Abdülhak Hamit Tarhan |
04-29-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Abdülhak Hamit TarhanABDÜLHAK HAMİT TARHAN 2 Ocak 1852�de İstanbul�da doğdu Hekimbaşı Abdülhak Molla'nın torunu, tanınmış tarihçi ve Tahran Büyükelçisi Hayrullah Bey'in oğlu Kısa süre Rumelihisar Rüşdiyesi�ne devam etti Yanyalı Tahsin Hoca ile Edremitli Bahaeddin Efendi'den özel dersler aldı 1862�de 10 yaşındayken ağabeyi ile birlikte Paris�e babasının yanına gitti Bir süre Paris'te eğitim gördükten sonra 1864'te İstanbul'a döndü Yaşının küçüklüğüne rağmen Bab-ı Ali�de tercüme odasına katip olarak girdi Bir yıl sonra Tahran Büyükelçiliği�ne atanan babasıyla birlikte İran�a gitti Farsça öğrendi Babasının 1867�de ölümü üzerine İstanbul�a döndü Maliye Mühimme Kalemi�ne girdi Şûra-yı Devlet ve Sadaret kalemleri'nde çalıştı 1871'de Fatma Hanım'la evlendi1876'da Paris Büyükelçiliği İkinci Katipliği'ne atandı 1878'de görevden alındı, iki yıl açıkta kaldı 1881'de Gürcistan'da Poti, 1882'de Yunanistan'da Golos konsolosluklarına, 1883'te Bombay Başkonsolosluğu'na atandı Bombay'dan gemiyle İstanbul'a dönerken uğradıkları Beyrut'ta eşi Fatma Hanım'ı kaybetti Bu ölümün sarsıntısıyla ünlü şiiri "Makber"i yazdı 1886'da Londra Büyükelçiliği Başkatipliği görevine getirildi londra'da Bayan Nelly ile evlendi 1895'te Lahey'e elçi olarak gönderildi Bir yıl sonra Brüksel elçiliğine getirildi Nelly'nin 1911'de ölmesinden sonra İstanbul'da Cemile Hanım ile evlendi Bu evlilik 20 gün sürdü 1912'da Belçika asıllı Lüsyen Hanım'la evlendi Aynı yıl görevden alınınca İstanbul'a döndü Meclis-i Âyan üyeliğine getirildi İstanbul'un 1920'de işgal edilmmesi üzerine Viyana'ya gitti Sıkıntı içinde yaşadı Ankara Hükümeti yurda dönmesini sağladı Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra kendisine maaş bağlandı İstanbul Maçka Palas'ta bir daire verildi 1928�de İstanbul Milletvekili seçildi ve ölünceye kadar milletvekili olarak kaldı 12 Nisan 1937�de İstanbul�da öldü Mezarı Zincirlikuyu�da Şiire 1870'lerde başladı Ebüzziya Tevfik, Recaizade Mahmut Ekrem, Samipaşazade Sezai, Namık Kemal gibi Tanzimat döneminin yeni edebiyatçıları arasında yer aldı Yurtdışı görevleri nedeniyle Batı edebiyatçılarını yakından tanıdı, onların etkisinde kaldı Divan edebiyatı nazım birimlerinin dışına çıkmayı denedi Dize ve uyak düzeninde değişiklikler yaptı Divan şiiri konularının dışına çıkmayı denedi Şiirlerine günlük yaşamı, doğa ve insan ilişkilerini konu aldı Lirik, epik ve felsefi şiirler yazdı Manzum tiyatro oyunları da kaleme aldı Ancak bunlar sahnelenmekten çok okunması amacıyla yazılmış oyunlardı Yaşadığı dönemde Türk edebiyatının en büyük şairi sayıldı ve "Şair-i Âzam" ya da "Dahi-i Âzam" unvanı verildi ESERLERİ ŞİİR: Sahra (1879) Ölü (1886) Hacle (1886) Bir Sefilenin Hasbihali (1886) Bâlâ�dan Bir Ses (1911) Validem (1913) İlham-ı Vatan (1918) Tayflar Geçidi (1919) Ruhlar (1922) Garâm (1923) OYUN: İçli Kız (1874) Sabr ü Sebat (1875) Duhter-i Hindu (1875) Nazife yahut Feda-yı Hamiyet (1876, 1919) Tarık yahut Endülüs Fethi (1879, 1970) Eşber (1880, 1945) Zeynep (1908) Macera-yı Aşk (1910) İlhan (1913) Tarhan (1916) Finten (1918, 1964) İbn Musa (1919, 1928) Yadigar-ı Harb (1919) Hakan (1935) |
|