Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
deprem

Deprem

Eski 05-05-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Deprem



Deprem, yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzeyini sarsma olayıdır



1906 yılında meydana gelen San Francisco depremi


Deprem, zelzele ya da yer sarsıntısı şeklinde de ifade edilebilir Magma üzerinde devamlı olarak hareket halinde yüzen yer kabuğu parçalarının bir birlerine sürtünmeleri sonucu meydana gelen enerjinin birikerek birden boşalması sonucu meydana gelen şok dalgalarının yer yüzünde ortaya çıkardığı sarsıntılara verilen doğa deprem denir


Çoğu büyük ölçekli depremin kökeni ve yayılması, levha tektoniği kuramıyla açıklanır Bu kurama göre, Yer'in yüzey bölümleri çok sayıda geniş ve sert levhadan oluşmakta ve birbirlerine göre hareket halinde olan bu levhalar, sınır bölümlerinde etkileşim içine girmektedirler En şiddetli depremler levhaların örtüşme bölgelerinde, levhalardan birinin, ötekisinin altına dalmasıyla oluşur Bunların çoğu, merkezi 300 km'den daha aşağıda olan derin odaklı depremlerdir ve ada yayları ve derin deniz çukurlarıyla yakından bağıntılıdır Levhaların, ayrıldığı ya da birbirlerine sürtünerek geçtiği bölümlerinde de, yüzeyden algılanabilen sismik dalgalar oluşur Bununla birlikte, bu alanlardan kaynaklanan depremler çoğunlukla daha düşük şiddetli ve görece sığdır Birbiriyle etkileşime giren levhaların sınır bölgelerinde, tektonik süreçler sonucunda biriken esnek gerilimlerin kayaçlann dayanımını aşması durumunda kayaçlar birden çatlamaya başlar ve bu da sismik dalgaların oluşmasına yol açar {bak Herhangi bir köken bölgedeki kayaç|kayaçların basınç düşmesi, sıcaklık yükselmesi, H2O ilavesi gibi etkenler altında bir kısmının ergimesi sonucu oluşan durumundaki eriyiklerdir

sismik dalga)

Deprem nedir?


Deprem; yerkabuğunun derin katmanlarının kırılıp yer değiştirmesi yada yanar dağların püskürmesi sırasında olan sarsıntı, yersarsıntısına denir Diğer bir adı da zelzeledir Depremin olduğu yerde yer titreşim yapar ve sallanır Deprem bir doğa olayıdır ve yapay olarak oluşturulan sarsıntılara deprem denmez Yapay olarak oluşturulan sarsıntılara “yerin salınışı” adı verilir Deprem titreşimleri, yer salınımlarından genel olarak; doğal nedenlerinden oluşmaları; ani başlamaları ve bitmeleri, titreşim süresince bazı fayların bulunmasıyla ayırt edilirler Depremler yer kabuğunun yeni kıvrılmış veya kırılmış yerinde, a)Çok engebeli bölgelerde, b)genç kıvrımlarla, vadilerin birleştiği, c) Dağ yamaçlarının denizin derinliklerine kadar indiği alanlarda meydana gelir

Depremlerin nedenlerinden birisi volkanik bölgelerde yerkabuğunun altındaki erimiş kayaçların hareket etmesidir Ancak bu tür depremler yerkabuğundaki kırıklıkların oluşturduğu kırık kuşakları boyunca görülürler Büyük kütleler halindeki yerkabuğu katmanlarının birbirinden farklı hareketleri kırık kuşağı boyunca büyük bir gerilim oluşturur: kırık kuşağının her iki yanındaki kayaçlar bir yay gibi gerilir Sonra birdenbire kayaçların direnci kırılır ve büyük kütleler halindeki yerkabuğu katmanları harekete geçer; gergin kayalar serbest bırakılmış bir yay gibi titreşir Aslında yerkabuğunun kırık kuşağı boyunca hareketi en şiddetli depremlerde bile yalnızca birkaç metredir Ama bu hareket bir dakika kadar bir süreyle yerkabuğunu ileri-geri, aşağı-yukarı şiddetle sarsar Yer altında iç merkez /ocak/odak/hiposantr denen depremin başlangıç noktasında meydana gelen sarsıntı dalgalar halinde yayılarak yer yüzünde üst merkez/episantr denen bir noktada deprem şoku olarak ortaya çıkar Burası depremin merkezidir ve buradan uzaklaştıkça şiddet azalır

Deprem merkezinden çevreye doğru muntazaman dalgalar halinde yayılır Bunlara deprem dalgaları denir Başlıca üç dalga çeşidi vardır:


1)Boylamasına Dalgalar:P dalgaları da denir Sismografların ilk kaydettikleri dalgalardır Bu dalgalar katı, sıvı ve gaz halindeki bütün maddeler içinde yayılır Bu dalgaların hızı saniyede 8 km kadardır İnsanın kulağına ulaştığında boğuk bir gürleme halindedir

2)Enlemesine Dalgalar:S dalgaları da denir Hızı 4,8 km kadardır Katı maddeler içinde yayılan bu tip dalgalar daha yavaş hareket ederler Yayılma yönüne dik titreşimler meydana getirirler

3)Uzun Dalgalar:L dalgaları da denilen bu tip dalgalar sismografların en son kaydettikleri dalgalardır Yıkıcı sarsıntıları meydana getirirler Bu dalgaların yayılma şekli, suya atılan bir taşın meydana getirdiği dalgaların yayılma şekli gibidir

Depremler çeşitli derecede olur;özel gözlemevlerindeki sismograflarla tespit edilebilecek zayıf depremler bulunduğu gibi, yerin yarılmasına ve kalabalık bölgelerde büyük felaketlere yol açabilecek derecede şiddetli depremler görülür Aynı şiddetteki depremler her yerde aynı etkiyi göstermez Depremlerin yaptıkları hasarların derecesi o yerin coğrafi özelliğine ve toprağın yapısına bağlıdır Kırık bölgelerde, alüvyonlu ovalarda ve kum, çakıl gibi gevşek topraklı yerlerde meydana gelen depremler daha çok zarar verir Kayalık alanlarda ve eski kütlelerin bulunduğu sahalarda meydana gelen sarsıntılar ise daha az hasar meydana getirir Bu durumda, depremin meydana getirdiği zararları asgari seviyeye indirmek mümkündür Sert kayalık alanlar üzerine depreme dayanıklı evler yapmak bu tedbirlerin başlıcasıdır Depremin zararlarını en aza indirmek için alınacak diğer tedbirler:

İlk 2-3 saniye içinde depremin şiddetlenip şiddetlenmemesine göre tedbir almalıyız Eğer şoklar hafif ise deprem uzaktadır ve asıl şok gelmeden tehlikeli yerden uzaklaşmalıyız

Kaçarken yanan ocak gibi şeyleri bırakmamaya dikkat etmeliyiz Deprem sonrası su ve elektrik sistemlerini kontrol edip, tedbir almalıyız

İki, üç katlı evlerin üst katları daha emniyetlidir Merdivenler en tehlikeli yerleri teşkil eder Duvar, kiriş ve devrilebilecek eşyalardan uzak durup masa, sıra gibi altı emin yerlere sığınmalıyız Dışarıda binalardan uzak durmalıyız


Kıyılarda sismik dalgaların tehlikesine karşı sahilden uzak durmalıyız

Heyelanlı alanlarda kaya parçalarının yuvarlanabileceğini göz önüne almalıyız

Depremin birinci dakikasından sonra tehlikenin çoğu geçmiştir Bu taktirde –yanan bir yer veya bir şey varsa- yangın söndürülmelidir

Asıl depremden sonra hafif sarsıntılar olabilir Bu şokların sağlam yapıları da yıkabileceği unutulmamalıdır

Bu tedbirlerle birlikte yapılacak en önemli iş, soğuk kanlılıkla Allah telaya sığınmak ve yersiz telaşlara kapılarak bazı zararlara sebep olmamalıyız

Yer yüzünde meydana gelen depremlerin şiddeti Mercalli-Cancani ve Richter ölçeklerine göre tespit edilir Mercalli ölçeği 12, Richter ölçeği ise 10 derecelidir Depremler şiddetlerine göre Mercalli Cancani ölçeğinde şu şekilde derecelenir: 1Derece: Ancak sismograflar kaydeder 2Derece: Çok hafif geçer Binaların üst katlarında oturanlar ve çok hassas kişiler tarafından hissedilir 3Derece:Hafif sarsıntılardır 4Derece: Orta şiddette sarsıntılardır Evlerde kolayca hissedilebilir 5Derece: Oldukça şiddetlidir Herkes duyar Bütün binalar ve eşyalar sallanır 6Derece: Şiddetlidir Herkes duyar Bazı binaların sıvaları dökülür 7Derece: Çok şiddetlidir Binalarda çatlaklar oluşur Ev eşyaları devrilir 8Derece: Tahripkardır Bacalar ve anıtlar yıkılır Binalarda yarıklar oluşur 9Derece: Çok tahripkardır Taş binalar çöker 10Derece:Yıkıcı sarsıntılardır Binalar temellerinden yıkılır Şehirlerdeki su boruları,kanalizasyon ve hava gazı boruları gibi alt yapı hizmetleri büyük hasarlara uğrar Demir yolları bozulur 11Derece:Afettir,bütün yapılar yıkılır Yerde büyük çatlaklar, çökmeler olur

12Derece: Çok büyük afettir İnsan yapısı olan her şey yıkılır Yer yüzünün şekli değişir Yatay yer değiştirmeler olur

Bugüne kadar, Richter ölçeğine göre tespit edilen en şiddetli sarsıntı 1960’da Şili’de 8,5 şiddetinde olmuştur

Denizin dibinde veya kıyıda meydana gelen depremler, şiddetine göre denizlerde büyük ve hızlı dalgalara sebep olur Bunların hızları saatte 600-800 km’ye ulaşabilir Bu tür dalgalara Japonca: Tsunami adı verilir

Depremleri inceleyen bilim dalına sismoloji, depremle oluşan sismik dalgaların süre ve genlik gibi özelliklerini kaydeden aygıta sismograf denir


Sismograf bir çerçeve, ona asılı bir ağırlık ve bunların birbiri karşısındaki konumlarında meydana gelen değişikliği kağıt üzerine aktaran bir düzenekten oluşur Sismografın içinde bulunan ayna düzeni bir ışık demetini döner bir silindir üzerindeki fotoğraf kağıdına yansıtır Sismik dalgalar sismografın bulunduğu yeri sarstığı zaman sismograf bu sarsıntıyla hareket eder; ama içinde asılı durumda bulunan ağırlık hareket etmez Böylece ağırlık ile üzerinde asılı olduğu çerçevenin birbiri karşısındaki konumu değişir Buna bağlı olarak aynadan yansıyan ışık demeti döner silindirin yüzeyindeki fotoğraf kağıdı üzerinde zikzaklar çizer Böylece sismik dalgaların özelliklerini gösteren çizgiler fotoğraf kağıdı üzerine işlenmiş olur

Yeryüzünde ve yeraltında meydana gelen depremlerin etkisi oldukça büyük olabilir Çoğu zaman toprak kabarmaları, çöküntüler faylar meydana gelir; 1906’da San Francisco depreminde böyle bir fay görülmüştür Boyu 470km’yi bulan bu fay önüne çıkan her türlü araziyi hemen hemen doğru bir çizgi üstünde ikiye bölmüştür, yerüstü ve yeraltı sularında önemli değişiklikler olmuştur Bu faylar boyunca birbirinden ayrılan arazilerin dikey veya yatay olarak kaydıkları, eski düzen ve biçiminin kilometrelerce genişliğinde bir alanda değişikliğe uğradığı görülür


Bir depremde etkilenen bölgelerin genişliği depremin sebebiyle yakından ilgidir Buna göre depremler şöyle sınıflandırılabilir:

1)Çöküntü Depremler:
Yeraltındaki bazı boşlukların birdenbire çökmesinden ileri gelir Bazen çok şiddetli olan bu çeşit depremler, etkisini özellikle dar alanlarda gösterir 1879’da İsviçre’nin Glaris kantonunun küçük bir kısmında olan deprem buna örnektir

2)Volkanik Depremler: Yanardağ püskürmelerinden önce veya püskürmeyle birlikte olur Bu depremin sebebi kapalı olan yanardağ bacasından çıkmak isteyen gaz veya lavın vuruntusudur1883’de İschia adasında meydana gelen deprem bu çeşit bir deprem sayılır Yalnız birkaç kilometre öteden duyulabilen bu deprem Casamicciola şehrini yıkarak bu küçücük adada 3000 insanın ölümüne yol açmıştır Oysa eski ağzı adanın ortasında bulunan aynı yanardağ 1302 yılından beri hiçbir faaliyet göstermemiştir

3)Tektonik Depremler: Depremlerin en önemli olanıdır Bunların kesin sebebi henüz tartışma konusudur ve sebebinin tek olmadığı da şüphesizdir Tektonik depremler yerkabuğunun, jeolojik sebeplerle bozulmuş olan izostatik dengesini elde etmesinden doğabileceği gibi, bazı faylar boyunca gelişen ağır ve belirsiz kaymaların sebep olduğu gerilim yığınlarından da ileri gelebilir Onun için deprem bakımından en tehlikeli bölgeler (deprem bölgeleri) sıradağların ve büyük deniz çökeklerinin yanı başında bulunur (Japonya, Şili, Sonda adaları ve küçük ölçüde Akdeniz’in çevresi)

Önemli tektonik depremlerde hemen her zaman ilk sarsıntıdan sonra gittikçe daha az şiddette gelen ve günlerce, hatta aylarca sürebilen bir dizi hafif depremler görülür Bu ikinci derecedeki sarsıntılar, deprem merkezinin bulunduğu bölgede denge ve gerilimin ayarlanmasıyla açıklanır Bunun tersine olarak şiddetli bir depremden önce hafif öncü depremlerin görüldüğü daha sıktır Bununla beraber bu konuda yapılan sayısız incelemelere rağmen bu gibi zayıf depremlerin ardından büyük bir sarsıntının gelip gelmeyeceğini kestirmek çok güçtür


Tektonik depremlerin incelenmesi, yerkabuğunun az veya çok derin tabakalarının fizik ve mekanik yapısı bakımından önemli bir rol oynar Bu çeşit bir incelemede göz önünde bulundurulacak önlemler şunlardır:

1)Deprem merkezinin derinliği, bilinen depremlerin çoğunda deprem merkezi, yeryüzüyle 50 km’lik bir derinlik arasında bulunur Fakat yerin 700 km kadar derinliğinde, derin merkezli depremlerin meydana geldiği yakın zamanlarda anlaşılmıştır Bu gibi depremlerin etkileri coğrafi bakımdan çok yaygın ve geniş olabilir; fakat genellikle hiçbir yerde büyük zarara yol açmıştır

2)Yayılma Dalgaları:Deprem dalgaları titreşimli dalgalardır; başlıcaları şunlardır:boylamasına iç dalgalar, enlemesine iç dalgalar, ve uzun dalgalar; boylamasına iç dalgalar, uzak bir yerde ilk defa beliren dalgalara denir;enlemesine iç dalgalar ikinci olarak gelen dalgalardır; derin depremler dışında yüzeysel olan çeşitli dalgalara da uzun dalgalar denir; çünkü bunların titreşim devresi ötekilerden daha uzundur

Bu dalgaların çeşitli sismoloji istasyonlarınca “sismogram” adı verilen grafikler halinde kaydı ve bu kayıtların karşılaştırılmasıyla deprem merkezinin derinliği ve merkez üssü noktası kesinlikle bulunabilir İç dalgalar geçtikleri çeşitli tabakaların esnekliğiyle belirlenen bir yayılma hızı gösterir; deprem merkezi derinse hız da fazladır Sürekli kırılma yüzünden bu dalgaların yolağı yukarı doğru hafifçe içbükey biçimdedir, hızları da boylamasına iç dalgalar için 7,5-15 km/s, enlemesine iç dalgalar için 4-7,5 km/s kadardır, yüzeysel dalgalar, 4km/s’lik bir hızla yayılır Ayrıca, iç dalgalar, “yerçekirdeği” adı verilen 3000 km derinliğe ulaştıkları zaman gerçek bir kırılma ve yansımaya uğrar; yeryüzüne geri dönen bütün bu dalgaların tespit edilerek inceden inceye gözden geçirilmesiyle Yer’in iç yapısı hakkında bir fikir edinmek mümkün olabilir

Bazı özel deprem olaylarına da değinecek olursak:Deniz kıyısı yakınında veya denizde olan depremler, hava olaylarından ileri gelen kabarmalardan farklı olarak korkunç deniz kabarmalarına yol açabilir Öte yandan da insanların hayal gücünü işleten çeşitli belirtiler de deprem olacağına birer işaret sayılmıştır Fakat bunlar daha çok volkan faaliyetleriyle ilgilidir Aynı şekilde, deprem sırasında topraktan gelen gürültünün kaynağını bulmak ve bunu belirli bir sebebe bağlamak da pek kolay değildir Geçmişte, bazı şiddetli hava olayları (kasırga, fırtına, siklon) ile depremler arasındaki az veya çok tesadüfi ilintiler üzerinde durulmuştur Bu olayların bazı hallerde, önceden var olan gizli gerilimlerin boşanması için bir “tetik” rolü oynama ihtimali tahminen inkar edilemese de günümüzde bilim adamları buna ancak bir istisna olarak bakabilirler Fakat gene de insan açısından pratik önemi göz önünde tutularak bu konu üzerinde sürekli çalışmalar yapılmaktadır

Türkiye'de depremler



Marmara depremi fay hattı Çınarcık Çukuru


Türkiye dünyanın aktif deprem kuşaklarından biri olan Alp-Himalaya deprem kuşağı üzerinde yer alır Ülkemizin yüz ölçümünün % 42’si birinci derece deprem kuşağı üzerindedir 20 yy’ın başlarından beri yapılan istatistiği çalışmalar Türkiye’de yaklaşık olarak her iki yılda bir yıkıcı deprem, her üç yılda bir de pek çok yıkıcı deprem olduğunu göstermektedir Bu durum Türkiye’de kaçınılmaz bir doğal afet olduğunu ortaya koymaktadır Yapılması gereken en önemli önlem depremin özelliklerini çok iyi tanıyıp gerekli tedbirleri zamanında almaktır

Ülkemizde başlıca deprem kuşakları şunlardır: a)Kuzey Anadolu Deprem Kuşağı:Türkiye’nin kuzey kesiminde doğu-batı doğrultusunda uzanan kuzey Anadolu deprem kuşağı yaklaşık 1500 km uzunluğa sahiptir Marmara Bölgesi’nde; Saros Körfezinden başlar, Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki Aras Vadisi’ne kadar uzanır Bu kuşak Gelibolu, Marmara Denizi’nin derin kısımları, İzmit Körfezi, Adapazarı,Düzce-Bolu, Gerede,Merzifon, Suluova, Erbaa-Niksar, Kelkit vadisi ile Erzincan, Erzurum, Varto ve Van üzerinden geçen bir hat şeklinde uzanır Ayrıca Çanakkale, Edremit, Bursa ve İznik bu kuşak içerisinde kalır Bu kuşak an çizgileriyle “Kuzey Anadolu Fay Hattı” adını alır Kuzey Anadolu Fayının kuzeyinde ve güneyinde ortalama 50km genişliğindeki alanı kapsayan bu kuşak içerisindeki çok şiddetli depremlerin meydana gelme olasılığı yüksektir

b)Güneydoğu Anadolu Deprem Kuşağı: İskenderun Körfezi’nden Van’ın doğusuna kadar bir yay çizerek uzanır Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya, Elazığ, Bitlis ve Van bu kuşaktır Bu kırık hattı, Kuzey Anadolu deprem kuşağı ile Bingöl-Karlıova çevresinde birleşir Ayrıca Van Gölü çevresi ile, kuzeye doğru Malazgirt, Tutak(Ağrı), Aşkale-Erzurum-Pasinler-Horasan havzalarındaki faylar üzerinde de sıkça depremler oluşmaktadır


Türkiye deprem haritası


c)Batı Anadolu Deprem Kuşağı: Ege Bölgesi’ndeki Bakırçay, Gediz, Küçük ve Büyük Menderes çöküntü ovaları boyunca uzanan bazı diri fay hatları bulunmaktadır Bu fay hatlarına uyum gösteren deprem kuşağı; Ayvalık, Dikili, İzmir, Aydın, Denizli, Isparta ve Akşehir’in içine alır Ayrıca Burdur, Acıgöl havzalarının kenarlarında ve Sultan Dağları’nın kuzey eteklerinde de faylar uzamaktadır Bu faylar boyunca zaman zaman depremler olmaktadır

Yurdumuz deprem tehlikesi bakımından beş bölgeye ayrılmıştır:I derece deprem bölgeleri; başta Kuzey Anadolu ve Güneydoğu Anadolu fay kuşakları boyunca uzanan sahalar ile Ege Bölgesi ve Göller Yöresi’ni kapsarII derece deprem bölgesi; I derece deprem bölgelerinin çevresini kuşatır Trakya’nın kuzeyi, Karadeniz kıyıları İç Anadolu’nun çevresi ile Güneydoğu Anadolu’nun güneyi III Ve IV Derece deprem alanlarını oluşturur Tuz Gölü ile Akdeniz kıyısı arasındaki saha deprem tehlikesinin en az olduğu V Derece deprem bölgesidir


Bazı büyük şehirlerimizin I Derece deprem bölgeleri üzerinde kuruldukları, nüfusumuzun yarıdan fazlasının bu sahalarda yaşadığı bir gerçektir Türkiye, deprem riski açısından dünyanın en önde gelen ülkelerindendir Depremlerin oluşturacağı hasarları azaltmanın en etkin iki yolu depreme dayanıklı yapılar inşa etmek ve toplumu depreme karşı eğitmektir Yaşadığımız mekanlarda depremin olumsuz etkilerini en aza indirebilmek için bazı önlemler alınmalıdır Bunun ötesinde sarsıntı sırasında ve sonrasında yapılması gereken işler ile uygulanması gereken kurallar özellikle can kaybını azaltmak açısından çok önemlidir Depremin ne zaman olacağını belirlemek günümüzde teknik açıdan mümkün olmadığından deprem bölgelerinde yaşayan insanların bu konuda her sn hazırlıklı olmaları gerekmektedir

Üç büyük sismik kuşak belirlenmiştir:



Deprem nedeniyle bir bölümü yıkılmış bir ev


1) Toprak hareketlerini kaydeden ve ölçen bir cihaz Sismograf umûmiyetle zelzelenin, yer ve şiddetini, saatini, süresini kaydederse de; toprağın jeolojik yapılarını, petrol ve mâden yataklarının bulunmasını, deniz dalgaları ve fırtınaların meydana getirdiği mikrosismik hareketlerin tespitini, volkanik ve nükleer patlama titreşimlerini, çevre gürültüsünü ölçen türleri de vardır Deprem dalgaları başladığı yerden her yöne dağılarak geçtiği yol üzerinde fizikî değişiklikler yapar


Büyük Okyanusu çevreleyen levhaların sınır bölümleri boyunca uzanan ve sismik açıdan son derece etkin Büyük Okyanus veya Pasifik Okyanusu, Amerika ve Asya kıtaları arasında ve dünyanın en büyük okyanusu İsmini İspanya krallığı adına Dünya'yı dolaşan Portekizli denizci Ferdinand Magellan vermiştir Magellan, günler süren zorlu ve fırtınalı şartlar altında adını verdiği Macellan Boğazı'ndan geçip bu okyanusa açıldığında, fırtınaların dinmesinden ve kendisini sakin suların karşılamasından dolayı Portekizcede "sakin" anlamına gelen "Pasifico" kelimesinden yola çıkarak bu ismi vermiştir

And Dağları ve California'daki San Andreas kırık kuşağını içeren Büyük Okyanus deprem kuşağı; 2) And Dağları Güney Amerika’nın Pasifik sahilleri boyunca uzanan 8900 km ile dünyanın en uzun ve yüksek dağ silsilelerinden biri Venezuela, Kolombiya, Ekvador, Peru, Bolivya, Şili ve Arjantin’in bazı kısımlarını kaplar Andlar, güneyden kuzeye doğru; Patagonya Andları, Orta Andlar, Peru Andları, Ekvador Andları, Kolombiya Cordilleraları ve Venezuela Cordilleraları olmak üzere altı bölüme ayrılır

Kıtanın batısındaki kıyı şeridini kuzeyden güneye doğru iki

Avrupa'nın Avrasya olarak bilinen eski dünya kıtasının batısındaki büyük yarımada olan Avrupa, Sami dillerde Erep (yahut Irib) Güneşin Battığı taraf anlamına gelir Fenikelilerden Yunanlılara geçen bu ad, Yunanca'da Europa olmuş ve Ege Denizi'ne göre batıda bulunan ülkelere bu ad verilmiştir

Akdeniz kıyılarından Büyük Okyanusa kadar uzanan ve güney sınırları boyunca Alp kuşağını içeren Asya kuşağı; 3) dünya çapında kesintisiz bir çöküntü (rift) sistemi oluşturan orta okyanus sırtları

Bu kuşakların ve bu kuşaklarla bağlantılı çeşitli alanların dışında kalan bölgelerde, levha sınırlarından oldukça uzak kesimlerde de küçük ya da büyük ölçekli depremler oluşabilir Levha içi depremler olarak adlandırılan bu sarsıntılar, levha devinimi dışındaki mekanizmalarla açıklanır ve enderde olsa gerilimlerin, levhanın iç kesimlerindeki kayaçların dayanımını da aşabileceği varsayımına dayanılır Örneğin, magmanın aşamalar halinde yukarı yükselmesi ve şiddetli püskürmeleri, sismik titreşimler başlatabilir Bazı düşük şiddetli depremler ise, çeşitli insan etkinlikleri sonucunda, yüzeyin hemen altındaki kayaç katmanlarının dengesinin bozulması sonucunda da oluşabilir

Akdeniz dünyanın en büyük iç denizidir Kuzeyinde Avrupa, güneyinde Afrika, doğusunda Asya'nın yer alır Çanakkale Boğazı ile Marmara Denizine buradan İstanbul Boğazı ile Karadeniz'e, Cebelitarık Boğazı ile Atlas Okyanusuna, Süveyş Kanalı ile Kızıldeniz'e, dolayısıyla Hind Okyanusuna bağlanır Yüzölçümü 2971000 kilometrekaredir Batıdan doğuya uzunluğu 3755 km, kuzeyden güneye genişliği 741 kilometredir Düzgün bir derinliğe sahip olup, ortalama derinliği 1400 metredir

Türkiye'de gerçekleşen önemli depremler

Yeraltı nükleer denemeleri, çok büyük su kütlelerinin büyük barajların arkasında toplanması ve atık suların, derin kuyular aracılığıyla Yer'in derinliklerine pompalanması, bu tür etkinliklerdendir


Sismograf


Depremlerin konumu Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey yarımkürede, Avrupa ve Asya kıtalarının kesişme noktasında bulunan bir ülke Ülke topraklarının büyük bir bölümü Anadolu yarımadasında, kalanı ise Balkan Yarımadası'nın uzantısı olan Trakya'da bulunur Ülkenin üç yanı Akdeniz, Karadeniz ve bu iki denizi birbirine bağlayan Boğazlar ile Marmara Denizi ve Ege Denizi ile çevrilidir Komşuları Yunanistan, Bulgaristan, Gürcistan, Ermenistan, İran, Irak ve Suriye'dir

sismograf aracılığıyla belirlenir Bu aygıt, odak noktasından Yer yüzeyine doğru ya da yüzey boyunca ilerleyen sismik dalgaların yol açtığı zemin salınımlarını kaydeder Yakınlarda oluşan bir depremin sismogramı oldukça basittir ve yayılma doğrultusunda titreşen birincil dalgalar (P dalgaları) ile daha yavaş ilerleyen ve yayılma doğrultusuna dik olarak titreşen ikincil dalgalan (S dalgaları), ayrıca Yer yüzeyi boyunca yol alan çok şiddetli yüzey dalgalarını gösterir Uzakta oluşan depremlerin sismogramlan ise daha karmaşıktır, çünkü bu durumda, belirli bir noktadan kaynaklandıktan sonra sismografa ulaşana değin yerkabuğunun çeşitli katmanlarında yansımaya ya da kınlmaya uğrayan çeşitli türden sismik dalgalar söz konusudur Bu dalgaların sismografa ulaşma süreleri ile dışmerkez uzaklıkları (kaynak noktasından olan uzaklıkları) arasındaki ilişki, bir zaman-uzaklık eğrisiyle belirlenir, ulaşma zamanı düşey, dış merkeze uzaklığı ise yatay eksenler üzerinde okunur Eğer çeşitli sismik dalgaların sismografa ulaşma zamanlan bir kayıt istasyonundaki sismogram üzerinde okunur ve standart zaman-uzaklık eğrileriyle karşılaştınlırsa, deprem merkezinin istasyondan olan uzaklığı hesaplanabilir

Bir depremin magnitüdü (açığa çıkan ya da harcanan toplam enerji miktarı), çoğunlukla Toprak hareketlerini kaydeden ve ölçen bir cihaz Sismograf umûmiyetle zelzelenin, yer ve şiddetini, saatini, süresini kaydederse de; toprağın jeolojik yapılarını, petrol ve mâden yataklarının bulunmasını, deniz dalgaları ve fırtınaların meydana getirdiği mikrosismik hareketlerin tespitini, volkanik ve nükleer patlama titreşimlerini, çevre gürültüsünü ölçen türleri de vardır Deprem dalgaları başladığı yerden her yöne dağılarak geçtiği yol üzerinde fizikî değişiklikler yapar

Richter ölçeğine göre belirlenir Richter ölçeği, sismik dalga genliklerinin sismograf kayıtlarına dayanılarak hazırlandığı bir logaritmik cetveldir" Ölçek, bir birimlik magnitüt artışı, depremin boyutlarında 10 katı bir artışa karşılık gelecek biçimde düzenlenmiştir; örneğin, Richter ölçeğine göre magnitüdü 8 olan bir deprem, magnitüdü 4 olan bir depremden 10 bin kez daha büyüktür İkincisi ancak zayıf bir hasara yol açarken magnitüdü 8 olan deprem büyük bir yıkıma neden olur Bir depremin magnitüdü, onun Yer yüzeyinde oluşturduğu sarsıntının algılanma derecesi ve belirli bir bölgede yol açtığı yıkımın boyutlannı ifade eden şiddetinden farklıdır Genel olarak bir depremin şiddeti dışmer-kezden olan uzaklığına bağlı olarak azalır Ama yüzey jeolojisi (örn bölgenin tabanında şart anakayaç yerine tortul kayaçların ya da gevşek yapılı dolgu malzemelerinin bulunması) ve başka etkenler nedeniyle, yapılar üzerinde yine de önemli etkilerde bulunabilir




Deprem sonrası


Bazı depremler tarihte çok büyük yıkımlara yol açmıştır Geniş bir alanda bu kadar kısa bir süre içinde bu ölçüde yıkıcı olan başka bir doğal olgu yoktur Örneğin, ML (Richter Ölçeği)</STRONG>: 1930 yılında Charles Richter tarafından geliştirlmiştir ve dalga genliğinin logaritması olarak tanımlanır Diğer tüm ölçekler Richter ölçeği temel alınarak geliştirilmiştir

1556'da 1556 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler


Çin'in Shaanxi eyaletinde görülen büyük depremde, yaklaşık 830 bin kişi ölmüş, bölgedeki kasaba ve köyler tümüyle yok olmuştur Büyük depremler sırasında oluşan sert yüzey hareketleri, yanlış tasarımlanmış ya da kötü inşa edilmiş yapılar üzerinde büyük hasarlara yol açabilir Bu tür durumlarda insanlar, yapıların altında kalarak ya da denetim dışı yangınlarda yanarak ölürler Kimi zaman depremlere eşlik eden toprak kaymaları ve çamur akmaları ya da denizaltı depremlerinin (bazen de yanardağ püskürmelerinin) neden olduğu tsunamiler de (sismik deniz dalgaları) son derece yıkıcı sonuçlara yol açar

</B>Çin Halk Cumhuriyeti</B>, yüzölçümü itibariyle dünyanın üçüncü, nüfus itibariyle en büyük ülke Güney Doğu Asya'da yer alır Yüzölçüm 'dir Başkenti Pekin olan ülkenin resmi dili Çince, para birimi Yuan'dır Doğusunda Güney Kore, kuzeydoğusunda ve kuzeybatısında Rusya, kuzeyde Moğolistan, güneybatıda Afganistan ve Pakistan, güneyde Hindistan, Nepal, Butan, Birmanya Laos ve Kuzey Vietnam, doğusunda ise Büyük Okyanus ile çevrilidir


1960'ların ortalarından başlayarak

Çin, </B>Çin Halk Cumhuriyeti</B>, yüzölçümü itibariyle dünyanın üçüncü, nüfus itibariyle en büyük ülke Güney Doğu Asya'da yer alır Yüzölçüm 'dir Başkenti Pekin olan ülkenin resmi dili Çince, para birimi Yuan'dır Doğusunda Güney Kore, kuzeydoğusunda ve kuzeybatısında Rusya, kuzeyde Moğolistan, güneybatıda Afganistan ve Pakistan, güneyde Hindistan, Nepal, Butan, Birmanya Laos ve Kuzey Vietnam, doğusunda ise Büyük Okyanus ile çevrilidir



Sovyet ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, 1991 yılına kadar Sovyetler Birliği (SSCB) olarak bilinen, şu anki devamı Rusya Federasyonu olan bir Avrasya ülkesidir Başkenti Moskova'dır Yüzölçümü 22402200 km²'ydi, ki bu da Dünyadaki en geniş yüzölçümüne sahip ülke olmasını sağlıyordu

ABD'li sismologlar, depremlerin önceden öğrenilmesine yönelik çok sayıda araştırma yaptılar Bu alanda çeşitli ilerlemeler sağlanmakla birlikte, depremlerin zaman, yer ve şiddetinin doğru ve kesin bir biçimde önceden kestirilmesine ilişkin bir yöntem geliştirilemedi Sismologlar, büyük depremler öncesinde, sık sık, depremlerin dışmerkezleri yakınındaki kayaç ve topraklarda ölçülebilir fiziksel değişikliklerin olduğunu saptadılar Esnek gerilmenin artmasından kaynaklanan zemin eğimindeki keskin değişiklikler, düzensiz magnetik değişimler, kara hareket hızının farklılaşması ve kayaç yoğunluğundaki önemsiz değişmeler bu tür haberci olaylar olarak tanımlanmıştır Dünyada ve Türkiye'de meydana gelen başlıca büyük depremler:

İstanbul - İstanbul, Marmara Bölgesi'nde il ve Türkiye'nin en büyük kenti Tarih boyunca çeşitli imparatorluklara başkentlik yapan, 133 milyar dolarlık yıllık üretimiyle Dünyada 34 sırada yer alır Türkiye'nin kültür ve finans merkezidir İstanbul, 41° K, 29° D koordinatlarında yer alır Marmara kıyısı ve İstanbul Boğazı (Boğaziçi) boyunca, Haliç'i de çevreleyecek şekilde Türkiye'nin kuzeybatısında kurulmuştur

Küçük Kıyamet, bkz 1509 Büyük İstanbul Depremi


1509 Büyük İstanbul Depremi 1509 Büyük İstanbul Depremi, Marmara Denizi'nde Adalar yakınlarında 10 Eylül 1509'da olmuş bir depremdir Depremin büyüklüğü ve yarattığı ağır hasar sebebiyle halk arasında Küçük Kıyamet olarak adlandırılmıştır

Lizbon Depremi (1755) Portekiz'in başkenti 714-1147 yılları arasında Arap egemenliğinde kalmış ve Uşbuna olarak anılmıştır


İstanbul - İstanbul, Marmara Bölgesi'nde il ve Türkiye'nin en büyük kenti Tarih boyunca çeşitli imparatorluklara başkentlik yapan, 133 milyar dolarlık yıllık üretimiyle Dünyada 34 sırada yer alır Türkiye'nin kültür ve finans merkezidir İstanbul, 41° K, 29° D koordinatlarında yer alır Marmara kıyısı ve İstanbul Boğazı (Boğaziçi) boyunca, Haliç'i de çevreleyecek şekilde Türkiye'nin kuzeybatısında kurulmuştur

1766 Büyük İstanbul Depremi 1766 Büyük İstanbul Depremi, Marmara Denizi'nin doğusunda 22 Mayıs 1766 Perşembe sabahı olmuş bir büyük bir depremdir Deprem İzmit'ten Tekirdağ'a kadar uzanan geniş bir alanda etkili olmuştur Tsunami yaratmış, bu alanda önemli hasarlar meydana gelmiştir 4000'den fazla kişi ölmüştür

San Francisco Depremi (1906) - Büyüklüğü 7,7-8,3 arasında Deprem ve sonrasında çıkan yangın büyük hasara sebep olmuştur {{Amerikan kenti

Karabük Depremi (1912) - 7,2 şiddetindeki depremde 2,514 kişi ölmüştür Karabük adını, üzerinde yaşadığı coğrafi ortamdan almıştır "Kara" ve "Bük" sözcükleri, kara çalılık yer anlamında, Karabük adının oluşumuna kaynaklık yapmıştır Bu topluluklarda yaşayan Türkmen toplulukları, Karabük cemaati adını bu biçimde almışlardır Türkiye'de 14 yer ve mevki adının bugün Karabük şeklinde geçmesi, cemaatlerin bu topraklardan diğer yerlere göç ettiği görüşünü kuvvetlendirmektedir

Erzincan Depremi (1939) - 7,9 büyüklüğündeki depremde 40000'e yakın insan ölmüştür Erzincan Her çeşit meyvenin yetiştiği, târih boyunca birçok büyük savaşların yapıldığı ve son bin senede on bir defâ haritadan silinen, “etrafı dağlık ortası bağlık” bir il İl toprakları 40° 46’ ve 38°15’ doğu meridyenleri ile 39°01’ ve 40°04’ kuzey paralelleri arasında yer alır Doğuda Erzurum, güneyde Tunceli, güneydoğuda Bingöl, güneybatıda Elazığ-Malatya, batıda Sivas, kuzeybatıda Giresun, kuzeyde Gümüşhane ve Bayburt illeri ile çevrilmiştir Trafik kod numarası 24’tür

Erzincan Depremi (1939) - 7,9 büyüklüğündeki depremde 32962 kişi hayatını kaybetmiştir Erzincan Her çeşit meyvenin yetiştiği, târih boyunca birçok büyük savaşların yapıldığı ve son bin senede on bir defâ haritadan silinen, “etrafı dağlık ortası bağlık” bir il İl toprakları 40° 46’ ve 38°15’ doğu meridyenleri ile 39°01’ ve 40°04’ kuzey paralelleri arasında yer alır Doğuda Erzurum, güneyde Tunceli, güneydoğuda Bingöl, güneybatıda Elazığ-Malatya, batıda Sivas, kuzeybatıda Giresun, kuzeyde Gümüşhane ve Bayburt illeri ile çevrilmiştir Trafik kod numarası 24’tür

Bolu Depremi (1944) - 7,2 büyüklüğündeki depremde 3,959 kişi ölmüştür Büyük Bolu orman, göl, kaplıca, dağ ve denizlerin kucaklaştığı, tabii güzellikleri ile ünlü, Türkiye'nin Batı Karadeniz bölgesinde yer alan bir il Sakarya, Bilecik, Eskişehir, Ankara ve Çankırı illeri ile çevrili olup 45°15' ve 41°05' kuzey enlemleri ile 39°29' ve 32°37' doğu boylamları arasında yer alır Trafik kod numarası 14'tür

Meksika Depremi (1985) 8,1 büyüklüğünde Meksika batısında Pasifik Okyanusu, doğusunda Karayip Denizi ve kuzey doğusunda Meksika Körfezi bulunan Orta Amerika ülkesi Meksika, kuzeyde Amerika Birleşik Devletleri sınırında geniş olup, Guatemala ve Belize ile komşu olduğu güneydoğuya doğru daralarak, bir üçgeni andırır Yucatan Yarımadası ve kuzeybatıdan Pasifik Okyanusuna sokulan Baja (Aşağı) Kaliforniya bu görüntüyü bozar

Ermenistan Depremi (1988) Ermenistan (Ermenice: Հայաստան, Hayastan, Hayq), Asya’nın batısında yer alan bir devlet Kuzeyinde Gürcistan, doğusunda Âzerbaycan, batısında Türkiye, güneyinde Nahçıvan ve İran yer alır Güney Kafkas Dağları ile Karadeniz ve Hazar Denizi arasında kalan bölgede denize kıyısı olmayan bir ülkedir Başkenti Erivan'dır

Erzincan Depremi (13 Mart 1992) 6,9 büyüklüğündeki depremde 653 insan ölmüştür Erzincan Her çeşit meyvenin yetiştiği, târih boyunca birçok büyük savaşların yapıldığı ve son bin senede on bir defâ haritadan silinen, “etrafı dağlık ortası bağlık” bir il İl toprakları 40° 46’ ve 38°15’ doğu meridyenleri ile 39°01’ ve 40°04’ kuzey paralelleri arasında yer alır Doğuda Erzurum, güneyde Tunceli, güneydoğuda Bingöl, güneybatıda Elazığ-Malatya, batıda Sivas, kuzeybatıda Giresun, kuzeyde Gümüşhane ve Bayburt illeri ile çevrilmiştir Trafik kod numarası 24’tür


İzmit Depremi(17 Ağustos 1999) Mw 74 büyüklüğündeki depremde 25000'e yakın insan ölmüştür

Düzce Depremi (12 Kasım 1999) Mw 72 büyüklüğündeki depremde yaklaşık 2000 kişi hayatını kaybetmiştir

Bakü Depremi (2000) Bakü Azerbaycan'ın başkenti Nüfusu 1700000'in üzerindedir Apşeron Yarımadasının güney kıyısında, Bakü Körfezinin meydana getirdiği geniş yayın üzerinde bulunur Bakü Körfezi, Hazar Denizinin en muhafazalı limanıdır Apşeron Yarımadası da kuzeyden esen güçlü Hazri rüzgarlarına karşı körfezi korur

Keşmir Depremi (2005) 80000'e yakın insanın ölümüne sebep oldu Cava Depremi (2006) 97 büyüklüğünde meydana gelmiştir Yaklaşık 70000 kişi ölmüştür

Deprem çeşitleri


1 Tektonik Depremler: İç kuvvetlerin neden olduğu gerilimlerin boşalması ile meydana gelen yer kabuğu hareketlerinin yol açtığı sarsıntılara Tektonik Depremler adı verilir Gerek şiddet gerekse etki alanı bakımından en önemli ve en yıkıcı olan depremlerdir Yeryüzünde olan depremlerin % 90'ı bu gruba girer Türkiye'de olan depremler de büyük çoğunlukla tektonik depremlerdir

2 Volkanik Depremler:
Bunlar volkanların püskürmesi sonucu oluşurlar Yerin derinliklerinde ergimiş maddenin yeryüzüne çıkışı sırasındaki fiziksel ve kimyasal olaylar sonucunda oluşan gazların yapmış oldukları patlamalarla bu tür depremlerin meydana geldiği bilinmektedir Bunlar da yanardağlarla ilgili olduklarından yereldirler ve önemli zarara neden olmazlar Japonya ve İtalya'da oluşan depremlerin bir kısmı bu gruba girmektedir Türkiye'de aktif yanardağ olmadığı için bu tip depremler olmamaktadır

3 Çöküntü Depremleri:
Bunlar yer altındaki boşlukların (mağara), kömür ocaklarında galerilerin, tuz ve jipsli arazilerde erime sonucu oluşan boşlukları tavan bloğunun çökmesi ile oluşurlar Hissedilme alanları yerel olup enerjileri azdır fazla zarar getirmezler Özellikle karstik sahalarda görülürler Ülkemizde en çok Akdeniz Bölgesindeki karstik mağaraların tavan kısımlarının çökmesi ile meydana gelirler

Depremden korunma yolları

Planlama




1999 Marmara Depremi sonrası bir görüntü


Yaşadığınız / bulunduğunuz mekanı inceleyin Korunma için bulunacağınız yeri ve muhtemel kaçış yolunu belirleyin

Eğer bulunduğunuz noktadan kendinizi 10-15 saniye içinde bina dışına çıkartacak ve güvenli bir açık alana ulaştıracak pozisyonunuz varsa bu yolu saptayın (Bu yöntem sadece giriş altı, giriş ve birinci katta olanlar için geçerlidir)


Deprem sırasında ilk 10-15 saniye binayı terk edebilmek açısından çok önemlidir Binalarda yıkıma yol açan unsur, hissettiğiniz ilk sarsıntı değil, binanın rezonansa girmesidir Bu da size 10-15 saniyelik süre kazandırmaktadır Bu süre içinde kaçma eylemini gerçekleştirebilecek bir yöntem bulduğunuz taktirde tatbik ederek zamanı saptayın Böylelikle hem kesin kaçış sürenizi öğrenebilir, hem de bu süreyi daha da kısaltacak yöntemler geliştirebilirsiniz

UNUTMAYIN: Kişisel kaçış zamanı ile birilerine yardım ederek (eşiniz, çocuğunuz, iş arkadaşınız ya da bedensel özürlü) kaybedeceğiniz zaman çok farklıdır Farklı senaryolar geliştirmenizde ve süre tutarak denemenizde yarar vardır


Binayı terk ederken mutlaka başınızı yüksekten veya tavandan düşen nesnelerden korumalısınız Bu aşamada yastık bir işe yaramayacak, aksine çevrenizi görmenize ve sesleri duymanıza engel olacaktır Bir kask veya baret, bulamazsanız bir sandalye veya bir tahta parçası, büyük ve kalın bir kitap işinize yarayabilir

Eğer binayı 10-15 saniye içinde terk edemiyorsanız, kesinlikle merdivenlerden, merdiven boşluklarından uzak durunuz Asansör bir tuzaktır, kullanmayınız Yıkılan binalarda en yüksek oranda ölüm bu noktalarda meydana gelmektedir Birinci kattan daha yüksekteyseniz atlamayı denemeyiniz Bunun yerine yüksek binalarda yapılması zorunlu olan harici yangın merdivenlerini kullanınız Demir konstrüksiyondan inşa edilen bu merdivenler, binadan bağımsız olduğu için yıkım darbesinden daha zor etkilenecek ve bağlı olduğu yerden kopması halinde çeperlerindeki kuşaklar nedeniyle düşme anında bir koruma alanı oluşturacaktır Dahili yangın merdivenleri koruyucu bir alan yaratmayacaktır

Eğer bulunduğunuz bina depreme dayanıklı ve bulunduğunuz mekandaki masa çelik veya kalın masif ahşap malzemeye sahipse başınıza düşebilecek eşyalardan sizi koruyabilir Ama tavan çökmesi halinde hiçbir koruyucu özelliği olmayacaktır

Bir "yaşam üçgeni alanı" yaratın Masa, yatak altı gibi yerler yerine, ağırlık merkezi yere yakın çelik dolaplar, para kasaları, çamaşır ve bulaşık makinesi gibi nesnelerin yanına yatın ve cenin pozisyonu alın Herhangi bir yıkılma anında bu nesneler belki ezilecek ama asla yok olmayacaklardır Yanlarında yaratacağı alan sizin yaşam üçgeniniz olacaktır Mutfak iyi bir saklanma ve yaşam üçgeni yaratabilecek uygun bir ortamdır Tezgah altında veya yanında yer alan fırın, bulaşık makinesi bu bölümün ezilme oranını en aza indirger Ancak set üstü dolaplardan dökülecek tabak, bardak ve benzeri cisimlere karşı bir önlem alınması, rafların düşmesine engel olmak için de duvarla olan bağlantılarının sabitleştirilmesinde yarar vardır

Bulunmamanız gereken bir yer de kapı pervazlarıdır Kapı pervazlarının taşıyıcı hiçbir özelliği yoktur Çelik kapılara da güvenilmemelidir Bunların da taşıyıcı özelliği olmadığı gibi gerektiğinde kırılması mümkün değildir Ayrıca üzerinize devrilme riski de bulunmaktadır

Unutmayın, depreme uykuda yakalandığınız taktirde kullanmanız gereken 10-15 saniyelik süre bir hayli azalacaktır Yatağınızın hemen kenarına ve yanına yan yatarak cenin pozisyonu alın

Deprem sonrası ihtiyaçları belirleyerek, bunları evde ulaşımı kolay ve herkes tarafından bilinen bir yerde, ayrıca arabanızda hazır tutun

Hangi malzemelere ihtiyacınız olabilir? Her aile bireyi için birer pilli fener ve yedek piller(Yedek piller her 6 ayda bir yenilenmelidir)
Üç günlük su ve yiyecek stoğu
İlk yardım kutusu, el kitabı ve gerekli ilaçlar
Giyecek, rahat ayakkabılar, naylon tente, battaniye, çarşaf
Ev ve araba anahtarları
Pilli radyo
Yedek nakit para
Bebekler için gerekli gıda ve malzeme

Deprem sırasında aile bireyleri bir arada değilse olasılığına karşı, deprem sonrasında buluşmak üzere güvenlikli bir yer belirleyin ve burada buluşma konusunda plan yapın

Bulunduğumuz şehir dışında bir akrabayı belirleyip, tüm aile bireylerinin deprem sonrasında bu kişiyi arayıp durumunu bildirmesini, böylece bu kişinin ayrı düşen aile bireyleri arasında haberleşmeyi sağlamasını planlayın

DEPREM ANINDA UYGULAYIN: Deprem anında 10-15 saniye içinde bulunduğunuz binayı terk edebiliyorsanız derhal kaçın, yoksa güvenli bir yer bulun

İlk sarsıntıyı hissettiğiniz anda sakin olun Paniğe kapılmayın Panik, sağlıklı düşünmenizi engelleyecek, hatalı, bilinç dışı hareket etmenize yol açacaktır Bilinçli düşünebilmek, hazırlıklarınızı felaket anında değil, daha önce yapmanıza ve planlamanıza bağlıdır

Kesinlikle oradan oraya koşmayın ve ayakta durmayın

UNUTMAYIN: Yan yatarak cenin pozisyonu (yan yatarak ayakların karına kadar çekilmesi, ellerle başın kapanması) almanız, ellerinizle başınızı korurken çevreyi görme ve gözlemleme şansı verecektir Kolon, kiriş veya duvarlar bir anda düşmeyecek, bu hareket belli bir sallantının ardından gerçekleşecektir Bu da size son dakikada da olsa vücudunuzu koruma şansı verecektir

Herhangi bir şekilde enkaz altında ezilme durumu olduğunda vücudunuz bu şekilde azami korunma olanağına sahiptir İç organlarınızın büyük bir bölümünü ve böbreklerinizden birini çalışır durumda tutabilmek için en ideal şekil budur

Balkona çıkmaktan, merdivenden inmekten, asansöre binmekten kaçının Kolon ve kirişlerden de uzak durun Bu arada, camlar kırılabilir, kitaplıklar devrilebilir, mutfak dolaplarındaki tabak çanaklar dökülebilir


Hazırladığınız deprem çantasına ulaşmak için zaman harcamayın Eğer o an elimizin altında değilse pilli radyo, fener, konserve yiyecek ve içeceklerin bulunduğu çantaya ulaşmaya çalışmak, sakınmak ve korunmak için size gerekli olan süreyi çalabilir

Deprem Sırasında Bina İçinde Bulunanlar: En güvenli yerler, ev yıkıldığında bizim yaşamamız için gerekli yer kalmasını sağlayacak sağlam ve büyük eşyaların yanıdır Bu eşyaların yanında anne karnındaki pozisyonda yatmak gerekir Bina çöktüğünde çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, mutfak tezgahı, büfe ya da büyük kanepe gibi eşyalar çökme sonucu tavanı bir miktar tutarak küçük bir alan yaratırlar Bu alan bir insanın yaşaması için yeterli olabilmektedir

Ancak önemli bir nokta evde belli dönemlerde deprem tatbikatının yapılması ve deprem sırasında nerede ne koşulda olursak olalım hiç düşünmeden doğru olan yere en kısa sürede ulaşma yollarının planlanması gerekmektedir Eğer bu yol üzerinde engel teşkil edecek eşyalar varsa kaldırılmalıdır Kapı altında durmak, masa ya da yatak altına girmek çok sakıncalıdır

Depremden önce yapılacak birkaç basit hazırlık depremden sonraki zor yaşantımızı çok kolaylaştırabilir Örneğin aracımızın bagajında; bir çadır, uzun müddet bozulmayan yiyecek ve içecekler, fener, ilk yardım malzemesi, giysi, telsiz, battaniye, sıhhi malzemeler gibi eşyaların bulunması, organize yardımın gelmesi için gerekli olan 3-4 gün boyunca bizi çok rahatlatacaktır

Eğer depremde evimiz yıkılmadıysa eve girip doğalgaz, elektrik, su, LPG tüpü gibi sistemleri ana vanalarından kapatmak gereklidir

Deprem Sırasında Araçta Bulunanlar: Yer sarsıntısını otomobilde, tünelde veya kapalı bir otoparkta hissettiğiniz anda; Paniğe kapılmayın

Yolda iseniz, aracınızı yol kenarına çekip, binalardan, elektrik direklerinden, veya ağaçlardan uzakta durdurun

Tünel içinde iseniz ve çıkışa yakın değilseniz, aracınızı durdurup aşağıya inin ve yanına yan yatarak cenin pozisyonu alın Aracınızın içinde durmayın Aynı yöntemi kapalı bir otoparkta iseniz aynen uygulayın

UNUTMAYIN: Araç içinde olduğunuz taktirde, üzerinize düşen bir parça ile ezilme riski taşıyorsunuz Oysa dışına çıkıp, yanına yattığınız takdirde, üzerinize yıkılacak tavan, tünel gibi büyük kitleler aracı belki ezecek, ama yok etmeyecektir


Deprem Sırasında Dışarıda Bulunanlar: Açıklık alanlarda durup, binalardan, elektrik direklerinden, ağaçlardan ve elektrik tellerinden, üst geçitlerden ve köprülerden uzak durun Herhangi bir nesnenin (balkon, araba vb) altına girmek çok sakıncalıdır Deprem bitene kadar açık alanda beklenilmelidir

Deprem Sırasında Deniz Kenarında Bulunanlar: Daha yüksek yerlere çıkın

Deprem Sırasında Bir Dükkan Veya Alışveriş Merkezinde Bulunanlar: Kaçmaya çalışmadan, raflardan uzak durup yere yatmalı, ellerinizle başınızı korumalı, sarsıntı bitmeden binadan çıkmaya çalışmamalısınız

Deprem Sırasında Sinema Veya Stadyum Gibi Yerlerde Bulunanlar: Oturduğunuz yerde kalmalı, kollarınızla başınızı korumalı, sarsıntı bitmeden hareket etmemeye çalışmalısınız

Depremden sonra

Deprem öncesi önlemlerinizi aldınız ve depremi az ya da çok hasarla atlattınız Bu kez başka sorumluluklar sizi bekliyor Ön koşul paniğe kapılmamak, uyanık ve hızlı davranmak

Eviniz hayatınıza zarar vermeyecek ölçüde hasar görüp, sizin dışarı çıkmanıza izin veriyorsa, binayı terk etmeden önce çevrenizdeki seslere kulak verin Bu sesler, sizden çok daha zor durumda olan insanlara ait olabilir Sese olan yakınlığınız sayesinde binanın dışından yapılacak bir yardımdan çok daha hızlı bir şekilde göçük altındakileri hayata kavuşturabilirsiniz

Kalabalık mekanları boşaltırken sakin olmak, hasarı en az ölçüde atlatmak açısından önem taşır

Binaların dışına çıktığınız andan itibaren de kurtarma çalışmalarına katılmak gerekir Verebileceğiniz küçücük bir destek, bir insan hayatı, daha büyük yardımlar birden çok insanın hayatı demektir

Sükunetinizi koruyun Durumunuzu değerlendirin Yaralı olup olmadığınızı belirleyin

Bulunduğunuz yapı yıkılmışsa, kontrollü, hızlı ve dikkatli bir şekilde binayı terk edin

Hemen ardından gelebilecek bir artçı şok, o ana kadar yıkılmamış, ancak taşıyıcı elemanlarına zarar vermiş olan binayı yıkabilir

Sarsıntı anında merdivenler bağlantı yerlerinden ayrılmış, tavandan dökülebilecek sıva, beton parçası olabilir Binadan ayrılırken kapıları dikkatli bir şekilde açın, bu gibi tehlikelerden sakının ve başınızı koruyun

EĞER ENKAZ ALTINDA İSENİZ Kıpırdayacak durumunuz varsa ve kesin bir çıkış yolu görebiliyorsanız hareketlenin Aksi takdirde pozisyonunuzu koruyun ve sakin olun Fazladan her çaba, size gelecekte gerekli olacak enerjiyi ve suyu tüketecektir

Dışarıdan bir müdahale sesi duyana kadar bağırmaya çalışmayın Bu enerjinizi zamansız tüketmenize yol açacaktır Bir ses duyduğunuzda cevap verin ve pozisyonunuzu anlatmaya çalışın

İlerleyen saatlerde dışarıya ses verebilecek bir ses kaynağı yaratma yolu bulun Tencere benzeri bir metale vurulacak bıçak sapı sert bir yüzeye vurabileceğiniz diğer sert bir cismin olup olmadığını kontrol edin Çünkü saatler geçtikten sonra böyle bir şey edinme gücünü kaybetmiş olabilirsiniz

Kurtarma ekiplerinin, olay yerine ulaştıklarında bakacakları ilk yer enkaz üzerinde kabarmış bölgelerdir Kabaran bu bölgeler muhtemel yaşam üçgenlerinin olduğu noktalardır (Buzdolabı, bulaşık ve çamaşır makinesi, çelik para kasası, demir dolap vb) Böyle bir pozisyona sahipseniz, ilk ulaşılacak kurtarma bölgesindesiniz demektir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.