarın belirttiğine göre, saniyenin onda biri kadar sürede tarafların akıllarından geçen bir dolu hayat memat tartımının sonunda ateş alan bir silahla noktalanan bir sahne ve yere yıkılırken hala düşünmeye ve hatta hala elindeki parayı kaptırıp kaptırmadığını düşünmeye devam eden kurbanın düşünceleri soğukkanlı bir stil kullanmadan ve ara sıra işin içine mizahi/argo unsurları katmadan nasıl verilebilir… Aksi bir yaklaşım okur kadar yazarı da karanlığa gömerdi Oysa bu kitap karanlığa gömülmeyi ve üzülmeyi değil, gerçeği koyup ah vah etmeden durumu gördürmeyi amaçlayan bir adamın çabası Önemli bir çaba bu Ayrıca öyle bir geçmişten böyle bir kitabı ortaya koymak için gerekli olan kişisel çaba da önemli
Korkutucu konular bunlarla bitmiyor tabi Taksim parkında geçen sapkın fenalıkların kurbanları ve düşkünleri, evsizlerin mağaralarda yaşamları, kadınlara olan saldırıların teknik özellikleri ve korunma tavsiyeleri, çok çeşitli hırsızlıklar, kumarcılar… Kitabın başında Kartal’ın hırsızlığa ve suça sevk eden ama suç teşkil etmeyen gündelik korkaklıkları ve arsızlıkları yarı felsefi yarı serseri bir mercek altında analiz ettiği bölüme de dikkat etmenizi öneririm Haklı olduğunu düşünüyorum
Böylelikle bu kitap serinkanlılıkla ve eğlenceli denilebilecek bir dille size bu şehirde soyulmanızın, yaralanmanızın, tecavüz edilmenizin, dövülmenizin tabi ki de öldürülmenizin ne kadar kolay olduğunu anlatıyor Kızmayın, koca bir devletin en büyük şehrinde bunların başınıza gelmesinin kolaylığı da aynı tarzda bir umursamazlık değil midir? Yazarın bunu aktarırken serinkanlı olması sadece söylediğim umursamazlığın bir yansıması ve aslında yararlı bir uyandırma, uyarı Bu kitabı okuyorsanız hala yaşıyorsunuz, o halde hala düzeltmek için vaktiniz var… dedirtiyor kitap
Küçük küçük anekdotlar ve hikayeler, suçu işleyenlerin trajedileri de var kitapta Kartal artık arınmış biri de olsa suç dünyasının yüklemcilerinin de insan olduklarını unutmamış
Tür açısından da bence önde bir kitap bu Yaşadığı ve gördüğü en üst düzey kötülükleri bu kadar açık ve net anlatan yazar bildiğim kadarı ile Türk edebiyatında yok; dünyada da sayılıdır diye düşünüyorum
O halde bu kitabı okumanızı öneriyorum Ama uyarıyorum, kitabı okuduktan sonra çevrenizdekilere “İstanbul’da insanlar ne kadar kolay harcanıyor” edebiyatı yapmaktan çok kapınızı kilitleyip kilitlemediğinizi ya da sokağa çıkıp çıkmamanın akıllıca olup olmadığını düşüneceksiniz Kitap asla bir kara mizah değil ama kesenkes kara bir kitap Kitap suç haberlerinin alındığı kaynaktan geliyor Size korunmayı, sebepleri, durumu ve şehrimizi anlatıyor Kitap gülümsetiyor, düşündürüyor, utandırıyor ve giderek kanı donduruyor Kitap her gün duyup başa gelmedikçe önemsenmeyecek suçları hissettiriyor okura Kitabı okumalısınız; ve bireysel tedbirleri aldıktan sonra toplumsal tedbirlerle uğraşmaya başlamalısınız İşte kitap bunu öğütlüyor
Öteki türlüsü umarsızlığa girer Ve kitabı okuduktan sonra bunu yapmayacağınıza eminim Umarsız kalmanıza yaşama dürtünüz, vicdanınız ve aklınız el vermeyecek
|
|
|