Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
urartu, uygarlığı

Urartu Uygarlığı (M.Ö. 860-580)

Eski 04-24-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Urartu Uygarlığı (M.Ö. 860-580)



Urartu Uygarlığı (MÖ 860-580)

Hitit İmparatorluğunun güçlü bir biçimde varolduğu ve bugünkü Elazığ yöresinde Hurri kökenli İşuwa Krallığını egemenliği altında bulundurduğu yıllarda daha doğuda da (Van gölü yöresinde) birtakım kabileler yaşamaktaydı Bu bölge Asurlular tarafından Uruatri (dağlık bölge) olarak adlandırılmaktaydıMÖ 9 yüzyılın ortalarında, göçebe durumdaki bu kabileler birleşerek Urartu Devletini kurdular

Kendileri için Biaini terimini kullanan Urartuların başkenti Van Gölü kıyısında bir kayalığın üzerine kurulmuş bulunan Tuşpa idi Ülkenin en geniş sınırları kuzeydoğuda Sovyet Ermenistanına, güneydoğuda Urmiye Gölüne, kuzeybatıda Erzincan’a, güneybatıda ise Malatya yöresi ve Toros dağlarına değin uzanıyordu Buralarda askeri ve ekonomik amaçlı pek çok kent kurulmuştu (batıda Palu, kuzeyde Armavir Blur, Van bölgesinde Çavuştepe ve Fırat kıyısında Habibuşağı gibi)

MÖ 8 yüzyılın ortalarında Urartu’nun etki alanı Suriye’ye doğru genişlemeye başlamıştı Kral II Sardur bazı Geç Hitit beylikleriyle bir koalisyon kurup Asur egemenliğine karşı harekete geçti Ancak Asurlular MÖ 743 tarihinde Adıyaman-Gölbaşı yöresinde Urartu-Geç Hitit koalisyonunu yenerek Tuşpa’yı kuşatınca Urartu egemenliğine büyük bir darbe vuruldu Aynı dönemde de kuzeyden göçebe Kimmerlerin saldırıları başlamıştı Bu nedenlerle Urartular MÖ 8 yüzyıl sonlarında Van gölü yöresine çekilmek zorunda kaldılar Daha sonra II Argişti ve II Rusa dönemlerinde yeniden bazı merkezler kuruldu (Toprakkale, Adilcevaz, İran’da Bastam, Aras ırmağının kuzeyinde Karmir Blur gibi) Buna karşın Urartu devletinin gerilemesi durdurulamadı ve MÖ 612 yılında Asur İmparatorluğunun yıkılışını izleyen on yıl içinde Urartu devletine Medler ve İskitler tarafından son verildi

Urartuların en önemli çalışmaları bayındırlık alanında olmuştur Bunun nedeni de bölgenin sarp kayalık yapısı nedeniyle son derece ölçülü biçimde inşa edilmesi gereken kaleler ve şehirlerin gerekli olmasıdır Urartular tarafından inşa edilen kale, kent, baraj, su kanalı, tapınak ve kaya anıtları bu bayındırlık çalışmalarının en canlı tanıklarıdır Ayrıca Tuşpa’da kayalara oyulmuş olan Urartu kral mezarları türünün dünyadaki ilk temsilcileridir

Urartu dini çok tanrılıydı En önemli tanrıları Haldi (Savaş Tanrısı), Teişeba (Fırtına Tanrısı-Hititlerde Teşup) ve Şivini (Güneş Tanrısı) idi Urartular bu tanrılara açıkhava kutsal alanları yanında kendilerine özgü büyük bir kompleks oluşturan tapınaklarda da törenler düzenlerlerdi Bu tapınakların en ilginç özelliği tanrı heykelinin durduğu kare planlı yüksek kuledir Dış yüzlerine tanrılara adak olarak sunulmuş tunç kalkanların asılı olduğu bu yapıların iç duvarları mavi ve kırmızının egemen olduğu duvar resimleriyle bezeliydi Bu tür tapınaklara örnek olarak Ağrı’nın Patnos ilçesindeki Aznavurtepe kalesindeki tapınak ile Toprakkale’deki tapınak verilebilir

Urartu sarayları genellikle iki katlıydı Alt kat mutfak, banyo, tuvalet gibi hizmet birimlerine ayrılmıştı Üst katta ise büyük bir kabul salonu ile yatak odaları bulunmaktaydı (Çavuştepe ve Adilcevaz Urartu sarayları gibi)

Urartu devletinde her türlü alt yapı hizmeti devlet tarafından planlanmıştı Bunlar arasında sulamaya özel bir önem verilmişti Kral Menua’nın yaptırttığı 56 km uzunluğundaki su kanalı (şamram Kanalı) 2800 yıl önce yapılmış olmasına rağmen bugün hala Van’da hizmet vermektedir Aynı şekilde Toprakkale için inşa edilmiş olan Keşişgöl Barajı bazı onarımlarla günümüzde de kullanılmaktadır

Ayrıca Urartu şehirleri arasındaki ulaşımı sağlayabilmek için bir karayolu şebekesi kurmuşlardı Dünyanın en eski ulaşım sistemlerinden olan Urartu karayollarının en etkileyici kalıntıları Bingöl dağları üzerindedir Van’dan Palu, Harput ve Malatya’ya uzanan bu karayolu ortalama 540 m genişliğinde olup, her 25-30 km de bir konaklama istasyonu bulunuyordu

Dilleri Hurrice ile akraba olan Urartular, çivi ve hiyeroglif yazısı kullanıyorlardı Urartu ülkesi ve çevresi gümüş, bakır ve demir kaynakları açısından zengin olduğundan maden işlemeciliği oldukça gelişmişti Kuyumculuk, kabartmalarla süslü tunç kemerler, tunçtan heykeller, kazanlar, at koşum takımları ve silahlar ile demirden şamdanlar dikkat çekicidir

Urartu Krallarının listesi aşağıda verilmektedir:

- Aramu MÖ 860-840
- I Sardur MÖ 840-830
- İspuini MÖ 830-810
- Menua MÖ 810-780
- I Argisti MÖ 780-760
- II Sardur MÖ 760-730
- I Rusa MÖ 730-713
- II Argisti MÖ 713-685
- II Rusa MÖ 685-645
- III Sardur MÖ 645-625
- Erimena MÖ 625-605
- III Rusa MÖ 605-590
- IV Sardur MÖ 590-580


Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Urartu Uygarlığı (M.Ö. 860-580)

Eski 09-02-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Urartu Uygarlığı (M.Ö. 860-580)



Urartular





Doğu Anadolu’da yaşamış ilkçağ ulusudur Urartu Devleti en parlak döneminde (MÖ IX yy) Hazar Denizi’nden Malatya’ya kadar uzanan alanda egemenlik sürüyordu Başkenti Tuşpa (Van) idi Devletin kuzey sınırları Erzurum ve Erzincan’a, güney sınırlarıysa Musul ve Halep’e kadar uzanıyordu O yıllarda Ön Asya’nın büyük devleti olan Asur Devleti, Urartuların bağımsızlığını tanımak zorunda kaldı

Urartular MÖ VIII yüzyıla kadar Yakındoğu’nun en büyük devletlerinden biri olarak yaşadılar Bu yüzyılın ortalarında Kimmer ve Îskit akınlarıyla sarsılarak dağlık bölgelere sıkıştılar, Îskit istilâsından ve VII yüzyılda Asur Devleti’nin ortadan kalkmasından sonra Medlerin Anadolu’yu ele geçirmeleri üzerine Urartu Devleti MÖ 600 yıllarında son buldu





Urartu Uygarlığı

Bugüne kalan yazıtlardan anlaşıldığına göre Urartu kralları başkent Tuşpa’da ve başka kentlerde kaleler, saraylar, su kanalları yaptırmışlardı Ortaya çıkarılan eserler Urartu mimarisinin yüksek düzeyde olduğunu göstermektedir Urartuların yaptığı su tesisleri de ilgi çekicidir (kral Menua’nın yaptırdığı Menua ya da Şamranaltı Kanalı, Keşiş Gölü Barajı v b) Onlardan kalan madenî eşya ve kapkacak, taş, kemik ve seramik eserler sanat ve teknik bakımından ileri düzeydedir

Urartu dili Ön Asya dilleri grubuna girer Yazılarıysa iki çeşitti: çivi yazısı ve hiyeroglif Hiyeroglif yazısı yönetim ve din işlerinde kullanılıyordu Bazı bilginler bu yazıyı onların kendilerinin bulduğunu, bazılarıysa Girit veya Hitit yazılarından edindiklerini öne sürerler Urartular çivi yazısını Asurlardan almışlar ve bunu değiştirerek sadeleştirmişlerdi Taş üzerine yazılmış kral yazıtları, yıllıklar, askeri olaylardan söz eden belgeler, yapılar ve su tesisleriyle ilgili levhalar çivi yazısıyla yazılmıştır


Arkeoloji
Urartular üzerinde arkeolojik araştırmalar 1879 yılında başladı Van-Toprakkale bölgesindeki bu çalışmayı İngilizler sürdürüyordu Sonra Ruslar, Almanlar, Amerikalılar bu çalışmalara katıldılar 1938′de demiryolu yapımı sırasında Erzincan yöresindeki Altıntepe’de çok değerli Urartu eserleri bulundu ve Ankara Müzesi’ne getirildi Bu tarihten sonra konu Türk bilim adamlarının malı oldu Bugün Türkiye’deki Urartu araştırmaları yalnız Türk arkeologları tarafından yapılıyor: Altıntepe kazılarında Prof Tahsin özgüç, Adilcevaz kazılarında Prof Emin Bilgiç, Toprakkale-Çavuştepe kazılarında Prof Afif Erzen


__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Urartular

Eski 09-28-2009   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Urartular



Urartular





Urartular MÖ birinci binyılın başında , Van Gölü ve çevresinde önemli bir devlet kuran ve günümüze kadar buradaki uygarlıkları etkilemiş bir kavimdir Yapılan araştırmalar Urartular ile Hurriler arasında akrabalık olduğunu göstermektedir Zaten Urartu dili de Sami ya da Hint Avrupalı bir dil olmayıp, Asiatik bir dil olan Hurri dili ile benzerlikler göstermektedir Aynı zamanda Hurri ve Urartu tanrıları arasında büyük benzerlikler vardırUrartuca, günümüzdeki Doğu Kafkas dil ailesinden Çeçence ve İnguşça ile benzerlikler göstermektedir Sınırları kuzeyde Erzurum-Kars-Ardahan yaylası, güneyde Toroslar, doğuda Urmiye Gölü havzası, batıda Fırat Nehri (şimdiki Karakaya baraj alanı) olarak çizilebilir
Urartuca, Krallığın tarih sahnesinden kalkmasından sonra aynı coğrafyada konuşulmaya başlanan Hint-Avrupa dil grubuna ait Ermenice ve onu izleyen Kürtçe’den farklı yapıdadır ve aralarında akrabalık söz konusu değildir


Urartular ile ilgili ilk bilgilere Asur kaynaklarında rastlanmaktadır Asur Kralı Salmanassar I, MÖ 1274 yılında Uruarti’ye karşı sefer yaptığını yazmaktadır Ancak o dönemde Urartu kavimleri daha bir devlet haline gelmemişti Ayrıca Tevrat’ta Ağrı Dağı için kullanılan Ararat isminin de Urartu ile alakalı olduğu kesindir Urartular ise kendilerine Biaini’li demişler, Biane ya da Viane isminde bugünkü Van şehrinin adı türemiştir
Urartu ülkesi geçit vermez dağlarla dolu olduğundan kavimler ilk olarak müstakil yerleşim birimlerinde yaşamışlar ancak , büyük olasılıkla , dışarıdan gelen baskılarla birleşmek yoluna gitmişler ve tahminen MÖ dokuzuncu yüzyılın başlarında krallıklarını kurmuşlardır


Urartu Devleti’nin ve krallık sülalesinin kurucusu I Sarduri Van Kalesi’nin ilk kurucusudur Buradaki ilk yazıların da Asur yazısı ile taş bloklara yazılması bu döneme rastlar Bu dönemden sonra Urartular’ın genişleme dönemi başlar Bu yıllar MÖ 810- 730, Urartular’ın en kuvvetli oldukları dönemdir Güneyde Asur ülkesine , batıda Hatti ülkesine yayılmışlar burada savaşlar yapmışlardır Asur’un bu dönemde zayıflaması da Urartular’ın işini kolaylaştırmıştır MÖ 730’larda Asur’un güçlenmesiye Urartu Devleti toprak kaybetmeye başlamıştır Bu dönemi Asur’la olan savaşlar takip etmiştir Ancak bu arada güç dengesi de değişmektedir


Büyüyen Med tehlikesi, Med-İskit ittifakı ile sonuçlanmış ve bunun sonucunda da Ninova düşmüş, MÖ 605 yılında da Asur İmparatorluğu tarihe karışmıştır Bu durum Urartu Devleti’ni de etkilemiş ve Med ve İskit tehlikesi Urartu üzerine odaklanmıştır Urartu İmparatorluğu de bu saldırılara dayanamamış ve MÖ yedinci yüzyılın sonunda tarih sahnesinden çekilmiştir Eski Urartu kaleleri Çavuştepe ve Toprakkale’de bulunan İskit tip ok uçları Urartu ülkesini İskitler’in ele geçirdikleri yönündeki Babil tarihlerini desteklemektedir Urartular bölgede önemli bir uygarlık oluşturmuşlar, Urartu metal işlemecilik sanatı çevre kültürler üzerinde etkili olmuştur Bu gelenek bugün bile devam etmektedir Ancak Urartular edebiyat alanında büyük eserler vermemişler ya da vermişlerse de henüz gün ışığına çıkmamıştır




Urartu tarihinin önemli bir bölümü güneydeki büyük düşman Assur ile mücadeleye odaklanmıştır Ayrıca Minua döneminden itibaren kuzeyde yerel Diauehi Krallığı ve mahalli beyliklerle, güneybatıda ise Geç Hitit krallıklarından Hate (Malatya çevresi); I Argişti döneminde Hate (kralı Hilaruada) ve Tabal (Tuate’nin ülkesi); II Sarduri Melitia ve Qumaha (kralı Kuştaşpili, Adıyaman bölgesinde) ; II Rusa ise Hate, Halitu ve Muşki üzerine sefer yapmışlardır Assur yazıtlarına göre Urartular daha güneydeki Gurgumlu (Maraş) Tarhulara ve Arpadlı Mati’ilu ile de bağlantı kurmuşlardır Urartuların doğuda Mana ve Parsua (İran’da) ile kuzeyden gelen İskit ve Kimmerlerle de ilişkileri olduğu bilinmektedirAncak bir kara devleti olan Urartu, önceden düşünüldüğünün aksine hiçbir zaman, Karadeniz’e ve Akdeniz’e ulaşamamış veya doğrudan ilişki kuramamıştır
Urartu Krallığı’nda çivi yazısı, yıllık sefer yapma, ölçü sistemi, krali ünvanlar, stel dikme, savaş taktikleri, nüfus nakilleri, resim, süsleme ve kabartma sanatı gibi uygulamalar, Assur etkili olarak gelişmiş; mimari, sorguçlu miğferler, kazanlardaki siren eklentileri, hiyeroglif yazısı, yakarak gömme, fildişi sanatı gibi dallar ise Kuzey Suriye’den etkiler almıştı




Urartu inançları
Urartu Devleti feodal bir devletti ve şehirler merkezden gelen memurlarla yönetilirdi Yönetim böyle olmakla birlikte merkesi din de büyük önem taşımakta devlete dini bir karakter vermekteydi Urartuların dinleri ve inançları hakkında bilgimiz oldukça sınırlıdır Çivi yazısı belgelerin içinden derlenebilenler ve kabartma resimlerden öğrenilenler ile sınırlı bir resim oluşturulabilir Örneğin Uratular’da büyü ve diğer benzer inanaçlar hakkında bilgimiz yoktur Urartular’ın en önemli tanrısı Haldi’dir Haldi savaşa çıkan kralı kutsayan savaş tanrısı idi Köken olarak bu tanrının, ilk Urartu Devleti oluşurken en güçlü olan boyun tanrısı olduğu düşünülmektedir Krallar savaşı kazanmak için Haldi’ye yakarır, kazanırlarsa da diktikleri yazıtlarda ilk Haldi’nin adını anarlardı Yapılan binaların çoğu Haldi adına yapılırdı Haldi’nin karısı ise Arubani idi Ancak Arubani bir ana tanrıça kadar önemli değildi Panteonda Haldi’den sonra gelen tanrı fırtına tanrısı olan Teişeba idi Bunun Hurri-Hitit tanrısı Teşup ile bir olduğu düşünülmektedir Urartu sanatında boğa üzerinde gösterilmiştir Karısı Huba ise Hepat’ın karşılığı olarak düşünülmektedir Üçüncü sırada ise Güneş Tanrısı Şivini vardır Bu tanır da Asur Güneş tanrısı Şamaş ve Hurri tanrısı Şimigi ile aynı tanrı olarak kabul edilir Buradan görüldüğü gibi Urartu panteonu en önemli tanrılar itibarı ile, başta Hurri olmak üzere yabancı kavimlerin etkisindedir Devlet dini yaratma çabalarının yanında her kavme de dini özgürlük verilerek birlik korunmuştur Hurri tanrı listelerinde seksen civarında tanrı ve tanrıça ismi tespit edilmiştir Bunlar arasında yabancı tanrı/tanrıçalar olduğu gibi doğa olaylarını temsile den tanrı/tanrıçalar da vardır Yurt ve toprak tanrısı Ebani, deniz ve sular tanrısı Suinina, tepeler ve dağlar tanrısı Arni gibi Kurban törenleri Urartular tarafından sık uygulanırdı Hatta hangi tanrıya nasıl ve ne kadar kurban verileceğine dair yazılar da vardır Bunların dışında çeşitli fırsatlarda , kuraklık, kıtlık,savaş gibi olaylarda kurbanlar sunulmuştur




Urartu tanrı kültlerinde tapınaklar önem kazanmışlardır Tapınaklar içinde tanrı figürünün bulunduğu bir oda, avlu ve yan odalardan oluşmaktaydı Çoğu tapınak birbirine benzemektedir Çavuştepe’de , Aşağı kaledeki tapınağı Erzen şöyle anlatmaktadır : “Aşağı kalenin orta kesiminde geniş bir alana yayılmış durumdadır Çavuştepe tapınağı, Altıntepe ve ArinBerd’te de olduğu gibi, yalnızca bir cella’dan ibaret olmayıp, depoalrı ve geniş kabul salonuyla T Özgüç’ün ‘mabet-saray’ olarak nitelendirdiği yapı kompleksini meydana getirmektedir Öteki Urartu tapınakları gibi cella, köşeleri rizalitli, kalın duvarlı ve kare bir plana sahip olup, dıştan 10×10 m, içten ise 450 x 450 m boyutlarındadır Cella’nın cephesi kuzey-doğuya bakmakta, önünde 2150 x 2150 m boyutlarında ve muhtemelen üç tarafı galerili, zemini düzgün ve dörtgen yassı taşlarla döşeli bir avlu; avlunun doğu sınırında üzeri beyaz badanalı kerpiç sekiler, kurban masası ve kuzeyde de yuvarlak bir taş sunak yer almaktadır Çavuştepe tapınağının kutsal alanı içinde, aynen Altıntepe’de olduğu gibi, muhtemelen farklı seremonilerin sahnelendiği üç adet kurban alanı mevcuttur” Ayrıca Urartular tapınakların duvarlarını da çeşitli levhaklarla süslüyorlardı Tapınakların içinde, avluda üç ayaklı kazanlar ve tanrı armağanlarının konulduğu masalar, altarlar da bulunuyordu Urartular için açık hava tapınakları da önemliydi Tuşpa (Van Kalesi) ve Altıntepe’de bulunan açık hava tapınakları bunlara en iyi örneklerdir Tuşpa’daki açık hava tapınağında kayalara oyulmuş nişler içinde IISarduri’nin askeri eylemlerini anlata iki çivi yazılı stel vardı Bu tür stellere de tapınıldığı düşünülmektedir Altıntepe’deki açık hava tapınağı ise ölü kültü ile alakalı bir steller sahasıdır Tapınaklar aynı zamanda ekonomik merkezler de olmuşlar ve tanrı adına hayvan beslenmiş, ekin ekilmiştir
Urartular’da Doğa Kültleri

Daha önce de belirttiğimiz gibi , Urartular doğa olaylarına, doğal varlıklara büyük önem vermişler hatta tanrılaştırmışlardırBunun dışında urartuların su kaynaklarını, mağaraları, dağları, büyük ağaçları ve kayalıkları kutsal saydıklarını biliyoruzSu kanaklarına yapılan balık figürleri, mağaralara yapılan resimler, hayat ağacı fgürleri ve kaya resimleri bu doğal varlıkların kutsallığını göstermektedir Özellikle kayalara oyulan kapı figüleri de ilginçtir Buralarda kurban listeleri olması bu kapıların tanrılar ile aakalı olduğunu düşündürtmektedirUrartularda ayrıca hayvan tanrılar, yarı hayvan yarı insan canlılar da resimlenmiştir Özellikle boğa figürleri önemlidir

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Urartu Uygarlığı (M.Ö. 860-580)

Eski 02-06-2010   #4
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Urartu Uygarlığı (M.Ö. 860-580)



Urartular-Urartu Krallığı

Büyük Hitit İmparatorluğu' nun İÖ 1200'lerde yıkılmasını izleyen dönemde Güney ve Güneydoğu Anadolu'da Geç Hitit Devletleri; doğuda, Van Gölü çevresinin dağlık bölgelerinde de Urartular tarih sahnesine çıktılar Urartu Krallığı, Van Gölü çevresinde yaşayan birbirlerine komşu ve akraba çeşitli Hurri boylarının birleşmesiyle doğdu İÖ 900-590 arasında egemenliklerini sürdüren bu krallığın yayıldığı bölge doğuda Hazar Denizi'nden ve Kafkasya'nın güneyinden başlayarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu, Urmiye Gölü'nü, Mezopotamya'nın kuzeydoj ğu kesimini içine alıyordu

İÖ 13 yüzyılda küçük beylikler halinde yaşayan Urartular iki ayn siyasal birlik olan Uruatri ve Nairi konfederasyonlarına ayrılmışlardı Bu iki konfederasyon Asur saldırıları karşısında birleşiyor, ama tehlike uzaklaşınca ayrılarak yeniden kendi aralannda çekişmeye başlıyordu Hayvan yetiştirmek için gerekli verimli yaylakları, maden yataklarını ve üretim bölgelerini ele geçirme uğraşı, aralannda sürekli bir çatışmanın çıkmasına yol açıyordu İÖ 9 yüzyılın başında tahta çıkan ilk Urartu kralı olarak bilinen Aramu' ya kadar geçen bu süreye Beylikler Konfederasyonu dönemi denir iÖ 9 yüzyılın ortalarına kadar uzanan süre ise Urartu Devleti'nin kuruluş evresini oluşturur

İÖ 9 yüzyılın ortalarında Urartular'ın üzerinde Asur baskısı yoğunlaşmıştı Asurlular ele geçirdikleri yerlerde denetimi kanlı bir şiddetle sağlıyor, egemenliklerini kabul etmeyenlere karşı acımasız bir savaş sürdürüyorlardı Ama Urartular, Asurlular'ın saldırısına uğrayan ülkelerini giderek artan bir direnişle savunmaktaydılar Küçük boylar aralannda birleşerek yeni ve büyük birlikler oluşturuyorlardı Bu birlikler devletleşmenin en önemli adımlan oldu Urartular'ın kuruluş evresini tamamlayıp bir devlet olarak belirmeleri Lutipri'nin oğlu I Sardur dönemine (İÖ 840-830) rastlar

I Sardur, Urartu başkentini Van Gölü' nün doğu kıyısındaki Tuşpa'da (Van Kalesi) kurdu Kalenin kuzeybatı eteklerinde halkın Madır Burcu adını verdiği Sardur Burcu'na kendisiyle ilgili yazıtlar yazdırdı Van Gölü çevresindeki savunma yönünden elverişli konumu nedeniyle burası siyasal yönden birleşmiş bir devletin başkenti oldu Urartular I Sardur döneminde, Asur saldınlanna, bazen başanlı sonuçlar aldı klan, şiddetli bir direnişle karşı koymaktaydılar

I Sardur'un oğlu İşpuini döneminde (İÖ 830-810) Urartular'ın gücü, Batı Asya'daki egemenliklerini Asurlular'a kabul ettirecek kadar arttı Önemli askeri harekâtlar gerçekleştiren İşpuini ülkesinin sınırlarım batıya ve güneye doğru genişletti Urartu Devleti'nin 200 yıl boyunca Batı Asya'nın ve Doğu Anadolu'nun yüksek yaylalarının korkulu ve en büyük gücü olacağı siyasal ve kültürel yükselişi başlıyordu Aynı dönemde Asur askeri gücündeki zayıflama Asur ordularının Kuzeybatı İran'daki Urmiye Gölü kıyılarına kadar gerilemesine, Patnos yöresinin ve Ağrı Ovası'nın Urartu egemenliğine girmesine yol açtı Bayındırlığa önem veren İşpuini, başkent Tuşpa'nın çevresinde birçok tapınak ve kale yaptırdı


İÖ 810-786 yıllan arasında hükümdarlık eden İşpuini'nin oğlu Menua döneminde Urartu güçlü, iyi örgütlenmiş, geniş ve gelişmiş bir devlet durumuna geldi Doğu Anadolu yüksek yaylasını egemenliği altına alan Urartular Asurlular ile yapılan savaşlarda da yavaş yavaş üstün gelmeye başladılar Menua Urartu topraklarının güneydoğusunda bulunan Urmiye Gölü yöresini egemenliği altına aldı Ama Urartular asıl batı ve kuzeydoğuya doğru genişlemek istiyorlardı Batıda Fırat Irmağı ile Karasu'ya kadar sınırlarını genişleten Menua, Asurlular'a vergi veren Milidya'yı (bak Malatya) kendine bağladı Bir Geç Hitit Devleti olan Milidya, Suriye ile Anadolu arasında ticaret yönünden önemli geçiş yeriydi

Gene bu dönemde Araş vadisi Urartular'ın egemenliği altına girdi
Menua döneminde askeri başarılarla yeni toprakların kazanılması yönetsel örgütlenmeyi gerektirmiş ve böylece illere bölünen ülke valilerce yönetilmeye başlanmıştı Askeri, ekonomik ve ulaşım yönünden önemli yerlere kaleler yaptınlarak askeri güven sağlandığı gibi, yol ağlannı birbirine bağlayan bu kaleler önemli birer kültür ve ticaret merkezleri durumuna geldi Aynca toprağın sulanması için kanallar açıldı, bunlann korunup bakım-lannın yapılması için memurlar görevlendirildi Bunlardan 51 km uzunluğundaki Menua Kanalı (bugün Şamran Kanalı) günümüzde Van Ovası'na yaşam vermektedir


Menua'dan sonra kral olan oğlu I Argişti (İÖ 786-764) zamanında da Urartu Krallığı' nın genişlemesi sürdü Hükümdarlığının ilk yıllarında Akdeniz'e ulaşmak, böylece Asur-lular'ın elinde tuttuklan ticaret yollannı ele geçirmek amacıyla batıya yöneldi Birçok Asur yerleşim yerini ele geçirerek Asur ordusunu bozguna uğrattı Daha sonra doğu ve güneydoğuya yönelen I Argişti, Urmiye Gölü yöresine sürekli seferler düzenledi Araş vadisinin kuzeyine geçip Transkafkasya'ya kadar ilerleyerek bu topraklan ele geçirdi Araş vadisinde ticaret merkezi olması için yeni bir yerleşim yeri kurdurarak Argiştihinili adım verdi Böylece Urartu Devleti ileride Tfans-kafkasya'da yapacağı fetihler için sağlam askeri üsler de elde etmiş oluyordu

İÖ 8 yüzyılın ortalannda I Argişti'nin yönetiminin son yıllannda Urartu Krallığı yükselişinin en üst noktasına erişmişti Trans-kafkasya'da ve Van Gölü çevresindeki egemenliği kabul edilmişti Batıda Geç Hitit Devletleri üzerine başanlı seferler düzenlenmiş, Kuzey Suriye Urartular'a bağlanmış ve Anadolu'nun önemli ticaret yollan denetim altına alınmıştı I Argişti'nin yerine tahta geçen oğlu Kral II Sardur (İÖ 764-735) babasının izlediği politikayı sürdürdü Krallığın merkezinde canlı bir bayındırlık programı uygularken, elindeki yönetsel ve ekonomik merkezlerin güçlenmesine çalıştı

II Sardur döneminde Urartu Devleti en geniş sınırlarına ulaştı Halep alınarak Asurlular'ın Akdeniz'le ilişkisinin kesilmesi, Anadolu ve Suriye' de ona bağlı olan yerlerle bağının koparılması sağlandı Urartular Suriye ve Anadolu'daki Asur'a bağlı devletleri kendi yanına çekerek bir siyasal birlik oluşturdu Ama İÖ 745'te Asur tahtına III Tiglat-pileser'in geçmesiyle Anadolu'daki durum yavaş yavaş değişti (bak Babİl ve ASUR Uygarliklari) Ordusunu yeniden düzenleyerek güçlendiren yeni Asur kralı yitirdiği topraklarını geri almaya ve eski sınırlarına ulaşmaya başladı

Asur'un hedefi Urartu'nun gücünü kırmaktı II Sardur ve bağlaşıkları ile Tiglat-pileser arasındaki savaş İÖ 743'te Urfa yakınlarındaki Arpad yöresinde gerçekleşti Savaşta Urartu ordusu ağır bir yenilgiye uğradı Asurlular Van Gölü yöresine, anayurtlanna çekilen Urartular'ı bu zaferden sonra izlemediler Ama daha sonra Urartu'nun başkenti Tuşpa'ya kadar ilerleyen Tiglat-pileser kaleyi ele geçiremediyse de aşağıda düzlükte yer alan yerleşme merkezini yakıp yağmaladı Bu gelişmeler Urartu egemenliğine önemli bir darbe vurdu Asurlular Güneydoğu Anadolu ve Yukarı Suriye prensliklerini ele geçirerek Orta Anadolu ve Akdeniz'le bağlantıyı yeniden kurdular

Urartu Krallığı'nın büyük iç çalkantılar içinde bulunduğu bir dönemde tahta geçen I Rusa (İÖ 735-714) bir yandan yitirilen toprakları geri almak için uğraşırken, öte yandan aynlmak için fırsat kollayan valilerle uğraşmak zorunda kaldı Aynca durmaksızın yinelenen Asur saldırılarına karşı da önlemler almaya çalıştı Transkafkasya'da ve güneydoğuda topraklar kazanan I Rusa, yönetsel bazı değişiklikler de yaparak yerli valilerin yerine yalnız kendisine karşı sorumlu olan kralları geçirdi Ayrıca Tabal Kralı Ambaris ve Muşki Kralı Mita ile ittifaklar kurdu Ne var ki, Asur Kralı II Sargon'un İÖ 714'te düzenlediği seferde yenilgiden kurtulamayan I Rusa kendini öldürdü Yerine geçen oğlu II Argişti (İÖ 714-685) döneminde Urartular doğu ve batıda eski smırİannı koruyarak güçlü ve egemen bir devlet olmayı sürdürdüler

Kral II Argişti tüm gücünü savaşın ve yenilginin izlerini silmeye verdi H Sargon'un ölümünü izleyen dönemde Asur'da iç karışıklıkların çıkması Urartular'ın oldukça rahatlamalarını sağladı Ama bu kez de Transkafkasya'dan gelen ve Anadolu'nun içlerine kadar ilerleyen Kimmerler, Urartular için büyük bir tehlike oluşturmaya başladılar Kimmer akınlarının yoğunlaştığı bu dönemde II Argişti uzak sınır bölgelerinin korunma gücünü artırarak buralara yeni ve güçlü kaleler yaptırdı

İÖ 685-645 yılları arasında hükümdarlık eden II Rusa döneminde Urartu Devleti geniş çaplı bayındırlık etkinlikleri, ekonomik ve yönetsel yeni atılımlar gerçekleştirdi Asur savaşları ve bu savaşlann ardından gelen Kimmer saldırıları Urartular'ın büyük ölçüde toprak ve insan yitirmesine yol açmıştı Urartular II Rusa döneminde yaralannı sarma uğraşı içine girdiler Ekonomik atılımlar için gerekli boş topraklan işlemeye ve buna bağlı olarak yeni kentler, askeri ve ticari merkezler kurmaya giriştiler Kuzey sınırlarını İskitler'le kurduğu dostlukla güvence altına alan II Rusa, batıda Akdeniz'e ulaşan yolları yeniden denetim altına almak için yoğun bir çaba içine girdi Tuşpa kenti yakınlarında Toprak-kale yöresinde kurdurduğu yeni kente Rusa-hinili adını veren II Rusa burayı yeni başkent yaptı Bu sırada Urartular artan Med baskılarına karşı eski can düşmanı Asurlular'la ya-kınlaştılar

II Rusa'nın ölümünden sonra Urartu Krallığı bir süre daha yaşadıysa da eski Önemini büyük ölçüde yitirdi Asur Devleti'nin Med-ler'ce yıkılmasının ardından Ön Asya'da İskitler, Medler ve B abuliler birer siyasal güç olarak belirdiler Bunlardan İskitler'in istilasına ve talanına uğrayan Urartular, İÖ 590'da Medler tarafından tarih sahnesinden silindiler

Toplumsal Yaş


Urartular da öbür Anadolu uygarlıkları gibi dinsel bir devlet kurmuşlardı Kral ülkenin hükümdarı ve dinsel önderiydi Menua dönemine kadar Urartu Krallığı belirli oranlarda vergi veren, içişlerinde serbest beyliklerden oluşuyordu Menua döneminde gerçekleştirilen yönetsel değişikliklerle merkezi devlete geçildi Bölgeleri kralın görevlendirdiği valiler yönetmekteydi Böylece merkezden ata-
nan güçlü bir memur kadrosu oluştu Valiler gerek yönetim ve askerlik, gerek din işlerinde kralın adına hareket ederlerdi Urartular'da krallık babadan oğula geçmekteydi Krallar orduya komuta eder, ülkenin siyasal ve yönetsel işlerine bakar, kaleler, kentler kurdurur, kanallar, suyolları yaptırır, başrahip olarak tapınaklar kurar, genel ayinleri yönetirdi

Urartu halkının temel ekonomik uğraşı tarım, hayvancılık ve madencilikti Tarımsal üretim yönünden yaşamsal önemi olan baraj ve sulama sistemleri geliştirilmişti Kaynakların ya da yükseklerdeki göllerin sularının tarıma elverişli topraklara götürülmesi için kanallar ve sukemerleri yapıyorlardı Krallığın sınırlan içindeki zengin otlaklar koyun, keçi, sığır ve at yetiştiriciliğinin gelişmesine yol açmıştı Özellikle Urmiye Gölü çevresi at yetiştiriciliği için çok elverişliydi Kuyumculuk ve maden işçiliği ise Urartular'ın en gelişmiş sanat dalıydı Altından demire kadar her tür madenin işlendiği bu ülkede değerli takı yapımı ve fildişi işleme sanatı ile ağaç oymacılığında çok ileri gidilmişti

Urartular savunma kolaylıklan sağladığı için sarp kayalıklan, yüksek tepeleri seçerek buralara güçlü surlarla çevrilmiş kaleler yapmışlardı Sıkı bir korumaya aldıklan yerleşim bölgelerine saray, tapınak ve yönetim yapılan kurmuşlardı Urartu tapınaklanysa, tann konutu olarak düşünülerek yapılmış görkemli yapılardı Değerli eşyalarla bezenmiş olan tapınaklarda tanrılann heykelleri bulunuyordu Urartular'ın dini, Anadolu ve komşu ülkelerin dinleriyle ilişkiliydi

Çoktannlı olan bu dinde yerli Urartu tannlannın yanı sıra Anadolu, Mezopotamya ve Eski İran tanrılarına da rastlanmaktaydı Ülkenin 100'e yakın tanrısı içinde en büyük tann Haldi'ydi Teşeba ve Şivini öbür iki büyük tannydı
İÖ 9 yüzyılın ikinci yansına kadar resimyazısı kullanan Urartular hızlı bir gelişme gösterince bu yazı yetersiz kaldı Bunun üzerine İÖ 9 yüzyılın sonlanna doğru Urartular Asur çiviyazısını benimsediler Ama bu yazıda birtakım değişiklikler yaptılar Basitleştirerek kendi dillerine uyarladılar Yerli Urartu re-simyazısı ise hesap işlerinde ve din ile ilgili alanlarda sınırlı olarak kullanıldı

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.