Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Kitap Özetleri

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ankara, kadri, karaosmanoğlu, yakup

Ankara (Yakup Kadri Karaosmanoğlu )

Eski 02-02-2007   #1
mate
Varsayılan

Ankara (Yakup Kadri Karaosmanoğlu )



Kitabın Adı Ankara
Kitabın Yazarı Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU
Yayınevi ve Adresi Akba Kitap Evi, Ankara
Basım Yılı 1934


KİTABIN ÖZETİ

Cumhuriyetimizin başkenti Ankara'yı anlatan Yakup Kadri'nin "Ankara" adlı romanı, üç ayrı dönemi ve bu dönemlerin Ankara hayatını yansıtması yönüyle ilginç ve okunmaya değer bir eserdir Romanın başkahramanı Selma Hanımın hayatı, evlilikleri ve insanî ilişkileri ile birlikte Ankara'nın üç dönemi canlı tasvir ve olaylarla verilir

Bu dönemler:
1 Millî Mücadele'den önceki Ankara (Savaş zenginlerinin, yolsuzlukların ve arayışların belirdiği Ankara)
2 Millî Mücadele'deki Ankara (Millî silkinişin ve yeniden toparlanan, zaferi kazanan Ankara)
3 Millî Mücadele'den sonraki Ankara (Savaş sıkıntılarının geride kaldığı, modernleşen ve bir o kadar da özünden kopup sosyeteleşen Ankara)

Selma Hanım, İstanbul'daki bir bankada muamelât şefi olarak görev yapan kocası Ahmet Nazif Bey ile birlikte Ankara'ya gitme hazırlıkları yapar Önce deniz yolu ile İnebolu'ya; oradan da kara yolu ile (İnebolu - Kastamonu - Çankırı güzergâhı = İstiklâl Yolu) Ankara'ya gelirler Onların Ankara'ya gelmek istemelerindeki en büyük amaç; bir kurtuluş ümidi aramalarıdır Çünkü, İstanbul yabancı devlet askerleri tarafından işgal altındadır ve Türklere her türlü işkence ve zulüm yapılmaktadır Onlara göre; Ankara'da başlatılan Millî Mücadele, dolayısıyla Ankara adı, bir kurtuluş umududur

Selma Hanım ve Nazif Bey, Ankara'ya gelişlerinde Tacettin Mahallesi'ndeki küçük bir eve yerleşirler Yerleştikleri evin sahibi Ömer Efendi ve ailesi Ankara'nın seçkin kimselerindendir Bu seçkinlik, soydan ziyade para ve mala dayanmaktadır Ömer Efendi ve ailesi Birinci Dünya Savaşı'ndan yararlanmayı bilen savaş zenginlerindendir Birinci Dünya Savaşı döneminde bu tür zenginlerin birdenbire ortaya çıkması olağan olduğu için halk, Ömer Efendiyi ve ailesinin bu türedi zenginliğini yadırgamaz

"Zira Büyük Kavga'da cephe gerisini tutanlardan birçoklarının, yalnız Ankara'da değil, memleketin her bucağında böyle hiç yoktan servet ve samana konuverişleri en tabiî hadiselerden biri hâlini almıştır" (Karaosmanoğlu, 1934:23)

Nazif Bey, bir gün eski arkadaşlarından Murat Beyle karşılaşır Murat Bey, Büyük Millet Meclisi'nde mebustur ve Etlik'teki bağ evinde oturur Murat Bey; Nazif Bey ve karısı Selma Hanımı Etlik'teki bu bağ evine davet eder Ankara'nın monoton havasından sıkılan Selma Hanım, kocasını razı eder ve Murat Bey'in Etlik'teki bağ evine gidilir Murat Beyin evinde bir başka misafir daha vardır Binbaşı Hakkı Bey Selma Hanım, Bnb Hakkı Beyin gururlu, milliyetçi ve vatanperver düşünceleri karşısında büyülenir Sonraki günlerde ve haftalarda Bnb Hakkı Bey ve Selma Hanım at gezintilerine çıkarlar Nazif Bey, karısı Selma Hanımın Bnb Hakkı Beyle yaptığı bu at gezintilerine sesini çıkarmaz, doğal karşılar Fakat, ev sahibi Ömer Efendi; Selma Hanım, kocası Nazif Bey ve Bnb Hakkı Beyin tutum ve davranışlarını hoş karşılamaz; onları "yabanlar" olarak nitelendirir Nazif Bey, Ömer Efendinin kendileri için kullandığı "yabanlar" kelimesini, "yabancılar" olarak yorumlar Ömer Efendi, bu kişilerin hareketlerini onaylamamasına rağmen sesini çıkarmaz Çünkü, neticede Nazif Bey, bankada çalışmakta ve biri mebus, diğeri binbaşı olan iki önemli dostu bulunmaktadır Ne de olsa bu makamlarda bulunan kimselere ihtiyacının olacağını düşünür ve beğenmese de onlarla iyi geçinmenin menfaati icabı olduğuna kanaat getirir

Bir başka gün Selma Hanım; kocası Nazif Bey, kocasının arkadaşı Murat Bey ve ailesinin, Bnb Hakkı Beyin de birlikte bulunduğu bir sohbet toplantısında Neşet Sabit adında İstanbul'dan yeni gelmiş bir yazarla tanışır Selma Hanım, Bnb Hakkı Beyden etkilendiği gibi, Neşet Sabit Beyden ve konuşmasından çok etkilenir Neşet Sabit'in Selma Hanım üzerinde bıraktığı bu etki, sonraki zamanlarda da kendini gösterir

Selma Hanım, silâh kullanmayı iyi bilir Bnb Hakkı Beyin yaptırdığı atış denemelerinde başarılı olur Bu başarısından cesaret alan Selma Hanım, Bnb Hakkı Beyden kendisinin cephe ya da cepheye yakın yerlerde görevlendirilmesini talep eder Bu talep karşısında Bnb Hakkı Bey, aracı olur ve onun Eskişehir'deki bir askerî hastahanede görev almasını sağlar Selma Hanımın hastahanede göreve başlamasından bir hafta sonra Yunanlılar taarruza geçer Bu durumda Ankara'ya geri döner Ankara halkı, ümitsiz biçimde şehri boşaltma
faaliyetlerine girişir Selma Hanım ise, Yunanlıların Ankara'ya gelemeyeceği konusunda kesin inançlıdır Çünkü, hastahanede görev yaptığı kısa süre içinde yaralı askerlerin bir an önce cephedeki arkadaşlarının yanına dönme isteklerini unutamamıştır Bu inancını, tanıdığı herkese söylemeye ve halka moral vermeye gayret eder Kocası Nazif Beyin tüm ısrarlarına rağmen Ankara'yı terk etmez ve Cebeci hastahanesindeki görevinin başından ayrılmaz Ona göre, Ankara; vatanın kalbinin attığı kutsal bir şehirdir Millî uyanış ve zafer; ancak Ankara'daki mücadeleye bağlıdır Bu nedenle Ankara, terk edilmemelidir Nazif Bey, karısı Selma Hanımın kendisini dinlememesi karşısında ondan ayrılır

Nihayet, Selma Hanımın beklentileri meyvesini verir Türk ordusu, Sakarya'da zaferi kazanır Bu zaferin arkasından ise Büyük Meydan Muharebesi ile Türk milleti Yunanlılara ağır darbeler vurur ve nihayet Yunanlıların elindeki güzel İzmir, geri alınır Türk milleti kesin zaferi
elde eder Bnb Hakkı Bey de "Miralay" rütbesi ile Ankara'ya döner Selma Hanım, önceden de çok takdir ettiği Miralay Hakkı Bey ile evlenir Bu arada Nazif Bey, Selma Hanımdan boşandıktan sonra kötü bir hayata sahip olur; tanınmaz ve silik özellikler çizer

"Selma Hanım, Nazif'in kendisini bıraktıktan sonra , ne kadar bedbaht olduğunu da biliyordu Yumuşak, pembe, sessiz ve uslu Nazif; kuru, sinirli, sert ve haşin bir insan olmuştu Kendini tamamıyla içkiye verdiğini söylüyorlardı" (Karaosmanoğlu, 1934:90)

Miralay Hakkı Bey, emekli olur ve bir şirkette meclis idare reisliği görevini alır Sonraki zamanlarda ise Nazif Bey gibi o da Selma Hanımın gözünden düşer O artık, cepheden yeni döndüğü zamanlardaki Selma Hanımın gözündeki "ilah" değildir Giyinişini, yaşayışını ve Selma Hanıma olan tavırlarını çok değiştirir Ayrıca, lüks yaşamaya merak sarar Miralay Hakkı Beydeki bu tür değişiklikler, Ankara'da yaşayan diğer insanların da pek çoğunda görülür

"Nazif, ne kadar eski Nazif değilse, Miralay Hakkı Bey de o kadar eski Hakkı Bey değildir Selma Hanımın, bu Hakkı Beye, ikide bir 'Nerede o tunç rengin? Nerede o çelik gövden? Nerede o sert ağzın? O koyu kumral bıyıkların?' diye soracağı geliyor" (Karaosmanoğlu, 1934: 92)

Batılılaşmayı yanlış algılayan insanlar, alafranga hayat tarzını kendine ölçü almaya başlar Ankara'da yaşayanların önemli bir bölümü; Gazi Hazretleri'nin inkılâplarını yanlış yorumlar; çağdaş yaşamanın balolarda, gece eğlencelerinde ve çaylarda boy göstererek
eğlenmek olduğunu düşünür Özellikle dönemin bürokrat ve aydınlarının bir bölümü birbirleriyle gösteriş yarışına girerler Hakkı Bey de, Avrupa'yı gören ve Avrupalılarla sıkı ticarî ilişkilerde bulunan biri olarak bu gösteriş yarışının içinde yerini alır

"Hakkı Bey:
- A hanım, diyordu Bir defa , ben Avrupa'da bulunmuş bir adamım (Harb-i Umumî'de bir kere Almanya'ya gitmişti) Sonra da Avrupa adap ve muaşeretine dair ne kadar kitap görürsem alıp okuyorum Artık, benim yaptığımın doğruluğundan şüphe edilir mi?" (Karaosmanoğlu, 1934:110)

Hatta, sade bir aile hayatı olan Murat Bey bile, bu olumsuz ortam içinde gülünç duruma düşmekten kendini kurtaramaz ve bilinçsiz faaliyetleri ve tavırlarıyla Selma Hanımı şaşırtır Murat Bey, mebusluğu bırakır ve safahat âlemi içinde özünü kaybeder Murat Beyin arabasından, çay ve yemek davetlerinden azamî derecede yararlanan insanlar, gerçekte onun samimî dostları değildir

Selma Hanım, yılbaşı eğlencelerinin düzenlendiği yeni açılan Ankara Palas Oteli'nde önceden tanıştığı ve etkisinden kurtulamadığı Neşet Sabit Beyle tekrar karşılaşır Neşet Sabit Bey; Ankara'da bir evde tek başına yaşamasına rağmen, İstanbul'daki bir gazetenin yazarlığını ve muhabirliğini yapar Ayrıca, tercüme işleriyle uğraşır Neşet Sabit Bey de, Selma Hanım gibi Ankara sosyetesinin bilinçsiz hayat tarzından rahatsızdır İki eski dost, duygu ve düşüncelerini birbirlerine aktarırlar O günden sonra birlikte gittikleri tüm balo ve davetlerde Selma Hanım ile Neşet Sabit Beyin sohbet konusu Ankara halkı üzerindeki değişme ve Batılılaşma kavramının yanlış anlaşılmasıdır

Cumhuriyetin ilk yıllarında Ankara, yalnız insanlarıyla ve hayat tarzı ile değil, mimari ve evlerin iç dekorasyonu ile de Avrupaî tarza uygun olarak değişiklik gösterir Gerek Selma Hanım, gerekse Neşet Sabit Bey; Batılılaşmanın bir eğlence tarzı olmadığı; bilimsel gelişme, değişme ve işletme gücü olduğunda hemfikirdirler Bu düşünceler; Selma Hanımı Hakkı Beyden iyice uzaklaştırır Ayrıca, Hakkı Beyin yabancı bir kadınla olan flörtü ve Selma Hanımın kendi hayatını kurmak istemesi, onları boşanmaya kadar götürür Selma Hanım ikinci kocası Miralay Hakkı Beyden ayrılır

Neşet Sabit Beyin yardımıyla Selma Hanım öğretmen olur Cumhuriyet'in kuruluşunun onuncu yıl kutlama törenlerinde Gazi Hazretleri'nin konuşmasını Selma Hanım, yeni kocası
Neşet Sabit Beyle birlikte büyük bir coşkunlukla dinler Artık, Atatürk'ün oluşturduğu inkılâplar, halk tarafından özümsenir; Ankara'nın çehresi ve bütün Türkiye'nin hayat tarzı da olumlu bir değişme sürecine girer Ankara'nın bu değişen çehresine ayak uyduramayan, kendi menfaatlerini, ülkenin menfaatlerinden önde gören, yanlış Batılılaşan sosyete grup, Ankara'yı terk eder ve Avrupa'ya yerleşirler Murat Bey ve ailesi de bunlardan biridir Selma Hanım, Murat Bey ve ailesine acır ve onların Avrupa'da barınamayacağını düşünür

Selma Hanım ve üçüncü kocası Neşet Sabit Bey, Kaledibi'nin Cebeci'ye bakan yamacında bir apartman dairesinde yaşar Selma Hanım, öğretmenliğine devam ederken Neşet Sabit Bey de roman yazarlığı ile meşgul olur Ayrıca, Neşet Sabit Beyin yazdığı "Kaltabanlar" adlı komedi eseri, Devlet Tiyatrosu'nun açılış töreninde sahnelenecektir Neşet
Sabit Bey, bu büyük güne hazırlanmanın telaşı ile faaliyetlerine hız verir Nihayet, oyunun sahneye konacağı gün gelir Tiyatro oyununu izlemeye gelenler arasında Atatürk de bulunmaktadır Oyun, çok başarılı bir şekilde sahnede sergilenir Atatürk, Neşet Sabit Beyi yanına çağırtır ve onu tebrik eder Oyunun sahnede sergilenmesinden sonra oyunda görev alan ekip ile birlikte sabaha kadar eğlenen Selma Hanım ve Neşet Sabit Bey, yorgun bir şekilde evlerine dönerler

Selma Hanım, Neşet Sabit Beyi çok sevmesine rağmen, onun başka kadınlarla olan ilişkisinden şüphelenir Özellikle, oyunda rol alan Yıldız Hanım adlı genç bir kızla olan yakınlığını kıskanır Ancak, Yıldız Hanımın sporcu bir gençle evlenmesi ile bu şüphelerinden kurtulur

Yıl 1933'tür Selma Hanım, hayal kurmaktadır 1943 yılında yapılacak Cumhuriyetin 20 yıl dönümü kutlamaları arasında kendini hissetmeye başlar Hayalleri içinde, bir gün evine döndüğünde kendine gelen bir mektuptan Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun yirminci yıldönümü için yapılacak kutlamaların düzenleme komitesine seçildiğini öğrenir Bu mektupla, yaşlandığının farkına varır Cumhuriyet kurulalı yirmi yıl olmuştur

Cumhuriyetin yirminci yıl kutlamaları da, onuncu yıl kutlamalarında olduğu gibi büyük bir coşku yapılır Binlerce insan, bir sel gibi Çankaya'ya akar, halk tek vücut olur Kutlamalara katılan Selma Hanım ve Neşet Sabit Bey, ilerleyen yaşlarının verdiği zayıflıkla yorgun düşer ve evlerine dönerler Uzaktan işitilen şenlik seslerinin eşliğinde ve içtikleri ıhlamur sayesinde yorgunluklarını atmaya çalışırlar (Cumhuriyetin 20 yıl kutlamalarını anlatan bölüm içindeki ifadeler, Selma Hanımın hayalleriyle ilgilidir)

Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU'nun "Ankara", birbirinden farklı dönemlerdeki Ankara'yı yansıtması yönüyle okunmaya değer bir romandır Özellikle, Millî Mücadele dönemi ile Cumhuriyetin ilk yıllarındaki insanların karakteristik özelliklerini anlatması, romana ayrı bir değer kazandırmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Ankara (Yakup Kadri Karaosmanoğlu )

Eski 10-12-2010   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Ankara (Yakup Kadri Karaosmanoğlu )



1) Konu :


Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU'nun Ankara romanı ütopik bir romandır Bu romanda yazarın özlediği özlemini çektiği geleceğin Ankara'sı dolayısı ile Türkiye'sidir

2)Özet :


Cumhuriyet inkılabı ile birlikte Anadolu'nun yeniden dirilişi yeniden yapılanması gerekmektedir Bu yeni yapı üzerine acil bir şekilde bina inşaa edilmelidir Bunu yapacak olanlar ise dönemin idealist vatansever insanları olacaktır Ankara romanında ise bunu gerçekleştirecek idealist insanların verdiği mücadele anlatılmaktadır Bu idealist insanlar inkılap hareketini özümsemiş milli şuura sahip karakterlerdir Bu insanlar hayat serüveni içerisinde karmaşık yollardan geçerek romanın son bölümünde bir araya gelirler Kendi hayatlarını geleceğin çağdaş modern öz benliği ile çelişmeyen maddi ve manevi varlığını kaybetmeyen değerleri ile övünen yeni Türk toplumu yaratma mücadelesi içinde geçer
Ankara romanı üç bölümden oluşmaktadır;
Birinci bölüm : Sakarya savaşı öncesi ( 1922'ye kadar )
İkinci bölüm : Cumhuriyetin ilanını izleyen yıllar ( 1926'ya kadar )
Üçüncü bölüm : Cumhuriyet sonrasının 14 ve 20 Yılları (1937-1943'e kadar )

Bu üç bölümdeki olaylar yazarın her bölümde ayrı bir kişilik olarak karşımıza çıkardığı Selma Hanım'ın çevresinde geçer Selma Hanım'ın arayışı Ankara'nın arayışıdır Yazgısı Ankara'nın yazgısıdır Yaşamı da Ankara'nın yaşamıdır Selma Hanım'ın ilişki kurduğu erkekler ise birer simgedirler

Birinci bölüm:

Kurtuluş Zaferi ile sonuçlanan savaş yıllarındaki Ankara'yı kısa hatlarla açıklamaktadır Romanın kahramanı olan Selma Hanım hayatını bu üç bölümde üç ayrı erkekle geçiriyor Milli mücadele yıllarında bir banka şefinin karısıdır Kocası Nazif'le Ankara'nın yabancısıdır İstanbul'lu hanım için Ankara'da hayat tek düze ve sıkıcıdır yoksulluklarla doludur Boş zamanlarında Hatice Hanım ve Halime Hanım ile sohbet eder Bu sohbetlerinde gündelik Ankara hayatını tüm çıplaklığı ile gözler önüne serer Daha sonraları Nazif Bey'in vekil arkadaşı Murat Beyle tanışırlar Bu sırada binbaşı Hakkı Beyle de tanışırlar Bu dönemlerde Hakkı Bey'in milli mücadele ruhu ve azmi kendisini fazlasıyla etkiler Bütün ümitlerin zafer'e bağlandığı başka hiçbir şeyin ehemmiyetli olmadığı bu devirde herkesin mütevazı bir hayatı vardır Yalnız kocası Nazif Bey'in milli davaya bir erkekten beklediği heyecan ve alaka ile bağlanmadığını gören Selma Hanım yavaş yavaş kocası Nazif Bey'den kopmaya başlar Erkân-ı Harp Binbaşı'sının fikir ve hareketlerine yakınlık duyar Birinci bölüm Selma Hanım'ın binbaşının cazibesine kendisini kaptırdığı bir zamanda sonuçlanır


İkinci bölüm

de Selma Hanım Nazif Bey'den boşanmıştır Bu bölüm zaferden sonraki Ankara'dır Selma Hanım eski binbaşı emekli Miralay Hakkı Bey'in karısıdır Ancak koşullar değişmiş değişen koşullar Cumhuriyet öncesinin kişilerini de değiştirmiştir Hakkı Bey ordudan Murat Bey vekillikten ayrılmışlardır Vurguncu harp zengini şirket meclisi idarelerinde dolaşan ecnebi gruplarla komisyon işleri yapmaya çalışan Hakkı Bey'in yeni yüzüyle karşılaşırız Hakkı Bey milli idealleri bir tarafa bırakmış maddi refah içerisinde sadece kendi hesabına çalışan birisine dönüşmüştür Bu zümreye göre artık halkçılık diye bir dava kalmamıştır Bu bölümde halk ile bu zümre arasında nasıl doldurulmaz bir uçurum açıldığını inkılabı böyle anlayanları hep kendi lehlerine çekenlerin eleştirisi yer alır Selma Hanım yeni kocasından da uzaklaşır Bu sırada muharrir olan Neşet Sabit genç kadını görmek için onların bazı alemlerine iştirak eder Selma Hanım bu hayatın acılarını onunla paylaşır Binbaşı Hakkı Bey'den boşanır Bundan sonraki hayatında toplumsal hizmetlerin en değerlisi olan öğretmenlik görevine atılır


Son bölüm

yazarın hayalindeki Ankara'dır Yazarın bu hayali Cumhuriyet'in Onuncu Yıl Dönümü Bayramıyla başlar Gazi Mustafa Kemal'in Türk milletine hitabesi bir devir başlangıcının bir yeni sabahın ilk işareti gibi olmuştur Ankara'nın çehresi değişmiştir Bundan sonra egoist bir zümrenin zevkine ve menfaatine karşı şiddetli matbuat hücumu başlamıştır Halk evleri Toplumsal Mükellefiyet Teşkilatı yeni hayatın odakları olmuştur Selma Hanım Neşet Sabit'le evlenmiş bu iki insan yeni hayatın imar ve inşasında elele vererek büyük bir aşkla çalışıyor yeni değerleri halk yığınlarına götürürler Harf İnkılabı Tarih Cemiyeti Yüksek İktisat Enstitüsü Halk Evleri gibi daha bir çok alanda büyük atılımlar büyük yenilikler gerçekleşir Selma Hanım ve Neşet Sabit fırsat buldukça Anadolu'nun muhtelif yerlerine seyahat eder bu seyahatlerinde gördükleri yerlerin yeni çehresiyle karşılaşırlar Anadolu toprağı suyu kırı bayırı dağı taşıyla eşsiz güzelliğiyle cennetten bir parça gibi tasavvur ederler bundan doyumsuz bir haz alırlar Hele Pınarbaşı'nda düzenledikleri eğlencelerde halk ezgileri ve türküleri çalınır söylenir sabaha kadar hoşça vakit geçirirler Roman yazarın bu tasavvuruyla son bulur


3) Ana Fikir :

Yeni kurulan bir devletin buhranlı dönemlerinde insanların kendi menfaatlerinden çok devletini ve milletini düşünmesi gerekirBu zor dönemin atlatılmasında her ferdin yürek yüreğe el ele çalışması; engelleri ne kadar güç olsa da beraberce aşması gerekmektedir


4)Olayların ve Şahısların Değerlendirmesi :

Selma Hanım : İyi bir öğrenim görmüş haksızlıklara boyun eğmeyen vatansever vatan sevgisi uğrunda oradan oraya koşan; hep bir şeylet arayan aradığını bulamayan; azimli ve hoş görülü halden anlar olgun bir kişidir

Nazif Bey : İyi bir öğrenim görmüş banka şefidir Sessiz sedasız vatanından çok canını seven kişidir

Binbaşı Hakkı Bey : Milli mücadele yıllarında atılgan ve yiğit bir askerdir Milli mücadele bitince tavır ve hareketlerinde değişmeler olur Milli mücadele vurguncusudur sömürücüdür vurdumduymaz biridir

Neşet Sabit Bey : İyi bir öğrenim görmüş genç bir yazardır Milli mücadelenin yanında yer almış gönülden desteklemiş inkılabın yanında canla başla çalışan; sorumluluğunu bilir azimli hoşgörülü halden anlayan bir kişidir

Murat Bey : Kendisi Anadolu'nun bağrında yetişmiş milli mücadelenin yanında yer almış tutucu kendi çıkarını herşeyin üstünde tutan bir insandır Milli mücadele vurguncusudur Milli mücadele sonunda zengin olmuş harvurup harman savuran bir kişidir Ailesi ile Avrupa'ya kaçmıştır

Ömer Efendi ve Ailesi : Kültür düzeyleri düşük insanlardırKendilerinin ayıp saydıkları şeyleri başkaları yaparsa ayıp sayarlar Kendileri yaparsa olağan karşılarlar Tutucudurlar İş hayatında başarılıdırlar

Yıldız Hanım : Tiyatro sanatçısıdır
Şeyh Emin : Dini bir kişidir tutucudur

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.