09-06-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Aneste-Zi Nedir
ANESaaaİ İlk kez Yunanlılar tarafından kullanılan bu terim;ağrı duyusunun bilinç ile birlikte geçici olarak kalkması anlamına gelmektedir Yaradılışından itibaren insanoğlu ağrı ile savaşmış ve bunun geçirilmesi için çeşitli yollara başvurmuştur Ancak cerrahi girişimlerdeki ağrının önlenebilmesi için geliştirilen uygulamaların tarihi çok eskilere dayanmamaktadır Anesaaaiden evvelki devrede cerrahi girişim ancak hastanın büyük ızdırabına, hatta ölümü pahasına yapılıyordu
1800 yılında İngiliz kimyager Humphry Davy dişinin ağrısını nitrözoksit koklamak suretiyle geçirdiğini bildirirken 1842de Dr Crawford W Long hastalarını ameliyat ederken ağrı duymamaları için eter koklatmayı denemiştir 1946da ise Bostonda Massachussetts General Hospitalde inhalasyon yolu ile uygulanan anesaaai altında ilk ameliyat gerçekleştirilmiştir Türkiye’de ise 1850 li yıllardan itibaren gelişimi başlayan anesaaai uygulamaları, 1950 li yıllardan sonra tıpta uzmanlık dalı haline getirilmiş ve bu uygulamanın yalnızca bu işle ilgili uzman hekimler tarafından yapılması yasal olarak düzenlenmiştir Ülkemizde uzmanlık dalındaki bu eğitim, tıp doktorluğundan sonra tıp fakülteleriyle, bakanlık eğitim hastanelerinde 4 yıllık eğitim alarak ilgiliye uzmanlık belgesi verilerek sağlanmaktadır Anesaaainin gelişmesi ile hasta cerrahi girişimin bütün zararlı etkilerinden korunduğu gibi, cerrah da uzun ve ayrıntılı ameliyatlar yapma imkanına kavuşmuştur ANESaaaİDE KULLANILAN GAZLAR VE GENEL ÖZELLİKLERİ AZOT PROTOKSİT:Tatlı bir lezzeti olan, renksiz, kokusuz bir gazdır Yanıcı ve patlayıcı değildir Oksijen gibi yanmayı kolaylaştır Organizmada bir değişikliğe uğramaz Yalnız plazmada eriyik bir şekilde beyin hücrelerine gider Solunum merkezine özel bir etkisi yoktur Kalp üzerinde hiçbir etkisi yoktur, kalp durması görülmez, karaciğer hücrelerini tahriş etmez, böbrekte hiçbir harabiyet yapmaz Anesaaai başlangıcında tükrük ifrazatında biraz artma yapar Azot protoksit yüksek dozlarda verildiğinde anesaaai yapar Kafa içi basıncı yüksek olan hastalarda basıncı daha da yükseltir, bu yüzden verilmemelidir Bu gaz organizmada hava ile dolu boşluklara süratle geçer ve bu boşluklarda basıncı arttırır ETER: Sıvı halde bulunan, renksiz, kendine has keskin kokulu, uçucu bir gazdır Suda ve yağlı maddelerde erir Kolayca tutuşur Hava ve oksijenle karışınca patlayıcı özellik gösterir Alkol, kloroform ve benzidin ile her oranda karışır Anesaaaide kullanılacak eterin tamamen dondurulmuş, kapalı şişelerde ve serin bir yerde saklanması gerekir Eter vücutta parçalanmaz %85-90 gibi büyük bir kısmı değişmemiş olarak akciğerler ile atılır ve geri kalan ise idrar yolu ile, deri ile ve vücut salgıları ile atılır Eterin vücuttan tamamen atılması için 8 saat gerekir Eter bronş ve bronşiolleri genişlettiğinden, astım ve bronş spazmı olan hastalarda rahatlıkla kullanılır
Eter anesaaaisinde görülecek sorunlar:
• Öksürük • Kusma ve bulantı
• Fazla sekresyon (balgam)
• Larenks spazmı
• Konvülsüyonlar
• Üst solunum yolu tıkanması
• Solunum depresyonHALOTAN: Renksiz, berrak ve tatlımsıdır Alev alıcı ve patlayıcı değildir Kuvvetli bir inhalasyon anesaaaiki olduğu için buharlaştırıcı ile iyi doze edilerek verilmesi gerekir Halotanın çok geniş kullanım alanları nardır Yanıcı olmaması, iyi doze edilebilir olması, ameliyat sonrası kusma ve bulantıya sebep olmaması büyük avantaj sağlayan taraflarıdır Karın ameliyatlarında kas gevşeticiler ile beraber kullanılması ile operatörün rahat çalışmasını sağlarETRAN: Hafif renkli, berrak ve hoş kokulu bir anesaaaik maddedir Oda ısısında ve atmosfer basıncında sıvı haldedir Cam şişelerde uzun süre saklanabilir Derin kas gevşemesi yapması niteliği vardır Analjezik etkisi kısa ve zayıftır Küçük ve büyük ameliyatlarda, endoskopik muayenelerde, toraks içi ameliyatlarında, kulak, burun, boğaz, göz ameliyatlarında alev alma ve patlama tehlikesi olmadığı için elektrikli cihazların kullanılacağı yöntemdir
|
|
|