Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
fatih, mehmed, padişahlarımız or, sultan

Padişahlarımız/ Fatih Sultan Mehmed

Eski 04-30-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Padişahlarımız/ Fatih Sultan Mehmed



FATİH SULTAN MEHMED




HAYATI

Fatih Sultan Mehmed 29 Mart 1432'de Edirne'de doğdu Babası Sultan İkinci Murad, annesi Huma Hatun'dur Fatih Sultan Mehmed, uzun boylu, dolgun yanaklı, kıvrık burunlu, adaleli ve kuvvetli bir padişahtı Devrinin en büyük ulemalarından birisiydi ve yedi yabancı dil bilirdi Alim, şair ve sanatkarları sık sık toplar ve onlarla sohbet etmekten çok hoşlanırdı İlginç ve bilinmedik konular hakkında makaleler yazdırır ve bunları incelerdi

Hocalığını da yapmış olan Akşemseddin, Fatih Sultan Mehmed'in en çok değer verdiği alimlerden biridir Fatih Sultan Mehmed, gayet soğukkanlı ve cesurdu Eşsiz bir komutan ve idareciydi Yapacağı işlerle ilgili olarak en yakınlarına bile hiçbir şey söylemezdi

Fatih Sultan Mehmed okumayı çok severdi Farsça ve Arapça'ya çevrilmiş olan felsefi eserler okurdu 1466 yılında Batlamyos Haritasını yeniden tercüme ettirip, haritadaki adları Arap harfleriyle yazdırdı Bilimsel sorunlarda, hangi din ve mezhebe mensup olursa olsun bilginleri korur onlara eserler yazdırırdı

Bilime büyük önem veren Fatih Sultan Mehmed yabancı ülkelerdeki büyük bilginleri İstanbul'a getirtirdi Nitekim astronomi bilgini Ali Kuşçu kendi döneminde İstanbul'a geldi Ünlü Ressam Bellini'yi de İstanbul'a davet ederek kendi resmini yaptırdı Şair ve açık görüşlüydü

Fatih Sultan Mehmed 1481 yılına kadar hükümdarlık yaptı ve bizzat 25 sefere katıldı Azim ve irade sahibiydi Temkinli ve verdiği kararları kesinlikle uygulayan bir kişiliği vardı Devlet yönetiminde oldukça sertti Savaşlarda çok cesur olur, bozgunu önlemek için ileri atılarak askerleri savaşa teşvik ederdi

20 yaşında Osmanlı padişahı olan Sultan İkinci Mehmed, İstanbul'u fethedip 1100 yıllık Doğu Roma İmparatorluğunu ortadan kaldırarak Fatih ünvanını aldı

HzMuhammed'in (SAV) hadisi şerifinde müjdelediği İstanbul'un fethini gerçekleştiren büyük komutan olmayı da başaran Fatih Sultan Mehmed, yüksek yeteneği ve dehasıyla dost ve düşmanlarına gücünü kabul ettirmiş bir Türk hükümdarıydı

Orta Çağ'ı kapatıp, Yeniçağ'ı açan Cihan İmparatoru Fatih Sultan Mehmed, Nikris hastalığından dolayı 3 Mayıs 1481 günü Maltepe'de vefat etti ve Fatih Camii'nin yanındaki Fatih Türbesi'ne defnedildi




İSTANBUL'UN FETHİ

Fatih Sultan Mehmed padişah olduktan sonra ilk iş olarak, devamlı ayaklanma çıkaran Karamanoğlu Beyliğine karşı sefere çıktı Karamanoğlu İbrahim Bey af diledi Fatih İstanbul'un fethini düşündüğü için onu bağışladı

Fatih Sultan Mehmed, büyük gayesini gerçekleştirmek için, Macarlara, Sırplara ve Bizanslılara karşı yumuşak davranıyordu Amacı Haçlıların birleşmesini önlemek, onları tahrik etmemek ve zaman kazanmaktı

Bin yıllık tarihinin sonuna gelmiş olan Bizans küçüle küçüle sadece İstanbul şehrinin sınırları içinde hüküm süren bir devlet durumuna düşmüştü Ancak buna rağmen Bizans'ın varlığı, Balkanlar'daki Türk hakimiyeti açısından tehlikeli oluyordu

Bizans İmparatorları, Anadolu'daki çeşitli siyasi güçleri de Osmanlı aleyhine kışkırtmaktan geri kalmıyorlardı Hatta zaman zaman Osmanlı şehzadeleri arasındaki taht kavgalarına karışıp devletin iç düzenini bozuyorlardı



YAPILAN HAZIRLIKLAR

İstanbul'un Osmanlı Devleti'nin hakimiyeti altında girmesi, ticari ve kültürel yönden önemli bir avantajın daha ele geçirilmesi demekti Boğazlar tam anlamıyla kontrol altına alınacak ve bu sayede Karadeniz ticaret yolları ele geçirilmiş olacaktı Karamanoğulları meselesini çözen Fatih Sultan Mehmed, İstanbul'un fethi için gerekli hazırlıklara başladı

Devrin mühendislerinden Musluhiddin, Saruca Sekban ile Osmanlılara sığınan Macar Urban Edirne'de top dökümü işiyle görevlendirildi "Şahi" adı verilen bu topların yanında, tekerlekli kuleler ve aşırtma güllelerin üretilmesi (havan topu) yapılan hazırlıklar arasındaydı Yaptırılan bu büyük toplar İstanbul'un fethedilmesinde önemli rol oynadı



Yıldırım Bayezid'in İstanbul kuşatması sırasında yaptırdığı Anadolu Hisarının karşısına, Rumeli Hisarı (Boğazkesen) inşa edildi Bu sayede Boğazlar'ın kontrolü sağlanacak, deniz yoluyla gelebilecek yardımlara karşı tedbir alınmış olacaktı 400 parçadan oluşan bir donanma inşa edildi Turhan Bey komutasındaki bir Osmanlı donanması Mora'ya gönderildi ve İstanbul'a yardım gelmesi engellendi

Eflak ve Sırbistan ile var olan barış antlaşmaları yenilendi Macarlarla da üç yıllık bir antlaşma yapıldı Osmanlıların bu hazırlıkları karşısında, Bizanslılar da boş durmuyordu Surlar sağlamlaştırılıyor ve şehre yiyecek depolanıyordu Ayrıca Bizans İmparatoru Konstantin, Haliç'e bir zincir gerdirerek, buradan gelecek tehlikeyi önlemeye çalıştı

Aynı zamanda Haçlı dünyasından yardım isteniyor, Papa ise yapacağı yardım karşısında Katolik ve Ortodoks kiliselerinin birleştirilmesini istiyordu Ancak Katoliklerden nefret eden Ortodoks Rumlar, Roma kilisesine bağlanmak istemiyor, "İstanbul'da Kardinal Külahı görmektense, Türk Sarığı görmeye razıyız" diyorlardı



KUŞATMA VE SAVAŞ

Fatih Sultan Mehmed, hazırlıklar tamamlandıktan sonra, Bizans İmparatoru Konstantin'e bir elçi göndererek, kan dökülmeden şehrin teslim edilmesini istedi Fakat İmparatordan gelen savaşa hazırız mesajı üzerine, İstanbul'un kara surları önüne gelen Osmanlı ordusu, 6 Nisan 1453'de kuşatmayı başlattı Osmanlı donanması ise Haliç'in girişinde ve Sarayburnu önünde demirlemişti Ordu; merkez, sağ ve sol olarak üç kısma ayrıldı 19 Nisan'da yapılan ilk saldırıda, tekerlekli kuleler kullanıldı ve bu saldırı ile Topkapı surlarından burçlara kadar yanaşıldı

Osmanlı Ordusundaki er sayısı 150000 ile 200000 arasındaydı Bu kuvvetlere Rumeli ve Anadolu beylerine bağlı çeşitli kuvvetler de katılmıştı

Çok şiddetli çarpışmalar oluyor, Bizanslılar şehri koruyan surların zarar gören bölümlerini hemen tamir ediyorlardı

Venedik ve Cenevizliler de donanmalarıyla Bizans'a yardım ediyorlardı Fatih Sultan Mehmed Osmanlı donanmasının kuşatma sırasında yeterince kullanılamadığını ve bu yüzden kuşatmanın uzadığını düşünüyordu İstanbul'un Haliç tarafındaki surlarının zayıf olduğu biliniyordu Bizans bu bölgeye zinciri bu nedenle germişti Yüksekten atılan taş gülleler Bizans donanmasından bazı gemileri batırmıştı fakat bir kısım donanmanın Haliç'e indirilmesi kesin olarak gerekliydi

Fatih Sultan Mehmed, İstanbul'un fethedilmesini kolaylaştıracak önemli kararını verdi Osmanlı donanmasına ait bazı gemiler karadan çekilerek Haliç'e indirilecekti

Tophane önündeki kıyıdan başlayıp Kasımpaşa'ya kadar ulaşan bir güzergah üzerine kızaklar yerleştirildi Gemilerin, kızakların üzerinden kaydırılabilmesi için, Galata Cenevizlilerinden zeytinyağı, sade yağ ve domuz yağı alınarak kızaklar yağlandı 21-22 Nisan gecesi 67(yada 72) parça gemi düzeltilmiş yoldan Haliç'e indirildi

Haliç'teki Türk donanmasına ait toplar, surları dövmeye başladı Ciddi çarpışmalar cereyan etti Bundan sonraki günlerde top savaşı, ok, tüfek atışları, lağım kazmalar, büyük ve hareketli savaş kulelerinin surlara saldırıları devam etti

Kuşatmanın uzun sürmesi ve kesin başarıya ulaşılamaması askerler arasında endişe yarattı Ancak, İstanbul'u her ne şartta olursa olsun almaya kararlı olan Fatih Sultan Mehmed kumandanların ve alimlerin de bulunduğu bir toplantı düzenledi Cesaretlendirici bir konuşma yaptıktan sonra, 29 Mayıs'ta genel saldırının yapılacağına dair kararını açıkladı

Çarpışmalar sırasında Bizans'ı koruyan surlar üzerinde kapatılması mümkün olmayan gedikler açılmaya başlamıştı Surlar içerisine küçük sızmalar oluyor, ancak geri püskürtülüyordu İlk defa Ulubatlı Hasan ve arkadaşlarının şehit olmak pahasına tutunmayı başardıkları İstanbul surları, artık direnemiyordu 53 gün süren ve 19 Nisan, 6 Mayıs, 12 Mayıs ve 29 Mayıs'ta yapılan dört büyük saldırıdan sonra Doğu Roma İmparatorluğu'nun 1125 yıllık başkenti olan İstanbul, 29 Mayıs 1453 salı günü fethedildi



FETHİN SONUÇLARI

İstanbul'un fethi, çok önemli sonuçları da beraberinde getirdi Fatih Sultan Mehmed, İstanbul'un fethinden sonra batıdaki hakimiyeti pekiştirmek, sınırları genişletmek, İslam'ı en uzak yerlere kadar yaymak ve Hıristiyan birliğini bozmak amacıyla Avrupa üzerine bir çok seferler düzenledi

Sırbistan (1454,1459), Mora (1460), Eflak (1462), Boğdan (1476), Bosna-Hersek, Arnavutluk, Venedik (1463-1479), İtalya (1480) ve Macaristan seferleriyle Osmanlı İmparatorluğu Avrupa'daki hakimiyetini pekiştirdi

Sırbistan Krallığı tamamen ortadan kaldırılıp Osmanlı sancağı haline getirildi, Mora tamamen fethedildi, Eflak Osmanlı eyaleti yapıldı, Bosna tekrar Osmanlı hakimiyetine alındı, Arnavutluk ele geçirildi 16 yıl süren Osmanlı-Venedik Deniz Savaşları sonunda Venedik barış imzalamayı kabul etti İtalya'ya yapılan sefer sırasında Roma'nın fethi açısından çok önemli bir merkez olan Otranto, fethedildi ancak Fatih Sultan Mehmed'in ölümü üzerine kaybedildi



KIRIM'IN FETHİ VE KARADENİZ

Fatih Sultan Mehmed, Karadeniz'e de hakim olmak istiyordu Venedik ve Cenevizlilerin İslam dünyasının aleyhine yaptıkları esir ticaretini önlemek, İstanbul'a gelen ticari malların taşınmasında esas rolü oynayan Kırım sahillerini ele geçirmek, Karadeniz'i bir Türk Gölü haline getirmek amacıyla hareket eden Fatih, işe 1459'da Amasra'yı fethederek başladı

1460'da Candaroğulları Beyliği'ne son verildi 1461'de Trabzon'un, 1475'de de Kırım'ın fethiyle Karadeniz bir Türk gölü haline geldi

Bu sayede Karedeniz'deki Ceneviz üstünlüğü sona erdi ve İpekyolu'nun tüm denetimi Osmanlı Devleti'ne geçti



OTLUKBELİ SAVAŞI

Karamanoğlu İbrahim'in 1464'te ölmesi üzerine oğulları birbirlerine düşmüşlerdi Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'ın yardımıyla İshak Bey Karamanoğlu beyliğine sahip oldu Bunun üzerine diğer oğlu Pir Ahmed Bey Fatih Sultan Mehmed'den yardım istedi ve gelen yardım sayesinde Beyliği ele geçirdi Fakat Pir Ahmed Bey bir süre sonra gidip Venediklilerle anlaşınca, bu duruma sinirlenen Fatih Sultan Mehmed, Karaman Seferi'ne çıkmaya karar verdi

Konya ve Karaman alınarak Osmanlı'ya bağlandı Karaman halkı İstanbul'a ve çeşitli yerlere göç ettirildiler Pir Ahmed Bey kaçarak Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'a sığındı Bu olay Osmanlılarla Akkoyunluların arasının açılmasına neden oldu

Osmanlılar Avrupa ve Anadolu'daki topraklarını genişletirken, Akkoyunlular Devleti'de Doğu Anadolu, Kafkasya, İran ve Irak üzerinde hakimiyet kurmuşlardı Sınırlarını genişleten iki Türk Devleti arasında büyük bir savaş kaçınılmaz olmuştu Otlukbeli mevkiinde 11 Ağustos 1473'de yapılan savaşta, devrin en kuvvetli savaş tekniğine ve araçlarına sahip olan Osmanlı ordusu, Uzun Hasan'ın kuvvetli süvarilerden kurulmuş olan ordusunu birkaç saatte dağıttı

Bu savaştan sonra Akkoyunlular bir daha kendilerini toparlayamadılar Fatih Sultan Mehmed, Akkoyunlu tehlikesini bu şekilde engellemiş oldu Anadolu'da ve Rumeli'de birçok sefer düzenleyip pek çok zafer kazanmıştı

Buna rağmen güneyde güçlü bir devlet konumunda olan Memlüklerle problemler yaşandığı halde sıcak bir savaştan kaçınmıştı



DENİZLERDE DURUM

İstanbul'un fethiyle ticaret yollarının hakimiyeti Osmanlılara geçmişti Ancak denizlerde Venedik ve Cenevizliler'in etkinliği devam ediyordu Fatih ticaret yollarının güvenliğini sağlamak ve korsanlardan kurtulmak için Ege adaları üzerinde siyasetini ağırlaştırdı Ege adalarına seferler düzenlendi

Yeni tersaneler ve gemiler inşa edildi Rodos seferine çıkıldıysa da alınamadı


İDARİ DÜZENLEMELER

Fatih Sultan Mehmed, klasik manada Osmanlı devletinin idari kurucusu sayılabilir İstanbul'un fethinden sonra kendisini Kaiser-i Rum (Doğu Roma İmparatoru) ilan etmiş ve devlet müesseselerini yerleştirmiştir Fatih, Kanunnamesi ile Atam-Dedem Kanunu dediği gelenekleri yazılı hale getirmiş ve buna Kanunname-i Ali Osman denmiştir

Divanın idaresini sadrazamlara bırakarak, işleri kafes arkasından takip etmeye başlamış, mutlak vekilim dediği sadrazamı geniş yetkilerle donatmıştır Ayrıca defterdar, kazaskerler ve diğer üst düzey devlet erkanının görevleri tarif edilmiştir

Yeniçeri ordusu 10000'e çıkarılarak güçlü bir merkezi ordu teşkil edildiğinden uç beylerinin önemi azalmış, böylece merkezi idare sağlamlaştırılmıştır Anadolu ve Rumeli'nin en kudretli devletinin hükümdarı olarak "Han" ünvanını ilk defa o kullamıştır

İstanbul'un fethinden sonra Yıldırım Bayezid zamanında elden çıkan topraklar yeniden kazanılmış, hatta Rumeli ve Karadeniz kıyılarında yeni yerler fethedilmiştir Kırım'ın fethi ile Karadeniz bir Türk gölü haline getirilmiş, Anadolu birliği tamamlanmış ve Rumeli'deki Türk varlığı Belgrad'a kadar uzanmıştır

İstanbul, Fatih zamanında bir ilim ve sanat merkezi haline gelmiş, Fatih medreseleri klasik Osmanlı medreselerinin temelini oluşturmuştur Şairler ve ilim adamları için bir cazibe merkezi haline gelen İstanbul'a bütün İslam dünyasından bilginler gelmeye başlamıştır



MİMARİ ESERLER

Fatih Sultan Mehmed, otuz yıl kadar süren padişahlığı sırasında Osmanlı Devleti'ni bir cihan devleti konumuna çıkardı Fatih Sultan Mehmed, eşsiz bir komutan olmakla beraber, büyük bir devlet adamıydı

Yapmış olduğu çalışmalar ile memleketinde büyük çapta bir imar hareketini gerçekleştirdi Osmanlı İmparatorluğu'nun çeşitli şehirlerinde 300 kadar cami, 57 medrese, 59 hamam, 29 bedesten, çeşitli saray, hisar, kale, sur, han ve köprüler yaptırdı

İstanbul'u fethettiği zaman başta Ayasofya olmak üzere sekiz tane kiliseyi camiye çevirdi Bugünün üniversitesi olan Fatih Külliyesi'ni 1470 yılında tamamladı

HzEyyub-i Ensari'nin kabri, Fatih'in hocası Akşemseddin tarafından keşfedildi ve üzerine Eyüp Camii yaptırıldı
Fatih Sultan Mehmed tarafından İstanbul'un Fatih semtinde yaptırılan Fatih Camii, 1470 yılında yine onun tarafından ibadete açıldı
Fatih zamanında inşa edilen Kapalıçarşı, ilerde İstanbul'un en önemli ticaret merkezlerinden biri haline gelecekti

Devrin mimari eserleri arasında bulunan Yeni Bedesten de çok ünlüdür Saray-ı Cedide-i Amire adı verilen Yeni Sarayı (Topkapı Sarayı) da Fatih Sultan Mehmed yaptırdı




FATİH SULTAN MEHMED









Fatih Sultan Mehmedin ölümünde Osmanlı Devleti�nin sınırlarını gösteren harita





Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Padişahlarımız/ Fatih Sultan Mehmed

Eski 05-19-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Padişahlarımız/ Fatih Sultan Mehmed






Fatih Sultan Mehmed, II Mehmed (d 30 Mart 1432 – ö 3 Mayıs 1481) Yedinci Osmanlı padişahıdır


İstanbul'u fethetmesinden sonda "Fatih" lakabıyla anılmıştır Bazı tarihçilere göre İstanbul'un fethi, Ortaçağ'ın sonu Yeni Çağ'ın başlangıcı olmuştur Bundan dolayı Fatih, "çağ açan hükümdar" olarak da tanınır Fatih, çıkardığı yasalarla devleti önemli ölçüde yeniden biçimlendirmiştir

Gençlik Yılları ve Tahta Çıkışı

Fatih Sultan Mehmet(Mehmed), 30 Mart 1432'de, o dönemde Osmanlı Devleti’nin başkenti olan Edirne'de doğdu 6Osmanlı padişahı olanII Murad’ın Hüma Hatun'dan olan oğluydu Molla Gürani gibi dönemin ünlü bilginlerinden özel dersler alarak yetişti 1443’te, çocuk yaşta Manisa sancakbeyliğine atanınca, hocaları ve danışmanlarıyla birlikte Manisa’ya gitti

II Murad, Balkanlar’da ve Anadolu’da çeşitli sorunların yaşandığı bir ortamda Mehmed’i Edirne’ye çağırdı ve tahtı ona bıraktı Ağustos 1444’te, 12 yaşında deneyimsiz bir çocuğun padişah olması, Osmanlılarla çatışma halinde olan devletleri umutlandırdı Bir Haçlı ordusu Tuna Irmağı'nı aşıp Varna’yı kuşattı Sadrazam Çandarlı Halil Paşa Anadolu'da bulunan II Murad'ı Edirne'ye çağırdı II Murad, 10 Kasım 1444'te Varna Savaşı’nda Haçlı ordusunu bozguna uğrattı

Savaştan sonra da II Mehmed’i tahtta bırakarak Manisa’ya çekildi Ancak II Mehmed’in padişahlığı Türk soylu Çandarlı Halil Paşa ile yeni padişahı destekleyen devşirme kökenli Zağanos Paşa ve Şihabeddin Paşa arasında şiddetli bir güç çekişmesine yol açmıştı II Murad’ın tahta dönmesini isteyen Çandarlı Halil Paşa, el altından bir yeniçeri ayaklanmasını destekledi ve II Mehmed’i tahttan çekilmek zorunda bıraktı

II Murad Edirne'ye dönerek Mayıs 1446’da yeniden tahta geçti Mehmed sancakbeyi olarak Zağanos Paşa ve Şihabeddin Paşa’yla birlikte Manisa'ya döndü Bu dönemde Mehmed, 1448 ve 1450'deki Arnavutluk seferlerine katıldı Babası ölünce de 18 Şubat 1451’de Edirne'de ikinci kez tahta çıktı

Fatih Sultan Mehmet, Varna Savaşı'ndan önce Sadrazam Çandarlı Halil Paşa'nın tahta davetini reddeden babasına "Eğer padişah sen isen ordunun başına geç, eğer padişah ben isem emrediyorum ordunun başına geç" sözü ile, henüz çocuk yaşta iken, düşündürücü ve zeka dolu bir paradoks sunmuştur

Yenilikleri ve Kanunnameleri

Fatih, askeri başarılarla Osmanlı Devleti'ni büyük bir imparatorluğa dönüştürdü Bilime, tarihe ve felsefeye özel ilgi gösterdi Türkçe'den başka Arapça, Latince ve Yunanca kitaplardan oluşan özel bir kütüphanesi vardı "Avni" takma adıyla şiirler yazdı Şiirleri Fatih Divanı (1944), Fatih’in Şiirleri (1946), Fatih ve Şiirleri (1959) gibi adlar altında basıldı Bilim adamlarını ve edebiyatçıları destekleyen Fatih, nesir ustası Sinan Paşa ile şair Ahmed Paşa'yı vezirliğe kadar yükseltti Ünlü matematikçi ve astronomi bilgini Ali Kuşçu'nun İstanbul'a kalmasını sağladı Fatih, İtalyan ressam Gentile Bellini'yi 1479'da İstanbul'a getirterek resimlerini yaptırdı

Fatih, Osmanlı Devleti’ne düzenli ve sürekli bir yapı kazandırmak için önemli düzenlemeler yaptı Yönetim, maliye ve hukuk alanında koyduğu kuralları içeren Fatih Kanunnamesi, sonraki dönemde de yürürlükte kaldı Bu kanunname, tahta çıkan padişaha devletin geleceği için kardeşlerini öldürme hakkı veriyordu Fatih’in Osmanlı devlet düzenine ilişkin temel ilkelerin pek çoğu, Tanzimat dönemine kadar geçerliliğini korudu Fatih’in saltanatı döneminde Osmanlı ülkesinde 500'den fazla mimari yapı yapıldı Onun adına yapılan en önemli yapı, İstanbul'da bir cami ile medrese, kitaplık, imarethane (aşevi), darüşşifa (hastane), hamam, kervansaray gibi birimleri kapsayan Fatih Külliyesi’dir

Eğitim ve Kültür

Fatih Sultan Mehmed'in tarihteki en önemli yanlarından birisi de eğitime verdiği önem olmuştur Üniversite anlamında Osmanlı tarihinde ve dünya tarihinde bilinen en eski eğitim kurumlarından olan Sahn-ı Seman'ı kurmuştur Sahn-i Seman İstanbul'un ilk Türk yükseköğretim kurumudur Sahn-ı Semân medreseleri Fatih Külliyesi içindeki en yüksek düzeyli medreseler idiler Sahn-ı Semân'ın eğitim müfredatının hazırlayıcılarından çağın önemli bilim adamı Ali Kuşçu'dur Medreselerde Ali Kuşçu tarafından düzenlenen bir okutma planının olduğu, hattâ bunun “Kânûnnâme” şeklinde yapıldığı bilinmekle birlikte, ama bugüne kadar incelemesi yapılan Osmanlı arşiv belgeleri arasında ele geçirilememiştir Bu kanunnamenin aslının 1918 yılında külliyede çıkan yangınla yok olması da olasıdır Sahn-ı Semân, Kanuni tarafından açılan Süleymaniye medresleri zamanına kadar nakli ve akli bilimlerde öğrenci yetiştirmekteydi

Kanuni devrinde bu medreseler şer'î ilimler ihtisası yapılan medreseler olmuşlar, Süleymaniye medreseleri de aklî ilimlerin ihtisas yeri olmuştur
Tüm bunların yanısıra Fatih Sultan Mehmet şair yönüyle de tanınmıştırfatih adıda lakabıdır

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Padişahlarımız/ Fatih Sultan Mehmed

Eski 10-06-2009   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Padişahlarımız/ Fatih Sultan Mehmed



FATİH SULTAN MEHMET





Fatih Sultan Mehmet


Yükselme Devri Padişahları:

Fatih (IIMehmet), IIBayezıt, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman, II Selim, III Murat

FATİH SULTAN MEHMET DÖNEMİ (1451-1481)

İSTANBUL'UN FETHİ (29 MAYIS 1453):

İSTANBUL'UN FETHİNİ GEREKTİREN SEBEPLER:

1)- Bizans'ın Osmanlı şehzadelerini koruyarak ve kışkırtarak, taht kavgalarına neden olması,
2)- Bizans'ın Osmanlı'ya karşı düzenlenen Haçlı seferlerini teşvik etmesi,
3)- Osmanlı toprak bütünlüğünü bozan bir konumda olması (Osmanlı topraklarıyla çevrili bir ada görünümündeydi Osmanlı'nın Anadolu'dan Rumeli'ye, Rumeli'den Anadolu'ya geçişi zordu)
4)- İstanbul'un boğaza hakim bir konumda olması ve bu yüzden Karadeniz Akdeniz su yolunun anahtarı konumunda olması

FATİH'İN FETHİ KOLAYLAŞTIRMAK İÇİN ALDIĞI TEDBİRLER:

1)- Bizans'a denizden gelebilecek yardımı önlemek amacıyla Anadolu Hisarı'nın karşısına Rumeli hisarını yaptırdı
2)- Bizans'a Balkanlardan gelebilecek muhtemel Haçlı yardımını önlemek için sınır boylarına akıncı birlikleri gönderdi
3)- Surlara karşılık, Şahi adı verilen büyük toplar döktürdü
4)- Haliçteki zincire karşılık gemileri karadan yürüterek Haliç'e soktu

İSTANBUL'UN FETHİNİ KOLAYLAŞTIRAN NEDENLER:

1)- Bizans ordu ve donanmasının zayıf oluşu,
2)- Kuşatma sırasında Avrupa'dan yardım alamaması
NOT: Bizans kuşatma sırasında sadece Venedik ve Cenevizlilerden yardım alabilmiştir
NOT: Cenevizliler kuşatma sırasında ticari kaygılarından dolayı hem Osmanlılara, hem de Bizans'a yardım etmişlerdir

İSTANBUL'UN FETHİNİN DÜNYA TARİHİ BAKIMINDAN SONUÇLARI:

1)- Venedik ve Ceneviz ticareti olumsuz yönde etkilenmiştir
2)- Bin yıllık Bizans imparatorluğu tarihe karışmıştır
3)- Ortaçağ kapanmış, Yeniçağ başlamıştır
4)- İstanbul'dan kaçan Bizans'lı bilim adamları Avrupa'da Rönesans ve reform hareketlerinin başlamasında etkili olmuşlardır
5)- Feodalite(derebeylik) sistemi çözülmeye başlamıştır

İSTANBUL'UN FETHİNİN TÜRK TARİHİ BAKIMINDAN SONUÇLARI:

1)- Osmanlı Devleti Yükselme dönemine girmiştir
2)- Başkent Edirne'den İstanbul'a taşınmıştır
3)-Osmanlı toprak bütünlüğü sağlanmıştır Osmanlı'nın Anadolu - Rumeli geçişi kolaylaşmıştır
4)- Osmanlı toprakları arasında sürekli sorun çıkaran bir fitne yuvası ortadan kaldırılmıştır
5)- Karadeniz - Akdeniz deniz ticaret yolunun denetimi Osmanlılar'a geçmiştir
6)- Osmanlı Devleti İslam dünyasında haklı bir şöhret ve itibara kavuşmuştur

FATİH DÖNEMİ ÖNEMLİ OLAYLARI

1)-BALKANLARDA FETİHLER

a)- Belgrat hariç bütün Sırbıstan fethedildi,
b)- Arnavutluk fethedildi
c)- Bosna-Hersek fethedildi
d)- Eflak-Boğdan fethedildi
e)- Mora Yarımadası fethedildi

2)-DENİZLERDE FETİHLER VE SEFERLER

a)- Bazı Ege adaları alındı Eğriboz adaları alındıRodos (İmroz, Taşoz, Semadirek, Midilli adası kuşatıldı, fakat alınamadı)
b)- Kırım Hanlığı Osmanlılara bağlandı
c)- Otranto (İtalya Seferi) yapıldı

3)- ANADOLU'DA FETİHLER

a)- Cenevizlilerden Amasra alındı
b)- Candaroğullarından Sinop alındı
c)- Karamanoğullarından Konya ve Karaman alındı
d)- Trabzon Rum İmparatorluğuna son verildi(1461
e)- Otlukbeli Savaşı yapıldı(1473) (Akkoyunlu Devleti hükümdarı Uzun Hasan ile Fatih Sultan Mehmet arasındaki bu savaşı Osmanlılar kazandı)

FATİH DÖNEMİNDE YAPILAN FETİHLERİN YORUMU:

Fatih Sultan Mehmet fetihlerini rastgele değil, belirli amaçlar doğrultusunda yapmıştır Bu amaçları şöyle sıralayabiliriz:
1)- Karadeniz Ticaretine Egemen Olmak,
2)- Anadolu Türk Birliğini sağlamak,
3)- Anadolu'da Faaliyet Gösteren Devletleri Etkisiz Kılmak,
4)- Ege ve Akdeniz Ticaretine Egemen Olmak,
5)- Bizans'ın Yeniden Dirilmesini Önlemek,
6)- Katolik Roma'yı Ele Geçirmek

1)-KARADENİZ TİCARETİNE SAHİP OLMAK İÇİN YAPILAN FETİHLER:

Bosna-Hersek, Eflak-Boğdan, Cenevizlilerden Amasra'nın alınması, Trabzon Rum İmparatorluğu'nun fethi ve Kırım Hanlığının Osmanlılara bağlanması bu amaçla yapılan fetihlerdir (Bu yerlerin hepsi Karadeniz kıyısındadır Böylece Karadeniz bir Türk gölü haline gelmiştir)

KIRIM HANLIĞININ OSMANLILARA BAĞLANMASI:

Hatırlanacağı gibi Altınorda Devletinin parçalanmasıyla kurulan Türk Hanlıklarından biri de Kırım Hanlığıdır Fatih döneminde Kırım Hanının ölümü üzerine oğulları arasında taht kavgaları başlamış, Kırım Halkı Fatih'ten yardım istemiştir Fatih Gedik Ahmet Paşa komutasındaki Osmanlı Donanmasını Kırım'a göndererek bu hanlığı Osmanlılar'a bağlamıştır Böylelikle:
1- Karadeniz bir Türk gölü haline gelmiştir
2- Kırım Ordusu Osmanlıların Avrupa'ya yaptığı seferlerde YARDIMCI KUVVET olarak büyük yararlar sağlamıştır
3- Osmanlı Devleti Kırım Hanlığı sayesinde Orta Asya Türkleriyle temas sağlamıştır

2)- ANADOLU TÜRK BİRLİĞİNİ SAĞLAMAK İÇİN NELER YAPMIŞTIR?

Candaroğullarından Sinop'u alarak bu beyliğe son vermiştir Ayrıca Karamanoğullarından Konya ve Karaman'ı alarak büyük ölçüde Anadolu Türk birliğini gerçekleştirmiştir
3)- ANADOLU'DA FAALİYET GÖSTEREN DEVLETLERİ ETKİSİZ KILMAK İÇİN NELER YAPMIŞTIR?

IV Haçlı Seferi sırasında 1204 yılında kurulan Trabzon Rum İmparatorluğunu ortadan kaldırdı Doğu Anadolu'da hakimiyet kurmak isteyen AKKOYUNLU devletini 1473'te Otlukbeli Savaşında yendi

4)- EGE VE AKDENİZ TİCARETİNE EGEMEN OLMAK İÇİN NERELERİ ALDI?

Venedikliler'in elinde bulunan Ege adalarını (İmroz, Taşoz, Limni,Bozcaada,Semadirek,Midilli,Eğriboz)
aldı Rodos adası kuşatıldı,ancak alınamadı Akdeniz'deki Kefolonya, Zanta ve Ayamavra adalarını aldı Böylece Karadeniz'de faaliyet gösteren Cenevizlilerden sonra, Akdenizde faaliyet gösteren Venedik ticaretine de büyük darbe vurdu

OSMANLI-VENEDİK DENİZ SAVAŞLARI

Sebepleri: Osmanlıların, İstanbul'u fethetmeleri, Karadeniz ve Ege ticaretini denetimleri altına almalarının Venedik ticaretine darbe vurması
Sonuç : Venedik donanmasının Osmanlı donanmasından güçlü olmasından dolayı Venedikliler'e karşi bir üstünlük sağlanamamıştır Fatih olası bir Haçlı ittifakını engellemek amacıyla 1479'da Venedikliler'e ticari ayrıcalıklar vermiştir
NOT: Osmanlı Devletinden ilk ELÇİ bulundurma hakkını ve ilk ticari ayrıcalıkları elde eden devlet Venedik'dir

5)- FATİH'İN HIRISTIYANLIK MÜCADELESİ NASILDI?

Hırıstiyanlığın iki merkezi vardı Biri KATOLİKLİĞİN merkezi ROMA(VATİKAN), diğeri de ORTODOKSLUĞUN merkezi İstanbul(FENER) idi
Fatih İstanbul'u alarak, buradaki Ortodoks cemaati dini inanç ve ibadetinde serbest bırakmış ve tüm Ortodoks Hırıstiyanların koruyuculuğunu üslenmiş, böylece hırıstiyan dünyasındaki MEZHEP BİRLİĞİNİ engellemiştir (İstanbul'un Fethinden önce Katolik ve Ortodoks mezhepleri birleşmeye çalışıyorlardı)
Fatih Katoliklerin merkezi Vatikan'ı da(Roma) ele geçirmek istiyordu Bu yüzden GEDİK AHMET PAŞA komutasındaki Osmanlı donanması İtalya'nın güneyine çıkarma yapmış ve buradaki OTRANTO kalesini ele geçirmiştir Ancak Fatih'in ölümü İtalya Seferinin yarıda kalmasına sebep olmuştur

6)- BİZANS'IN YENİDEN DİRİLTİLMESİNİ ÖNLEMEK İÇİN NELER YAPTI?

Bizans hanedan üyelerinin kaçtığı Trabzon Rum imparatorluğuna son verdi,yine Bizans hanedan üyelerinin kaçtığı MORA Yarımadası'nı fethetti





__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Padişahlarımız/ Fatih Sultan Mehmed

Eski 01-15-2011   #4
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Padişahlarımız/ Fatih Sultan Mehmed







Fatih sultan Mahmet HanPadişahlık Sırası: 7
Saltanatı: 31 Yıl
Cülûsu Tahta çıkışı: I 1444 II 18 Şubat 1451
Babası: Sultan İkinci Murâd Hân
Annesi: Hatice Alime Huma Hatun
Doğumu: 30 Mart 1431
Vefâtı: 3 Mayıs 1481
Kabri: İstanbul Fatih Camiî yanında Türbesinde’dir

Osmanli pâdisâhlarinin yedincisi Istanbul’un fâtihi olup,Ikinci Murad Hanin ogludur 30 Mart 1431 (H 833) Pazar günü Edirne’de dünyâya geldi Annesi Candarogullari âilesinden Hadîce Alîme Hümâ Hâtundur Küçük yasta tahsiline ve yetismesine çok ehemmiyet verilen Sehzade Mehmed devrin en mümtaz alimlerinden ilim ögrendi Ilk hocasi Molla Yegan’di
Meshur din ve fen âlimi olup zâhirî ve bâtinî ilimlerde mütehassis Aksemseddîn hazretleri sehzâdenin her seyi ile bizzat ilgilendi 12 yasina gelince devlet idâresini ögrenmesi için Edirne’den Manisa’ya vâli olarak gönderildi Kisa bir süre sonra babasi tarafindan tahta çikarildi Ancak bundan faydalanmak istiyen yeni bir Haçli ordusu 1444 Eylülünde Türk topraklarina girdiVaziyetin ciddiyetini anlayan Sultan Mehmed yazdigi mektupla babasini yeniden saltanata dâvet etti

Bâzi rivâyetlerde bu taleb üzerine, bir kisim rivâyetlere göre de, durumun vehâmetini takdir eden Ikinci Murad, kendi reyi ile Istanbul Bogazindan Avrupa’ya geçerek Edirne’ye geldi Derhal idâreyi ele alarak Varna’ya hareket etti Gerek Avrupa devletlerinin hasimca davranislari, gerek Anadolu’daki Türk beyliklerinin nizâmi bozucu hareketleri, devleti çok sarsmisti 1444 Varna Zaferi ile Osmanli Devletinin temelleri tam olarak saglamlastirilmis oldu


1451 târihinde babasi Ikinci Murad’in vefâti üzerine Ikinci Mehmed, ikinci defâ Osmanli tahtina oturdugunda 19 yasindaydi Daha önceden saltanat tecrübeleri oldugu gibi, babasinin yaninda seferlere de katilmis ve çok iyi bir kumandan olarak yetistirilmisti Saltanat degisikligi dolayisiyla firsat kollayan Karamanogullari üzerine bir sefer yaptiktan sonra, artik kangren hâline gelen Bizans meselesini halletmek üzere bütün agirligini bu konuya verdi

Rumeli Hisarini yaptirip, Yildirim Bâyezîd’in karsi kiyida yaptirdigi Anadolu Hisari ile berâber bogazi kestikten sonra, 1452-1453 kisini Edirne’de harp hazirliklari ile geçirdi Rumeli Hisarinin insâ plâninin bizzât Pâdisâh tarafindan çizildigi rivâyeti kuvvetlidir Hisarin kerestesi Izmit’ten, kireci Sile bölgesinden getirildi ve yapiminda 1000 tasçi ustasi, 5000 isçi, 10000 civârinda yamak çalistirildi Vezirler sirtlarinda tas tasiyarak hisarin yapilmasina hizmet ettiler
Ayrica bâzi burçlarin yapim masrafini isçi ücretleri dâhil vezirler üzerine aldilarRumeli Hisari’nin insâsi esnâsinda Bizans Imparatoru elçi göndererek, “kendi topraklari üzerine kale yapilmasinin dostluga ve ahde vefâya uymadigini” bildirdi Bunun üzerine Fâtih SultanMehmed elçiye; “Var git kralina söyle! O, rahmetli babam zamâninda ahdi çok defâ bozmustuArada ahid mi kaldi ki vefâdan bahseder
Bu topraklara biz hisar yapariz, toprak elçi göndermekle kurtarilmaz Eger bu topraklar onunsa, gelip kurtarsin” diyerek niyetini az çok ortaya koydu Dört aydan az bir zamanda bitirilen Rumeli Hisari ile Istanbul’un Karadeniz’den ikmâl yolu tam kontrola alinmis oldu


Ayrica Karadeniz kiyilarina yayilan Venedik kolonilerinin de Venedik ile irtibati kesilmis oluyorduIstanbul’un muhâsarasina kadar da her geçen gemi, yükü, kalkis ve varis iskeleleri gibi bilgileri ve geçis rüsûmunu (geçis vergisi) altin olarak vermeye mecbur birakilmis, vermeyen batirilmistir Sehzâdeliginden beri bir an önce Istanbul’u fethetmek, hazret-i Peygamberin müjdesine mazhar olabilmek ideali ile tutusan SultanMehmed, bu büyük meselenin halline çalisiyordu


Bu sebeple askerî târihin kaydettigi ilk büyük atesli silahlar ve toplarla bu orduyu dayanilmaz bir kudret hâline getirmis, Istanbul muhâsarisinda donanmayi Besiktas’tan kara yolu ile Haliç’e indirilen teknik bir dehâya ve çesitli muhâsara makinalarina, seyyar kulelere sâhib olmustu
Haliç üzerinde; Kasimpasa tarafindan baslamak üzere bos fiçilar üzerine kalaslar baglatarak bes buçuk metre eninde bu köprüyü Kasimpasa-Ayvansaray arasina insâ ettirdi Bu çalismalari görenBizanslilar su üstünde yüründügünü zannederek, sihir yapildigina hükmetmislerdi
Devrin en agir toplarini döktürdü O zamana kadar atesli silahlarin atistan sonra sogumasi beklenirdi Fâtih Sultan Mehmed, zeytinyagi döktürerek insanlik târihinde “yagla makina sogutmasini” havan topunun balistik hesaplarini yaparak, plânini çizerek dik mermi yollu ilk silahi kesfetti

Fâtih, bu yüksek vasiflari ve üstün kuvvetiyle Istanbul fethine hazirlanirken,ona karsi dis düsmanlari ve içerde sehzâdeleri kiskirtanBizans, târihî fesat siyâsetinin son gayreti olarak bu sefer de sehzâde Orhan’i Fâtih aleyhine kullanma tesebbüsüyle genç Pâdisâh’a Istanbul seferinin mesrulugunu ve zarûretini bir kere daha göstermis oluyordu Üstelik daha Manisa’da sehzâdeyken, hocasi büyük velî AksemseddînIstanbul’u fethedecegini müjdelemisti
Hazret-i Peygamberin; “Istanbul muhakak fethedilecektir Bu fethi yapacak hükümdâr ve ordu ne mükemmel insanlardir” meâlindeki hadîs-i serîfi onu ayri bir sevke getirmisti Kaynaklarin belirttigine göre, Pâdisah, hep Istanbul’un fethini düsünüyordu Evliyânin isâretleri, kesif ve kerâmet sâhiplerinin sözleri ile o bu fikri tamâmiyle benimsemisti
Pâdisâhin gece-gündüz huzûru kaçmisti Yatagina girer kalkarken, sarayinda ve disarida gezinirken kafasi hep Istanbul’un fethi ile mesguldü Yalniz veya maiyetiyle gezintiye çiktiginda da yine fethi düsünür, istirâhat ve uyku bilmezdi
Elinde kalem ve kâgit dâimâ Istanbul’un haritasi ile ugrasirdiYine bir gece ayni düsünceyle uykusu kaçmis, veziri Çandarli Halil Pasayi gece yarisindan sonra konagindan sarayina çagirtmisti Böyle gece yarisi vakitsiz çagrilmaktan korkan yasli vezir, pâdisâhin ayaklarina kapanarak, özürler dilemis, pâdisâh da korku ve telasinin yersiz oldugunu belirterek,Istanbul’un alinmasi için oturup konusmaya çagirdigini bildirmisti Nihayet Ikinci Mehmed, 23 Martta ordusuyla Edirne’den hareket etti Kusatma 6 Nisanda basladi 18 Nisanda Istanbul adalari alindi

22 Nisan gecesi Türk donanmasi karadan Haliç’e indirildi 23 Nisanda sulh teklifine gelen Bizans elçisine genç Pâdisah; “Ya ben sehri alirim, ya sehir beni!” cevâbini verdi 29 Mayis sabahi yapilan son taarruzda Istanbul düstü Bu sekilde ortaçag sona erdi yeniçag basladi
Istanbul’un fethi, Türk târihinin en müstesnâ olayi sayilarak “Feth-i Mübîn” denildi Dünyânin en büyük kilisesi (Sainte-Sophie) ve bütün Avrupa’nin ayakta kalan en eski yapisi olan Ayasofya câmiye çevrildi Fâtih bu mabedin kiyâmete kadar câmi kalmasini yazili olarak vasiyet ve vakfeyledi Bütün Ortodoks Hiristiyanlarin basi olan patrikligi ortadan kaldirmadi
Bunu o zamanki, siyâsî olaylara göre degerlendirmek îcâb ederIsteseydi Istanbul fâtihi, patrikligi ortadan kaldirabilirdi Fakat o zamânin siyâsî durumu bunu gerektirmemekteydi Istanbul’un düsmesinden sonra, surlarda Ceneviz kumandan ve askerlerinin ölülerine rastlandi Hâlbuki CenevizlilerTürklerle dostluk anlasmasi imzâlamislardi Bu ihânetleri ortaya çikinca çok korktular Kendilerine çok agir cezâlar verilecegini beklerken, Fâtih Sultan Mehmed, Ceneviz vâlisi ve papazini çagirtarak üzüntülerini bildirdi ve Galata’da oturan bu Cenevizliler için bir ferman çikartti; “Evvelden oldugu gibi herkes sanat ve ticâretinde, ibâdetinde serbesttir Kiliseler açik bulunacak, ancak çan çalinmayacaktir” seklindeki emriyle ölüm bekleyen insanlari sevindirdi


Gerek Ortodokslara, gerek Cenevizlilere tanidigi bu serbestlik, Avrupalilarin husûmetini azaltti Bâzi Avrupali târihçiler, Türklerin Avrupa’da süratli bir sekilde ilerlemesini, Avrupa’nin kolay fethini bu davranisa baglarlar ve Osmanli Imparatorlugu, bu hâdise ile cihânsümûl hâle geldi seklinde yazarlar 21 yasinda Istanbul’u fetheden Fâtih, Katolik Avrupa’ya cephe aldi ve Ortodoks Hiristiyanligin Katoliklerle birlesmesini önledi
Esâsen imparator ve devlet adamlari, Istanbul’u kurtarmak için papaligin asirlardan beri istedigi fedâkârligi yapiyor, papalik da Katolik ve Ortodoks kiliselerinin birlesmesi karsiliginda askerî yardimda bulunuyordu Fakat bütün çalisma ve gayretlere ragmen Istanbul’u korumak için Avrupa’dan az bir gönüllüden baska bir sey gelmedi Istanbul’daki papazlar ve halk da dinlerini korumak için Istanbul’da Lâtin sapkasi yerine Türk sarigini görmeyi tercih ettiklerini belirttiler istanbul’un fethi ile Osmanli Cihan Devletinin temelleri atilmis oluyordu Dogu Roma Fâtihi olarak Edirne’ye dönen Fâtih Sultan MehmedHan, dünyâ politikasini yeniden gözden geçirdi Devletin gelecegi için önemli kararlarin alinmasi gerekiyordu
Bizans’in düsmesini Avrupa’nin hos karsilamayacagi tabiî idi Karaman ve Istanbul seferinden sonra, 1453’te Cenevizlilerden Enez’i aldi 1454’te, Kirim’a bir donanma gönderdiAyni yil Sirbistan Seferine çiktiKuzeyEge adalarina donanma göndererek buralari ele geçirdi Rodos Seferini yapti ise de adayi alamadi 1455-1456 yillarinda ikinci ve üçüncü Sirbistan seferlerine çikti Bu ikincisinde babasindan sonra Belgrad’i tekrar muhâsara etti Kaleyi savunan Hunyadi Yanos öldü, Fâtih yaralandi Fakat Belgrad düsmedi 1455’te Bogdan Beyligi de Osmanli idâresine girdi


1458’de Mora’ya ilk seferini yapti 1459’daki Sirbistan Seferi sonunda,Semendire fethedildi ve Sirbistan Devleti son buldu 1460’da çiktigi Ikinci Mora Seferi; Mora prensliklerinin ilgasi, Osmanli devletine katilmasi, Palegoslarin sonu ve Bizans kalintilarinin silinmesi ile sonuçlandi Sonra Güney Karadeniz meselesini ele aldi 1461’de Ceneviz’den Amasra’yi fethetti Baharda Sinop’a geldiHimâyesinde bulunan Candarli Beyligine dostça son verdiOradan Trabzon’a yürüdü
Denizden de kusatilan Trabzon Rum Imparatoru teslim olduKomnenos imparatorluk hânedanina son verildi Bu sekilde Batum ve Gürcistan kiyilarina kadar bütün GüneyKaradeniz kiyilari Osmanli Devletine katildigi gibi Trabzon ve Rize gibi Anadolu’nun son parçalari da Hiristiyanlardan alinmis oldu
Trabzon seferinden dönüsünde Eflâk üzerine yürüdü ve ayaklanan Kazikli Voyvoda meselesini hâlletti Fâtih, 1462’de Yayçe’nin fethiyle netîcelenen birinci Bosna Seferine çikti Ayni yil Midilli Adasini fethetti 1463’te Bosna’ya bir sefer daha yapti Ertesi yil tekrar Bosna üzerine gitti


1466’da Karaman Seferine çikti Ayni yil Arnavutluk üzerine yürüdü 1466-67’de Arnavutluk üzerine bir sefer daha yapti Bu ardi kesilmeyen seferlerde Fâtih, bir taraftan büyük devlet fikrini gerçeklestirecek tedbirler almis, diger taraftan da cihansumûl hâkimiyet fikrini benimsemisti Bunun için Tuna’nin güneyinde ve Firat-Toroslar sinirinin batisinda, Osmanli Devletine katilmiyan hiçbir yer birakmamak,Karadeniz’i ve Ege denizini birer Türk gölü yapmak, Venedik donanmasini geçerek, deniz kuvvetlerini de kara ordusu gibi dünyânin birinci kuvveti hâline getirmek ve bu isleri tamâmen gerçeklestirdikten sonra, Italya’yi fethetmek istiyordu Bu plân artik dünyâca bilinmeye baslanmisti


Bu projeye karsi yalniz bütün Avrupa degil, Türkiye’nin dogusundaki komsulari da karsi çiktilar Bu sekilde Osmanli Devletine karsi, bir ittifak meydana getirildi ve uzun süren savaslar basladi Bu büyük savaslarda, Osmanlilarin karsisinda yer alan büyük devletler; Akkoyunlular, Venedik, Macaristan, Almanya, Polonya, Kastilya, Aragon ve Napoli idi
Fâtih, dehâsi ile bu ittifaka karsi koymasini bildi Düsmanlarini bâzen teker teker, bâzen ikiser üçer, bâzen beser onar yenerek bu büyük savaslardan da gâlip çikti Böylece Türk Cihan Imparatorlugunun temelleri saglamlastirilmis oldu Dünyânin Osmanli Devleti karsisinda âciz kaldigi ortaya çiktiVenedik’in deniz üstünlügü târihe karisti Böylece dünyâ Hiristiyanliginin iki mühim dayanagindan Bizans’i yikip Venedik’i sindirmis oldu
Uzun süren bu büyük savaslar 1463’te Fâtih tarafindan baslatildi VenedikCumhuriyeti Osmanlilara savas îlân etti Macaristan da Venedik’in yaninda savasa girdiKisa zamanda Osmanlilarakarsi savasa girenlerin sayisi artti Her cephede düsmani yipratan, diplomatik yollarla bezdiren Fâtih, 1470 yazinda ordu ve donanmasi ile Egriboz Adasina yöneldiVenedik’in Bati Ege’deki bu alinmaz dedikleri üssünü fethettiAkkoyunlu Beyi Uzun Hasan,Avrupalilarin,Osmanlilarla basa çikamayacagini anlayinca, Tokat’a hücum ederek burada bir cephe açti, kuvveti bölmeye çalisti 18 Agustos 1472’de Sehzâde Mustafa, Akkoyunlu ordusunu yenerek isgâl edilenOsmanli topraklarini kurtardi Fâtih, 11 Nisan 1473’te Üsküdar’dan hareket etti 11 Agustosta Erzincan yakinlarinda Otlukbeli’nde Akkoyunlu ordusunu yendi
Fâtih’in akinci kuvvetleri,Venedik varoslarina Almanya içlerine kadar seferler düzenleyerek Avrupa’yi alt üst ettiler 23 seferini Bogdan, 24sünü 1476’da Macaristan üzerine yapti Pâdisah, 1478’de Üçüncü Arnavutluk Seferine çikti KirimHanligi Osmanli birligine katildi 1480’de üçüncü Rodos Kusatmasi netîce vermediIyonya Adalarini aldiktan sonra, donanmayi Italya’ya gönderdi Temmuz 1480’de Otranto’yu fethettirdi
1481 senesi ilkbaharinda Fâtih SultanMehmed 300000 kisilik bir ordunun basinda oldugu hâlde sefere çikti 27 Nisan 1481 Cumâ günü kapikulu askerleriyle Üsküdar’a geçti Pâdisah Üsküdar’a geçtiginde hasta oldugu için birkaç gün dinlendi Daha sonra araba ile hareket etti Gebze yakinlarindaki Tekir Çayiri veya Hünkâr Çayirina geldigi zaman hastaligi artti Bunun üzerine hekimler tarafindan konsültasyon yapilarak, verilen ilâcin dozu arttirildi Fâtih’in özel doktoru, Yâkub Pasa isminde bir Yahûdî dönmesiydi Venedikliler, Fâtih’in zehirlenmesi karsiliginda bu dönme Pasa’ya büyük bir servet vâdetmisler Yâkub Pasa da bu isi gerçeklestirmisti Fâtih zehirlendigini anladigi zaman is isten geçmisti Birden bire müthis sancilar basladi ve 3 Mayis 1481 Persembe günü ögleden sonra saat dörtte, 49 yasinda iken vefât etti Fâtih’in ölümü bir müddet halktan ve askerden saklandi Ölüm hâdisesi duyulunca, Sultan’in bir zehirlenme olayina mâruz kaldigi anlasildi ve Yâkub Pasa, asker tarafindan parçalanarak öldürüldü
Fâtih’in ölümü, Türk milletini büyük mâteme gark ettiÖlüm haberi Roma’ya ulasinca, Italya’da toplar atilip günlerce senlikler yapildiPapa bütün Avrupa kiliselerinde üç gün çanlar çaldirip, sükür âyini yapilmasini emretti
Fâtih’in nâsi Istanbul’a nakledilerek Muhyiddîn Seyh Vefâ hazretleri tarafindan kildirilan cenâze namazindan sonra Istanbul’da yaptirdigi Fâtih Câmiinin bahçesine defnedildi Daha sonra üzerine türbe insâ edildi
Fatih Sultan Mehmed Han orta boylu, kirmizi beyaz yüzlü, dolgun vücutlu, sakallari altin telleri gibi kalin, yanaklari dolgun, kollari kuvvetli, burnunun ucu hafif kivrik, saçi siyah ve sik olup, kuvvetli fizîkî bir yapiya sâhipti Londra’da, NationalGallery’de, Fâtih SultanMehmed’in bir portresi bulunmaktadir Bu portrenin Centile Bellini tarafindan yapildigi, delil olmadigi hâlde iddiâ edilmektedirHâlbuki, National Gallery’de bu portreyle ilgili dosyadaki bilgilerden anlasildigina göre, her seyden önce portre üzerindeki Centile Bellini adi kesin olarak okunamamistir Ayrica Bellini’nin Istanbul’a gelip, Topkapi Sarayi için manzara resimleri yaptigi bilinmekle berâber, Pâdisah’i gördügü de belli degildir
Türk târihi, sayilamayacak kadar çok kahraman ve cihângirlerle doludur Fâtih SultanMehmed de bunlarin basinda gelenlerdendirÇünkü o kiliçla kesfi yanyana yürütmüs, çag açip, çag kapatmistir Istanbul’u bütün ganîmetleri içinde firûze bir yüzük tasi gibi parmaginda tasimis, bu güzel sehri torunlarinin torunlarina birakmistirOnun için, asirlar boyu her cephesiyle yazilmis, çizilmis, hakkinda Garp’ta ve Sark’ta çok seyler söylenmistirTedkîk edildikçe derinlesen, derinlestikçe deryâlasan bu cihângirin sayisiz vasiflarindan bâzilari sunlardir:
Fâtih Sultan Mehmed, soguk kanli ve cesurdu Bu özelliginin en güzel misâlini,Belgrad Muhâsarasi sirasinda, askerin gevsedigini gördügü zaman önlerine geçip düsman hatlarina girerek gösterdiIstanbul Muhâsarasinda da donanmanin basarisizligi yüzünden atini denize sürmesi bu cesâretinin büyük örnegidir
Ne istedigini, ne yapacagini, ne yapabilecegini bilen ve bu büyük isleri basarabilmek için gerekli tedbirleri, yorulmak bilmeyen bir azim, sabir ve sükûnetle hazirlayan bir insandi
Çok merhametli ve müsâmahaliydi Kendisine elli gün mukâvemet eden, birçok Müslümanin sehid edilmesine sebeb olan Istanbul sehri ve onun sâkinleri hakkinda gösterdigi merhamet, aklin alamiyacagi genisliktedirHâlbuki o devir Avrupa’sinda muzaffer bir kumandan, zaptettigi sehrin halkina görülmedik zulüm ve iskence yapmakta kendini hakli görürdü Fâtih vicdan hürriyetine büyük kiymet verirdiIstanbul’a girdigi vakit ayaklarina kapanan Istanbul patrigini yerden kaldirmakla âlicenapligini gösteren cihângîr, su sözlerle patrigi tesellî etti: “Ayaga kalkiniz Ben Sultan Mehmed, hepinize söylüyorum ki: Su andan îtibâren artik ne hayâtiniz ne de hürriyetiniz husûsunda gazâb-i sâhânemden korkmayiniz!”
Fâtih, gayri müslim tebeasinin din ve mezheplerine aslâ dokunmadi, herkesi vicdânî inanisinda serbest birakti Fâtih,Istanbul’un îmârinda ücret karsiliginda daha çok Rum esirlerini kullandi Bu sirada biriktirdikleri paralarla hürriyetlerini satin alma imkânini sagladi Bu müsâmaha o devir dünyâsinin hâyâlinden bile geçirmedigi bir olgunluk eseriydi
Batililarin iddiâlarina göre sehre giren Türkler, mâbedleri yikmislar veya yakmislar, hiçbir sey birakmamislardirHâlbuki bunlari yikan ve yakan yine kendileridir Bizanslilar surlarda açilan gediklerin tâmirinde kullanilmak üzere yüzden ziyâde kilise yikmislardirÖyle ki, Fâtih SultanMehmed,Ayasofya’yi yakindan seyrederken, bir yeniçeri neferinin kilisenin taslarindan birini sökmek üzere oldugunu görünce, mâni oldu ve; “Size malca alinacak seylere izin vermistim, mülk ise benimdir demistim” diyerek yeniçeriyi siddetli bir sekilde cezâlandirmistir
Askerî ve siyâsi sâhada essiz bir dehâ idi Askerî alanda basarisinin ilk özelligi kiliçla kalemin isbirligidirOrdunun disiplinine çok dikkat ederdi En küçük itâatsizligi ve buna sebeb olan subaylari siddetli bir sekilde cezâlandirirdi Ordusunu, plânsiz, düzensiz hareket ettirmez, mâcerâ hevesiyle kan dökmezdiKendi devrine kadar atalarinin yer yer, ada ada yapmis olduklari akinlarini, plânli bir fütûhât hâline getirdi ve devletini, sistemli bir idârecilik suûruyla istikrarli, yerlesmis bir devlet yapti
Otuz senelik saltanat devresinde düzenledigi küçük, büyük seferler, memleketin cografî isbirligini saglamaya dayanir Bu gâyeye ulasmak için de at geçmez kayaliklardan, geçit vermez nehirlerden geçerek; durup dinlenmeden, kis yaz demeden savasti Bütün bu seferleri bir plâna göre yaptigindan nereye gitmesi, nerede durmasi lâzim geldigini bilerek hareket ettiYapacagi seferlerin muvaffakiyetle netîcelenmesini saglamak için aylarca bu seferin bütün teferruâtini hazirlardi Kumandanligi ile diplomatligi dâimâ berâber hareket ederdiHangi devlet üzerine sefer düzenleyecekse, o devletin iç ve dis münâsebetlerini, zaaflarini, kuvvetini, diger devletlerle olan münâsebetlerini en ince noktasina kadar tetkik eder ve sefere hasminin en zayif ve kendisinin en kuvvetli zamâninda çikardi Yapacagi seferlerden en yakinlarina bile haberdâr etmez ve bunlarin gizli kalmasina çok dikkat ederdi“Sirrima sakalimin bir tek telinin vâkif oldugunu bilsem, onu yolar, atarim” sözü meshurdur Böyle hareket etmeyi muvaffakiyetlerinin baslica sebeblerinden sayardi Nitekim böyle hareket etmesinin netîcesinde Isfendiyâr Beyligi ve Trabzon Rum Imparatorlugunu kolayca ele geçirdi

Çok basarili bir diplomatti Otuz sene, Asya ve Avrupa’da bâzan birkaç cephede bes, on hattâ daha fazla devletle birden harb hâlinde bulundugu günler oldu Böyle zamanlarda düsmanlarinin, kuvvetlerini bölmenin, siyâsî müzâkereler, vaatler ve geçici tâvizlerle müttefikleri birbirinden ayirmanin kolayini buldu Rodos Adasinin fethi için donanmayi hazirlarken, zaman kazanmak için oyalama taktigine giriserek sehzâde Cem’e bir mektup vererek Demetrios Soplionos isimli Rum ile birlikte Rodos’a gönderdi Fâtih bu mektubunda hafif bir vergi karsiliginda kendileriyle sulh ve sükûn içinde yasiyacaklarini bildiren diplomatça bir harekette bulundu
Câsuslar bulundurdugu gibi, Avrupali devletlerin Osmanlilarla ilgili hareketleri müzâkere eden bütün meclislerinde genis bir haber alma teskilâtina da sâhiptiAlmanya’da yerlilerden elde edilmis câsuslari da vardi Italya ise, son derece gizli ve dâimî bir Türk haber alma servisiyle örülüydü Fâtih’in, bu teskilâti sâyesinde düsmanlarindan günü gününe haberi olur, hareketlerini degerlendirerek tedbirler alirdi
Fâtih, ordu ve donanmasini iyi bir sekilde tekâmül ettirmistiOrdunun silâhlari birkaç senede yenilenir ve daha gelistirilmis olanlari eskilerinin yerine konurdu Osmanli donanmasinin tekâmül etmis sekilde kurucusu Fâtih’tirTopçuluga gerekli ehemmiyeti veren ilk padisâhtir Fâtih’ten önce, top, bütün dünyâda, daha çok sesi ile düsmani ürkütmek için kullanilirdi Büyük kaleleri yerle bir edebilecegi ve meydan muhârebelerinde rol oynayacagi hiç düsünülmemisti Fâtih, bütün bunlari akil ederek, o târihe kadar görülmeyen sayi ve çapta top yapilmasina yöneldi Toplarin balistik ve mukâvemet hesaplarini kendisi yapti Piyâdeye de, öncesine nisbetle, büyük önem verdiOsmanli ordusu esas bakimindan bir süvârî ordusu olmaya devâm etmisse de, yeniçeri ve azab gibi piyâde siniflari, Fâtih devrinde önem kazandi
Fâtih Sultan Mehmed, ilme, sanata ve ilim adamlarina çok kiymet verirdi Zihniyeti ve tabiati îtibâriyle ileri hamleden hoslanan, terakkî ve medeniyetten zevk alan bir pâdisahti Tipki askerî fetihleri gibi, ilim adina açtigi savasta da bir âlimler, sanatkârlar ordusu kurdu ve bu muhtesem orduya kendisi serdâr oldu Yeni devletin kurulmasi plâninin icrâsinda egitim ve ögretimin tesir ve önemini her seyden üstün tuttu Maârif sistemini kânunla tanzim ederek ulemâ sinifi diye taninan ve idârenin temelini meydana getiren diyânet ve hukuk kurumlarini teskilâtlandirdi Devlet idâresini ve bunun ilmîlestirilmesini esas aldi
Aklî ve naklî ilimlerde söz sâhibi olan âlimleri Istanbul’a topladi ve onlarin talebe yetistirmesi için medreseler kurdu Devrinde yetisen büyük âlim ve sanatkârlar mühim eserler verdiler Fikih ilminde Molla Hüsrev, tefsirde Molla Gürânî, Molla Yegan, Hizir Çelebi,matematikte Ali Kusçu, kelâmda Hocazâde, zamâninin büyük âlimlerindendi ve ülkesine dünyânin dört bir tarafindan âlimler akin ederdiHattâ Molla Câmî bile Istanbul’a gelmekteyken, Pâdisâh’in ölüm haberi üzerine geri döndü
Iyi bir komutan ve devlet reisi olan Fâtih, ayni zamanda iyi bir ilim adami ve sâirdi Latince ve Rumca ile Arapça, Farsça ve Türkçeye bütün incelikleriyle vâkifti Siirde, devrin üstatlari arasinda yer aldi Hattâ sarayda dîvân sâhibi olan ilk pâdisâhti Çünkü o, medeniyetin, sanatsiz olarak fertlerin gönüllerinde yer alacagina ihtimâl vermiyordu Dedelerinin devlet kuruculuk kudretini, irâdeli bir idârecilik suuruyle gelistirmesini bilen Fâtih, çevresinde devrin üstad sâirlerini topladi Avnî mahlâsiyla edebî degeri yüksek beyit ve gazeller söylediAruzu, usta sâirlerden farksiz bir hâkimiyetle kullandi, siirlerinde ince hissiyât ve düsüncelerini dile getirdi
Bizümle saltanat lafin idermis ol Karamanî
Hudâ fursat virürise, kara yire karam-ani
beyti, Karamanoglu’nun çikardigi fitne ve fesatlar karsisinda sahlanan celâlini gösterdigi gibi, asagidaki siiri de ince duygular sâhibi hassas bir gönlün Türk edebiyâtina nâdide bir armaganidir:
Sevdün ol dilberi söz eslemedün vay gönül
Eyledün kendözüni âleme rüsvây gönül
Sana cevr eylemede kilmaz o pervây gönül
Cevre sabr eyleyimezsin n’ideyin hay gönül
Gönül eyvây gönül vay gönül eyvây gönül
Bilmedüm derd-i dilün ölmek imis dermâni
Öleyin derd ile tek görmeyeyin hicrâni
Mihnet ü derd ü game olmagiçün erzânî
Avnîyâ sencileyin mihnet ü gam-kes kani
Gönül eyvây gönül vay gönül eyvây gönül
Istanbul’un fethinden sonra Fâtih, hocasi Aksemseddîn’in elini öpüp, tahti tâci birakip dervis olmak istedi Aksemseddîn bu teklifi reddederek, devlet islerine memur edilen pâdisâhin asil vazîfesini yapmamis olacagini, dîn-i Islâm ve adâletle memleketi ve dünyâyi idâre etmenin daha makbul oldugunu; aksi hâlde din ve devletin zarar görecegi için, ikisinin de Allah indinde mesul olacaklarini bildirdi Bunun üzerine Allah aski ile yanan kalbinin atesini de siirleriyle ortaya döktü
Fâtih SultanMehmed, kelâm ve matematik ilminde devrinin en büyük otoritelerinden biriydi Bizansli târihçi Kritobulos’un hayranlikla anlattigi, balistik sâhasindaki kesifleri, ortaçagin surlarini yikmistir Bu sûretle Avrupa’nin timsâli olan derebeyi satolari toplarla yikilarak büyük devletler kurulmus; netîcede büyük güç kaynaklari biraraya toplanarak ortaçaga son verilmistir Bu sûretle Türkler, ortaçagdan yeniçaga Avrupa’dan daha evvel geçmislerdir
Fâtih SultanMehmed, teskilatçi ve îmârci idi Devlet idâresini tam bir intizâm içinde yürütmek için lüzum ve ihtiyâç görüldükçe Islâmin esaslarina uygun kânunlar ve fermanlar yayinladi Tanzimât dönemine kadar Osmanli Devletinin temel kânunu olarak mer’iyyette kalan Fâtih Kânunnâmesi çok mühim bir eserdir Pâdisâhin görüsleri alinarak sadrâzam Karamânî MehmedPasa tarafindan hazirlanan bu çok önemli kânunnâmeyi, Nisanci Leyszâde MehmedÇelebi kaleme almistir Kânûnî Sultan Süleymân devrinde hazirlanan kânunnâmede de bu eser esas alinmistir Osmanli Devletinin bütün temel müessese ve teskilâti, Fâtih devrinde en mükemmel hâle gelmistir Enderûn Mektebini kurarak memleket için gerekli devlet adami yetistirilmesini yine o saglamistir
Fâtih Sultan Mehmed, dogu Türkleri ile temâsa büyük önem verdi Oglu Sultan Ikinci Bâyezîd de Türk medeniyetini ilerletmek husûsunda babasini tâkip etti Dogu Türklerinin, Timur Han devri medeniyeti denilen medeniyet hareketlerinin benzeri, Fâtih devrinde Osmanlilarda tahakkuk etti Fâtih, bati dillerinden bir kaçini bilmesi sebebiyle Avrupa literatürünü çok iyi tâkib etmis, Türklerin her hususta Avrupalilardan üstün bulunmasi sebebiyle, Avrupa’dan bir sey alma ihtiyâcini duymamistir
Istanbul’un îmârina çok önem veren Pâdisâh, saray, câmiler, medreseler ile hamamlardan baska sehrin çesitli yerlerinde 4000 dükkan yaptirarak vakfetti Büyük câmilerin yanindaki medreselerin hâricinde 24 medrese, 12 han, 40 çesme ve Halkali Su Tesisâti ile iki gemi tersânesi ve kisla yapilan binâlar arasindadirIstanbul îmâr olunurken, diger taraftan Bursa,Edirne gibi sehirlerde îmâr faâliyetleri büyük bir hizla devâm etti Bu devirde Bursa’da 37, Edirne’de 28 ve sâir sehirlerde 60 câmi yapildi
Edirne’de Tunca Nehri kenarinda 1451 senesinde büyük bir saray insâ edildi Bu sarayin bir modeli Topkapi Sarayidir Bu saray, 1876 Osmanli-Rus Harbinde cephâne infilâkiyla harâb oldu
Batili gözüyle Fâtih: Büyük devlet ve ilim adami olan Fâtih, en büyük düsmanlarinin gözlerini kamastiran pâdisahtir Eserlerinde ondan takdirle bahsetmislerdir Fetih sirasinda Istanbul’da bulunan Italyan Zorzo Dolfin bir keresinde söyle demistir:
“Sultan Mehmed, çok az gülerdi Zekâsi, dâimî bir çalisma hâlindeydiÇok cömerttiHer iste fevkalâde atilgan, hattâ cüretkârdiSeçtigi hedeflere erismek için çok israr ederdiSoguga, sicaga, açliga, susuzluga tahammüllüydü Kesin konusur, kimseden çekinmezdi Zevk ve sefâdan uzakti Türkçe, Yunanca ve Sirpçayi çok iyi konusurduHer gün bir müddet okurdu Roma târihi, baska devletler târihi, Laerce, Tite-Live, Herodot, Quinte-Curce, Papalarin, Alman Imparatorlari ile Fransa ve Lombardiya krallarinin vak’alari okudugu târihler arasindaydi Avrupa’daki bütün devletleri tanirdiÖzellikle Italya’nin cografyasini en ince noktasina kadar bilirdi ve bir Avrupa haritasini yanindan ayirmazdi Askerî ve cografî ilimlerle isteyerek mesgul olur, arastirmalar, incelemeler yapardi Tabiiyyeti altinda bulunan ülkelerin âdet ve sartlarini devletin ve bölgenin menfaatlerine kullanmakta mahâretliydi
Diger bir Italyan târihçi Langusto, Istanbul’un fethinden sonra söyle yazmistir:
“Sultan Mehmed, ince yüzlü, ortadan fazla uzun boylu, silâhlar kusanmis, asil tavirli, çok az gülen, devamli ögrenmek ihtirâsi ile yanan, cömert ve iyi kalpli, gâyelerine ulasmakta inatçi bir hükümdârdi En çok harp sanatina merakliydiHer seyi ögrenmek isteyen zekî bir arastirmaciydiSefâhat düskünlügü olmayip, kötü âdetleri yoktuHarem dâiresinde çok az vakit geçirirdi Nefsine hâkim ve uyanikti Her sarta tahammül gösterebilirdi ve bir cihân devleti pesindeydi
Alman müstesrik Franz Babinger, Mehmed-IIder Eroberer und seine Zeit Weltenstürmer einer Zeitenwende adli eserinde söyle yazmaktadir:
“Türk dünyâsi için Fâtih günümüze kadar, bütün imparatorlarin en büyügü olup, beser târihinde baska her hangi bir sahsin kendisiyle mukâyese edilmesi zordur O Türk milletine, bütün târihinin en harîkulâde ve en yaklasilmasi gayr-i kâbil sâhsiyet olarak takdim edilmistir Bati âleminin mukadderâti, Fâtih Sultan Mehmed’in görünmesiyle sarîh bir sekilde isâretlenmistirKudretli sahsiyeti, büyük Avrupa sâhalarinin dis görünüsünü derinden degistirmistirOrtaçagdan çikarken insanlari ve dünyâyi görüs tarzinda, Fâtih’in sahsiyeti, zekâlari tesir altinda birakmistir
Ad âletten kil kadar ayrilmayan, kendisine takdir edilen iki misrâlik basit siir için sâhibine bol ihsânda bulunan ve bir çiçek yetistirene 500 altin bahsis veren Fâtih, her bakimdan devrinin üstüne çikmis bir hükümdâr ve insan-i kâmildir Bu büyük cihângir hakinda günümüze kadar binlerce kitap yazilmistir

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.