Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kültür-Sanat > Şiir Cenneti

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
cengiz, numanoğlu

Cengiz Numanoğlu

Eski 04-30-2009   #1
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Cengiz Numanoğlu



Ku'RaN Ne DeSiN DaHa

Ey insan yaşıyorken hem de Kur'an çağında
Çırpınıp duruyorsun cehalet batağında
Kalbin katı Gözün körBaşın kibir dağında
Kuran sana gel diyor bak bendedir adresin
Ey şerefli mahlukat daha Kur_an ne desin


Özgürce seçmen içn iki yoldan birini
Apaçık bildiriyor ayetlerini
Ya Peygamber Ya şeytan seç diyor rehberini
Öyle seçki sırahattan rüzgar gibi geçesin
İlla şeytan diyorsan daha Kuran ne desin


Ya cennet bahçesidir ya ateştir o mezar
Mekan var mıdır? dünyada öyle derin öyle dar
Hiç bir şey yakın değil insana ölüm kadar
Diyorki hesabı var aldığın her nefesin
Mezarlar konuşurken daha Kuran ne desin


Malın, mülkün, şöhretin dünyada her şeyin var
Ya dünyadan rabbine götürecek neyin var
Bana yeter diyorsan şu üç günlük itibar
Bir dördüncü gün var ki çok çetindir bilesin
Bunlar masal diyorsan daha Kuran ne desin


O münezzeh ruhtan ruh verilirken insana
Erişilmez şeref bahşetti Allah sana
Ne kadar sevildiğini buradan anlasana
Sanki taparcasına kendine kul kölesin
Nefsini put yapana daha Kuran ne desin


Ayet diyor ki eğer daga inseydi Kuran
Param parça olurdu Allah korkusundan
Hangi insan duyupta ibret almaz ki bundan
Sen ki bir dağ yanında ne kadarda cücesin
Haddini bilmen için daha Kuran ne desin


Bir gün var çok yakın dağların yürüdüğü
Göklerin güneşin önünde sürüdüğü
Kainatı toz duman dehşetinin bürüdüğü
Kıyamet senaryosu oyun deil bilesin
Hala ürpermiyosan daha Kuran ne desin


O mahkemede bütün diller susacak
Konuşacak bu defa göz, kulak, el, bacak
Uzuvlar birer birer işlenenleri sayacak
Açılacak önüne defterleri herkesin
Kendine gelmen için daha Kuran Ne Desin

__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK





GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali
GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Cengiz Numanoğlu

Eski 04-30-2009   #2
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Cevap : Cengiz Numanoğlu



İBADET

Küçük bir tebessüm, içten bir selâm,
Dosta hatır soran, bir iki kelâm,
Kısaca diyor ki, insana İslâm;
İhlâsla yaptığın, herşey ibâdet


Doğuştan var olan, îman özüyle,
İlimler kaynağı, Kur'ân sözüyle,
Maddeye hükmeden, gönül gözüyle;
Herşeyde bir mânâ, görmek ibâdet


Kalbin, 'istem dışı' vuruşlarını,
Göklerin, direksiz duruşlarını,
Maddenin verdiği, ipuçlarını;
Akıl tığlarıyla, örmek ibâdet


Bahar tenindeki, binbir kokudan,
Binbir kanattaki, renkli dokudan,
Balıktaki pul pul, gümüş takıdan;
Onu 'Vareden' e, varmak ibâdet


Gönül buzlarını, sevgiyle delmek,
Melekle insanın, farkını bilmek,
Kulda kusur varsa, affedip silmek,
Kırılmış bir kalbe, girmek ibâdet


Ölümün açtığı, derin yarayı,
Kapatmaz Versen de, köşkü sarayı
Bir evlâd kaybeden, bahtı karayı,
Dilin merhemiyle, sarmak ibâdet


Bakıp da kişinin amellerine,
Dünyayı terkedip, giden birine;
Cennet cehenneme hüküm yerine,
Kulluk sınırında, durmak ibâdet


''Neme lâzım'' sözü, korkuya perde
Hiçbir zaman devâ, olmadı derde
Zorbanın, hükümdar olduğu yerde;
Mazlum hesabını, sormak ibâdet


Bir rüyâ tokluğu, dünyalık sefâ,
Gör ki; ne cânânda, ne canda vefâ
O dost pınarından, günde beş defa;
Secde şerbetini, içmek ibâdet


İftar saatinde, paslı dillerle;
Sağnak dualardan, kopan sellerle;
Yedi kat semâyı, delen ellerle;
Sabır sofrasını, açmak ibâdet


Sanma ki, mezarlık, tenhâ, korkulu,
Duâlar bekleyen, ruhlarla dolu
Kim ki; kabristana, düşerse yolu;
Bir fatihâ ile, geçmek ibâdet


Hâkk aşkıyla doruklara çıkıp da;
Beytullah'a, kalp gözüyle bakıp da;
Gönül tüllerinden, kanat takıp da;
O çorak çöllere, uçmak ibâdet


Servet, şöhret, makâm, nişan ve ünvân;
Hepsi, bu dünyada birer imtihan
Tut ki; alkışlarla, dolsa da cihân,
Gurur ve kibirden, kaçmak ibâdet


Her kimse, diline, mahşerde kefil;
O dil ki; yargıda, tanık ve delil
Benlik şahikâsı, nutuklar değil;
Hâkk için söylenen, sözdür ibâdet


Bir uzay var amma Sınırı nerde?
Göz nereye baksa, bir kara perde
Fizik ilimlerin, sustuğu yerde;
Karanlığı delen, gözdür ibâdet


Firdevs'e adaydır, gelen her beden,
O'na ancak varır, Kur'ân'la giden
Bize fırsat için, ömür lûtfeden;
Lâtif sevgiliye, azdır ibâdet


Allah aşkı ile, dolanlar için;
O yüce makâm'ı bulanlar için;
Namazı, mî'raç'la, kılanlar için;
Âşıktan Mâşûk'a, nazdır ibâdet


Biliyorsa eğer, göz bakmasını;
Bir ziyafet görür, çorba tasını
Dünya sofrasının, her lokmasını,
Nîmet bilinciyle, tatmak ibâdet


Her gece, uykuya dalmadan önce;
Hesaba dalıp da, inceden ince;
Rabb'in huzurunda, durup kalbince,
Şehâdet getirip, yatmak ibâdet


O, sabâ makâmı, tiz perdelerden,
Çağlayıp inerken, minârelerden,
Yağarken sabahın nûru seherden;
Yorganı fırlatıp, atmak ibâdet


Bir görünmez kazâ, olsa da neden;
Hasta yatağında, kıvransa beden;
Mevlâ'dan gelene, isyân etmeden;
Sancılara sabır, katmak ibâdet


Ahlâkın güzeli, Rabb'in nîmeti;
Kusur gizleyene, açar Cenneti
Taa mezara kadar, dost emâneti;
Sırları kusmadan, yutmak ibâdet


Bilim; temellere, hızla inerken,
Kubbede güneşler, yanıp sönerken;
Mikrodan makroya, bu çark dönerken;
Durup, düşünceye, dalmak ibâdet


Bu ölüm telâşı, bu korku neden?
Ayrılacak bir gün, can ile beden
Gerçeği görüp de; henüz ölmeden;
Ölümle, arkadaş olmak ibâdet


Şu insan bedeni, gör ki; mû'cize,
Her hücresi Hâk'tan emânet bize,
Damla karışmadan, henüz denize;
Nefes kıymetini, bilmek ibâdet


Elinde neşterle, hasta başında;
Belinde silahla, sınır taşında;
Yol kesen eşkiyâ, kâtil peşinde;
Görev inancıyla, dolmak ibâdet


Ticâreti, yol seçip de giderken;
Kâr ve zarar hesapları güderken;
Hele bir işçiye, ücret öderken;
Vicdanla başbaşa, kalmak ibâdet


Sevgi; sabunudur, gönül kirinin
Rahmet bedeli var, her özverinin
Hele bu dünyadan, giden birinin;
Varsa, kul borcunu, silmek ibâdet



Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Cengiz Numanoğlu

Eski 04-30-2009   #3
TiFus
Varsayılan

Cevap : Cengiz Numanoğlu



Anlamlı bir şiir biraz uzun ellerine sağlık
Alıntı Yaparak Cevapla

Beytullah'ta BeN

Eski 04-30-2009   #4
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Beytullah'ta BeN



Bir sancak altında kaç milyon insan,
Ne tenleri benzer, ne dilde lisan
Olmuşlar Tek yürek, tek beden de can;
İnsanlığı gördümBeytullah'ta ben

Yedi bağın gülü, aynı destede,
Yetmiş iki millet, aynı listede,
Kaç milyon ''Âmin'' der, aynı bestede;
Tevhîd'le haşroldum Beytullah'ta ben

Sînelerde alev, ne kül ne duman,
Dillerde bir soru: ''Vuslat ne zaman?''
Cehennem söndürür, böylesi îman
Aşk ne imiş gördüm Beytullah'ta ben

Okyanuslar aşmış, gelmiş nicesi,
Aç, susuz, uykusuz, gündüz gecesi
Her nefes, dilinde Kur'ân hecesi;
Sevdâlılar gördüm Beytullah'ta ben

Rabb'in o davetli misafirleri;
Doldurmuş, Mekke'de her karış yeri
Dillerinde dinmez, ''LEBBEYK'' sesleri,
Arş'a yollar gördüm Beytullah'ta ben

Bir damla misâli, kapılmış sele;
Zengin, fakir, paşa, nefer elele
Yan yana secd'eder, sultanla köle;
Mahşerle tanıştım Beytullah'ta ben

Kimi görmez gözü, elinde âsâ;
Lâkin, kalp gözünü açmış devâsa
Yüzünde tebessüm, ne gam, ne tasa,
Döner durur gördüm Beytullah'ta ben

Kimi, ayağında yarım çarığı;
Kaç yerinden kanar, topuk yarığı
Meğerse; kefenmiş başta sarığı,
Ne âşıklar gördüm Beytullah'ta ben

Baktım Sofrasında, nice melekler;
Bir tas zemzem suyu, kuru ekmekler,
Gözleri Kâbe'de iftarı bekler,
Tokluğuma yandım Beytullah'ta ben

Bir zerre gözü yok, dünya aşında,
Âhir rızkın arar, harman başında,
Rabb'in nazarını, Kâbe taşında;
Gören gözler gördüm Beytullah'ta ben

Kimi bahardadır, görmemiş yazı,
Kiminin geçiyor, Mevlâ'ya nazı;
Kılınır Kâbe'de vedâ namazı,
İmrendim El açtım, Beytullah'ta ben

Kiminde kalmamış, derman bacakta;
İki büklüm yürür, gitmez kucakta
Erimiş Kaybolmuş Cenâb-ı Hakk'ta
Pervaneler gördüm Beytullah'ta ben

O kambur sırtında, eski torbası,
Torbasında sanki, Cennet urbası
Hele bir, kıyamda var ki durması;
Göz göz oldum, doldum Beytullah'ta ben

Bin rütbeyi, bir secdede atlayan,
Bir secdeyi, yüz binlere katlayan,
Bu kârını meleklerle kutlayan,
Ne tâcirler gördüm Beytullah'ta ben

Hacerü'l-Esved'de adın yazdıran,
Îman pençesinde, nefsi ezdiren,
Yücelen ruhuna, Arş'ı gezdiren,
Ne veliler gördüm Beytullah'ta ben

Unutmuş Dünyanın vefâ derdini,
Yıkmış Kalbindeki, riyâ bendini,
Öyle teslim etmiş, Hakk'a kendini;
Canda Cânân gördüm Beytullah'ta ben

Bir sevdâ seli var, Safâ Merve'de;
Damlalar köpürmüş, vecde girmede
Nice peygamberler, nice zirvede;
Durup bakar gördüm Beytullah'ta ben

İbrahim Makâmı, sultan sofrası;
Sunulur herkese, bir kevser tası
Bir cennet şöleni, perde arkası,
Ne sahneler gördüm Beytullah'ta ben

Melekler almışlar, şölenden payı;
Sarmışlar, Kâbe'de bütün semayı
Kalem anlatamaz, bu içtimayı,
Âciz bir kul oldum Beytullah'ta ben

Kaç yerinden açılmış, gökte kapılar;
Ardında saraylar, zümrüt yapılar,
Vâdeleri sonsuz, nice tapular;
Elden ele gördüm Beytullah'ta ben

Durdum da, tavâfı seyrettim hayran;
Gördüm: Bir kâinat misâli devran
Hangisi melektir, hangisi insan?
Şaşırdım çok zaman Beytullah'ta ben

Bir sağnak misâli selâm yağmuru,
Gönüller yıkanmış, kalpler dupduru
İhlâs ateşinde, nice hamuru;
Pişiyorken gördüm Beytullah'ta ben

Yaş desem Yaş değil, gözlerden akan,
Bir sel ki, günahlar bendini yıkan
Kâbe göklerinden, semaya çıkan;
Merdivenler gördümBeytullah'ta ben

Dağlar, taşlar, vecde gelmiş kavrulur,
Kum tanesi, ''Allah'' diye savrulur
Göz nereye baksa, Rahman'ı bulur,
Ne zikirler duydum Beytullah'ta ben

Ter döktüm Susadım, nefsimden yana,
Başkası bir lezzet vermedi bana;
Dediler: ''Bu zemzem, şifadır cana''
İçtim kana kana Beytullah'ta ben

Mescid-i Haram'da dokuz minâre;
Diyor ki: ''Bendedir, gaflete çâre''
Bir günde beş kere, yürek bin pâre;
Ezanlar dinledim Beytullah'ta ben

Bir mânâ sarayı, Mescid-i Haram;
O ne ince nakış, o ne ihtişam
Her kalbe, Muhammed Aleyhisselâm;
Bin taht kurmuş gördüm Beytullah'ta ben

Vah ki bana! Bunca yıldır gülmezdim,
Gözlerimden böyle yaşlar silmezdim
Vah ki bana! Huşû nedir bilmezdim;
Tattım o lezzeti Beytullah'ta ben

Yıllar geçti, aramakla özümü;
Dünya malı kör etmişti gözümü,
Unutmuştum, ''Kâlû Belâ'' sözümü;
Gör ki hatırladım Beytullah'ta ben

Çekildi kapımdan, şeytân-ı kebir,
Çekildi kanımdan, zorbalık cebir,
Ne bir hased kaldı, ne gurur kibir;
Yerle yeksan oldum Beytullah'ta ben

Bir zaman derdim ki: ''Yâ Rabbî neden,
Bir daha istiyor, bir kere giden?''
Meğer bilemezmiş, insan gitmeden;
Aldım cevabımı Beytullah'ta ben

Gördüm ki; bu dünya bir oyalanma,
Halime bakıp da, mutluyum sanma
Bedenim Kâbe'den uzakta amma;
Gönlümü bıraktım Beytullah'ta ben

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Cengiz Numanoğlu

Eski 04-30-2009   #5
TiFus
Varsayılan

Cevap : Cengiz Numanoğlu



Son dizeleri çok güzel
Alıntı Yaparak Cevapla

Secdeden Gayrı

Eski 04-30-2009   #6
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Secdeden Gayrı



İlim kapısında verdim yılları,
Dinledim, ''Hâkk'' diyen âlim kulları,
Sordum, Dost'a giden bütün yolları;
Yakın yok dediler Secdeden gayrı

Ne bağış yaptığın, vakıf listesi,
Ne de alkışların esrarlı sesi
Günde seksen kere, berât müjdesi;
Veren yok dediler Secdeden gayrı

Huşû tüllerinden, kanat açmaya,
Bir lâhzada, yedi semâ geçmeye,
Kevser şerbetini, elden içmeye,
Ruhsat yok dediler Secdeden gayrı

Dedim: yıllar yılı gönlüm harapta,
Devâ bulamadım, sazda şarapta,
Bir yudum su verin, kaldım serapta;
Pınar yok dediler Secdeden gayrı

Gördüm ki, insanın iki düşmanı,
Biri kendi nefsi, biri şeytanı,
Dedim: kuşansam mı kılıç kalkanı?
Silah yok dediler Secdeden gayrı

Yaklaştım Süslü bir, mermer kabire,
Belli ki zenginmiş Dönmüş fakire
Fidye var mı? dedim Münker Nekir'e;
Meded yok dediler Secdeden gayrı

Baktım Ay yıldızlar kalmaz zikirden,
Var mı dedim sizde, şirk denen kirden?
Dile geldi bütün, Kâinat birden;
Biz de yok dediler Secdeden gayrı

Rahmet çöllerinde, rahlemi kurdum,
Gözlerimde seller, vakfeye durdum,
Safâ'ya, Merve'ye, Kâbe'ye sordum;
Mîrâc yok dediler Secdeden gayrı

Alıntı Yaparak Cevapla

Naat

Eski 04-30-2009   #7
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Naat



Arş’ın kubbelerine, adı nûrla yazılan,
İsmi; semâda ”Ahmed”, yerde ”Muhammed” olan,
Yedi katlı göklerde, Hâk Cemâli’ni bulan,
Evvel-Âhir yolcusu, Yâ Hazreti Muhammed
Sağnak nûr yağmurları, inerken yedi kattan,
O gece, Sendin gelen, ezel kadar uzaktan,
Melekler, her zerreye, müjde verirken Hâkk’tan;
O gece, Sendin gelen, Yâ Hazreti Muhammed
Güneşler, o gecenin, nûruna secd ederken,
Yıldızlar, meşk içinde, kâinat vecd ederken,
Bütün hamd ü senâlar, Yüce Rabb’e giderken,
O gece sendin gelen, Yâ Hazreti Muhammed
Kâbe’de şirk taşları, putlar yere dönerken,
Cehâlet bayrakları, birer birer inerken,
Bin yıllık, küfr ateşi, ebediyyen sönerken,
O gece, Sendin gelen, Yâ Hazreti Muhammed

O gece, Sâve Gölü, mûcizeyle kururken,
Kisra Saraylarında, sütunlar savrulurken,
Arz’dan Arş’a , Âlemler, rahmetini bulurken,
O gece, Sendin gelen, Yâ Hazreti Muhammed
Sen ki; doğum kundağı, ak bulutla örülen,
Doğar doğmaz, Allah ’a secde emri verilen,
Alnında, âlemlere rahmet tâcı görülen,
Kâinat Efendisi, Yâ Hazreti Muhammed
Sen ki; asâletine, ezelden hükmedilen,
Tertemiz rahimlerle, lekesiz soydan gelen,
Beşeri şüpheleri, Kur’ân ilmîyle silen,
Seçilen sevgilisin, Yâ Hazreti Muhammed
Sen ki; büyük yargıda, şefaat müjdecisi,
Bunca âciz beşerin, Mahşer günü bekçisi,
Sen ki; Kur’ân şâhidi, Allah’ın son elçisi,
Kurtuluş habercisi, Yâ Hazreti Muhammed
Sen ki; Âdem neslini, uçurumdan döndüren,
Zulüm sancılarını, şefkâtiyle dindiren,
İnkâr yangınlarını, irfânıyla söndüren,
Âlimlerin sultanı, Yâ Hazreti Muhammed
Sen ki; güzel huyların, ahlâkın meş’alesi,
Sabır doruklarında, beşerin en yücesi,
Senin Cennet mekânın, fakirlerin hânesi,
Gönüller hazinesi, Yâ Hazreti Muhammed
Câhiliye devrini, kapatan, ulu Sultan,
Şefaatin, Allah’a yalvaran kolu Sultan,
Rabb’imin, en sevgili, en yakın kulu Sultan,
Melekler Sana hayran, Yâ Hazreti Muhammed
Sana şâhid, sonsuzlar, ezelden beri her an,
Sana şâhid, âyetler, her zerre ve her mekân,
Senden uzak kalmaya, nasıl dayanır ki can?
Sen, her canda Cânânsın, Yâ Hazreti Muhammed
Mîraç gecesi, bir bir, açılıyorken gökler,
Seni selamlıyorken, her katta peygamberler,
Öyle bir an geldi ki; durdu bütün melekler,
Hâkk’ a yalnız yürüdün, Yâ Hazreti Muhammed
Gönül gözü görmeyen, can gözünü neylesin,
Dünya’da dönmeyen dil, mahşerde ne söylesin,
Allah, bütün beşeri, ümmetinden eylesin,
Sancağının altında, Yâ Hazreti Muhammed
Hâkk ile, kul vuslatı, o îlahi düğünde,
Hiç kimseden kimseye, fayda olmayan günde,
Hasatları, has tartan, o terazi önünde,
Noksanları bağışlat, Yâ Hazreti Muhammed
Bu îman meş’alesi, hiç sönmeden yanacak,
Ümmetin, Seni her an, mahşere dek anacak,
Gönül tortularımız, nûr’unla paklanacak,
Andımıza şâhid ol, Yâ Hazreti Muhammed
Biliriz ki; hükmü yok, bu dünya nîmetinin,
Gönüldür sermayesi, âhiret servetinin,
Sana, Salât ve Selâm, gönderen ümmetinin,
Cennetler şâhidi ol, Yâ Hazreti Muhammed
(SALLALLAHÜ ALEYHİ VE SELLEM)

Alıntı Yaparak Cevapla

Şeytana Açık Mektup

Eski 04-30-2009   #8
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Şeytana Açık Mektup





Ey Şeytan!

Sana bu mektubumu, kabirden yazıyorum;

Ve kendime ilk defa, bu kadar kızıyorum

Nasıl oldu da beni, kendine inandırdın ?

Benim gibi çok zeki, bir insanı kandırdın !

Bir zamanlar önüme, ne servetler sermiştin;

''Sana ölüm yok'' diye, güvenceler vermiştin

Hani sonsuza kadar, sürecekti saltanat ?

Hani bana her zaman, olacaktın kol kanat ?

Ey şeytan ! O yıllarda, ne çok severdim seni;

Sırtımı hep sıvazlar, hep şımartırdın beni

İki duble atınca, hayale daldırırdın,

Ahlâki yasakları, ortadan kaldırırdın

Akşamları çalarken, hüzzam faslı derinden,

Bana hep gülümserdin, şarap kadehlerinden

Bazen şuh bir kadının, bedenine girerdin;

En gözde, en pahalı, parfümleri sürerdin

O cömert gerdanına, mücevherler takardın;

Sonra bir çift göz olur, ihtirasla bakardın

Gönül antenlerimiz, mesajları alırdı,

Bundan sonrası artık, iç güdüye kalırdı

Namustan dem vuranı, dosyalarda fişlerdin;

İrticâ kompleksini, beyinlere işlerdin

Hep gırgıra alırdık, cehennemde yanmayı;

Hoşgörü denizinde, boğardık utanmayı

Düşünen bir insanı, görünce irkilirdik;

Beyinleri sadece, bir sakatat bilirdik

Ne güzeldi o günler, ne bulursak yiyorduk;

Hayvanlar gibi mutlu, yaşayıp gidiyorduk

Biliyorum şu anda, hâlime gülüyorsun;

Artık beni hiçbir şey, kurtarmaz Biliyorsun

Biraz sonra gelecek, sorgu için melekler;

Yanımda ne bir kuruş, ne bir senet, ne çekler

Kendi derdine düşmüş, mezarlık sakinleri

Baktım Karmakarışık, meşrepleri, dinleri

Kimisinin totemi, sallanıyor boynunda,

Kimisinin dövmesi, kalçasında, koynunda

Buraya gelir gelmez, etrafımı sardılar;

Bilir misin ey şeytan ! Hepsi seni sordular

Kimi genç, kimi yaşlı, kimi miskin bir dede;

Hepsi de benim gibi, olmuşlar şeytanzede

Kimisini kumarla, düşürmüşsün ağına;

İncirleri dikmişsin, kırk yıllık ocağına

Kimi, senin yüzünden, aldatmış kocasını,

Süslemişsin gözünde, o kayak hocasını

Kimisine en sinsi, tuzakları kurmuşsun;

Esrarla, eroinle, kokainle vurmuşsun

Kimisinin girmişsin, vesveseyle kanına,

O da gidip kastetmiş, karısının canına

Kimisini makamla, rütbeyle kandırmışsın;

Bir ilâh olduğuna, onu inandırmışsın

Kimi hukuk cambazı, sola kaymış kantarı;

Hâlâ beyin sanıyor, başındaki mantarı

Kur'ân diye bir kitap, duymuştum yaşıyorken;

Ciddiye almamıştım, peşinden koşuyorken

Meğerse o kitapta, adın çok geçiyormuş,

''İnsana hüsran!'' diye, şeytan and içiyormuş

Eğer bir fırsat daha, verseydi bana;

Hep seni anlatırdım, altı milyar insana

Gerçi bütün insanlar, seni ismen tanıyor,

Ama gaflete bak ki; cismini yok sanıyor

Ey şeytan ! Vakit geldi, ben artık gitmeliyim,

Sana yenik düşmüşüm Îtiraf etmeliyim

Hiç korkma Bu insanlar, böyle gâfil oldukça;

Sana hep tapacaklar, cüzdanları doldukça

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Cengiz Numanoğlu

Eski 04-30-2009   #9
TiFus
Varsayılan

Cevap : Cengiz Numanoğlu



Kabirden Şeytana MI ??? Korkutucu Bir Mektup
Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'ân'ı Yaşadıkça

Eski 04-30-2009   #10
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Kur'ân'ı Yaşadıkça




Bir insan ki; yenilmez, ne kalem, ne tüfekle;

Ne saray sofraları, ne kuru bir ekmekle

Bir insan ki; dünyada, korkusuz bir yürekle,

Allah 'a vekîl olur, Kurân'ı yaşadıkça



Bir inanç ki; sarsılmaz, ne tayfun, ne tûfanla;

Güçlenir sabır denen, en zorlu imtihanla

Bir inanç ki; beslenir, her nefeste îmanla,

Sonsuzlara tâc olur, Kur'ân'ı yaşadıkça


Bir vicdan ki; düşmeden, nefsin tuzaklarına;

Mahşer penceresinden, bakar kul haklarına

Bir vicdan ki; her çağda, zulmün uşaklarına

Adâleti haykırır, Kur'ân'ı yaşadıkça



Bir gönül ki; dost olur, ''aman'' diyen düşmana;

Şevkati şükran bilir, yaratılmış her cana

Bir gönül ki; paklanır, kin ve kibirden yana;

'Yer ile yeksân' olur, Kur'ân'ı yaşadıkça



Bir huzur ki; bozulmaz, şeytanî şüphelerle,

Ne tabiî afetler, ne de başka bir şerle

Bir huzur ki; barışır, o ilâhi kaderle;

Ruhlara sükûn verir, Kur'ân'ı yaşadıkça



Bir edep ki; hayânın, gölgesinde barınır,

Ahlâk ibriklerinden, süzüldükçe arınır

Bir edep ki; namusu, servetten önde tanır;

Âyetlerle yıkanır, Kur'ân'ı yaşadıkça



Bir hayat ki; doyumsuz, her mevsimi bir bahar;

Her baharda bin meyve,her meyvede bin tad var

Bir hayat ki; ölümsüz Çünkü aslında mezar;

Bir cennet kapısıdır, Kur'ân'ı yaşadıkça



Bir sevda ki; titretir, yürekleri derinden;

Dağılır kâinata, Medine göklerinden

Bir sevda ki; açılır, semâlar kaç yerinden,

Muhammed nûru ile, Kur'ân'ı yaşadıkça



Bir dünya ki; ne açlık, ne cinâyet, ne savaş,

Ne kan ağlayan mazlum, ne gözlerde damla yaş

Bir dünya ki; ufuklar, ağarır yavaş yavaş;

Sabahlar müjdelenir, Kur'ân'ı yaşadıkça



Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Cengiz Numanoğlu

Eski 04-30-2009   #11
TiFus
Varsayılan

Cevap : Cengiz Numanoğlu



Gerçekten hoş güzel ve en önemlisi anlamlı sözler
Alıntı Yaparak Cevapla

Bir Daha Düşün...

Eski 05-02-2009   #12
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Bir Daha Düşün...



Kendin için, bir mahkeme kursan da;
Nefsinden, ne kadar uzak dursan da;
Her celseyi, vicdanına sorsan da;
Hükmünü vermeden, bir daha düşün…

Ahlâk reddederken, miras reddini,
İnkar ediyorsan, hâlâ ceddini;
Aslına duyduğun, bu nefret, kini;
‘Ben insanım’ derken, bir daha düşün…

Elinde mey tası, dilinde nifak;
Kalbinde şeytanla, binbir ittifak;
Sökmediyse hâlâ, cehlinde şafak;
Dalâlet ne demek? bir daha düşün…

Niyetinde varsa, Kur’an’a cür’et;
Bir kısmını kabul, bir kısmını red
Sana vermiyorsa, ölüm de ibret;
Mahşer kimliğini, bir daha düşün…

Hasedin Edepten, hayâdan çoksa;
Kardeşin karnı aç, seninki toksa;
Hele günlüğünde, namaz da yoksa;
‘Müslümanım! ’ derken, bir daha düşün…

Ne kılıç, ne kalkan, ne zırha güven;
Mîzan’da kurtulur, nefsini döven
Bil ki; seni sana, şeytandır öven;
“Kalbim temiz” derken, bir daha düşün…

Kalmamış modanın, iz’ân ölçüsü;
Ne giysiler gördüm; şehvet dürtüsü
İffet değil midir, insanın süsü?
Çağdaşlık bu mudur? Bir daha düşün…

Fal, büyü, cin değil, kurtuluş Hakk´ta,
Aradığın huzur; Nas’ta, Felak’ta
Gel şu hezeyanı, artık bırak da;
‘Müslümanım! ’ derken, bir daha düşün…

Aç kalsan… Dönüp de, hüsrana bakma,
Ne can, ne canânı, âhirde yakma
‘Kazandım’ deyip de, yediğin lokma;
Haram mı, helal mı? Bir daha düşün…

Nereye akıyor, bu insan seli?
Gerçeği görmeyen; ya kör, ya deli
Dünyada sabırdır, cennet bedeli;
Değer mi, değmez mi? Bir daha düşün…

Akla kara, bir yürekte barınmaz,
Secde yoksa, kibir kiri arınmaz
Hele îmân, kolay kolay korunmaz;
Bunları bir daha, bir daha düşün…

Düşmezdin Dengeyi, ilimle kursan,
Kur’ân mihengine, aklını vursan
Yoksa Her doğruya, ‘ifrat! ’ diyorsan;
Bir daha Bir daha… Bir daha düşün…

Alıntı Yaparak Cevapla

De Ki; Allah İçin Ne Yaptın Bugün?

Eski 05-02-2009   #13
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

De Ki; Allah İçin Ne Yaptın Bugün?



Kalbini bağla ki, Hâkk kemendine,
Düşme, mahşer günü, yargı derdine,
Sen, kendi yargıcın, ol da kendine,
De ki; Allah için, ne yaptın bugün?

Bir gönül kapısı, bulup çaldın mı?
Bir sevgi seline, boyca daldın mı?
Bir dosta bedelsiz, selâm saldın mı?
De ki; Allah için, ne yaptın bugün?

Seher vakti kalkıp, vecde daldın mı?
Nûrlar dağılırken, payın aldın mı?
Hâkk aşkına, kâlbi şâhid kıldın mı?
De ki; Allah için, ne yaptın bugün?

Bilmediğin, bilenlere sordun mu?
İlimle aranda, köprü kurdun mu?
Zarar ve kârını, hayra yordun mu?
De ki; Allah için, ne yaptın bugün?

Ezelî rızkına, râzı oldun mu?
Sabır sofrasında, lezzet buldun mu?
Îmânla şükredip, huzur doldun mu?
De ki; Allah için, ne yaptın bugün?

Gafleti, gayretle, yarıştırdın mı?
Alnını, secdeyle barıştırdın mı?
Bir akraba sorup, soruşturdun mu?
De ki; Allah için, ne yaptın bugün?

Kibir dağlarından, inip geldin mi?
Zorda kalmış, bir kişiyi bildin mi?
Sana borcu vardı, onu sildin mi?
De ki; Allah için, ne yaptın bugün?

Merhamette, Hâkk serveti buldun mu?
Komşu kederiyle, ortak oldun mu?
Bir yetimin, şefkâtiyle doldun mu?
De ki; Allah için, ne yaptın bugün?

Acılar görünmez, gözler baksa da,
Her ateş, düştüğü yeri yaksa da,
Hasta, bir dost bekler, ümit yoksa da,
De ki; Allah için, ne yaptın bugün?

Gönül gözlerini, açıp baksana,
Veren, neler vermiş, dünyada sana,
O'na gönderdin mi, bir hamd ü senâ?
De ki; Allah için, ne yaptın bugün?

Gramla yazılır, yaptığın hasat,
Bir zerre noksansız, çıkar yedi kat,
Tükenen her nefes, kaybolan fırsat,
De ki; Allah için, ne yaptın bugün?

Alıntı Yaparak Cevapla

Eğer, Bilsen Ki Bugün

Eski 05-02-2009   #14
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Eğer, Bilsen Ki Bugün





Eğer, bilsen ki bugün,
Son günüdür ömrünün
Neler yapardın acep,
Nasıl geçerdi günün?

Yine düşünür müydün;
Mevsimlik kostümlerde
Renklerin modasını?

Ve yazlık köşkün için,
Pembe, İtalyan tipi
O yatak odasını?

''Doldur! '' diye haykıran,
Şarkılara dem tutar;
Meyhâneci dostuna
Sitem'le çatar mıydın?

O bir günlük ömrüne,
Bunları katar mıydın?

Hele ki Bu dünyanın,
''Anasını'' bu kadar
Kolayca satar mıydın?

Eğer, bilsen ki bugün,
Son günüdür ömrünün
Neler yapardın acep,
Nasıl geçerdi günün?

Yine, o mezarlıktan;
Çılgın kahkahalarla,
Şen, şakrak geçer miydin?

Yine mahremlerini
Cömertçe(!) açar mıydın?

Ve mâbetler dolusu
Arınmış insanlara,
'Yobaz' yaftasıyla
Hükümler biçer miydin?

O ezan seslerinden,
Yine de kaçar mıydın?

Eğer, bilsen ki bugün,
Son günüdür ömrünün
Neler yapardın acep,
Nasıl geçerdi günün?

'Vurdumduymaz' tavrını
Yine öyle takınır,
Servetin zekâtını,
Fukaradan sakınır;

Bu İlâhi buyruktan,
Yine yakınır mıydın?

Koltuk ihtirâsıyla,
Ahlâk yolundan sapar;
Paraya tapar mıydın?

Şuursuz alkışlarla,
Zâlime arka çıkar;
O vebâl ateşinde,
Kendini yakar mıydın?

Yine, hoş gelir miydi;
Âyetle alay eden,
O zındık fıkraları?
O işret sofraları?

Eğer, bilsen ki bugün,
Son günüdür ömrünün
Neler yapardın acep,
Nasıl geçerdi günün?

Geç de olsa
O, 'Allah korkusu' yla tanışır;
Secdeyle, seccadeyle,
Hemen barışır mıydın?

Bunca beyhude geçen,
Ömrüne yanar durur;
Pişmanlıklar içinde,
Dizine vurur muydun?

O cehennem korkusu,
Bütün kalbini sarar,
Haklarını yediğin,
Kulları arar mıydın?

Anlar mıydın Zerrelerin
Zikreden dillerini?
Açar mıydın semâya,
Titreyen ellerini?

Yalvarır mıydın? ''Yarab,
Bana bir fırsat'' diye
''Kulun uyandı artık,
Ömrünü uzat'' diye


Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Cengiz Numanoğlu

Eski 05-02-2009   #15
Equinox
Varsayılan

Cevap : Cengiz Numanoğlu



Güzel paylaşımların için teşekkürler sevgili Gökkuşağı eline sağlık
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.