Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çanakkale, savaşı

Çanakkale Savaşı

Eski 04-30-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Çanakkale Savaşı



Çanakkale Savaşı hakkında bilgi

Çanakkale Savaşı, I
Dünya Savaşı sırasında 1915-1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir İtilaf Devletleri'ce; Osmanlı Devleti'nin başkenti konumundaki İstanbul'u alarak boğazların kontrolünü ele geçirmek, Rusya'yla güvenli bir tarımsal ve askeri ticaret yolu açmak, Alman müttefiklerinden birini savaş dışı bırakarak İttifak Devletlerini zayıflatmak amacı ile açılan cephe




Mustafa Kemal Atatürk Çanakkale Savaşı sırasında


Çanakkale Savaşı, I Dünya Savaşı sırasında Birinci Dünya Savaşı, 1914 yılında Avrupa'da başlamış, ancak dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin katılması ve diğer kıtalardaki sömürgelere de yayılması nedeniyle "dünya savaşı" olarak adlandırılmıştır 1914'te başlayan savaş 1918 yılında sona ermiştir 30 Ekim 1918'de Osmanlı Devleti Mondros Mütarekesi'ni imzalayarak savaştan çekildi

1915-1915 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler

1916 yılları arasında 1916 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler

Gelibolu Yarımadası'nda Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı, Çanakkale ili sınırları içerisinde, Gelibolu Yarımadası'nın güney ucunda, Çanakkale Boğazı'nın Avrupa yakasında 33000 hektarlık bir alanı kapsayan park 1973'te kurulmuş ve Birleşmiş Milletler Milli Parklar ve Koruma Alanları listesinde yer almaktadır

Osmanlı Devleti ile Osmanlı Devleti, 13 yüzyıl sonlarından 20 yüzyılın ilk çeyreğine değin varlığını sürdüren Türk devleti Anadolu'da kurulmuş, sınırları tarihi boyunca çok değişmekle birlikte en geniş döneminde bugünkü Arnavutluk, Yunanistan, Bulgaristan, Yugoslavya, Romanya ye Akdeniz'in doğusundaki adaları, Macaristan ve Rusya'nın bazı kesimlerini, Kafkasya, Irak, Suriye, Filistin ve Mısır'ı, Cezayir'e kadar tüm Kuzey Afrika'yı ve Arabistan'ın bir bölümünü kapsamıştır

İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir İtilaf Devletleri; Osmanlı Devleti'nin başkenti konumundaki
İstanbul'u alarak boğazların kontrolünü ele geçirmek, İstanbul, Marmara Bölgesi'nde il ve Türkiye'nin en büyük kenti Tarih boyunca çeşitli imparatorluklara başkentlik yapan, 133 milyar dolarlık yıllık üretimiyle Dünyada 34 sırada yer alır Türkiye'nin kültür ve finans merkezidir İstanbul, 41° K, 29° D koordinatlarında yer alır Marmara kıyısı ve İstanbul Boğazı (Boğaziçi) boyunca, Haliç'i de çevreleyecek şekilde Türkiye'nin kuzeybatısında kurulmuştur

Rusya'yla güvenli bir tarımsal ve askeri ticaret yolu açmak, Alman müttefiklerinden birini savaş dışı bırakarak İttifak Devletlerini zayıflatmak amaçları ile ilk hedef olarak Rusya Federasyonu dünyanın en büyük ülkelerinden biri Kuzeyinde Kuzey Kutup Denizi; doğusunda Pasifik Okyanus; batısında Estonya, Litvanya, Beyaz Rusya, Letonya, Ukrayna, Moldavya, Baltık Denizi; güneyinde Kazakistan, Moğolistan, Çin, Gürcistan, Azerbeycan, Hazar Denizi, Kuzey Kore, Karadeniz yer alır


Çanakkale Boğazı'na girmişlerdir Ancak saldırıları başarısız olacak, iki tarafın da çok ağır kayıplar vermesiyle İtilaf Devletleri geri çekileceklerdir

Savaş Öncesi

Yirminci yüzyılın başlarında Avrupa sınırlarından taşıyordu Ekonomik rekabet, sömürgecilik ve milliyetçilik akımları Avrupa’yı ikiye bölüyordu Almanya-Fransa ve Rusya-Avusturya arasındaki çekişmeler gerginliğe dönüşüyordu 28 Haziran 1914’te Çanakkale Boğazı, 3 jeolojik zamanın sonunda meydana gelen bir çöküntü ile oluşmuştur Uzunluğu 65km'dir Boğazın en geniş yeri 5 800m, en dar yeri 1250m (kilit bahir kalesi çimenlik kalesi arası)ve en derin yeri 106m'dir Boğaz sularında ters bir akıntı vardır Ege denizinin binde 38 oranındaki tuzlu suyu dipten Marmara Denizi'ne akarken Karadeniz'in binde 26 oranındaki tuzlu suyu üstten ters akıntıyı oluşturmaktadır Boğazın çevresi dağ karakterinde yüksek ve kıvrımlı kütlelerle kaplı

Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliahdı Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Orta Avrupa'da hüküm süren ve 1 Dünya Savaşından sonra yıkılan bir imparatorluktur Bu imparatorluğu Avrupa'nın birçok ülkesinde hüküm süren Habsburg Hanedanı yönetmiştir Avusturya ve Macaristan aslında içişlerinde bağımsız olan iki ayrı ülkeydiler Fakat dışişleri açısından tek bir Habsburg İmparatoru tarafından yönetilmekteydiler


Arşidük Ferdinand’ın bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürülmesi bu gerginliğe son noktayı koydu

Avusturya’nın 28 Temmuz 1914’te Avusturya Cumhuriyeti ya da kısaca Avusturya, Orta Avrupa'da denize kıyısı olmayan, dokuz eyaletten oluşan bir federasyondur Batıda Liechtenstein ve İsviçre, güneyde İtalya ve Slovenya, doğuda Macaristan ve Slovakya, kuzeyde ise Almanya ve Çek Cumhuriyeti ile komşudur


Sırbistan’a seferberlik ilanının ardından Güneydoğu Avrupa'da yer alan eski Yugoslavya'nın bir arada kalan iki parçası olan Sırbistan ve Karadağ'ın oluşturduğu Sırbistan-Karadağ Devlet Birliği, 21 Mayıs günü Karadağ'da düzenlenen referandum sonucu "De Facto" şekilde ortadan kalktı Birliğin "De Jure" yani hukuki anlamda son bulması ise 3 Haziran 2006 tarihinde her iki ülke parlamentosunun birliğin sona ermesini onaylaması ile gerçekleşmiştir


I Dünya Savaşı başlamış oluyordu Bir yandan Birinci Dünya Savaşı, 1914 yılında Avrupa'da başlamış, ancak dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin katılması ve diğer kıtalardaki sömürgelere de yayılması nedeniyle "dünya savaşı" olarak adlandırılmıştır 1914'te başlayan savaş 1918 yılında sona ermiştir 30 Ekim 1918'de Osmanlı Devleti Mondros Mütarekesi'ni imzalayarak savaştan çekildi


Almanya, Avusturya-Macaristan ve Almanya Orta Avrupa'da Kuzey Denizi ile Alpler arasında uzanan bir devlet Doğusunda Çekoslovakya ve Polonya; güneyinde Avusturya, İsviçre; batısında Fransa, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg; kuzeyinde Danimarka ve Kuzey Denizi yer alır Almanya, birisi Baltık Denizinde, diğeri Kuzey Denizinde iki adaya sahiptir Baltık Denizindeki Fehmarn Adası 185 km2, kuzeyinde bulunan Sylt Adası ise 99 kilometrekaredir


İtalya’dan oluşan üçlü İtalya Cumhuriyeti ya da kısaca İtalya (İtalyanca:Repubblica Italiana) Avrupa'nın güneyinde, çizme biçimli bir yarımadanın ve Akdeniz'de Sicilya ve Sardinya adalarının üzerine kurulmuş bir ülkedir Kuzeyinde Fransa, İsviçre, Avusturya ve Slovenya ile komşudur San Marino ve Vatikan şehir-devletleri de bütünüyle İtalyan topraklarıyla çevrilidir İtalya devleti vatandaşı olanlar ya da soyu İtalya ile bağlantılı olan kişilere İtalyan denir


İttifak Devletleri, bir yanda da İngiltere, Fransa ve Rusya’dan oluşan üçlü Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve İtalya'dan oluşan devletler grubudur İtalya daha sonra İtilaf Devletleri tarafına geçmiştir Daha sonra Osmanlı İmparatorluğu ve Bulgaristan'da bu ittifaka katılmıştır İttifak Devletleri I Dünya Savaşı'nda, İtilaf Devletleri grubuna karşı savaşmış ve 1918'de savaştan yenik olarak çıkmışlardır Bu savaş sonucu İtilaf devletleri Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşmışlardır


İtilaf Devletleri sonunda
Avrupa’yı ikiye bölmüşlerdi

Savaş ilanlarının ardından İtalya tarafsızlığını ilan ettiyse de bir yıl sonra İtilaf Devletleri’ne katıldı

Avrasya olarak bilinen eski dünya kıtasının batısındaki büyük yarımada olan Avrupa, Sami dillerde Erep (yahut Irib) Güneşin Battığı taraf anlamına gelir Fenikelilerden Yunanlılara geçen bu ad, Yunanca'da Europa olmuş ve Ege Denizi'ne göre batıda bulunan ülkelere bu ad verilmiştir


Osmanlı İmparatorluğu tarihin gördüğü en geniş sınırlara sahip olmuş, her çeşit milleti ve inanışı içinde barındırmış ve yaklaşık 600 yıl süren saltanatını 20 Yüzyılın başında kaybediyordu Dışta ve içte yaşadığı mücadeleler Osmanlı Devleti’ni çökertiyor, topraklarını ve gücünü dağıtıyordu Son olarak Osmanlı Devleti, 13 yüzyıl sonlarından 20 yüzyılın ilk çeyreğine değin varlığını sürdüren Türk devleti Anadolu'da kurulmuş, sınırları tarihi boyunca çok değişmekle birlikte en geniş döneminde bugünkü Arnavutluk, Yunanistan, Bulgaristan, Yugoslavya, Romanya ye Akdeniz'in doğusundaki adaları, Macaristan ve Rusya'nın bazı kesimlerini, Kafkasya, Irak, Suriye, Filistin ve Mısır'ı, Cezayir'e kadar tüm Kuzey Afrika'yı ve Arabistan'ın bir bölümünü kapsamıştır


Trablusgarp Savaşı ve Trablusgarp Savaşı, 1911-12 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu ve İtalya Krallığı arasında geçen bir savaştır Bazı (özellikle yabancı) kaynaklarda "1911-12 Türk-İtalyan Savaşı" olarak da geçer Adı, "Trablusgarp Savaşı" olmasına rağmen çarpışmalar, Trablusgarp'ın (bugünkü Libya) dışında, , Adriyatik Denizi, Ege Adaları, Çanakkale Boğazı ve Kızıldeniz gibi çeşitli bölgelerde de sürmüştür


Balkan Savaşları ile arka arkaya yenilgiler alan Osmanlı Devleti, Doğu Trakya dışında Avrupa’daki bütün topraklarını kaybetmiş, saygınlığını ve gücünü yitirmişti Artık Osmanlı Devleti’nin ölümü bekleniyor ve diğer ülkeler tarafından paylaşım planları hazırlanıyordu

Rusya boğazları ele geçirip sıcak denizlere inmeyi hedeflerken, Balkan Savaşları Osmanlı Devletinin Balkanlar’daki dört devlete karşı yaptığı savaşlar İngiltere, Rusya ile Tallin'de gizli bir anlaşma yaparak, Rusya'yı İstanbul ve Boğazlar üzerinde serbest bıraktı Osmanlı Devleti'nin Balkanlardaki varlığına son vermek isteyen Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ, Rusya'nın aracılığıyla aralarında anlaşarak, Türkleri Balkanlardan atmak istediler Trablusgarp Savaşı da onları cesaretlendirdi

İngiltere Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı, İngiltere
Avrupa’nın kuzeybatı kıyısında yer alan Britanya Adalar Topluluğu üzerinde, dört ülkeden müteşekkil bir devlet Bu adalar topluluğu Büyük Britanya ve İrlanda Adalarıyla birlikte, 5000 küçük adadan meydana gelmiştir Batısında İrlanda Denizi, doğusunda Kuzey Denizi, kuzeyi, güneybatısı ve kuzeybatısı Atlas Okyanusu ile çevrilidir
Süveyş Kanalı ve Hint yolunun güvenliği için Filistin’i ele geçirmeyi tasarlıyor, Süveyş Kanalı (Arapça: قناة السويس‎, Okunuşu: Qanā al-Suways) Akdeniz ile Kızıldeniz'i birbirine bağlayan yapay suyoludur Sina Yarımadası'nın batısındadır 163 kilometre uzunluğunda ve en dar yerinde 300 metre genişliğindedir Kanal, Afrika çevresinde dolaşmaya gerek kalmadan Asya ile Avrupa arasında deniz taşımacılığı yapılmasını sağlar


Fransa; Fransa Cumhuriyeti (Fransızca:République Française) ya da kısaca Fransa, Belçika, Lüksemburg, Almanya, İsviçre, İtalya, Monako, Andorra ve İspanya ile komşu olan, Batı Avrupa'da ülke Avrupa Birliği'nin kurucu üyesidir


Lübnan, Lübnan Cumhuriyeti Güneybatı Asya’da ve Doğu Akdeniz kıyısında bulunan bir Ortadoğu devleti Lübnan’ın kuzey ve doğusunda Suriye, güneyinde İsrâil ve batısında Akdeniz bulunur Lübnan Cumhuriyeti, Doğu Akdeniz kıyısında bir Arap ve Ortadoğu ülkesidir Başkenti Beyrut'tur Tarihteki Fenike uygarlığının vatanı Lübnan ve kıyılarıdır Kuzeyinde ve doğusunda Suriye, güneyinde İsrail yer alır Yüzölçümü 10,452 km², nüfusu 3874050 'dir Nüfusu %70 Müslüman (Şii ve Sünni), %30 Hıristiyan'dır (K

Suriye ve Kilikya’nın kontrolünü düşlüyor; Almanlar doğuya yayılma politikası güdüyor, İtalyanlar ise Antalya’ya sahip olmayı istiyorlardı

Birinci Dünya Savaşı’nın patlamasının ardından Osmanlı Devleti önce İtilaf Devletleri ile birlikte olmaya niyetlendiyse de, Rusya’nın bu duruma soğuk bakması Osmanlı’yı Almanya’ya doğru yönlendirdi ve 2 Ağustos 1914’te yapılan gizli bir antlaşma ile Alman-Türk ittifakı kesinleşti

Bu tarihten sonra, güvenliği açısından seferberlik ve silahlı tarafsızlık ilan eden Osmanlı Devleti, 10 Ağustos 1914’te İngiliz donanmasından kaçan GOEBEN ve BRESLAU adlı Alman savaş gemilerinin boğazlardan geçmesine izin verir ve boğazları tüm yabancı gemilere kapatır

GOEBEN ve BRESLAU’ın boğazlardan geçmesi itilaf devletlerinin tepkisine yol açar Bunun üzerine Osmanlı Devleti, bu iki gemiyi, daha önce İngilizlere sipariş ettikleri ve hatta parasını ödedikleri halde alamadıkları iki gemi yerine satın aldıklarını açıklar Böylece, Yavuz ve Midilli adı verilen bu iki savaş gemisi Suriye Arap Cumhuriyeti ortadoğu ülkelerinden Başkenti Şam'dır Yüzölçümü 185180 km2, nüfusu 17,585,540, dili Arapça, dini İslam olan ülke Güneybatı Asya’da, Ortadoğu’nun kalbi durumunda bir mevkiye sahiptir 32° 19’ - 37° 20’ kuzey enlemleriyle 35° 37’ - 42° 22’ doğu boylamları arasındadır Kuzey ve kuzeybatıdan Türkiye, doğudan Irak, güneyden Ürdün, batıdan İsrail, Lübnan ve Akdeniz ile çevrilidir


Osmanlı Donanması’na katılmış olur

27 Eylül 1914’te Amiral Souchon komutasındaki Yavuz, tatbikat amacıyla çıktığı Karadeniz’de Ruslar’a ait Osmanlı Donanması veya Donanma-yı Hümâyûn, Osmanlı Deniz Kuvvetleri


Sivastapol ve Novorosisk limanlarını bombalayınca 1 Kasım 1914’te Ruslar Kafkasya’da sınırı geçerek fiilen savaş başlatmış ve Osmanlı Devleti de Kafkasya Karadeniz’in kuzeydoğusundaki Taman Yarımadasından, Hazar Denizinin batısındaki Apşeron Yarımadasına kadar uzanan dağlık bölgeye verilen ad Yaklaşık 379880 km2 alanı kaplayan bu bölge Kafkas dağlarıyla ikiye bölünmüştür Kuzeyde kalan kısma Kuzey Kafkasya veya Sirkafkasiyen (Kafkasönü), güneyde kalan kısma ise Transkafkasya (Kafkasardı) adı verilmektedir Kuzey kafkasya bölgesinde çoğu tahıl ekimi yapılan geniş düzlükler vardır Transkafkasya ise benzer düzlükler ve Küçük Kafka


sıcak savaşın içine çekilmiş olur

Osmanlı Devleti’nin elinde bulunan boğazlar, konumları nedeniyle özellikle Avrupa için çok büyük bir önem taşıyorlardı Tarih boyunca uğurlarında nice savaşlar verilen boğazlar stratejik, ekonomik ve kültürel açıdan paha biçilmez değerdeydiler Bugün bile bakıldığında değerlerini korumaya devam ettikleri açıktır

İtilaf Devletleri’nin Boğazları açma nedenlerinin başında, elbette ki boğazların sahip olduğu bu stratejik önem yatıyordu Rusya’ya yardım edebilmek hedefiyle yapılanan bu düşünce ; aynı zamanda Almanya’dan yeterli yardım alamayacağı ve fazla direnemeyeceği düşünülen Osmanlı’yı tek başına ve planlanmış bir barışa mahkum etmeyi planlıyordu Ayrıca boğazları kazanmak demek,
İstanbul’u ele geçirip Osmanlı ve tüm Avrupa üzerinde manevi bir yıkıma sebep olmak demekti Tarafsız kalan pek çok ülke bu başarıya kayıtsız kalamayacak ve İtilaf Devletleri’ne katıldıklarını açıklayacaklardı

Boğazlardan geçilebilirse, kazanılacak olan başarı tüm Müslüman sömürgeleri sindirecek, güneyde sömürge devletlerini rahatsız eden hiçbir şey yaşanmayacaktı

Bu düşünceyle İngiltere 28 Ocak 1915’te Osmanlı’ya savaş kararı aldı ve bu karara Fransa da katıldı


Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Çanakkale Savaşı

Eski 04-30-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Çanakkale Savaşı



Savaşıın nedenleri

Osmanlı Devleti İstanbul, Marmara Bölgesi'nde il ve Türkiye'nin en büyük kenti Tarih boyunca çeşitli imparatorluklara başkentlik yapan, 133 milyar dolarlık yıllık üretimiyle Dünyada 34 sırada yer alır Türkiye'nin kültür ve finans merkezidir İstanbul, 41° K, 29° D koordinatlarında yer alır Marmara kıyısı ve İstanbul Boğazı (Boğaziçi) boyunca, Haliç'i de çevreleyecek şekilde Türkiye'nin kuzeybatısında kurulmuştur
21 Ağustos 21 Ağustos Gregorian Takvimine göre yılın 233 günüdür Sonraki sene için 132 (Artık yıllarda 133) gün var

1914 tarihinde Almanya ile, İttifak Devletleri safında yer almak üzere bir antlaşma imzalamıştı Ancak bu antlaşma, Osmanlı Devleti'nin savaş hazırlıkları henüz başlamadığı için gizli tutulmuştu Osmanlı Devleti'ni bu antlaşmanın hemen ertesinde seferberlik hazırlıklarına başlamıştı Aynı zamanda Osmanlı Devleti, "silahlı tarafsızlık"ını ilan etmiştir

Akdeniz’de İngiliz donanması önünden çekilen Alman SMS Goeben ve SMS Breslau ağır kruvazörlerinin, Amiral Souchon komutasında 10 Ağustos 1914Boğazlar Antlaşması gereği boğazları tüm savaş gemilerine kapalı tutmak durumundaydı Alman Donanması’na bağlı bu gemilerin Boğazdan geçişine izin vermek savaş nedeni sayılacaktı Ancak Osmanlı Devleti, bu gemilerin Almanya’dan satın alındığını açıklayarak gerginliği ertelemiştir Sözkonusu gemiler 16 Ağustos 1914 tarihinde YavuzMidilli adlarıyla Osmanlı Donanması’na katılmışlardı Bu gemilerdeki Alman mürettebat, Osmanlı Donanması’na ait subay ve erat üniformaları giyerek gemilerdeki görevlerini sürdürmüşler, Amiral Souchon ise Osmanlı Donanması Komutanlığı’na getirilmişti Böylece Almanya, yakın gelecekte Rus limanlarına karşı kullanılmak için iki büyük silahını Akdeniz'den geçirerek Karadeniz'in hemen yakınına atmış olmaktadır Bu silahlar Ekim 1914 ayında hem Rus limanlarını vurmak için, hem de Osmanlı Devleti'ni bir oldu bittiye getirerek savaşın içine çekmekte kullanılacaktır

Yavuz ve Midilli’nin de içinde bulunduğu bir Osmanlı filosunun Amiral Souchon komutasında 27 Ekim 1914 günü Karadeniz kıyılarındaki Rus limanlarını bombalamaları ardından hem Rusya İmparatorluğu hem de Birleşik Krallık, Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmiştir

Batı Cephesi’nde 1914 yılının Eylül ayı sonlarında Alman orduları, Fransız-İngiliz savunmasını yaramamışlar, tüm Batı Cephesi’nde cepheler kilitlenmişti Bu durum Almanya açısından Batı Cephesi’ndeki savaşın kısa sürede bitmeyeceği anlamına geliyordu Oysa Alman savaş planı ( Schlieffen Planı), ilk adımda Batı Cephesi’nde kısa sürede Fransız-İngiliz kuvvetlerinin yenilgiye uğratılması, ikinci adımda ise tüm kuvvetlerin Doğu’ya kaydırılarak Rusya’nın savaş dışı bırakılması esasına dayanıyordu Schlieffen Planındaki bu sapma ardından Almanya, önce Rusya’yı savaş dışı bırakmak, Doğu’da serbest kalan kuvvetleri ile Batı Cephesi’ne yeniden yüklenmek istemişti Osmanlı 3 Ordu'sunun Kafkasya bölgesindeki Kasım – 1914 ayı başlarındaki taarruzları bu planın hazırlık aşamalarından biriydi

Avrupa cephelerindeki bu gelişmeler, İngiltere ve Fransa’yı müttefikleri Rusya’yı desteklemek zorunda bırakmıştı Zaten Rusya, Almanya üzerinde yeterince güçlü bir baskı yapamamaktaydı Kısıtlı endüstriyel kapasitesi dolayısıyla İngiliz ve Fransız desteğine gerek duyuyordu Fransa ve İngiltere’nin bu desteği sağlaması için olası dört yol vardır Kuzey ulaşım hatlarından ikisi olanaksızdır Kuzey Buz Denizi, yılın çok büyük bölümünde donmuş olduğundan deniz ulaşımına olanak vermemektedir, Baltık Denizi ise Alman Donanması’nın denetimindedir Orta ulaşım yolu olan Avrupa karayolu ise Alman denetimindedir Olası dördüncü yol ise Osmanlı Devleti’nin denetiminde bulunan Çanakkale ve İstanbul boğazlarının oluşturduğu denizyoludur

Çok yakın geçmişte, Balkan Savaşı’nda, Trablusgarp Savaşı’nda ve Sarıkamış Harekatı’nda ağır yenilgiler almış olan Osmanlı Devleti’nin askeri gücü, İtilaf Devletleri’nce zaten yetersiz olarak değerlendirilmektedir Avrupalılarca "hasta adam" olarak görülen yaşlı Osmanlı Devleti'nin boğazlardaki bir saldırıyı kaldıramayacağı düşünülmektedir Eğer Boğazlar askeri olarak kontrol altına alınabilirse, Rusya’nın desteklenmesi olanaklıdır Gerçekten de Rusya, Kasım ayı başlarında müttefiklerinden Çanakkale Boğazı’na göstermelik de olsa bir saldırı yapılmasını istemiştir Böylece Kafkasya’da Osmanlı ordusunun baskısı hafifleyecektir

Öte yandan Rusya direnmeyi sürdürecek olursa, Almanya’nın Batı Cephesi’nde yeni bir taarruza kalkışma olanağı da pek yoktur Bu tesbit, özellikle İngiliz yüksek komutanlığının, Batı Cephesi’ndeki kuvvetlerin bir bölümünün burada atıl tutulup tutulmadığının sorgulanmasına yol açmıştır Ayrıca İngiliz Donanması da yeterince etkili kullanılmamaktadır Böylece Batı Cephesi’nden alınacak bir kısım kuvvetle donanmanın işbirliği ile daha etkili ve sonuç alıcı bir harekata girişilmesi yolları aranmaya başlandı Sonuçta Boğazlar’a yönelik bir operasyon planı üzerinde tartışılmaya başlanmıştır

Rusya ile bağlantının bu şekilde, Boğazlar’ın kontrolünün sağlanarak sonuçlandırılması, Osmanlı Devleti’nin başkenti olan İstanbul’un da işgalini kaçınılmaz olarak gerektirmektedir İkisi, aynı anda gerçekleşecek sonuçlardır Çanakkale Boğazı’ndan geçilerek İstanbul’un işgalinin İtilaf Devletleri açısından diğer stratejik sonuçları şunlardır

günü Çanakkale Boğazı’nı geçerek İstanbul’a gelmeleri büyük bir gerginlik yaratmıştı, çünkü Osmanlı Devleti, ve Osmanlı Devleti savaş dışı bırakılmış olmakla, Almanya savaşın başlarında bir müttefikini kaybetmiş olacaktır
Osmanlının kontrolünde olan Süveyş Kanalı, dolayısıyla İngiltere’nin Uzakdoğu ulaşım yolunun güven altına alınması sağlanmış olacaktır
Osmanlı Devleti’nin savaş dışı bırakılması, ve müslüman ülkeler nezdinde İtilaf Devletleri lehine oluşturacağı kazanımlar açısından da önem arz etmektedir Müslüman ülkelerin gerek Orta Doğu’da gerekse de Uzak Doğu’da İngiliz hakimiyetine karşı dirence zayıflamış olacaktır

Balkan devletleri, hemen doğudaki Osmanlı Devleti’nin çökmesi ve bunu İtilaf Devletleri’nin başarması üzerine, doğal olarak İtilaf Devletleri safında savaşa katılmaları yönünde etken olacaktır Çünkü Osmanlı Devleti’nin yıkılması, Balkan devletlerinin bölgedeki hesaplarına ulaşabilmeleri yönündeki en önemli engeli ortadan kaldırmış olacak ve bu durum, İtilaf devletlerinin bir hediyesi sayılacaktır

Rusya ile Karadeniz üzerinden deniz ulaşımının açılması özellikle önemlidir Osmanlı Devleti'nin Boğazları her türlü deniz trafiğine kapatması sonucu, Rusya ile İngiltere ve Fransa arasındaki ticari ilişkiler de durma noktasına gelmiştir Pek çok ticari gemi, Karadeniz'deki Rus limanlarında beklemektedir, Avrupa'da buğday fiyatları yükselirken ucuz Rus buğdayı ithal edilememekte, muazzam ticari karlardan mahrum kalınmaktadır Kısacası Boğazların kapanması, İngiliz ve Fransız firmaları için büyük kar kaybı getirmektedir

Deniz harekatı

Denizlere hakim olan dünyaya hakim olur” düşüncesiyle hareket eden İngilizler, boğazları ele geçirmek için donanmanın yeterli olacağına inanıyorlardı Bahriye Nazırı Churchill’in planları Akdeniz filosu komutanı Amiral Carden tarafından da desteklenince, Lord Fisher’ın şüpheli gördüğü bu harekatın donanma ile yapılmasına karar verildi Tarihinde hiçbir yenilgi almamış olan İngiliz donanmasının silah, teknoloji ve başarı açısından kendine güveni tamdı Dünyanın yenilmez donanması, Fransa’nın da desteği ile dünyanın en büyük armadasını oluşturuyordu Bu donanmaya karşı gelebilecek hiçbir güç düşünülemezdi Hele ki yıpranmış, teknoloji açısından zayıf ve parçalanmak üzere olan Osmanlı, bu armada ile asla baş edemezdi

İtilaf Devletleri’nin deniz harekatı 19 Şubat 1915’te başladı 13 Mart 1915’e kadar düşman gemileri tabyaları top ateşine tuttu, mayın tarama gemileri olabildiğince yol açtı Boğazları zorlayarak geçebileceklerine inanan düşman kuvvetlerinin, kararlı ve dirençli bir karşılık almaları bu işin o kadar da kolay olmadığını gösteriyordu Bir ay boyunca yapılan binlerce mermi atışının ardından çok da büyük bir gelişme elde edilememişti

18 Mart’a kadar geçen bu dönemde boğazın girişinde bulunan Rumeli yakasındaki Seddülbahir ve Ertuğrul tabyaları ile, Anadolu yakasındaki Kumkale ve Orhaniye tabyaları tahrip edilmişti Boğaza giriş kapıları aralanmış ama hala ilerde olacaklar belirsizdi

Ve 18 Mart 1915 sabahı geldiğinde kimse günün sonunda neyle karşılaşacağını bilmiyordu

17 Mart 1915’te Amiral Carden’in yerine Amiral De Robeck’in atanmasıyla 18 Mart da gerçekleşecek plan uygulamaya konuluyordu

Plana göre; 18 Mart sabahı 3 deniz tümeninden oluşan düşman filosu boğazda belirdi Filonun en güçlü gemilerinden oluşan 1 Tümen bizzat Amiral de Robeck tarafından kumanda ediliyordu

Queen Elizabeth, Agamemnon, Lord Nelson muharebe gemileri ve Inflexible muharebe kruvazöründe oluşan 1 Tümen, saat 10:30’da boğazdan içeri girdi Filonun önündeki muhripler savaş alanını tanıyorlardı Planlanan noktaya ulaşıldığında Queen Elizabeth’in hedefi Rumeli Mecidiye Tabyası, Lord Nelson’un hedefi Namazgah Tabyası, İnflexible hedefi ise Rumeli Hamidiye Tabyası idi “A Savaş Hattı” olarak adlandırılan bu plan 1130’da uygulanmaya başlandı ve 1130’da merkez tabyalarına ateş başladı

Bu arada düşman gemileri Kumkale’den gelen tedirgin edici ateş hattına da girmişlerdi Obüslerden üstlerine ateş yağıyordu Yine de mesafe uzak olduğundan Türk bataryaları savaş gemilerine karşılık veremiyordu Saat 1200 sularında Çimenlik, Rumeli Hamidiye ve Anadolu Hamidiye ateş almıştı B Hattı diye adlandırılan Amiral Guepratte komutasındaki 3 Tümen Suffren, Bouvet, Goulois, Charlemagne adlı dört Fransız gemisiyle Triumph ve Prince George adlı iki İngiliz muharebe gemisinden oluşuyordu Plana göre bu tümen 1 Tümenin arkasından hareket geçti ve B hattı önündeki yerini aldı Yavaş yavaş yaklaşan gemiler bu cesurane ilerleyişlerinde Türk bataryalarından düşen mermi ateşi altında B hattına vardılar Şiddetli yapılan karşılıklı çatışmalarda aradaki bataryalar sustuysa da merkez bataryalar ateşe devam ediyorlardı 900 yarda kadar içeri sokulduklarından şiddetli ateş bu gemilerin üzerine yağıyordu 3 Tümene ait olan iki İngiliz gemisi Triumph ve Prince George A hattının kıç omuzluklarında yerlerini almış Rumeli Mesudiye ve Yıldız Tabyalarını hedeflemişlerdi

Rumeli merkez bataryaları çok yoğun bir ateş altındaydı Mermilerin çoğu tabyalar içine düşmüş, telefon hatlarını bozmuş, yangınlar çıkarmıştı Rumeli Mecidiye tabyası topçuların şehit olması ile devre dışı kalmıştı



Cephe


Planın ikinci aşamasında Türk bataryaları üzerinde yeteri kadar üstünlük sağlanabilirse Albay Hayes Sadler komutasındaki 2 Tümen devreye girecekti Ocean, İrresistible, Albion, Vengeance, Swiftsun ve Majestic’ten oluşan 2 Tümen, 3 Tümenin yerini alacak ve B Hattından son olarak yakın muharebe yapılarak Tabyalar içinde olmayıp mayın hatlarını savunan toplar tahrip edilerek bombardımandan hemen sonra mayın tarama işlemlerine başlanacaktı Fakat 3 Tümenin yerini alacak 2 Tümen gelmeden önce beklenmedik bir şey oldu Saat 14:00’e doğru Suffren büyük bir hızla boğazı terk etmekte ve Bouvet’de onu izlemekteydi

A hattını geçmek üzereyken Fransız gemisi Bouvet’de bir iki patlama oldu ve Anadolu Hamidiye tabyasınca ateş altındayken 3 dakikada suların altına gömüldü Derin bir şaşkınlık yaşanıyordu Queen Elzabeth ve Agamemnon dışındaki bütün gemiler ateşi kestiler Muhripler ve istimbotlar personeli kurtarmaya gittiklerinde 20 kişi kurtarılabilmiş, 603 kişi sulara gömülmüştü Bu arada 1230 sularında Goulois isabet almış ve ağır yaralarla boğazı terk ediyordu 1530 sularında mayına çarpan Inflexible’ın durumu kötüydü ama yoğun çabayla Bozcaada’ya ulaştı 2 Tümen İngiliz gemileri, 3 Tümenin yerini aldığında bu manzara ile karşılaşmıştı Saat 1430’da ateşe başlayarak 10 yardaya kadar yaklaştılar Namazgah tabyasını bombardıman ediyordu Saat 1500’te Rumeli Hamidiye daha sonra da Namazgah aldığı isabetle savaş dışına kalmıştı

Anadolu Hamidiye tabyası hasar görmemişti ve İrrisistible’a ateş ediyordu Saat 1514’de İrrisistible’ın yanında korkunç bir patlama duyuldu Saat 1615’te tabyalarda uzaklaşmak isterken bir mayına çarptı Bu bölgede bir gece önce Nusret’in döktüğü mayınlar hiç hesapta yokken can alıyordu Bölgenin mayınlı olduğunu anlayan Amiral de Robeck 2 Tümenin geri çekilmesi için emir verdi 1805’te geri çekilirken Ocean da mayına çarpmıştı Güçlü top ateşine rağmen Ocean’ın personeli muhripler tarafından boşaltıldı

18 Mart’ta yaşananlar şaşkınlık yaratmıştı Lord Fisher gibi ordusuz bir donanmanın başarıya ulaşamayacağını söylayenler haklı çıkıyor, de Robeck ve Churchill gibi hala donanma ile boğazları zorlayıp İstanbul’a çıkılabileceği düşüncesi yeni hareket planları doğuruyordu

Kara harekatı



İtilaf devletleri askerleri


Çanakkale Savaşları’nda Deniz Harekâtı’nın başarısızlığı umutları Kara Harekâtı’na çevirmiştiDaha 1 Mart’ta Yunanistan, Gelibolu yarımadasını işgal etmek, mümkün olduğu takdirde İstanbul üzerine yürümek üzere İngiltere’ye üç tümenlik bir kuvvet önermişti İngiliz ve Fransızlara kalsa öneri kabul edilebilirdi Ancak Rus Çarı, İngiliz Büyükelçisi’ne, hiçbir şart altında Yunan askerinin İstanbul’a girmesine izin vermeyeceğini bildirerek bu tasarıyı önledi

Londra’da ise, harekâtı Donanma yalnız mı yapsın, yoksa Kara Ordusu ile birlikte mi hareket etsin tartışması yapılmakta idi Bir Kara Ordusuna ihtiyaç olduğunu savunanların arasında Lord Fisher geliyordu Bununla beraber son karar, Savaş Bakanı (Harbiye Nazırı) Lord Kitchener’indi O ise, ısrarla elinde birlik olmadığını söylüyordu, ama seçkin bir birlik olan ve İngiltere’de bulunan 29’ncu Tümen’e hiçbir görev verilmemişti

Nihayet Mart’ta Kitchener Çanakkalecilerin tarafına kayarak 29’ncu Tümenin Ege’ye sevk edileceğini, Çanakkale’de bulunan Deniz Piyadelerine Gelibolu Yarımadası’nın temizlenmesinde yardım edeceğini açıkladı Bu haber Fransa cephesinde buluna İngiliz Generallerinin öylesine büyük tepkisine yol açtı ki, Mareşal sözünü geri alarak 18 Şubat’ta bu birliğin yerine o sırada Mısır’da bulunan Avustralya ve Yeni Zelanda Tümenlerinin gideceğini bildirmek zorunda kaldı

Askeri durumu tetkik için Çanakkale’ye gönderilen General Sir William Birdwood, 5 Mart’ta Kitchener’a gönderdiği raporda, Donanmanın tek başına Bağaz’dan geçemeyeceğine inandığını, kuvvetli bir ordunun karadan donanmayı desteklemesi gerektiğini bildiriyordu Bu rapor Kitchener’in bütün tereddütlerini giderdi 10 Martda 29’ncu Tümenin Ege’ye gönderileceğini açıkladı Ayrıca bir Tümen de kendilerinin göndermeleri için Fransızları ikna edeceğini ilave ediyordu

Böylece Mısır’daki Anzac Tümenleri ile birlikte 70 bin kişilik bir kolordu bu işe ayrılmış oluyordu

Birdwood’un raporuna rağmen, hala donanmanın tek başına Boğazı geçebileceğini düşünenler vardı Bu karışıklık içinde Kara kuvveti hazır olana kadar Donanmanın harekatını geri bırakmasını, bu suretle Kara ve Deniz Kuvvetlerinin müşterek harekata başlamasının en iyisi olacağını hiç kimse aklına getiremiyordu

O sıralarda Londra’ya hakim olan bu kargaşalık ve belirsizliği, ne yapacağı belli olmayan Sefer Kuvveti’nin Komutanlığına yapılan atamadan anlamak mümkündür Bu komutan, Kitchener’in Güney Afrika savaşlarından eski bir arkadaşı General Sir Ian Hamilton’du

Donanma asıl saldırısını yapana kadar, Hamilton’un birlikleri işe karışmayacaktı Eğer deneme başarıya ulaşmazsa Hamilton Gelibolu yarımadasına çıkarma yapacak, başarıya ulaşırsa yarımadaya zayıf bir kuvvet bırakıp doğrudan doğruya İstanbul üzerine yürüyecekti Oradan İstanbul Boğazına çıkarılmış bir Rus Birliği ile birleşmesi umuluyordu



Türk askerleri


Türk tarafı ise, 18 Mart’ta kazandığı zaferden dolayı kendisine olan güvenini tazelemiş, Çanakkale’nin Boğazlar’dan geçilemeyeceğini tüm dünyaya göstermişti Bu zaferin ardından, Müttefiklerin kaçınılmaz kara harekâtına karşı Türk tarafı da son sürat hazırlıklara başlamıştı Çanakkale ‘de 5 Ordu oluşturulmuş başına da Mareşal Liman von Sanders getirilmişti Kıyılara dikenli tellerle çevriliyor, birlikler önemli yerlere yerleştiriliyor, müttefiklerin her hareketi gözleniyordu Müttefik çıkarmasını bekleyen bir başka kişi ise 19 İhtiyat Tümeni’nin başında bulunan yarbay Mustafa Kemaldi

Hava harekatı


İlk motorlu uçağın uçuşundan yedi yıl gibi kısa bir süre geçtikten sonra, 1910 yılında uçaklardan askeri amaçlarla yararlanma düşüncesi ortaya çıkmış ve takip eden yıllarda uçak, yeryüzünde etkin bir taarruz silahı olarak kullanılmaya başlanmıştır

Dünyadaki bu gelişmeyi yakından izleyen ve önemini değerlendiren zamanın Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa’nın direktifiyle, 1911 yılında, Genelkurmay başkanlığı bünyesinde askeri havacılıkla ilgili bir şube oluşturulmuş ve Türk Askeri havacılığı’nın temeli olan teşkilat kurulmuştur

Bu yeni silahın edinilmesine büyük önem veren Mahmut Şevket PaşaSultan Reşat olmak üzere Donanma Cemiyeti, subaylar ve bazı zenginler iştirak etmiştir İki uçaklık para, kısa zamanda toplanmış ve Fransa’dan biri 25 Beygirlik, biri de 50 Beygirlik iki uçak satın almıştır

Müteakiben, Yeşilköy Safra düzlüğünde Kara tayyare Mektebi, Yeşilköy Feneri yakınlarında da deniz tayyare Mektebi kurulmuş ve havacı personel yetiştirilmek üzere ordu ve donanmadan istekli subaylar seçilmiştir

Çanakkale Muharebeleri başladığı zaman dünya ve Türk askeri havacılığı mütevazı ve geliştirilmeye muhtaç bir durumda idi

Çanakkale Muharebeleri havacılık yönünden, yeni silahın gerçek değerinin anlaşıldığı ve bugünkü modern hava kuvvetlerinin temelini atan kahramanları kavramaya çalışırken, icra edilen hava harekatının sadece o günkü müşterek harekata katkısı değil aynı zamanda bugünkü havacılığımıza olan katkısı da düşünülmekte ve hava kuvvetlerinin temelinin atılarak, hava stratejisi ve taktiklerinin oluşturulmaya başlandığı bir harekat noktası olarak değerlendirilmektedir

Havacılık açısından işte böyle bir ortam içinde, 2 Ağustos 1914 günü seferberlik ilan edilmiş ve buna paralel olarak Yeşilköy’de bulunan deniz uçaklarından 2’si İzmir, birisi de Çanakkale Müstahkem Mevzi Komutanlığı emrine verilmiştir

25 Ağustos 1914 tarihinde Çanakkale Nara Meydanı’na konuşlandırılan Nievport tipi deniz uçağı ile, Deniz Yzb Savmi, Ütğm Fazıl ve Ütğm Cemal’in yaptığı keşif uçuşları sayesinde, bölgedeki İngiliz ve Fransız gemilerinin faaliyetleri izlenmeye başlanmıştır

18 Mart 1915 tarihine kadar olan dönemde yapılan başarılı hava keşif görevleri hem düşmanın elindeki gemi tip ve miktarını tespit, hem de taarruz hazırlıklarını devamlı takip imkanı sağlamıştır

18 Mart 1915 günü, havacılarımız erken saatlerde yaptıkları keşif raporunu vermişlerdir

“ Bozcaada önünde, 40 düşman gemisi sayıldı Bunlardan; 19’u ağır, 3’ü hafif olmak üzere 22’si kruvazör, diğerleri; şilep, destek gemisi ve uçak gemisidir Sayıları tam olarak saptanamayan denizaltılar görülmüştür 6 adet zırhlı İngiliz gemisi, muharebe düzeninde boğaza doğru ilerlemekte ve Fransız gemileri de demir almaktadır

Bir süre sonra, boğaza giren ve kıyı bataryalarını şiddetle bombardıman eden düşman donanma topçusuna, Ark Royal uçak gemisinden havalanan İngiliz uçakları da ateş tanziminde geniş çapta yardım etmiştir

18 Mart günü öğleden sonra, havacılarımıza; Limni Adası civarındaki düşman kuvvetlerinin durumunu keşfetmeleri emredilmiştir

Bir saat içinde görev bölgesine ulaşan pilotlar Mondros Koyu’nda 13 harp, 4 nakliye, 29 kömür gemisi olmak üzere toplam 46 geminin bulunduğunu, ayrıca Fransızların Gaulois gemisinin sahil topçumuzun ateşi ile Çanakkale ağzında yara aldığını rapor etmiştir

Çanakkale Muharebeleri süresince, karşılıklı keşif harekatı devam ederken; Türk havacıları, o tarihler için başarılı sayılabilecek diğer hava görevlerini de icra etmişledir Bu görevlerden biri 18 Nisan 1915’de yapılmıştır

O gün Çanakkale Boğazı bölgesinde gittikçe kuvvetlenen ve hava üstünlüğü kurmasından endişe edilen düşman hava gücünü tesirsiz hale getirmek maksadıyla, Bozcaada’da 18 düşman uçağının konuşlandığı meydana hava taarruzu planlamıştır Ancak bu meydandaki uçaklar, keşif görevi için daha önceden kalktığından, havada karşılaşılmış, kısa bir hava muharebesinden sonra zayiatsız olarak meydana dönülmüştür Bu görev amacına ulaşmadıysa da, asli taktik hava görevlerinden olan “mukabil hava harekatı” nın ilk ve tipik bir uygulaması olması açısından önem taşımaktadır

Türk uçaklarının meydan taarruzu planlamasından esinlenen İngilizler aynı gün üçer uçaklık iki kol ile meydanımıza taarruz etmişler, ancak uçaklarımız daha önceden meydan içinde dağıtılarak gizlenmiş olduğundan, atılan bombalar hasar meydana getirememiştir Bu da, ufki dağılma ve gizleme yapılarak, beka tedbirlerinin alınışına güzel bir örnek teşkil etmiştir

14-19 Mayıs 1915 günleri, güney cephemizdeki karşı taarruzumuzu desteklemek amacıyla; düşman çıkarma gemileri ve ordugahı bombalanmış Mayıs ayı başından itibaren sabit balon ile boğaz gözetlemesi ve topçu atış tanzimi ve birliklerimizi taciz eden manika balon gemisine taarruzlar yapılmış, her hava hücumunda gemi, balonunu toplayıp yer değiştirmek zorunda bırakılmıştır Böylece bugün “yakın hava desteği” olarak bilinen görev tipinin basit bir uygulaması yapılmıştır

25 Haziran’da; Arıburnu bölgesindeki düşman karargahı üzerine propagandapsikolojik harpte kullanılmasına ilişkin güzel bir örnektir

30 Kasım 1915’te ise, Üsteğmen Ali Rıza, Teğmen Orhan’la beraber, Çanakkale girişinde karaya oturmuş bulunan bir düşman kruvazörüne taarruz etmek için görevlendirilmiştir Tam bu esnada bir düşman uçağının yaklaştığı görülmüş ve yapılan hava muharebesinde Üsteğmen Ali Rıza fransız uçağını makinalı tüfek ateşiyle düşürmeyi başararak Türk havacılık tarihine ilk düşman uçağını düşüren pilot olarak geçmiştir maaşının bir kısmını bağışlayarak uçak alımı için kampanya başlatmış ve bu kampanyaya başta padişah amacıyla 300 adet ingilizce yazılı bildiri atılmıştır Bu görev, hava gücünün Savaşın sebep ve sonuçları



Güçlü bir devlet olan ve dünya dengelerini altüst eden Almanya'dan rahatsız olan İngiltere ve Fransa'nın, Birinci Dünya Savaşı'nda, Osmanlı Devleti'ne ait olan Çanakkale Boğazını ele geçirerek, müttefikleri Rusya'ya yardım götürmek ve İstanbul'u işgal ederek Osmanlı Devleti'ni savaş dışı bırakmak istemeleridir Savaş 18 Mart 1915 tarihinde başlamıştır

İngiltere ve Fransa ile Osmanlı ve Alman orduları arasında geçen ve iki taraftan toplam 500,000'den fazla insanın "kaybına" (ölüm, firar, esir, sakatlanma ve hastalıklar) neden olan savaşın ardından İtilaf DevletleriÇanakkale Boğazı'nı geçememiş, İstanbul'u işgal edememiş, Rusya'da zorda kalan çarlık rejimi devrilmiş ve I Dünya Savaşı 2 yıl uzamıştır

Cepheler

Deniz Muharebeleri


Çanakkale Deniz Savaşları


19 Şubat günü, güçlü Fransız kuvvetleri ile İngiliz HMS Queen Elizabeth

savaş gemisinin Osmanlı sahil bataryalarını bombalayarak ilk Çanakkale saldırısı

başlatılmış oldu



İngiliz savaş gemisi Queen Elizabeth


İtilaf devletleri, kısa bir aranın ardından bir sonraki saldırıyı 18 Martta gerçekleştirmişlerdir Hedef, Çanakkale Boğazı'nın sadece 1 mil genişliğindeki en dar noktasıdır Admiral de Robeck komutasındaki aşağı yukarı en az 16 savaş gemilik dev donanma Çanakkale'yi geçmeye kalkmıştır Ancak her gemi Nusret Mayın Gemisi adlı Osmanlı mayın gemisinin boğazın Asya tarafına yerleştirdiği deniz mayınları tarafından hasar almıştır Bazı balıkçılar, İngilizler tarafından mayın toplama işiyle görevlendirilmiştir; ama Osmanlı ordusunun açtığı top atışlarıyla korkarak kaçmışlar, mayınlara dokunulmamıştır Yerinde kalmış bu mayınlar İngiliz HMS Ocean, HMS Irresistible ve Fransız Bouvet adlı üç savaş gemisini batırmıştır Ayrıca İngiliz HMS Inflexible ve Fransız savaş gemileri Suffren ve Gaulois çok ağır bir şekilde hasar almıştır

Bu ağır kayıplar İtilaf devletlerine, Çanakkale'yi deniz yoluyla geçemeyeceklerini göstermiştir İngiliz donanmasının yenilmesi Osmanlı askerlerine inanılmaz bir moral olmuştur, çünkü İngiliz donanmasının geri çekilmesinin hemen öncesinde Osmanlı topçuları cephane sıkıntısı çekmeye başlamıştır Eğer düşman gemileri biraz daha zorlasaydı, cephanesi biten topçular bir şey yapamayacak, belki de İtilaf devletleri boğazı geçebileceklerdi Bu nedenle İngilizlerin geri çekilme kararı biraz tartışmalıdır, aslında Churchill boğazın zorlanmasını önermiştir

Sonuç olarak, 18 Mart 1915'te İtilaf devletleri, Osmanlı tarafından yenilgiye uğratılmıştır Böylece İtilaf devletleri kara operasyonlarına girişerek kıyıyı toplardan temizlemeyi hedeflemişlerdir Kara savaşları

Deniz mayınları ve kıyılardaki Osmanlı topçu bataryalarının isabetli atışları denizden geçişin mümkün olmayacağını göstermiş, İtilaf Devletleri Gelibolu Yarımadası üzerine çıkarak Osmanlı'yı karadan yenmeyi planlamışlardır

Gelibolu Yarımadasında Müttefik çıkartmaları yarımadanın güney bölümündeki altı kumsala, iki cephede yapılmıştır Seddülbahir Cephesi’ne 29 İngiliz Tümeni ile Fransız Kolordusu (Fransız Doğu Sefer Kuvveti) çıkartma yaparken Arıburnu Cephesi’nde ise Anzaklar Kolordusu çıkartma yapmıştır Bu beş tümene ek olarak bir hafta içinde İskenderiye'den getirilecek olan Hint Tugayı, muhtemelen Seddülbahir Cephesi'nde kullanılmak üzere ordu ihtiyatını oluşturacaktı


Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Çanakkale Savaşı

Eski 04-26-2010   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Çanakkale Savaşı



Seddülbahir Cephesi

Seddülbahir Cephesi'ndeki İngiliz ve Fransız birliklerinin ilk hedefi Kirte Köyü ve hemen kuzeyindeki Alçıtepe olmuştur

Bu hedeflerin ele geçirilmesi için ilk müttefik taarruzu olan Birinci Kirte Muharebesi, 28 Nisan 1915 sabahı başlamıştır Taarruzun sol kanadında iki İngiliz tugayı, sağ kanadında ise beş Fransız taburu taarruza katılmıştır Türk savunması İngiliz taarruzları karşısında tutunurken Fransız kesiminde yarılma noktasına gelmiştir Cephe komutanı Albay Halil Sami Bey, hatların geri çekilmesi emri vermişken, iki bölüklük bir kuvvet, donanma topçusunun ateşinde bir gedik bularak hatları takviye etmiştir Bunun üzerine geri çekilme emri derhal geri alınmıştır Öğleden sonra Yarbay Sabri Bey, iki taburluk bir kuvvetle karşı taarruza geçerek müttefik cephesini kırmıştır Gün sonunda, müttefikler taarruz çıkış hatlarına geri çekilmişlerdir Türk kayıpları 2380, müttefik kayıpları ise 3000'dir

Müttefik kuvvetlerin ikinci taarruzu, 6 Mayıs 1915 sabahı başlayan İkinci Kirte Muharebesi'dir 8 Mayıs'a kadar süren çatışmalarda Müttefik kuvvetlerin "bağlantı noktası", en soldan taarruz edecek olan bir İngiliz tugayıdır Bu tugay, ilk günkü taarruzunda yoğun bir ateşle karşılaşmış ve ilerleyememiştir Taarruz hattı, en sol kenardan başlayan bu engelle, en sağa kadar durmak zorunda kalmıştır Sol uç, ilerleyemeyince diğer birlikler de planlanan ileri harekata girişememişlerdir Türk ateşinin en yoğun olduğu rapor edilen tepe, donanma ve sahildeki top bataryaları tarafından hallaç pamuğu gibi atıldığı halde, Türk tarafının ateş gücünde bir değişiklik olmamıştır Balonlarla yapılan hava keşfi de Türk mevzilerinin yerini saptayamamıştır İkinci gün merkez kesimden, üçüncü gün tekrar sol kanattan yapılan taarruzlar da aynı ateşle kaşılaşarak durmuştur Üç günlük muharebelerin sonunda müttefik kuvvetler, en fazla 500 metre ilerleme sağlayabilmişlerdi Müttefik kaybı 6500, Türk kaybı ise 2000'dir

Müttefik kuvvetlerin üçüncü taarruzu, 4 Haziran 1915 tarihli Üçüncü Kirte Muharebesi’dir Donanma topçusunun üç yönden, kara topçusunun ise cepheden geliştirdiği hazırlık ateşi ardından başlayan savaşta, Türk cephesinin sol kanadından t aarruz eden Fransız birlikleri yer yer Türk siperlerine girmişlerdir Yarbay Selahattin Adil komutasındaki 12 Tümen’in karşı taarruzluyla bu siperlerden çekilmişlerdir Sağ kanatta ise İngiliz birlikleri Türk siperlerine girmiştir İkinci Topçu Bataryası komutanı Teğmen Arif Tanyeri’nin, 150 askeriyle ileri çıkıp cepheyi tutmasıyla Türk hatlarının kırılması önlenmiştir Türk cephesi, Kirte Köyü’ne bir kilometre mesafede sabitlenmiştir İzleyen 5 Haziran günü Türk 9 Tümen’in saldırısı başarılı olmamış, akşam saatlerinde Arıburnu Cephesi’nden kaydırılan Yarbay Hasan Askeri komutasındaki 2 Tümen’in taarruzu ise birkaç yüz metre ilerlemiştir 6 Haziran günü ise küçük çaplı çatışmalarla geçmiştir Üçüncü Kirte Muharebesi’nde müttefik kayıpları 7500, Türk kayıpları ise 4500 yaralı, 4500 şehittir

Her üç taarruzun başarısız olması üzerine cephe komutanları, İngiliz komutan H Weston ve Fransız komutan Gouraund, tüm cephe hattında değil de, daha sınırlı bir hattan taarruzu gerekli görmüşlerdir Böylece gerek piyade, gerekse de topçu unsurları daha dar bir cephede kuvvet merkezi (siklet merkezi) oluşturulacaktı Planın ilk operasyonu, cephenin en sağ (doğu) bölgesi olan Kerevizdere’de uygulamaya konulmuştur 18 Haziran’da başlayan topçu ateşi üç gün boyunca sürdürülmüştür 21 - Haziran günü Fransız birliklerinin taarruzuyla başlayan Birinci Kerevizdere Muharebesi’nde Fransız birlikleri, hedefleri olan tepeyi ele geçirmeyi başarmıştır Muharebelerde Fransız kayıpları 2500, Türk kayıpları ise 6000 kişidir

Bir sonraki Zığındere Harekâtı, bu kez cephenin sol kanadından taarruzu öngörmektedir Zığındere ile sahil arasındaki Zığın sırtı boyunca üç tugayla ve Zığındere’nin karşı yamaçlarından iki tugayla taarruz etmektir Zığın sırtı Albay Refet Bey’in komutasındaki 11 Tümen’in savunma bölgesidir Zığındere ile Kanlıdere arasındaki bölge ise Albay Halil Bey’in 7 Tümen’i tarafından savunulmaktadır Her iki tümen de tek tugaylıdır Deniz ve kara topçusunun 26 Haziran’da başlayan bombardımanı üç gün sürmüştür 28 Haziran’da iki saatlik hazırlık ateşi ardından başlayan taarruz, sağ kesimde Türk siperlerinin tümünde başarılı olmuştur Bombardıman sonrasında Türk ön hat siperlerinde sağ kalanların tümü yaralı subay ve erattır 800 metre mesafedeki Kirte Köyü’ne yapılan ileri hareket, topçu ateşiyle durdurulmuş, hemen ardından Türk karşı taarruzları başlamıştır siperler 30 Haziran 1915 günü sabahına kadar birçok kez el değiştirmiş, sonunda İngilizlerde kalmıştır Zığın sırtının kuzeyinden 1 Temmuz 1915 günü iki kez yenilenen Türk taarruzu, yoğun topçu ateşi altında etkisiz kalmıştır 5 Temmuz 1915 tarihinde Albay Hasan Basri Bey’in 5 Tümen’inin Zığın sırtına ve Albay Nicolai’nin komutasındaki 3 Tümen’inin Zığındere’nin doğu yamaçlarına giriştikleri taarruz ise sonuç alamamıştı

Her iki kanattan yapılan taarruzların ardından bu kez cephenin merkez bölümünde taarruza geçilmiştir Üç saat süren ve 60000 bin top mermisinin kullanıldığı hazırlık ateşi ardından 12 Temmuz 1915 sabahı başlayan İkinci Kerevizdere Muharebesi iki gün sürmüştür Hazırlık ateşi ardından başlayan İngiliz taarruzu, hiçbir savunmacının sağ kalmadığı ilk hat siperlerini almış, ikinci hat siperlerinde ise ağır kayba uğrayarak geri çekilmiştir Öğleden sonra yedekteki İngiliz tugayının giriştiği saldırı, üçüncü hat siperlerine girmişse de Türk karşı taarruzlarıyla yeniden eski konumuna çekilmiştir İkinci girişilen İngiliz taarruzu, Türk topçusunun ateşiyle geri çekilmiştir Savaş sonunda cephenin en sol yanındaki birkaç siper parçası işgal edilebilmiş, sağ kesimde ise Fransız birlikleri Türk siperlerinde tutunmayı başarmışlardır İki günlük muharebelerin sonucunda müttefik kayıpları 5800, Türk kayıpları ise 9700’dür

Bu muharebeler sonunda Seddülbahir Cephesi’nde Türk kuvvetlerini atarak ilerlemenin olanaksız olduğu ortaya çıkmıştı Müttefik kuvvetler komutanı General Hamilton, takviye kuvvetlerle Suvla Koyu’nda bir çıkartma yapmayı planlamıştır Bu çıkartma harekâtının, Anzak Kolordusu komutanı General W Birdwood’un önerdiği Sarı Bayır Harekâtı ile aynı tarihte uygulanmasına karar verilmiştir Ayrıca Türk savunmasının dikkatini yarımadanın güney ucuna çekmek için Seddülbahir Cephesi’nde yanıltıcı bir taarruz planlanmıştı Kirte Bağları Muharebesi olarak bilinen bu taarruz, 6 Ağustos sabahı İngiliz birliklerinin taarruzuyla başlamıştır İngilizler, ilk hat siperlerine girmiş, ancak karşı taarruzla geri atılmışlardır Taarruzun ikinci günü girişilen İngiliz taarruzları, Kirte Köyü’nün güney batısındaki bir bağ alanının bir bölümünde tutunabilmiştir

Sınırlı hedeflere yönelik, üstelik de bir yanıltma operasyonu olan İngiliz taarruzunun bu denli kayba rağmen başarısız olması üzerine General Sır Ian Hamilton, Seddülbahir Cephesi'nde hiçbir askeri harekâta girişilmemesi emrini vermiştir

Arıburnu Cephesi

Arıburnu Cephesi’nde 25 Nisan 1915 sabahı çıkartma yapan Anzak

Anzak mevzilerine taarruza girişmiştir Bu taarruzla Anzak birlikleri sırtın batı yamaçlarına çekilmilerdir

Ordu ihtiyatındaki 19 Tümen komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal57 Alay ve bir topçu bataryasıyla Conk Bayırı’na hareket etmişti Karargahta, 3 Kolordu Komutanı Esat Paşa’ya (Albay Mehmet Esat Bülkat Bey’e) kararını anlatmıştır Esat Paşa, bu kararı onaylamış, Albay Halil Sami Bey’in 27 Alay’ını da yarbayın komutası altına vermiştir Esasen 19 Tümen, ordu ihtiyatıdır, ancak Mareşal Sanders’le halen temas kurulamamış olması nedeniyle Esat Paşa, kendi inisiyatifini kullanarak tümeni komutası altına almış ve Mustafa Kemal’in görüşü yönünde görevlendirmiştir

Bu arada Kılıçbayır yönüne sevk edilen Avustralya birlikleri, bölgeye ulaşır ulaşmaz muharebeye sürülmektedir Çünkü Türklerin sırtlardan aşağı akıp cephe hattını kırmaları an meselesi olarak görünmektedir 19 Tümen’e bağlı dört alayın bölgeye intikali ardından Türk Arıburnu Kuvvetleri Yarbay Mustafa Kemal Bey emriyle saat 15:30 dolaylarında yeniden bu kez toplu olarak taarruza geçmişlerdir General Hamilton anılarında şöyle anlatır “Gebe dağlar Türk doğurmakta devam ediyor Bizim mevzilerimizin en yüksek ve en merkezi yerine birbirini kovalayan dalgalar halinde yükleniyorlar

Bu taarruzun sonucunda Kılıçbayır’ın iki yanından gelişen Türk taarruzları karşısında Kılıçbayır ve hemen güneybatısındaki Cesaret tepe kesin olarak Türklerin eline geçmiştir Düztepe’nin alınması, Türk birliklerine Kılıçbayır üstünden Anzak sahiline geniş bir taarruz hattı açmıştı ama, Türklerin zaten ellerindeki az bir kuvvetle yaptıkları bu taarruzu sürdürecek kuvvetleri yoktur Anzak cephesindeki bu gedik, savaş boyunca kalmıştır

Harekatın ilk gününde karaya çıkartılan asker sayısı 15000’dir Yaklaşık 2000’i ölü olmak üzere kayıplar 3500’dür

Gece yarısına doğru Anzak Kolordusu Komutanı Birdwood, emrindeki her iki tümen komutanın da tahliyeden yana olduklarını, kendisinin de bu görüşü paylaştığını General Hamilton’a bildirmiştir Anzak ordusu gün boyu süren çatışmalardan dolayı bitkindir, moral düşüktür, birlikler halen dağınıktır Gün boyu süren Türk taarruzları, Anzak cephesinin kuzey batı kesimindeki sırtta (Kılıçbayır) bir gedik oluşturmuştu Bu gedik, Ancak çıkartma bölgesi için ağır bir tehdit oluşturmaktaydı Gece boyu takviye alan Türk kuvvetlerinin etkin bir topçu desteğiyle sabah girişecekleri bir karşı taarruza kesin gözüyle bakılmaktadır Ordunun bu haliyle bu saldırıyı göğüsleyemeyeceğinden, sahilde imha edileceğinden korkulmaktadır Amiral Thursby ise tahliyenin çok fazla kayba neden olacağını, pozisyonu korumanın daha iyi olacağı görüşündedir General Hamilton, sahilde kalınarak direnilmesine karar vermiştir

Takviye olarak bölgeye gönderilen İngiliz 9 Kolordusu’nun Suvla Koyu’na çıkartma yaptığı 5-6 Ağustos gecesi, bir Anzak tümeni gece yürüyüşüne geçmiştir Hedefleri, Kocaçimen Tepesi – Besim Tepe – Conk Bayırı hattıdır Sarı Bayır Harekatı olarak bilinen harekatta Anzak birlikleri sırtlara kadar yaklaşabilmiş ama sırtları alamamıştır Muharebelerin yoğunluğu Conk Bayırı bölgesinde olmuş, Conk Bayırı Muharebesi 9 Ağustos 1915 tarihine kadar sürmüştür Kurmay Albay Mustafa Kemal’in 10 Ağustos sabahı başlattığı taarruz ile Anzak kuvvetleri sırtlardan çekilmek zorunda kalmışlardır

Suvla Koyu’nda İngiliz 9 Kolordusu’nun ikinci genel taarruzuyla aynı gün 21 Ağustos’da Anzak birliklerinin sonuçsuz Bomba Tepe taarruzu, Çanakkale Savaşı’nın son muharebesi olmuştur

Kolordusu örtü kuvvetleri, sahildeki Türk gözetleme postalarını atarak bir köprübaşı oluşturmuşlardır Sahile çıkan örtü kuvveti üç koldan sırtlara ilerlemiştir Sırtlardaki Türk direnişi, ileri harekatı yeryer engelliyor, genel olarak geciktiriyordu ama sahili tehdit edecek bir harekat gösteremiyordu Buna karşın sırtlarda yer yer süren çatışmalarda Anzak kayıplar artmakta, sahile yağan takviye talepleri karşısında çıkan tüm birlikler derhal ateş hattına gönderilmektedir, sahilde ihtiyat tutulamamaktadır çıkartma başladığı sıralarda Anafartalar Cephesi

Her iki cephedeki kanlı çatışmalar ardından 1915 yılının Temmuz ayı sonlarında cepheler kilitlenmiş, çatışmalar mevzi harbine dönüşmüştü Gelibolu Yarımadasında bir sonuç elde edebilmek için İngiliz General Sir Ian Hamilton, daha kuzeyde üçüncü bir cephe açmak gereği duymuştur Burada amaç, sert direnme gösteren her iki cephedeki Türk kuvvetlerinin geri hattına çıkarak kuşatmaktır Hamilton, üçüncü cepheyi küçük ve büyük Kemikli burunları arasındaki Suvla kumsalına, takviye olarak gelen İngiliz 9 Kolordusu’nu çıkartarak açmıştır 6 Ağustos 1915 tarihinde Suvla Koyu'na yapılan çıkartmayla Çanakkale Savaşı bu bölgeye kaymış, Arıburnu'ndaki Anzak Kolordusu ile Suvla çıkartma kuvvetleri, dolayısıyla bu iki cephe birleşmiştir Gelibolu Yarımadası'nın Müttefik kuvvetlerce tahliyesine kadar asıl çatışmalar bu bölgede olmuş, Seddülbahir Cephesi, kayda değer bir çatışmaya sahne olmamıştır

5-6 Ağustos gecesi başlayan çıkartma gün boyu sürmüştür Suvla Ovası’na hakim ilk kademe sırtlardaki üç Türk taburu, çıkartma birliklerinin ileri harekatını durdurmayı başarmıştır

İngiliz 9 Kolordusu’nun genel bir taarruz için düzen alması, 8 Ağustos tarihini bulmuştur Ertesi gün, 9 Ağustos 1915 günü şafakta iki İngiliz tümeni taarruz için ilerlemeye başladığı sırada Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey’in de taarruzu başlamıştı Türk taarruzu, önlerindeki İngiliz kollarını atarak ilerlemiş, öğleden hemen sonra İngiliz 9 Kolordusu komutanı General Stopford, ihtiyatta tuttuğu tümeni ateş hattına sürerek sahilde tutunmayı ancak başarabilmiştir



Birinci Anafartalar Savaşı’nın hemen ertesi günü, 10 Ağustos 1915 sabahı Mustafa Kemal, Kocaçimen Tepesi – Conk Bayırı hattında yeni bir taarruz yapmıştır Albay Ali Rıza Bey komutasındaki 8 tümen ve 9 Tümen komutanı Yarbay Cemil Bey komutasındaki 9 Tümen’in taarruzlarıyla müttefik cephesi 500-1000 metre geri atılmıştır

Bu bölgedeki Türk taarruzunun başladığı saatlerde daha kuzeyde, İngiliz 53 Tümen’i Yusufçuk Tepe ve daha kuzeydeki Küçük Anafartalar Tepesi yönünde taarruza geçmişti Yoğun topçu ateşleri ardından dört kez yenilenen taarruzlar gün boyu sürmüş olup iki Türk taburunun savunması, mevzileri korumayı başarmıştır

Son muharebeler sonunda Arıburnu Cephesi'nde Anzak kuvvetleri eski hatlarına çekilmiş, Anafartalar Cephesi'nde ise Suvla Ovası'nın sahil bandından kalmışlardı Özellikle bu bölgede, hakim sırtlardaki Türk mevzilerinin ateşi altında kalmakta idiler Müttefik kuvvetler üst komutanı General Sır Ian Hamilton, bu sırtların en azından kuzey kesimini oluşturan Tekketepe yükseltilerinin bir an önce ele geçirilmesinin gerekliliğini bilmektedir Bu amaçla sahile yeni çıkartılmış olan 54 Tümen ile bu sırtlara taarruz kararı vermiştir Bu tümenin bir taburunca 12 Ağustos 1915 tarihinde girişilen, Tekketepe Muharebesi olarak bilinen taarruz, Türk savunması önünde ağır kayba uğrayarak geri çekilmiştir

Bu taarruzun başarısızlığı üzerine General Hamilton, taarruzu daha kuzeye kaydırarak 12 Tümen'i sağ yandan çevirmeyi amaçlayan bir taarruz planlamıştır Bu taarruz Kireçtepe ve Kireçtepe sırtlarının işgal edilmesini amaçlamaktadır Böylece 12 Tümen kanat kırarak Tekketepe'den çekilmek zorunda kalacak, savaşarak alınamayan bu yükselti, İngiliz kuvvetlerinin eline düşecektir

Kireçtepe sırtları, Suvla Koyu'na çıkartma yapıldığı 6 Ağustos 1915 tarihinden itibaren Yüzbaşı Kadri Bey komutasındaki Gelibolu Jandarma Taburu tarafından tutulmaktadır Üç tugaydan oluşan İngiliz birlikleri 15 Ağustos

Aynı gün, başarısız bulunan İngiliz 9 Kolordusu komutanı General Stopford ve iki tabur komutanı, General Hamilton tarafından görevden alınmıştır

Hemen ardından Seddülbahir Cephesi’ndeki İngiliz 29 Tümeni Anafartalar Cephesi’ne aktarıldı Mısır’da bulunan 5000 kişilik bir tümen de aynı cepheye getirildi Bu şekilde içerden ve dışardan takviye edilen Anafartalar Cephesi’ndeki kuvvetlerle genel bir taarruz planlandı Müttefik taarruzu, Anafartalar Grup Komutanı Kurmay Albay Mustafa Kemal’in sorumluluk bölgesinde, 12 ve 7 Tümenlerin mevzilerine yönelmiştir

bkz İkinci Anafartalar Savaşı

Bu kuvvetler 21 Ağustos 1915 sabahı İsmailoğlu ve Yusufçuk Tepelerine genel bir taarruza geçtiler Aynı anda Anzak Kolordusu’na bağlı bir tugay da Bomba Tepe’ye taarruz etmiştir İsmailoğlu ve Yusufçuk Tepeleri’ne yönelik taarruz aynı gün, kesin bir başarısızlıkla son bulmuştur Bomba Tepe’deki çatışmalar ise 29 Ağustos tarihine kadar sürmüş tepe, Türk savunmasının elinde kalmıştır

Bomba Tepe taarruzu, Çanakkale Savaşı'nın, tahliyeye kadar ufak çaplı çatışmalar yaşanmış olsa da, son muharebesidir

1915 günü taarruza geçmiştir Ağır kayıplara Yüzbaşı Kadri Bey'in ağır şekilde yaralanması da eklenince tabur geri çekilmiş, Kanlıtepe - Havantepe hattında yeniden mevzi almıştır Akşam saatleri bölgeye ulaşan bir taburluk takviye ile karşı Türk kuvvetleri karşı taarruza geçmiştir Çatışmalar gece boyu sürmüş, 16 Ağustos sabahı bölgeye gelen Mustafa Kemal, taarruzu kendisi yönetmiştir Kısa süre sonra İngiliz birlikleri eski hatlarına geri çekilmişlerdir Tahliye

Müttefiklerin Gelibolu Seferi'ne eklenen yeni takviyelerle üçüncü bir cephe açılmasına karşın kara harekatı Müttefikler açısından bir sonuç getirmemiş, Osmanlı kuvvetlerinin direnci karşısında cepheler yeniden kilitlenmiştir Bulgaristan'ın 14 Ekim 1915 tarihinde İttifak Devletlerine katılmıştır Almanya ile Osmanlı arasında Balkanlar üzerinden bir demiryolu hattı 29 Ekim tarihinde işlemeye başlamıştır

Bu tarihten üç gün sonra General Ian Hamilton görevden alınarak yerine General Charles Monro atanmıştır Monro cephede yaptığı incelemelerin ardından 3 Kasım 1915’de İngiliz Yüksek Savunma Konseyi’ne cephe hakkındaki görüşünü, “Gelibolu tahliye edilmelidir” şeklinde bildirmiştir Bu kolay alınacak bir karar değildir 6 Kasım 1915 günü İngiliz Savaş Bakanı Lord Kitchener Gelibolu’ya gelmiştir 15 Kasım’da Lord Kitchener’in kararı Seddülbahir Cephesi dışındaki diğer iki cephedeki askerlerin tahliye edilmesi yönündedir Ertesi gün 16 Kasım’da Müttefiklerin Selanik Cephesi de General Monro’ya bağlanmıştır General Birdwood, General Monro’ya bağlı olmak üzere Çanakkale Müttefik Kuvvetleri Komutanlığı’na atandı

Kesin karar 7 Aralık 1915 tarihinde verilmiştir Arıburnu ve Anafartalar Cepheleri’ndeki Müttefik kuvvetler tahliye edilerek Selanik Cephesi’ne kaydırılmış, Seddülbahir Cephesi’ndeki kuvvetler ise yerlerinde kalmışlardır Bu cephedeki kuvvetlerin tahliyesine 27 Aralık 1915 tarihinde karar verilmiştir Tahliye işlemleri 9 Ocak 1916 sabahı tamamlanmıştır Böylece Gelibolu Muharebeleri Osmanlı kuvvetlerinin zaferiyle sonuçlanmıştır

Kayıplar

Çanakkale Savaşı'ndaki kayıplar Ölü Yaralı Toplam
Müttefik toplamı 44072 97037 141109
- Birleşik krallık 21255 52230 73485
- Fransa (tahmini) 10000 17000 27000
- Avustralya 3 7594 20000 27594
- Yeni Zelanda4 2701 4546 7247
- Hindistan 1358 3421 4779
Savaşın Sonuçları

İngiltere ve Fransa ile Osmanlı ve Alman orduları arasında geçen ve iki taraftan toplam 500,000'den fazla insanın "kaybına" (ölüm, firar, esir, sakatlanma ve hastalıklar) neden olan savaşın ardından İtilaf DevletleriÇanakkale Boğazı'nı geçememiş, İstanbul'u işgal edememiştir Pek çok tarihçi, Rusya'da zorda kalan çarlık rejimi devrilmesinde ve I Dünya Savaşı 2 yıl uzamasında bu olayın önemli payı olduğu görüşündedirler

Çanakkale Savaşı, müttefikleriyle Rusya'nın irtibatını önlemiş, bu arada Lenin ve yandaşları Bolşeviklerin Ekim Devrimi ile Rusya savaş dışı kalmıştır Bu durum ihtilal Rusyası ile müttefiklerini birbirinden ayırmıştır Sovyet Rusya Kurtuluş Savaşı yıllarında Ankara hükûmetine belirli ölçüde lojistik destek sağlamıştır

Bu savaşlar, İngiliz ve Fransız kuvvetlerini Gelibolu Yarımadası'na bağlamış, Almanya ve müttefiklerinin yükleri hafiflemiştir

Savaşta, çok sayıda eğitilmiş insan kaybedilmesi nedeniyle cumhuriyet döneminde eğitilmiş insan sıkıntısı çekilmiştir

Karşılıklı olarak çok büyük insan ve malzeme zayiatı verilmiştir

Mustafa Kemal bu savaşta Conkbayırı Anafartalar ve Arıburnu'nda görev yapmıştır Çıkartmanın ilk günü Conkbayırı'ndaki müdahalesi ve savaşın son aşamalarında üstlendiği görevler, Mustafa Kemal'in askeri yeteneklerini ortaya çıkarmış, "Anafartalar Kahramanı" olarak tanınmasını sağlamıştır Bu durum daha sonraları Mustafa Kemal'in milli liderliğini ortaya çıkarmıştır

Kronolojisi

Savaş öncesi


1918 :Ağustos 2 Ağustos - ''Politik:'' Osmanlı İmparatorluğu ve Almanya Rusyaya karşı antlaşma imzaladı
3 Ağustos - Bahriye Birinci Lordu, Winston Churchill, Birleşik Krallık tarafından üretilen iki Türk gemisine el koydu
4 Ağustos - Osmanlı İmparatorluğu, Boğazlar Antlaşması gereği tüm savaş gemilerine kapalı tutacağını ilan etti
10 Ağustos – Alman savaş gemileri SMS ''Goeben'' ve SMS ''Breslau'', Akdeniz de İngiliz donanmasından kaçarak Çanakkale Boğazını geçtiler {{Bakınız|Yavuz ve Midilli Olayı}}
16 Agustos - ''Goeben'' ve ''Breslau'' mürettebatı Alman kalarak Osmanlı Donanması saflarına katıldı
30 Ağustos - Alman sahil topçu müfrezesi, Çanakkale Boğazı’nın her iki yakasındaki istihkamlarda göreve başladı Bu istihkamlarını komutasına Alman Amiral Von Usedom atandı :Eylül
27 Eylül – Boğazlar, tüm deniz ulaşımına (ticari gemiler dahil olmak üzere) kapatıldı :Ekim
Ekim 28 - SMS ''Goeben'' ve SMS ''Breslau'', gemileri Ukrayna da bulunan Odessa ve Sivastopol Limalarını bombaladı :Kasım
2 Kasım - Çarlık Rusyası'nın Osmanlı İmparatorluğu'na savaş ilan etmesi
3 Kasım - İngiliz abluka filosunun boğazın dış istihkamlarını topa tutması
6 Kasım - İngiltere'nin Osmanlı İmparatorluğu'na savaş ilan etmesi :Aralık
13 Aralık – Mesudiye Zırhlısı’nın Sarısığlar Koyu’nda demir üzerindeyken İngiliz B 11 denizaltısı tarafından torpillenerek batırılması
14 Aralık – Mareşal Liman Von Sanders başkanlığındaki 42 kişilik bir Alman subay grubunun Alman Danışma Kurulu olarak İstanbul’a gelişi

1915 11 Ocak – Amiral Carden tarafından hazırlanan deniz harekatı planının İngiliz Donanma Bakanlığı’na sunulması
15 Ocak – Fransız denizaltısı Saphir’in Köseburnu açıklarında batırılması
28 Ocak – Deniz harekatıyla Çanakkale Boğazı’nın geçilerek İstanbul’un işgaline karar verildi Harekat tarihi 19 Şubat 1915 olarak belirlendi

Deniz Harekatı - 1915

19 Şubat – İngiliz gemilerinin, Çanakkale Boğazı’nın dış tabyaları olan Seddülbahir ve Kumkale topçu bataryalarını -19 top- bombalayarak susturulması
25 Şubat – Mustafa Kemal’in 19 Tümen Komutanlığı’na atanması Komutanın, karargahın ve 57 Alay’ın Tekirdağ’dan Eceabat’a intikali

- Birleşik Donanma’nın Çanakkale Boğazı’na ilerlemesi 26 Şubat – Seddülbahir ve Kumkale bataryalarının tahribi için yapılan çıkartma
1 Mart - Yunanistan Başbakanı Venizelos’un Gelibolu Yarımadasına yapılacak anfibi harekata üç tümenlik bir kuvvetle destek vereceğini açıklaması
2 Mart - Mareşal Liman von Sanders'in Çanakkale'deki Osmanlı Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atanması
4 Mart – İngiliz çıkartma birliklerince Seddülbahir ve Kumkale bataryalarının tahribinin tamamlanması ve Türk karşı taarruzu nedeniyle karadan çekilmeleri

- İngiltere, Fransa ve Çarlık Rusyası arasında Boğazların taksimini öngören İstanbul Antlaşması'nın imzalanması 7 Mart – Birleşik Donanma’nın sahil bataryalarını iki gün süreyle yeniden bombalaması

- Nusrat Mayın Gemisi'nin gecenin karanlığından yararlanarak Çanakkale Boğazı girişindeki Karanlık Koy'a 26 mayın atması 11 Mart - General Sir Ian Hamilton'un, Akdeniz İtilaf Kuvvetleri Komutanlığı'na atanması

17 Mart - Amiral Robeck'in Birleşik Donanma Komutanlığı'na atanması
18 Mart – Birleşik donanmanın yoğun bombardımanı (saat 14:00 dolayları) Fransız Bouvvet Zırhlısı’nın mayına çarparak batması (saat 17:45) Bouvvet Zırhlısı’nın batmasıyla oluşan açığı kapatmak için pozisyon alan İngiliz İrressitible Zırhlısı’nın mayına çarparak batması İngiliz İnflexible Zırhlısı’nın mayına çarpmasıyla ağır hasar görmesi Fransız Suffren ve Gaulois Zırhlı’larının sahil topçusunun ateşini yemesi sonucu ağır hasara uğraması Deniz Harekatı’nın iptali ve birleşik donanmanın çekilmesi

Ara dönem - 1915

24 Mart – Boğazların güvenliği için 5 Ordu, Alman Mareşal Liman von Sanders komutasında tertiplendi Ordu, 80 bin mevcutludur
26 Mart - Mareşal Liman von Sanders'in Çanakkale'de görevlendirilmek üzere yeni tertiplenen 5 Ordu Komutanlığı'na atanması

Kara Harekatı

Nisan - 1915 25 Nisan – Kara Harekatı’nın başlaması Seddülbahir Cephesi’nde ve Arıburnu Cephesi’nde altı kumsalda çıkartma harekatının başlaması
28 Nisan - Birinci Kirte Muharebesi Mayıs - 1915
1 Mayıs - Arıburnu Cephesi'nde Türk taarruzu
6 Mayıs - İkinci Kirte Muharebesi'nin başlaması
8 Mayıs - İkinci Kirte Muharebesi'nin sonu
12 Mayıs - Türk Muavenet torpidobotunun İngiliz Goliath zırhlısını torpilleyerek batırması
13 Mayıs - Churchill ve Amiral Fisher'in istifası
19 Mayıs – Türk kuvvetlerinin Arıburnu Cephesi’nde, başarısız genel taarruzu
20 Mayıs - Arıburnu Cephesi'nde Anzak karşı taarruzu - İtalya'nın, İtilaf Devletleri safında savaşa girdiğini ilan etmesi
25 Mayıs – Alman denizaltısı U-21’in İngiliz zırhlısı Trumph'u torpilleyerek batırması
26 Mayıs - Alman denizaltısı U-21’in İngiliz zırhlısı Majestic’i torpilleyerek batırması Haziran - 1915
1 Haziran – Mustafa Kemal’in albaylığa terfisi
4 Haziran - Üçüncü Kirte Muharebesi’nin başlaması
21 Haziran - Birinci Kerevizdere Muharebesi
28 Haziran - Zığındere Muharebesi'nin başlaması Temmuz - 1915
5 Temmuz - Zığındere Muharebesi'nin sonu
12 Temmuz - İkinci Kerevizdere Muharebesi'nin başlaması
13 Temmuz - İkinci Kerevizdere Muharebesi'nin sonu Ağustos - 1915
6 Ağustos - Kirte Bağları Muharebesi'nin başlaması - Suvla Çıkartması - Anzak Kolordusu 2 Tümen'inin Kocaçimen Tepesi - Conk Bayırı hattına yönelik taarruzu ( Sarı Bayır Harekatı) - Kanlısırt Muharebesi

7 Ağustos - Conk Bayırı Muharebesi'nin başlaması - Kılıçbayır Muharebesi
9 Ağustos - I Anafartalar Savaşı
10 Ağustos - Conk Bayırı Muharebesi'nin sonu
12 Ağustos - Kirte Bağları Muharebesi'nin sonu - Tekketepe Muharebesi
15 Ağustos - İngiliz 9 Kolordu komutanı General F Stopford'un görevden alınması
21 Ağustos - İkinci Anafartalar Savaşı Ekim 1915
14 Ekim - Bulgaristan'ın İttifak Devletleri safında yer alması
29 Ekim - Almanya ile Osmanlı Devleti arasında Balkanlar üzerinden demiryolu hattıyla bir kara ulaşım hattının işlemeye başlaması Kasım 1915
3 Kasım - İngiliz Yüksek Savunma Konseyi, "Gelibolu tahliye edilmelidir" yönündeki görüşünü İngiliz Hükümeti'n bildirmiştir
6 Kasım - İngiliz Savaş Bakanı Kitchener, yerinde incelemek için Gelibolu'ya geldi
15 Kasım - Kitchener, Seddülbahir Cephesi dışında iki cephedeki kuvvetlerin tahliye edilmesi kararı verdi Aralık 1915
7 Aralık - Müttefikler, Arıburnu ve Anafartalar cephelerindeki kuvvetlerin tahliyesine karar verdiler
10 Aralık - Arıburnu ve Anafartalar Cephelerindeki muttefik kuvvetlerin tahliyesine başlandı
19 Aralık - Her iki cephedeki tahliye işlemi tamamlandı
27 Aralık - Seddülbahir Cephesi kuvvetlerinin tahliyesine karar verildi Ocak 1916
9 Ocak - Seddülbahir Cephesi'ndeki müttefik kuvvetlerin tahliyesi tamamlandı Gelibolu'da müttefik askeri kalmadı Çanakkale Savaşları'nın sonu

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.