|
|
Konu Araçları |
bitlis, hayvancılıksanayi, madencilik, tarım, yüzey, şekilleriiklimitarihi |
Bitlis | Yüzey Şekilleri-İklimi-Tarihi | Tarım ve Hayvancılık-Sanayi | Madencilik |
05-04-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Bitlis | Yüzey Şekilleri-İklimi-Tarihi | Tarım ve Hayvancılık-Sanayi | Madencilik■ Bitlis 16 yüzyılda çevresindeki Tatvan, Ahlat, Muş, Bulanık ve Hınıs nahiyeleri kendisine bağlı olan bir Osmanlı Vilayeti iken daha sonraları Muş Sancağına bağlı bir kaza olarak 19 yüzyılın ortalarına kadar gelmiştir 1879'da Siirt, Muş, Genç, Bitlis merkez sancaklarının bağlı olduğu 4 sancak, 19 kaza, 8 nahiye ve 2088 köyden oluşan bir vilayet olan Bitlis 1919 yılında yeni bir düzenlemeyle ikinci sınıf vilayet olmuş, 1929'da Muş vilayetine bağlı bir kaza haline getirilmiştir Bitlis'in konumu Bitlis 16 yüzyılda çevresindeki Tatvan, Ahlat, Muş, Bulanık ve HınısSiirt, Muş, Genç, Bitlis merkez sancaklarının bağlı olduğu 4 sancak, 19 kaza, 8 nahiye ve 2088 köyden oluşan bir vilayet olan Bitlis 1919 yılında yeni bir düzenlemeyle ikinci sınıf vilayet olmuş, 1929'da Muş vilayetine bağlı bir kaza haline getirilmiştir 6 yıl ilçe olarak yönetilen Bitlis, 25 Aralık 1935 tarih ve 2885 sayılı Kanunla tekrar il haline getirilmiştir 4 Ocak 1936 tarihinde yürürlüğe giren bu kanunla Bitlis, Mutki, Ahlat, Hizan ve Kotum ilçelerinden müteşekkil Bitlis Vilayeti kurulmuştur Bu kanundan kısa bir süre sonra ilçe merkezi Kotum'dan Tatvan'a nakledilmiştir Ahlat'a bağlı bir bucak merkezi olan Adilcevaz ilçe haline getirilmiş, 1 Mart 1953 yılında son idari şeklini almış iken, 04071987 tarihinde 3392 sayılı kanunla Güroymak Bucağının da ilçe haline gelmesiyle ilimiz bugünkü idari yapısına kavuşmuştur İl Adilcevaz, Ahlat, Güroymak, Hizan, Mutki ve Tatvan olmak üzere 6 ilçesi vardır Bitlis merkez ilçe ve bağlı ilçelerinde birer belediye teşkilatı, il merkezine bağlı Yolalan, Adilcevaz ilçesine bağlı Aydınlar, Ahlat ilçesine bağlı Ovakışla, Güroymak ilçesine bağlı Gölbaşı ve Günkırı, Hizan ilçesine bağlı Kolludere ile Mutki ilçesine bağlı Kavakbaşı ve Koyunlu beldelerinde birer belediye teşkilatı olmak üzere toplam 15 yerleşim merkezinde belediye teşkilatı bulunmaktadır Yüzölçümü: Bitlis İlinin genel olarak yüzölçümü 6706 km2 dir Bu rakama Bitlis İli sınırları içerisinde kalan Van Gölünün 1876 km2’ lik kısmı da dahil edildiği takdirde toplam olarak İlin yüzölçümü 8582 km2 olmaktadır Nüfus: 2000 yılı genel nüfus sayımına göre 388678 nüfusa sahip olan Bitlis İlimiz; 6 İlçe ( Adilcevaz, Ahlat, Güroymak, Hizan, Mutki, Tatvan ), 8 Belde, 334 Köy ve 299 Mezra’ dan oluşur BİTLİS İSMİNİN KAYNAĞI Gerek Makdis’i gerekse Şerefname’nin yazarı tarihçi Sultan Şerefeddin biri Romanlılar ülkesine diğeri de Farslar’a ait yazdıkları kitaplarda, Büyük İskender için iki boynuzlu İskender diye söz ederler Çünkü İskender’in alnında boynuz şeklinde iki et parçası vardı Başka bir açıklamada da, her 32 yıla karn deniyor Yıldızlarda her 32 yılda bir döndükleri için ve de Alexander (İskender) 32 yıldan fazla yaşadığı için kendisine iki karnlı adam da denmektedir İki Karnlı Bey ( Alexander ) bu bölgeleri zapt edip Dicle kıyısına eriştiğinde, bu ırmağın berrak suyundan içer, suyun sağlığa yararlı olduğuna kanaat getirir Oradan Diyarbakır’a gelir Sonrada Batman kıyısından giderek Kefender Kalesi’ne varır Fakat Bitlis’ten çıkan sudan içer içmez gözleri ışıkla dolar Kefender’den Bitlis’e vardığında nehrin iki yatağa ayrıldığını görür Bunun üzerine önce Avih vadisinden akan sudan içer suyun pek yararlı olmadığını anlar Fakat Bitlis Kalesi’nin doğusundaki kaynaklardan içince, hemen orada sakin bir uykuya dalar Bu kaynağın suyundan yedi gün boyunca içer Kendisinde hiçbir hastalığın kalmadığını görünce hizmetçisi Bidlis’i yanına çağırır, “benim sadık hizmetçim eğer Chasulchas olmak istiyorsan, hazinemden keselerle yeteri kadar altın al ve hemen şuraya bir kale kur ( Bir kese 2000 altın ) Çapakçur’ dan döndüğümde bitmiş olsun Öyle bir kale olmalı ki alınması güç olsun Bu kaleyi ben bile kuşatsam, almakta zorluk çekeyim” Bu emri alan Bidlis, tüm ünlü yapı ustalarını, fen bilimcileri, fizikçileri, mühendisleri kalenin yapım işleriyle görevlendirir Bidlis, kalenin yapım işi bittikten sonra kaleye taşınır Çapakçur’un alınışından dönen Alexander, kaleyi kuşatır Fakat bir türlü kaleyi alamaz “Hey, seni dinsiz adam Bana karşımı gelmek istiyorsun?” der Sonrada kaleye her taraftan saldırı emri verir Yığınla asker gece gündüz kaleye saldırır Fakat nafile, sonuç değişmez Büyük İskender, kaleye kapanmış olan Bidlis’in karşısında çaresiz düşer Bidlis’e şunları söyler “İşlediğin tüm bu suçlara rağmen seni bağışlıyorum Çık dışarı” Alexander’in gönderdiği elçileri Bidlis tersyüz eder Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, eski efendisinin ordusunu mancıklarla taşa tutar Demir oklar yağdırır Alexander’in ordusuna, ordudan çok insan ölür Savaş bu şekilde 40 gün sürer 41 gün kalenin kayalıklarındaki bir mağaradan eşek arıları bir bulut gibi dışarı çıkarlar Her bir arı neredeyse bir serçe kadardır Askerler ve hayvanlar, arılardan kaçmaya başlarlar Arılar, Alexander’in burun ve kulaklarını sokarak neredeyse öldürürler Oda çareyi kaçmakta görür Bu olay Alexander’i oldukça yorar Muş ovasına doğru geri çekilir İşte tam bu sırada Bidlis, kaleden ayrılarak içinde mücevher olan bir kutu , kalenin anahtarı ve diğer armağanlarla Alexander’a gider Hediyeleri atının ayakları altına bırakan Bidlis yeri öper Sonra da hediye kutusunu kendisine sunar Alexander “ Hey, sen kahır olası adam Neden bunca askerimi öldürdün?” Bidlis hemen yanıt verir; “ Efendim, alınması güç bir kale inşa etmemi siz buyurdunuz Ben de emriniz üzere yaptırdım Öyle bir kale olmalı ki, Büyük Alexander bile almakta güçlük çeksin” Alexander, Bidlis’i kalenin Valiliğine atar Bu nedenle kale, Bidlis adını alır Alexander’in emri ile yaptığı için Fransızlar’ın tarih kitaplarında burası Alexander’in payı tahtı olarak adlandırılmıştır BİTLİSİN NEYİ MEŞHUR Bitlis'te Beşminare Hikayesi: Rus işgali sırasında Bitlis, bir harabe şehir görüntüsü alır Düşmanın çekilmesinden sonra savaş esnasında Bitlis’ ten kaçan bir baba ve oğul, Bitlis’e dönmek üzere yola çıkarak şehre hakim konumdaki Dideban Dağı eteğine varırlar Baba, şehirde canlı kalıp kalmadığını öğrenmek için oğlunu şehre gönderir Bir süre sonra oğul geri döner ve uzaktan babasına şöyle seslenir : “ Şehirde yaşama dair hiçbir iz yok; sadece beş tane minare ayakta kalmış” Bunu duyan baba yıkılır ,diz çöker ve şöyle bir ağıt yakarak oğlunu yanına çağırır “Bitlis’te beş minare, beri gel oğlan beri gel Yüreğim dolu yare, beri gel oğlan beri gel” Bu ağıt zamanla türkü ve manilere konu olarak günümüze kadar gelir Bitlis Kalesi: Bitlis Kalesi Şehir merkezinde sert bir kaya bloğu üzerindedir Şimdiye kadar bilimsel bir araştırmaya yönelik herhangi bir çalışma yapılmadığı için, içinde barındırdığı tüm esrarıyla ve bütün görkemiyle ayakta durmaktadır Yazılı kaynaklarda; MÖ 330 tarihinde Büyük İskender’in komutanlarından Leys Bedlis tarafından yaptırıldığı, çevresinin 2800 metre, yüksekliğinin 56 metre ve sur kalınlığının 7 metre olduğu, üstünde muhteşem bir han sarayı ile 300 ev, 1 han, 1 cami, ayrıca aşağı kalede ise, iki başı demir kapılı bir çarşı, bir bedesten ve birkaç yüz evin bulunduğu belirtilmektedir Günümüzde sadece kale mevcut olup, zaman zaman yapılan onarımlarla muhteşem görünümünü korumuştur Bitlis Tütünü:Dünyaca ünlü Virjinya tütününe denk kalitede olan Bitlis tütünü ile ilimizdeki sigara fabrikalarında; filtreli filtresiz Bitlis, Tekel2000, Best, Kansas, Samsun ve Maltepe sigaraları üretilmektedir Ayrıca, sarma tütün yöre insanının vazgeçemediği içeceğidir Bitlis Balı:Bitlis, Türkiye’ de en çok bal üreten iller arasındadır Coğrafi konumu itibariyle dağlık ve yayla olması, temiz tabiatı ve çok çeşitli kır çiçekleriyle Bitlis ve yöresi, arıcılık için çok müsait bir konumdadır Altın sarısı, saf, katkısız Bitlis balı; besleyici, yiyene şifa dağıtan nitelikte olup, misafirlere en güzel ikram, dostlara en güzel Bitlis armağanıdır Büryan Kebabı:Anadolu’nun bazı yerlerinde yapılan tandır kebabından çok farklı bir şekilde yapılan büryan için “Hevur” denilen erkek keçi eti tercih edilir, bulunmadığı taktirde erkek koyun eti kullanılır, kebap ağzı kapalı tandır içinde ateş değmeden kendi buharında pişirilir Büryanın sıcağı makbuldür Bunu temin için büryancı uzun müddet sıcaklığını muhafaza eden tandıra soğuyan gövdeleri tandıra indirir ve servis için tandırdan sıcak gövdeleri çıkarırBüryanla beraber garnitür olarak yaygın bir şekilde yaş üzüm tercih edilir Evlerde böyle bir kebap olanağı olmadığından, sadece büryancılardan temin edilir Etteki besleyici maddelerin kaybolmamasından dolayı besin değeri oldukça yüksek ve oldukça lezzetli bir yemek türüdür Bitlisin Tarihi Evleri:Genellikle yüksek bir duvarın sokaktan ayırdığı, dışa kapalı fakat o ölçüde içe doğru özgür ve özgün bir mimari anlayışı yansıtan Bitlis evleri ; düzgün kesme taştan, üzeri düz toprak damlı olarak inşa edilmişlerdir Dıştan donuk bir mimari özelliği gösteren yapıların taç kapılı girişleri, sanki gerçek gizemin evlerin içinde olduğunu gösterir Bitlis evleri,bu kapılardan içeri girildiğinde taç döşemeli avlular ve çeşitli meyve ağaçlarının süslediği bahçeleriyle insana açılan ferah bir dünyanın kapıları gibidir Adilcevaz Cevizi:Bitlis yöresinde yetişen kaliteli ceviz çeşitleri içinde önemli bir yeri olan, tanelerinin büyüklüğü ve doyumsuz lezzeti ile Adilcevaz Cevizi, ünü ülkeye yayılmış, uğruna her yıl hasat mevsiminde şenlikler düzenlenen bir yiyeceğimizdir nahiyeleri kendisine bağlı olan bir Osmanlı Vilayeti iken daha sonraları Muş Sancağına bağlı bir kaza olarak 19 yüzyılın ortalarına kadar gelmiştir 1879'da |
Cevap : Bitlis |
06-05-2009 | #2 |
[KAPLAN]
|
Cevap : Bitlis■ Doğu Anadolu'nun Yukarı Murat-Van bölümünde yer alan Bitlis ilinin doğusunda Van Gölü ve ili, güneyinde Siirt, kuzeybatısında Muş, kuzeyinde Ağrı illeri bulunur 6 ilçesi, 264 köyü vardır Bitlis'te folklor Folklor ve halk edebiyatı konusunda Bitlis çok zengin illerimizden biridir Özellikle altın kalbur ve Nemrut efsaneleri ünlüdür Halk oyunları içinde lorke, tanzara, halkuşta, meyroki, kılıç-kalkan, küvenk vb oyunlar dikkati çeker Bunların çoğunu kadın-erkek birlikte oynar Erkekler, geniş paçal ı, şal-şapik denilen şalvar, üstü keçi kılından, tabanı sicimden örülmüş harik denilen ayakkabılar giyerler Başlarına koyu renkli poşu biçiminde agal bağlarlar Yüzey şekilleri Bitlis'te arazi genellikle yüksek ve engebelidir Güneydoğu Toroslar'ın son bolümü burada yer alır ve yer yer 3 000 m'ye ulaşır: Sason Dağları (2 970 m), Haçreş Dağları (2 970 m), Karz Dağları (2950 m) Bitlis'te kışlar sert ve sürekli, yazlar kısa ve kurak geçer İl içindeki akarsuların bir kısmı Dicle Nehri'ne, bir kısmı Van GÖlü'ne dökülür Başlıca akarsular Garzan Suyu, Bitlis Suyu, Güzel Dere, Ahkis Çayı'dır Doğuda il topraklarına geniş bir körfez gibi giren Van Gölü'nden başka birkaç göl daha vardır: Nazik Gölü, Aygır Gölü, Arin Gölü ve Nemrut Dağı'nm krateri içinde yer alan Nemrut Gölü Tarım, hayvancılık, sanayi Bitlis'te tarıma elverişli alanlar azdır En çok buğday, darı ve sanayi bitkilerinden tütün yetiştirilir Hayvancılık ve arıcılık gelişmiş durumdadır Yılda 200 000 kg'a yakın bal elde edilir 1971'de Avcılı Araştırma Enstitüsü kurulmuştur Dağlık bölgelerde hayvancılık yapılır İlin başlıca sanayi kuruluşları tütün ve un fabrikası ve Tatvan Tersanesi'dir 1936'da kurulan lersane Van Gölü'nde işleyen gemilerin bakım ve onarımıyla uğraşır Gelir seviyesi ortalamaların altındadır Ulaşım, sağlık Bitlis ulaşım yönünden önemli bir noktadadır Avrupa'yı İran ve Pakis¬tan'a bağlayan Yolçatı-Elazığ-Muş demiryolu ilin sınırları içinden geçerek Tuğ İskelesi'nde son bulur; buradan Van'a işleyen feribotlar demiryolu bağlantısını tamamlar Tren istasyonu Tatvan'dadır Tatvan ve A'ılat'ta bir iskele, Adilcevaz'da bir limcm vardır Kaynak: BilgeNesilcom | Meydan Larouse Gençlik Ansiklopedisi s259 |
Bitlis-tarihi-ekonomisi-doğal yapısı-toplum ve kültür |
06-26-2009 | #3 |
Şengül Şirin
|
Bitlis-tarihi-ekonomisi-doğal yapısı-toplum ve kültürBitlis-tarihi-ekonomisi-doğal yapısı-toplum ve kültür Doğu Anadolu Bölgesi'nin en dağlık ve engebeli kesimlerinden birinde yer alan Bitlis ili Van Gölü'nün batısındadır Bitlis'in adına ilişkin söylentilerden bianne göre, Makedonya Kralı Büyük İskender, Asya Seferi sırasında bu yöreden geçerken komutanlarından Lis'e, burada kendisinin bile alamayacağı bir kale yapmasını emretmiş Dönüşünde kaleyi almak için çok uğraşan Büyük İskenderbunu basaramayıp çok sayıda askerini yitirince komutanı Lis'e çok kızmış Daha sonra gelerek kalenin anahtarlarını Büyük İskender'e teslim eden komutan, kendisinin bile alamayacağı bir kale yaptırmasını buyurduğunu krala anımsatınca bağışlarımış Komutanını onurlarıdırmak isteyen Büyük İskender de kaleye "Bad Lis" adını vermiş Bu ad zamanla "Bitlis" biçimine dönüşmüş Oysa Bitlis'in tarihi çok daha eskiye dayanır Asurlular'ın bu yöreye "Liz'in Yurdu" anlamında "Bit Liz" dedikleri bilinmektedir BİTLİS İLİNE İLİŞKİN BİLGİLER YÜZÖLÇÜMÜ: 6707 km2 NÜFUSU (1990): 330115 İL MERKEZİ: Bitlis İLÇELER VE NÜFUSLARI (1990): Merkez ilçe (68132), Adilcevaz (26950), Ahlat (34217), Güroymak (37030), Hizan (43790), Mutki (38004), Tatvan (81992) BAŞLICA KENTLER VE NÜFUSLARI (1990): Tatvan (54071), Bitlis (38130) BAŞLICA YÜKSELTİLER: Süphan Dağı (4058 metre), Avaberhan Tepesi (3103 metre), Ziyarettepe (3002 metre) SICAKLIK: Bitlis kentinde en düşük 20,2°C (1221975), en yüksek 36,8°C (1671965), ortalama 9,3°C YAĞiŞ MİKTARI: Bitlis kentinde yıllık ortalama 981,8mm İLGİÇEKİCİ YERLER: Süphan Dağı; Ahlat mezar taşları; Hasan Padişah, Usta Şagirt, Hüseyin Timur, Bugatay Aka, Emir Bayındır kümbetleri; Bitlis, Kef ve Ahlat kaleleri Şerefiye Külliyesi, İhlasiye ve Hatibiye medreseleri; Urartu mezarları; Ulucami, Kızıl, Dörtsandık, Adilcevaz Paşa, İskender Paşa camileri; Elaman (Rahva) Kervansarayı; Alemdar, Hüsrev Paşa, Bayındır ve Hatuniye köprüleri; Ahlat Müzesi Doğal Yapı Bitlis ili topraklarının yaklaşık yüzde 70'i dağlarla kaplıdır İldeki Süphan Dağı 4058 metre yüksekliğiyle Türkiye'nin üçüncü yüksek dağıdır Van Gölü'nün kuzeyinde yer alan bu dağda yaşayan ve soyları tükenmekte olan çengel boynuzlu dağ keçileri ile yaban keçileri için bir koruma ve üretme alanı kurulmuştur Bitlis ili topraklarındaki bir başka önemli dağ ise, Van Gölü'nün batısında 2828 metre yükseklikteki Nemrut Dağı'dır Her iki dağ da birer sönmüş yanardağdır Süphan Dağı doruğunun yakınlarında bir buzul, Nemrut Dağı'nda ise 2247 metre yükseklikte biri küçük, iki göl vardır Nemrut Dağı'nın kraterinden hâlâ dumanlar tüter İlin güneyini engebelendiren Bitlis Dağları'ndaki başlıca yükseltiler, Alacabük ile Gözeli dağlarıdır Botan ve Garzan çayları ile Murat Irmağı' na Muş'un kuzey kesiminde katilan Karasu Çayı'nı oluşturan kollar il topraklarından kaynaklanır Ayrıca Van Gölü'ne dökülen bazı küçük akarsular vardır Bitlis ili sınırları içinde çok sayıda göl bulunur Yaklaşık yarısı Bitlis ili sınırları içinde kalan ve aynı zamanda Türkiye'nin en büyük gölü olan Van Gölü bir set gölüdür Nemrut Dağı'nın çıkardığı lavların çevreye yayılması, bu gölün oluşmasına yol açmıştır İldeki, öbür önemli göller ise Nazik Gölü, Sodalı Göl olarak da bilinen Arin Gölü, Nemrut ve Aygır gölleridir İl alanının yaklaşık üçte birini kaplamasına karşılık ormanlar önemli ölçüde yok edilmiştir Bu ormanlar genellikle meşe ağaçlarından oluşur Dağ eteklerindeki çayırlar ise hayvancılık bakımından önem taşır Sert bir kara ikliminin egemen olduğu Bitlis ilinde kışlar soğuk ve karlı geçer Yılda ortalama üç aya yakın bir süre yerlerin karla kaplı olduğu ilde, kışın pek çok köyün çevre ile ulaşım bağlarıtısı kesilir Kış ve ilkbahar ayları yağışlı geçer; kuytu vadiler ile göl kıyılarında iklim daha yumuşaktır Tarih Bitlis İÖ 11 yüzyılda Urartular'ın yurduydu Adilcevaz'daki Kef Kalesi Urartular'dan kalmıştır Daha sonra Asurlular'ın, Medler'in, Persler'in, Makedonya Krallığı'nın, Selevkoslar'ın ve Partlar'ın egemenliğinde kalan Bitlis yöresi, İÖ 2 yüzyılda Romalılar'ın elinegeçti Bizans döneminde yan bağımsız Ermeni yönetimlerin denetiminde olan Bitlis, İS 7 yüzyılda Araplar'ın saldınsına uğradı Araplar, Bitlis ve Ahlat'taki Ermeni patriklerini haraca bağladıktan sonra buradan çekildiler Daha sonra gene Bizanslilann eline geçen Bitlis, 10 yüzyılda Mervaniler'in egemenliği altına girdi 11 yüzyılda Anadolu'ya gelen Selçuklular, Bitlis topraklarında konakladılar Alp Arsları'ın Ahlat'a gelerek bir süre burada kaldığı bilinmektedir Bitlis'teki Mervani yönetimine son veren Dilmaçoğulları egemenliğini, Ahlatşahlar'ın yönetimi izledi Dilmaçoğulları ve Ahlatşahlar'ın yönetimi sırasında Ahlat ve Bitlis tanm, zanaat ve ticaretle zenginleşti Bu dönemde Ahlat pek çok cami, medrese, han ve kervansarayla donatıldı Eyyubi, Harezmşah ve Moğol saldırilan sonunda Bitlis ve Ahlat büyük ölçüde yıkıma uğradı Şerefhanlar yörede egemenlik kurduktan sonra İlhanlı, Celayirli, Timur, Karakoyunlu, Akkoyunlu ve Saf evi işgalleri geçiren Bitlis, 1514'te Çaldıran Savaşı sonucunda Osmanlı topraklarına katıldı 13 yüzyıldaki onanm dönemi olarak adlarıdınları dönemin zenginliğine bir daha ulaşamayan Ahlat'ta Selçuklu kültürünün ürünü olan yapı kalıntilan bugün de ayaktadır Osmanlı döneminde de Bitlis, Ahlat ve Adilcevaz'da mimarlık bakımından değer taşıyan bazı yapılar yapılmıştır I Dünya Savaşı sırasında Çarlık Rusya'sının saldırısına uğrayan Bitlis, Cumhuriyet'in ilanından sonra il yapıldı 1929'da ilçe olarak Muş'a bağlarıdı; 1936'da yeniden il oldu Ekonomi Bitlis halkının başlıca geçim kaynağı hayvancılıktır İl alanının yaklaşık üçte birini kaplayan meralarda koyun, kıl keçisi ve sığır beslenir Yerleşik yaşayanların yanı sıra göçebe aşiretlerin de büyük sürüleri vardır Bitlis ilindeki meralann bir bölümünü yazın, başta Alikan aşireti olmak üzere, göçer de denen göçebeler kiralar ve yaylak olarak kullanır Göçer aşiretler sürülerindeki hayvanlardan süt, yün, kıl ve deri elde eder, tulum peyniri üretir, keçilerin kılından çadırlarını dokurlar Göçerler şeker, meyve, süs eşyası, kap kaçak gibi bazı gereksinimlerini yaylaklarda dolaşan ve bir tür gezgin satıcı olan çerçilerden sağlarlar Bu alışveriş göçerlerin ürettikleri hayvansal ürünler karşılığında değiş tokuş biçiminde gerçekleşir Meralann giderek tarım alanına dönüşmesi ve yaylak kiralannın yükselmesi, göçerlerin bir bölümünün yerleşik yaşama geçmesine yol açmakta, bunun sonucunda çerçilik de yok olmaktadır Hayvansal ürünlerin işlenmesi için ilin çeşitli yerlerinde et kombinalan ve süt ürünleri fabrikalan kurulmuştur Tatvan'daki yem fabrikası da hayvan besleyenlerin yem gereksinimini karşılar Bitlis ilinin önemli bir ürünü de baldır Suları sodalı olan Van Gölü'ne dökülen akarsu ağızlarıyla, suları tatlı olan Nazik ve Aygır göllerinde balıkçılık yapılır Yüzey şekillerinin dağlık olması nedeniyle tanma elverişli topraklar azdır Köylü ailelerinin yaklaşık yüzde 80'inin toprağı yoktur Tanm ürünleri arasında içimi sert, niteliği yüksek, Türkiye'de üretilen tüm tütünlerden farklı olan Bitlis tütünü, Bitlis Sigara Fabrikası'nda işlenir Ayrıca buğday, şekerpancarı, patates, lahana ve ceviz ilin başlıca bitkisel ürünleridir İl merkezindeki sigara ve un fabrikalan ile Tatvan'daki küçük çaplı tersane ve Et ve Balık Kurumu'nun et kombinası dışında önemli sanayi kuruluşu bulunmayan Bitlis'te sanayi gelişmemiştir Türkiye ile İran arasındaki demiryolu ulaşımını sağlamak için Tatvan'ın Tuğ iskelesi kulllanılır ve vagonlar feribotla Van Gölü'nün karşı kıyısına geçirilir Toplum ve Kültür Aşiret düzeninin yüzyıllarca egemen olduğu Bitlis ilinde toplumsal yapı eskiye göre köklü bir değişiklik geçirmemiştir Aşiret reisliği ve şeyhlik kurumları günümüzde de varlığını sürdürmektedir Önemli değişikliklerden biri göçer aşiretlerin yerleşmeye başlamasıdır Geleneksel yaşam biçiminin büyük ölçüde sürdüğü bu yörede, yılın belli bir döneminde şeyhlere, bağlılık belirtisi olarak ürün, hayvan ve para bağışında bulunulur Bitlis çevresinde kökleri çok eskilere dayanan birçok söylence günümüzde de anlatılmaktadır Yöredeki birçok dağ, ırmak, göl yüzyıllar boyu söylencelere konu olmuştur Örneğin Bitlis'teki Altın Kalbur adı verilen su kaynağına ilişkin söylence en yaygın anlatilanlardan biridir Bu söylenceye göre, kaynağın bulunduğu dağlarda koyunlarının sütüyle ve bu sütten elde ettiği yağ ile geçinen bir kadın yaşarmış Ama yakında koyunlarını sulayabileceği bir akarsu yokmuş O da gereksindiği suyu çok uzaklardan taşıyıp getirirmiş Gene çok uzak bir kaynaktan testiyle getirdiği suyla hamur yoğururken susamış olan koyunlarının testiye istekle baktığını görmüş Onlara acıyan yaşlı kadın "Tanrım ne olur şu koyunların susuzluğunu giderecek su ver Bu yaşlı kadını da unutma; un eleğimi altına çevir" demiş Dileği kabul olmuş ve yamaçtan buz gibi bir su akmaya başlamış; un eleği de altına dönüşmüş Ama Tann'nın bu iyiliği karşısında gözü doymayan yaşlı kadın "Keşke tüm eşyaları, taşı toprağı da altın yap" deseydim diye sızlarımış Yaşlı kadının bu açgözlülüğü karşısında öfkelenen Tanrı kadını tüm eşyası ve koyunları ile birlikte taş yapmış Bugün bu çevredeki koyuna benzer taşlar bu olayın kalıntısı olarak kabul edilir İlin Ahlat ilçesi ortaçağın önemli bilim ve sanat merkezlerinden biriydi Çeşitli dönemlerden kalma yapıtların bulunduğu Ahlat özellikle, mezar taşlarıyla ünlüdür 13 yüzyıl sonundan kalma Usta Şagirt Kümbeti (Ulu Kümbet) ile Çifte Kümbetler (Hüseyin Timur ve Bugatay Aka kümbetleri) ve 15 yüzyılda yapilan Emir Bayındır Kümbeti ilk göze çarpanlar arasındadır O dönemde Ahlat, Basra (Belh) ve Buhara kentlerinin yanı sıra "Kubbetü'l İslam" (İslam'ın Kubbesi) adıyla anılan üç büyük kentten biriydi İl Merkezi: Bitlis Eskiçağlardan kalma birçok yazılı belgede Bitlis, sularının bolluğu ile övülmektedir Doğal ve tarihsel çevrenin korunabildiği, yöreye özgü mimari geleneklerin sürdüğü birkaç kentten biri olan Bitlis'in Anadolu kentleri arasında bu açıdan ayrı bir yeri vardır Tarihsel yapilan, kalesi ve eski evleriyle Bitlis bugün de bir ortaçağ kenti görünümündedir Dar bir vadinin tabanında kurulmuş olan kentin içinden geçen dört akarsuyun üzerinde, kesme taştan yapılmış kemerli 24 köprü vardır Kente egemen olan görkemli Bitlis Kalesi dik bir yamaçta yükselir Bitlis kenti tarihsel yapılar açısından çok zengindir Bunlar arasında cami, medrese, türbe, imaret yapilanndan oluşan Şerefiye Külliyesi ve Hatibiye Medresesi anılmaya değer yapıtlardır Bir devlet hastanesi bulunan kentten geçen karayolu MuşVan Karayolu'nu Siirt'e bağlar Kentin nüfusu 36073'tür (1985) |
|