Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kitap Dünyası

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
baba, evi, kemal, orhan

Baba Evi - Orhan Kemal

Eski 09-07-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Baba Evi - Orhan Kemal



Baba Evi


Yazarı : Orhan KEMAL
Yayınevi : Epsilon Yayınevi
Basım Yeri / Tarihi : Istanbul / 2005 - Mart
Sayfa Sayısı : 104

KİTAP HAKKINDA

KORKU
Kitabın asıl başlığı yazılanları bir çırpıda anlatmak ister gibi: Küçük Adamın Romanı

Kimdir küçük adam denilen? Küçük adamlıkla suçlanan? Sorgulanmada yargılanan? Nedir kabahati, ya da çektiği sefaletin sebebi? İyi okuyamamak, babasına (atasına) benzemek, yetersiz olmak kişiye ne kazandırır? Aralarındaki farklar nelerdir? Hangisi değerlidir, hangisi değildir? Aynı ‘’kalemimin yazarken yarattığı tıkırtının beni uyandırması gibi’’ bir –farkındalılık- peşinde büyük yazar! Büyük yazar diyorum; çünkü bir okuyucuya; yüreğimde taşıdığım onca duygunun yanına; hiç bilmediğim bir duyguyu daha kattı Orhan Kemal! Kelimelerin yarattığı utancı tattırdı zihnime Yüreğimse onamadan başka bir başeğiş bilmiyordu ki zaten! Düşündüm! Bu ne katı bir gövde gösterisiydi, yazarınkisi! Zahmeti, kıskançlığı, çaresizliği, açlığı, fakirliği onca insanlık kıyısını, kıyıda olması gerekeni, öyle ortalayarak, yaşamın ta ortasına iteleyerek, zihnime taş gibi ağır bir şekilde kazıdı adeta! Kazındı ve yaşandı, evet! Artık, daha çok şey bilir oldum Orhan Kemal’in sözcüklerinde Romanda adı dahi anılmayan bir insan(!) var Bir adam Ama o küçük bir adam! Adının anılmaması bu yüzden olsa gerek Anılmamasına hacet duyulmamasından olsa gerek!

BİR ADAM
Beş yaşından beri (kendini bildi bileli) babası tarafından ezilen, hakarete uğrayan, dövülen bir küçük adam o! Oyun oynaması yasak; çünkü baba sert, siyasi Kendisi gibi ‘’okuyan’’ olmasını istiyor oğlunun Azimli, zeki, atılgan Fakat küçük adam bir türlü atamıyor üstündeki tutukluğu O kadar korkuyor ki otoriteden, tir tir titretiyor onu düşüncesi dahi! Sevgisizlik, katılık, disiplin yıldırıyor küçük adamı Erkek otorite saygının ve sevginin değil; şiddetin ve nefretin simgeleştirdiği bir gölge oluyor ancak!

Zaman harp zamanı, sürgün zamanı olduğundan gerek, Adana’dan Beyrut’a kaçıyorlar Tüm aile Beyrut, çilenin asıl adresi oluyor Küçük adam yaşça büyüyor büyümesine; lakin ezildikçe eziliyor babasının karşısında Yoksulluk bir yandan, işsizlik bir yandan, yabancı olmak bir yandan Ne yaşadığı ülkeden haz ediyor küçük adam ne yaşadığı evden, evin insanlarından! İkisi de O, ne kadar yaklaşmaya çalışırsa çalışsın elinin tersiyle geri geri itiveriyorlar onu yaşadığı karanlık çukura sanki! Sevgisini yeşerttiği her insan, her mekan nefretini, kızgınlığını kazanıyorlar küçük adamın artık!

KAÇIŞ
Geriye tek bir çare kalıyor kuşkusuz: kaçış Vatana, eski bildik, sıcak hayallere, arkadaşlara, dostlara, varlığa, Anadolu’nun verimli ovalarına geri dönüş Kavuşma Geri dönüşteyse onu neyin karşılayacağıysa aynı romanın ilerleyiş şekli ve sonu gibi tam bir muamma! Onca delip geçen, yürek burkan gerçekliğin ezici ağırlığıyla beraber bağıran ‘’yaşanan’’ küçük adamı ne hale sokacak acaba?

Orhan Kemal sanki bir saat işçisi gibi çalışmış Baba Evi’nde! O kadar iyi yapmış ki yaptığı şeyi O kadar iyi anlatmış ki yaşananları Derdi yazmak değil yazarın, anlatmak! Sadece ‘’var olan’’, daha doğrusu varlığının bütün kıvrımlarıyla ‘’ var gibi’’ olan bir adamı, bir silüeti, bir nesneyi anlatmak İnsanlığını bağırmak Amacına bu kadar ulaşan, bu kadar başarıyla ulaşan çok az ‘’roman’’ okumuşsunuzdur Baba Evi olması gerekenle oyalamak yerine olanı biteni bütün çıplaklığı, acısı ve ürpertisiyle dosdoğru söyleyip bırakıyor okuyucuya Okuyucu ise, yüreğindeki ağırlıkla kalıveriyor öylece! Bir ‘’iyi okumanın’’ verdiği, hakikat bir ağırlıkla O ağırlığı taşıyabilenlere, taşımak isteyenlere selam olsun!

YAZAR HAKKINDA
Asıl adı Mehmet Raşit Öğütçü olan Orhan Kemal, 15 Eylül 1914’te Adana’nın Ceyhan ilçesinde doğdu Babası, 1920-1923 döneminde birinci BMM’de milletvekilliği, 3 Mayıs 1920’de Vekiller Heyeti’nde Adliye Bakanlığı yapan ve 26 Eylül 1930’da Adana’da Ahali Cumhuriyet Fırkası’nı kuran Abdülkadir Kemali Bey’dir

Partisinin kapatılması üzerine 1931’de Suriye’ye kaçan babasının yanına ailece gidince, orta son sınıftaki öğrenimini yarım bıraktı Daha sonra burada bir basımevine işçi olarak girdi Bir yıl kadar Suriye ve Lübnan’da kaldı 1932’de Türkiye’ye dönünce, Adana’da çırçır fabrikalarında işçilik, dokumacılık, katiplik, ambar memurluğu yaptı 5 Mayıs 1937’de evlendi Nisan 1938’de kızı Yıldız doğdu Aynı günlerde Niğde’de askerlik görevine başladı Burada, “yabancı rejimler lehine propaganda ve isyana muharrik” suçundan yargılanarak, 27 Ocak 1939’da beş yıla hüküm giydi Kayseri, Adana ve Bursa cezaevlerinde yattı 1940 yılı kışında Bursa Cezaevi’nde Nazım Hikmet’le tanıştı

26 Eylül 1943’te tahliye olunca Adana’ya döndü Karataş’ta toprak taşıma işinde bir ay amelelik yaptı 14 Nisan 1944’te Devlet Demiryolları’nda “muvakkat hamal”olarak çalıştı Aynı yılın haziranın da Güzel İzmir Nakliyat Ambarı’nda iş buldu Bir sure sonra bu işten de çıkarıldı

1945 yılı yazında Kilis’e giderek, kalan 35 günlük askerlik görevini tamamladı Çorum’a sürgüne gönderildi Babasının, dönemin başbakanı Recep Peker’e telgraf çekmesi üzerine, 26 Ekim 1946’da bırakıldı Adana’ya dönünce sebze nakliyeciliği, Verem Savaş Derneği’nde katiplik yaptı Bir süre sonra işsiz kaldı

17 Nisan 1950’de ailece İstanbul’a yerleşti İstanbul’da geçimini yazarlıkla sağladı 7 Mart 1966’da bir ihbar üzerine iki arkadaşıyla birlikte tutuklandı “Hücre çalışması ve komünizm propagandası’ yaptıkları gerekçesiyle tevkif edilerek Sultanahmet Cezaevi’ne gönderildi 7 Nisan’da Türk Edebiyatçılar Birliği, Gen-Ar Tiyatrosu’nda 30 sanat yılı nedeniyle bir jubile düzenledi Toplantıda Melih Cevdet Anday, Yaşar Kemal ve James Baldwin birer konuşma yaptı Bilirkişice verilen; “suç teşkil eden bir cihet bulunmadığı hususundaki rapor üzerine 13 Nisan 1966’de serbest bırakıldı 17 Temmuz 1968’de bu davadan beraat ettiBulgar Yazarlar Birliği’nin çağrısı üzerine gittiği Sofya’da, tedavi edilmekte olduğu hastanede 2 Haziran 1970’te öldü

Alıntı Yaparak Cevapla

Baba Evi - Orhan Kemal

Eski 09-07-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Baba Evi - Orhan Kemal




بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
"Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir
Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur Keşke bilselerdi"
(Ankebût Sûresi, 64 Âyet)

Teşekkürler Allah Razı olsun!

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.